|  | Usta Tiyatro Metni, Usta Skeç |  | 
|  10-24-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Usta Tiyatro Metni, Usta SkeçUsta Tiyatro Metni, Usta Skeç KİŞİLER AYDIN USTA (20 yaşlarında) ADİL BEY (50 yaşlarında) HALİL (20 yaşlarında) TURAN (20 yaşlarında) KAMBER (20 yaşlarında) MUHARREM (30 yaşlarında) ALİ (15 yaşlarında) MÜFETTİŞ (40 yaşlarında) EMİNE (20 yaşlarında) DEKOR Sahnenin ortasında bir marangoz tezgahı  Tezgahın arkasında el aletlerinin konulduğu bir tarafı kapaklı açık raf, raflarda el aletleri dizilmiş  Tezgahın bir yanında birkaç işkence, tahta ve sunta parçası gelişi güzel konulmuş  Sahnenin bir köşesinden makinelerin bulunduğu bölüme geçilen bir kapı ve kapının yanına işçilerin elbiselerini astığı askı, önüne küçük bir sehpa ve birkaç tabure   GEREKENLER AKSESUAR Marangoz aletleri, alafranga bir WC taşı, kapılı ve düz paravanlar, kan görüntüsü verebilecek madde, hoparlör   KOSTÜM Yeteri kadar iş önlüğü, eski pantolon ve ayakkabılar EFEKT Marangoz makinelerinin önce tek, sonra düzensiz sıralı karışık sesleri, ağaç kesme sesleri 1  PERDE (Perde açıldığında Halil iş önlüğünü giymektedir  Giyinip bitirdikten sonra Ali içeri girer) HALİL – (gülerek) Ooooo, teşvik-i mesaiye hoş geldiniz Ali bey hazretleri  (sertçe) Neredesin ulan sen, vali bile bu saatte kalmıyor, çırak mısın, patron musun sen? ALİ – (telaşlı) dur hele anlatayım  Tam geliyordum, emine abla çağırdı, bana şey dedi   HALİL – (sevinerek) ne dedi, ne dedi? ALİ – Dedi ki Halil ustaya selam söyle, onunla konuşuyorduk, o yüzden geciktim usta   HALİL – ah emine ah, demek selam söyledi  (içeri muharrem girer) MUHARREM – günaydın arkadaşlar HALİL ve ALİ – günaydın ağabey  (muharrem iş önlüğünü giyer) HALİL – (Ali’ye) başka ne dedi? (muharreme) ağabey, emine bu sabah selam yollamış bana   MUHARREM – Ne zaman, ne zaman? Bu sabah mı? (Ali’yi göstererek) bu fırıldak mı söyledi? HALİL - Evet  Yoksa doğru değil mi? MUHARREM – Ulan adam (bilgi yelpazesi  net) bu fırıldağın sözüne inanır mı? Emine dün ablasına gitmiş, burada yok ki   HALİL – (Ali’ye saldırır) ulan demek dalga geçiyorsun ha, velet (Ali kaçar, kaçarken içeri girmekte olan Turan’a çarpar) TURAN – selam arkadaşlar (Ali’yi yakalayıp başına vurur) gene ne halt etti bu fırıldak? ALİ – (başını tutarak) ya her gelen benim başıma vuruyor, sanki deneme tahtası HALİL – (Ali’ye) hak ediyorsun işte hıyar ağası, sen boyuna bakmadan herkesle dalga geçersen az bile   TURAN – ya biliyor musunuz gelirken ne oldu? Evden çıktım, baktım kızın biri bana nasıl bakıyor, hemen yanına yaklaştım   ALİ – Ne kadar güzelsin yavrum, beni kalbimden vurdun, falan  Kız da sana, ne kadar güzel konuşuyorsun sana kanım kaynadı, istersen arkadaş olalım, sende biraz düşüneyim dedin   TURAN – nerden biliyorsun ulan sen? ALİ – Bunu yeni anlatmıyorsun ki, daha bir hafta önce Kamber ağabeye anlatmamış mıydın? MUHARREM – Ulan Traş Turan, az palavra at, bak çocuk bile inanmıyor sana  (hep birlikte gülerler, içeri üzerinde eski bir elbise ve kravatlı bir halde Kamber girer) KAMBER – barmağında üzüğler, golunda bileziğler, oy sene sarılım men of of emine, nedi bu rezilliğler  Salamalokum uşağlar (birlikte) – aleykümselam sosyete   MUHARREM – sosyete, yine şıklığın üzerinde, kim için süsleniyorsun sen böyle? KAMBER – ya ağabey sende   ALİ – kimin için olacak Emine için   KAMBER – savağdan gördüm seni, bambayaz geldin mene, of of emine nedi bu gözelliğler HALİL – Sosyete bak o kızın adını bir daha ağzına alma, bozuşmayalım   KAMBER – niye gocunursan ay oğul  Kız seni sevir mi? Yok  Eee   of of emine nedi bu gözelliğler, nedi bu gözelliğler TURAN – Hop hop, ulan bizim sesimiz çıkmıyor diye meydanı boş bildiniz  O kız benimdir  Daha bu sabah konuştum kendisiyle   MUHARREM – Atma ulan, kırılacak cm kalmadı HALİL – (Turan’a) hah, bir sen eksiktin   ALİ – Desenize şenliğe bir kişi daha eklendi   KAMBER – ola sen sus sıpa   MUHARREM – (Ali’ye) fırıldak yoksa sen de mi? ALİ – Neden olmasın, neyim eksik onlardan  Hem kız büyük olursa zengin olunurmuş  ne demiş atalarımız, it itle boğuşurken yolcunun işi rast gelirmiş   HALİL - (Ali’ye saldırarak) seni velet seni, bizi it yerine koyuyorsun ha, sana göstermez miyim ben   ALİ – (Bağırarak kapıya doğu koşar) annn  (içeri Adil bey girer, Ali sesini kısarak) nee     ADİL – Merhaba çocuklar (patronu gören işçiler bir şeylerle uğraşmaya başlar) (BİRLİKTE) - Merhaba Adil ağabey, ADİL – (Ali’ye) Ne oldu sana, ne bu halin? | 
|   | 
|  | 
|  | Usta Tiyatro Metni, Usta Skeç |  | 
|  10-24-2012 | #2 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Usta Tiyatro Metni, Usta SkeçALİ – vallahi bir şey olmadı ağabey ADİL – ulan kim bilir ne dolaplar çeviriyordun gene  (Halil’e yaklaşarak) Ne haber Havadis Halil, nasılsın, hele anlat bakalım ne var ne yok bugün? HALİL – iyiyim ağabey sağol  Bugün pek bir şey yok, sadece Aydın Ustayı gördüm  Hatırlarsan Ankara’ya gitmişti, okumaya mı ne, şimdi gelmiş, çalışacak yer arıyormuş   ADİL – Halil onu kaçırmayalım, çok iyi bir ustadır  Çabuk olup başkası kapmadan biz kapalım  Eli hızlı, işi temizdir  Arkadaşlarıyla da iyi anlaşır  Nerede gördün? HALİL – kahvede, ADİL – Git bak, eğer gitmemişse hemen çağır gelsin   HALİL – Tamam ağabey (hızla dışarı çıkar) ADİL – Haydi çocuklar siz de elinizdeki işleri bitirin, hafta sonuna kadar teslim etmemiz gerekiyor  Yoksa hiç birinize haftalık falan yok  İşi teslim etmeden para alamayacağız  Hadi kaldırın kıçınızı  (işçiler makinelerin olduğu bölüme geçer, işçilerin bağrışmaları, çekiç sesleri makinelerin gürültüsüne karışır, Adil sahne de yalnız kalır ve başlar kendi kendine konuşmaya başlar) Aydın Ustayı işe alırım  Onun kafası iyi çalışır  İşçilerin başına da geçti mi hiçbiri kaytaramaz  Biraz da haftalığını fazla verirsem her istediğimi yapar  Zaten bu çocuklara laf anlatmak zor, iki saat çene çal yine derler haaa::Aydın usta tahsillidir de, işçileri yoldan