Tefhimu'l Kuran Tefsiri - Fatiha Suresi Tefsiri ( Mevdudi ) |
11-04-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Tefhimu'l Kuran Tefsiri - Fatiha Suresi Tefsiri ( Mevdudi )Tefhimu'l Kuran Tefsiri - Fatiha Suresi Tefsiri ( Mevdudi ) GİRİŞ Adı: Bu sure, konusu nedeniyle Fatiha ismini almıştır Fatiha, bir konuyu, bir kitabı veya başka bir şeyi "açan şey" demektir Başka bir deyişle, Fatiha bir nevi önsözdür Nüzul zamanı: İlk nazil olan vahiylerden biridir Sahih hadislerden Fatiha'nın Hz Muhammed'e (sa) nazil olan ilk tam sure olduğunu öğreniyoruz Bundan önce Alâk, Müzzemmil, Müddessir surelerinin bölümleri olan birbirine benzer birkaç ayet nazil olmuştur Konu: Bu sure aslında, Allah'ın kendi kitabını okumak isteyenlere öğrettiği bir duadır Okuyucuya şu dersi öğretmek için Kitab'ın en başına yerleştirilmiştir: Eğer samimi olarak Kur'an'dan yararlanmak istiyorsan, Alemlerin Rabbi'ne bu şekilde dua etmelisin Bu önsöz, okuyucunun kalbinde Alemlerin Rabbi'nden hidayet dileme -hidayeti ancak O verebilir- konusunda kuvvetli bir istek uyandırmayı amaçlar O halde Fatiha, dolaylı olarak incelemek ve Alemlerin Rabbi'nin, bilginin tek kaynağı olduğu gerçeğini kabul etmek olduğunu öğretmektedir Bu nedenle, kişi Kur'an'ı incelemeye, O'ndan Hidayet dileyerek başlamalıdır Konusu nedeniyle, Fatiha ile Kur'an arasındaki ilişkinin, bir giriş ve kitap ilişkisi değil, bir dua ve ona cevap niteliğinde bir ilişki olduğu açığa çıkmaktadır Fatiha, kulun duası, Kur'an ise, Mâbud'un kuluna verdiği cevaptır Kul, kendisine doğru yolu göstermesi için Allah'a yalvarır; Allah da duaya cevap olarak, tüm Kur'an'ı onun önüne koyar ve sanki şöyle der: "İşte, benden dilediğin Hidayet!" |
Tefhimu'l Kuran Tefsiri - Fatiha Suresi Tefsiri ( Mevdudi ) |
11-04-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Tefhimu'l Kuran Tefsiri - Fatiha Suresi Tefsiri ( Mevdudi )1- Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla(1) 2-4- Hamd,(2) Alemlerin Rabbi,(3) Rahman, Rahim(4) ve Din gününün maliki(5) olan Allah'adır 5- Biz yalnızca Sana ibadet eder(6) ve yalnızca Sen'den yardım dileriz(7) 6-7- Bizi dosdoğru yola ilet,(8) kendilerine nimet verdiklerinin yoluna,(9) gazaba uğrayanların ve sapıklarınkine değil(10) AÇIKLAMA 1 İslâm kültürü bir kimsenin her işe Allah adı ile başlamasını gerektirir Eğer bu bilinçli bir şekilde ve samimiyetle yapılırsa şu üç güzel sonucu doğuracaktır: Birincisi, bu, kişiyi kötülükten uzak tutacaktır Çünkü, Allah ismi onun, kötü bir niyeti veya yanlış bir davranışı O'nun adını anarak yapmaya hakkı olup olmadığı konusunda düşünmesini sağlayacaktır İkincisi, kişi meşru bir işe başlarken Allah'ın adını anarsa, onun her hareketi tabiatıyla Allah'ın rızasına uygun yapılmış olur Üçüncüsü, o kişi Allah'ın yardım ve nimetiyle karşılaşacak ve Şeytan'ın aldatmalarından korunacaktır Çünkü kim Allah'a yönelirse Allah da ona yönelir 2 Bu surenin giriş bölümünde FATİHA'nın bir dua olduğunu belirtmiştik Dua, bize doğru yakarış şeklini öğretmesine işaret etmek bakımından Allah'a hamd ile başlıyor İstek ve arzumuzu birdenbire hiçbir giriş yapmadan ortaya koyamayız Başlamanın en iyi yolu, duada yöneldiğimiz zatın yüce konumunu, nimetlerini ve üstünlüklerini sergilemektir Bu nedenle duamıza, Allah'a hamd ile başlarız Çünkü O, bizim koruyucumuz ve tüm üstünlüklerin mükemmele eriştiği varlıktır O'nun Yüceliğini kabul ettiğimizi ve O'nun bize verdiği sayısız nimetlere karşı şükretttiğimizi göstermek için Allah'ı ta'zim ederiz Şu noktaya da dikkat edilmelidir: "Hamd Allah'adır" ve "Hamd yalnızca Allah içindir" Bu ayrım çok önemlidir: Çünkü bu, O'nun yaratıklarından herhangi