Sağlıktan Bugün

Eski 11-04-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Sağlıktan Bugün






AIDS (HIV) BULAŞMIŞ HÜCRELER LABORATUVAR ORTAMINDA YOK EDİLDİ

İsrailli araştırmacılar, HIV bulaşmış hücreleri laboratuvar ortamında yok etmeyi başardı

İsrailin Haaretz gazetesi, Küdus Üniversitesinden araştırmacıların peptid bazlı tedavi ile HIV bulaşmış hücrelerin kendi kendini yok etmesini sağladığını duyurdu

Araştırmaya imza atanlardan Abraham Loyter, "hedef alınan" hücrelerin 2 haftada tekrar oluşmadığını, dolayısıyla bu hücrelerin yok olduğu sonucunun çıkarılabileceğini belirtti

Bilim adamları, "AIDS Research and Therapy" dergisinde yayımlanan makalede, çalışmalarının HIVe karşı yeni genel tedavi yöntemi geliştirilmesi umudunu yarattığını vurguladı

Günümüzde uygulanan AİDS tedavilerinde, HIV bulaşmış hücreler sadece baskılanıyor, yok edilemiyor

Amerikalı bilim adamları temmuzda, hastalığın çok geç ve hastanın artık iyileşemeyeceği kadar ilerlemiş evrelerinde, bazı hastaların bünyesinin hastalığa karşı bir bağışıklık sistemi proteini ürettiğini belirlemişti

Bu keşif de nihayet bir AIDS aşısının geliştirilebileceği umudu yaratmıştı

Alıntı Yaparak Cevapla

Sağlıktan Bugün

Eski 11-04-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Sağlıktan Bugün






Geçen yıla göre yüzde 30 civarında ucuzladığı belirtilen grip aşısı için uygun döneme girildiği bildirildi
Bursa Eczacı Odası Kıvanç Atmaca, AA muhabirine yaptığı açıklamada, grip aşılarının eczacılara ramazan içinde ulaştığını söyledi
Ramazan dolayısıyla aşılara ilginin olmadığını ifade eden Atmaca, havaların serinlediği bugünlerde aşı için uygun döneme girildiğini anlattı
Aşının yapılmasından belirli bir süre sonra korumanın başladığını dile getiren Atmaca, şunları kaydetti:
Koruyucu etkisi bir hafta sonra başlıyor Bu dönemde yaptırılırsa eylül ayı sonlarına doğru etkisi olacak Geçen yıllarda ortaya çıkan bilinen tüm virüslere karşı etkili bir aşı Özellikle geçtiğimiz yıl dünya genelinde korku yaratan domuz gribine karşı da etkili Kışın ortaya çıkabilecek hastalıklara karşı tedavi maliyetlerini düşürecek grip aşısı, vücudun derincini artırıyor
Atmaca, özellikle çocuklar, yaşlılar ile kronik rahatsızlığı bulunanlara mutlaka grip aşısı yaptırılması gerektiğini belirterek, Bazı durumlarda Sosyal Güvenlik Kurumu aşıyı karşılıyor Zaten fiyatında geçen yıla göre yaklaşık yüzde 30luk bir düşüş oldu Bu yıl aşı, 11-12 lira arasında bir fiyattan tüm eczanelerde yapılabiliyor dedi

Alıntı Yaparak Cevapla

Sağlıktan Bugün

Eski 11-04-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Sağlıktan Bugün






Pek çok anne baba gün içinde, çocuğuna sayısını kendisinin bile hatırlamayacağı sıklıkta “dik dur” diyor Özellikle gençler arasında bir imaj halini alan kambur ve eğimli duruş ileride kalıcı rahatsızlıklara yol açabileceği gibi, gençlerin kendine güvensiz bir görüntü sergilemesine de sebep oluyor

Genç kızlar yeni çıkan göğüslerini saklamak için, delikanlılar ise kasıntı görünmemek için dik durmuyor…

Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr Burcu Sönmez “Çocuklarımıza, yetersiz olan “dik dur” komutunu vermeden önce, neden dik duramadığını, ne yaparsa düzgün bir duruşa sahip olabileceğini ve düzgün duruşun kişinin sağlığına ve güzelliğine neler kattığını anlatıp ondan sonra dik duramıyorsa altta yatan başka hastalık var mı diye araştırmak gerekir” dedi

