İlmihal Bilgileri

Eski 11-04-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlmihal Bilgileri



İslamda 32 Farz
32 Farz
İMANIN ŞARTLARI

1- Allah'ın varlığına ve birliğine inanmak
2- Allah'ın meleklerine inanmak
3- Allah'ın kitablarına inanmak
4- Allah'ın peygamberlerine inanmak
5- Ahiret gününe inanmak
6- Kadere, hayır ve şerrin yaratıcısının Allah (Celle Celâlühû) olduğuna inanmak
İSLAMIN ŞARTLARI
1- Kelime-i şehadet getirmek
2- Namaz kılmak
3- Oruç tutmak
4- Zekat vermek
5- Haccetmek

ABDESTİN FARZLARI
1- Yüzünü yıkamak
2- Kollarını (dirsekleriyle beraber) yıkamak
3- Başının dörtte birini meshetmek
4- Ayaklarını (topuklarıyla beraber) yıkamak

GUSLÜN FARZLARI
1- Ağzına su vermek
2- Burnuna su vermek
3- Bütün bedenini yıkamak

TEYEMMÜMÜN FARZLARI
1- Niyet
2- İki darb ve mesih

NAMAZIN FARZLARI
Dışında olanlar:
1- Hadesten taharet
2- Necasetten taharet
3- Setr-i avret
4- İstikbal-i Kıble
5- Vakit
6- Niyet
İçinde olanlar:
1- İftitah tekbiri
2- Kıyam
3- Kırâet
4- Rükû
5- Secde
6- Kaide-i ahire

Alemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan Allah (cc)'a hamd olsun Salatü selam alemlere rahmet olarak gönderilen Sevgili Peygamberimiz Hz Muhammed Mustafa (sav) ve tüm inananlarin üzerine olsun
54 Farz
- Allah'ı daima zikretmek
2- Helal kazanılmış elbise giymek
3- Abdest almak
4- Beş vakit namaz kılmak
5- Cünüplükten gusletmek
6- Rızk için Allah'a tevekkül (itimad) etmek
7- Helalden yeyip içmek
8- Allah'ın taksimine kanaat etmek
9- Tevekkül etmek
10- Kazaya (yani Allah'ın hükmüne) razı olmak
11- Nimete karşılık şükretmek
12- Belaya sabretmek
13- Günahlara tevbe etmek
14- İbadetleri ihlas ile yapmak
15- Şeytanı düşman bilmek
16- Kur'an-ı delil tanımak
17- Ölüme hazırlıklı olmak
18- İyiliği emredip kötülükten alıkoymak
19- Gıybet etmemek, kötü şeyleri dinlememek
20- Anaya-babaya iyilik ve itaat etmek
21- Akrabayı ziyaret etmek
22- Emanete hıyaret etmemek
23- Dinin kabul etmiyeceği latifeyi (şakayı) terk etmek
24- Allah ve Rasulüne itaat etmek
25- Günahtan kaçınıp Allah'a sığınmak
26- Allah için sevmek, Allah için buğz etmek
27- Her şeye ibretle bakmak
28- Tefekkür etmek (Cenab-ı Hakk'ın kudretini, azametini ve insanın yaratılışdaki gayeyi düşünmek)
29- İlim öğrenmeye çalışmak
30- Kötü zandan sakınmak
31- İstihza (alay) etmemek
32- Harama bakmamak
33- Daima doğru olmak
34- Esef ve ferahı, yani şımarıklık ve azgınlığı terketmek
35- Sihir yapmamak
36- Ölçü ve terazisini doğru tartmak
37- Allah'ın azabından korkmak
38- Bir günlük nafakası (yiyeceği-içeceği) olmayana sadaka vermek
39- Allah'ın rahmetinden ümid kesmemek
40- Nefsinin kötü arzularına tabi olmamak
41- İçki kullanmamak
42- Allah'a ve mü'minlere su-i zan etmekten sakınmak
43- Zekat vermek ve mali cihatta bulunmak
44- Hayız (adet) zamanlarında ve nifas halinde hanımı ile cinsi mukarenette bulunmamak
45- Bütün günahlardan; kötülüklerden kalbini temiz tutmak
46- Yetimin malını haksız olarak yememek, onlara iyilik etmek
47- Kibirlilik etmemek
48- Livata (erkekle cinsi münasebet) ve zina yapmamak
49- Beş vakit namazı muhafaza etmek
50- Zulm ile halkın malını yememek
51- Allah'a şirk (ortak) koşmamak
52- Riyadan (gösterişten) sakınmak
53- Yalan yere yemin etmemek
54- Verdiği sadakayı başa kakmamak

Alemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan Allah (cc)'a hamd olsun Salatü selam alemlere rahmet olarak gönderilen Sevgili Peygamberimiz Hz Muhammed Mustafa (sav) ve tüm inananlarin üzerine olsun

Dünyanın İnsanlara Nasihati
EY ADEMOĞLU!
Üzerimde ; gezip dolaşıyorsun!
İçimde ; hareket edemeyeceksin!
Üzerimde ; günah işlersin!
İçimde ; hesap vereceksin!
Üzerimde ; gülüyorsun!
İçimde ; ağlayacaksın!
Üzerimde ; neşelenirsin!
İçimde ; mahzun olacaksın!
Üzerimde ; mal topluyorsun!
İçimde ; pişman olacaksın!
Üzerimde ; haram yiyorsun!
İçimde ; kurtlar seni yiyecek!
Üzerimde ; hile yapıyorsun!
İçimde ; zelil olacaksın!
Üzerimde ; sevinçlisin!
İçimde ; üzüntüye düşersin!
Üzerimde ; ışıkta geziyorsun!
İçimde ; karanlığa düşersin!
Üzerimde ; herkesle berabersin!
İçimde ; yalnız kalacaksın
Şu 4 şeyin değerini ancak aşadaki 4 kimse bilebilir 1 Gençliğin değerini ancak yaşlılar bilir
2 Huzurun değerini ancak bela çekenler bilir
3 Sağlığın değerini ancak hastalar bilir
4 Hayatın değerini ancak ölüler bilir

Gel, gel, ne olursan ol yine gel,
ister kafir, ister mecusi,
ister puta tapan ol yine gel,
bizim dergahımız, ümitsizlik dergahı değildir,
yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel
Şu toprağa sevgiden başka bir tohum ekmeliyiz,
Şu tertemiz tarlaya başka bir tohum ekmeliyiz biz
Beri gel, beri ! Daha da beri ! Niceye şu yol vuruculuk ?
Madem ki sen bensin, ben de senim, niceye şu senlik benlik
Ölümümüzden sonra mezarımızı yerde aramayınız!
Bizim mezarımız âriflerin gönüllerindedir

PEYGAMBER EFENDİMİZDEN NASİHAT

Ashâb-ı Kirâmdan Ebû Zerr hazretleri bir gün Peygamber Efendimize: “Bana tavsiyede bulun yâ Rasûlallah” diye ricâda bulununca Peygamber Efendimiz Hz Ebû Zerre şu nasîhatlerde bulundu:

— Sana Allahtan korkmanı tavsiye ederim Çünkü Allah korkusu her işin başıdır

— Kurânı oku, Allahın zikrine sarıl Çünkü zikrullah senin için yeryüzünde ışık, gökte de saklanan bir azıktır

— Sakın çok gülme Zîrâ çok gülmek kalbi öldürür, yüzünün nûrunu söndürür

— Çok konuşmamaya çalış çünkü bu, şeytanın senden uzaklaşması için bir vesîle, dînini koruman hususunda bir yardımcıdır

— Fakirleri sev, onlarla hemdem ol

— Senden aşağıdakilere bak, senden üstünlerine bakma Bu, Allahın sana verdiği nimetleri küçümsememen için en uygun yoldur

— Acı da olsa hakkı söyle

— Bildiğin kusurların seni, halkın eksikliklerini araştırmaktan alıkoysun Yaptığın bir işi, başkaları yaptığında kızma Kendi noksanlarını görmeyip, insanların ayıplarıyla meşgul olman, irtikâb etmekte olduğun bir fiili insanlar yaptığında kendilerine kızman ayıp olarak sana yeter, dedi ve eliyle göğsüne vurarak:

— Ey Ebû Zerr! Tedbir gibi akıl, günahlardan sakınmak gibi verâ, güzel ahlak gibi servet yoktur, buyurdu (Hayatüs-Sahâbe 4-206/207)

HZ ÖMER (RA)DEN NASİHATLER
1 Sana kötülük yapan kimseyi ona iyilik yaparak cezâlandır

2 Hakîkatı anlayana kadar din kardeşinin davranışını iyiye yor

3 Müslüman kardeşinin ağzından çıkan bir lakırdıyı iyiye yorman mümkün oldukça kötüye yorma

4 Kendini töhmet altında bırakacak işlere mübâşeret eden, kendisi hakkında kötü düşünenleri kınamasın

5 Sırrını gizleyen murâdına erer

6 Sâdık arkadaşlar edin, gölgelerinde yaşarsın Çünkü sâdık dostlar, huzurlu anlarda süs, sıkıntılı demlerde silahtır

7 Seni ölüme götürse de doğruluktan ayrılma

8 Seni ilgilendirmeyen işe karışma

9 Henüz vukû bulmamış şeylerden sorma

10 İhtiyâcını, onu gidermeni istemeyenlere iletme

11 Yalan yere yemîni hafîfe alma, Allah seni helâk eder

12 Kötülüklerini öğrenmek düşüncesiyle de olsa fâcirlerle arkadaş olma

13 Düşmanlarından uzak dur

14 Güvenmediğin dostlarından sakın Güvenilir kimse de Allahtan korkandır

15 Mezarlıklarda derin saygı içinde ol

16 Tâat ânında kendini zavallı gör

17 Günah işlemek istersen sonunu düşün

18 Herhangi bir işinde, Allahtan korkanlarla istişâre et Zîrâ Allah: Meâlen “Allahtan, kulları arasında yalnız âlimler korkar,” buyurur (Hayatüs-Sahâbe 4-209/211)

HZ ALİNİN (KV) OĞLU HZ HASAN (RA)A ETTİĞİ NASÎHAT

İbn-i Mülcem, Hz Aliyi yaralayınca Hz Hasan ağla¤¤¤¤¤ yanına girdi Hz Ali:
— “Oğlum, niye ağlıyorsun?” Hz Hasan:
— “Nasıl ağlamayayım? Âhiretin ilk, dünyânın son gününde bulunuyorsun!
— “Oğlum, dörder maddeden ibâret şu iki tavsiyemi iyi belle, onlara riâyet edersen, yapacağın hiçbir şey sana zarar vermez:
1- En büyük zenginlik, akıl
2- En koyu fakirlik, ahmaklık
3- En yaman yalnızlık, böbürlenmek
4- En değerli âlîcenâplık, güzel ahlâktır
Diğer dört şey ise:
1- Ahmakla dostluktan sakın, çünkü o sana faydalı olmak isterken zarar verir
2- Yalancıyla dost olma Zîrâ o, senden uzak duranı sana yaklaştırır, yakınını da senden uzaklaştırır
3- Cimriyle de dostluk kurma, zîrâ ihtiyaç duyduğun şeyi senden uzaklaştırır
4- Fâcirle de dost olma, çünkü seni ucuza satıverir

Alemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan Allah (cc)'a hamd olsun Salatü selam alemlere rahmet olarak gönderilen Sevgili Peygamberimiz Hz Muhammed Mustafa (sav) ve tüm inananlarin üzerine olsun

İslamda Namaz
NAMAZIN VAKTI
SÜNNET FARZDAN ÖNCE
FARZ
SÜNNET FARZDAN SONRA
VITIR
TOPLAM
SABAH 2 2 - - 4 ÖGLE 4 4 2 - 10 IKINDI 4 4 - - 8 AKSAM - 3 2 - 5 YATSI 4 4 2 3 13

Namazin Sartlari

1) Hadesten Taharet: Hades denilen manevî kirin giderilmesi için, abdest almak, gerekli hallerde gusül yapmaktir
2) Necasetten Taharet: Namaz kilacak kisinin, bedeninde, üzerindeki elbisede ve namaz kilacagi yerde pislik varsa bunlari temizlemektir
3) Setr-i Avret: Namaz kilacak kisinin vücudunda örtünmesi gereken yerleri örtmesi demektir
Erkeklerin: Göbek ile diz kapagi arasini (dizkapagi dahil),
Kadinlarin: Yüz, el ve ayaklardan baska vücudunun her tarafini örtmeleri gerekir
4) Istikbal-i Kible: Namazi kibleye dönerek kilmaktir Kible, Mekke sehrindeki kutsal bina olan Kâbe yönüdür Kâbe, Hz Ibrahim ve Hz Ismail tarafindan yapilmistir
5) Vakit: Namazlari kendi vakitleri içinde kilmaktirVakti gelmeden bir namazi kilmak caiz degildir
6) Niyet: Hangi namazi kildigini bilmek ve kalbinde hatirlamaktir Niyetin dil ile söylenmesi sünnettir

Namazin Rukünleri

1) Iftitah Tekbiri: Namaza baslarken tekbir almak demektir
2) Kiyam: Namazda ayakta durmak demektir
3) Kiraat: Namazda ayakta iken biraz Kur'an okumaktir
4) Rükû': Namazda eller diz kapagina erisecek kadar egilmektir
5) Sücûd: Rükû'dan sonra ayaklar, dizler ve ellerle beraber alni yere koymaktir
6) Ka'de-i Ahîre: Namazin sonunda "Ettehiyyatü" okuyacak kadar oturmak demektir

Namazin Vacibleri

1) Namaza "Allahu Ekber"sözü ile baslamak
2) Farz namazlarin ilk iki rek'atinda, nafile namazlarin her rek'atinda Fatiha suresini okumak
3) Farz namazlarinin ilk iki rek'atinda, vitir ve nafile namazlarin her rek'atinda Fatihadan sonra sûre veya ayet okumak
4) Fatihayi sureden önce okumak
5) Secdede alin ile beraber burnu da yere koymak
6) Üç ve dört rek'atli namazlarin ikinci rek'atinda oturmak (Buna ka'de-i ûlâ=birinci oturus
7) Namazlardaki birinci oturus ile son oturuslarda ettehiyyatü'yü okumak
8) Cemaatle kilindigi zaman sabah, cuma, bayram, teravih ve vitir namazlarinin her rek'atinda, aksam ve yatsi namazlarinin ilk iki rek'atinda imamin fatiha ve sureyi açiktan, ögle ve ikindi namazlarinda ise, gizlice okumasi
9) Imama uyan cemaatin fatiha ve sureyi okumayip susmasi
10) Vitir namazinda kunut tekbiri almak ve kunut dualarini okumak
11) Bayram namazlarinda alinan ilâve tekbirler
12) Ta'dili erkân, yâni ayakta iken dosdogru, rükûda dümdüz olmak (Kadinlar biraz meyilli dururlar), rükûdan kalkinca iyice dogrulmak, iki secde arasinda tam oturmak
13) Namazin sonunda saga ve sola selâm vermek
14) Namazda yanilma olursa sehiv secdesi yapmak

Namazin Sünnetleri
1) Bes vakit namaz ile Cuma Namazi için ezan ve kamet getirmek
2) Iftitah tekbirini alirken elleri yukariya kaldirmak
3) Sübhaneke ve Eûzu-Besmele'yi sessizce okumak
4) Sag eli sol el üzerine koymak
5) Fatiha'dan sonra gizlice 'amin' demek
6) Rükû ve secdeye egilip kalkarken alinan tekbirler
7) Rüku ve secde tesbihleri ( Rukû'da üç defa "SÜBHANE RABBIYE'L AZÎM" ve her iki secdede üçer defa SÜBHANE RABBIYE'L ÂLÂ" demek)
8) Rukü'dan dogrulunca "SEMIALLAHU LIMEN HAMIDEH" ve hemen arkasindan "RABBENA LEKE'L HAMD" demek
9) Kiyamda bir özür bulunmadigi takdirde iki ayagin arasini dört parmak kadar açik bulundurmak
10) Rukü'da parmaklar açiK olarak dizleri tutmak, dizleri, dirsekleri dik ve sirti bas ile dümdüz halde bulundurmak
11) Secdeye varirken önce dizleri, sonra elleri, sonra yüzü vere koymak Secdeden kalkarken önce yüzü, sonra elleri, sonra dizleri kaldirmak
12) Tahiyyati sessizce okumak
13) Selama sagdan baslamak
14) Sütre edinmek (Önü açik yerde namaz kilarken önüne sütre koymak)

Namazi Bozan Seyler
1) Namazda konusmak
2) Birsey yemek veya içmek
3) Kendi isitecegi kadar gülmek (yanindakilerin isitecegi kadar gülerse abdesti de bozulur)
4) Birine selâm vermek veya verilen selâmi almak
5) Gögsünü kibleden çevirmek
6) Dünyaya âit bir seyden veya bir agridan dolayi aglamak "ah" demek (Allah korkusundan dolayi aglamak namazi bozmaz)
7) Öksürügü yok iken öksürmeye çalismak (Elde olma¤¤¤¤¤ normal gelen öksürük namazi bozmaz)
8) Namazda bir is yapmaya çalismak
9) Bir seye üflemek
10) Kur'an'i, manasi bozulacak sekilde yanlis okumak
11) Ayeti mushaf'a bakarak (yüzünden) okumak
12) Namazda abdesti bozulmak
13) Teyemmüm eden kimsenin namazda suyu görmesi, mesh müddetinin namazda bitmesi
14) Sabah namazini kilarken günesin dogmasi
15) Cemaatle namazda kadinlarla erkeklerin arada bir perde olmadan yanyana bir safta kilmasi
16) Namazda örtünmesi gereken yerlerin açilmasi ve bu açilmanin bir rükûn yapacak kadar süre devam etmesi
17) Bayilmak, çildirmak

Namazin Mekruhlari
1) Sikisik abdestle namaz kilmak
2) Namazda elbise veya bir baska yerle oynamak
3) Namazda bir yere dayanmak
4) Gerinmek veya esnemek
5) Parmaklari çitlatmak
6) Özürsüz bagdas kurmak
7) Insan yüzüne karsi kilmak
8) Basi açik kilmak
9) Kiraatta, Kur'an-i Kerimdeki siraya uyulmamasi Bir sure atlamak
10) Erkeklerin secde ederken kollarini tamamiyla yere dösemeleri
11) Tek ayak üzerinde durmak veya bir ayagi yerden kesmek ve digerine dayanmak
12) Namazda daha selam vermeden terleri veya yüze dokunmus olan topraklari silmek
13) Namaz içinde, verilen selami el veya bas isaretleriyle almak
14) Ikinci rekatta birinci rekata göre daha uzun okumak
15) Yanmakta olan atese dogru namaz kilmak

Alemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan Allah (cc)'a hamd olsun Salatü selam alemlere rahmet olarak gönderilen Sevgili Peygamberimiz Hz Muhammed Mustafa (sav) ve tüm inananlarin üzerine olsun

İslamda Hacc

Hac ve Önemi Islâm sartlarinin besincisi hac'dir Hac,belli zamanda, belirli yerleri özel bir sekilde ziyaret etmektir Hicretin dokuzuncu yilinda farz olmustur Hac hem mal, hem de beden ile yapilan bir ibadettir Belirli sartlari tasiyan müslümanlarin
ömründe bir defa hacca gitmesi farzdir Allah'in her emrinde oldugu gibi haccin farz kilinmasinda da bir çok hikmetler ve faydalar vardir Çesitli ülkelerden mukaddes topraklara gelen, dilleri ve renkleri ayri olan müslümanlarin tek gaye etrafinda bir araya gelmesi ve hep birlikte Allah'a yönelmesi Islâm kardesligini güçlendirir Müslümanlarin birbiri ile tanismalarini, birbirlerinin dert ve sikintilarina çare bulmalarini saglar Zengin-fakir her seviyede müslümanin ihrama girerek ayni kiyafet içinde bulunmasi insanlara esitlik fikrini asilar, mahser gününü hatirlatir Sevgili peygamberimizin dogup büyüdügü, Islâm dini'nin cihana yayilmaya basladigi kutsal yerleri görmek ruhlara manevi bir heyecan verir,dini duygulari kuvvetlendirir Kutsal yerlerde insan kendisini Allah'a daha yakinhisseder, yaptigi ibadetlere kat kat fazla sevab verilir Allah rizasi için hac vazifesini yapan ve insanlara kötülük etmekten sakinanlarin (kul haklari hariç) birçok günahi bagislanir Bu konuda peygamber Efendimiz söylebuyurmustur: Kim Allah için hacceder de kötü söz ve davranislardan sakinirsa, annesinin onu dogurdugu günkü gibi günahlarindan
arinmis olarak döner (Riyazü's-Salihin, c2, s 521)

Hac Kimlere ve Ne Zaman Farzdir
Asagidaki sartlari tasiyanlara hacca gitmek farz olur:

1) Akilli olmak,
2) Erginlik çagina gelmis olmak,
3) Müslüman olmak,
4) Hür olmak,
5) Haccin farz oldugunu bilmek (Bu sart müslüman olmayan ülkelerde müslümanligi kabul edenler içindir Islâm ülkelerinde yasayan müslümanlar için haccin farz oldugunu bilmemek özür degildir)
6) Zorunlu ihtiyaçlardan baska hacca gidip dönünceye kadar kendisinin ve bakmakla yükümlü oldugu aile fertlerinin geçinebilecegi maddi güce sahip olmak
7) Durumuna uygun bir vasita ile hac yolculugunu yapabilmesi için vasita ve yol masraflarini karsilayacak parasi olmak
8) Hac vazifesini yapabilecek zamana yetismis olmak
Saydigimiz bu sartlardan baska hac vazifesini bizzat yapmak için su sartlarin da bulunmasi gerekir Bunlara haccin edasinin sartlari denir

