Halk Edebiyatı Örnekli Anlatım

Eski 12-20-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Halk Edebiyatı Örnekli Anlatım





Halk Edebiyatı Örnekli Anlatım
halk edebiyatı - halk edebiyatı örnek anlatım


TANIM

# Yazı dili olmayan toplumlarda sözle aktarılan kültür birikimi halk edebiyatını oluşturur Bütün toplumlar belli dönemlerde bu tür ürünler vermiştir Halk edebiyatı gelişmiş toplumlarda da yazılı edebiyatla birlikte varlığını sürdürür Halk edebiyatının başlıca biçimleri halk şarkısı, halk türküsü, halk öyküsü, söylenceler, atasözü, bilmeceler ve büyülerdir

TÜRK HALK EDEBİYATI

# Türklerin İslam dinini kabul etmelerinden sonra, halk arasında İslam öncesi Türk edebiyatı geleneğinin sürdürülmesiyle gelişen edebiyat türüdür Türklerin İslam öncesi toplumsal yaşamlarında yönetenler ve yönetilenler arasında anlayış, düşünce ve idealbakımından büyük farklılıklar yoktu Ozanların sazla çalarak söyledikleri aşk ve doğa şiirleri, destan ve sagular bütün Türklerin duygularına sesleniyordu
İslamiyet?in kabulünden sonra bu birlik bozuldu Kentlerde kurulan medreselerde yetişenler kendilerini halktan ayrı tutmaya başladılar Ayrıca yönetim, siyaset ve askerlik alanındaki etkinlikleri nedeniyle bazen devlet ve saray korumasında olan bir sınıf ortaya çıktı
Divan Edebiyatı bu kesimden insanların duygu, düşünce ve zevklerini yansıtırken, Halk Edebiyatı bunların dışındaki kitlelerin beğeni, düşünce ve ideallerini yansıtma aracı[size="3"> oldu Ama gerçek anlamda halk edebiyatı kavramı ancak 2?nci Meşrutiyet?ten sonra yerleşti ve halk geleneklerinin ürünleri olan yapıtlar bu dönemden sonra "]çevreleri[/size] gibi yine halktan kopmamış zümreler arasında, zaman içinde dinin, tasavvufun, tarikatların ve Divan Edebiyatı?nın etkisiyle değişikliklere uğramış eserlerdir
İslamiyet?in kabulünden sonra anonim halk edebiyatının temel ürünleri sayılan atasözü, destan, masal, bilmece, mani, türkü, ağıt, mesnevi gibi türlerde büyük gelişme görüldü Türk Halk Edebiyatı?nın ilk gerçek örnekleri Karahanlılar döneminde ortaya çıktı
Kaşgarlı Mahmud?un "Divanü Lügati?t Türk" adlı eserindeki manzum örnekler Türk halk şiirinin temel biçimi olan dörtlüklerle söylenmiş ve genellikle yedili, sekizli ve on ikili hece ölçüleriyle düzenlenmişti Bu eserde atasözleri de bulunuyordu Yine Karahanlılar döneminde oluşmuş "Satuk Buğra Halk Destanı" ve 11 ve 12?nci yüzyıllarda Türkistan?da Yedisu bölgesinde doğduğu sanılan eski Türk destanlarından motifler taşıyan Manas Destanı da bu dönem halk edebiyatının önemli eserleri arasındadır

HECE
# Türk Halk Edebiyatı nazımda hece ölçüsüne (veznine) dayanır Bu nedenle hece ölçüsünün tanımlanması gerekir Hece, tek bir sesli hafrten ya da bu sesli harfin başına ya da sonuna gelen bir ya da birden çok sessiz harften oluşan ses öbeğidir Örneğin, o, ot, bir, git, kırk gibi Kapalı ya da engelli denilen heceler sessiz harfle, açık ya da engelsiz heceler sesli harfle biter

HECE ÖLÇÜSÜ (VEZNİ)

# Şiirde mısralardaki hece sayısının eşit olmasına dayanan ölçüdür Türkçe?nin yapısına uygun bir ölçüdür Hecelerin sayısı parmakla sayıldığı için "parmak ölçüsü" adıyla da bilinir Türkçe?de heceler uzunluk kısalık bakımından hemen hemen aynı değerdedir Bu yapısal özellik şiirde hece ölçüsünün kolayca kullanılmasına imkan verir İlk yazılı Türk edebiyatının ürünleri olarak bilinen Göktürk Yazıtları?nda şiir bulunmamasına rağmen şiirsel özellikler taşıyan ve hece ölçüsüne uyan bölümler vardır Kaşgarlı Mahmud?un Divanü Lugati?t Türk eserindeki şiirler de hece ölçüsüyle yazılmışlardır Türklerin İslamiyet?i kabulünden sonra divan edebiyatı ve aruz ölçüsünün yaygınlaşması hece ölçüsünün yalnızca tekke ve aşık edebiyatına özgü bir ölçü olmasına yol açtı
Hece ölçüsünde kalıbı dizelerdeki hecelerin sayısı belirler Her dizesinde 11 hece bulunan bir şiirin kalıbı "11?li hece ölçüsü" olarak gösterilir Bir hecenin belli bölümlere ayrılmasına "durgulanma", bu bölümlerin okuma sırasında hafifçe durularak vurgulanan yerlerine de "durak" denir Kalıplar 2?liden başlayarak 20?lilere kadar çıkar Az heceli, yani 2?liden 6?lıya kadar kalıplar tekerleme, atasözü, bilmece gibi ürünlerin şiirsel parçalarında uyum öğesi olarak yer alır Bu tür kısa kalıpların durakları dizenin sonundadır
Hece ölçüsünde durağın önemi büyüktür Bir kalıp en az 2, en çok 5 duraklı olabilir Bir durakta bulunan hece sayısı ise 1 ile 10 arasında değişir Hece kalıpları duraklar ve duraklardaki hece sayıları bakımından bölümlenir Bu kalıplar içinde en çok kullanılanlar 7?li, 8?li, 11?li ve 14?lü olanlardır 7?li ölçü daha çok mani türünde kullanılmıştır 8?li kalıp semai, varsağı, destan ve türkülerin ölçüsüdür 11?li ölçü ise başta koşma ve destan olmak üzere aşık ve tekke debiyatı şiirlerinde kullanılmıştır 14?lü hece ölçüsüne ise daha çok tekke şiiri ve çağdaş Türk şiirinde rastlanır

