Ankara - Kitap Özeti |
11-03-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Ankara - Kitap ÖzetiAnkara kitap özeti Yakup Kadri KARAOSMANOĞLU nun kaleminden bir kitap Cumhuriyetimizin başkenti Ankarayı anlatan Yakup Kadrinin “Ankara” adlı romanı, üç ayrı dönemi ve bu dönemlerin Ankara hayatını yansıtması yönüyle ilginç ve okunmaya değer bir eserdir Romanın başkahramanı Selma Hanımın hayatı, evlilikleri ve insanî ilişkileri ile birlikte Ankaranın üç dönemi canlı tasvir ve olaylarla verilir Bu dönemler: 1 Millî Mücadeleden önceki Ankara (Savaş zenginlerinin, yolsuzlukların ve arayışların belirdiği Ankara) 2 Millî Mücadeledeki Ankara (Millî silkinişin ve yeniden toparlanan, zaferi kazanan Ankara) 3 Millî Mücadeleden sonraki Ankara (Savaş sıkıntılarının geride kaldığı, modernleşen ve bir o kadar da özünden kopup sosyeteleşen Ankara) Selma Hanım, İstanbuldaki bir bankada muamelât şefi olarak görev yapan kocası Ahmet Nazif Bey ile birlikte Ankaraya gitme hazırlıkları yapar Önce deniz yolu ile İneboluya; oradan da kara yolu ile (İnebolu - Kastamonu - Çankırı güzergâhı = İstiklâl Yolu) Ankaraya gelirler Onların Ankaraya gelmek istemelerindeki en büyük amaç; bir kurtuluş ümidi aramalarıdır Çünkü, İstanbul yabancı devlet askerleri tarafından işgal altındadır ve Türklere her türlü işkence ve zulüm yapılmaktadır Onlara göre; Ankarada başlatılan Millî Mücadele, dolayısıyla Ankara adı, bir kurtuluş umududur Selma Hanım ve Nazif Bey, Ankaraya gelişlerinde Tacettin Mahallesindeki küçük bir eve yerleşirler Yerleştikleri evin sahibi Ömer Efendi ve ailesi Ankaranın seçkin kimselerindendir Bu seçkinlik, soydan ziyade para ve mala dayanmaktadır Ömer Efendi ve ailesi Birinci Dünya Savaşından yararlanmayı bilen savaş zenginlerindendir Birinci Dünya Savaşı döneminde bu tür zenginlerin birdenbire ortaya çıkması olağan olduğu için halk, Ömer Efendiyi ve ailesinin bu türedi zenginliğini yadırgamaz “Zira Büyük Kavgada cephe gerisini tutanlardan birçoklarının, yalnız Ankarada değil, memleketin her bucağında böyle hiç yoktan servet ve samana konuverişleri en tabiî hadiselerden biri hâlini almıştır” (Karaosmanoğlu, 1934:23) Nazif Bey, bir gün eski arkadaşlarından Murat Beyle karşılaşır Murat Bey, Büyük Millet Meclisinde mebustur ve Etlikteki bağ evinde oturur Murat Bey; Nazif Bey ve karısı Selma Hanımı Etlikteki bu bağ evine davet eder Ankaranın monoton havasından sıkılan Selma Hanım, kocasını razı eder ve Murat Beyin Etlikteki bağ evine gidilir Murat Beyin evinde bir başka misafir daha vardır Binbaşı Hakkı Bey… Selma Hanım, Bnb Hakkı Beyin gururlu, milliyetçi ve vatanperver düşünceleri karşısında büyülenir Sonraki günlerde ve haftalarda Bnb Hakkı Bey ve Selma Hanım at gezintilerine çıkarlar Nazif Bey, karısı Selma Hanımın Bnb Hakkı Beyle yaptığı bu at gezintilerine sesini çıkarmaz, doğal karşılar Fakat, ev sahibi Ömer Efendi; Selma Hanım, kocası Nazif Bey ve Bnb Hakkı Beyin tutum ve davranışlarını hoş karşılamaz; onları “yabanlar” olarak nitelendirir Nazif