Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Kitap Özetleri

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
“dinsel, atatürkçü, çağdaş, düşüncede, eğitim, eğitimden, geleneksel, laik, ulusal

Atatürkçü Düşüncede Ulusal Eğitim “Dinsel Ve Geleneksel Eğitimden Laik Ve Çağdaş

Eski 11-03-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Atatürkçü Düşüncede Ulusal Eğitim “Dinsel Ve Geleneksel Eğitimden Laik Ve Çağdaş



Gelişmiş toplumlarda bilgi edinme ve bilgiye ulaşmanın iki temel yolu, akıl ve bilimdir Temeli, inanç ve duygulara değil akla, deney ve gözlem yoluyla üretilen bilimsel bilgilere dayanır Eleştiri ve özeleştiriye açıktır Bu nedenle, değişimin gerektirdiği uyuma ve kendini yenilemeye yatkın bir yapıdadır Modern eğitimin bu yapısı, onun “laik eğitim olma” niteliğini sağlar
Yapılması gereken şey, Türkiyede din ile ilgili her türlü düzenleme ve faaliyetlerin kamusal alan dışına çıkartılması, başta anayasa olmak üzere bütün yasal düzenlemelerin bu doğrultuda yapılmasıdır Çünkü inancın devletten bağımsızlaşması ve özgürleşmesinin başka yolu yoktur “Temel insan hak ve özgürlüklerine ve devletin temel yasalarına aykırı olmamak koşulu ile her inanç kümesi, kendi din öğretimini kendi örgütleri ve katkısı ile kolaylıkla ve özgürce yaptırabilir İşte o zaman, Türkiye daha laik ve demokratik bir ülke olur
Şüphesiz ki dinin, toplumda “yükselen değer” haline dönüşümündeki tek etken geleneksel toplum yapısı değildir Ancak geniş halk kitlelerinin, giderek siyasal bir hüviyet kazanan din olgusuna destek vermesi, “İslam Devleti” ülküsünü benimsemiş “din eliti” için, amaca giden yoldaki en büyük gücü oluşturmaktadır Din elitinin amacı, siyasal bir mücadele ile İslami bir devlet sistemi olarak hayata geçirmek ve sosyo-ekonomik yapıyı dine göre yeniden yapılandırmaktır İslamın siyasal bir din oluşu ve toplumun gelenekçi alt yapısı sebebiyle laikliğin tam olarak benimsetilememesinin yanı sıra, bazı İslam ülkelerinin tek laik Müslüman ülke olan Türkiyede laik Cumhuriyetin çökertilmesi yolundaki gizli müdahaleleri ve devrim ihracı modelleri de dinin siyaset yolu ile egemen olması çabalarına hız katmaktadır Böylece din, tarım toplumundan sanayi toplumuna geçiş sürecini yaşamakta olan ülkemizde, yeniden canlandırılarak sosyal yaşama damgasını vurmaya hazırlanmaktadır Dinin bu hızlı yükselişinde, halkın dindar yapısını kullanarak oy toplamayı amaçlayan siyasetçilerin de büyük payı olduğu inkar edilemez Dinin sosyal hayatın gündeminde ilk sıralara yükselmesinde de halkın dini duygularını siyasi istismar konusu yapan oy avcılarının rolü büyük olmuştur Bu istismar, sonunda oy avcılarına bindikleri dalı kestirmiş ise de, din, Türkiyede siyasal gündemin bir numaralı maddesi haline gelmiş, eğitimde de alternatif öğretim modelleri üreterek, Atatürk Milliyetçiliği ilkesi ile çelişen uygulamaların yaygınlık kazanmasına zemin hazırlamıştır
