Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
camii, katip, sinan, tarihi

Kâtip Sinan Camii Tarihi

Eski 11-04-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kâtip Sinan Camii Tarihi



Kâtip Sinan Camii Tarihi

Kâtip Sinan Camii, İstanbul'un fethi sonrası ilk yapılan camilerden 2 Bayezid'in Matbah-ı Âmire kâtibi Sinan Bey tarafından 1496'da inşa edilir



Fetih yıllarının minik bir mahalle camisidir Tarihin o döneminde cemaati kimlerden oluşuyordu, nasıl bir mahalle yapısı vardı bilemeyiz ancak Osmanlı aile kültürü ve mahalle geleneklerinin yaşanmış olduğu bir İstanbul semtine camilik yaptığını söyleyebiliriz

Muhtemelen toplumsal yardımlaşmanın yarış halinde yaşandığı, gayrimüslimlerin de yüksünmeden içinde var olabildiği bir Osmanlı mahallesi ve onun tüm kültürel canlılığına ev sahipliği yapan bir cami

Kubbe kenarında esrarengiz mezar
Camiyi ziyaret edenlerin ilk dikkatini çeken dıştan bakınca fark ettikleri kubbe kenarındaki Kâtip Sinan'ın kabridir Dünya üzerinde bir başka camide böyle bir farklılığa rastlamak mümkün değildir Anlatılanlara göre Kâtip Sinan vefatından sonra cami bahçesine defnedilir Ertesi gün sabah namazı kılmak için camiye gelenler, gördükleri manzara karşısında hayrete düşer Çünkü hazretin naaşı yerinden çıkmış kubbenin kenarında durmaktadır Olayı çözemezler ve naaşı tekrar yerine yerleştirirler Bu olay iki defa daha olur Çaresiz kalan caminin imamı ve cemaat, işin içinde bir keramet olduğunu düşünüp naaşı oradan indirmeyip kubbe kenarını sanduka haline getirir



1490'lardan 1978'lere
1977-78 yılları İstanbul'un semtleri sol ve sağ örgütlerce taksim edilmiş Her gün en az birkaç genç öldürülüyor Duvarlarda her akşam bir başka örgüt sloganı boy gösteriyor Gece sokağa çıkmak akıl kârı değil Yolu çevrilip sorulara yanlış cevap verdiği için boş yere öldürülmek pekâlâ mümkün

Kâtip Sinan muhiti ise sol fraksiyonların parsellediği bir 'kurtarılmış bölge' Caminin uzun yıllar imamlığını yapan hocaefendi ise meşhur 'Kemal Hoca' Karadenizli Kendine has Kur'an okuyuşu, sevecenliği, esprileri, cemaatle içli dışlılığı ve Barbaros'u andırır siması ve endamıyla mahallenin gözbebeği Ve ona eşlik eden ağzından hiç dünya kelamı çıkmayan müezzin amca İşte 78'lerin İstanbul'unda halka ve gençliğe 'hizmet' düşüncesinin aşılandığı, Anadolu'dan gelen, üniversite kazanmış gençlere sahip çıkılan, ev ve burs temin edilen ilk mahalle ortamı burasıdır Mahalleli çocuklar Kur'an ve tecvit öğrenir, okul derslerindeki eksiklikler giderilir, imtihan hazırlıkları yapılır Kemal Hoca cami merkezli bu hizmeti benimsemekte hiç geç kalmaz Çünkü cami artık sadece namaz kılınan bir yer değil, küçük bir akademi olmuştur



Kâtip Sinan Camii'nin şimdiki kaderi, Sur içinde kalan selâtîn camileri gibi, işyerlerince muhasara edilmek Bir zamanlar çevresi huzur atmosferli güzîde apartmanlarla çevriliydi

İstanbul'da ilk halka hizmet prototipi
Allah'ın bu hizmetlere vesile ettiği kişi efsanevî adıyla 'Alaadin Hoca'dır Cami imamı Kemal Hoca, Edebiyat'ta gece tedrisatı yapan Alaadin Hoca'yı çok sever Ve ona 'Gel caminin meşrutesinde kal, mahallenin çocuklarına hizmet et' der Meşrute bir buçuk odalı, camiye bitişik bir yerdir Alaadin Hoca, fakülte arkadaşı 'İbrahim Abi', liseli Yücel, Fatih ve (güzel sesli) Mehmet ile oraya yerleşir Allah bu dar kadroyu, onlara eşlik eden çevre evlerle beraber emsalsiz bir mahalle hizmetine muvaffak eder