Haccin Edasinin Sartlari

1) Vücutça saglikli olmak, (Kör, kötürüm ve hac yolculuguna dayanamayacak derecede hasta ve yasli olmamak)
2) Hacca gitmesine bir engel bulunmamak, (Hapiste olmak gibi)
3) Yol güvenligi olmak,
4) Kadinin yaninda kocasi veya evlenmesi caiz olmayan bir mahremi bulunmak
5) Kocasi ölmüs veya bosanmis olan kadinlarin iddet süreleri bitmis olmak
Bu saydigimiz sartlara sahip olan bir kimsenin önündeki ilk hac mevsiminde hacca gitmesi farz olur

Haccin Vacibleri

1) Müzdelife'de vakfe
2) Safa ile Merve tepeleri arasinda sa'y etmek
3) Cemreleri taslamak (Seytan taslamak)
4) Saçlari tras etmek veya kisaltmak
5) Sader (veda) tavafini edâ etmek

Haccin Sünnetleri
Kudûm tavafi yapmak, erkeklerin kudûm ve ziyâret tavafinda remel yapmalari (Reml: Adimlari kisaltip, omuzlari silkerek çalimli bir sekilde yürümektir Tavafin ilk üç savt'inda yapilir), Safa ile Merve arasinda sa'y ederken, orada bulunan iki direk arasinda erkeklerin süratlice geçmeleri, Bayram gecelerinde Mina'da yatmak, arefe günü, günes dogduktan sonra Mina'dan Arafat'a gitmek, Müzdelife'den Mina'ya bayram günü sabahi, henüz günes dogmadan hareket etmek, Müzdelife'de gecelemek ve cemreler arasinda (Seytan taslama esnasinda) tertibe riayet etmektir

Umre
Umre, belirli bir zamana bagli olmadan usulüne göre ihrama girdikten sonra tavaf etmek, sa'y yapmak ve tras olmaktan ibarettir Umre sünnettir Umre için belirli bir zaman yoktur Arefe ve onu izleyen kurban bayrami günleri olmak üzere yilda bes günün disinda her zaman umre yapilabilir

Alemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan Allah (cc)'a hamd olsun Salatü selam alemlere rahmet olarak gönderilen Sevgili Peygamberimiz Hz Muhammed Mustafa (sav) ve tüm inananlarin üzerine olsun


Alıntı Yaparak Cevapla

İlmihal Bilgileri

Eski 11-04-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlmihal Bilgileri



İslamda Oruc

Ramazan orucu ve oruç çesitleri
Ramazan orucu müslüman , akilli ve ergenlik çagina gelmis kimselere farzdir Ramazan orucu, kameri
aylardan Ramazan ayinin bazen 29, bazen 30 gün sürmesine göre 29 veya 30 gün olarak tutulur Oruçlarda niyet önemlidir Niyet kalp ile olur Geceleyin imsaktan önce veya imsak vaktinde ertesi gün oruç tutacagini kalbinden geçiren bir müslüman o günün orucuna niyet etmis olur Oruç tutmak düsüncesi ile sahur yemegine kalkan kimse de oruca , niyet etmis sayilir Ancak oruç tutan kimsenin hem içinden niyet etmesi, hem de dili ile "Niyet ettim Ramazan'in yarinki orucuna" diye söylemesi daha iyi olur

Bes çesit oruç vardir:
1) Farz oruç: Ramazan orucunun edasi ve kazasi farzdir Keffaret oruçlarinin tutulmasi da farzdir
2) Vacip oruç: Adak oruçlari ile bozulan nafile orucun kaza edilmesi vaciptir
3) Sünnet oruç: Kamerî aylardan Muharrem ayinin 9-10 veya 10-11 günlerinde oruç tutmak sünnettir
4) Müstehap oruç: Kameri aylarin 13 14 15 günleri ile her haftanin Pazartesi ve Persembe günleri, Sevval ayinda 6 gün oruç tutmak müstehaptir
5) Mekruh oruç: Iki türlü mekruh oruç vardir:
a Muharrem ayinin sadece 10 günü, yalniz Cuma veya Cumartesi günleri oruç tutmak, iki orucu iftar etmeksizin birbirine eklemek veya senenin tamamini oruçlu geçirmek "TENZÎHEN MEKRUH"tur
b Ramazan bayraminin birinci günü ile Kurban Bayraminin 4 günü oruç tutmak "TAHRÎMEN MEKRUH"tur

Ramazanda oruç tutamayanlar ne yaparlar ?

Oruç tutmayacak kadar hasta olanlar, hastaya bakanlar, Ramazan ayinda yolculuk yapanlar,
gebe veya emzikli olanlar, asiri yaslilar ve düskünler, aybasi hali veya logusalik halinde bulunan
kadinlar Ramazan ayinda oruç tutmazlarBunlardan:
a Aybasi hali veya logusalik halinde olan kadinlar ile emzikli ve gebe olan kadinlar,
bu özürleri sona erdikten sonra ve Ramazan ayi disinda oruçlarini kaza ederler
b Yolcular, yolculuklari bitince oruçlarina baslarlar Ramazan ayinda tutamadiklari
oruçlarini Ramazan ayindan sonra tutarlar

Oruca nezaman ve nasil niyet edilir

Orucun sahih olmasi için niyet etmek sarttir Niyetsiz oruç makbul degildir
Ramazan orucuna, aksamdan itibaren kusluk vaktine kadar niyet edilebilir Söyle ki:
Normal olarak oruca, sahur yemegini yedikten sonra niyet edilir Ancak sahurda uyanamayip yeme içme zamaninin bittigi imsak vaktinden sonra kalkan bir kimse, günes dogmus olsa bile, kusluk vaktine kadar o günün orucuna niyet edebilir Yeter ki, imsak vaktinden sonra orucu bozacak bir sey yapmasin Sahura kalkmak istemeyen bir kimse, aksamdan sonra yarinin orucuna niyet edebilir,
geceleyin kalkip tekrar niyet etmesi gerekmez Ramazan ayinda tutulamayan orucu, baska günlerde kaza ederken niyetin geceleyin «tan yeri agarmadan önce» yapilmasi gerekir Keffaret oruçlari da böyledir Bu oruçlara imsaktan sonra niyet edilmez Niyet esasen kalp ile olur Yani geceleyin, yarin oruç tutacagini kalbinden geçiren kimse niyet etmis demektir Oruç tutmak düsüncesi ile sahur yemegine kalkan kimsenin bu düsüncesi de niyettir Oruca kalp ile niyet etmek yeterlidir Ancak kalp ile yapilan bu niyeti dil ile söylemek daha iyidir Bu sebeple, oruç tutacak olan kimse, hem içinden niyet etmeli, hem de dili ile: " Niyet ettim Ramazan-i serifin yarinki orucuna "
diye söylemelidir

Orucu bozup kaza ve keffaret gerektiren haller

Oruçlu oldugunu bildigi halde kasden:
1) Yemek, içmek, (ister gida maddesi, isterse ilaç olsun)
2) Cinsi iliskide bulunmak
3) Sigara içmek
Orucu bozar, kaza ve keffareti gerektirir
Bozulan orucun yerine gününe gün oruç tutmaktir
Bozulan bir gün orucun yerine iki ay veya altmis gün pespese oruç tutmaktir
Ramazan ayinda niyet ederek oruca baslayan bir kimse özürsüz olarak bile bile yiyip içse veya cinsi iliskide bulunsa orucu bozulur Bozulan bu orucun gününe gün kaza edilmesi, ayrica oruç özürsüz olarak ve bile bile bozuldugu için de keffaret tutmasi gerekir
Baslanan bir orucu bilerek bozmanin dünyadaki cezasi keffarettir Yani altmis gün birbiri ardinca oruç tutmaktir Herhangi bir sebeple keffaret orucuna ara verilir veya eksik tutulursa yeniden baslayip altmis günü kesintisiz tamamlamak lazimdir Kadinlar keffaret orucu tutarken araya giren âdet günlerini tutmazlar, âdet halleri bitince ara vermeden temiz günlerinde oruca devam ederek altmis günü tamamlarlar

Oruçluya mekruh olan hususlar

1) Bir seyi dilinin ucuyla gereksiz yere tatmak
2) Lüzumsuz yere bir sey çignemek
3) Sakiz çignemek
4) Kendisinden emin olmayan bir kisinin hanimini öpmesi, boynuna sarilmasi, kucagina almasi
5) Tükrügü agizda biriktirip yutmak
6) Kan aldirmak
7) Kendini zayif düsürecegini tahmin ettigi yorucu bir iste çalismak
8) Agzina su alip çalkalamak

Alemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan Allah (cc)'a hamd olsun Salatü selam alemlere rahmet olarak gönderilen Sevgili Peygamberimiz Hz Muhammed Mustafa (sav) ve tüm inananlarin üzerine olsun

Teravih namazı Teravih Namazının Kaç Rekat Olduğu

Teravih ramazan ayına mahsus
bir gece namazıdır Yatsı namazından sonra kılınır Kadın erkek her müslüman
için sünnet-i müekkede bir namazdır Kılınmadığı takdirde kazası gerekmez tek
başına kılınabildiği gibi cemaatla kılınması kifai sünnettir peygamberimiz
cemaatla namaz kılmaya olan iştiyakına rağmen farz namazları dışında sadece
teravih namazını cemaatla kılmışlardır (1)

Sevgili Peygamberimiz (sav)
bu namazın kılınmasını ümmetine tavsiye ve teşvik etmişlerdir: “Kim inanarak ve
sevabını umarak Ramazan namazını kılarsa geçmiş günahlarından bir kısmı
bağışlanır” (2) buyurmuşlardır

Buhari teravihin önemine
binaen bu hadisi “nafile olan Ramazan Namazını kılmak imandandır” başlığı ile
açtığı bir babda zikretmiştir(3)

Toplumumuzda her kesimin
ilgisini çeken bu çok sevimli ve ruhlara ferahlık veren neşeli ibadetimiz
ülkemizde büyük bir huşu ve huzur içerisinde yerine getirilmekte toplumumuzda
birlik beraberliği ve uzlaşıyı da beraberinde getirmektedir

