Uluslararasi İlişkiler Sözlüğü X-Y-Z

Eski 11-04-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Uluslararasi İlişkiler Sözlüğü X-Y-Z




Uluslararasi İlİŞkİler SÖzlÜĞÜ X-Y-Z

Xenophobia: bkz Yabancı Düşmanlığı

Yabancı (foreigner)

Bir devletin ülkesinde bulunan ve o devletin vatandaşı olmayan kişilerdir Kişinin bulunduğu ülke ile bu kişiler arasındaki ilişkiler yabancı hukuku çerçevesinde düzenlenmektedir Bir devlet yabancıların ülkesine girip girmemesi konusunda karar vermeye tek yetkilidir Böylece eğer iki devlet arasında aksini öngören herhangi bir andlaşma yoksa, olağan olarak, bir devletin yurttaşları öteki devlet ülkesine girme konusunda ülke devletinin iznini almak zorundadır Uygulamada devletlerin bu izni vize (visa) işlemi ile verme yoluna gittikleri görülmektedir Ancak ülkelerine girişi serbest tutulan ve dolayısıyla vize gerekmeyen devletler de bulunmaktadır Bu durumda, bu devletler çeşitli nedenlerle yasaklılar listesine aldığı yabancıların ülkesine girmesine izin vermemekle yetinmektedir Yabancıların bir devlet ülkesine girmesinden sonra burada kalabilme koşulları da ülke devletince saptanmaktadır Bu konuda da ülke devleti ile yabancıların devleti arasında bir andlaşma yoksa ülke devletinin ülkesel yasaları yabancılar için de geçerli olacaktır Bir devletin ülkesine girmek isteyen ya da giren bir yabancıyı sınır dışı etmesi (expulsion) onun yetkileri arasındadır Bunun yanında, eğer bir devlet başka bir devlet ile yaptığı herhangi bir andlaşmayla o devlet ülkesinde suç işleyen kişileri geri vermeyi kabul etmemişse, suçluları geri verme (extradition) konusunda da değerlendirmeyi kendisi yapma yetkisine sahiptir

Yabancı Düşmanlığı (xenophobia)

Bir ülkede yaşayan yabancılara karşı, o ülkenin gerek resmi gerekse sivil odakları tarafından, özellikle ekonomik nedenlerden dolayı bağnazca takınılan karşıt tutum Son yıllarda, artan gelişmiş ülkelerdeki ekonomik durgunluk yabancı düşmanlığının tırmanmasına neden olmuştur Örneğin Almanya'da Türkler'e, Fransa'da Kuzey Afrikalılar'a karşı girişilen olayların sayısı giderek artmaktadır

Yakın Çevre (near abroad)

"Near Abroad" olarak adlandırılan "yakın bölge doktrini" ilk defa Rusya Dışişleri Bakanı Andrei Kozirev tarafından, Aralık 1992'de AGİT'te yaptığı bir konuşmasında ortaya atıldı: "Artık AGİT bizim içişlerimize karışamaz, bundan böyle bildiğimiz yaparız, nükleer silah kullanırız Bizim sınırımız dışında yaşayan 25 milyon etnik Rus'un hakkını korumaya kararlıyız Bunlara dokunana müdahale ederiz"

Yakın bölge kavramının daha çok devletin jeopolitiği ile ilgili olan birçok devlet tarafından kullanıldığını görüyoruz Örneğin ABD'nin Karayipler denizi, Fransa'nın Kuzey Afrika üzerinde bu doktrini kullandığını görüyoruz

Yalnızcılık (isolationism)

Devletler tarafından izlenen bir dış politika stratejisidir Bu stratejiyi izleyen bir devlet, kendi dışındaki dünya ile ilgili sorunlara mümkün olan en düşük oranda katılmaya, diğer ülkeler ve çeşitli uluslararası kuruluşlar ile en düşük düzeyde diplomatik ilişki kurmaya çalışır Yalnızcılık politikasını izleyecek bir devletin ihtiyaçlarını karşılama bakımından kendi kendine yeterli olması gerekir Bir ülkenin coğrafi ve topografi özellikleri de, bu türden bir stratejinin izlenebilmesini etkileyebilmektedir Sözgelimi bir ülkenin ada olması böyle bir stratejinin izlenmesini kolaylaştırırken, ülkenin birçok başka ülkelerin çıkarlarının çatıştığı stratejik bir bölgede yer alması böyle bir politikanın izlenmesini güçleştirmektedir Bunun yanında da içinde bulunulan uluslararası konjonktürün de, devletlerin bu türden bir strateji izleyebilmesini etkilemektedir Sözgelimi, bir güç dengesi sisteminde bu türden bir stratejinin izlenmesi kolayken, iki kutuplu bir sistemde dahazordur Günümüzde devletlerin karşılıklı bağımlılık ilişkileri bu türden bir stratejinin izlenmesini genel anlamda güçleştirmektedir