Bey, Ömer Efendinin kendileri için kullandığı “yabanlar” kelimesini, “yabancılar” olarak yorumlar Ömer Efendi, bu kişilerin hareketlerini onaylamamasına rağmen sesini çıkarmaz Çünkü, neticede Nazif Bey, bankada çalışmakta ve biri mebus, diğeri binbaşı olan iki önemli dostu bulunmaktadır Ne de olsa bu makamlarda bulunan kimselere ihtiyacının olacağını düşünür ve beğenmese de onlarla iyi geçinmenin menfaati icabı olduğuna kanaat getirir Bir başka gün Selma Hanım; kocası Nazif Bey, kocasının arkadaşı Murat Bey ve ailesinin, Bnb Hakkı Beyin de birlikte bulunduğu bir sohbet toplantısında Neşet Sabit adında İstanbuldan yeni gelmiş bir yazarla tanışır Selma Hanım, Bnb Hakkı Beyden etkilendiği gibi, Neşet Sabit Beyden ve konuşmasından çok etkilenir Neşet Sabitin Selma Hanım üzerinde bıraktığı bu etki, sonraki zamanlarda da kendini gösterir Selma Hanım, silâh kullanmayı iyi bilir Bnb Hakkı Beyin yaptırdığı atış denemelerinde başarılı olur Bu başarısından cesaret alan Selma Hanım, Bnb Hakkı Beyden kendisinin cephe ya da cepheye yakın yerlerde görevlendirilmesini talep eder Bu talep karşısında Bnb Hakkı Bey, aracı olur ve onun Eskişehirdeki bir askerî hastahanede görev almasını sağlar Selma Hanımın hastahanede göreve başlamasından bir hafta sonra Yunanlılar taarruza geçer Bu durumda Ankaraya geri döner Ankara halkı, ümitsiz biçimde şehri boşaltma faaliyetlerine girişir Selma Hanım ise, Yunanlıların Ankaraya gelemeyeceği konusunda kesin inançlıdır Çünkü, hastahanede görev yaptığı kısa süre içinde yaralı askerlerin bir an önce cephedeki arkadaşlarının yanına dönme isteklerini unutamamıştır Bu inancını, tanıdığı herkese söylemeye ve halka moral vermeye gayret eder Kocası Nazif Beyin tüm ısrarlarına rağmen Ankarayı terk etmez ve Cebeci hastahanesindeki görevinin başından ayrılmaz Ona göre, Ankara; vatanın kalbinin attığı kutsal bir şehirdir Millî uyanış ve zafer; ancak Ankaradaki mücadeleye bağlıdır Bu nedenle Ankara, terk edilmemelidir Nazif Bey, karısı Selma Hanımın kendisini dinlememesi karşısında ondan ayrılır Nihayet, Selma Hanımın beklentileri meyvesini verir Türk ordusu, Sakaryada zaferi kazanır Bu zaferin arkasından ise Büyük Meydan Muharebesi ile Türk milleti Yunanlılara ağır darbeler vurur ve nihayet Yunanlıların elindeki güzel İzmir, geri alınır Türk milleti kesin zaferi elde eder Bnb Hakkı Bey de “Miralay” rütbesi ile Ankaraya döner Selma Hanım, önceden de çok takdir ettiği Miralay Hakkı Bey ile evlenir Bu arada Nazif Bey, Selma Hanımdan boşandıktan sonra kötü bir hayata sahip olur; tanınmaz ve silik özellikler çizer “Selma Hanım, Nazifin kendisini bıraktıktan sonra , ne kadar bedbaht olduğunu da biliyordu … Yumuşak, pembe, sessiz ve uslu Nazif; kuru, sinirli, sert ve haşin bir insan olmuştu Kendini tamamıyla içkiye verdiğini söylüyorlardı” (Karaosmanoğlu, 1934:90) Miralay Hakkı Bey, emekli olur ve bir şirkette meclis idare reisliği görevini alır Sonraki zamanlarda ise Nazif Bey gibi o da Selma Hanımın gözünden düşer O artık, cepheden yeni