birine ibadet etme durumunu ortadan kaldırır Yaratıklardan hiçbiri hamde lâyık olmadığı için, hiçbiri ibadete de lâyık değildir Hiçbir insan, hiçbir melek, hiçbir peygamber, hiçbir ilâh, hiçbir yıldız, hiçbir put, kısacası O'nun yarattıklarından hiçbiri, bizatihi (kendi başına) iyi niteliklere sahip değildir Eğer yaratıklardan biri iyi bir niteliğe sahipse, bu Allah tarafından verilmiştir O halde bağlılık, ibadet ve şükür O'nun yaratıklarına değil, bu nitelikleri Yaratan'a lâyıktır 3 Arapça"Rab" kelimesi şu anlama gelir: a) Melik ve Mâlik, b) Kefil olan, Rızık veren, İhtiyaçları karşılayan, Koruyucu, c) Hükümran, Kanun koyan, Yöneten ve Düzenleyen Allah, tüm bu anlamlarıyla Alemlerin Rabbi'dir 4 Arapça "Rahman" kelimesi mübalağa sigasıyla rahmet ve merhamet anlamlarını ihtiva etmesine rağmen, bu ifade bile Allah'ın sınırsız sıfatlarını ifade etmekte yetersiz kalır Bu nedenle, bu yetersizliği kapatmak için aynı kökten türeyen bir kelime olan "Rahim" kelimesi kullanılmıştır 5 Allah'ın Rahman (Esirgeyen) ve Rahim (Bağışlayan) olduğu söylendikten sonra hemen O'nun Din (Hesap) Günü'nün sahibi olduğu belirtiliyor Bu şekilde esirgeyicilik ve bağışlayıcılık özellikleri hiç kimsenin, O'nun Kıyamet Günü'nde gelmiş ve geçmiş bütün insanları toplayacağı ve herkesten yaptıklarının hesabını soracağı gerçeğini unutmasına neden olmayacaktır Bu nedenle bir müslüman, Allah'ın sadece merhametli değil, aynı zamanda adil olduğu gerçeğini de hiç bir zaman unutmamalıdır Bununla birlikte Allah, dilediğini bağışlama ve dilediğini cezalandırma yetkisine sahiptir Çünkü O'nun herşeye gücü yeter Bu nedenle akıbetimizi iyi veya kötü kılma yetkisinin O'nun elinde olduğu konusunda kesin bir inanca sahip olmalıyız 6 Arapça "İbadet" kelimesi üç anlamda kullanılır: a) Tapma ve bağlılık; b) Boyun eğme ve itaat etme; c) Hükmü altına girme ve kulluk yapma Burada bu üç anlama da gelir; yani: "Biz yalnız sana ibadet ederiz, yalnız senin kulların ve köleleriniz" "Yalnız Sen'le bu tür bir ilişki içindeyiz" ve "Bu üç anlamıyla da Sen'den başka hiç kimseyi mâbud kabul etmiyoruz" 7 "Senin yardımını diliyoruz, çünkü senin Alemlerin Rabbi olduğunu, herşeye kâdir olduğunu ve her şey üzerinde hükümran olduğunu biliyoruz Bu nedenle, istek ve ihtiyaçlarımızın karşılanması için yardımını isteyerek sana yöneliyoruz" 8 Yani, "Hayatın her safhasında bizi doğruluğa iletecek yolu bize göster, bizi hatalardan, kötü akibetlerden koru ve sonunda bizi başarıya ulaştır" Bu, kulun Kur'an okumaya başlamadan önce Allah'tan istediği şeydir Kul Allah'a kendisini hayatın her döneminde bilgi eksikliğinden kaynaklanan şüphe ve kararsızlık labirentlerinden koruması ve doğru yola iletmesi için dua eder Kul aynı zamanda Rabb'inden, bunca sapık yol arasından kendisine hayatta doğru yolu göstermesini diler 9 Bizim istediğimiz "doğru yol", "senin nimet verdiğin ve desteklediğin kimselerin takip ettikleri yoldur" 10 Bu, "nimet verilen kimselerin", yeryüzünün geçici nimetlerinden yararlandıkları halde sapan ve Allah'ın gazabına uğrayan kişiler olmadıklarını göstermek içindir Gerçekten kendilerine nimet verilen kimseler doğru yaşayışları nedeniyle kurtuluşa erenlerdir Bundan da anlaşılacağı üzere "nimetler" kelimesi ile zalimlerin, Firavunların, Nemrudların ve Karunların bile yararlandıkları ve bugün de doğru yoldan sapan, birçok kötü işlerle uğraşan kimselerin yararlandıkları bu dünyanın geçici faydaları değil, doğru bir şekilde yaşamanın ve Allah'ın rızasını kazanmanın sonucu olarak bahşedilen hakikî ve sürekli nimetler kastedilmektedir FATİHA SURESİNİN SONU |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|