Yaşam Alanı (Lebensraum)

Alman Nasyonal Sosyalist Partisi lideri Adolf Hitler'in 1933'te iktidara gelmesiyle uygulamaya başladığı dış politikasının 3 ve son aşamasıdır Bu "yaşam alanı" kavramı Hitler'in çoğunlukla Alman jeopolitikçilerinin görüşlerinden geliştirdiği yayılmacı tezlerden biridir Buna göre; üstün bir ırk olan Almanlar sıkışıp kaldıkları bu dar topraklardan, diğer aşağılık ırkların ellerinde bulunan alanlara doğru genişlemeliydi Dış politikasının diğer aşamaları olan Versailles kısıtlamalarından kurtulma ve bir ulus, bir devlet(ein Volk ein Recih) ilkesi sınırlı ve somut politikalar olduğu halde, yaşam alanı sınırlarının nerede başlayıp nerede biteceği belli değildir Bu yüzden Hitler ilk iki aşamayı gerçekleştirirken büyük tepkiler almamış, ancak Çekoslovakya'nın tümünü işgal etmesiyle üçüncü aşamanın başladığını farkeden devletlerin etkin tedbirler almaya başlaması sonucunda II Dünya Savaşı başlamıştır

Yatıştırma Politikası (appeasement policy)

Saldırı tehdidi karşısında saldırgan devlete karşı uygulanan politika Bu türden bir politika, soruna barışçı bir çözüm getirebileceği gibi, saldırgan devletin egemenliğinin artmasına da yolaçabilir Örneğin, Versay sisteminin çöküşünden sonra, İngiltere'nin Nazi Almanya'sına karşı uyguladığı "yatıştırma politikası" sonucu, İngiliz-Alman anlaşması

Yeni Dünya Düzeni (new world order)

Uluslararası işbirliğini ve barışı yaratma ideali olarak tanımlanabilecek deyim, ilk kez ABD Başkanı George Bush tarafından Ağustos 1990'da, düzenlediği bir basın toplantısında söylenmiştir Bush, bundan bir ay kadar sonra, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nu kimyasal ve biyoljik silahlar konusundaçalışmaya yönelttiği sırada bu deyimi tekrar etmiştir Bush, Yeni Dünya Düzeni'nde herhalde ABD'nin etki alanı içinde gelişecek düzenden yeni pax-Americana'dan sözediyordu

Pekçok sosyal bilimci, Yeni Dünya Düzeni'nden bahsedilirken kullanılan "Liberal Demokrasi", "Evrensel Barış" ve "İnsan Haklarına Saygı" kavramlarının Güney için fazla bir anlam taşımadığını, bunların daha çok Kuzey için geçerli olacağını iddia etmiştir

Yeni Sömürgecilik (new-colonialism)

19 yüzyılda ortaya çıkmış olan emperyalizm sonucu oluşan sömürgeciliğin yeni bir hali Bu bir devletin, bağımsızlığına rağmen, dolaylı yöntemlerle sömürülmesidir Yeni sömürgeciliğe göre kapitalizm, dünyayı az geliştiren bir olgudur Ulusal burjuvaziler yabancı sermaye tarafından emilmekte ve bunun olması sanayileşme sürecinin fiilen sınırlandırılmasına neden olmaktadır Bazı yazarlara göre yeni sömürgecilik, resmi sömürgecilik uzantısıdır Bazılarına göre ise, yeni sömürgecilik, azgelişmiş ülkelerde sanayileşme yönünde ilerlemeyi denetlemek ve sınırlamak amacı ile tekelci sermayenin uyguladığı yöntemleri içermektedir Bir başka görüş ise sömürgeciliğin bu yeni halini savaştan sonra gelişmiş ülkelerden gelen yabancı sermayenin doğrudan müdahaleler yolu ile çıkarlarının denetlemesi ve böylece Batı sermayesinin ilk önce bunalımdan daha sonra da savaştan kurtulup kendine gelerek, dünya çapında egemenliğini yeniden kurması olarak görmektedir