Kendi bedenimize yatırım çok değerli…

“Kişilerin hayatları boyunca yaptıkları en önemli yatırım, kendi bedenlerine yaptıkları yatırımdır Maalesef birçoğumuz bunun bilincinde olmadan, bedenlerimize gereken önemi göstermiyoruz Birçok doğruyu bilir, ama yapmayız-yapamayız Çocuklarımıza “dik dur” deriz ama kendimiz durmayız- duramayız Her çözümün başında bilgi, bilinç ve “ farkındalık ” gelir Önce doğru-yanlış belirlenmeli, ayırt edilmeli ve sonra da fark edilmelidir” derken, ancak ve ancak fark ettiğimiz yanlışı düzeltip beynimize kabul ettirebiliriz

Ağaç yaşken eğilir…

Geçlerin algı sıralamasında estetik ve güzellik hızla yükseliyor Gençler için çok önemli olan estetik sadece fiziksel özelliklere bağlı değil Güzellik, bir bütün ve bu bütün içinde kişinin kendine güveni ve o güvenin de bir göstergesi olan duruş çok önemli yer tutuyor

“Ağaç yaşken eğilir atasözü duruşun önemini çok güzel anlatır Çocukluk ve ergenlik döneminde beden hızlı bir büyüme gösterirken beden imajı da aynı hızla biçim değiştirir Doğru bilgiler ve hareketler ile bedenin en verimli ve estetik hali ile kullanımı bu çağlarda kolayca edinilebilir Geçken edinilen doğru duruş alışkanlıkları, spora zaman ayırma gibi olumlu davranışlar kişinin bir ömür boyu dik durmasını, estetik görünmesini ve kamburdan uzak kalmasını sağlayacaktır

Gençler neden kambur duruyor?

Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr Burcu Sönmez, “Spor yapan, karın-bel ve sırt kasları güçlü olan çocukların dik durmamaları için genelde bir neden yoktur Bazı toplumlarda genç kızlar, büyüme çağlarında göğüslerini gizlemek için “geleneksel” olarak kambur dururlar ki bu, birçok boyun-sırt ağrısının temelidir Delikanlılar ise, arkadaş grupları arasında kabul görmek, boyu yaşıtlarına göre hızla uzarken sivrilmemek için dik durmuyor Sebebi her ne olursa olsun gençte duruş bozukluğu gözleniyor ise, mutlaka araştırılmalıdır Zira kamburluk, eğrilik gibi bulgular ciddi omurga hastalıklarının belirteci olabilir Duruş bozuklukları hızla alışkanlığa dönüşür, zaman geçtikçe düzeltmek zorlaşır” dedi

Dik duranlar daha uzun görünüyor…

Zamanında tedavi edilmeyen duruş bozuklukları cerrahi müdahale gerektirebiliyor Oysa ki çok basit egzersizler ile bu kritik dönemlerde beden kontürlerini koruyan ve destekleyen gençler, ileri yaş dönemleri için de iyi bir yatırım yapılmış olur Dik duran kişilerin omurganın doğal pozisyonunu koruyarak daha uzun göründüğünü, bu duruşun estetik olmakla birlikte, güven verici bir imaj oluşturuyor Özellikle çalışma hayatı içinde bu dik duruşun başarı ve mutluluğu getirdiğini, kendinden emin, özgüveni tam kişilerin ise dik duruşlarını koruyorlar

Alıntı Yaparak Cevapla

Sağlıktan Bugün

Eski 11-04-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Sağlıktan Bugün






Damar sertliğinin gelişmesinin aydınlatılmasında önemli araştırmaları bulunan Amerikanın dünyaca ünlü Cleveland Clinic Kalp Damar Hastalıkları Hastanesinin Bölüm Başkan Yardımcısı olan Kardiyolog Prof Dr Murat Tuzcu, deneyimlerini “Kalbimizi Dinleyelim” isimli kitapta topladı

Tuzcu kitabında; “Kalp sağlığına yönelik tehditler nasıl fark edilebilir?”, “Hastalığı ve yarattığı felaketleri nasıl önleriz?”, “Geri dönüşü olmayan yola girmeden önce tedavi ve kontrol altına almak mümkün mü?”, “Kalp ve damarların özellikleri nedir, nasıl çalışır, ne yapsak da kalp hastası olmasak?” sorularını yanıtlıyor Aynı zamanda, tıptaki gelişmeleri ve tartışmaları da anlatan Tuzcunun kitabını, sizler için derledik

Dünya Sağlık Örgütü, ani ölümlerin birincil sebebini, kalp hastalıkları ve kalp krizinin oluşturduğunu, her 5 ölümden birinin kalp krizinden kaynaklandığını belirtiyor 2015 yılında kalp hastalıkları ve inmeden dolayı yaklaşık 20 milyon insanın ölebileceği uyarısında bulunuluyor

