Bekaretin El Değmemiş Tarihi Kitap Tavsiyesi |
11-03-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Bekaretin El Değmemiş Tarihi Kitap TavsiyesiBekaretin El Değmemiş Tarihi Kitap Tavsiyesi Bekaretin el değmemiş tarihine kısa bir yolculuk Hanne Blank İletisim Yayınlarından yayımlanan Bekaretin El Değmemiş Tarihi başlıklı kitabında tarih boyunca süren bir tartışmayı da masaya yatırıyor Bekâretin El Değmemiş Tarihi / Virgin: The Untouched History 2007de tarihçi yazar Hanne Blank tarafından yazılan kitap, feminist çeviri ve kadın araştırmalarıyla ilgilenen Emek Ergün sayesinde artık Türkçede Bekâret, hemen hemen tüm toplumlarda kadın bedeni üzerinden tartışılan bir kavram Bakire olmadığı için intihar eden kadınların olduğu bir toplumda Emek Ergünün kitaba Türkiyede yaşanan sayısız bekaret tartışmalarını eklemesi, toplumumuzda yaşayanların da bekaret kavramının içerdiği problematik ögeleri yeniden düşünmeleri için bir fırsat aslında Bekâretin El Değmemiş Tarihi, Bekâretbilim ve Bakire kültürü adında iki bölümden oluşuyor Kitap, kapağından başlamak üzere birbiriyle ilintili kavramsallaştırmaları tartışmaya açıyor Kızlık zarı bu tartışmaların merkezinde Çünkü bekâret temsili yüzyıllardır kızlık zarı üzerinden yapılıyor Farklı toplumlarda farklı şekillerde kutsanan kızlık zarının hikâyesi, bekâret biliminin hikâyesiymiş gibi gösteriliyor çokça Kutsanan kızlık zarı, hetero****üel bir evlilikle daha da kutsanıyor; erkeğin penisi vajinaya girer ve kızlık zarı bozulur, kan akar Bekârete atfedilen senaryo budur ve kitabın kapağındaki kırmızıya boyanmış himen, bu senaryoyla dalga geçen ironik bir temsiliyettir Blank bunu en iyi şu cümleyle anlatır: “En azından geleneksel kurallaşmış şekliyle bekâret yalnızca hetero****üeldir” (Blank, s55) Yani lezbiyen bir kadın cinsel ilişki yaşasa da hetero olmadığından kadınlık mertebesine erişememiştir Kitabın ilk bölümünde, himenin kavramsal olarak varlığından bahsedilir Blank, farklı hayvanlarda himenin işlevsel rolü olduğunu anlatırken, insandaki himenin biyolojik bir birim olarak işlevsizliğinden söz ediyor ve “ancak insanlar ve himeni olan diğer türlerin çoğu için (bunlarda) himen aslında işlevsiz bir artıktan, vajinanın girişi oluşurken geride kalan ufacık gereksiz bir et parçasından başka bir şey değildir” diyor Ve böyle olmasına rağmen himeni yalnızca insanların bilmesi ve himenle ilgilenmek için kendilerine kültürel, toplumsal, geleneksel kılıflar altında nedenler bulması da yine problematik öge olarak tartışılması gereken noktalardan biri Himenin bilimsel-fizyolojik olarak incelenmesi, kızlık zarına dair inanılmış değerlerin boş, saplantılı, kan sevici birer varlık olarak yine insanın kadın bedeni üzerinden varabileceği noktaların trajikomikliğini gösteriyor Kana yüklenen misyonla (her kızlık zarı ilk cinsel ilişkide kanar yanılgısıyla), ilk gece suçlanmamak için vajinalarını kesen kadınlar, himen tamiri üzerinden ticaret yapan doktorlar, himen estetiği, 1544lerde ceset kaçırılarak himenin nasıl keşfedildiği, Blankın bekârettartışmasında ele aldığı tartışmalardan yalnızca bir kaçı BEKÂRETİN KÜLTÜREL VARLIĞI Bakire kültürü adını taşıyan ikinci bölümde Blank, bekareti yüzyıllararası bir perspektifin ortasına koyuyor ve bugüne kadar sancılı -kadınlar açısından- bir yolculukta ilerleyişini adım adım takip etmemizi sağlıyor Hristiyanlık öncesi bekâret algısı, MÖ 450 tarihlerinde kalma bir Girit Yasasının bakirelerin ve bakire olmayanların tecavüzü için ayrı cezalar öngörmesine kadar giden bir incelemenin yolculuğu bu Ortaçağ düşüncesinde Mısırlılar, Yunanlılar, Romalılar ekseninde bekâret tartışmalarını getiriyor karşımıza bu yolculuk Hristiyanlıkta kadına bakışı ve bekâret