Yıldız Savaşları (star wars)

Nükleer silahlara karşı savunma projelerinden biri Bu tür bir proje ilk defa 1980'li yıllarda Amerika Birleşik Devletleri tarafından ortaya atılmıştır Bu Sovyetler'in ICBM (Inter-Continental Ballistic Missiles)lerini uçuşları esnasında tahrip etmeye yönelik bir sistemdir Bu projenin temelinde, uzaya ve yeryüzüne yerleştirilmiş laser istasyonlarının yok edici ışınlarını, hareketli düşman hedeflerine yöneltmek yaratmaktadır Bu projenin kapsamına karşı taraftan gelecek saldırıları ortaya çıkarmak için yerleştirilen alıcılarda tehdit algılayıcı sistemlerin kullanılması da girmektedir Kısacası bu tür bir sistem, caydırıcılığın yöntemlerinden birisidir

Yılgı Dengesi: bkz Dehşet Dengesi

Yumuşama (detente)

Bloklar arasında karşılıklı "söz düellosu" ile savaş tehlikesinin azalması ve komünist ile komünist olmayan devletler arasında siyasal, ekonomik, kültürel ve teknolojik anlaşmaların sayılarındaki artışa verilen ad Bazı yazarlar, yumuşamayı "farklı ekonomik ve toplumsal sistemlere sahip ülkeler ya da ülke grupları arasında, son aşamada yeterli siyasal güvencelere başlanmış, uzun süreli ve kapsamlı bir Doğu-Batı işbirliğine varacak gerginliğin aşamalı ve bilinçli bir biçimde azaltılmasını öngören bir politika" diye yorumlamaktadırlar

Yumuşama, Doğu-Batı ilişkilerinde çatışma ve gerginliğin azaldığı bir tarihsel dönem anlamında da kullanılabilir Yumuşama bir "süreç" olarak düşünüldüğünde, yakınlaşma, anlaşma ve işbirliği aşamalarından oluşan bir ilişki türüdür Bunun sonucu olarak da yumuşama uluslararası ilişkilerde bir amaç durumuna dönüşmektedir

Daha somut olarak ele alırsak, yumuşama 1960'lı yıllarda başlayan bir süreçtir Çin Halk Cumhuriyeti, Arnavutluk ve Romanya Sovyetler Birliği'ne başkaldırmaya başlamışlardır, diğer taraftan da Fransa NATO (Kuzey Atlantik Anlaşması Örgütü) içerisinde ABD'ye karşı geliyordu Asıl amaç BAB'ı (Batı Avrupa Birliği) harekete geçirip, Avrupa Topluluğunu alternatif bir güç odağı haline getirmektir 1957 yılından sonra belirli bir süreç içinde ortaya "Yılgı dengesinin" (balance of terror) çıkması yumuşamanın nedenleri arasında sayılabilir

1962 Küba Bunalımı sırasında olası bir nükleer savaşın eşiğine gelinmesi, tarafların yakınlaşmaya gitmelerine neden olmuştur Yumuşamanın ortaya çıkışını bir dizi çok taraflı ve iki taraflı anlaşma sağlamış sayılabilir:

a)Antarktik bölgesini, nükleer silahların denenmesini de içine alacak biçimde silahtan arındıran 1 Aralık 1959 tarihli çok-taraflı "Antarktik Antlaşması"

b)Bir bunalım anında özellikle yanlış anlamaların riskini önlemek ve en yüksek düzeyde doğrudan iletişim kurmak amacıyla, ABD ve Sovyetler Birliği arasında, telefon bağı kuran ve 20 Haziran 1963 tarihinde imzalanan iki taraflı "Kırmızı Telefon Antlaşması"

c)Atmosferde, Uzayda ve Sualtında Nükleer Denemeleri Yasaklayan 5 Ağustos 1963 tarihli çok-taraflı Nükleer Denemeleri Sınırlama Antlaşması,