çıkarırsa yandık o zaman  Bende fırsat vermem, baktım öyle şeyler yapıyor, şutlarım  Araya Havadis Halil’i koyarım, neler yapıp yapmadığını bana anlatır  Gerekeni yaparım ya, niye yapmayacakmışım ki, elimde onca karlı iş var  İşçiler bir direnirse ne olur halim? Bunlar gibisini ben nerden bulurum? Ama Aydın usta bunların beynine girmez, girmez, girmez   biraz bunlardan alır ona veririm (parayı kastederek)  Paranın yapamayacağı şey yoktur  Onu da bunlar gibi bağlarım kendime  Onlar çalışsın sen kazan Adil  Gerçi Aydın şerefsizi bir şeye kafayı taktı mı Nuh der peygamber demez ama  Neyse Adil sen yüreğini ferah tut  onu da bağlarsın  Bağlarsın  Zaten hangi patronun istediği olmamış ki, benim istediklerim de olmasın  Neyse inşallah ortalığı karıştırmaz  İşte budur bizim belimizi kıran  Diyeceksiniz ki, madem endişelerin var çalıştırma herifi, ama adam makine gibi çalışıyor  O gelince bu salaklar da canlanacak  E kaz gelecek yerden tavuk esirgenir mi? Yaaaaa  Herkes gibi bende işimi bilirim  (elini sigara yakmak için cebine atar, ama paket boş, çırağı çağırır) Ali çabuk buraya gel   ALİ – (içerden gelir) efendim ADİL – (para uzatarak) git bana bir paket sigara al ALİ – bozuk para yoksa kendime çikolata alayım mı? ADİL – seni pisboğaz seni  (Ali parayı alıp çıkar) bu velet hep böyle, her gün bir çikolatamı yer  Bundan sonra kendi sigara mı kendim alacağım  (içeriye Aydın usta ile Halil girer) vay Aydıncığım, hoş geldin  Nerelerdesin sen ya, hiç gözükmüyordun? Geldiğini duydum, hemen çağırttım  (Halil’i içeri gönderir) AYDIN – Hoş buldum Adil bey  Ankara’daydım   ADİL – Orada mı çalışıyordun? AYDIN – Okumaya gitmiştim   ADİL – Okumaya mı? Helal olsun sana, hem oku, hem çalış, kimse kolay kolay beceremez  Nerede okuyordun? (Ali hızla ve ağlayarak içeri girer, bire elinde sigara, diğerinde çikolata) Ne oldu Ali, yine kim ağlattı seni? ALİ – Bakkal Şevket Amca dövdü ADİL – Niye? ALİ – Bozuk para yok dedi, al şu çikolatayı, bende patron kızar dedim almadım, o da döverek elime sıkıştırdı   ADİL – Üç kağıdın böylesini de hiç görmemiştim  Şuna bak  Sen ne hınzırsın (sigarayı alır, Ali de çikolatayı ısırarak içeri girer  Adil bey sigarasını açar ve Aydın’a da ikram eder birlikte yakarlar) Bu çocuk hep böyledir  İşçilerin başına neler getirir bir bilsen, beni de işletiyor ya ara sıra  Neyse  Ha nerede okuyordun? AYDIN – İlahiyat Fakültesinde   ADİL – İlahiyat Fakültesi mi? Ne o ya saf değiştirip hoca olmaya mı karar verdin? (gülerek) AYDIN – Yok ya  Üniversite tercihlerimi yaparken iktisat yerine ilahiyat fakültesinin kodunu yazmışım  Hadi bir hayır vardır diyerek gittim kaydoldum, ama olmayacağını analdım ayrıldım   ADİL – Neden, böyle bir fırsat bir daha ele geçer mi? Ama sen kendi fırsatlarını yine yaratırsın   AYDIN – Dedim ya ilahiyat bana göre bir yer değildi  Alt yapım da yoktu, üst yapımda (güler, adil bu ifadeden bir şey anlamaz) ADİL – Hayırlısı olsun hakkında  Duyduğum kadarıyla iş arıyormuşsun? AYDIN – Öyle ADİL – Buldun mu? AYDIN – Buldum ama, şartları uymadı bana, bakıyorum ADİL – Şartını falan boş ver  Senin işsiz dolaşmana gönlüm razı olmaz  Gel çalış  Ben seni severim  Daha sen gelmeden hakkında o kadar iyi şeyler düşünüyordum ki sorma  Seni işçilerin başına koyar, burayı sana emanet ederim  Zaten işlerim çok  Bu (bilgi yelpazesi  net) yüzden buraya da uğrayamıyorum  Sen olursan burada gözüm de arkada kalmaz  Şartları falan da kendin koy  Haftalık da ne istersen veririm  İstersen hemen başla   AYDIN – bilmem ki, ne söyleyeyim   ADİL – en iyisi gel seninle büro da konuşalım  (birlikte dışarı cıkarlar) ALİ – (İçerden başını uzatır) hey gitmişler (sesler kesilir, işçiler içerden çıkar) HALİL – Herhalde Aydın Usta işe başlayacak TURAN- Başımıza usta kesilir mi dersiniz? MUHARREM – Baksana işi iyi biliyormuş, üstelik fakülte de okuyormuş KAMBER – Zaten bir profosorumuz eğsiğiydi   ALİ – İyi birine benziyor ama   HALİL – hadi be, sen ne anlarsın iyiden kötüden ALİ – bir kere senden iyi olduğu kesin HALİL – velet bir gün elimde kalacaksın, uğraşma benimle, çarparım ha ALİ – Kaportan ezilmesin dikkat et   HALİL – Hey allahım nedir bu veletten çektiğim MUHARREM – Halil, sende uğraşma çocukla HALİL – Ya baksana ağabey, deli ediyor adamı ALİ – Nerde o günler (Halil yumruğunu sıkarak Ali’nin üzerine yürür, Muharrem araya girer) MUHARREM – (Ali’ye) sende sus, patlatırım ha KAMBER – Ay Havadis, sen gördün Aydın ustayı, o mu yakışıklıdı yoksa men mi? (hepsi güler) neye gülürsünüz ki? Sadece sorduğ   ALİ – Bu da Emine’nin derdinde  TURAN – Hele bir Emine’ye yan gözle baksın   sağ gözüne bir tane sol gözüne bir tane (yumruğunu havada sallar   içeri Adil ile Aydın girer, turan yumruğunu indirir) ALİ – Anlat anlat açılırsın (hep birlikte gülüşürler)   ADİL – N e o Turan, gene atıp tutuyorsun (Turan utanarak başını önüne eyer) Çocuklar, Aydın Usta artık burada çalışacak  Buranın sorumlusu bundan sonra Aydın Usta  Bundan sonra ne yapacağınızı Aydın usta söyleyecek size  Tamam mı? Tamam mı Aydın usta? AYDIN – Tamam   ADİL – Tamam mı çocuklar? (İşçiler isteksizce başlarını sallar) Sakın sözünden çıkmayın   Eh madem tamam, benim illerim var, gidiyorum  Aydın usta sen konuşursun artık  (çıkar) KAMBER – Hoş geldin Aydın usta, hayırlı olsun, menim adım gember   AYDIN – Sağol   ALİ – Sosyeteyi niye söylemiyorsun? AYDIN – Sosyete mi? HALİL – Adı Kamber, ama biz ona sosyete kamber diyoruz  | 
|   | 
|  | 
|  | Usta Tiyatro Metni, Usta Skeç |  | 
