Canlıların Besin Zinciri Hakkında Biyoloji Dersi Konu Anlatımı

Eski 12-20-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Canlıların Besin Zinciri Hakkında Biyoloji Dersi Konu Anlatımı



Beslenme basamağı; bir ekosistemdeki beslenme zincirinin aşamalarından her davranışlarına göre değişik basamaklarda sıfırlandırılır İlk ve en alt basamakta fotosentezyoluyla kendi besinini kendisi üretebilen yeşil bitkiler ( üreticiler) bulunur Bitkiler ya dabitkisel ürünler, ikinci basamaktaki otçul hayvanlar tarafından yenir Üçüncü basamakta, otçulları yiyen birincil etçiler, dördüncü basamakta da birincil etçileri yiyen ikincil etçiler yer alır Canlıların çoğu birkaç beslenme basamağında birden beslendiği için , leşle yada bitkisel ürünler de beslenir Bazı otçullar da zaman zaman hayvansal ürünleri yer Baktariler ve mantar gibi çürükçül canlıların, ölmüş, ilk basamaktaki bitkilerin yararlanabileceği besinler haline getirilmesi ise ayrı bir beslenme basamağını oluşturur

Beslenme zinciri ekolojide, madde ve enerjinin bir canlıdan öbürüne yiyecek biçimde aktarılma dizisi Canlıların çoğu yalnızca bir tek hayvan ya da bitki türüyle beslenmedikleri için, beslenme zinciri ilk halkasıdır Etçil beslenme zincirinde bitkilerle beslenen (otçul) bir hayvanı daha büyük bir hayvan yer ve ielk besin kaynağından gelen madde ve enerji bu etçil hayvana aktarılmış olur Asalak beslenme zincirinde, küçük bir canlı, kendisinden daha büyük olan konağın bir bölümüyle beslenirken kendisi de daha küçük asalakların konağı olabilir Çürükçül beslenme zincirinde ise mikroorganizmalar ölü organik maddelerle beslenerek yaşamlarını sürdürür

Beslenme zincirinin halkalarını oluşturan her beslenme basamağında ısı biçiminde bir enerji kaybı olacağından bir beslenme zincirinde en çok dört ya da beş basamak bulunabilir Nüfus yoğunlugun çok yüksek olduğu bölgelerde yaşayan insanlar, tahıl yiyen hayvanlar yerine doğrudan tahıllar beslenerek beslenme zincirinin bir halkasını azalttıklarından, toplam yiyecek arzını arttırmış olurlar Beslenme zincirine kadar kısalırsa son tüketiciye ulaşan toplam enerji miktarı da o kadar artar

Bitkiler gibi kendi besinini üretme yeteneği olmayan hayvanlar, yaşamlarını sürdürebilmek için başka canlıları yemek zorundadır Bu yüzden doğadaki yabani hayvanların yaşamı genellikle başka bir hayvanların yaşamı genellikle başka bir hayvana yem olarak son bulunurÖrneğin ot yiyerek beslenen bir tavşan günün birinde bir tilkiye yem olur, tilki ölünce de onun leşini bu kez sinek kurtçuları ile leşböcekleri yiyip bitirir Bitkilerden başlayıp çeşitli hayvanların birbirini yemesiyle sürüp giden bu ilişkiyi çevirebilir (ekoloji) uzmanları beslenmezinciri olarak adlandırılır

Doğada tek tür yiyecekle beslenen hayvan pek azdır Tavşan yalnız otları değil yabani meyveleri ağaçların yaprak ve filizlerini de yiyebilir Tilki ise tavşandan başka fareleri, şıçanları, kümes hayvanlarını ve böcekleri yiyerek beslenir Bu nedenle, çok karmaşık olan bu ilişkiler ağını anlayabilmek için, pek çok besin zincirin arasındaki bağlantıyı kurmak gerekir Çevre Bilim Uzmanları bu bağlantıyı göstermek için, canlıların adlarını ya da resimlerini oklarla birleştirerek ayrıntılı şemalar çizerler Genellikle bir örümcek ağı kadar karmaşık olan bu şemalar ağı denir