Tasavvuf ya da tekke edebiyatı
# Halk edebiyatının "tasavvufi halk edebiyatı" ya da "tekke edebiyatı" denilen türü 12?nci yüzyılda Ahmed Yesevi ile başladı Ama Anadolu?nun bu alandaki ilk ve en büyük şairi Yunus Emre?dir Anadolu?da 19'uncu yüzyıla değin çeşitli tarikatlarla gelişen bu edebiyat geleneğinin sürmesinde en önemli rolü Alevi-Bektaşi ve Melami-Hamzavi şairler oynadı
Tekke edebiyatı şairleri, yalın bir dille, hece ölçüsüyle ya da aruzun heceye yakın yalın kalıplarıyla şiirler yazdılar Tekke şiirinin genel adı, özel bestelerle okunan ve tarikatlara göre değişik isimlerle anılan ilahilerdi Nazım birimi dörtlüktü Ama gazel biçimde yazılmış ilahiler de vardır Bu edebiyatın düzyazı biçimini ise evliya menkıbeleri, efsaneler, masallar, fıkralar ve tarikat büyüklerinin yaşamlarını konu alan yapıtlar oluşturur

Âşık edebiyatı
# Halk edebiyatının aşık adı verilen halk sanatçılarının ürünlerinden oluşan ve 16?ncı yüzyılın başlarında ortaya çıkan "aşık edebiyatı" türünde ise söz ve müzik birbirini tamamlayan iki unsurdur Günümüzde varlıklarını sürdüren aşıklar, bir yandan eski destan geleneğini yaşatırken, bir yandan da doğaçlama aşk şiirleri söyler, başka sanatçıların ürünlerini yayar, çeşitli törenlerde bir eğlence unsuru olarak yer alırlar Aşık şiirinin nazım biçimi de dörtlük olmakla birlikte dize sayısı çoğalıp azalabilir
Bu edebiyatın başlıca türleri destan, güzelleme, taşlama, koçaklama, ağıt ve muammadır Genellikle yalın ve yapmacıksız bir dil kullanılan aşık şiirinde yinelemeler, boş tekerlemeler, ölçü ve uyak tutturmada kolaylık sağlayan yakıştırmalar bulunur

Aşıklarımız
# Aşık edebiyatının en büyük şairleri 16 ve 17?nci yüzyılda yetişti Bunlar arasında Aşık Ömer, Gevheri, Katibi, Kayıkçı Kul Mustafa, Şahinoğlu, Katip Ali, Karacaoğlan, Üsküdari, Aşık Halil, Aşık Ali, Aşık Mehmed sayılabilir 18?inci yüzyılın aşık şairleri arasında ise Kabasakal Mehmed, Levni, Kıymeti, Mecnuni ve Nuri sayılabilir Bayburtlu Zihni, Dertli, Seyrani, Tokatlı Nuri, Erzurumlu Emrah, Ruhsati, Sümmani, Celali, Muhibbi, Dadaloğlu, Beyoğlu, Seyyit Osman 19?uncu yüzyılan aşık şairleridir 20'nci yüzyılda ise sönmeye yüz tutan aşık edebiyatı Mazlumi, Kahraman, İrşadi, Mesleki, Talibi, Karamanlı Gufrani, Aşık Ali İzzet ve Aşık Veysel gibi şairlerle bir gelenek olarak varlığını sürdürdü

Halk edebiyatında düzyazı
# Türk Halk Edebiyatı?nın düzyazı alanındaki öyküler, Türk, Arap ve İran-Hint kaynaklı olmak üzere 3 grupta toplanır Türk kaynaklı öyküler arasında Dede Korkut, Köroğlu, Danişmendname gibi serüven-kahramanlık öyküleri, Kerem ile Aslı, Aşık Garip, Karacaoğlan ile İsmigan Sultan, Emrah ile Selvihan gibi aşıkların yaşam öyküleri çevresinde gelişen öyküler yer alır Doğu Anadolu?da kaside adı verilen küçük öyküler, Güney Anadolu?da bozlaklar, meddah öyküleri ve Nasreddin Hoca fıkraları da halk edebiyatının düz yazı örneklerindendir Yusuf ü Züleyha, Ebu Müslim, Battalname, Leyla ile Mecnun da Arap kaynaklı öykülerin en yaygın olanları ve bilinenleridir Hint-İran kaynaklı öykülerin en ünlüleri arasında Ferhat ili Şirin ve Kelile ve Dimne sayılır