döndüğü zamanlardaki Selma Hanımın gözündeki “ilah” değildir Giyinişini, yaşayışını ve Selma Hanıma olan tavırlarını çok değiştirir Ayrıca, lüks yaşamaya merak sarar Miralay Hakkı Beydeki bu tür değişiklikler, Ankarada yaşayan diğer insanların da pek çoğunda görülür “Nazif, ne kadar eski Nazif değilse, Miralay Hakkı Bey de o kadar eski Hakkı Bey değildir Selma Hanımın, bu Hakkı Beye, ikide bir Nerede o tunç rengin? Nerede o çelik gövden? Nerede o sert ağzın? O koyu kumral bıyıkların? diye soracağı geliyor” (Karaosmanoğlu, 1934: 92) Batılılaşmayı yanlış algılayan insanlar, alafranga hayat tarzını kendine ölçü almaya başlar Ankarada yaşayanların önemli bir bölümü; Gazi Hazretlerinin inkılâplarını yanlış yorumlar; çağdaş yaşamanın balolarda, gece eğlencelerinde ve çaylarda boy göstererek eğlenmek olduğunu düşünür Özellikle dönemin bürokrat ve aydınlarının bir bölümü birbirleriyle gösteriş yarışına girerler Hakkı Bey de, Avrupayı gören ve Avrupalılarla sıkı ticarî ilişkilerde bulunan biri olarak bu gösteriş yarışının içinde yerini alır “Hakkı Bey: - A hanım, diyordu Bir defa , ben Avrupada bulunmuş bir adamım (Harb-i Umumîde bir kere Almanyaya gitmişti) Sonra da Avrupa adap ve muaşeretine dair ne kadar kitap görürsem alıp okuyorum Artık, benim yaptığımın doğruluğundan şüphe edilir mi?” (Karaosmanoğlu, 1934:110) Hatta, sade bir aile hayatı olan Murat Bey bile, bu olumsuz ortam içinde gülünç duruma düşmekten kendini kurtaramaz ve bilinçsiz faaliyetleri ve tavırlarıyla Selma Hanımı şaşırtır Murat Bey, mebusluğu bırakır ve safahat âlemi içinde özünü kaybeder Murat Beyin arabasından, çay ve yemek davetlerinden azamî derecede yararlanan insanlar, gerçekte onun samimî dostları değildir Selma Hanım, yılbaşı eğlencelerinin düzenlendiği yeni açılan Ankara Palas Otelinde önceden tanıştığı ve etkisinden kurtulamadığı Neşet Sabit Beyle tekrar karşılaşır Neşet Sabit Bey; Ankarada bir evde tek başına yaşamasına rağmen, İstanbuldaki bir gazetenin yazarlığını ve muhabirliğini yapar Ayrıca, tercüme işleriyle uğraşır Neşet Sabit Bey de, Selma Hanım gibi Ankara sosyetesinin bilinçsiz hayat tarzından rahatsızdır İki eski dost, duygu ve düşüncelerini birbirlerine aktarırlar O günden sonra birlikte gittikleri tüm balo ve davetlerde Selma Hanım ile Neşet Sabit Beyin sohbet konusu Ankara halkı üzerindeki değişme ve Batılılaşma kavramının yanlış anlaşılmasıdır Cumhuriyetin ilk yıllarında Ankara, yalnız insanlarıyla ve hayat tarzı ile değil, mimari ve evlerin iç dekorasyonu ile de Avrupaî tarza uygun olarak değişiklik gösterir Gerek Selma Hanım, gerekse Neşet Sabit Bey; Batılılaşmanın bir eğlence tarzı olmadığı; bilimsel gelişme, değişme ve işletme gücü olduğunda hemfikirdirler Bu düşünceler; Selma Hanımı Hakkı Beyden iyice uzaklaştırır Ayrıca, Hakkı Beyin yabancı bir kadınla olan flörtü ve Selma Hanımın kendi hayatını kurmak istemesi, onları boşanmaya kadar götürür Selma Hanım ikinci kocası Miralay Hakkı Beyden ayrılır Neşet Sabit Beyin yardımıyla Selma Hanım öğretmen