|  10-24-2012 | #3 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Usta Tiyatro Metni, Usta SkeçKAMBER – (Halil’i göstererek) buna da havadis Halil deyirik   AYDIN – Niye? ALİ – Her şeyden haberi oluyor  Ondan havadis diyoruz  (Turan’ı göstererek) bu da Traş Turan  Palavracının tekidir  Bol bol atar TURAN – Ne zaman attım ulan (üzerine yürür gibi yapar)  Hoş geldin Aydın usta AYDIN – Hoş buldum   MUHARREM – Hoş geldin ALİ – Muharrem ağabey en büyüğümüzdür, üstelik evli ve üç de çocuğu var   AYDIN – Hoş buldum (Ali’ye döner) Senin adın ne? ALİ – Ali, ama bana da Fırıldak diyorlar, güya çok üç kağıtçıymışım   AYDIN – Sevdim seni Ali,  Her şeyi doğru söylediğinden hiç şüphem yok  Arkadaşlar da seni sevdiğinden fırıldak diyorlardır   ALİ – Herkesin sevdiğine inanırım da, havadise asla  Çok gıcıktır, hep üstüme gelir  Bende terslemek zorunda kalıyorum  Onun beni hiç sevmez   AYDIN – sana öyle geliyor, aslında seviyordur  Senin de biraz daha saygı göstermen gerek çünkü o senin ağabeyin sayılır, ustandır  Evet arkadaşlar, Tanıştığımıza memnun oldum  Birlik ve beraberlik içinde çalışacağımızı ve anlaşacağımızı umut ediyorum  Belki düşünüyorsunuz şimdi, patronun adamıdır, başımıza usta kesilecek diye  Buranın sorumlusu olmam demek sizin başınıza usta kesilmem demek değildir  Ben kimseye karışmam, karışmaya da hakkım yok  Başkasının işi ve kendi çıkarlarım için işçi arkadaşlarımla kötü olamam  Aramızda niyeti bozuk olanlar varsa hep birlikte onun da hakkından geliriz  Birlik olup birlikte hareket etmeliyiz  Aldığımızın karşılığını fazlasıyla vereceğimiz kesin, ama verdiğimiz emeğin karşılığını tam olarak almadığımızı biliyoruz  Bunun için bir birimizi desteklemeliyiz  Herkes tek başına bildiğini okursa birlik beraberlik bozulursa bu da patronların işine gelir  Eğer birlik olmazsak patron istediğini istediği an işten çıkarır ve bu durumla hepimiz karşılaşabiliriz  Hiç birimizin maddi durumu iyi değil  Zaten iyi olsa çalışmayız  Yani bir gün bile çalışmazsak, kendimizin, ailemizin durumu sarsılır  Sıkıntılar yaşarız  Ama birlik olursak hakkımız olan her şeyi patrondan alırız  Bir güvenceye sahip olmak için anca beraber kanca beraber deyip çalışmalıyız  Öyle değil mi? Patron şu an isterse sizi işten çıkarabilir mi? Çıkarır  Belki diyeceksiniz çıkaramaz  Çünkü biz çalışmazsak, o kazanamaz  O zaman haklısınız  Ama işçiler birlik olmazsa patron yeni birini bulduğunda canı istediğini çıkarır  Kamber diyelim ki patron seni işten çıkardı, yeni iş buluncaya kadar ne yaparsın? Belki de ve para götüren yalnız sensin ailen de  Sen Turan, senin durumun farklı mı olur? Muharrem, aynı şeyin senin başına geldiğini düşün, üstelik evlisin ve üç çocuğun var  Ne olur onların hali? Ya sen Halil? HALİL – Patron beni çıkarmaz   AYDIN – Sen öyle san  Kim bilir neler vaat etti sana? Ve sende inandın  Karşılığını almadan kim kime bir şey verir? Neyse Halil zamanla anlarsın  Şunu unutmayın ki bizim durumumuzda nice Muharremler, Kamberler, Turanlar, Aliler, Haliller, Aydınlar var  Birlikte hareket etmediğimiz zaman sonucu hep bizim zararımızadır  Bunu önlemek için, çalışsak da beraber, kaytarsak da beraber olmalıyız  Ben bir sigara alıp geliyorum (dışarı çıkar) HALİL – Aklınca bizi kandıracak, yok şöyleymiş de yok böyleymiş de   MUHARREM – Söyledikleri yalan mı ulan? TURAN – Vallahi çok doğru, benim aklıma yattı KAMBER- Menimde ağlıma yattı, ne de yağşı deyirdi, sanki içimi oğudu   MUHARREM – Neler düşündüğümüzü ifade etti   KAMBER- Mene ele gelir ki, aydın usta her şeyi eyi bilir   TURAN – Öyle  Ama aklımı kurcalayan bir şey var, bunları neden yapıyor? Bizleri bu kadar düşünmesine sebep nedir? HALİL – Yahu bir çıkarı olmasa yapar mı? Bizimle birlik olup patrona karşı olduğumuzu gösterip, yerini sağlamlaştıracak  Patron da onun işini beğeniyor   MUHARREM – Bana göre amacı o olamaz  , TURAN – Ama Muharrem usta, Halil’in dediği gibi olabilir de, değil mi? (Aydın elinde sigara paketiyle içeri girer) ALİ – Usta neden beni göndermedin ki? AYDIN – Buna benim ne hakkım var? Kimse kimsenin hizmetçisi değil  İşine hizmet edersin bana değil  (hepsi şaşkın bir şekilde bir birinin yüzüne bakar)  Ama Adil beyin verdiği paranın karşılığı olarak emeğini, hizmetini vereceksin  Ben ya da bu, şu sana ne veriyoruz ki, karşılığında bir şey isteyelim? Bizim sana vereceğimiz tek şey işi öğretmek  Karşılığını da sen yardım ederek vereceksin  O da işyerinde olacak, işle ilgili olacak  Onun için, kimsenin özel bir şeyini yapmak zorunda değilsin, kendin isteyerek yaparsan o başka   ALİ – Şimdi bütün söylediklerin doğru mu? AYDIN – Tabi doğru  Aksini söyleyecek olan varsa buyursun söylesin   ALİ – Onu sen bunlara anlat  Döve döve yaptırırlar valla   AYDIN- Yok canım KAMBER – Aydın usta AYDIN – Efendim KAMBER – (ötekilere bakarak) şeyyyy, yoğ bişe     AYDIN – Söyle ne söyleyeceksen, çekiniyor musun yoksa? Baştan konuşalım her şeyi KAMBER – (ötekilere bakarak) peki deyim  Sen niye bele yapırsan? AYDIN – Yani, senin bizimle birlik olmanda çıkarın nedir demek mi istiyorsun? KAMBER – Heeeee AYDIN – İyi ettin sormakla  Anlatayım, bir arkadaşım vardı, evliydi, iki çocuğu vardı  çoluk çocuğu için durup dinlenmeden, gece gündüz demeden hep çalışırdı  Aynı yerde çalışıyorduk  Bir gün karısını doktora götürdü diye işe gelemedi  Ertesi gün patron işten çıkardı   ALİ – Siz ne yaptınız? Aydın – Biz bir şey yapmadık  Çünkü hepimiz patrona iyi görünmek için sadece işimizle ilgilenirdik  Arkadaşımız sonra iş aradı, günlerce hatta haftalarca   Bulamadı  çoluk çocuğa ekmek alabilmek için evinde para eder ne varsa sattı   KAMBER – Boyyy    beçere uşağ     AYDIN – Sonra bir süre hamallık yaptı, ama çocuklar gıdasızlıktan hasta düştü  Hamallıktan kazandığını da doktorlara verdi  Çocuğun biri öldü, bunun yüzünden karısı da hastalandı, kendisi de  Böylece ailesine bakamayacak duruma düştü  Karısı öteki çocuğunu alıp evi terketti  Nereye gittiğini kimse bilmiyor hala   MUHARREM – Şimdi nerededir? HALİL – Yoksa intihar mı etti AYDIN – (Ağlayarak) şimdi akıl hastanesinde (bir süre sessizlik olur ve Aydın gözlerinin yaşını siler) KAMBER – Yani  (eliyle deli işareti yapar, Halil bunu görünce güler, Aydın Halil’e sertçe bakar, Halil ciddileşir) AYDIN – İşte arkadaşlar, o günden beridir kendimi hep suçlu görüyorum, hiçbir şey yapamadığım için  Şimdi de hiçbir işçi arkadaşımın bu duruma