Aslında dağa son derece karmaşık olduğu için ğerçeğe birebir uyan bir beslenme ağı çizmek çok güçtür Bu ağa katılacak her yeni hayvan başka bir canlıyı yediğinden ya da başka bir canlıya yem olduğundan, ağa eklenecek okların sonu gelmeyecektir Çevrebilimciler bu güçlüğü yenmek için genellikle bir hayvanın yalnızca temel yiyeceklerini ya da belli bir bitki türünü yiyen bellibaşlı hayvanları göstermekle yetinirler

Beslenme ağının çizilmesiyle, doğadaki bu karmaşık ilişkinin bazı notları açıklığa kavuşur Enerjisini güneş ışığından hammaddelerini topraktan ve sudan alarak kendi besinini kendisi üretebilirler yeşil bitkiler genellikle en alt basamağa yerleştirilir Temel olarak bitkiyle beslenen tavşan ve sıçan gibi hayvanlar bir üst basamakta toplanabilir Bunlar otçul hayvanlardır Daha çok öbür hayvanları yiyerek beslenen gelincik ve baykuş gibi hayvanlar ise daha yukarıdaki basamakta yer alır Bunlar etçilerdir Otçullar ile etçiller arasındaki basamağa da hem bitki hem hayvan yiyen porsuk, tilki gibi hayvanlar yerleştirilir Bunlarda hepçiler’dir

Beslenme basamağı denen bu aşamaların belirlenmesinden sonra beslenme ağı karmakarışık bir çizgiler yumağı olmaktan çıkarak düzenli bir şemaya dönüşür Bu şemaya bakıldığında, bitkilerden otçulara ve etçilere doğru gidildikçe her basamakta daha az sayada canlı olduğu açıkça görülebilir Bu nedenle, tabanı geniş tepesi dar olan bu şekil bir piramidi andırır Bu beslenme piramidinin tabanında yaprak, ot, çiçek ve ağaçlarıyla kalabalık bir bitki topluluğu, tepesinde ise yalnızca bir iki gelincik yada baykuş vardır

Yukarıda sözü edilen hayvanların çoğu ormanda yaşadığı için, çizilen bu piramit bir orman bölgesi beslenme ağıdır Ama çöllerde tropik ormanlara varıncaya kadar, her yaşam ortamı için beslenme ağı çizilebilir Örneğin denizlerdeki beslenme ağının en alt basamağında bitkisel plankton ya da fitoplankton denen çok küçük bitkiler yer alır Küçük balıklar ve öbür deniz ara basamaklardır En tepede ise köpekbalıkları, katil balinalar gibi iri ve yırtıcı hayvanlar bulunur

Beslenme ağlarının incelenmesi bilim adamlarına birçok açıdan yardımcı olur Söz gelimi bir ormandaki aynı türden bütün ağaçlar kesildiğinde ne olacağını önceden görebilmek için o ormanın beslenme ağı çizilir Eğer az bulunun bir hayvan türü bu ağaçlardan beslenen hayvanları yiyerek yaşıyorsa, böyle bir kesim bu türün yaşamını tehlikeye atacaktır Çevre korumacılar bir türü ya da bölgeyi en iyi nasıl koruyabileceklerine karar verirken, beslenme ağlarından ve benzeri yöntemlerden çok yararlanırlar

Bütün canlılar hayatlarını sürdürebilmek için besin maddelerini tüketmek zorundadır Bazi canlılar bu besinlerinin çoğunu kendi vücutlarında üretirler Böyle canlılara ototrof denir Bir çok canlı ise gerekli besinleri dış ortamdan hazır olmak zorundadır Böyle canlılara ise hetteraf denir Üç çeşit besin vardır