TÜRK Kardiyoloji Derneğinin yaptığı araştırmaya göre, Türkiyede kalp yetersizliği hastalığı olan 840 bin kişi bulunuyor 3 milyon 700 bin kişi de yüksek risk grubunda Bu gruptaki 45 milyon kişinin çoğunluğunun kalp kası, iyi tedavi edilmeyen yüksek tansiyon nedeniyle kalınlaşmış ve esnekliğini kaybetmiş 45 milyonun çoğunluğunu ise kadınlar oluşturuyor Bunun nedenleri de fazla kilo, hareketsizlik ve iyi tedavi edilmeyen yüksek tansiyon Bilim adamlarının uyarıları ciddi: “Türkiye, Batı Avrupa ve ABDye göre daha genç bir nüfusa sahip Önlem alınmazsa, nüfus yaşlandıkça çözümü çok zor ve pahalı olacak Kalp yetersizliği vakası çok artacak Bu durum, ihtiyacı karşılayamayan sağlık sistemimizi daha da zora sokacak

KALP AĞRISINDA BELİRTİLERE DİKKAT

“Ağrı değil sanki bir el sıkıştırıyor”, “Göğsümün üstünde sanki biri oturuyor”, “Yemekten sonra karnımdan göğsüme doğru gelen bir baskıyla yorgunluk hissediyorum”, “nefesimi daraltan bir ağrıyla uyanıyorum” Çevremizde çok sık duyduğumuz bu sözler kimi zaman hiçbir rahatsızlığı olmayanlardan da duyulabilir Kalp ve damar hastalıklarına bağlı ağrı tek tip değildir Göğüste, sırtta, omuz veya kollarda, bazen sadece karında veya boyun ve çenede olabilir Şeker hastalarında ağrı hiç görülmeyebilir Ağrı istirahatla geliyor veya uykudan uyandırıyorsa hastalık çok ciddi demektir Şimşek çakar gibi saplanan sancıların veya bütün gün boyunca hiç azalmadan, artmadan hep hissettiğimiz ağrıların kalp hastalığından kaynaklanma olasılığı çok azdır

KÖTÜ KOLESTEROL VURUYOR

Kalbi besleyen damarın daralıp tıkanması sonucu ortaya çıkan koroner kalp hastalığı, tüm dünyada başta gelen ölüm nedeni olarak dikkat çekiyor Üstelik giderek daha genç yaştaki insanları hazırlıksız yakalayıp hayatlarına mal oluyor Kötü kolesterol yüksekse damar daha kolay daralıyor Gizli şeker, hastalığı tetikleyen unsurların başında geliyor Eğer kilo karın çevresinde toplanıyorsa risk daha da artıyor

TANSİYONA KARŞI NE YAPMALIYIZ?

Fazla kiloları atıp, sebze, meyve, baklagiller ve kepekli tahıllar bakımından zengin, beyaz un, şeker ve en önemlisi fazla tuzdan uzak beslenmeyi benimseyerek işe başlanmalı Böyle bir beslenme tarzı tansiyonu düşürür Her gün düzenli olarak yarım saat spor yapmak, en azından düzgün bir tempoyla yürümek, düzgün beslenme kadar önemlidir Buna rağmen tansiyon yüksek seyrediyorsa düzenli olarak tansiyon hapı almak, yıllar sonra oluşacak kalp yetersizliğinin önünü kesecektir

Kalp krizinde ilk 6 saat çok önemli

Kalp krizi, tıbbı adıyla enfarktüs, kalp kasına kan götüren damarlardan birinin tıkanması sonucu olur Kalbi besleyen (koroner) damarın tıkanması ise damar sertliği olarak bilinen hastalıkla oluşur Normalde genç bir kalbin koroner damarının içi pürüzsüz bir örtüyle döşelidir Kaygan bir sıvaya benzeyen bu örtünün altına hiçbir şey sızmaz Damar duvarının içine giren kolesterolün oluşturduğu plak zamanla büyür ve üzerindeki örtüyü inceltir İncelen örtü yırtılınca da kolesterol denilen yağlı madde damarın içine saçılır Kolesterol ve benzeri maddeleri gören kan pıhtılaşır Pıhtı da damarı tıkar ve kan akımını engeller Oksijensiz kalan hücreler ölmeye başlar