Teravih namazını ilk olarak
Sevgili Peygamberimiz (sav) bir ramazan gecesi ashabı ile birlikte
kılmışlardır Ertesi gün duyulunca cemaat artmış yine teravih namazı beraber
kılınmıştı Üçüncü gece cemaat daha da çoğalmış yine Rasullüllah hanesinden
çıkıp teravih namazını ashabıyle kılmışlar ancak dördüncü gece cemaat mescide
sığmayacak derecede çoğalınca Peygamberimiz yalnız yatsı namazını kıldırarak
hanesine çekilmiş teravih namazı için çıkmamış ve sabah namazına kadar bekleyen
cemaata namazdan sonra “teravih için beklediğinizi biliyordum fakat üzerinize
farz olur da edasından aciz kalırsınız diye korktum” (4) buyurmuştur O günden
sonra herkes teravih namazını evinde veya mescidde kendi kendine kılmaya devam
etmiştir HzÖmer devlet başkanlığı sırasında teravih namazı kılmadaki
dağınıklığı görmüş bunu önlemek için cemaati bir imam arkasında toplayıp tekrar
cemaatla kılmanın daha hoş olacağını arkadaşlarına söylemiş ve ashabın ileri
gelen hafızlarından Ubey İbn-i Kâbı imam tayin ederek teravih namazının
cemaatla kılınmasını başlatmıştır HzÖmer halkın dini bir vecd ile namaz
kıldıklarını görünce “bu ne güzel bir adet oldu” diye sevincini belirtmiştir
Gerçi teravih namazı zamanı saadette vardı Birkaç gece de olsa bizzat
Rasulüllahın beraberinde cemaatla kılınmıştı Dinde olmayan birşey dine
sokulmamıştı Bu bakımdan HzÖmerin “şu ne güzel bir bidat oldu” sözündeki
bidat ifadesi dinde olmayanı dine sokma anlamında değildir Belki cemaatla
kılınmasının yeniden ihdas edilmiş olması anlamındadır Bunun da bir sakıncası
yoktu Çünkü HzPeygamber farz sayılacağı endişesiyle teravihin cemaatla
kılınmasını bırakmıştı Onun irtihalinden sonra artık böyle bir endişe de
kalmamıştı Teravihin tekrar cemaatla kılınması şariin maksadına aykırı
değildi

Nitekim bilahire HzAli
(ra) da bu namazı teşvik etmiş ve “Ömer mescidlerimizi teravihin feyziyle
nurlandırdığı gibi Allahda Ömerin kabrini öyle nurlandırsın” diye
memnuniyetini belirtmiştir

HzÖmer zamanındaki cemaatla
kılınan teravihin kaç rekat olduğu hakkında iki rivayet vardır: Vekîın malik
İbn Enesden onun da yahya İbn Saddan rivayetine göre HzÖmer görevli birisine
cemaatına yirmi rekat kıldırmasını emretmişti(5)

HzAişeden HzPeygamberin
ramazanda ve sair gecelerde, bir rivayette onbir, diğer rivayette onüç rekattan
fazla namaz kılmadığı hakkındaki sahih rivayete ilaveten HzÖmerin de
Muvattadaki rivayete göre onbir rekat kıldırması için Ubey İbn Kâba emir
verdiği hakkındaki rivayetleri karşısında Beyhakînin Said İbn Yezidden HzÖmer
döneminde teravihi yirmi rekat kıldıklarına dair rivayetini İmam Nevevî telif
etmiş ve HzÖmerin onbir rekat emri, döneminde ilk kılınan teravih gecelerine
aitti Sonra teravih yirmi rekat olarak yerleşmişti Şimdiye kadar
devamedegelen de budur “(6) demiştir

Teravih namazının asrı
saadette ve ondan sonraki dönemde rekatlarının adedi hususunda daha geniş
malumat edinebilmek ve sağlıklı bir sonuca kavuşmak için Allame Bedreddin
Aynînin Umdetül-kârî isimli eserindeki malumata kısaca bir göz atma
ihtiyacını duymaktayız

Bu İslâm aliminin verdiği
bilgiye göre Resûuli Ekremin gece namazının gerek kemiyet ve gerek keyfiyeti
hakkındaki haberleri HzAişe ile İbn-i Abbastan başka daha birçok sahabiden
gelmektedir Bu husustaki rivayetlerin özeti şunlardır:

Tirmizi nin Medinelilerin
uyguladıklarını söylediği teravih namazı vitirle birlikte kırkbir rekattır

İmam Mâlikden meşhur olan
otuzaltı rekat teravih, üç de vitirdir

Tirmizi ekseri ilim ehline
göre teravih yirmi rekattır, zira HzÖmer, HzAli (ra) ve daha başka
sahabilerden rivayet edilen de budur Bizim Hanefi ekolünün görüşleri ve sözleri
de budurdemiştir

Saib İbn Yezidden Ömer İbn-i
Hattabın Ubey İbn-i Kâb ile temimi Dariye ramazan imamlığı verirken yirmi
bir rekat kıldırmalarını söylediği yüzer âyet okunarak kılınan bu namazdan
cemaat dağılırken nerdeyse tan yeri ağaracağı rivayet edilmiştir

İbn-i Abdilberr demiştir ki
Haris İbn-i Abdirrahman İbn-i Ebî Zübabın Saib İbn-i Yezidden rivayetine göre
de teravih namazı HzÖmer zamanında yirmiüç rekattı Bunun üçü vitir namazıydı

HzAliden gelen bu husustaki
rivayete gelince Vekîin, Hasan İbn-i Salih kanalıyla Ebul Hasnadan, gelen
rivayetine göre de HzAli görevli bir adama teravih namazını yirmi rekat
kıldırması için emir vermişti

Ameş, Abdullah İbn-i
Mesudun da ramazan ayında yirmi rekat teravih üç de vitir kıldığını
söylemiştir

Bedreddin Ayni Tabiinden bu
görüşte olanların isimlerini de verdikten sonra diyor ki İbn-i Abdilberr de
demiştir ki cumhur-i Ulemanın kavli de budur Kufe uleması, İmam-ı Şafiiyi ve
birçok fukaha da bu görüştedirler Sahabeden bu hususta bir ihtilaf da
sözkonusu olmamıştır Ubey İbn-i Kâbdan sahih nakledilen de budur

Allame Aynî teravih
namazının rekatlarıyle ilgili başka rivayetlere de şöyle temas etmektedir:

Ebu Muclizden gelen rivayete
göre bu zat cemaata onaltı rekat kıldırır her gece kuranın yedide birini
okurdu

Teravihin onüç rekat
olduğunu Saib İbn-i Yezid söylemiştir ve demiştir ki: Biz HzÖmer zamanında onüç
rekat kılardık Ama yeminle söyliyeyim ki mescidden ancak sahaba karşı
çıkabilirdik Her rakatında elli-altmış âyet okunurdu İbn-i İshak diyor ki,
bu hususta duyduklarımın en sağlamı ve uygunu budur

Bedreddin Aynî bu onüç rekat
HzÖmerin döneminde işleme koyduğu ilk gecelere ait teravih namazıydı Sonra
bunu yirmi üçe çevirmişti, diyor (7)

Bu hususta İbn-i
Ebî Şeybenin el-kitab-ül Musannefinde: HzÖmer yirmi rekat teravih kılınmasını
emrettiği tasrih edilmiş, Abdülaziz bin Refîin Ubey bin Kâbın ramazanda
Medinede yirmi rekat teravih, üç rekat da vitir kıldırdığını söylemiştir(8)

Saib bin Yezid diyor ki biz
HzÖmer zamanında yirmi rekat teravih ve ayrıca vitir kılardık Nevevi Hûlâsada
bunun isnadı sahihtir diyor Muvattadaki onbir rekat rivayeti başlangıca
aitdi, sonradan yirmi üzerinde istikrar etmiştir, tevarûs eden de budur(9)

Mezhep İmamlarının görüşüne
gelince:

İmam Malikden otuz altı
rivayetine karşılık öteki üç mezhep imamı da teravih için yirmiden noksan bir
sayıyı benimsememişlerdir Bu hususta Tahavî Cessasın telhîs ettiği
“İhtilâfü Ulema” isimli eserinde bu hususda sadece şu bilgiyi vermiştir

Hanefiler ve İmam Şafiî
vitirden başka yirmi kılınır demişlerdir

İmam Malik vitirle beraber
otuz dokuz kılınır, otuz altısı teravih üçü vitirdir demiş Ve insanların
kadimden uygulayageldikleri budur diye de ilave etmiştir

Saib İbn-i Yezid HzÖmer
zamanında biz ramazanda yirmi kılardık Fakat yorulur değneklere dayanma
ihtiyacı duyardık demiştir

Hasan İbn-i Hayy, Amr İbn-i
Kaysdan, o da Ebul Hasnadan rivayet etmiştir ki: HzAli (ra) bir kişiye
ramazan da cemaata yirmi rekat kıldırmasını emretmiştir(10)

İbn-i Rüşd bu hususta şu
bilgiyi veriyor: Ramazanda kılınan namazın rekatları sayısında Alimler ihtilaf
etmişlerdir İmam-ı Malik iki görüşünün birinde, Ebu Hanife, İmam Şafii ve İmam
Ahmed ve Davud bu namazın vitir namazından başka yirmi rekat olduğunu
söylemişlerdir İmam Malikden İbn-i Kasımın anlattığına göre İmam Malik,
teravihin otuz altı, vitir namazının da üç olduğunu ve bunu güzel gördüğünü
nakletmiştir

Rekatların adedindeki
ihtilaf bu husustaki naklin ihtilafına bağlıdır Şöyleki Malik, Yezid İbn-i
Rumandan HzÖmer zamanında insanlarımız yirmi üç rekat kılırlardı diyor

İbn-i Ebi Şeybe Davud İbn-i
kaysdan tahricine göre davud İbn-i kays demiştir ki insanlarımız Ömer İbn-i
Abdülaziz ve Eban İbn-i Osman zamanında Ramazanda Medinede üç rekat vitir
namazı olmak üzere otuz altı rekat namaz kılarlardı

İbn-ül Kasımın İmam
Malikden anlattığına göre ötedenberi uygulanagelen bu idi Yani ramazan namazı
otuzaltı rekattı(11)

İLK TERAVİH

Peygamberimizin ashabına
kıldırdığı ilk teravih namazından bahseden muteber hadis kaynaklarının
verdikleri hadislerde teravih namazının rekatları ile ilgili bir sayı yoktur
Bu sayı, HzAişeden rivayet edilen, Peygamberimizin gece namazları hakkındaki
varid olan soruya HzAişenin verdiği cevapla tesbit edilmeye çalışılmıştır
HzAişeden Rasulüllahın ramazandaki gece namazından sorulduğunda HzAişe
“Rasulüllah (sav) ne ramazanda ne de ramazandan başka gecelerde onbir rekat
üzerine ziyade etmiş değildir” (12) karşılığını vermiştir Başka bir
rivayette bu sayı onüç rekat olarak hadiste yer almıştır (13)