Bütün hücrelerin en önemli enerji kaynaklarıdır Genel formülleri cn (H2 O) ile gösterilir Bu formülde glikoz için “n” yerine b yazarsak C6 H12 I6 solunum ürünleri H2 O ve CO2 dir Karbonhitradlar, bitkilerde hücre çeperinin yapısını oluşturarak bütün canlı hücrelerde zarın yapısına katılarak ONA ve RNA da bulunarak yapısal fonksiyon da görülür Yapısındaki şeker molekülünün sayısına göre üç çeşit şeker vardır

a) Monosakkoritler (Tek Şekerler): Basit şekerlerde denir İçerdikleri karbon atom sayısına göre 6 karbonlu olanlar (eksozlar); Glikoz, Fruktoz, Monosakkoritler, Disakkorit ve polisakkarıtlerin yapı taşı (monomeri) dirler

Glikoz: Serbest olarak bol, üzüm ve incirde bol bulunur Bütün polisakkaritlerin yapısını oluşturur

Fruktoz: Bol ve olgun meyvelerde bol bulunur Süt Şekeri denir Bunun için hayvansal bir besin maddesidir

Riboz: RNA nın ATP nin ve bazı enzimlerin yapısında bulunur Deoksiriboz ise DNA nın yapısında bulunur

b) Disokkaritler (çif şeker) İki monosakkaritin birleşerek meydana getirdiği şekerlerdir

Maltoz (molt şekeri) = Glikoz+Glikoz

Laktoz (süt şekeri) = Glikoz+Galaktoz

Sükroz (sokkaroz = Çaş şakari) Glikoz+Fruktoz

Maltoz ve sükroz bitkilerinden, Loktoz da insan ve memeli hayvanlardan sağlanır

Palisakkaritler = Çok sayıda glikozun bağlanmasıyla oluşurlar Yeni glikozun dehidrosyon oluşmuş polimarlerdir

Glikoz+Glikoz+ + Glikoz _______ Polisakkorit + (n-1) H2 O

Hepsi aynı yapı maddesinden oluştuğu halde fiziksel ve kimyasal özellikleri farklıdır Çünkü, glikoz molüküllerinin herbirine bağlanma biçimleri farklıdır

Nişasta: Bitki hücrelerinde bulunur, hayvan hücrelerinde bulunmaz Suda erimez Bağırsık epitelinden doğrudan doğruya kanageçmezler Bitkilerin depo ettiği besin maddesidir Hayvanların çoğu sindirerek enerji hammaddesi olarak kullanır

Selüloz: Bitki hücrelerinde bulunur Suda erimez Bağırsak epitelinden doğrudan kana geçmez Geviş getiren memelilerde, bazı kuşlarda ve termitlerde (beyaz karıncalar) sindirilerek kullanılır Ağaçların yapısının yaklaşık %50 si selulozdur

Glikojen: Hayvan hücrelerinde bulunur ve hayvansal nişasta da denir En fazla karaciğer ve kaslarda bulunur Hayvanların en hızlı kullanıldığı yedek enerji deposudur Suda çözünür

2) Yağlar (Lipidler): Lipidler C, H, O atomundan meydana gelir Bazılarında fosfor ve azot gibi elementler de yer alır Yapısındaki oksijen oranı şekerden azdır Yapılarında yağ asitleri gliserol ve başka bazı maddeler bulunur

3 yağ asidi+1 Gliserol _______ yağ+3 H2O

Yağ asitleri gliserol ile ester bağlarıyla bağlanır ve su açığa çıkarıllar (dehidrosyon) Bir gliserol bağlanan yağ asitleri aynı olabileceği gibi farklı da olabilir Bundan dolayı yağların birçok türevi meydana gelmiştir

Yağlar suda hiç çözünmez ya da çok aç çözünürler Aseton, eter, kloroform, benzen ve alkol gibi organik çözücülerde çözünürler

