20 Denizli |
10-29-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
20 DenizliDenizli Pamukkale Denizli Pamukkale Travertenleri Denizli Evleri Denizli incirlipınar parkı |
20 Denizli |
10-29-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
20 DenizliDENİZLİ HOROZU Gecelerin Karanlığına Karşı Doğacak Güneşin Müjdesini Haykıran Horoz Denizli Horozu "Her Horoz Kendi Kümesinde Öter Denizli Horozu İse Her Yerde Öter" |
20 Denizli |
10-29-2012 | #3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
20 DenizliPamukkale'nin binlerce yıldır yerleşim merkezi olmasını sağlayan şifalı termal su, bölgenin dünyaca ünlü beyaz travertenlerinin de hayat kaynağı Pamukkale'nin hemen yakınındaki Karahayıt ve Gölemezli'deki termal kaynakların romatizma, kalp, mide, damar sertliği, tansiyon ve deri rahatsızlıklarına iyi geldiği ifade ediliyor Bölgedeki bazı oteller, termal tedavi konusunda eğitim almış uzman personeliyle sağlık turizmine yönelik hizmet veriyor Pamukkale'deki termal havuz, yaz-kış ısısı değişmeyen 35 derecelik suyuyla bölgeye gelen turistlerin keyifli zaman geçirmesine de imkan sağlıyor |
20 Denizli |
10-29-2012 | #4 |
Prof. Dr. Sinsi
|
20 DenizliGezilmeli-Görülmeli Yeşildere Şelalesi Pamukkale’ye giderken Korucuk köprüsünü geçip Irganlı sapağına girin 31 kilometrelik asfalt yol sizi önce Güzelpınar’a ulaştıracak 9 kilometre sonra Sakızcılar köyüne, Hocanın Yeri isimli tabelaları takip ederek de Ağlayankaya’ya ve Yeşildere Şelalesine ulaşacaksınız Yüksekliği 55 metre olan ve kışın yağışların etkisiyle genişliği altı metreye yayılan şelalenin zemini, sünger görünüşlü kayalar ve zümrüt yeşili yosunlarla kaplı Çevresi ise ilginç kök yapısıyla dikkat çeken 300-400 yaşındaki anıt çınar ağaçları ile çevrili Yeşildere şelalesi piknik alanında bulabileceğiniz tek şey alabalık Şelaleden doldurulup içilen su iştah açıcı ve hazmettirici Güney Şelalesi Denizli’nin 76 km kuzeyinde Çal, Buldan, Sarıgöl, Eşme ve Denizli arasındaki ilçe, dördüncü jeolojik dönemde oluşmuş; önemli alüvyon yatakları ve dağlık engebeli arazi üzerine kurulmuş Dinar dağlarından doğan Çivril yakınında Işıklı baraj gölünü geçtikten sonra, Çal ilçe sınırlarını aşarak Güney’in Adıgüzeller köyü yakınlarında Banaz ve Hamam çayları ile birleşen ancak yeteri kadar sulama amaçlı kullanılamayan Büyük Menderes nehri, burada derin vadilerden akıyor Menderes vadisi, özel bir kuş cenneti sayılıyor Gündüz ve gece öten kuşların yanı sıra, yaban ördekleri, kerkenez, hatta Kartalkaya’da kartal, atmaca ve şahin bile görülebiliyor Bölgede step ağırlıklı Akdeniz bitki örtüsü hakim Yörede yaz-kış yaprağını dökmeyen iğne yapraklı ağaçlar, çalı, ardıç, zeytin ve kızılağaca rastlanıyor Laodikeia Denizli-Pamukkale yolunun 5 km’sinden sola sapılınca tiyatronun önüne çıkılıyor İncil’de sözü geçen Anadolu kiliselerinden biri Laodikeia’da bulunuyor Kent, daire biçimi surlarla çevrili Biri kuzey, diğeri kuzeydoğuda iki tiyatro kalıntısı vardır Büyük tiyatro 50, küçük tiyatro 45 basamaklı Kentin en iyi korunmuş yapısı çeşmesidir Çok sayıda kabartma ve heykelle süslü çeşmenin havuzunun iki yanında sütunlar var Roma Dönemi su yollarının kemerleri günümüzde de görülebilmektedir Kimi yerlerde 100 metre yüksekliğe ulaşan kemerler bulunmaktadır Stadion kentin güney ucundadır Yazıtından 79 yılında yapıldığı anlaşılmaktadır Ayrıca İon tarzı tapınak, odeon ve gymnasion kalıntıları görülebilmektedir Ancak bunlardan çok az şey günümüze ulaşabilmiştir Kent dokumaları ve özellikle iç çamaşırları ile ünlüydü Denizli’nin