TÜRLER

Düzyazı türleri

Destan
# Kahramanlarının olağanüstü eylemlerini coşkulu, törensel bir üslupla anlatan ve genellikle birkaç bölümden oluşan manzum yapıtlardır Destanlar ve destansı öyküler ilkçağlardan beri dünyanın her yerinde gelenekleri sonraki kuşaklara aktarmak için kollektif olarak yaratılmış edebi biçimlerdir Halk edebiyatında Yaradılış Destanı, Karahanlılar döneminde oluşmuş "Satuk Buğra Halk Destanı", 11 ve 12?nci yüzyıllarda Türkistan?da Yedisu bölgesinde doğduğu sanılan Manas Destanı, Oğuz Kaan Destanı, Dede Korkut Kitabı, Cengiz Han Destanı, Timur Destanı, Danişmend Gazi Destanı ve Battal Gazi gibi destanlar günümüzde bile bilinirler

Kahramanlık öyküleri
# Soylu savaşçıların ve hükümdarların kahramanlıklarını dramatik bir üslupla işleyen öykülerdir Konuları, bakış açıları ve üsluplarıyla kahramanlı şiirinin düzyazıdaki karşılığıdır Sözlü ve yazılı olabilirler Anlatılmak üzere üretilmişlerdir Bu tür öykülerde sözlü gelenekteki birçok kalıp kullanılır Türk Edebiyatı'nda bu tür öykülere sık rastlanır Sözlü gelenekteki destanların yanı sıra Hazreti Muhammed?in zaferleri, Hazreti Ali?nin devlerle çarpışması ve inanılmaz kahramanlıkları konu alan halk öyküleri vardır

Masal
# Hayal ürünü olan, bilinmeyen bir zamanda geçen, anlatılanlara inandırmak iddiası bulunmayan anlatım türüdür Dinleyicinin dikkatini masalda toplayabilmek için masalın başında, sonunda ve bazen uygun görülen yerlerde masal tekerlemeleri söylenmektedir

Hikaye
# Kaynağını gerçek yaşamdan alan, anlatıya sazın-ezginin eşlik ettiği, ses ve mimiklerin kullanıldığı uzun soluklu anlatım türüdür Boyutları açısından ikiye ayrılırlar: 1 Efsaneden, masaldan ya da gerçek yaşamdan alınmış, bir tek olay çevresinde geçen yapısı basit, kısa hikâyelerdir Türküleriyle birlikte en çok iki saatlik anlatma süresi vardır 2 Daha çok kalabalık kişileri, birbiri ardından gelen beklenmedik durumları ve bunun sonucu olarak da az çok çapraşıklaşan olayları birbirine ekleyerek anlatıya uzun bir süre sağlayan hikâyeler Bu hikâyeler 1-7 gece devam edebilir

Halk öyküsü
# Geleneksel bir içeriği olan, kuşaktan kuşağa sözlü olarak aktarılan öykülerdir Söylencelerle halk öyküleri arasında kesin bir ayırım yoktur Kimi öyküler söylence olarak gelişmiş, aktarılmıştır Çeşitli öykü türlerinde belli motifler, örneğin hayvanlar, sınamalar, belli kalıp olaylar yer alır Halk öykülerinin başlıca türleri masallar, efsaneler, dini kişilerle ilgili anlatılanlar, hayvan öyküleri, kahramanlık öyküleri ve fıkralardır

Fıkra
# Yaşamsal olaylardan hareketle anlatılan, anlatılanlardan bir sonuç çıkarma amacında olan, nükte, hiciv, mizah unsuru barındıran kısa sözlü ürünlerdir

Atasözü
# Atalarımızdan günümüze kadar ulaşan, belirli bir yargı içeren, söyleyeni belli olmayan düz konuşma içinde kullanılan sözlerdir

Deyimler
# Asıl anlamlarından uzaklaşarak yeni kavramlar meydana getiren kalıplaşmış sözlerdir İki veya daha çok kelimeden kurulu bir çeşit dil ifadesi olan bu sözler, duygu ve düşüncelerimizi dikkati çekecek biçimde anlatan isim, sıfat, zarf, basit ve birleşik fiil görünüşlü gramer unsurlarıdır

NAZIM TÜRLERİ

Kahramanlık şiirleri
# Yine soylu savaşçılarla, hükümdarların kahramanlıklarını ağırbaşlı, yüce, dramatik bir üslupla, belirli biçimsel kurallara bağlı kalarak anlatan şiirlerdir Genellikle tek tip çalgı eşliğinde okunur ya da hal şarkısı olarak söylenirler Halk ozanlarının yapıtları aracılığıyla kuşaktan kuşağa nakledilirler Halk edebiyatında yiğitlik, yurt sevgisi gibi konuları ya da tarihsel olayları coşkulu bir anlatımla işleyen kahramanlık şiirleri vardır Şiir, destan ve koçaklama türünde yazılmışlardır

Halk şarkısı
# En eski halk edebiyatı biçimlerinden biridir Sözlü gelenek içinde yaşayan, daha çok duyarak, yani kulaktan öğrenilen ve alilerle sınırlı toplumsal gruplar içinde yayılan şarkılardır En belirgin özelliği, günlük yaşamdaki etkinliklerle yakın ilişkili olmasıdır Köylerde bu tür etkinlikler ekin, hasat, harman, iplik eğirme, dokuma, bebek uyutma, içki, oyun oynama gibi etkinliklerdir Halk şarkılarının haber ve dedikodu iletmek, yerel tarihle, aile kütüklerini belgelemek, bir topluluğun bilgi ve edebiyat birikimini korumak, sürdürmek gibi işlevleri de vardır