Hücrede enerji ve yapı maddesi olarak (hücre zarı) kullanılır Ayrıca deri altında ısı kaybının önlenmesinde ve hayvanlarda çeşitli organların dış kısmının korunmasında görevlidir Solunumla yakılmaları (oksidosyonların) sonucunda fazla miktarda mitebolik su açığa çıkarırlar Bunun için özellikle kış uykusuna yatan uzun süre göç eden ve suyun az olduğu ortamlardayaşayan iyi bir depo ve enerji hammaddesidirler Aynı zamanda hafif olduğundan uçmada hayvana avantaj sağlarlar

Yağların yıkımı ve kullanımı uzun sürdüğünden hücreler enerji kaynağı olarak karbonhitratlardan sonra tercih edilirler

En önemli lipidler yağ asitleri, yağlar (nötr yağları) fosfolipidler, steroidlerdir Yağ asitleri en basit lipidled olup, uzun karbon zincirlerinde oluşurlar Karbonlar arasındaki bütün bağlar tekli ise doymuş, çift bağ varsa doymamış yağ asitleri diye adlandırılırlar Genellikle sıvı yağlar bitkisel kaynaklı olup, doymamış yağ asitleri içerirler Katı yağlar ise genellikle hayvansal kaynaklı olup, doymuş yağlar asitleri içerirler Doymamış yağların yüksek sıcaklık ve basınçta hidrojenle doğrulmasında margarinler elde edilirOleik asit, zeytinyağı başta olmak üzere birçok yağın yapısında bulunan, 18 karbonlu doymamış bir yağ asitidir Linoleik asit ise ençok tohumlarda bulunan dolmamış yağ asitidir

Butirik asit tereyağında, palmatik asit ise hem bitkisel hem hayvansal yağlarda bulunabilen doymuş yağ asitleridir

Steroidler zorların yapısına katıldığı gibi vitamin ve hormon olarak da görev alırlar Fosfolipidler hücre zarının önemli yeapı elemanlarıdır

Yapılarda C, H, O ve N bulunur Bazılharında 5 de yer alır Yapı taşları 20 çeşit amino asittir Basit bir protein yüzlerce amino asitin birleşmesi sonucu meydana gelir Hücrelerin mokromeleküllerinde olup, temel yapı maddesidirler Solunumla ancak zor durumlarda yakılırlar Solunum ürünü olarak H2 O üre ürik asit H2S, CO2 ve NH3 gibi artıklar oluştururlar

Amino asitlerin genel formülleri

Formüldeki “R” (radikal= kök) grubu 20 çeşit amino asitin hepsinde farklıdır

Bütün amino asitlerde karboksit ve amino grubu bulunduğu için proteinler ve amino asitler hem baz özelliği gösterirler Proteinle n sayıda (50-3000 arasında) amino asitin bağları ile birleşmesinden oluşurlar

A++A AsitProtein (Polipeptit)+(n-

1) HO2

Proteindeki amino asitler birbirine bağlayan bağa peptid bağı denir Peptit bağı 1 Amino asitin karboksil grubu ile 2 Amino asitin amin grubu arasında meydana gelir ve bu sırada bir su açığa çıkar Peptit bağlarının tümü aynıdır Ama miktarına bağlı olarak değişir

Proteinler yapıcı ve onarıcı moleküllerdir Az miktarda da enerji verici olarak kullanırlar Organizmalar ancak uzun süren bir açlıkta proteinleri solunumda fazlaca yıkmaya başlarlar Bu durumda hücrelerin protein sentezi protein yıkımından azdır Her canlı hücre kendi proteinini sentezlemek zorunda çünkü proteinlerdeki amino asit sırasını DNA belirler

Hücrede oluşan proteinlerin bir kısmı enzim bir kısmı hormon kısmı antıkar, bir kısmı ise yapısal görevler üzere özelleşmemişlerdir Yapısal proteinler hücrenin çeşitli organellerinin yapısıda da bulunur

Hücre zarının yapısında lipoprotein, glikoprotein gibi farklı protein bileşikleri vardır