Ancak HzAişenin
HzPeygamberin gece namazları ile ilgili belirttiği bu sayının kesin olarak
teravihle ilgili olduğu şüphelidir Zira Hadisin Sûret-i Sevkinden de
anlaşılıyor ki Rasulüllahın devamlı kıldığı bir gece namazı vardı Acaba
ramazan münasebetiyle her ibadetinde olduğu gibi Peygamberimizin bu namazında da
bir değişme, bir artış olur muydu? şeklinde bir yaklaşımla sorulmuş olabileceği
variddir HzAişenin, Rasulüllahın gece namazını övmesinden de anlaşılıyor ki
soru sadece ramazandaki bu gece namazı hakkında idi HzAişe soranın bir
şüphesi kalmasın diye Rasulüllahın hem ramazandaki hem de ramazandan başka
gecelerdeki namazını kapsayacak şekilde cevap vermiştir(14) HzAişenin bu
cevabî cümlelerinde teravih namazını veya kıyam-ı Ramazanı işar eden bir tasrih
ve tabir de yoktur Ayrıca HzAişeye bu soru ne zaman sorulmuştur? sorunun
sorulduğu günlerde teravih namazı biliniyor muydu? HzEbu Zerr-i ElGıfari diyor
ki Rasulüllahın ilk olarak ashabıyla kıldığı teravih namazı o yılın ramazanının
yirmiüçüncü, yirmidördüncü, yirmibeşinci, gecelerinde idi Demek ki o güne kadar
böyle bir namazı henüz kimse bilmiyordu Rasulüllahın gece namazları hakkında
sorulan bir soruya HzAişenin cevabı ilk teravih namazından önce miydi,
sonramıydı? Bu sorunun cevabını tam olarak verebilmemiz için, Buharinin bu
hadisi teravih hakkında açtığı babda zikretmesinden başka elimizde natık bir
delil yok gibidir

Nasslardaki şumûllülük,
konusunda kesin hüküm ifade edemiyeceğine bakılırsa sadr-ı İslâmda teravih
namazı sekiz rekattı diye kesip atmanın isabetli olmayacağı anlaşılır

Fakat şu bir gerçektir ki:
HzÖmer döneminde başlayıp, HzAli ve HzOsman dönemlerinden beri İslâm aleminde
teravihin yüzyıllarca yirmi rekat olarak kılanagelmesi onu, böylece bütün İslâm
toplumunun üzerinde ittifak ettiği bir üne ve özelliğe kavuşturmuştur ki
Rasulüllah, ümmetinin yanlış bir iş üzerinde toplanmıyacağını bildirmiştir(15)

İmam Ebu Yusuf, üstadı Ebu
Hanifeden, teravih namazının hükmünü ve HzÖmer tarafından ne gibi bir delile
istinad edilerek bu namazın yirmi rekat olmak ve cemaatle eda edilmek suretiyle
ortaya konulduğu sormuştu İmam Azam, cevaben demişti ki: Teravih namazı hiç
şüphesiz bir sünnet-i müekkededir HzÖmer bu namazın cemaatla yirmi rekat
kılınması ne kendi ictihadıyle ne de sırf kendi düşüncesinden çıkartmıştır O,
Asr-ı Saadette carî olmayan bir din meselesini ihdas edip ortaya koyan bir
bidatçı değildir Elbette HzÖmer bunu kendisine malum olan dinin bir asıl
kaynağına ve Rasullüllahın bir tavsiyesine dayandırmıştır(16)

Hakkı batıldan, sünneti
bidatdan ayırmak hususunda müstesna kudreti ve din hususunda üstün deredeki
dikkati, isabetli görüş ve ictihadı, müsellem olan HzÖmerul-Faruk şeri bir
konuda kaynak olmaya değer bir kabiliyettir Bu bakımdan gerek Hanefi fukahası,
gerek Şafii fukahasının büyükbir kısmı teravih namazının yirmi rekat olarak
sünnet kılındığını söylemişlerdir(17)

Görüldüğü üzere HzÖmer,
HzAli ve HzOsman dönemlerinden başlı¤¤¤¤¤ günümüze kadar uygulandığı biçimiyle
teravih namazı yirmi rekattır Bütün fıkıh kaynaklarımızda da teravih yirmi
rekat olarak ele alınmış ve işlenmiştir Şu anda başta ülkemiz olmak üzere
bütün İslâm ülkelerinin camilerinde cemaatla teravih namazı yirmi rekat olarak
kılınmaktadır Bu mübarek rahmet ayında büyük bir zevk ve iştiyakla,
kadını-erkeği, genci-yaşlısı, hatta çoluk-çocuğu ile tam bir kaynaşma, sevgi,
saygı, huzur ve sükun içerisinde dolup taşan mabetlerimizde eda edilen bir
ibadetimizin rekat sayısını tartışma konusu yaparak toplumumuzda dine karşı
şüphe uyandırmak ve toplumumuzu sebepsiz yere bir fikir kargaşasına sürüklemek
iyi niyetli hiç kimseye bir şey kazandırmaz Aksine yokyere toplumumuzda
tedirginlik, huzursuzluk ve sitresin artmasına sebep olur ki, bu ibadetlerin
ruhuna da aykırıdır

Alemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan Allah (cc)'a hamd olsun Salatü selam alemlere rahmet olarak gönderilen Sevgili Peygamberimiz Hz Muhammed Mustafa (sav) ve tüm inananlarin üzerine olsun

Teyemmüm
Teyemmüm; ellerinin içiyle yeryüzü cinsinden bir şeye vurup yüzünü yıkar gibi bir defa sıvazlamak, tekrar aynı şekilde vurup, sol eliyle sağ kolunu, sağ eliyle de sol kolunu dirseklerle beraber birer defa sıvazlamak ve bunları temizlenme niyyetiyle, yani rastgele değil de, teyemmüm kastıyla yapmaktır

Teyemmümün farzı ikidir: niyyet ve yüzü ve kolları sıvazlamak üzere, ellerle iki vuruş Buna kısaca "iki darp bir niyyet" denir

Teyemmümün sağlam olabilmesi için; suyu kullanmaktan aciz olmak, teyemmüm edecek şeyin temiz olması, teyemmüm edilen organların heryerini sıvazlamak şarttır

Toprak, kum, kiremit, tuğla; beton ve taş gibi şeylerle, tozları olmasa dahi teyemmüm yapılır

Cünüp, âdetli, lohusa ve abdestsizin teyemmümleri aynıdır

Su soğuk olduğu ve ısıtma imkânı bulamadığı için, hasta olmaktan korkuyorsa gusul yerine teyemmüm yapabilir, ama bu durumda abdest yerine teyemmüm yapamaz Gusul yerine teyemmüm eder ve ibadetler için ayrıca abdest alır

Su bulunmadığı sürece teyemmüm abdest gibidir, vakit girmeden de alınabilir ve onunla istenildigi kadar namaz kılınabilir

Teyemmüm yapmak isteyen kimsenin; su bulma ihtimalı varsa, dörtbir yanına doğru bir ok atımı kadar yeri araması, parası varsa normal olan fiyatla suyu satın alması, su alabileceği bir kimsede su varsa istemesi gerekir Su bulma ihtimalı yoksa aramaz

Teyemmüm edecek kimsenin, namazı vaktin sonuna kadar geciktirmesi müstehap (hoş) tır Belki su bulabilir

Teyemmümü; abdesti bozan şeyler ve abdeste yetecek kadar suyu kullanma imkânı bulunması bozar Bu imkân, namazda iken bulunursa o namaz batıl olur ve su ile alınmış abdestle kılınması gerekir Namaz bittikten sonra bulunursa, tekrar kılması gerekmez

Alemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan Allah (cc)'a hamd olsun Salatü selam alemlere rahmet olarak gönderilen Sevgili Peygamberimiz Hz Muhammed Mustafa (sav) ve tüm inananlarin üzerine olsun


Alıntı Yaparak Cevapla

İlmihal Bilgileri

Eski 11-04-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlmihal Bilgileri



Zekat

Zekâtin Faydalari

Zekât, kalbi cimrilik hastaligindan, mali fakirin hakkindan temizleyen, zenginlerde sefkat ve merhamet duygularini gelistiren bir ibadettir
Zekât sayesinde fakirlerin kalbindeki haset ve kiskançlik ortadan kalkar Kendilerine yardim eden zenginlere karsi sevgi ve saygi meydana
gelerek toplumda birlik ve kardeslik kuvvetlenmis olur Islâm Dini, toplumun dertlerini tedâvi eden, ihtiyaçlarini karsilayan birçok
esaslar getirmistir Allah'in emri olan zekât, bir sosyal yardimlasma sistemidir Zekât malin büyümesini ve bereketlenmesini saglar
Zekâti verilen serveti, yok olmaktan, kötü insanlarin zararindan Allah korur Sevgili Peygamberimiz söyle buyuruyor:
" Mallarinizi zekât ile koruyunuz " (et-Tergib ve't-Terhib, c1, s520)

Zekat Kimlere Farzdir?

Zekat, Müslüman, erginlik çagina gelmis, akilli, hür ve dinen zengin sayilan kimselere farzdir Dinen zengin sayilanlar, borcundan ve aslî ihtiyaçlarindan baska "NISAP MIKTARI" mali olan kimselerdir
ASLÎ IHTIYAÇ: Oturulan ev, giyim esyasi, binek arabasi, ticaret için olmayan kitaplar, sanatin icrasi için gerekli aletler
ve ailenin bir yillik nafakasidir
NISAP: Dinimizin koydugu bir zenginlik ölçüsüdür Bu ölçüye göre: Aslî ihtiyacindan baska 81 gram altini, 561 gram gümüsü veya bu miktarlar karsiligi parasi veya ticaret mali bulunan, kirk koyun veya keçiye, otuz sigira veya bes deveye sahip olan müslümanlar "NISAP MIKTARI" mala sahip olmus sayilirlar
Asli ihtiyaçtan baska bu miktarlarda mala sahip olduktan sona tam bir yil geçince zekat farz olur
Zekât Kimlere Verilir?
Zekât verilecek kimseler sunlardir:
1) Fakirler: Dini ölçülere göre zengin sayilmayan, nisab miktari mali olmayan kimselerdir
2) Yoksullar: Hiçbir seyi olmayanlar
3) Borçlular: Borcundan fazla nisab miktari mala sahip olmayanlar
4) Yolcu: Memleketinde mali oldugu halde yolda parasiz kalan, elinde bir sey bulunmayan kimselerdir (Bunlara memleketlerine varacak kadar zekât verilebilir)
5) Allah Yolundakiler: Bunlar cihad veya hac için yola çikip parasiz kalanlar ile isini gücünü birakip kendisini ilme vermis olan kimselerdir
Zekatin öncelikle fakir olan yakin akrabaya, komsulara, hemsehrilere verilmesi daha sevaplidir

Zekât Kimlere Verilmez?
1) Ana, baba, büyük ana ve büyük babalara,
2) Ogluna, oglunun çocuklarina,kizina, kizinin çocuklarina ve bunlardan dogan çocuklara,
3) Zenginlere,
4) Müslüman olmayanlara,
5) Kari-koca birbirlerine

Zekatin Ödenmesi

Paranin her 40 liradan bir lirasi zekat olarak fakire verilecektir Canli hayvanlarin zekati nev'ine göre degisir Koyunda: kirkta bir; devede: bes devede bir koyun, sigirda: otuzda bir danadir

Alemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan Allah (cc)'a hamd olsun Salatü selam alemlere rahmet olarak gönderilen Sevgili Peygamberimiz Hz Muhammed Mustafa (sav) ve tüm inananlarin üzerine olsun