Koşma
# Halk edebiyatımızda doğa, aşk, ölüm, ayrılık, yiğitlik, toplumsal olaylar gibi konuların işlendiği en sık kullanılan şiir türü Dörder dizelik bendlerden oluşur Bend sayısı genellikle 3, 5 arasındadır Hece ölçüsünün 6+5 veya 4+4+3 duraklı 11?li kalıbıyla yazılır Şair koşmanın son bendinde ismini ya da mahlasını söyler Koşmalar dile gitirilen duygular ve söylenişlerine göre koçaklama, güzelleme, taşlama, ağıt gibi isimler alır Karşılıklı konuşma şeklinde yani "dedim" "dedi" diye başlayan dizelerle de söylenebilir Bu tür koşmalara "mürâcaa" ismi verilir Bütün kafiyeleri cinaslı olan koşmalara "tecnis" denir

ÖRNEK KOŞMA: Karacaoğlan

ÖRNEK MÜRÂCAA KOŞMA: Kul Nesimi

ÖRNEK TECNİS KOŞMA:

Derd-i dilim arttı yârimin derdim
Seksende doksanda yüzde seyr eyle
Gonca güllerini yârimin derdim
Gerdanda dudakta yüzde seyr eyle

Sel gelince yıkılırmış yar dedim
Al hançeri vur sineye yâr dedim
Yeter cevr ü cefa etme yâr dedim
Cism ü bedenimi yüz de seyr eyle

Çeşmîyâ bin gazel yazdım dîvâne
El bağladım yâre durdum dîvâne
Dedi var yıkıl git behey dîvâne
Aşkın deryasında yüz de seyr eyle

Çeşmi

Koşmalar ezgilerine göre ve yapılarına göre olmak üzere ikiye ayrılır
Ezgilerine göre koşmalar: Özel bir zegiyle okunurlar ve hece sayısı dikkate alınmaz Ankara koşması, Acem koşması, Kerem, kesik Kerem, Gevherî, Sümmâni koşması gibi
Yapılarına göre koşmalar: Koşmalar yapılarına göre 7?ye ayrılır
Düz koşma: Âşık edebiyatında en sık kullanılar tür Adi koşma olarak da adlandırılır
Yedekli koşma: İki şekli vardır İlki koşma-mani halidir Koşma bendlerinin arasına aynı kafiyede bir bayati bendi ya da 7 heceli bend girer İkincisi yedekli 5?li koşma diye adlandırılır 8?li hece ölçüsüyle yazılır İlk bend 5, ikinci ve yedek sayılan bend 4 dizelidir

ÖRNEK KOŞMA-MANİ: Zülalî

Musammat koşma: Divan edebiyatındaki musammat gazele benzer İç kafiyeli koşmalardır Her dizenin birinci ve ikinci kısımları kafiyelidir 6+5 duraklı kalıpla yazılır

ÖRNEK MUSAMMAT KOŞMA: Miratî

Ayaklı koşma: İlk bendin dize sonlarına, diğer bendlerin ise sadece son dizelerine ziyade eklenerek oluşturulur Ziyadeler 5 hecelidir Genellikle musammat koşma şeklinde yazıldıklarından musammat ayaklı koşma da denir

ÖRNEK AYAKLI KOŞMA: Gedâyî

Zincirleme koşma: Bendlerinin dördüncü dizesinin kafiyesi bir sonraki bendin ilk dizesinin başında tekrarlanan koşmalardır Genellikle destanlarda kullanılır

ÖRNEK ZİNCİRLEME KOŞMA: Zülalî

Zincirleme ayaklı koşma: Zincirleme koşmalara ziyadeler eklenerek yazılır
Koşma şarkı: Her bendinin dördüncü dizelere aynı olan kavuştaklı koşmalardır

Türkü
# Türkiye?nin sözlü geleneğinde, bir ezgi ile söylenen halk şiirinin her çeşidini göstermek için en çok kullanılan ad "türkü"dür Özel durumlarda ya da ezginin, sözlerin çeşitlemesine göre ninni, ağıt, deyiş, hava adları da kullanılmaktadır Türk halk edebiyatı nazım şekli ve türüdür Ezgisi yönüyle diğer halk şiiri türlerinden ayrılır Türküler genellikle anonimdir İsimleri bilinen saz şairlerinin söyledikleri de giderek halka mal olmuştur İlk türkü söyleme "Türkü yakmak" diye anılır Türkü adı Türk sözcüğüne Arapça "ı" eki eklenmesiyle ortaya çıkmıştır "Türk?e özge" anlamına gelir
Türkü, Türk halk şiirinin en eski türlerindendir Bu kelime ilk defa XV Yüzyılda Doğu Türkleri tarafından kullanılmıştır Hikmet Dizdaroğlu, Anadolu?da türkünün ilk örneğini Öksüz Dede?nin verdiğini belirtir Türküler genellikle hece vezninin 7, 8 ve 11?li kalıplarıyla kıtalar halinde söylenir Her kıta türkünün asıl sözlerinin bulunduğu bend ile nakarattan meydana gelir Nakarat her bendin sonunda tekrarlanır Bu kısım bağlama veya kavuştak diye de bilinir Türküleri kesin ayrıma sokmak güçtür Bir yörede yakılan türkü diğer bir yöreye şekli ve söyleniş biçimi değişerek geçebilir Türküler ezgilerine, konularına ve yapılarına göre ayrılır
1 Ezgilerine Göre Türküler
a Usulsüzler: Uzun havalardır Divan, koşma, hoyrat gibi çeşitlere ayrılır
b Usullüler: Oyun havalarıdır Bu türe Konya?da oturak, Urfa?da kırık denilir
2 Konularına Göre Türküler:
Ninniler ve çocuk türküleri, tabiat üzerine türküler, aşk türküleri, kahramanlık türküleri, askerlik türküleri, tören türküleri, iş türküleri, eşkıya türküleri, acıklı olaylarla ilgili türküler, güldürücü türküler, karşılıklı söylenen türküler, oyun türküleri, ağıtlar
3 Yapılarına Göre Türküler:
a Mani kıt?alarından kurulu türküler: Birbirleriyle ilgili konularda söylenmiş manilerin sıralanarak ezgiyle okunmasından meydana gelir
b Dörtlüklerle kurulu türküler