KALP YETMEZLİĞİ OLUŞUR

Kalp krizinde koroner damardan biri tamamen tıkandığı zaman kalp kasının beslenmesi bozulur Tıkanan koroner arterin beslediği kalp bölgesinde hücreler, oksijen getiren kanın akımı durduktan 20 dakika sonra ölmeye başlar Kansız kalan bölgenin ortasında oluşan tahribat gittikçe büyür Müdahale edilmeyen ilk 6 saatte, o bölgedeki hücrelerin tamamı ölür Hasta kurtarılsa da kalp yetmezliği oluşur Ne kadar fazla hücre ölürse, kalpteki zayıflama ve yol açtığı kötü sonuçlar da o oranda olur Araştırmalar, ilk 6 saatte müdahale edilenlerin daha uzun yaşadıklarını, kalp yetersizliğinin daha az görüldüğünü ortaya çıkardı Kalp krizinin başladığı ilk bir saat içinde hastaneye ulaşıp pıhtı çözücü ilaçla tedavi edilenlerin kalplerindeki hasar çok küçük, ölüm oranı da düşük olurken, koroner damarı açmanın bir başka yolu, balon ve stent kullanmaktır Bu yolla yapılan tedavi, kalp krizine yol açan damarın daha iyi ve güvenli bir biçimde açılmasını sağlar Balonla ve stendle damar açıldığında kurtarılan kalp kası pıhtı çözücü ile kurtarılandan fazladır

Çok zayıf ve kilolu bebeğe dikkat

HOLLANDALI bilim adamlarının, 18-24 yaş arasında 217 sağlıklı genç üstünde yaptığı araştırma, yaşamlarının ilk üç ayında hızlı ve çok kilo alan bebeklerin, yetişkin olunca damar sertliği eğilimlerinin arttığını, ilerde kalp hastası olma riskinin yaşıtlarına göre daha yüksek olduğunu ortaya koydu 350 İngiliz gencinin üzerinde yapılan bir araştırma ise 22 yaşında olan bu gençlerin zayıf doğan bebeklerin ve 5 yaşına kadar çok kilo alan bebeklerin kan basıncının, yaşıtlarına göre daha yüksek olduğunu gösterdi Kalp hastalığına eğilimi, genetik miras, ana karnındaki etkiler ve ilk aylardaki beslenme tarzı belirliyor Daha sonraki hayat tarzı ise bu zemin üzerinde gelişiyor Zayıf doğup hızla ve çok kilo alan bebeklerin de geleceği parlak değil Mamayla beslenen bebeklerin, anne sütüyle beslenenlere göre daha hızlı ve çok kilo aldıklarını gösteren araştırmalar da var Normalde küçük doğan bebekler ile ilk ay ve yıllarda çok kilo alanların, yıllar sonra kalp damar hastalılarına yakalanma, şeker, yüksek tansiyon gibi dertlerle boğuşmak zorunda kalma ihtimali de çok yüksek Genç annelerin dengeli ve sağlıklı beslenmelerinin önemi büyük Yeni doğan bebeklerin anne sütüyle ya da dengeli ve kararlı mamalarla beslenmeleri en önemli koruyucu metottur

ANNE KARNINDA KALP KONTROLÜ

Hamilelikte annenin aldığı fazla miktarda alkol, bebeğin kalp kusurlu doğma riskini artırırken, bu durum kullanmayanlara oranla 5 kat daha fazla Alınan bazı ilaçlar, çevre kirliliği, özellikle içme sularına karışan kimyasal maddeler de bebeğin kalbine zarar verebilir Kalp rahatsızlıklarını doğumdan önce ultrasonla teşhis etmek mümkün Eskiden doğar doğmaz ölen bebekleri artık kurtarmak mümkün olmaktadır

Alıntı Yaparak Cevapla

Sağlıktan Bugün

Eski 11-04-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Sağlıktan Bugün



ROSİGLİTAZON İÇEREN 12 İLAÇ İÇİN TOPLATMA KARARI



Sağlık bakanlığı, "ROSİGLİTAZON" etkin maddesini içeren 5 firmaya ait 6 ticari marka adı ile pazarlanan 12 ürün hakkında geri çekme işlemi başlattı

