Prof. Dr. Sinsi
|
Özgürlük|Makaleler-Denemeler
ÖZGÜRLÜK NEDİR?
Belki de Türkiye’deki edebiyatla ilgilenenlerin en az bildiği konulardan biri Puşkin’in şiir dehasıdır 1799’da doğan şair, çağdaş Rus edebiyatının kurucusu olarak anılmakla kalmayıp, despotluğa ve çarlık düzenine karşı verdiği amansız savaşla da özgürlük düşüncesinin yapı taşlarından biri olmuştur
Puşkin’i Türk okurunun şiirlerinden dolayı tanımamasının en büyük nedeni, çok yalın bir dil kullanmasıdır Yani bu aşamada, Oktavia Paz’ın “şiir başka dile çevrilemez,” savını haklı çıkartacak bir örnekle karşı karşıyayız
Puşkin’in ele avuca sığmaz kişiliğinin yanı sıra, çok önemli bir özelliği de özgürlük üzerine ürettiği düşüncelerdi Doğuştan var olan kişisel özgürlüğünü diğer insanlarla paylaşma isteği Tsarskoye Selo (şimdiki adı Puşkin kentidir) lisesinde başlar Kendisini özgürlük konusunda ilk etkileyen felsefe öğretmeni A P Knutsin’dir Knutsin, Çar’ın ve saraya yakın kişilerin yoğun baskısından çekinmeden, her insanın yasalar önünde eşit olduğunu, yasaların insanlar için yapıldığını, yasaların getirdiği zorlamalara, Çar da dahil herkesin uyması gerektiğini söylüyordu Felsefe öğretmeni, genç öğrencisi üzerinde yeni bir düşüncenin doğmasına neden olmuştu: Özgürlük
Knutsin halktan yana bir taşra öğretmeniydi, ama yürekliydi Bir keresinde, Tsarskoye Selo’yu(*) Çar’ın ziyaretinde yaptığı konuşmada, konuşmasını Çar’a değil öğrencilerine dönerek yaptığı için hakkında soruşturma açılmıştı
Puşkin, böyle bir öğretmenin düşüncelerini bilerek ya da bilmeyerek paylaşarak liseden mezun oldu Ama lisedeyken kendisini etkileyen bir başka olay da Napolyon’un Rusya’ya savaş açmasıydı Napolyon Puşkin’i hem olumlu hem de olumsuz etkilemiştir Zekâsına toz kondurmadığı bu ünlü komutanın kaprislerine binlerce kişinin alet olmasını da kabul edememiştir
1817 yılında, yani lise son sınıf öğrencisiyken Pyotr Çadayev ile tanıştı Çadayev, Tsarskoye Selo’daki muhafız alayında görevliydi ve kültürlü bir insandı Puşkin’den 5 yaş büyüktü Geniş bir felsefe ve edebiyat bilgisi vardı Puşkin’e ilk öğretisi, şiirin sadece bir eğlence olmadığı, ciddi çalışma, açık ve sağlam bir anlatımla yazılması gerekliliğiydi
Puşkin Çadayev ile sadece edebiyat üzerine konuşmuyordu Her ikisinin de, giderek zayıflayan ve ülkeyi yoksulluğa sürükleyen çar yönetiminden şikayeti vardı, ama Çadayev bunu Puşkin’e göre daha dingin, daha sakin bir bakış açısıyla yorumluyor, genç şairin düşüncelerinin sağlamlaşmasına neden oluyordu
Puşkin, Çadayev’ten o kadar çok etkilenmişti ki, yıllar sonra “Çadayev’in Portresi” başlıklı bir şiir yazdı:
O, ilahi gücün yüce istemiyle,
Çar buyruğunun zincirleri arasında doğmuş  
Roma’da doğsa Brütüs olurdu, Atina’da Perikles,
Burada ise yalnızca muhafız subayı, o kadar
Bu şiirin ardından, “Çadayev’e” başlıklı bir şiir daha yazdı:
İnan dostum, bir gün doğacak,
Mutluluğun o büyülü yıldızı,
Rusya da düşlerinden uyanacak,
Ve totalizmin enkazları üzerine
Bizim adımız yazılacak!