ÖRNEK:

HAVADA BULUT

Havada bulut yok bu ne dumandır
Mahlede ölüm yok bu ne figandır
Adı Yemen?dir gülü çemendir
Giden gelmiyor acep nedendir

Burası Muş?tur yolu yokuştur
Giden gelmiyor acep nedendir

Kışlanın önünde redif sesi var
Bakın çantasına acep nesi var
Bir çift kundurayla bir de fesi var

Adı Yemen?dir gülü çimendir
Giden gelmiyor acep nedendir
Burası Muş?tur yolu yokuştur
Giden gelmiyor acep nedendir

HAM MEYVE

Çamlığı başında tüter bir tütün
Acı çekmeyenin yüreği bütün
Ziyamın atını pazara çekin
Gelen geçen Ziyam ölmüş desinler

Uzun olur gemilerin direği
Yanık olur anaların yüreği
Ne sen gelin oldun ne ben güveyi
Onun için açık gider gözlerim

Ham meyveyi kopardılar dalından
Beni ayırdılar nazlı yârimden
Eğer yârim tutmaz ise elimden
Onun için açık gider gözlerim

Benim yârim yaylalarda oturur
Ak ellerin soğuk suya batırır
Demedim mi nazlı yârim ben sana
Çok muhabbet tez ayrılık getirir

Taşlama
# Bir kimseyi yermek veya toplunun bozuk yönlerini iğneleyici bir dille eleştirmek için yazılan şiir Halk edebiyatı nazım türüdür

ÖRNEK TAŞLAMA: Ruhsatî

Tekerleme

# Sözlüklerde "ağızda yuvarlanan söz, saçma sapan söz, eşsesli kelimelerle kurulu konuşma" anlamlarına gelen tekerleme masal, hikaye, bilmece, halk tiyatrosu gibi bazı edebi türler içinde veya bağımsız olarak söylenen ölçülü ve kafiyeli sözlerdir Çokluk çocuk folklorunda hoşça vakit geçirmek, konuşma kabiliyeti kazanmak, oyunlarda eş ve ebe seçmek için bu yola başvurulur Masal tekerlemesi, oyun tekerlemesi gibi adlar alırlar En çok çocuk oyunlarında, masalların baş, orta ve sonunda söylenirler Yöreye göre değişik isimle de söylenirler Doğu Anadolu?da döşeme, Güney Anadolu?da sayışma denir Karagöz ve ortaoyununda muhavere, çocuk oyununda ebe, çıkarmada ise sayışma diyebiliriz Türk edebiyatında ilk tekerleme örneklerine XI yüzyıldan itibaren rastlanır Divanü Lügati?t Türk?te bazı tekerlemeler yer alır

ÖRNEK TEKERLEME:

Yağ yağ yağmur
Tarlada çamur
Teknere hamur
Ver Allahım ver
Sellice yağmur

Evvel zaman içinde
Kalbur zaman içinde
Deve tellal iken
Sinek berber iken
Ben annemin babamın beşiğini
Tıngır mıngır sallar iken
O yalan bu yalan
Fili yuttu bir yılan
Bu da mı yalan

Tekerleme

# Âşık fasıllarında, saz şairlerinin yaptıkları şiir yarışmaları Halk dilinde tekerleme, âşıklar arasında tekellüm olarak adlandırılır Bu tür şiirler ya söylenmesi zor sözcüklerden meydana getirilir ya da darayak şeklindedir Ayak daraldıkça kafiye bulmak zorlaşır Âşıklardan biri fasal aralarında tekerlemeye başlar ve yeni bir ayak açar

ÖRNEK TEKERLEME: Kâtibî

Mani
# Başta aşk olmak üzere hemen her konuda yazılabilen bir halk edebiyatı nazım türü Çoğunlukla 7 heceli dört dezilek bir bendden meydana gelir Ama dizeleri 4-5-8-10-14 heceli kalıplarla söylenmiş maniler de vardır Birinci, ikinci dördüncü dizeler birbirleriyle kafiyeli, üçüncü dize serbesttir Yani kafiye dizilişi aaxa'dır Aaaxa düzeninde maniler de var İlk iki dize hazırlık dizeleridir Son iki dize ile anlam bağlantısı yoktur Asıl anlatılmak istenen son iki dizede verilir Bir çok mani çeşidi vardır En çok kullanılanlar düz ya da tam mani, kesik mani, cinaslı mani, yedekli mani, artık mani?dir
Düz mani: Yedişer heceli dört dizeden oluşur Kafiyeleri çokluk cinassızdır