Yukarıda, Prof Dr Halil Çivinin “Devlet, Laik Eğitim ve Din” başlıklı makalesinden, Prof Dr Nuri Serterin “21 Yüzyıla Doğru İnsan Merkezli Eğitim” adlı kitabından bazı çıkarmalar ve eklemeler ile yapılan özet değerlendirme, gerçek anlamda “laik, demokrat ve çağdaş” bir siyasal ve toplumsal yapıya sahip devletler için “ideal”dir Türkiyenin yönetim şekli laikliktir Toplum yapısı ise 75 yıllık gelişmeye rağmen hala gelenekselliğin ve dinselliğin etkisi altındadır Bu nedenle hala, siyasal ve toplumsal bir sorun olarak karşısında duran “devlet, laik eğitim ve din” sorununu çözüme kavuşturamamaktadır Sorunun çözümü, eğitimi ulusallaştıran, çağdaşlaştıran, laik ve demokratik bir çizgiye oturtan 3 Mart 1924 tarihli Tevhid-i Tedrisat Kanununun uygulanmasındadır
Türkiye, bu kanunu ve bu kanunu temel yapan diğer eğitim yasalarını ödünsüz uyguladığı taktirde “laik, demokratik ve çağdaş eğitim” idealine ulaşabilir Bu hedefe ulaşmayı kolaylaştıracak önerileri, Atatürkçü Düşüncede Eğitim ve Öğretim ilkeleri aşağıda, şu şekilde özetlemek mümkündür:
Sekiz Yıllık Kesintisiz Temel Eğitim ödünsüz uygulanmalı, bu eğitime uygun diğer yasal düzenlemeler Tevhid-i Tedrisat Kanununun amacına ve içeriğine uygun olmalıdır
Sekiz Yıllık Temel Eğitim, hayata hazırlayıcı ve yönlendirici olmalıdır
Eğitim, bireyler arasında fırsat eşitliği ve bölgeler arasında sosyal adalet ilkelerine uygun olarak yaygınlaştırılmalıdır
Bugün Türkiyede 10 milyon yetişkin okuma-yazma bilmiyor Her 4 kadından birinin okur-yazar olmadığı Güneydoğu Anadolu Bölgesinde bölge nüfusunun %55i, Doğu Anadoluda ise %42si kendi adını bile yazamıyor Birleşmiş Milletler Ulusların Gelişmesi Raporuna göre 8 yıllık kesintisiz eğitime geçen ülkemiz, okula başlama yaşı geldiği halde okula gönderilmeyen kız çocuklarının oranı %29 ile İran, Irak, Birleşik Arap Emirlikleri ve Cezayirden daha geri durumda yer alıyor Türkiyedeki %29luk okula gönderilmeyen kız çocuğu oranı, 2000li okumaz-yazmaz kadın nüfusunu oluşturacak Türkiyede 6 yaşın üzerindeki nüfusun okuma-yazma oranı %80i buluyor Ancak okuma-yazma bilenlerin %57sinin ilkokul mezunu olması, %20sinin de ilkokul mezunu bile olmaması düşündürücüdür
Eğitim demokrasiye, kalkınmaya, bilimsellik ve teknolojik gelişmeye yapısal uyum sağlamalıdır
Ortaöğretim kapsamındaki meslek eğitimi özendirilmeli, “Meslek-Eğitim” belge bağlantısı gerçekleştirilmeli, bu bağlantıyı kuracak “Sanayi-Eğitim“ işbirliği kurumlaştırılmalıdır
Yükseköğretimde kişilerin istekleri ve yetenekleri ilk planda gözetilmeli, programlar ve okullaşmalar bu iki unsura ve ülkenin ihtiyaçlarına göre yapılmalıdır
Eğitimi, her kademesi için, siyasi bir propaganda aracı olmaktan çıkararak, yükseköğretimdeki okullaşma oranını batı toplumlarının düzeyine çıkarmak gerekir
Türkiyede, 1961de %3,1 olan okullaşma oranı, bu yıldan sonra harcanan çaba sonucunda, 1991de, açık öğretim de dahil olmak üzere %15,3e yükselmiştir Açık öğretim dışındaki oran ise yalnızca %9,6 dır
Yüksekokullardaki okullaşma oranları ABDde %596, Güney Korede %37,7, Yunanistanda %27 olduğu dikkate alındığında, Türkiyenin yükseköğretimde kapasite artırımına gitmesi zorunluluğu ortaya çıkmaktadır