Puşkin’in çok değişken bir kişiliği, arsızlığı ve tutarsızlığı olduğu hep bilinir ve söylenir Ama yeteneği konusunda asla bir tartışma yaratılmamıştır Yazdığı öyküler, povestler (uzun öyküler) ve romanlarıyla Rus edebiyatının kilometre taşlarından biri olmuştur, ama asıl onu dünya edebiyatında ön sıralara çıkartan şiirleridir
Basit bir konuya dayandığı izlenimini veren Yüzbaşının Kızı romanı, aslında Rusya’yı derinden sarsan Pugaçev Ayaklanmasının lirik anlatımıdır Roman sanatının daha emekleme döneminde olduğu sıralarda yazılan bu lirik destan, aynı zamanda roman sanatının bu günlere gelmesinde bir hareket noktasıdır
Biz yine Puşkin’in gençlik yıllarına dönelim ve o dönemin Rusyası’ndan kesitlerle devam edelim:
Çar I Aleksandr, Napolyon’a karşı, geri çekilme taktiğiyle, büyük bir başarı kazanmıştı ve bunun sarhoşluğu içinde ülkeyi iyi yönetemiyordu Kendisini Napolyon ordularına karşı, tüm Hıristiyanlık dünyasının koruyucusu olarak görüyordu 1815 yılında, büyük Avrupa devletleri politikasını Hıristiyanlık ilkelerine bağlı kılmak amacıyla bir kutsal birleşme tasarısı hazırladı Ama hesap tutmadı Kutsal birleşme, Avrupa’da halk idaresinin her türlü belirtilerini boğmaya hazır bir birlik haline geldi
Aydın Rus gençliği, kutsal birleşmeye karşı çalışmalarda bulunuyorlardı Onların umudu, I Aleksandr’ın Rusya’yı candan seviyor görünmesiydi Ama Aleksandr, Rusya’yı seviyor, Rusları sevmiyordu Her şeyden önemlisi de halkını sevmemesiydi Onun için saygılı, erdemli, duygulu Almanlar Ruslar’dan çok daha üstündü Alman kentleri, düzenli yaşantılarıyla hayranlık uyandırıyordu Yine Aleksandr’a göre, Rus halkı, toplum yaşamı için olgunlaşmamıştı Özgürlüğü anlayamazdı, özgürlüğü kullanmayı asla bilemezdi, beceremezdi Eğer Rus halkına biraz ödün verilecek olsa ayaklanmalar başlardı
Bütün bunları yakından gözleyen, arkadaşlarının da büyük hayranlık duyduğu Puşkin, Çar I Aleksandr’ın baş müşaviri ve bütün bu işlerin “müsebbibi” Arkaçeyev ile ilgili bir şiir yazdı:
Bütün Rusya’nın zalimi,
Valilerin celladı,
Sıradan bir kurul öğretmeni
Ama Çar’ın ise kardeşi, dostu
Kötülük, intikam dolu,
Akılsız, duygusuz, hatta --------,
Kim bu adam? “Çar’a dalkavukluk eden?”
     Sıradan bir asker
Puşkin artık tamamıyla Çar’a ve onun despot yönetimine karşıydı ve tabii ki ölümüne de o kadar yakındı Yaşamında en önemli olaylardan biri de Dekabrist (Aralıkçılar) ayaklanmasıdır Bu konuda önemli kuşkular var Puşkin hakkında Dekabristler Çar’a karşı ayaklanıp da yüzlere varan kayıp verdiklerinde, Puşkin aralarında yoktu Daha sonra, katılmak istediğini, ama geç kaldığını belirtmiştir Aslında Puşkin, Dekabristlerin düşüncelerini benimsemiyordu Ama yine de şunları söylüyordu:
Özgürlüğü şakımak istiyorum,
Tahtlar üzerine kurulmuş yozluğu yenmek için  
|