Felsefi Terimler Sözlügü T

Eski 11-04-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Felsefi Terimler Sözlügü T



Felsefi Terimler Sözlügü T

TARİHSEL OKUL: Alm Historische Schule, Fr ecole historique, İng historical school, es t tarihi mektep

1 (Dar anlamda) 19 yüzyılın başlarında kurulan (Savignhy, Eichhorn vb) tarihsel hukuk okulu Aydınlanmanın usçu hukuk anlayışına karşı, hukuku tarihsel gelişmenin bir sonucu ve ulus tininin organik bir biçimde gelişmiş ürünü olarak görür
2 (Geniş anlamda) Hamann, Herder, Möser, Lessing'le başlayan ve Grimm Kardeşler ile Ranke'nin çalışmalarında doruk noktasını bulan bilimsel gelişme; bu gelişmeyle Alman tarih bilimleri, yalnızca tek tek bilimler olarak klasik biçimlerine ulaşmakla kalmayıp, aynı zamanda yeni bir tarih bilinci ve dünya görüşü yaratmışlardır Bu okulun yöntem ve anlayışı özellikle Hegel'in tarih felsefesi ile çatışır Bu okula göre, tarihte oluşmuş olanın başlı başına bir değeri vardır Tarihin oluşturduğu devlet, hukuk, sanat gibi biçimler, bir ulusun ya da bir çağın özel ruhunun (tininin) yaratmaları olarak anlaşılmalıdır

TARİHSELCİLİK: Alm Historismus, Fr historisme

19 yüzyılın ortalarında, özellikle Almanya da tarih bilimlerinin bağımsız gelişme sürecinde ortaya çıkan düşünce akımı Olayların açıklanmasında tarihe öncelik veren eğilim; tarihsel düşünme eğilimi Bu bağlamda:

1 Bütün olayları, başarıları ve değerleri, içinde doğdukları tarihsel durumlardan ve tarihsel koşullardan kalkarak anlamaya çalışan, giderek bu olayların nesnel içeriklerinin ve bugünkü anlamlarının açıklanmasını da ancak bu geçmişe bakış içinde elde edeceğine inanan düşünce biçimi
2 İnsan varoluşunun özünü onun tarihselliğinde gören, tarihselliği insan yaşamının canlı temeli diye anlayan, böylece de dünyayı tarih olarak kavrayan felsefi düşünme doğrultusu
Özellikle Dilthey, York v Wartenburg ve varoluşçu felsefede karşımıza çıkar; -tarihsel okul'da doruğuna erişir
3 Tarihi yalnızca kendisi için inceleme; tarih eğitimine aşırı önem vererek gelişigüzel geçmiş değerleri yeniden canlandırma uğruna bugünü feda etme Tarih kültürü ve bilginliğinin, yaşama ve eylemeyi felce uğratacak biçimde aşırılığı
4 Tarihin ilkece olduğundan değerli görülmesi; tarih gerçeklerinin değişmez yetkeler olarak saltıklaştırılması

TASAVVUF: İnsanın duygu ve sezgi yoluyla Tanrı'ya erişmesini ve onunla bütünleşmesini mümkün gören öğreti

TEİZM: Evreni yaratan ve yöneten, vahiy yoluyla insanlara buyruklar veren bir tanrının varlığına inanır Teizm deyimi usu ve iradesi olan kişisel bir tanrının varlığını ileri sürmekle vahyi inkar ederek herkesin kendi aklına tabi olmasını ileri süren teizmin Allah ile alemi bir sayan panteizmin, Allahı ve dini inkar eden ateizmin, çoktanrıcılığı kabul eden politeizmin karşısındadır Bağnaz dinsel bir felsefe öğretisidir, bilimi yadsır Tanrıya insansal duygular yükleyen biçimine kişisel teizmin , tanrıyı tüm nesneleri nedeni sayan biçimine ussal teizm denir