düşmemesi için uğraşacağım, elimden geldiğince  İşte bunun için diyorum birlik olalım, o zaman kimse o duruma düşmez  Benim nedenim, çıkarım budur (hepsi susar, Aydın herkese tek tek bakarak bir sigara yakar ve ötekilere de ikram eder) Anlaştık mı arkadaşlar? (hepsi onaylarcasına başlarını sallar) Öyleyse şimdi işimizin başına geçelim (saatine bakar) eyvah öğlen olmuş  Artık yemekten sonra  (çıkar) MUHARREM – Bende çıkıyorum   KAMBER – Mende gelirem dur TURAN – Beni de bekleyin  (üçü birlikte iş önlüklerini çıkarıp sahneyi terk ederler) MUHARREM – (çıkarken) Havadis sen gelmiyor musun? ALİ – Yok, o patrona havadis anlatacak (hepsi gülerek çıkarlar, Halil kalır) HALİL – (çıkanların yönüne bakarak) Şerefsizler, zibidiler (seyirciye dönerek) Hele şu Aydın denilen dürzüye ne demeli  Ulan neyine güveniyorsun sen? Adil beylerle uğraşılır mı? Adamda tonlarca para var  Her tarafın ateş olsa ne yazar? O geri zekalıları kandırabilirsin, ama ben yutar mıyım? Adil bey beni seviyor, nasıl karşısına geçerim? Üstelik bana neler yapacak neler, kendi işyerimi kurmama yardım edecek, evlendireceğini bile söyledi  (Adil içeri girer, Halil, Adil ’in içeri girmesinden habersizdir) Bunu bir baba bile yapmaz, yapar mı? ADİL – Yapmaz Halilciğim yapmaz  (Halil hızla geri döner, utanarak başını önüne eğer) | 
|   | 
|  | 
|  | Usta Tiyatro Metni, Usta Skeç |  | 
|  10-24-2012 | #4 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Usta Tiyatro Metni, Usta SkeçAferin Halil, sen bu düşüncenden vazgeçme, ben sana yapacağımı bilirim, hem de çok iyi bilirim   HALİL – Sağol ağabey   ADİL – Bak şimdi Halil, sana bir görev vereceğim  Aydın’ı gözüm pek tutmadı   HALİL – Vallahi benimde tutmadı ağabey   ADİL – Aydın ve ötekilerin burada neler yaptığını neler konuştuğunu (Ali kapıyı aralar ve sessizce onları dinler) gelip bana söyleyeceksin  Ama kimseye çaktırma, hele Aydın’a hiç çaktırma  (Ali kapıyı kapatıp gider) O dürzünün ne yapacağı hiç belli olmaz  Eski çalıştığı yerlerde işçilerin haftalığını azaltmak için sigorta falan lafları etmişmiş, bunun yüzünden bir sürü ceza ödemiş arkadaşlar   HALİL – Tamam ağabey, sen hiç merak etme, güven bana (Adil Halil’in cebine biraz para koyar) ADİL – İş çıkışı sen gitme beni bekle (çıkar) HALİL – Tamam ağabey (Adil ’in cebine koyduğu parayı seyirciye göstererek) görüyorsunuz ya, ne kadar iyi bir insan, böyleler kolay kolay bulunmaz  Baba, baba  (Ali içeri girer, Halil Ali’yi görünce parayı alelacele cebine sokar) ALİ – Cukkaları cebe indirdin yine  Anlattın havadisleri, değil mi? HALİL – Yok be, yemek parası verdi, burada kaldım diye   ALİ – Belli canım  (Halil ‘den uzaklaşarak seyirciye döner) kalleş herif, sezmiştim zaten HALİL – Ne konuşuyorsun kendi kendine (iş önlüğünü çıkarır) ben yemeğe gidiyorum, ayrılma bir yere  (çıkar) ALİ – (Halil ‘in arkasından) gidişin olsun da dönüşün olmasın  İnşallah bir at arabası çarpar da sürüm sürüm sürünürsün  Her şeyi patrona yetiştirir bu herif ya  Kötü bir şey yapmıyoruz, yapmayız da, ama yine de insan tedirgin oluyor  Hele bir de söylediklerine kendi yalanlarını katarsa adil bey beni de çıkarır işten  Ne yaparım ben o zaman? Üvey annem sen çalışmıyorsun, çalışmamak için hep böyle yapıyorsun deyip babamı doldurur babamda eşşek sudan gelinceye dek döver, öldürür beni  okuyacağım diye tutturduğumda annem olacak cadaloz neler etmişti  Dördüncü sınıftaydım okuldan aldıklarında  (düşünceli bir halde dolaşır) acaba Halil ‘i Aydın ustaya söylesem mi? Söyleyeceğim  O Halil’ in hakkında gelir  (bu kez sevinçle dolaşmaya başlar ve neşeli bir türkü tutturur) Su gelir güldür güldür Gel de yar beni güldür Patron eline koyma Öldürürsen sen öldür (Aydın içeri girer, Ali türküyü keser) AYDIN – Niye kestin, söylesene  Sesin güzelmiş, devam et, devam et   ALİ – Sonra devam ederim  (biraz durur, Aydın iş önlüğünü giymektedir) Usta sana bir şey söyleyeyim mi? AYDIN – Söyle bakalım ALİ – Halil var ya, Havadis Halil, onu az önce patronla konuşurken gördüm   AYDIN – Ne var bunda konuşmuşsa konuşmuş, patronudur elbet konuşur ALİ – Ama sandığın konuşmalardan değildi bu AYDIN – Yaa   Ne gibi yani? ALİ – herkes çıktıktan sonra Halil burada kaldı, o sırada patron geldi, bende kapı aralığından dinledim  Patron Halil ‘e dedi ki, Aydın ve diğer işçilerin neler yaptığını neler konuştuğunu iş çıkışı bana anlatırsın  Akşam iş çıkışı gelecek bilgi almaya  Üstelik Halil’ e para da verdi   AYDIN – Hım  Seni gördüler mi? ALİ – Hayır görmediler AYDIN – İyi o zaman  İyi  Hem de çok iyi  Sen de onlara görünmeden izle onları, başımıza fazla iş açmadan çaresine bakalım  Kimseye de söyleme tamam mı? ALİ –Tamam usta  Sen hiç merak etme, ben bu işleri iyi beceririm   AYDIN – Haydi aslanım göreyim seni  Hepimizi bunların elinden sen kurtaracaksın  (Muharrem, Kamber ve Turan içeri girer) MUHARREM – Havadis nerede Ali? ALİ – Zıkkımlanmaya gitti, patronun verdiği cukkalarla MUHARREM – Aralarından su sızmıyor, nedendir anlayamıyorum   KAMBER – Kim annıyır ki sende annayasın TURAN – Patron verdiği cukkaların karşılığını nasıl alacak acaba? ALİ – Benim, senin, bunun, şunun ne yaptığını ne konuştuğunu haber vererek ödeyecek borcunu Havadis Halil KAMBER – Yani Havadis iki işi birden mi yapır? Vay anasını  Peki heç yorulmur mu? AYDIN – (gülerek) Kamber, bu iş senin bildiğin işlerden değil  Havadisin ikinci işi zahmetsiz bir iştir  Yaptıklarımızı, konuştuklarımızı bizden (bilgi yelpazesi  net) habersiz patrona söyleyecek   KAMBER – Vay namıssız vay  Onnan her şey beklenir, beş vağıt namazdan başka  Hangi şeytan peydahlayıf bu namıssızı? TURAN – (kendini beğenmiş bir tavırla) Ben demiştim zaten böyle bir şey yapacağını   ALİ – Yine başladı atmaya TURAN – Dememiş miydim? ALİ –Tamam, tamam demiştin   MUHARREM – İtişip kakışacağınıza ne yaparız onu düşünsenize KAMBER – mence onun hakkından fırıldak geler ALİ – Sen hep zor işleri bana havale et  Başka zaman olsa bilmişlik