Kâtip Sinan meşrutesi arı kovanı gibi çalışmaktadır Kimi zaman aynı akşam 3 defa 15'erli akşam yemeği, kimi zaman 15 metrekarelik bir buçuk odada 30 kişiyle yapılan sadece sulandırılmış salça ve zeytinli kahvaltılar Rahmetli İbrahim Tabanca'nın dersleri Bunun yanında okul dersleri Her üniversite öğrencisi ders verir camide Sadece bildikleri branşlar mı? Almanca hiç bilmeyen Mehmet Aslan bir gün çalışıp ortaokullulara Almanca dersi verir, bir başkası genel yeteneğe kendini vakfeder Fizik, kimya, matematik Herkes sahip olduğuyla bu seferberliğe iştirak eder Meşrutede koltuk, çekyat, buzdolabı falan yoktur Sadece dar enli, yirmi santim kalınlığında yer süngerleri vardır Gelen gidene yer süngerleri bile dayanamaz Süngerlerin kalınlığı yaza geldiğinde artık iki buçuk santim falan kalmıştır

Yediden yetmişe herkesle ilgilenmek
Hizmet belli bir branşla sınırlı değildir Alaadin Hoca bir gün işçi çocukları toplar, dükkânları gezip tezgâhtarlarla tanışır, onları iftara veya yemeğe davet eder Okulları ziyaret eder, hatta bazı hocalar ona ders anlatma imkânı verir Sınıfları gezer, ders anlatır Mahalleyle o kadar içli dışlı olunur ki cami çevresi (1 km yarıçaplı semt) hemen hemen bir aile haline gelir Alaadin Hoca hangi evde kaç yaşında kaç çocuk var, kim hangi okula gidiyor, hangisi hangisiyle küs, kimin annesi hasta, kimin babasının işleri kötü gidiyor isim isim bilir Cami cemaati bu kudsi kadroyu çok sever Evi boşalan 'Buyurun oturun' der, onlara verir Para sıkıntılarını çözer, iaşe yardımında bulunur Cami meşrutesi adeta minik bir kervansaray olmuştur Sonraki günlerde mahallede yeni birçok ev açılır Ravza, Hilal, Şükür Ve maklubeler, hamsili pilavlar, limonata geceleri

Bir zaman sonra o evler de birer Kâtip Sinan Camii meşrutesi olur Girenin çıkanın sayısı belli olmayan evler o kadar dikkat çeker ki art niyetli komşularca şikâyet bile edilir Bazıları şikayet nedeniyle basılır Kalanlar o günlerde 'anarşist' sanılarak karakollarda geceler

Cami cemaatinden entelektüel birikimiyle bu hizmete destek olanlar da vardır Nuran amca engin tarih bilgisiyle, edebiyat birikimiyle evinden dersler tertip eder Rahmetli Prof Dr Asaf Ataseven ve eşi Gülsen Hanım ellerinden gelen her imkânı sunar



Kâtip Sinan Camii eski günlerdeki canlılık ve debdebesini artık sadece çevre esnafınca verilen iftarlarda yaşıyor

Sabah namazları
Sabah namazları Kâtip Sinan'da imam ve üç beş cemaatin kıldığı bir namaz olmaktan çıkar, kimi zaman bayram namazının sevinç ve coşkusuna dönüşür Bazı günler Alaadin Hoca imsakta kalkar, evleri dolaşır, 5 yaşından büyük tüm çocukları kapı kapı dolaşarak namaza getirir Bu birkaç kere daha olunca ailenin diğer fertleri de namaza iştirak eder Ve cami bahçesinde bir sevinç, kutlama ve coşku hâlesi olur, aşirler okunur, dualar edilir, kahvaltılar yapılır Piknikler, ada gezileri, futbol turnuvaları da o dönemin ilk mahalle birlikteliklerini sağlar

Alaadin Hoca ve arkadaşları, tabii olarak semtin sol fraksiyonlarını fazlasıyla rahatsız eder Kim vurduya gitmenin adiyattan olduğu o yıllarda bir ara Alaadin Hoca'yı öldürmeyi bile düşünürler Fakat halkın bu kadar sevdiği bir insanı öldürmenin kendilerine fayda vermeyeceğini düşünüp vazgeçerler

Mezar yerinin himmeti bu mu? Kâtip Sinan Camii, 1500'lerden 1980'lere Osmanlı gelenek ve terbiyesinin, aile değerlerinin, Allah için gayret etmenin, çalışmanın ve Allah'ın hatırı için katlanmanın modellendiği kutsî bir mekân oldu Bu minik caminin bânisi Kâtip Sinan hazretlerinin üç defa yerini terk ederek kubbenin kenarına çıkmasının hikmeti; belki de o muhitin ilerideki kutsiyetine vâkıf olmasından ve bu muhteşem hizmet şölenini kubbe kenarından temaşa etmek istemesindendir, kim bilir?

VEYSEL AYHAN

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.