TEKÇİLİK (monizm): Gerçekliğin temeli olarak yalnızca tek bir ilkeyi kabul eden öğreti
TEKBENCİLİK: Alm Solipsismus, Fr solipsisme, İng solipsism, Lat solus = yalnız, tek; ipse = ben, es t eneiye

1 "Yalnız ben varım, benden başka her şey yalnızca benim tasarımımdır" diyen; öznel ben'ibilinç içerikleriyle birlikte tek gerçek, tek var olan olarak kabul eden felsefe görüşü (kuramsal bencillik)
2 Felsefede yöntem açısından çıkış noktası olarak ben'i alan görüş (yöntemse) tekbencilik Descartes, Driesch)
3 Ahlak açısından yalnızca kendinin yaşama savını tanıyan, kendi ben'ini yaşamın ve gerçekliğin özeği yapan görüş (ahlaksal bencillik Stirner)

TEMELLENDİRME: İleri sürülen bir iddia için temel, dayanak, gerekçe verme Tomasçılık

Alm Thomismus, Fr thomisme, İng Thomism
Aquinolu Thomas ve ona bağlı olanların:
a Aristoteles felsefesi ile Hıristiyan dünya görüşünü uyum içinde birleştirmeye çalışan;
b İnsan istenci ile Tanrının önceden belirlenmesini doğal-doğalüstü bir varlık düzeni içinde birleştiren;
c Usun üstünlüğünü, istenç ve istenç özgürlüğü üzerindeki egemenliğini öne süren öğretileri
Tomasçılık Katolik kilisesinin temel felsefesi olmuştur

TOPLUM FELSEFESİ: Toplumun ve sosyal olayların özü ve anlamı üzerinde felsefe araştırmaları Toplumun özü ve nasıl olması gerektiği üzerindeki felsefe öğretileri

TÖZ (cevher): Değişen durumlara karşı kalıcı olan; kendi kendisiyle, kendi kendisinde var olan Var oluşu için başka bir şeye ihtiyacı olmayan John Locke, “ niteliklerin yalnız başlarına var olmakta devam etmelerini kavrayamıyoruz Zorunlu olarak bunlara destek olan başka bir şeyin var olması gerektiğini düşünüyoruz Destek olan bu şeyin de birçok nesnelerde bulunduğunu varsayıyoruz, işte bu ortak desteğe Töz adını veriyoruz” demiştir Descartes de şöyle demektedir: “tözü düşündüğüm zaman, var olmak için kendinden başka hiçbir şeyin varlığına muhtaç olmayan bir şeyi düşünüyorum Açık söylemek gerekirse böyle olan yalnız Tanrıdır” Hollandalı Yahudi düşünürü Spinoza da şöyle diyor: “töz sözcüğünden, kendiliğinden ve kendisi için var olanı anlıyorum Bu kavramın meydana gelmesi için başka bir kavrama ihtiyaç yoktur

İslam düşünürlerine göre töz, ya kendi özünden dolayı ya da kendi başına vardır Kendi özünden dolayı varolan, varolması için hiçbir şey gerekmeyen cevher Tanrıdır Kendi başına var olan ise varolmak için başka bir şeyde bir başına var olan ise varolmak için başka bir şeyde bulunmayan, başka bir şeye dayanmayan bağımsız olan tözdür Bu anlamda Tanrı dışındaki nesnelerde tözdür Bu düşünürlere göre soyut tözler başlangıçsız, maddi tözler ise yaratılmıştır
TÜMEVARIM: Tekil ve tikelden tümeli, özelden geneli çıkaran uslamlama yöntemi Francis Bacon, bilimsel araştırma yönteminin felsefesel içeriğini saptayarak tümevarımı şöyle tanımlamıştır: “bilmek için sınamak, gözlemlemek, olayları çözümlemek ve sonra ayrı olaylardan genellemeler yapmak ve sonuçlar çıkarma yöntemi” tümevarım yöntemi , bilimsel önemini 17 ve 18 yüzyıllarda kazanmış ve Francis Bacon, Galile , Newton ve John Stuart Millin katkılarıyla bir hayli gelişmiştir Bugün iki türlü tümevarım ayırt edilmektedir: Bir sınıfa giren bütün öğelerin incelenmesi sonucu olan tam tümevarım, bütün öğelerin incelenemeyeceği durumlarda zorunlu olarak başvurulan ve çok sayıda öğenin incelenmesiyle yetinen eksik tümevarım Eksik tümevarımlarda varılan sonuç belkili bir sonuçtur Örneğin birçok kedinin kuyruklu olduğuna bakarak bütün kedilerin kuyruklu olduğu yolunda tümevarımsal bir sonuç çıkarırız, ne var ki Man adalarında yaşayan kediler kuyruksuzdur Bu yüzden “bütün kediler kuyrukludur” dememiz daha doğru olurdu