Vücutta düzenleştirici fonksiyon görürler Bazıları enzimlerinin yapısına katılır Sindirim sisteminde direk kana emilirler Yeşil bitkiler ihtiyaç duyuldukları vitaminleri kendileri sentezler İnsanlar ve hayvanlar vitamin sentezi çok azdır Sadece bazı provitaminleri gerçek vitaminlere çevirebilinler Çoğu vitamini dışarıdan hazır almaları gerekir

Vitaminler çok az miktarda bile etkili olurlar Eksikliklerinde çeşitli aksaklık ve hastalıklar ortaya çıkar Çoğu zaman vitamin alınca ilgil aksaklık geçer Ancak gelişme dönemindeki aksamlar kalıcı sonuçlar doğrulabilir

Vitamin Adı | Önlediği Aksaklık

A vitamini Gece körlüğü

D vitamini Reşitizm (Kemiklerde bozukluk)

E vitamini Kısırlık ve üreme bozukluğu

K vitamini Kanın pıhtılaşması

B vitamini Beri beri kansızlık

C vitamini Skorbüt (diş etinde kanama)

PP vitamini Pellegra deri hastalığı

Vitaminler suda ve yağda eriyen olarak ikiye ayrılır A D E ve K vitaminleri yağda çözünürler Biraz daha uzun süre bozulmadan kalabilirler Bunun için karaciğerde depolanır

Bu grubu vitaminleri ve C vitamini suda çözünür Uzun süre kalamaz Özellikle C vitamini taze alınmalıdır Isıtmakla, bekletmekle, metollere temasla değerlerinden kaybederler Depolanmazlar, fazlası atılır

Et, karaciğer, süt, yeşil sebzeler, bütün taze meyveler, tahıl ürünleri, peynir, tereyağı, balık yağı vb Yeşil salatalar an zenğin vitamin kaynakları kabul edilirler

Su ve madensel tuzlardır Hem canlı vucudunda hem de cansız ortamda bulunur Küçük moleküllü olup devamlı ve yeterince bulunurlar

İnorganik maddelerdir Sindirilmeden direk olarak kana alınırlar Enzimlerin yapısına katılırlar Vitaminler birlikte düzenleştirici olarak görev yaparlar Vücudumuzda CI, P, S ve N elementlerinin asit bileşikleriyle Na, K, Ca, Mg, Fe, Mn ve Cu metollerinin baz özelliğindeki bileşiklerine rastlanmaktadır

Organizmada az da olsa 15 kadar mineral maddeye ihtiyaç duyulur Mineral maddelerin vücut içindeki görevini üç başlık altında toplayabiliriz

1) Vücut içindeki bir çok enzimin ve hemoglobin gibi moleküllerin yapısını oluştururlar Bunlar demir (Fe) ve fosfor (P) gibi elementlerdir

2) Kemiklerin ve dişlerin normal olarak gelişmesini sağlar Bunlar için gerekli olan madensel maddeler, kalsiyum (Ca), fosfor (P) ve mağnezyum (Mg)

3) Vücut ve hücre sıvısının osmatik basıncını düzenler Bunlardan hücre içi sıvıda Sodyum (Na), klor (Cı), hücre dışı sıvıda potosyum (K), magnezyum (Mg) ve fosfor (P)

Vücudumuzun en önemli maddelerden biri sudur Yaşa göre vücutlarının %40 - %75 sudur Bu su dışarıdan alındığı gibi, vucutta ara ürün olarak oluşur, Bütün hücreler bir sulu çözeltide bulunur Her tür madde değişim “doku sıvısı” denilen bu çözeltiyle sağlar

Canlılar İçin Suyun Önemi

a) Çok iyi bir çözücüdür

b) Besin maddelerini taşın

c) Metebolizma olaylarını hızlandırır

d) Vücut ısısının fazlası dışarıya suyla atılır

e) Besinlerin sindirimi suyla yapılır

f) Birçok kimyasal reaksiyon için gereklidir


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.