ÖRNEK MANİLER:

Akşamlar olmasaydı
Badeler dolmasaydı
Yâr koynuna girince
Hiç sabah olmasaydı

A benim bahtiyarım
Gönülde tahtı yârim
Yüzünde göz izi var
Sana kim baktı yârim

Anne demeye geldim
Kaymak yemeye geldim
Meramım kaymak değil
Yâri görmeye geldim

Bağlarında üzüm var
Mor şalvarda gözüm var
Kaçma yârim uzağa
Sana bir çift sözüm var

Dağlarda gezer oldum
Okuyup yazar oldum
Ben bir güzel uğruna
Kuruyup gazel oldum

Hıçkırık tuttu beni
Tuttu kuruttu beni
Elin oğlu değil mi
Gitti unuttu beni

Kahve Yemen?den gelir
Bülbül çimenden gelir
Ak topuk beyaz gerdan
Her gün hamamdan gelir

Kesik mani: Birinci dizesi 7 heceden az, anlamlı ya da anlamsız bir sözcük grubu olan maniler Bu kesik dize sadece kafiyeyi hazırlar Eğer meydan ve kahvehanelerde söylenen ve ilk dizeleri "aman aman" ünlemi ile doldurulan manilerse bunlara İstanbul manileri denir

ÖRNEK KESİK MANİ:
Karaca
Aldım aşkın tüfeğin
Vurdum bir kaç karaca
Dünyada bir yâr sevdim
Kaşı gözü karaca

Dağ bana
Bahçe sana bağ bana
Değme zincir kâr etmez
Zülfin teli bağ bana

Ayağı
Kuşlardan bir kuş gördüm
Var başında ayağı
Üstad manici isen
Aç maniden ayağı

Cinaslı mani: Kesik manilerde eğer kafiye cinaslı ise bunlara cinaslı mani denir
Yedekli mani: Düz maninin sonuna aynı kafiyede iki dize daha eklenerek söylenen maniler Cinaslı kafiye kullanılmaz, birinci dizeleri anlamlıdır Yedekli maniye artık mani de denir

ÖRNEK ARTIK MANİ:

Ağlarım çağlar gibi
Derdim var dağlar gibi
Ciğerden yaralıyım
Gülerim çağlar gibi
Her gelen bir gül ister
Sahipsiz bağlar gibi

Tası yok tası yok
Ne viran çeşme imiş
Su içecek tası yok
Yıkıldı viran gönlüm
Yapacak ustası yok
Şu vefasız dünyanın
Ucu var ortası yok

Deyiş: İki kişinin karşılıklı söylediği manilerdir Soru yanıt şeklinde düzenlenir Bir başka kişinin ağzındanmış gibi aktarıldığı şekilleri de vardır

ÖRNEK DEYİŞ:

Adilem sen naçarsın
İnci mercan saçarsın
Dünya deniz olanda
Gönlüm nere kaçarsın

Ağam derim naçarım
İnci mercan saçarım
Dünya deniz olunca
Ben kuş olup kaçarım

Adilem sen naçarsın
La?l ü gevher saçarsın
Ben bir şahin olunca
Yavrum nere kaçarsın

Ağam derim naçarım
La?l ü gevher saçarım
Sen bir şahin olunca
Ben yerlere kaçarım

Adilem sen naçarsın
La?lü gevher saçarsın
Ben azrail olunca
Kuzum nere kaçarsın

Ağam derim naçarım
La?l ü gevher saçarım
Sen azrail olunca
Ben cennete kaçarım

Ninni
# Çocuğun uyumasının sağlanması ya da ağlamasının durması için, sade bir dille ve hece ölçüsüne göre ezgili olarak söylenen ürünler Söyleyeni belli olmayan bu ürünler dörtlüklerden ve nakarat bölümlerinden oluşur Özel bir beste ile söylenir Bu sözler annenin o andaki ruh durumunu yansıtır Ninniler genellikle mani türünde bir dörtlükten meydana gelen bir çeşit türküdür Ninni, Divanü Lügati?t Türk de "balubalu" diye adlandırılır Öteki Türk boylarında değişik isimler verilmiştir

ÖRNEK NİNNİ:

Dandini dandini danalı bebek
Elleri kolları kınalı bebek
Benim oğlum nazlı bebek
Uyusun yavrum ninni
(Manisa yöresinden)

Çaya vardım çay susuz
Çadır kurdum yaylasız
Benim yavrum pek huysuz
Ninni yavrum ninni
(Denizli yöresinden)

Ağıt
# Doğal afetler, ölüm, hastalık vb çaresizlikler karşısında korku, heyecan, üzüntü, isyan gibi duyguları ifade eden ezgili ürünlerdir Ağıt söyleme işine ağıt yakma, ağıt söyleyenlere ise ağıtçı denilmektedir