Sağlık Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliğinden yapılan yazılı açıklamada, Avrupa Birliği İlaç Ajansı (EMA) Beşeri Tıbbi Ürünler Komitesinin (CHMP), 23 Eylül 2010 tarihinde Kardiovasküler risk açısından değerlendirilen rosiglitazon etkin maddesi ihtiva eden ilaçların yasal olarak bağlayıcı bir karar alınmak üzere Avrupa Komisyonuna iletilme kararı aldığını, Amerika Birleşik Devletleri İlaç ve Gıda Ajansının (FDA) da ürünle ilgili çeşitli kısıtlamalara gittiğini anımsattı
Bu gelişmeleri değerlendiren Sağlık Bakanlığı, rosiglitazon etkin maddesini içeren 5 firmaya ait 6 ticari marka adı ile pazarlanan 12 ürün hakkında geri çekme işlemi başlattı
BAKANLIĞIN GERİ ÇEKME İŞLEMİNE DAİR KARARI ŞÖYLE:
Rosiglitazon etkin maddesi ihtiva eden Rosette Film Kaplı Tablet 4mg, Rosette Film Kaplı Tablet 8 mg, Rosvel Film Tablet 4 mg, Rosvel Film Tablet 8 mg, Rosenda Film Tablet 4 mg, Rosenda Film Tablet 8 mg, Rositaz Film Tablet 4 mg, Rositaz Film Tablet 8 mg, Avandia Film Tablet, Avandamet Film Tablet 2 mg/500 mg, Avandamet Film Tablet 2 mg/1000 mg ve Avandamet Film Tablet 4 mg/1000 mg adlı müstahzarların piyasa da bulunan tüm serilerine Farmassötik ve Tıbbi Müstahzar, Madde, Malzeme ve Terkipleri ile Bitkisel Preparatların Geri Çekilmesi ve Toplatılması Hakkında Yönetmelike göre 2 sınıf B seviyesinde (eczane, ecza deposu, hastane vb) geri çekilmesi, ithalatının, üretiminin ve satışının durdurulması işlemi uygulanmıştır Karar gereği bu ürünlerin kare kod deaktivasyon işlemi başlatılmıştır

Alıntı Yaparak Cevapla

Sağlıktan Bugün

Eski 11-04-2012   #6
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Sağlıktan Bugün



KUNDAKLAMA BEBEKLERDE KALÇA ÇIKIĞINA NEDEN OLUYOR


Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof Dr AKYILDIZ: Bebeğin kundaklanması kalça çıkığı görülme sıklığını arttırıyor Yeni doğan bebeklere sıkı ve bacak, kalça hareketlerini engenneyen giysiler giydirilmemesini öneriyoruz
Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof Dr Feyyaz Akyıldız, bebeğin kundaklanmasının kalça çıkığı riskini artırdığını belirterek, bebeklere sıkı ve bacak, kalça hareketlerini engelleyen giydirilmemesini önerdiklerini söyledi

Prof Dr Feyyaz Akyıldız, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kalça çıkığı diye tanımlanan hastalığın erken tanı konulup tedavi edilmediği takdirde kalıcı sakatlıklara yol açabildiğini belirterek, Türkiyede 100 kişiden 1inde kalça çıkığı görüldüğünü söyledi

Doğumsal kalça çıkığının muayene ile teşhis edilebildiği gibi muayene bulgusu olmadan da seyredebildiğini kaydeden Akyıldız, 1980li yıllarda kalça ultrasonunun bulunmasının erken tanı ve teşhisi beraberinde getirdiğini belirtti

Akyıldız, şu bilgileri verdi:
Ultrasonun devreye girmesiyle birlikte kalça çıkığında hiç muayene bulgusu olmayan formları tanımaya başladık Böylece erken önlem almaya, hastalığı erken dönemde, hastaya zarar vermeden sorunsuz tedavi etmeye başladık Aksi halde bu tür olgular 1 yaşında çıkık olarak karşımıza çakıyordu, ne zaman çocuk yürümeye başladı, hastalık aksama ile fark ediliyordu, tedavisi güçleşiyordu

KUNDAK KULLANAN ÜLKELERDE ÇIKIK YAYGIN

Türkiyede kalça çıkığının her canlı doğumda yüzde 1-15 oranında görüldüğünü bildiren Feyyaz Akyıldız, Kundak yapılan ülkelerde kalça çıkıklığı çok sık görülüyor 1980li yıllara kadar Japonya ve eski Yugoslavyada kalça çıkığı görülme oranı yüzde 10lar dolayındaydı, bu büyük bir rakamdı Ancak kundağın terk edilmesi ve kalça ultrasonografisi uygulamasıyla bu ülkelerde görülme oranı neredeyse sıfıra indi diye konuştu

Ailede kalça çıkığı öyküsü bulunan, kundaklanan bebeklerin kalça çıkığında risk faktöründe olduğunu vurgulayan Feyyaz Akyıldız, şunları söyledi:

Ailede herhangi bir bireyde kalça çıkığı olması halinde yeni doğanda görülme sıklığı artıyor Bebeğin kundaklanması görülme sıklığını artırıyor Yeni doğan bebeklere sıkı ve bacak, kalça hareketlerini engelleyen giysiler giydirilmemesi öneriyoruz Bebeklerin doğal uyuma pozisyonları kalçaları ve bacakları iki yana devirdiği açık pozisyondur Bu kalça gelişimi için ideal pozisyondur Bizde çocuk uyanmasın diye iyice bağlarlar ama bunlar kalça gelişimi adına net saptanmış sakıncalı durumlar