yaparsınız, ah biraz daha okuyabilmiş olaydım, görürdünüz neler yapardım neler  Tabi ki hakkından geleceğiz, ama ben değil, hepimiz   AYDIN – Neler yapardın Ali? ALİ – Önce bu uyuşukları uyandırırdım  yılanın başını, kaldırmadan ezerdim   KAMBER – ay fırıldak sen eğer oğusaydın millete gan uddurardın valla, memleketin altınnan girer üstünnen çığardın   ALİ – Benim çektiğimi sende çeksen böyle konuşmazsın  Buraya gelirim siz kafama vurursunuz, eve giderim üvey annem, babamı desen karı sözünden çıkmıyor zaten  Ama siz benimle alay etmekten başka ne becerir, neden anlarsınız ki? KAMBER – Alı gardaş sen bize bağma   alay etmirik, şaka yapırık  Sen bizim kimi öküz gafalı değilsen, bizden daha ey düşünürsen  Men seni sevdiğimden ele yapıram   TURAN – Valla öyle, bravo sana Ali, çok haklısın MUHARREM – Biz bugüne kadar seni dam yerine koymamakla hata etmişiz   AYDIN – Şimdi bunları bırakın, beni dinleyin  Halil ‘in yanında kimse bir şey konuşmasın, dikkatli olalım  Ben zaten Halil ile konuşacağım, bu davranışından vazgeçmezse biz de gerekeni yaparız  Hadi şimdi işe başlayalım  (önlüklerini giyip içeri girerler  ) Ali sende bir türkü söylesene  (makine sesleri duyulmaya başlar, Ali sahnededir, tezgahın yanında oyalanarak türkü söylemeye başlar, Halil içeri girer) HALİL – Babanın sünnet düğünü mü var, böyle neşelisin? ALİ – Git işine be, sana ne HALİL – Kes sesini be, makinelerin gürültüsü yetmiyor sanki, bir de senin zırıltını mı dinleyeceğiz? (önlüğünü giyer, içeri girer) ALİ – Şuna bakın hele, kudurdu valla (Aydın içerden çıkar) AYDIN – Ali çay nerden geliyor? ALİ – Burada çay içmek yasaktır   AYDIN – Yasak mı? Kim yasakladı? (Halil görünür) ALİ – Çay içerken zaman kaybı oluyormuş diye patron yasak etti   AYDIN – Demek öyle   ALİ – (sessizce) Halil bizi dinliyor usta AYDIN – (başını sallayarak) Tabi patron haklı, iyi yapmış  (Halil seni gidi dercesine başını sallayarak içeri girer) Ne biçim adam bu patron ya, iş yerinde çayın yasaklandığını da hiç duymamıştım   ALİ – Duymadıysan duy işte  (Aydın içeri girer) Hey Aydın usta hey  Sen daha buranın nesini gördün ki, daha neler göreceksin neler  (türkü söylemeye devam eder Adil içeri girer, Ali türküyü keser  Adil biraz dolaştıktan sonra içeriyi kontrol eder ve sahnenin ortasına doğru yürür) ADİL – Ya şu Aydın usta hiç düşündüğüm gibi değilmiş, çocukları nasıl çalıştırıyor (Aydın içerden çıkar) AYDIN – Ben tuvalete kadar gidiyorum  (çıkar) ADİL – Sen niye buradasın ulan fırıldak, geç içeri, Halil ‘i de bana gönder (Ali içeri girer, Halil gelir) HALİL – Buyur ağabey ADİL – İşe ne zaman başladılar (Ali kapıdan izler) HALİL – Ben geldiğimde başlamışlardı (Muharrem içerden çıkar tezgahtan çekiç alıp geri döner, sonra Kamber gelip testere alıp döner, sonra Turan tornavida alıp döner  Adil ve Halil onları izlemektedir  Ali süpürgeyle içerden çıkar ve etrafı süpürmeye başlar) ADİL – (saatine bakar) Halil, her tuvalete giden böyle geç mi geliyor? (Halil susarak içeri girer) bu kadar zaman kaybı olur mu ya (etrafı süpüren Ali’ye kızarak) toz etme ulan, sulayarak süpür  (Aydın içeri girer) Tuvalete gidip gelmek bu kadar uzun mu sürüyor Aydın usta? (Aydın sertçe bakar) Yanlış anlama sözüm sana değil  (Aydın aldırmadan içeri girer, Adil sinirli bir şekilde dolaşır  ) Ali git Halil’i bana gönder (Ali içeri girer Halil gelir, Adil Halil’i dış kapıya doğru götürüp kulağına bir şeyler fısıldar  Halil önlüğünü çıkarıp Adil ile birlikte sahneyi terk ederler  Ali de onların arkasından gider  Turan içerden elinde tornavida ile çıkar) TURAN – Aydın usta, fırıldak nereye gitti? Patronla Halil’ de yok  (Aydın ve diğerleri de içerden çıkar, makinelerin sesi kesilir) KAMBER – Haraya gedifler? TURAN – Bilmem, ben geldiğimde yoktular   MUHARREM – Bir şeyler var mutlaka, yoksa fırıldak bize söylemeden tuvalete bile gitmez   AYDIN – Patron, Havadis, Fırıldak    (Ali hızla içeri girer) ALİ – Usta patron sana çok sinirlenmiş, havadis de bir şeyler anlatıyordu, sonra birlikte nalbura gittiler, havadis kucağında ağır bir paketle geliyor, patron da keresteciye gitti   KAMBER – Pakette ne var, bilirsen mi? ALİ – Ne bileyim  (Halil kucağında paket ile sırıtarak içeri girer, paketi ortaya koyar ve üzerine oturur, ötekiler merakla onu izler) KAMBER – O paket nedir havadis? (Halil sırıtır) TURAN – Söylesene ya, çatlatma adamı MUHARREM – Ya ne meraklısınız, malzeme almış işte, menteşe, kilit falandır (Halil yine sırıtır) | 
|   | 
|  | 
|  | Usta Tiyatro Metni, Usta Skeç |  | 
|  10-24-2012 | #5 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Usta Tiyatro Metni, Usta SkeçALİ – (Dişlerini göstererek) Hi hi hi, ne sırıyorsun pişmiş kelle gibi, söylesene (Aydın kendini tutamayıp güler, Halil bozulur, ciddileşir) KAMBER – (Halil’ i paketin üstünden iterek) gağ olan üstünnen göreh nedir bu  (Halil kalkmaz) HALİL – Açılınca görürsünüz, Adil ağabey ben gelinceye kadar açma dedi   AYDIN – Halil, Adil beyle aran çok iyi maşallah HALİL – İyidir tabi, hiç bozulmayacak AYDIN – Sen öyle san, zamanı gelince görürsün, anlarsın HALİL – Ne demek istiyorsun, yoksa aramızı mı bozacaksın? (güler) AYDIN – Böyle davranmaya devam edersen bozarım   HALİL – (ciddileşerek) Ne yapıyorum ki ben? AYDIN – Sen daha iyi biliyorsun  Bak Halil bu ispiyonculuktan vazgeç, başımıza işler açma  Sonu senin için de iyi olmaz  Şurada kardeş kardeş çalışalım   HALİL – Beni tehdit mi ediyorsun? AYDIN – Hayır, tehdit falan değil  Sadece bir hatırlatma   HALİL – Size ne be, ben istediğimi yaparım, herkes kendi işine baksın  Kimse bana karışamaz   MUHARREM – Burada karışırız  Madem birlikte çalışıyoruz, o zaman hepimiz birbirimize karışırız   HALİL – Bak hele KAMBER – Patrona yalakalık edirsen HALİL – Yalaka sensin, ağzını topla ALİ – Burada bir yalaka var, o da kendini iyi biliyor sen boş ver kamber usta HALİL – (Ali’ye) kalkarsam gösteririm gününü sana   ALİ – Yok ya HALİL – Profesör sizi iyi