düşüncesini de ekliyor bu tartışmalara Din gibi toplumların algısının her daim merkezinde olan bir konuda neden sadece tek bir inanışı incelediği sorusunun akıllara gelme ihtimali olsa da, burda yeniden Blankın okuyuculara düştüğü nota bakmakta yarar var Blank akıllara takılan bekâret tartışmalarının kimi taraflarının neden kitapta olmadığını “bekâret ve bakireler konusunda çok fazla bilgi olmasına ve bunların tek bir kitaba sığmayışına” bağlıyor Bu konularda yeni açılımlara ihtiyaç olması da feminist araştırmalar tarafından daha bu konunun özne olarak inceleneceğinin sinyali aslında Bekaret kavramsallaştırmasında problematik öğelerden biri de kadın-erkeğin konumu Kadınlık-erkeklik rollerinin ataerkil söylemde nasıl olduğu bir kez daha karşımıza çıkıyor Blankın açıklamalarıyla “Cinsel ilişki erkekleri de kadınları da gerçek yapar ama bunun altında yatan anlam değişmeden kalır: Gerçek erkek hâkim olurken, gerçek kadına hâkim olunur” (Blank, s291) Tüm dünyada bekâret tv dizileriyle, evlilik manifestosuyla, gelinlik, kırmızı kuşak, evlilik öncesi ****, bekâreti bozan fiziksel temaslar sorunsalı gibi yan ögelerle tartışılmaya devam ediyor 20 yüzyılda da olsak bekâretin anlamı ve rolü farklı biçimlerde, farklı kimliklerde yaşamımızda hep var Blank bu sürekliliğe şöyle bir anlam yüklüyor: “Bekâret meselelerinin ve tarihinin bütün yönleriyle ilgili bilgiler, hatta bu konuda araştırma yapılabileceğinin, bekâretin bir tarihinin olduğunun farkında olmak bile, çoğu zaman doğanın indirgenemez bir gerçeği olarak gösterilen toplumsal bir ilkeyle uğraşırken vazgeçemeyeceğimiz bir silahtır” (Blank, s372) Ve- evet- yapılması gereken bekâretle ilgili kadına yönelik şiddet uygulamalarını, bakire olmadığı düşüncesiyle intihara zorlanan/intihar eden kadınları yaratan ataerkil toplumun değerlerine bu kültürel silahla karşı koymak ve soyut bir kavram olan bekâretin kültürlerimizde yeniden tanımlanma sürecini başlatmaktır Hanne Blankın yazdığı Bekâretin El Değmemiş Tarihinifeminist bir bilinçle çeviren Emek Ergün bu süreci başlatmış; devamlılığını sağlayıp, yanlış ölümlerin oluşmasına engel olmak da bekaret söylemleriyle ataerkilliğin yeniden üretilme biçimlerine karşı duranlara kalıyor Kitapla ilgili detaylar Bekâret nedir? Koruyup saklamak mı gerekir, yoksa hemen kurtulmak mı? Kaç çeşit bekâret vardır? Birinin bakire olup olmadığını anlayabilir miyiz? Bekâretin kanıtı yalnızca himen denilen küçücük bir doku parçası mıdır? Kaç çeşit himen vardır? Yüzyıllardır aile, eğitim, tıp, yasa, din gibi ataerkil kurumlar tarafından bedenlerimiz üzerine inşa edilen bekâret kültürü hakkındaki kapsamlı araştırmasında Hanne Blank bunlar gibi daha birçok soruya yanıt arıyor Blank, kitabın “Bekâretbilim” başlıklı ilk kısmında bekâretin tıbbi ve bilimsel yönleri konusuna odaklanırken aslında kolayca gözden kaçırılabilecek, varla yok arası, incecik bir zara “himen” adını veren tıp biliminin özünde işlevsiz bir zar parçasını nasıl “işlevli” hale getirdiğini ele alıyor İkinci kısım “Bakire Kültürü” ise bekâretin toplumsal ve kültürel yönleriyle ilgileniyor: Bekâret gibi soyut kavramları uygulamaya geçirme sürecinin, kaçınılmaz olarak hem geçmişin hem günümüzün ortamını, kuramlarını, düşünüşlerini ve göreneklerini yansıttığını; kuşaktan kuşağa aktarıldığını ortaya koyuyor “Bekâret hakkında bildiğinizi sandığınız her şey yanlış,” diyen Blank, bekâretle ilgili olarak şimdiye dek aklımıza gelmeyen, gelse bile hiç sorgulamadığımız sorular üzerinden bu mitin el değmemiş tarihinin izini sürüyor Yazar:Hanna Blank Yayınevi:İletişim Yayınları Sayfa Sayısı:414 Etiket Fiyatı:24,00 YTL Basım Tarihi:Ekim 2008 |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|