Türkiyede batı bölgelerinde kundaklamanın terk edildiğini ve kalça çıkığı görülme oranının düştüğünü kaydeden Akyıldız, Bizde geç vaka görülme oranı düştü, hastaları artık erken tedavi ediyoruz ama kırsal kesimde 1-2 yaşlarda hala yeni saptanmış hastalar geliyor Kırsal kesimlerde kundaklama devam ediyor dedi

YÜZDE 35E KADAR ÇIKIYOR

Ailenin birinci çocuğunda kalça çıkığı olanların ikinci çocuğunda görülme oranı yüzde 35e kadar yükseldiğine dikkati çeken Akyıldız, Anne, babada kalça çıkığı varsa çocukta görülme oranı çok yükselmektedir Kız çocuklarda erkek çocuklara göre kalça çıkığı görülme oranı 4 kat fazladır ama bilinen bir nedeni yok diye konuştu

Bacak boğumlarındaki asimetrik görünümün uyarıcı faktörlerden biri olduğunu anlatan Akyıldız, Bebek yeni doğar doğmaz kalça çıkığı adına mutlaka kontrol yapılmalı, gerekirse ultrason kullanılmalı uyarısında bulundu

BEBEĞİ BAŞ AŞAĞI SALLAMAYIN

Eskiden yeni doğan bebeklerin ağzını temizlemek için, solunum yoluna bir şey kaçmasın diye ayaktan tutulup baş aşağı sallandığını hatırlatan Akyıldız,Bu da net olarak sakıncalı bir uygulama Artık ebe ve hemşireler bu konuda eğitim alıyor Yeni doğan bebek kesinlikle bacağından tutulup başaşağı sallanmamalı dedi

Dünyada hemen hemen bütün ülkelerde kalça ultrasonografisinin yeni doğanlarda uygulandığını ve hastalığın erken evrelerde teşhis edilip tedavi edildiğini kaydeden Akyıldız, şöyle devam etti:

Türkiyede henüz yeni doğanlarda ultrason uygulanmıyor Sağlık Bakanlığı protokolünde böyle birşey yok Ama bazı ülkelerde kalça ultrasonunun yaptırma zorunluluğunuz var Yeni doğan 0- 25 ay arasında bu ultrasonografinin muhakkak yapılmasını tavsiye ediyoruz Kalça çıkığı ne kadar erken teşhis edilirse tedavisi o kadar kolaylaşır

Alıntı Yaparak Cevapla

Sağlıktan Bugün

Eski 11-04-2012   #7
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Sağlıktan Bugün



EGZOZDAN ÇIKAN SİYAH DUMANA DİKKAT


Fen Bilimleri Enstitüsü Müdürü ve Çevre Bilincini Geliştirme Derneği Başkanı Prof Dr Hamdi Temel, egzozdan çıkan siyah dumanın bileşiğindeki gazların kanın oksijen taşıma yeteneğini azaltarak doku, kemik ve sinir sistemine zarar verdiğini belirtti

Prof Dr Temel, yaptığı yazılı açıklamada, araçların çalıştırılmasıyla birlikte karbonmonoksit, azotoksit ve hidrokarbon gazlarının havaya karıştığına dikkati çekti Karbonmonoksit gazının yüzde 80 oranında havada asılı kaldığını kaydeden Prof Dr Temel, şunları ifade etti:

Özellikle okulların açıldığı bugünlerde trafik oldukça yoğun Otomobil, kamyon ve diğer araçların egzozlarından yayılan gazlar sağlığımızı özellikle çocuklarımızı olumsuz etkiliyor Çocuklarımızı bu konuda uyarmamız ve bilgilendirmemiz gerekmektedir Egzozdan çıkan siyah dumanın bileşiğindeki gazlar, kanın oksijen taşıma yeteneğini azaltarak, doku, kemik ve sinir sistemine zarar vermektedir

İngilterede yapılan bir araştırmaya göre, çocuklarda görülen kansere büyük ölçüde egzozlardan yayılan gazlar neden oluyor İngiliz Journal of Epidemiology and Community Health Dergisinde yayımlanan araştırmada, özellikle dizel motorlu araçların yaydığı karbonmonoksit gazının çocuklarda görülen kanserin başlıca nedenlerinden biri olduğu ifade ediliyor Egzoz gazlarının yanı sıra sigara, hava kirliliği, fabrika dumanları ve endüstriyel buharlar da insan cildini olumsuz yönde etkiliyor