eğitmiş  Gidin elinizden geleni ardınıza koymayın  Ben de vazgeçmeyeceğim, engel olunda göreyim   AYDIN – Peki Halil, sen bildiğin gibi davran  Ben de seni pişman etmezsem  Hem kendini yakacaksın hem de bu arkadaşları  (Kapı aralanır Emine içeri girer, Aydın’ın konuştuğunu görünce dışarı çıkar kapı aralığından izler)  Ama arkadaşları yakmana izin vermeyeceğim EMİNE – (içeri girer Aydın’a dikkatle bakar, Aydın sinir bir şekilde içeri girer) Ali, bana bir çıta iki de çivi verir misin? (Muharrem, Turan ve Kamber Emine’ ye baka baka içeri girerler  Halil yavaşça paketin üstünden kalkar) HALİL – Nasılsın Emine? EMİNE – (soğuk bir tavırla) iyiyim  (Halil bozulur iş önlüğünü giyer içeri gider, Ali içerden çıkar ve elindeki çıta ile çiviyi Emine ‘ye verir  ) Ali az önce konuşan kimdi? ALİ – Tanımıyor musun? EMİNE – Tanımıyorum, hiç görmedim de   ALİ – Yeni usta, onun için görmemişsin EMİNE – Daha önce neredeydi? ALİ – Ankara’ da, bilmem ne fakültesinde okuyormuş EMİNE – Fakülte mi? Niye burada çalışıyor o zaman? ALİ – Niye sordun ki EMİNE – Hiç, öylesine, ALİ – Çok iyi biridir, onun gibi birini daha önce görmedim hiç EMİNE – Bende   ALİ – Ne o yoksa bizi etkilediği gibi seni de mi etkiledi EMİNE – Galiba  Evet  Hem de çok (konuşarak çıkar) ALİ – Vay be kız bile beğendi Aydın ustayı  Şimdi havadis çatlasın  Ben şimdi biraz ortalığı şenlendireyim  (Aydın içerden çıkar) AYDIN – Gün bitmiş ya  Arkadaşlar gitmiyor musunuz? (o sırada içerdekilerde çıkar, Halil tezgaha yaslanır, diğerleri önlüklerini çıkarır) ALİ – Aydın usta, hani az önce gelen kız var ya (Halil dikkatle Ali’ ye bakar) AYDIN – ee var ne olmuş? ALİ – O kız Emine’ dir   AYDIN – Olsun ne yapayım   ALİ – Güzel kız değil mi? AYDIN – Dikkat etmedim   ALİ – İşte o kız    Kamber ustaya     KAMBER – (sevinçli bir halde) eee ALİ – Kamber ustaya aşık değil  (ötekiler güler, kamber bozulur) Turan ustaya (Turan da sevinir) da aşık değil, (bu kez Turan bozulur diğerleri güler) ama Halil’e (Halil ötekilere sırıtır) hiç değil, hatta ondan nefret ediyor (Halil bozulur dişlerini yumruğunu sıkar, diğerleri güler) Emine sana aşık olmuş Aydın usta, hem de ilk görüşte (Emine elinde çıta ile içeri girer) EMİNE – Ali bu çıta kısa geldi, biraz uzununu verir misin? (Aydın’ a hayranlıkla bakar) ALİ – (çıtayı alır ve Aydın’ a bakarak) of of Emine nedir bu güzellikler (Aydın Ali’ ye bakarak güler, ötekiler ciddileşmiştir) AYDIN – (Emine’ ye bakarak) Arkadaşlar iyi akşamlar, ben gidiyorum (çıkar) EMİNE – (Aydın’ın arkasından bakarak) Ali biraz çabuk olsana (Ali içerden bir çıta ile gelir) ALİ – Bundan daha uzunu yok EMİNE – Tamam tamam ver (hızla çıkar) MUHARREM – Fırıldak Emine buraya gidip gelmezdi ne oldu buna? ALİ – Aşk ağabey, aşk   HALİL – (sahnenin ortasına gelerek seyirciye, kısık sesle) namussuz yavuklumu da elimden aldı   ALİ – O bir şey yapmadı, kız kapıldı, HALİL – Kes ulan velet, senin parmağın var içinde kesin   MUHARREM – Niye kızıyorsun ki Havadis Halil, Ali ne yapsın? HALİL –Gidin ya başımdan  (hepsi gülerek çıkarlar, Halil düşünceli bir halde paketin üstüne oturur) kitapsız Emine, sanki beni sevse ölecekti  (Adil içeri girer, Halil ayağa kalkar, Ali kapıdan onları izlemektedir) ADİL – Ne zaman gittiler? HALİL – Az önce ADİL - Pakete baktılar mı? HALİL – Uğraştılar ama ben açtırmadım   ADİL – Güzel  Sen şimdi ağaçları kes, bende paketi açayım  Bu gece bu işi bitirelim   HALİL – Peki ağabey (Halil içeri gider, Adil paketi açmakla uğraşır, perde inmeye başlar  Paketin içindekini seyirci görmez  ) PERDE İNER 2 NCİ PERDE (Dekor; birinci perdenin aynısı, ilave olarak sahnenin dış kapı niteliğindeki kısmın ön tarafında, kapısı yandan WC görünümü veren bir bölme, içinde alafranga WC taşı bulunmaktadır  Perde açıldığında Halil tuvalettedir  Ali, içeri girer, şaşırmış bir halde tuvalete yaklaşır) ALİ – Vay be, patron bürosunu buraya taşımış  (kapıyı açmaya çalışır) HALİL – (içerden) Dur ulan açma kapıyı   ALİ – Yoksa patron burayı sana mı yaptı? Bundan sonra tüm işlerini burada mı yapacaksın? Bravo patrona iyi düşünmüş valla   HALİL – Gelirsem tuvalet deliği yerine ağzını kullanırım   ALİ – Tuvalet mi? HALİL – (içerden çıkar) Tuvalet ya, girsene ALİ – (içeri girer WC taşının üstüne oturur) Demek böyle tuvaleti kullanmak bize de nasip olacakmış  Paket buydu ha? HALİL – Evet ALİ – Gece bitirdiniz ha, havadis babana böyle çalışır mısın? HALİL – Evet, gece bitirdik  (Muharrem Turan ile birlikte içeri girer) TURAN – Bu ne ya? MUHARREM – Herhalde soyunma odasıdır   ALİ – Yok, Havadisin yeni bürosu (Halil Ali’ ye sertçe bakar) MUHARREM – (tuvaletin kapısını açar) OOO tuvalet  Hem de birinci sınıf  Paralı mıdır Havadis? TURAN – Hele bir bakayım ya (bilgi yelpazesi  net) (içeri girer WC taşının üstüne oturur) oh ne rahatmış ya   (Turan tuvaletten çıkar, Aydın dışardan gelir) | 
|   | 
|  | 
|  | Usta Tiyatro Metni, Usta Skeç |  | 
|  10-24-2012 | #6 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Usta Tiyatro Metni, Usta SkeçAYDIN – Günaydın arkadaşlar (tuvalete bakar) tuvalete gidip gelmek zaman kaybına neden olduğundan patron tuvalet yaptırdı ha (güler) HALİL – Ondan değil, Adil ağabey, işçiler tuvalete gidip gelmekte zorluk çekmesin diye buraya yaptırdı AYDIN – Öyle olsun (Kamber dışardan gelir) KAMBER – Salamalaköm (tuvalete bakar) bu nedi? HALİL – (sırıtarak) tuvalet ALİ – Yüz numara, ayak yolu, abdesthane   KAMBER – (tuvalete girer, WC taşının sağına soluna bakar bir şey anlamaz) Bu ne biçim yüz numara? Deliği hardadı bunun? (diğerleri birlikte gülüşür) AYDIN – Halil iyi düşündün mü, dün söylediklerimi? HALİL – Benim düşünecek bir şeyim yok, siz düşünün   AYDIN – Peki Halil, günah bizden gitti  Zamanı gelince düşünmeye fırsatın bile olmayacak   (Aydın, Turan Muharrem ve Halil önlüklerini giyip içeri geçerler  Ali tuvalete girer, Kamber Ali’nin WC de ne yaptığını kapı aralığından izlemektedir  Ali pantolonunu çözer gibi yapıp