Prof. Dr. Sinsi
|
İbrahim Tenekeci'nin Yeni Şiir Kitabı
İbrahim Tenekeci'nin yeni şiir kitabı
İbrahim Tenekeci, beş yıl aradan sonra yeni bir şiir kitabı yayınladı
Hatice Saka'nın haberi
Tenekeci'nin, yetimlerin, yoksulların, işçilerin sesi olduğu, Türkiye'nin gerçeklerine ayna tutarken şair olmanın acısını da yansıttığı 'Ağır Misafir'i, her harfin hakkı verilerek yazılmış bir kitap
Şair İbrahim Tenekeci'nin yeni şiir kitabı Ağır Misafir Profil Yayınları arasından çıktı Daha önce Üç Köpük, Peltek Vaiz, Güzellik Uykusu, Giderken Söylenmiştir adlı şiir kitaplarına imza atan şair, Ağır Misafir'de de kaybedenlerin, kimsesizlerin sesi olmaya devam ediyor Yetimler, fakirler, işçiler, gençler, nineler ve dedeleri mısralarına taşıyan Tenekeci, köyden kente şehirden köye gidiş gelişlerin acısını ve umudunu anlatıyor “Artık şiir dizelerle değil, kelimelerle, hatta harflerle yazılıyor” diyen şair, modern şiirde, kullanılan her kelimenin, harfin hesabının verebilmelisi gerektiğine dikkat çekiyor
Su Seviyesi, Hayat Şartları ve Düzenli Birlikler kitabı oluşturan üç bölümün adları  Ama şiirlerin hepsi birbirinin devamı gibi  Ne dersiniz? Beş yıllık bir çalışmanın sonucu olan Ağır Misafir, kırk şiirden oluşuyor Ve bu kırk şiiri, insan hayatı gibi üçe böldüm İnsan hayatındaki üç devre nasıl birbirinin devamı ise, kitaptaki şiirler de öyle 
Her şiir kitabımı bir konu etrafında örüyorum Bütünlüğün bir nedeni de bu olabilir Ağır Misafir'de, malumunuz olmak üzere, insanı ve çevresini anlattım
Birinci bölümde daha çok benden yola çıkan şiirler var İkinci bölümde kız ve erkek çocukları, yetimler, gençler, nineler ve dedeler, fakirler, işçiler var Üçüncü bölümde ise iki şey birden: Birincisi, şehirle köy arasına bir sarkaç kurdum Biri ya da birileri, köyden şehre, şehirden köye gidip geliyor İkincisi de, şehirdeki ve köydeki hayatı anlatmaya çalıştım Şehir hayatına "düz koşu", köy hayatına "kır koşusu" diyerek; "Emtia" başlıklı şiiri şehrin hanesine, "Bereket" şiiri ise köyün hanesine yazarak, biraz durum tespiti yaptım
Netice itibariyle, Ağır Misafir'de bir insan, o insanın çevresindeki diğer insanlar ve insanların yaşadığı yerler var Fakat hep birlikte yalnızlık çekerek varlar
Bir şiirinizde de "Daima üzülürsün şairsen" diyorsunuz; sizi üzüyor mu şair olmak? Octavio Paz, şiir için "lanetli lokma" der Uçuş Denemeleri isimli kitabımda ise şiirle ilgili şunu söylüyorum: "Şiir düzenimi bozdu benim / Diyecektim, demedim "
Bir şair, şiiri reklâm ajansı olarak görmüyorsa eğer, şiir yazarak iki şey birden yapmış olur: Hem derdini, meselesini; hem de iddiasını ortaya koyar Bu ise, kolay bir şey değildir İnsanın canını yakar, sıkar vs
Bir kelimenin başına gelebilecek en kötü şey, o kelimenin şiirde eskimesidir Gül gibi, bülbül gibi, sevda gibi  Kendimce bu tür kelimelere yeni anlamlar kazandırmaya çalıştım Yine, adı şairlerle anılan bazı kelimeler vardır "Gümrah" deyince İsmet Özel, "çile" deyince Necip Fazıl akla ge-lir O kelimeleri kullanmamaya, kullansam bile onlardan daha iyi kullanmaya gayret ettim Bir de bazı kelimeler başlı başına şiirdi Mesela "gelincik" kelimesi  Bu kelimeyi kullanırken, mevcut şiirselliğinin altında kalmamaya çalıştım
Artık şiir dizelerle değil, kelimelerle, hatta harflerle yazılıyor Modern şiirde, kullandığın her kelimenin, harfin hesabını verebilmelisin Söz de, bir otomobil ya da bilgisayar gibi sürekli kendini yeniliyor Sözün de daima bir üst modeli çıkıyor Elli sene önce, ayakta kalmak için vasat olmak yeterliydi İş şimdi, bir lastik reklâmındaki şu iddiaya döndü: "İyi olmak yetmez!"
İşte, bunlar ve bunlara benzer onlarca şey, şiiri bir anlamda "lanetli lokma"ya dönüştürüyor Buna karşılık, çok şükür ki, Türkiye'de güzelliğin ölçüsü hâlâ şiirdir
İbrahim Tenekeci büyük şiiri aramaya daha ne kadar devam edecek? İlk şiirim tam yirmi sene önce, yerel bir gazetede yayımlandı O günden beri "büyük şiiri" arıyorum Aramakla bulunmuyor, fakat bulanlar da arayanlar 
Şiirlerimi Mustafa Kutlu hocama ilk getirdiğim zaman, yanılmıyorsam 1992'nin sonlarıydı, "bu işler nasip meselesidir" demişti Bu sözü hiç unutmadım Şiirden nasibim ne kadarsa, o kadar alacağım Planlar, projeler karşısında, hep şunu söylüyorum: "Ya bu gece ölürsem?"
Anlat dedim ağaca
İbrahim Tenekeci, Adem'in şaşkınlığını taşıdığını ve bunu gizlemek için şiir yazdığını söylüyor: "Şaşkınlığımı gizleyecek bir şey/ Bulamadım şiirden başka/ Rabbim ne der" derken; biraz da 'vadilerde şaşkın şaşkın dolaşanlara' gönderme yaptım Evet, benimkisi Hz Adem'den ve hayret makamından doğan bir şaşkınlık  Şaşırmışım ben! Güzel bir ağaç görünce şunu yapabiliyorum: "Anlat dedim ağaca, gölgesine uzanıp!"
|