CİLT YAŞLANMASI

Prof Dr Hamdi Temel, araştırmaların, yaşlanmaya bağlı cilt sorunlarının yüzde 90ının çevresel zararlardan meydana geldiğini ortaya koyduğuna da işaret ederek, açıklamasında, şu bilgileri verdi:

Yaşlanmaya bağlı cilt sorunlarında genetik faktörler ve diğer içsel etkenler de önemli Ancak bunların etkileri yüzde 20yi geçmiyor Eğer etkin bir yaşlanma yavaşlatıcı program uygulamak istiyorsanız çevresel yaşlanmayı önlemeyi öğrenmelisiniz Çevresel faktörlerin oluşturduğu cilt yaşlanmasını nasıl önleyeceğiz? sorusu yanıtlanması gereken en önemli problemdir Güneşten korunarak, sigara içmeyerek, trafiğin yoğun olduğu yerlerde durmayarak ve vücudunuzun antioksidan kapasitesini yükselterek önlem almaya başlayabilirsiniz Ayrıca, kirli havalarda dışarıda dolaşmamak, trafiğin yoğun olduğu yerlerden meyve ve sebze almamak, alındığı taktirde kabuklarını soymak, cildimizi her gün temizlemek ve nemlendirmek gerekmektedir

Alıntı Yaparak Cevapla

Sağlıktan Bugün

Eski 11-04-2012   #8
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Sağlıktan Bugün



ŞAH DAMARI TIKANIKLIĞINA KESİN ÇÖZÜM


Şah damarı tıkalı hastaları, minimal, invaziv damar cerrahisi ile 30 dakikada eski sağlıklarına kavuşuyor Doç Dr Yusuf Kalko "Hastalar operasyonun ertesi gün taburcu ediliyor"
Yıllarca yürüyemeyen ve konuşamayan şah damarları tıkalı hastalar, minimal invaziv damar cerrahisi ile 30 dakikada eski sağlıklarına kavuşuyorlar

Kalp Damar Cerrahi uzmanı Doç Dr Yusuf Kalko AA muhabirine yaptığı açıklamada, minimal invaziv damar cerrahisi yöntemiyle hastalara lokal anestezi uygulandığını ve ameliyat sırasında hastalarla konuşarak felç riskini en aza indirdiklerini ifade etti

Hollandadan gelen ve 19 yıldır 3 şah damarı tıkalı olan bir hastasının olduğunu söyleyen Kalko, sözlerini şöyle sürdürdü:

Ameliyatı yapmadan önce hastada kalp yetmezliği ve bilinç kaybı bulunuyordu Konuşamıyor ve yürüyemiyordu Ölme riski yüksek bir hastaydı Önce tamamı tıkalı bir damarı açtık Hasta konuşmaya ve yürümeye başladı 2 ay sonrada öbür damarı için ameliyata aldık Lokal anesteziyle damarın olduğu bölgeyi uyuşturuyoruz ve damar içerisinde bulunan tıkaçları temizliyoruz Tüm bunlar olurken hastayla konuşuyoruz Çünkü hastanın felç geçirme riski çok yüksek Operasyonlar sonunda büyük bir başarı sağladık

Yusuf Kalko, operasyonun yarım saat sürdüğünü ve ameliyatın ertesi gününde hastaların taburcu olduklarını vurguladı

Avrupada özellikle şah damarı tıkanıklığı hastalarının ameliyat edilmediğini söyleyen Kalko, Türkiyede 800ün üzerinde operasyon yaptıklarını ve yüzde 98 başarı yakaladıklarının altını çizdi

28 yıldır Hollandada yaşayan ve Türkiyeye ameliyat olmak için gelen 72 yaşındaki Mustafa Apaydın ise 15 yıldır konuşamadığını ve yürüyemediğini belirterek, Hollandalı doktorlar riskli gördükleri için beni ameliyat etmediler Oğlum TRT İNT kanalından doktorumun daha önce yaptığı işleri görmüş Bizde buraya gelerek Yusuf Kalko beye ulaştık Geçirdiğim ameliyatlardan sonra şu anda konuşabiliyor ve yürüyebiliyorum dedi

Alıntı Yaparak Cevapla

Sağlıktan Bugün

Eski 11-04-2012   #9
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Sağlıktan Bugün