kapağı kaldırıp WC taşına oturur  Önlük pantolonun çözülmüşlüğünü kamufle eder  İçerden makine sesleri gelmeye başlar, Ali kalkıp toparlanıp kapıyı açar ve Kamber kapıya dayandığından içeri yıkılır) ALİ – Hayrola bir koku mu aldın? (güler  Kamber tuvalete girip deliği arar) KAMBER – (kendi kendine konuşarak) bu sıpa harasına yaptı bunun? ALİ – (kahkahalar atarak içeri bağırır) Hele gelin, sosyetenin haline bakın (hepsi içerden çıkar, Kamber’ e yaklaşırlar) TURAN – Ne o sosyete, yiyecek bir şey mi arıyorsun? MUHARREM – Beklersen ben birazdan üreteceğim  (gülerler) AYDIN – Ne arıyorsun Kamber? KAMBER – Ya bu meretin deliğini tapammadım  (Aydın, WC taşının kapağını kaldırır) mende iki saattı deliği gezirem  Hele çekil bir möhkem yapım  (Aydın gülerek WC den çıkar, Kamber pantolonunu çözer ve oturur, kendi kendine konuşur) vay anasını, ne rahatmış bu ya, millet kıçının gedrini bilirmiş, (içerden bağırır) ya biraz su yetiştirin mene, su almak yadımdan çıkıf, ALİ – Yandaki düğmeleri çevir su akar  (Kamber, kalkıp toparlanır içerden çıkar  Adil dışardan gelir) ADİL – (tuvaleti göstererek) bunu iyi kullanın ha, kırmayın, pisletmeyin sağını solunu  (Aydın’ a dönerek) Aydın usta sen benimle gel hele biraz, bir müşteri geldi sipariş vercekmiş ama anlatamadı, sen anlarsın (Aydın ve Adil birlikte çıkarlar) KAMBER – Siz çalışın men birez sora gelirem  (ötekiler içeri girer, Kamber de tuvalete girip boş oturur, Ali türkü söylemeye başlar, aynı anda Kamber de içerden başka bir türkü söyler) ALİ – su sızıyor sızıyor Taşların arasından KAMBER – (içerden) Bu gala daşlı gala Cıngıllı daşlı gala ALİ – Eğil eğil öpeyim Kaşların arasından KAMBER – gorkuram yar gelmeye Gözlerim yaşlı gala ALİ – Ya sen az önce çıkmadın mı tuvaletten? KAMBER – Sus, rahatıma bozma   ALİ – Yoksa boş mu oturuyorsun? KAMBER – (tuvaletten çıkar) Ya bele ey oldu, yorulduğumuzda oturarık  Ama kimseye söyleme, aramızda galsın   ALİ – Tamam, tamam  Dur ben de bir gazete alıp geleyim   KAMBER – Niye? ALİ – Gelince görürsün (Ali dışarı çıkar, Kamber içeri geçer  Aydın elinde bir kağıtla içeri girer, tezgahın yanında kağıda bir şeyler çizer  Ali elinde gazeteyle dışardan gelir) AYDIN – Hayrola Ali, siz gazete okur muydunuz? Yoksa resimlerine mi bakacaksınız? ALİ – Yok usta vallaha ya  (gazeteyi dolaba koyar, Emine içeri girer) EMİNE – Ali, çıta istiyorum, ALİ – (bir Aydın’ a, Emine’ ye bakar) uzun mu olsun kısa mı? EMİNE – Nasıl olursa olsun (Ali içeri girince, Emine Aydın’a döner) Merhaba, nasılsın? AYDIN – Merhaba, iyiyim sağol  Sen nasılsın? EMİNE – İyi değildim, seni görünce iyi oldum   AYDIN – Öyle mi? EMİNE - Evet öyle, sana kanım kaynadı, sen ötekilerden farklısın AYDIN - Ya, neyim farklı? EMİNE - Bilmem, farklı geldin bana   AYDIN - Dün hep seni düşündüm   EMİNE – Yaaa    AYDIN – İnan ki, senden hoşlandım EMİNE – Ne yalan söyleyeyim bende seni düşündüm  (Ali elinde çıta ile gelir) AYDIN – (Ali ‘ ye) o çıta olmaz budaklıdır, git başkasını getir ALİ – İçerde biraz oyalan desene sen buna (gülerek içeri geçer) AYDIN – Anla işte EMİNE – Yarın tatil sen çalışacak mısın? AYDIN – öğlene kadar çalışacağım, ama öğleden sonra boşum   EMİNE – Beni sinemaya götürür müsün? AYDIN – Götürürüm ama başımda bir sıkıntı var, önce onu halletmem gerek   EMİNE – Sana bir yardımım dokunabilir mi? AYDIN – Sahiden yardımcı olur musun? EMİNE – Yapabileceğim bir şeyse neden olmayayım? AYDIN – İyi o zaman (Emine ’nin kulağına bir şeyler söyler) EMİNE – (sinirli bir tavırla) Halil’den mi? AYDIN – Benim için, EMİNE - İyi tamam, ama senin için   AYDIN – Bekle Halil’ i gönderiyorum  (içeri geçer, Halil içerden çıkar) HALİL – Efendim Emine, bana diyeceğin varmış? EMİNE – Bana elliye yüz bir sunta gerekiyor, getirir misin? Hem sana söyleyeceklerim var   HALİL – Tabi getiririm Emine, sen iste canımı bile veririm   EMİNE – Bekliyorum (çıkar) HALİL – (sevinerek) oy oy Emine (Aydın içerden çıkar) AYDIN – (Halil’e) Hayırdır Halil? (Halil cevap vermeden içeri geçer, Aydın Ali’ yi çağırır) Ali çabuk buraya gel, ALİ – (İçerden hızla çıkar) Buyur usta; AYDIN – Git çabuk patrona, bir zahmet buraya kadar gelmesini söyle, de ki Aydın usta bir şey gösterecek   ALİ – Tamam usta (hızla çıkar) AYDIN – Yaktım seni şimdi Halil  Bu sana iyi bir ders olsun  Şimdi anlarsın arkadaşlarını satmanın ne demek olduğunu  Acıyorum ama, hele bir dersini alsın (Ali girer) ALİ – Patron geliyor usta AYDIN – Tamam Ali, sen şimdi içeri geç (Halil içerden elinde bir sunta ile çıkar) Ne yapacaksın o suntayı Halil? HALİL – Sana ne (sırtını kapıya dönüktür) AYDIN – Demek patrondan habersiz malzeme satıyorsun? (Adil içeri girer ve bu konuşmaları duyar) HALİL – İyi yapıyorum, sen işine bak ADİL – (sinirli bir şekilde Halil’ in üstüne yürür) demek benden habersiz malımı satarsın ha, Ulan nankör, sana yaptıklarımın karşılığı bu mu? Ulan bugün malımı satan yarın beni de satar, sana böyle mi güvenecektim  Defol git, gözüm görmesin seni  (Halil olduğu yerde kalır, üzgün ve şaşkın bir haldedir, Adil cebinden para çıkarır Halil’ in önüne atar) al, bir daha da buralarda görünme  Bak hala duruyor çık ulan defol çık  (Halil yavaş yavaş çıkar, Adil Halil’ e bir tekme savurur) çabuk ol ulan  (ötekilerde içerden çıkar, ne olduğunu anlamaya çalışmaktadırlar  Adil diğerlerine döner) şu yaptığına bakın hele  Ulan bana yapılır mı bu? Kim bilir şimdiye kadar neler sattı? Sizleri bana hep kaytarıyorlar diye anlatıyordu  Demek anlattıklarının hepsi kendisi gibi yalanmış  Bende sizin günahınızı almışım  (sinirli bir şekilde dolaşır) beni ne gösterecektin Aydın usta? (diğerleri içeri geçerler, makineler çalışmaya başlar) AYDIN – (elindeki çizdiği kağıtları göstererek) hangi şekilde yapayım diye soracaktım, ADİL – Ya bak işte maliyeti fazla olmayan hangisi olursa o şekilde yap   AYDIN – Ben yine bir sorayım dedim (içeri girer) ADİL – (Ali’ ye) git bana bir sigara al (para uzatır) ALİ – çikolata? ADİL – Hay senin pisboğazına, ulan zaten sinirliyim, iyice tepemi attırma benim  (Ali parayı Adil’ in elinden kaptığı gibi dışarı fırlar, Adil gülerek) bu çocukta olmasa tam sinir küpü olacağım  Sonra kendi kendine konuşmaya başlar) Ulan Halil, bunu senden beklemezdim, söyleseler inanmazdım, ama gözümle gördüm  Artık kimseye güvenmeyeceğim  İyisi mi, kendi işini kendin gör  Yoksa bütün bunlar Aydın’ın başının altından mı çıktı?  