Nazar

GÖZ DEĞMESİ (NAZAR)

Kur'an-ı Kerim'de Hz Yusuf Aleyhisselâm'ın kıssası anlatılırken Hz Yakup Aleyhisselâm'ın oğullarını Mısır'a gönderdiği vakit onların şehre girmeleri hakkında onlara şöyle tavsiyede bulunduğu zikredilmektedir:
"(Yakup) dedi: Oğullarım! (Şehre) hepiniz bir kapıdan girmeyin
Ayrı ayrı kapılardan girin (ki size nazar değmesin) Yine de Allah'ın takdir ettiği bir şeyi ben sizden gideremem
Hüküm ancak Allah'ındır
Ben ona güvenip dayandım
Tevekkül edenler de yalnız ona güvenip dayanmalıdırlar (Yusuf, 12/67)
Hafız İbn-i Kesir, bu ayeti tefsir ederken Selef imamlarından naklettiğine göre, Hz Yakup Aleyhisselâm, küçük oğlu Bünyamin'i hazırlayıp ağabeyleri ile beraber Mısır'a göndereceği zaman Mısır'da şehre girerken hepsinin bir tek kapıdan değil, muhtelif kapılardan şehre girmelerini onlara emretmişti
Hz Yakup Aleyhisselâm'ın böyle davranmasının sebebi şu idi: Çünkü Hz Yakup Aleyhisselâm, insanların, çocuklarına "nazar" etmelerinden korkuyordu Zira onlar, çok güzel fizikî yapıya sahip idiler
Yüce Allah (cc), kulu ve Resulü Hz Muhammed (sav) Efendimize hitaben şöyle buyurmaktadır:
"Doğrusu inkâr edenler, Kur'an'ı duydukları vakit (sana olan düşmanlıklarından dolayı) neredeyse gözleri ile seni yere sereceklerdi!
Hâlâ da (senin için): Mutlaka o, delidir! Diyorlar
Halbuki Kur'an, bütün âlemler için bir öğütten başka bir şey değildir" (Kalem, 68/51-52)
Bir kısım müfessirlerin beyanına göre, müşrikler, peygamberimiz tiz Muhammed (sav) Efendimize olan kin ve hasedlerinden dolayı onu gözleri ile öldürmek istiyorlardı Yani, gözleri ile ona nazar ediyorlar ve onu kıskanıyorlardı
Eğer Allah (cc)'ın koruması olmasaydı, ona fenalık yapacaklardı
Yüce Allah (c c), hasedcinin şerrinden kendisine sığınmamızı emretmektedir:
"De ki: (Karanlığı yarıp sabahı ortaya çıkaran) sabahın Rabbine sığınırım
Yarattığı şeylerin şerrinden,
(Karanlık çöktüğü zaman) bastıran gecenin şerrinden,
Sihir yapmak için düğümlere üfleyen büyücülerin şerrinden,
Ve kıskandığı zaman kıskanç kişinin hasedinden (Allah'a sığınırım)" (Felâk Suresi, 113/1-5)
Bu surenin son ayetinde, hased eden kimsenin hasedinden Allah (cc)'a sığınılması açık bir şekilde emrolunmaktadır,
Hasedci, Cenab-ı Hakk'ın, kuluna verdiği nimeti çekemez ve o nimetin yok olmasını ister
Bu, genel bir tutumdur
Hasedcinin nazar etmesini ve daha başka musibetleri içine alır
Yukarıda zikrolunan ayetler, gözdeğmesinin hak ve gerçek olduğuna bir delildir
Eğer gözdeğmesi (nazar) diye bir olay olmasaydı, onun şerrinden Cenab-ı Hakk'a sığınmaya da gerek olmazdı
Yine onun hak ve gerçek olduğuna dair sünnetten de deliller vardır
İnsanlardan pekçoğu gözdeğmesi ile ilgili olaylara daima şahit olmuşlardır ve şahit olmaya devam etmektedirler
Bazan bu gözdeğmesinin farkına varırlar ve onu bilirler
Bazan da onu bilip anlayamazlar
İnsanların başlarına gelen tecrübeler, zikredilenlerden çok daha fazladır
Nice ölen kimseler vardır ki, onların ölüm sebepleri bilinmez
Nice sağlam, kişiler de vardır ki, hasta olup yatağa düşerler fakat hastalıklarının gerçek sebebini bilmezler
Nazar (gözdeğmesi), toplumda vâki olan bir hususdur
Bazı kimselerin gözlerinde bir hâl vardır ki, konsantre olarak baktığı kişiye çeşitli zararlar verir
Bir kısım âlimlere göre, insanların gözbebeklerinden ve parmak uçlarından görünmeyen ışınlar saçılmaktadır
Gözdeğmesi gerçek olmakla beraber asıl sebebin ne olduğu bilinmemektedir
Onu ancak Yüce Allah (cc) bilir
Nasıl ki; mıknatıs, demiri kendine çeker Fakat asıl çekme sebebini, onu yaratan Rabbimiz bilir Nazar da öyledir
İmam Kastalanî diyor ki: "Bir çanak içinde süt olsa ve hayız gören bir kadın, elini o sütün içine soksa, o süt özelliğini kaybeder ve bozulur
Eğer temiz bir kadın, elini o sütün içine soksa, süte bir şey olmaz"
Sebebini bilmediğimiz diğer şeyler de buna kıyas olunmalıdır
Gözü değen bazı kimselerin anlattıklarına göre, bir şeye gıpta ile bakıp imrendikleri zaman onların gözlerinden bir hararet çıkmaktadır
Gözdeğmesi ile ilgili olarak pekçok hadis-i şerifler de vardır
Resûlüllah (sav) Efendimiz nazar olayının, yaşanan bir gerçek olduğunu dile getirmiş ve şöyle buyurmuştur:
"Gözdeğmesi hak ve gerçektir" (Müslim Abdullah b Abbas (ra)'dan rivayet etmiştir)
Hafız İbn-i Hacer diyor ki: "Yani, kem göz ile nazar edip gözdeğdirmek, toplumda var ve sabit olan bir şeydir"
İmam el-Kurtubî de gözdeğmesinin sabit olduğunu zikrederek şöyle demiştir: "Bu durum, ulemanın ittifak ettiği bir hususdur Ancak bid'at ehli olan bir taife bunu inkâr etmişlerdir
Onların görüşlerine karşı hadis-i şeriflerden pekçok deliller vardır
Yine bu olayları müşahede eden pekçok kimseler mevcuttur
Nice yiğitler vardır ki, gözdeğmesi, onları mezara koymuştur
Nice güçlü develer vardır ki, nazar, onları da tencereye koymuştur
Bütün bunların hepsi Cenab-ı Hakk'ın dilemesi ile olmaktadır"
Yüce Allah (cc) şöyle buyurmaktadır:
"Onlar ise, Allah'ın izni olmaksızın kimseye bir zarar veremezler" (Bkz Bakara 2/102)
Aslı olmayan ve mesnedsiz bir şekilde inkâr yolunu seçerek şeriata ve akla muarız (karşı) olan kimseye iltifat olunmaz
Allâme İbn-i Kayyım diyor ki: "Vahiyden (dinden) ve akıldan nasibi olmayan bir taife, gözdeğmesi işini geçersiz saymışlardır
Onlara göre, bu nazar değme işi ancak bir evhamdan ibarettir Onun aslı yoktur!
Bunlar akıl ve nakil bakımından insanların en cahilidirler
Hicap (utanma) bakımından da insanların en kabasıdırlar
Sıfatlarıyla,
Fiilleriyle ve tesirleriyle onlar, ruh ve nefisleri bilmekten uzaktırlar
Akıllı olan kimseler, her ne kadar göz-değmesinin sebebi ve tesiri hakkında ihtilâf etseler de nazar meselesini inkâr etmezler"
Hafız el-Hattâbî de gözdeğmesi gerçeğine değinmiş ve şöyle demiştir: "Kem gözle nazar eden kimsenin hain bakışı, karşısındaki şahsa zarar verir"
GÖZ DEĞMESİNİN SEBEPLERİ
Bilmiş ol ki;
Gözdeğmesi (nazar) iki sebepten dolayı olur:
Biri, şiddetli düşmanlıktır Diğeri de, bir şeyi beğenip onu güzel bulmasıdır
Resulüllah (sav) Efendimiz şöyle buyurmaktadır:
"Gözdeğmesi hak ve gerçektir Eğer kaderin önüne geçen bir şey olsaydı, nazar, onun önüne geçerdi" (Müslim, Abdullah b Abbas (ra)'dan rivayet etmiştir)
Bu hadis-i şerifte gözdeğmesinin tesirine ve isabet etmesinin sür'atine işaret ve te'kid vardır
Hz Peygamber (sav) Efendimiz yine şöyle buyurmuştur:
"Allah (cc)'ın kaza ve kaderinden sonra benim ümmetimden ölenlerin çoğu gözdeğmesindendir" (El-Bezzâr Câbir b Abdullah (ra)'dan rivayet etmiştir)
El-Elbânî bu hadis-i şerif için "Sahih" demiştir
Hafız İbn-i Hacer de "Hasen" demiştir
Bazı insanlar bu nazar olayını garip bulurlar
Bazıları da dehşete kapılırlar Bununla beraber olaylar onun varlığını tasdik etmektedir
Nice kimse vardır ki, Allah (cc) ona bolca mal ve nimet vermiştir de bir hasedcinin nefsi o nimetlere takılmıştır Böylece o adamın malı bir felâkete ve zarara uğramıştır Yahut bütün malı ve mülkü yokolup gitmiştir
Yine nice insanlar ve özellikle de bazı kadınlar vardır ki, Allah (cc) onlara son derece fizikî güzellik vermiştir de bir hasedcinin nefsi o güzelliklere takılmıştır
Böylece o güzele bir felâket
Yahut bir hastalık,
Ya da benzeri bir musibet gelmiştir de uzman doktorlar onun tedavisinden âciz kalmışlardır