MEYVELERİ NASIL KURUTMALIYIZ


Hep yanlış yapıyoruz, vitaminlerini kaybediyoruz
İç Anadoluda kış hazırlıkları kapsamında bugünlerde yaygın olarak gerçekleştirilen patlıcan, dut, biber, kayısı ve erik gibi sebze ve meyvelerin kurutulması işleminin sebze ve meyvelerde vitamin kaybına yol açtığı bildirildi

Selçuk Üniversitesi (SÜ) Mesleki Eğitim Fakültesi Beslenme Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd Doç Dr Nermin Işık, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sebzelerin kurutularak saklanma işleminin Orta Asyadan bu tarafa uygulandığını ancak kurutma işlemlerinin yanlış yapıldığını belirtti

Sebzelerde suda eriyen vitaminlerin zengin olduğunu ifade eden Işık, kurutma işlemiyle vitamin kaybının arttığını söyledi

Kurutulan sebzelerde C vitamininin çok çabuk kaybolduğunu anlatan Işık, sebzelerin uzun süre güneş ışığına maruz kalmasının bu kaybı artırdığını dile getirerek, şunları kaydetti:

"Her biri farklı özelliklere sahip olan vitamin ve minerallerden tam yararlanmak için besinlerin saklama, hazırlama ve pişirme şartlarına dikkat edilmelidir Sebzeleri, özellikle koyu yeşil yapraklı sebzeleri oda ısısında bekletmek vitamin kayıplarına neden olur Yine sebzeleri kesinlikle güneş ışığı altında kurutmamalıyız Gölgede, hava akımının olduğu yerlerde kurutmalıyız Aksi halde vitamin kayıpları çok fazla olur Özellikle C ve B grubu vitaminleri kayba uğrar Sebzeleri gölgede kurutmak mümkün olmuyorsa, koşullarımız elvermiyorsa o zaman güneş ışığının etkilerinden korumak için kuruttuğumuz yiyeceklerin üstünü temiz bir tülbentle örterek bu işlemi gerçekleştirebiliriz Böylelikle hem vitamin kaybını azaltmış oluruz hemde kurutma esnasında toz, haşere gibi zararlı faktörlerinde etkisini ortadan kaldırırız"

Işık kurutulan sebzelerin sağlıklı bir şekilde saklamanın da önemli olduğunu belirterek, kurutulan sebzeleri bez torba ya da cam kavanozlarda serin ve karanlık yerlerde muhafaza edilmesi gerektiğini belirtti

DERİN DONDURUCUDA SAKLAYIN

Işık, kurutulmuş sebzelerin, sofralara renk kattığını, insanların damak tadına da hitap ettiğini ancak yaz aylarının organik sebzelerini saklamanın en sağlıklı ve besleyici yolunun derin dondurucular olduğunu bildirdi

Sebzelerin derin dondurucuda saklanıldığı zaman kışın aynı tazelikte yenilebileceğini ifade eden Işık, "Derin dondurucu için hazırlama da çok önemli Sebzeleri 1-2 dakika haşlayıp, suyunu süzüp, soğuk sudan geçirdikten hemen sonra pişirilecek miktarlarda ambalajlayıp dondurmalıyız Yemekler için kullanacağımız zaman, çözdürülmeden doğrudan hazırlamış olduğumuz sıcak karışımın içine bırakmalıyız, aksi takdirde sebzeler suyunu kaybeder, yumuşar ve C vitamini kaybı olur" dedi

KURU MEYVELERDE KALORİ DEĞERİ DAHA YÜKSEK

Kurutma işleminin güneşte yapılması sonucunda meyvelerdeki C vitamini kaybının fazlaca olduğunu dile getiren Işık, kurutma işleminin belirtilen uygun koşullarda yapıldığı takdirde vitamin kaybının en az seviyeye indirileceğini söyledi

Işık, tek parça olarak kurutulan incir, üzüm, vişne ve kiraz gibi ürünlerde parçalanma ve kesme işlemi olmadığından vitamin kaybının daha az olduğunu kaydetti

Kurutma işlemi sonucunda meyvenin su halden katı hale geçerek yoğunlaştığını, kalori değerinin, yaş olarak alınandan daha fazla olduğunu belirten Işık, "Kurutma esnasında meyvenin içerisindeki su miktarı yüzde 90dan yüzde 15e kadar düşüyor Bu düşüş esnasında meyvedeki şeker oranı, vitamin ve mineraller yoğunlaşıyor Böylece meyvelerin vitamin değeri yoğunlaşıyor ve damak zevki maksimum seviyeye ulaşıyor Örneğin taze üzümden alınan kalori ile kuru üzümden alınan kalori değeri arasında büyük fark var Kuru üzümden alınan kalori daha yüksek" diye konuştu

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.