ÖRNEK AĞIT: Celali

İlahi
# Tanrıyı övmek, ona yakarmak için söylenilen dini şarkılara ilahi denir Tekke edebiyatında ise din ve ahlakla ilgili şiirler ilahi adıyla tanımlanır Hem koşma, hem semai biçiminde ve hem hece hem de aruz ölçüsüyle yazılmış şiirlerdir Hece ölçüsünde 7, 8 ve 11?li kalıplar tercih edilmiştir İlahi yazarı halk şairleri içinde ilk akla gelen Yunus Emre?dir Daha sonra Eşrefoğlu Rumi, Niyazi-i Mısrai, Aziz Mahmut Hüdayi, Yunus Emre?nin etkisinde kalarak ilahiler yazmışlardır Bektaşi ilahilerine "nefes", Alevi ilahilerine "nefes", "deme", "deyiş", Mevlevi ilahilerine "ayin", Gülşeni ilahilerine "tapuğ", Halveti ilahilerine "durak", diğer tarikatlar da ise cumhur veya ilahi adı verilir Dörtlüklerle yazılanlarda kafiye düzeni koşmaya, beyitlerle yazılanlarda kafiye düzeni gazele benzer
Giriş bölümüne zemin, gelişme ve sonuç bölümüne miyan denir Bu ikisinin arasında nakarat bölümleri bulunur Müzik parçası olarak bakıldığında zemin-nakarat-meyan-nakarat sistemindeki bir kalıba uyarlar Toplu halde seslendirilmek için bestelenmiş ilahiler "cumhur ilahi" diye bilinir Solo ilahilerde de koronun söylediği parçaya "cumhur" adı verilir İlahiler okundukları yer ve zamana göre cami ilahisi, tekke ilahisi, mektep ilahisi, ramazan ve muharrem ilahisi, Mekke ilahisi, Kadir Gecesi ilahisi gibi adlarla anılır

ÖRNEK İLAHİ: Yunus Emre

Semai

# Halk şiirinde hecenin sekizli ölçüsü ile koşma biçiminde düzenlenen ve özel bir ezgi ile söylenen şiirlerdir Genellikle en az üç, en fazla beş dörtlükten oluşurlar Çoğunlukla doğa, güzellik, ayrılık kavuşma gibi duygusal ve lirik temaları işlerler Semainin hece ölçüsünün yanında aruz kullanılarak yazılanları da vardır

ÖRNEK SEMAİ: Karacaoğlan

Varsağı
# Özel bir ezgiyle söylenen koşmaya denir Önce Güney Anadolu?da yaşayan Varsak Türkleri tarafından söylendiği için bu adla anılır Semâiye benzer Hece ölçüsünün en çok sekizli kalıbıyla yazılır 4+4 duraklı veya duraksız olur Kafiye şeması şöyledir: Xaxa bbba ccca
Semâiden ezgi yönüyle ayrılır Varsağı yiğitçe bir havayla okunur Çokluk içinde "bre", "hey", "hey gidi", gibi ünlümler yer alır Bu ünlemlerin bulunmadığı varsağılar ezgisiyle fark edilir

ÖRNEK VARSAĞI: Karacaoğlan

Selis
# Halk edebiyatında aruz ölçüsü kullanılarak yazılan şiirlerdir Genellikle 19?uncu yüzyıl aşıkları tarafından kullanılan selisin en fazla yazılan tipi gazeldir Hece ölçüsünün on beşli kalıbına da uyan selislerin en belirgin özellikleri farklı bir ezgiye sahip olmalıdır

Nefes
# Dini temellere bağlı aşık edebiyatı nazım şekillerinden ilahilerin Alevi-Bekteşi aşıklarınca yazılanlarına denir Konusu genellikle tasavvuftaki vahdet-i vücud, Alevi-Bektaşi ilkeleri, tarikat kurallarıyla ilgilidir Dili sade bir Türkçe olan nefesler biçim olarak koşmaya benzer Dörtlükler halinde hece ölçüsünün 7, 8, 11?li kalıpları ile ya da az da olsa aruzla yazılanlara rastlanmaktadır Dörtlük sayısı 3-7 arasında değişir Fazla da olabilir

ÖRNEK NEFES:

Biz Urum Abdallarıyız
Maksadımız yârdır bizim
Geçtik ziynet kabâsından
Gencinemiz erdir bizim

Dâim kılarız biz zârı
Harceyleriz elden var,
Dost yoluna verdik seri
Mürkirimiz hârdır bizim

Aşk bülbülüyüz öteriz
Râh-i Hakka yüz tutarız
Mânâ gevherin satarız
Mürşidimiz vardır bizim

İstivâyı gözler gözüm
Seb?almesanidir yüzüm
Ene?l Hakk?ı söyler sözüm
Mi?râcımız dârdır bizim

Haber aldık mahkemâttan
Geçmeyiz zâttan sıfattan
Balım nihan söyler Haktan
İrşâdımız sırdır bizim

Balım Sultan

Ayin
# Mutasavvıflara has bazı hal ve hareketleri ifade etmek için ilk defa İranlılar tarafından kullanılan ayin, daha sonra Türk Tasavvuf Edebiyatı?na da geçmiş Mevleviler?in sema meclislerinde söyledikleri ilahilere verilen ad olmuştur

Tapuğ
# Gülşeni adlı tarikata bağlı şairlerin ayinler sırasında okudukları makamlı şiirlere tapuğ adı verilir

Cumhur
# Mevlevi ve Bektaşi dergahları dışındaki dergah ve tarikatlarda topluca okunan ilahilere verilen addır

Hikmet
# Dini ve tasavvufi halk şiirinde şairin anlayış ve sezgilerine göre din konularını işleyen şiirlere hikmet denir