ç)Uzayda, ayda ve öteki gezegenlerde nükleer ve kitlesel yıkım silahlarını kullanmayı ve depolamayı yasaklayan, 27 Ocak 1967 tarihli çok taraflı "Dış Uzay Antlaşması" (Outer-Space Treaty)

d)Nükleer silah yapımı teknolojisinin transferini yasaklayan, 1 Temmuz 1968 tarihli bir çok taraflı Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması (Non-Proliferation Treaty)

e)Deniz dibinde, okyanus yatağında ve yeraltında nükleer ve öteki kitlesel yıkım silahlarının yerleştirilmesini yasaklayan 11 Şubat 1971 tarihli çok taraflı "Deniz Dibi Antlaşması",

f)30 Eylül 1971 tarihinde imzalanan ve iki ülke arasında yanlışlıkla bir nükleer savaş çıkmasını önleyecek tedbirleri saptayan iki taraflı "Kaza Önleme Antlaşması",

g)Kimyasal ve bakteriyolojik silahların geliştirilmesini, üretimini ve saklanmasını yasaklayan ve var olan stokların dokuz ay içinde yokedilmesini öngören, 10 Nisan 1972 tarihli çok taraflı "Biyolojik Silahlar Sözleşmesi"

h)25 Mayıs 1972 tarihinde imzalanan, açık denizlerde askeri uçuş ve seyrüsefer güvenliğini sağlayacak tedbirleri saptayan iki taraflı anlaşma,

i)26 Mayıs 1972 tarihli füze karşıtı füzeleri (Anti-Ballistic Missiles-ABM) sınırlandıran iki taraflı antlaşma,

j)22 Haziran 1973 tarihli nükleer savaşın çıkma riskini azaltmak için karşılıklı işbirliğini düşünce alışverişini ve davranış ilkelerini koyan iki taraflı "Nükleer Savaşa Engel Olma Anlaşması"

k)3 Temmuz 1974 tarihli, 150 kilotonu aşan askeri nitelikteki nükleer denemeleri yasaklayan iki taraflı, "Eşit Antlaşması",

p)24 Kasım 1974'te Başkan Ford ile Brejnev arasında imzalanan iki tarafa 1985 yılına kadar 2400'er saldırgan stratejik gönderme aracı (offensive strategic delivery vehicle) hakkı veren ve bunların 1320'sini çok başlıklı güdümlü füzelerle (multiple independly targeted recently vehicle-MIRV) donatılabileceğini kabul eden iki taraflı Vladivostok Antlaşması (SALT 1)

m)Askeri amaçlarla, çevrenin doğal yapısını değiştirme yöntemlerinin kullanılmasını yasaklayan 18 Mayıs 1977 tarihli çok taraflı çevreyi değiştirmenin yasaklanması sözleşmesi,

n)18 Haziran 1979'da Viyana'da Brejnev ile Başkan Carter'in imzaladıkları ve iki tarafın stratejik silahlarına nitel ve nicel sınırlamalar getiren iki taraflı SALT (Stratejik Arms Limitation Talks) Antlaşması Bu antlaşmaya göre, tüm nükleer fırlatma sistemleri, iki taraf için de en çok 1250 tane olacak Ayrıca tarafların sahip olabilecekleri, bağımsız olarak birden çok hedefe atış yapabilecek nükleer taşıyıcıların sayısı 1320'yi çok başlıklı kıtalararası füzeler ve yine çok başlıklı denizaltılardan atılan füzelerin toplam sayısı 820'yi geçmeyecektir

Yüksek Yoğunlukta Çatışma (high-intensity conflict)

ABD'nin soğuk savaş döneminde sosyalist blokun Varşova Paktı üyeleriyle nükleer düzeyde bir çatışmayı ifade eden savaş stratejisi SSCB'nin dağılması ile birlikte yüksek yoğunluktaki çatışma stratejisi kalktı ve böylece nükleer sistemle birlikte sona erdi

Zirve Diplomasisi (summit diplomacy

Uluslararası ilişkilerde devletlerin kullandıkları bir diplomasi türüdür Bu tür diplomasinin özelliği, görüşmelerin ilgili tarafların en üst düzeyde temsil edilmesi ile yapılmasıdır Eski dönemlerde imparatorların, kralların yürüttüğü bu tür diplomasi, günümüzde de devlet başkanları, başbakanları gibi ülkelerin en etkili kişilerince yürütülmektedir Zirve diplomasinin en olumlu yanı, görüşme masasında genellikle bir çözüme ulaşmanın temel şartı olan karşılıklı taviz verme konusunda en fazla olanağa sahip olanliderleri biraraya getirmesidir Ancak böyle bir diplomasinin düzenlenmesi için gereken hazırlık çalışmaları, bu tür diplomasinin dezavantajını oluşturmaktadır

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.