NAZARDAN KORUNMA TEDBİRLERİ
Gözdeğmesi (nazar) illetine yakalanmadan önce korunmak için şu tedbirler alınmalıdır:
1) BİRİNCİ TEDBİR: Sabah ve akşam koruyucu dua, evrad ve zikirlere devam edilmelidir
Onları okuyan kimseyi Allah (cc) nazardan muhafaza buyurur
Okunacak sure ve dualar çoktur
Bazıları şunlardır:
Fatiha Suresi,
Ayetü'l-Kürsî,
Felâk Suresi,
Nâs Suresi,
Peygamber (sav) Efendimiz'in okuduğu muhtelif dualar
Şimdi bunları açıklayalım:
a) Fatiha Suresi:
"Hamd, Âlemlerin Rabbi (olan) Allah'a mahsusdur
O, Rahman ve Rahîm'dir
Din gününün sahibidir
Ancak sana kulluk ederiz ve yalnız senden yardım dileriz
Bizi doğru yola hidayet et
Kendilerine nimet verdiklerinin yoluna (ilet) Gazaba uğrayanların ve sapmışların yoluna değil" (Fatiha, 1/1-7)
b) Ayetü'l-Kürsî:
"Allah, kendinden başka hiçbir ilâh bulunmayan (Allah)'dır
O, Hayy ve Kayyûm'dur
Onu ne bir uyku yakalar, ne de bir uyuklama
Göklerde ve yerde bulunanların hepsi onundur
Onun izni olmadan katında hiç kimse şefaat edemez
O, (kullarının) yapmakta oldukları şeyleri ve önceden yaptıklarını bilir
Onun dilemesi hariç, insanlar onun ilminden hiçbir şeyi tam olarak bilemezler
Onun kürsüsü, gökleri ve yeri içine alır
Onları koruyup gözetmek, kendisine ağır gelmez
O yücedir, büyüktür" (Bakara, 2/255)
c) Felâk Suresi:
"De ki: (Karanlığı yarıp sabahı ortaya çıkaran) sabahın Rabbine sığınırım
Yarattığı şeylerin şerrinden,
(Karanlık çöktüğü zaman) bastıran gecenin şerrinden,
Sihir yapmak için düğümlere üfleyen büyücülerin şerrinden,
Ve kıskandığı zaman kıskanç kişinin hasedinden (Allah'a sığınırım)" (Felâk, 113/1-5)
d) Nâs suresi:
"De ki: İnsanlann Rabbine sığınırım İnsanların melikine (mutlak sahibine)
İnsanlann ilâhına (sığınırım)
Sinsi vesvesecinin şerrinden
İnsanlann kalplerine şüphe ve tereddüt sokan
Gerek cinlerden, gerek insanlardan" (Nâs, 114/1-6)
e) Peygamberimizin okuduğu muhtelif Dualar:
Nazara karşı şu duayı okumalıdır:
"Yarattığı şeylerin şerrinden Allah (c c)' in tam olan kelimelerine sığınırım" (Ebu Davûd, Tıp, 19; Dârimî, İsti'zan, 48; Muvatta, İsti'zan, 34; Ahmed b Hanbel, 4/430)
Yine şu duayı okumalıdır:
"Bütün şeytanlardan, zararlı hayvanlardan,
Kem gözlerden Allah (cc)'ın tam olan kelimelerine sığınırım
Hiçbir iyinin ve kötünün yapamadığı ve Allah (c c) 'in yaratıp vücuda getirdiği bütün şerlerin şerrinden,
Gökten inenlerin ve göğe çıkanların şerrinden,
Yerde bitenlerin ve yerden çıkanların şerrinden,
Gecenin ve gündüzün fitnelerinin şerrinden,
İyilik için kapı çalan hariç, gece ve gündüz her kapı çalanın şerrinden Allah (c c) 'ın tam olan kelimelerine sığınırım
Ey Rahman (olan Allah'ım)" (Buharî, Kitabü'l-Enbiya, 10; Müslim, Kitabu'z-Zikr, 54, 55; Ebu Davud, Kitabu't-Tıb, 19; Kitabu'l-Edeb, 98; Tirmizî, Kitabu't-Tıb', 18; Kitabu'd-Deavât, 40; Ahmed b Hahbel, 2/181, 290, 375, 448, 4/57)
Yine şu ayeti okumalıdır:
"Doğrusu inkâr edenler, Kur'an'ı duydukları vakit (sana olan düşmanlıklarından dolayı) neredeyse gözleri ile seni yere sereceklerdi!
Hâlâ da (senin için) mutlaka o, delidir! Diyorlar
Halbuki Kur'an, bütün âlemler için bir öğütten başka bir şey değildir" (Kalem, 68/51,52)
İnsanların ahvâline bakan kimse, nazar konusunda onlarda bir umursamazlık olduğunu görür Oysa ki, bilhassa bebeklerin ve küçük çocukların şeriata uygun dualarla nazardan korunmaları gerekir
Resûlüllah (sav) Efendimiz, Hz Hasan (ra) ve Hz Hüseyin (ra)'ı şu dua ile koruyordu:
"Sizi, bütün şeytanlardan, Zararlı hayvanlardan, Kem gözlerden, Allah (cc)'ın tam olan kelimelerine sığındırırım" (Buharî, Abdullah b Abbas (ra)'dan rivayet etmiştir)
Resûlüllah (sav) Efendimiz, torunları olan Hz Hasan (ra) ve Hz Hüseyin (ra)'a hitaben yine şöyle derdi:
"Şüphesiz ki, sizin atanız (İbrahim Aleyhisselâm) İsmail'i ve İshak'ı onlarla koruyordu" (Buharî, İbn-i Abbas (ra)'dan rivayet etmiştir)
2) İKİNCİ TEDBİR: Nazar değmesinden korunma yollarından biri de, korktuğu ve şüphelendiği kişilerin yanında güzelliklerini teşhir etmemelidir
Hafız el-Bağavî "Şerhü's-Sünne" eserinde anlattığına göre, Hz Osman b Affan (ra) çok güzel bir çocuk görmüştü
Bunun üzerine, onu nazardan korumak için çocuğun velisine şöyle dedi: "Bu çocuğun çenesine siyah boya sürerek onun güzelliğini kamufle ediniz"
3) ÜÇÜNCÜ TEDBİR: Gözdeğmesinden korunma yollarından biri de, görüp beğendiği bir şey hakkında, gören kişinin bereketle dua etmesidir
Bir kimse, kendi gözünün başkasına zarar vermesinden korkarsa, ona baktığı zaman şöyle demelidir:
"Allah (cc) onu sana mübarek etsin" (Benzer ifade ile Bkz Ebu Davud Nikâh, 36; Tirmizî, Nikâh, 7; İbn-i Mâce, Ezan, 2; Ahmed b Hanbel, Müsned, 3/281)
Veya şöyle demelidir:
"Ya Rabbi! Ona mübarek eyle" (Benzer ifade ile Bkz Müslim, Zühd, 74; Ebu Davud, Vitir, 31; Nesaî, Zekât, 12; İbn-i Mâce, Zühd, 8; Ahmed b Hanbel, müsned, 3/108, 188, 5/77)
Yahut şöyle demelidir:
"Mâşâallah (Allah ne güzel yapmış) Allah'tan başka kuvvet (sahibi) yoktur" (Ebu Davud, Edeb, 101)
Ya da buna benzer dualar etmelidir O zaman Allah (cc)'ın izni ile zarar defolur gider
Ebu Ümâme (ra)'dan rivayete göre, Âmir b Rebîa, Sehl b Huneyf e uğramıştı
O sırada Sehl b Huneyf banyo yapıyordu
Âmir b Rebîa dedi ki: "Bugünkü gibi parlak bir cild görmedim"
Bunun üzerine Sehl b Huneyf in durumu değişti
Çok geçmeden sar'a nöbetine tutuldu Bayılıp yere düştü
Gelip Peygamber (sav) Efendimiz'e haber verdiler
Ona şöyle dediler: "Yâ Resûlallâh! Sehl' in imdadına yetiş Onu sar'a iletti tuttu ve yere düştü"
Peygamber (sav) Efendimiz: "Kimin nazar etmesinden şüphe ediyorsunuz?" Diye sordu
Dediler ki: "Âmir b Rebîa'dan şüphe ediyoruz"
Bunun üzerine Resûlüllah (sav) Efendimiz şöyle buyurdu:
"Sizden biriniz kardeşinden hoşuna giden bir şey gördüğü zaman onun mübarek olması için dua etsin" (Ebu Ümâme rivayet etmiştir)
Daha sonra bir kap suya okudu ve Âmir'in o su ile abdest almasını emretti
Âmir de o su ile abdest aldı
Ayrıca yüzünü yıkamasını, Kollarını dirseklere kadar yıkamasını, Dizlerini yıkamasını, Eteğinin iç kısmını yıkamasını,
Ve yine üzerine su dökmesini emretti
Zührî diyor ki: "Resûlüllah (sav) Efendimiz ayrıca ona, kabı ters çevirmesini emretti"
Hadis-i şerifte gözdeğmesinin ilacı beyan olunmuştur Buna göre, nazar eden kimsenin abdest azalarını yıkadığı ve bilhassa cildine temas eden iç çamaşırlarını yıkadığı su alınır ve nazar olunan kimsenin arkasından dökülür
Bir hadis-i şerifte Resûlüllah (sav) Efendimiz şöyle buyurmuştur:
"Sizden yıkamanız istenirse, yıkayınız" (Müslim rivayet etmiştir)
Yani, bir şahıs gelip de sizden birinizin abdest ve gusül suyundan elbisenin bir kısmına sürmek isterse, bunu yapsın Bundan dolayı ona kızmasın, demektir
Kendi nefsinden, başkasına nazar değmiş olmasından şüphelenen ve endişe duyan kimsenin yapması gereken şey, Allah (cc)'dan korkması ve gözdeğmesine sebep olabilecek şeylerden sakınmasıdır
Bunun için Allah (cc)'ı çokça zikretmeye devam etmelidir
İnsanlardan hoşa giden bir şey gördüğü zaman Allah (cc)'dan, onu mübarek kılmasını dilemelidir
Yüce Allah (cc)'ın, insanlara vermiş olduğu nimetlere kesin olarak hased etmemelidir Çünkü, eğer onlara hased ederse, sanki Rabbine karşı itirazda bulunmuş gibi olur
İşte bu da apaçık bir hüsrandır