Devriye
# Dini ve tasavvufi halk edebiyatında devir felsefesini savunan ve anlatan şirlerdir Devriye, evrenin ve insanın tanrıdan çıkıp, tekrar tanrıya döndüğünü savunan felsefedir

Şathiye
# Dini ve tasavvufi halk şiirinde genel olarak mizahi manzumelere şathiye adı verilir Şathiyeler, mutasavvuf şairlerce söylenmiş ya da yazılmış, tasavvufi inançları dile getiren, anlaşılması yorumlanmasına bağlı şiirlerdir Tasavvufi konuları işleyenleri şathiyat-ı sûfiyâne adını alırlar Şathiyelerde Allah?ın celâl sıfatının değil, cemâl sıfatının ön plana çıkarıldığı görülür Bu tür şiirlere genellikle Bektaşi-Alevi şairlerinde rastlanır Allah ile alay eder gibi yazılmış şathiyeler küfür sayılmıştır

ÖRNEK ŞATHİYE: Azmî

Tevhid
# Allah?ı, yaratılış ve kainatın aslı gibi unsurları bir arada yorumlayan manzumelere "tevhid" denir Çoğunlukla Divan edebiyatı nazım türleri olan gazel, kaside ve mesnevi biçimlerinde kaleme alınmışlardır Ve ölçüleri de çoğunlukla aruzdur

Nutuk
# Tekkelerde tarikat ulularının özellikle eğitici mahiyette olmak üzere söyledikleri şiirlerdir

Deme
# Alevi-Bektaşi tarikatından tasavvuf şiirlerinin tarikatlarını ve hareketleriyle ilgili temaları işleyen, sorunlarını konu edinen şiirlerine "deme" adı verilir Genellikle 8?li hece ölçüsüyle yazılan demeler saz eşliğinde kendine özgü bir makamla söylenir

Duvaz
# Yine Alevi ve Bektaşi şiirinde bir türdür Düvaz imam, düvaze, imam da denilen duvazlar On İki İmam?ı öven nefeslerdir

Güzelleme
# Âşık edebiyatında insan ve doğa güzelliklerini işleyen koşmalar Genellikle aşık olunan kadın, kız, gelin, dağ ağaç, hayvan, çiçek gibi unsurlar işlenir

ÖRNEK GÜZELLEME: Ruhsatî

Hoyrat ya da Horyat
# Dört dizelik serbest tarzda halk edebiyatı nazım türü Söz ve ezgisinde yiğitlik havası hakimdir Irak?ta Türkler?in yoğun olduğu Kerkük ve Erbil ile Diyarbakır, Elazığ, Erzurum, Kars yörelerimizde yaygındır Basit üsluplu, derin anlamlı, uyumlu, cinaslı sözcüklerden kuruludur Genellikle 7 hecelidir Benzer dizelerin başına veya sonuna konulan ve miyan denilen ek sözcüklerle vezin bozulabilir İlk dize bir anlam ifade eden ve diğer dizelere ayak veren cinaslı bir sözcüktür Hoyran söyleyenlere hoyrat çağıran ya da sazlıyan (yas törenlerinde ağıt yakan anlamında) denir Anadolu?da hoyratların bir bölümüne ayaklı mani, kesik mani adı da verilir

ÖRNEK HOYRAT:

Dolandı gün
Döndü gün dolandı gün
Men sene daldalandım
Sene de dolandı gün

Güle naz
Bilbil eyler güle naz
Girdim dost bağçasına
Ağlayan çok gülen az

Yüz aya değer
Hüsniv yüz aya değer
Ay var bir güne değmez
Gün var yüz aya değer

Düşte gör
Hayalde gör
Hayalde gör düşte gör
Düşenin dosti olmaz
İnanmazsan düşte gör

Kalenderî
# Halk şairleri tarafından aruzun mef?ûlü mefâ?îlü kalıbıyla gazel, murabba, muhammes, müseddes biçiminde söylenen şiire denir Özel bir ezgiyle okunur Ezgisi bakımından düz kalenderî, Acem kalenderisi, Emrah kalenderisi gibi çeşitlere ayrılır Kafiye düzeni divan ve semaî ile aynıdır Bu tür şiirler 3+4+3+4 veya 7+7 şeklinde ondört heeceli iken, sonradan yerine aruz vezninin geçtiğini ileri sürenler vardır

ÖRNEK KALENDERÎ: Tokatlı Nurî

Kavuştak
# Halk edebiyatında bentler arasında tekrarlanan dizelerdir Bağlama ve nakaratla aynı anlamdadır Türkülerde sık kullanılır

ÖRNEK KAVUŞTAK:

Keklikte gelek olmaz
Sen boyda melek olmaz
Gözünü sevdiğim yâr
Her yerde henek olmaz

Gel gel yanıma keklik
Kadan canıma keklik
Kınalı parmakların
Batır kanıma keklik

Tüyünü döker gelir
Ayağın seker gelir
Yâri arzulayan da
Dağları söker gelir

Gel gel yanıma keklik
Kadan canıma keklik
Kınalı parmakların
Batır kanıma keklik

Koçaklama
# Konusu savaş, yiğitlik, kahramanlık olan halk edebiyatı şiirleri Çoşkun ve yüksek tempolu söyleyişleri vardır Halk edebiyatımızda bu türün en güzel örneklerini Köroğlu ile Dadaloğlu vermiştir


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.