Şu husus göz ardı edilmemelidir; yükseköğretim fonksiyonu sadece diploma vermekten ibaret değildir Bilimsel düşüncenin dahi tam olarak benimsetilemediği, bilimi geriden izlemekte olan, hatta mesleki bir altyapı kazandırmakta dahi çoğu halde yetersiz kalan bir yükseköğretim anlayışı ile çağdaş dünyaya adım atmak ve bilimden söz etmek mümkün değildir
İmam-Hatip Lisesi” adı “İmam-Hatip Okulu” olarak değiştirilmeli ve eğitim programları Tevhid-i Tedrisat Kanununun 4 maddesinin öngördüğü şekilde, yalnızca halka din hizmetleri götürecek İmam-Hatip yetiştirmeye yönelik olarak yeniden hazırlanmalıdır
Bu okulların sayısı, ülkenin İmam-Hatip ihtiyacını karşılayacak şekilde zaman içinde azaltılmalıdır
Bu okul, mezunlarının yine Tevhid-i Tedrisat Kanununun öngördüğü gibi İlahiyat Fakültelerinden başka diğer okul ve fakültelere girişine izin verilmemelidir
Okul, öğrencilere bütün dinler ve inançlar hakkında bilgi vermeli, ancak onları belli bir inanca yönlendirmemelidir Bu nedenle okullarda verilen “din kültürü ve ahlak öğrenimi” içeriğine uygun sosyal nitelikli bir ders olarak işlenmeli bu ders sosyoloji eğitimi almış öğretmenler tarafından verilmelidir
Okul dışı din eğitimi ve öğretimi temel insan hak ve özgürlüklerine ve devletin temel yasalarına aykırı olmamak koşulu ile devletin sıkı denetimi altında yapılmalı ve bu eğitim için kesin olarak sekiz yıllık temel eğitimi bitirme koşulu aranmalıdır
Bugün ülkemizde, temiz inançlı yoksul halkımızın çocuklarını şeriat devleti için yetiştirilen 4500 vakıf, Nurcuların 1500, Süleymancıların 800 yurdu, özel dershane ve kuruluşlar, pansiyonlar, evler, 5854 gerici eğitim kurumu sıcak ilgiler, siyasal gülücüklerle izlenmektedir Ayrıca 124 radyo, 41 televizyon, 5200 yerel gazete, dergi, yayınevi de şeriatçıların destekçisidir
Eğitimciler, sekiz yıllık eğitime geçişle birlikte başlayan acil sorunların çözülemediğini belirterek, ders programları ve kitapların yenilenmediğini, öğretmen açıklarının kapatılamadığını, yönlendirmeye ilişkin rehberlik hizmetlerinin organize edilemediğini ve temel eğitimden çeşitli nedenlerle yararlanamayan çocukların sayısının azaltılamadığını dile getirmektedir
Umulur ki, Yıllık Kesintisiz Zorunlu Temel Eğitim girişimi, aradan bir yıl geçmesine rağmen siyasilerin politik amaçlı beklentileri yüzünden henüz istenilen düzeyde oluşturamadığı altyapısını tamamlar, konunun içeriğini gerçek anlamda laik eğitim ilkesine göre doldurur da, Cumhuriyetimizin kurulduğundan bu yana, hükümetlerin sosyal ve kültürel tercihlerine göre yönlendirilen eğitimimiz çağdaş niteliklere kavuşur, düşünce ufku geniş, çok yönlü bilgilenmiş ve eğitilmiş birey ve yurttaşların gelişmesine olanak verir
Ancak, gelişmiş ülkelerde kişi başına eğitim yatırımının 1000 dolar olduğu günümüzde, ülkemiz için layık görülen 50-100 dolarla bu mümkün olur mu bilinmez

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.