Deneysel bilimler, olaylardan yasalara götüren bir yöntem olan tümevarım yöntemini kullanırlar, tümdengelimi kullanırlar örneğin bir buz parçasının ateş üstünde eridiğini birçok kez görsek “ateş buzu eritir” tümevarımını uslamlarız Bilim, şöyle bir tasımlama yaparak bunu yasalaştırır: birinci öncüle nedensellik ilkesini koyar ve “ aynı nedenler aynı koşullarda aynı sonuçlar verir” der İkinci öncüle deneylerimizin sonuçlarını yerleştirir ve “ateş buzu eritir” der Sonra bu sonucu tümelleyip bilimsel bir yasa haline getirir ve “ısı her zaman buzu suya dönüştürür” der Bu yasayı bilimsel olarak ortaya koyan , görüldüğü gibi, nedensellik ilkesidir, sadece gözlemlerimiz ve deneylerimiz değildir

Diyalektik materyalizm, tümevarımla tümdengelimi, bilgi sürecinin, birbirlerini belirleyen ve kopmaz bir bağımlılık içinde bulunan yanları olarak görür; ayrı ayrı yeterli bulmaz ve bunlardan birinin saltıklaştırılmasına karşıdır Tümevarımla tümdengelimin bağımlılığı, kuramla kılgının bağımlılığı gibidir Deneysel verilerden kuramsal sonuçlar çıkarılırken (tümevarım) o kuramsal sonuçları deneyleyerek (tümdengelim) doğrulamak gerekir

TÜMDENGELİM: Tümelden tikeli ve genelden özeli çıkaran uslamlama yöntemi Tümdengelim, doğru olan ya da doğru olduğu sanılan önermelerden zorunlu olarak çıkan yeni önermeler türetir Öncüller doğruysa sonuç da mantıksal bir zorunlulukla doğrudur “Örneğin: insan ölümlüdür , Ahmet insandır öyleyse Ahmet de ölümlüdür” tasımı, tümden gelen bir tasımdır Bütün insanların ölümlü oldukları doğruysa Ahmet de bir insan olduğuna göre Ahmetin de ölümlü olması zorunludur, başka türlü olamaz

Deneysel bilimin , tümevarımcı bilgi yönteminin kurucusu Francis Bacon deneye başvurmadığı, salt düşünsel bir uslamlama olduğu için tümdengelimi yadsımıştır Buna karşıt Hegel , tersine, ancak tümdengelenin gerçek olduğunu, bireyselden yola çıkılarak tüme varılamayacağını savunmuştur Ona göre idealizm için tek geçerli yöntem, tümdengelim yöntemidir

Tümdengelim ve tümevarım yöntemleri, tümelle tikel (genelle özel) arasında sıkı bir ilişki gören ve bu ilişkiyi en doğru şekilde ortaya koymanın yollarını araştıran Aristotelesin buluşudur Genelden özele inen tümdengelim yöntemiyle özelden genele çıkan tümevarım yöntemi 17 yüzyıldan itibaren bir hayli gelişmiştir Özellikle bu iki yöntem arasındaki bağlılık, ikisinin birlikte kullanılması diyalektik mantıkta gerçekleşmiştir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.