tekstilciliğinin tarihi kökleri olduğu anlaşılıyor Pamukkale Denizli’nin turistik önemi travertenleriyle ünlü Pamukkale’den geliyor Çoğu pamuk dağına benzeyen beyazlıkta, bir kısmı da ebem kuşağı gibi rengarenk travertenler Çaldağ’ın güney yamacından çıkan ve kalsiyum oksit içeren ırmağın sularıyla oluşmaktadır Sudaki karbondioksit uçuyor ve geriye kalsiyum kalıyor Güneş ışığının da etkisiyle beyazlama oluşuyor Testi ve benzeri şeyleri suya atarak üzerinin kaplanmasını sağlayan çevre sakinleri bunları turistlere satmaktadır Pamukkale sadece ender görülen bu özelliği ile değil aynı zamanda şifalı kaplıca özelliği ile de ilgi çekmektedir Çok eski çağlardan beri kaplıca olarak değerlendirildiği bilinmektedir Bir çok hastalığa yararlı olan termal suların en çok güzelleştirici etkisi ilgi çekiyor Bu özelliği de eski çağlardan beri biliniyor Hierapolis Kenti Bergama krallarından II Eumenes’in kurduğu ve adının da efsaneye göre Bergama’nın kurucusu Talephos’un karısı Hieda’dan geldiği sanılmaktadır MÖ 133’de II Attalos’un vasiyetnamesine göre Bergama Krallığı ile birlikte Hierapolis de Romalılara miras olarak bırakılmıştır MS 17’de büyük bir depremle yıkılmış Yeniden kurulan kent MS 2 ve 3 yy’larda gelişti Hıristiyanlık daha önce Musevi olan kent halkı arasında hızla yayıldı Bu arada İsa’nın havarilerinden St Apostle Philip de burada öldürüldü Anıt mezarı kentin yukarısında çal Dağı’nın eteklerinde Bugün gördüğümüz kent bir çok deprem geçiren bölgede Romalılarca kurulan sonuncu kenttir Antik kent travertenlerin hemen yanındaki Pamukkale Müzesi’nden başlanarak gezilebilir Müze içindeki eserlerin değeri yanında yapının özelliği ile de dikkat çekicidir Burası antik kentin büyük hamam yapısının küçük odasıdır Karahayıt Pamukkale’nin 5 km uzağındaki Karahayıt köyünün şifalı suları, hamamları Pamukkale ile aynı özellikleri göstermektedir Travertenler ve antik kent çevresinde fazla yapılaşmanın önlenmesi için turistik tesis yapımına bu bölge açılmıştır Nitelikli otel ve tatil köyü kurulmaktadır Yeraltındaki Pamukkale Pamukkale’deki travertenlerin bir benzerini, yeraltında, bir mağarada görmek ister misiniz? O zaman Denizli’den’den ana yola çıkıp Afyon tarafıne seyretmek gerekiyor Kaklık beldesinde, sola Çimento Fabrikası yoluna giriliyor ve 6 km sonra Kaklık mağarası ağzına ulaşılıyor Çağlayarak akan suların içinden geçip aşağı inildiğinde bir doğa harikası olarak traverten oluşumları çıkıyor karşınıza Mağaranın ışıklandırılarak turizme açılması için çalışmalar yapılıyor Biri yer üstünde, diğeri yer altında iki doğa harikasını arka arkaya görmek çok güzel bir duygu yaratıyor Pamukkale Üzerine Bir Efsane Pamukkale sularının güzelleştirici etkisi tarih boyunca biliniyordu Yöre halkının dilden dile aktardığı söylenceye kulak verelim: Yoksul bir ailenin çirkin mi çirkin bir kızı varmış Gelinlik çağa geldiği, akranları evlenip çoluk çocuğa karıştığı halde garip kızın bir talibi çıkmamış Buna çok üzülen kız alıp başını kırlara doğru yürümüş Pamukkale’ye geldiğinde canına kıymaya karar vermiş Kendini yüksek kayalardan aşağıya atıvermiş Bir su birikintisinin içine düşmüş ve orada kala kalmış Denizli Beyi’nin yakışıklı ve yiğit oğlu da o sıra avdan dönüyormuş Suların içinde birinin öylece yatıp durduğunu görünce koşup başına varmış Kızı çevirip yüzüne bakınca da o anda vurulmuş Kız inanılmaz güzellikteymiş Yarasını beresini iyileştirmiş ve Pamukkale’nin suyunun bir anda güzelleştirdiği yoksul kızla evlenmiş |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|