olur Cumhuriyetin kuruluşunun onuncu yıl kutlama törenlerinde Gazi Hazretlerinin konuşmasını Selma Hanım, yeni kocası Neşet Sabit Beyle birlikte büyük bir coşkunlukla dinler Artık, Atatürkün oluşturduğu inkılâplar, halk tarafından özümsenir; Ankaranın çehresi ve bütün Türkiyenin hayat tarzı da olumlu bir değişme sürecine girer Ankaranın bu değişen çehresine ayak uyduramayan, kendi menfaatlerini, ülkenin menfaatlerinden önde gören, yanlış Batılılaşan sosyete grup, Ankarayı terk eder ve Avrupaya yerleşirler Murat Bey ve ailesi de bunlardan biridir Selma Hanım, Murat Bey ve ailesine acır ve onların Avrupada barınamayacağını düşünür Selma Hanım ve üçüncü kocası Neşet Sabit Bey, Kaledibinin Cebeciye bakan yamacında bir apartman dairesinde yaşar Selma Hanım, öğretmenliğine devam ederken Neşet Sabit Bey de roman yazarlığı ile meşgul olur Ayrıca, Neşet Sabit Beyin yazdığı “Kaltabanlar” adlı komedi eseri, Devlet Tiyatrosunun açılış töreninde sahnelenecektir Neşet Sabit Bey, bu büyük güne hazırlanmanın telaşı ile faaliyetlerine hız verir Nihayet, oyunun sahneye konacağı gün gelir Tiyatro oyununu izlemeye gelenler arasında Atatürk de bulunmaktadır Oyun, çok başarılı bir şekilde sahnede sergilenir Atatürk, Neşet Sabit Beyi yanına çağırtır ve onu tebrik eder Oyunun sahnede sergilenmesinden sonra oyunda görev alan ekip ile birlikte sabaha kadar eğlenen Selma Hanım ve Neşet Sabit Bey, yorgun bir şekilde evlerine dönerler Selma Hanım, Neşet Sabit Beyi çok sevmesine rağmen, onun başka kadınlarla olan ilişkisinden şüphelenir Özellikle, oyunda rol alan Yıldız Hanım adlı genç bir kızla olan yakınlığını kıskanır Ancak, Yıldız Hanımın sporcu bir gençle evlenmesi ile bu şüphelerinden kurtulur Yıl 1933′tür Selma Hanım, hayal kurmaktadır 1943 yılında yapılacak Cumhuriyetin 20 yıl dönümü kutlamaları arasında kendini hissetmeye başlar Hayalleri içinde, bir gün evine döndüğünde kendine gelen bir mektuptan Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunun yirminci yıldönümü için yapılacak kutlamaların düzenleme komitesine seçildiğini öğrenir Bu mektupla, yaşlandığının farkına varır Cumhuriyet kurulalı yirmi yıl olmuştur Cumhuriyetin yirminci yıl kutlamaları da, onuncu yıl kutlamalarında olduğu gibi büyük bir coşku yapılır Binlerce insan, bir sel gibi Çankayaya akar, halk tek vücut olur Kutlamalara katılan Selma Hanım ve Neşet Sabit Bey, ilerleyen yaşlarının verdiği zayıflıkla yorgun düşer ve evlerine dönerler Uzaktan işitilen şenlik seslerinin eşliğinde ve içtikleri ıhlamur sayesinde yorgunluklarını atmaya çalışırlar (Cumhuriyetin 20 yıl kutlamalarını anlatan bölüm içindeki ifadeler, Selma Hanımın hayalleriyle ilgilidir) Yakup Kadri KARAOSMANOĞLUnun “Ankara”, birbirinden farklı dönemlerdeki Ankarayı yansıtması yönüyle okunmaya değer bir romandır Özellikle, Millî Mücadele dönemi ile Cumhuriyetin ilk yıllarındaki insanların karakteristik özelliklerini anlatması, romana ayrı bir değer kazandırmaktadır |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|