NAZAR DEĞMESİNDEN SONRA
Yukarıda, nazar değmemesi için alınacak tedbirler ve korunma çareleri açıklanmıştı
Nazar değdikten sonra da şeriata uygun çareler vardır
Kur'an-ı Kerim'de ve hadis-i şeriflerde bu hususa işaret eden deliller bulunmaktadır
Yine şu sure ve ayetler dua maksadıyla okunmalıdır
a) Fatiha Suresi,
b) Ayetü'l-Kürsî,
c) Felâk Suresi,
d) Nâs Suresi,
e) Ayrıca Cebrail Aleyhisselâm'ın, Resûlüllah (sav) Efendimiz'e okuduğu ve öğrettiği şu dua okunmalıdır:
"Allah (c c) 'in ismi ile sana rukye ederim (okuyup üflerim)
Sana eziyet veren her şeyin şerrinden,
Her nefsin yahut hased edenin kem gözünün şerrinden Allah (cc) sana şifa versin
Allah (cc)'in ismi ile sana rukye ederim" (Buharî, Kitabu't-Tıb, 38; Müslim, Kitabu's-Selam, 40; Ebu Davud, Kitabu't-Tıb 19; Tirmizî, Kitabu'l-Cenâiz, 4; İbn-i Mâce Kitabu't-Tıb, 36 37; Ahmed b Hanbel, Müsned 6/332)
Yine Resûlüllah (s av) Efendimiz' in bir hastalığı olduğu zaman Cebrail Aleyhisselâm gelir ve şu duayı okurdu:
"Allah (cc) 'in ismi ile sana rukye ederim (okuyup üflerim) Allah (cc) bütün hastalıklardan sana şifa versin
Hased ettiği zaman hased edenin şerrinden ve bütün kem gözlülerin şerrinden (seni korusun)" (Müslim, Hz Âişe (ra)'dan rivayet etmiştir)
Bazı İslâm büyüklerinden nakledilmiştir ki; gözden sakınmanın şartı, iyilikleri, güzellikleri, zînetleri gizlemektir Bir kimsenin kendisini, ailesini veya çocuğunu süsleyip el âleme teşhir etmesi uygun değildir
Allâme İbnu'l-Kayyım diyor ki: "Kim bu duaları okuyup tecrübe ederse, faydasının derecesini ve ona ne kadar çok ihtiyaç bulunduğunu anlar Bu dualar, nazar edenin tesirine mâni olur Onu okuyan kimsenin imanının kuvvet derecesine göre nazarın etkisini giderir Çünkü bu dualar silahdır Silah ise, kullanana göre etkili olur"
Kimi, tam merkezden vurur Kimi de, ıskalar!
Abdullah es-Sâcî (ra)'ın anlattığına göre, kendisinin çok güzel bir devesi vardı
Birgün devesine binerek yol arkadaşları ile beraber sefere çıktı Yolculardan biri vardı ki, gözü değerdi Bu durumu bilenler Abdullah'ı uyardılar Devesini o adamın gözünden sakınmasını söylediler Abdullah o adamın, devesine bir zarar veremeyeceğini söyleyip pek aldırmadı Abdullah'ın sözlerini ve davranışını da o adama anlattılar Adam, kendisini ispat etmek için Abdullah'ı kollamaya başladı Bir mola sırasında Abdullah oradan ayrılınca, adam hemen gelerek deveye nazar etti Biraz sonra deve hastalanıp yere düştü O sırada Abdullah da çıkageldi Deveyi o vaziyette görünce neler olduğunu sordu
Dediler ki: "Sen gidince hemen o adam gelip deveye nazar etti
Hayvana bakınca o da bu hâle geldi"
Bunun üzerine Abdullah: "O adamı bana gösterin" dedi
Onlar da gösterdiler Abdullah, adamın yanına varıp karşısında durdu
Sonra şu duayı okudu:
"Allah (cc)'ın ismiyle hapsedenin hapsinden, Kuru taşın (şerrinden), Yakıcı kıvılcımın (şerrinden Allah 'cc)'a sığınırım)
Nazar edenin gözdeğmesi, kendi aleyhine dönsün ve en sevdiği kişinin üzerine dönsün
Gözünü çevirip de (sema' ya) bak! Bir bozukluk görüyor musun? Sonra gözünü iki kez çevir de yine bak Göz hor, Hakir, Bitkin ve ümidini kesmiş olarak tekrar sana döner" (Bu duanın son kısmı, Mülk Suresi'nin 3 ce 4 ayetleridir Bkz Mülk, 67/3-4)
Abdullah es-Sâcî bu duayı okuyunca gözdeğmesi kalktı
Allah (cc)'ın izni ile devesi iyileşti

PEYGAMBERİMİZİN (sav) RUKYELERİ
Buharî'nin rivayetine göre, birgün Abdülaziz (ra), Hz Sabit (ra) ile beraber Enes b Mâlik (ra)'ın ziyaretine gitmişlerdi
Hz Sabit (ra): "Ya Ebâ Hamza! Biraz rahatsızım" dedi
Hz Enes b Mâlik (ra): "Senin üzerine Resûlüllah (sav) Efendimiz'in rukyesini okuyayım mı?" diye sordu
Hz Sabit (r;a): "Oku" dedi
Hz Enes b Mâlik şu rukyeyi okudu:
"Ey insanların Rabbi! Zarar ve fitneyi gider Şifa ihsan et Şifa verici sensin Senden başka şifa verecek olan hiçbir kimse yoktur Öyle bir şifa ver ki, hastalıktan eser kalmasın" (Buharî, Abdülaziz (ra)'dan rivayet etmiştir)
Yine Resûlüllah (sav) Efendimiz hasta olan bazı ashabını eliyle sığayıp şöyle dua yapardı:
"Allah'ım! Ey insanların Rabbi! Zarar ve fitneyi gider Ona şifa ver Şifa verici sensin Senin şifandan başka şifa yoktur Öyle bir şifa ver ki, hastalıktan eser kalmasın" (Buharî Hz Âişe (ra)'dan rivayet etmiştir)
Resûlüllah (sav) Efendimiz yine şöyle buyurmuştur:
"Ey insanların Rabbi! Zarar ve fitneyi silip gider Şifa, senin (kudret) elindedir Senden başka ona (yol) açıcı yoktur" (Buharî, Hz Âişe (ra)'dan rivayet etmiştir)

UYARILAR
1) BİRİNCİ UYARI: Gözdeğmesi (nazar) bazan insanlardan olur Bazan da cinlerden olur
Mü'minlerin annesi Ümmü Seleme (ra)' dan rivayete göre, Resûlüllah (sav) Efendimiz, evinde bir kız görmüştü
Kızın yüzünde bir değişme farketti ve şöyle buyurdu:
"Ona rukye yapınız (okuyup üfleyiniz) Çünkü onda gözdeğmesi (nazar) vardır" (Buharî ve Müslim, Ümmü Seleme (ra)'dan rivayet etmişlerdir)
Hafız el-Bağavî diyor ki: "Resûlüllah (sav) Efendimiz nazar değmesine işaret ederken cinlerden nazar değmiş olacağını kasdetmiştir"
Deniliyor ki: "Cinlerin nazar etmesi, mızrak ucundan daha tesirlidir"
Şüphe yok ki, insan kirli elbiselerini değişmek için çıkardığı vakit, Yahut tuvalet ihtiyacını gidermek için, Ya da bir başka sebeple avret yerini açtığı vakit cinlerin nazarından korunmak için dua etmelidir
Bu da Cenab-ı Hakk'ın ismini zikretmekle olur
Resûlüllah (sav) Efendimiz şöyle buyurmuştur:
"Onlardan (insanlardan) biri helaya girdiği zaman, başka bir rivayette, elbisesini çıkarıp bir yere koyduğu zaman bismillah demesi, cinlerin gözleri ile Ademoğlunun avret mahallinin arasında bir perdedir" (Tirmizî Sünen'inde ve Ahmed b Hanbel de Müsned'inde rivayet etmişlerdir)
2) İKİNCİ UYARI: Cenab-ı Hakk'ın ihsan ettiği sağlığı, Güzelliği, Nâli olduğu nimetler ve sair sebeplerle gözdeğmesine hazır olan kimse, daima tedbirli olmalı ve kendisini teşhir etmemelidir
Özellikle kadınlar kendi güzelliklerini ve bilhassa kız çocuklarının güzelliklerini aşırı derecede teşhir etmemelidirler Çünkü bunun sonucunda birçok üzücü olaylara şahit olunmaktadır
Bu konuda şâir diyor ki:
Kemâl sahibi sevilir,
Olgunluk başta bir taçdır
Fakat yeri gelince onu
Nazardan koruyan ayba muhtaçtır
Resûlüllah (sav) Efendimiz Esma binti Umeys (ra)'a hitaben şöyle buyurmuştur:
"Bana ne oluyor ki, kardeşoğullarının cisimlerini zayıf görüyorum! Yardıma muhtaç duruma gelmişler" (Müslim, Câbir b Abdullah (ra)'dan rivayet etmiştir)
Bunlar Hz Cafer b Ebu Tâlib'in çocukları idiler
Esma dedi ki: "Onların bir hastalıkları yok Fakat onlara nazar değdi"
Bunun üzerine Resûlüllah (sav) Efendimiz şöyle buyurdu:
"(O halde) sen onlara rukye yap (okuyup üfle)" (Ahmed b Hanbel Müsned, 3/333)
3) ÜÇÜNCÜ UYARI: İnsanlardan bazıları rukye tedavisi (okuyup üfleme) talep ettikleri zaman okuyan kişinin inancının sağlam olup olmadığını, Maksadını, İlmini araştırmıyorlar
Bu sebeple de sahtekârlara, Büyücülere ve kötü maksadlı olanlara yöneliyorlar
O bozguncular, yapıcı olmaktan çok yıkıcıdırlar
Hatta onların içinde niceleri vardır ki, haram olan şeyleri, Yahut bid'atları, Ya da şirk olan şeyleri insanlara emrederler Böyle kimselerin şerlerinden muhafaza etmesini Yüce Allah (cc)'dan dileriz
Rukye (okuyup üfleme) talep eden kimseye gereken şey, dikkatli olması ve işini sağlam yapmasıdır Yani, ya kendisi okumalı, Yahut da buna ehil olan imanlı ve ihlâslı kimseleri bulmalıdırlar
Şunu da iyi bilmelidir ki; Eğer şeriatın uygun gördüğü şartlar uygun olmazsa, rukye yapmak caiz olmaz
İslâm şeriatına uygun olan şartlar şunlardır:
a) Okunan şeyler, Kur'an-ı Kerim ayetleri ya da Resûlüllah (sav) Efendimiz'in okuyup tavsiye buyurduğu dualar olmalıdır
b) Ayet ve hadisler orijinal metni ile ve mânâsı bilinerek okunmalıdır
c) Okuyanın şunu da çok iyi bilmesi gerekir ki, rukye'nin kendisi hiçbir tesir icra etmez
Her şey Allah (cc)'ın takdiri ile olur
Şifayı verecek olan da bizzat Allah (cc)'ın kendisidir O, bir şeyi sebep kılmıştır
d) Aslı esası olmayan vehimlerden ve vesveselerden kaçınarak,
Vesile olacak fiili işleyerek sonucu Allah (cc)'a bırakmalı ve samimiyetle Cenab-ı Hakk'a tevekkül etmelidir
Hz Yusuf Aleyhisselâm'ın kıssasını anlatan şu ayetin mânâsını derin derin düşünmeliyiz:
"Ayrı ayrı kapılardan (şehre) girin (ki size nazar değmesin) Yine de Allah'ın takdir ettiği bir şeyi ben sizden gideremem Hüküm ancak Allah'ındır Ben ona güvenip dayandım Tevekkül edenler de yalnız ona güvenip dayanmalıdırlar" (Bkz Yusuf, 12/67)
e) Bilmelidir ki, gözdeğmesinden (nazardan) korunmak ve onu tedavi etmek, ancak Allah (cc)'dan ve onun Resûlü'nden gelen şeylerin doğruluğuna inanmakla mümkün olur
Eğer bu konuda şüphe ve tereddütleri olursa, ilacın tesiri de azalır

Alemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan Allah (cc)'a hamd olsun Salatü selam alemlere rahmet olarak gönderilen Sevgili Peygamberimiz Hz Muhammed Mustafa (sav) ve tüm inananlarin üzerine olsun

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.