Yok canım, çocuğun günahını almayayım  Aydın mı dedi sanki Halil malzeme sat diye  Ama O gelmeden yoktu böyle bir şey  Yoksa vardı da benden mi saklıyorlardı? Bunlar bir halt karıştırıyorlar  evet, evet karıştırıyorlar  Peki benim nasıl haberim olacak bunlardan? (biraz düşünceli bir halde dolaşır) Tamam, buldum  (Ali elinde sigara ve çikolata ile içeri girer) Zıkkımın olsun, yine aldın ha, Şevket bu kez dövmedi mi? ALİ – Tam dövmeye hazırlanıyordu ki, tamam ver dedim   ADİL – Bana bak ben gelmeden yemeğe çıkma tamam mı? ALİ – Tamam ağabey  (Adil çıkar) beleş çikolatanın da tadı bir başka oluyormuş (Aydın içerden çıkar) AYDIN – Nereye gitti patron? ALİ – Bilmem, öğlen gelecekmiş   AYDIN – İyi  (içeriye seslenir) Arkadaşlar buraya gelin hele  (makine sesleri kesilir, hepsi içerden çıkar) MUHARREM – Aydın usta, Halil’in meselesini ben anlayamadım ya ne oldu öyle? KAMBER – Patron ne yaman gızmıştı ele ya   TURAN – Aralarından su sızmıyordu, işten çıkarılacak en son kişi o olurdu oysa ALİ – Patron Halil’ in malzeme sattığını gördü   MUHARREM – Yok canım, şimdiye kadar ben Halil’in öyle bir şey yaptığını görmedim  Bence başka bir nedeni var   ALİ – Boş verin, Halil çıktı mı, siz ona bakın  | 
|   | 
|  | 
|  | Usta Tiyatro Metni, Usta Skeç |  | 
|  10-24-2012 | #7 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Usta Tiyatro Metni, Usta SkeçKAMBER – Havadis çıktı mı? AYDIN – Çıkmadı kamber, kovuldu   MUHARREM – Nasıl olur? ALİ – İşin içine oyun girerse bal gibi olur   TURAN – Ne oyunu? KAMBER – Yani Havadis oynayarak mı çığdı? ALİ – Aydın usta sen anlatsana, bunlar benim dilimden anlamıyorlar   AYDIN – Ali doğru söylüyor  İşin içine oyun girerse bal gibi olur  Ben Halil’i uyarmıştım  Ama dinlemedi  Ben de ilk fırsatta gerekeni yaptım  Bu tipler çalışma huzurunu hep bozar  Birlik olmamıza engel çıkarırlar  Şimdi rahat rahat çalışırız  (Emine içeri girer) EMİNE – Aydın, söylediğini yaptım, ama Halil hala gelmedi? AYDIN – Sağol Emine, o iş tamam  Sen üstüne düşeni yaptın   EMİNE – Aa, bana düşen iş bu kadar mıydı? AYDIN – Senin işin bizimkinden daha fazlaydı (güler) Haydi Emine gel seni yemeğe götüreyim  (önlüğünü çıkarır, Emine ile birlikte çıkarlar  Diğerleri onları izlemektedir) KAMBER – Men heç bir şey annamadım  Ama iki günde gızı tavladı   TURAN – Tavlar tabi, adam uyanık, işini biliyor   MUHARREM – Ali, Aydın usta neler yapmış, Emine’ nin ilgisi ne olayla? ALİ – Aydın usta Emine ‘ye, Halil’ in Emine’ ye karşı zaafını bildiği için, Halil’ den sunta istemesini söyledi, beni de Patronu çağırmaya yolladı  Halil Emine’ ye suntayı götürürken, patron gördü  Ve Halil’in malzeme sattığına inandı  Sonra da olan oldu   TURAN – Desene tam ali cengiz oyunu KAMBER – Elli sene tüşünsem ağlıma ele bişe gelmez   ALİ – Beladan kurtulduk ya MUHARREM – Patronu inandırmış ya helal olsun Aydın’a TURAN – Dedim ya uyanık adam, kızın bile gönlünü aldı iki günde sarmaş dolaş   MUHARREM – Bu gidişler biz daha çok şey öğreneceğiz   KAMBER – Yemeğe gidek mi? Midem zil çalır   MUHARREM – Gidelim   TURAN – (Saate bakar) vakit gelmiş ha  (birlikte iş önlüklerini çıkarırlar) Sen çıkmıyor musun fırıldak? ALİ – Patron beklememi söyledi   MUHARREM – Hadi afiyet olsun (çıkarlar  Ali, tezgahta oyalanırken Adil elinde bir paketle içeri girer) ADİL – Hadi fırıldak sende git yemeğini ye  (Ali, önlüğünü soyunur ve çıkar, Adil kendi kendine konuşur) siz zannetmeyin ki, yaptıklarınızdan patronun (bilgi yelpazesi  net) haberi olmayacak (paketi açar, hoparlörü tezgahtaki dolabın üstüne yerleştirir  ) Şu aletin bir ucunu da büroya koydum mu, ne konuştuklarını gürültülerini patırtılarını güzelce dinlerim  Salaklar ne anlayacak onları dinlediğimi, heh he  (kablonun ucunu paravanın arkasına atar ve dışarı çıkar, Ali içeri girer) ALİ – Yaşa be patron demek burada radyo dinleyebileceğiz artık  (sağa sola bakarak radyo arar) düğmeleri nerde bunun ya? Demek ki patronun bürosundadır, o dinlediği zaman bizde dinleyebileceğiz  Bu da yeter  (spiker taklidi yapar) sayın dinleyiciler burası 1254 metrede uzun dalga Türkiye’nin sesi radyosu  Şimdi yurttan sesler programını sunuyoruz  Sazlarda Nida Tükekçi, Cemil Demirsipahi, Adnan Ataman, ritm sazlarda Atila Mayda  Solistlerimiz, Aynur Gürkan, Hacer Buluş, Muazzez Turing  İlk olarak Hacer Buluş söylüyor   Mektebin bacaları hay le le le le vay le le le le vay   Ders verir hocaları uy amman can kurban (Aydın ile Emine içeri girer, bir süre sessizce Ali’yi dinlerler, sonra alkışlarlar  ) Bir tane de sizin için söyleyeyim mi Aydın usta? AYDIN – Söyle Ali   ALİ – Dün sabah gördüm seni bembeyaz geldin bana oy oy Emine nedir bu güzellikler (Aydın gülerek elini Emine’nin omzuna atar  O sırada Adil içeri girer) ADİL – Leyla ile Mecnun’ un modern hali  Bakıyorum işi ilerletmişsin Aydın usta   AYDIN – İşçi de olsak bizimde duygularımız vardır Adil bey   ADİL – Ya burası aşk yuvası mı? (Aydın Emine ‘yi dışarı çıkarır, sonra önlüğünü giyip içeri geçer  Adil de sinirli bir şekilde dışarı çıkar, diğerleri gelir) ALİ – Bakın patron müzik dinlememiz için buraya hoparlör taktırdı   MUHARREM – Niye çalmıyor peki? ALİ – Patron ne zaman dinlemek isterse bizde o zaman dinleyeceğiz herhalde   KAMBER – Patronun kefine göre mi çalacağ yanı? TURAN – Yok canım, senin canın istediğinde gider açarsın, biz de dinleriz   KAMBER – Men annamadım, Heç bele iş olar mı? ALİ – Sene ne zaman bir şey anladın ki, bunu da anlayasın   MUHARREM – Bu işin içinde bir iş olmasın? TURAN – Hoparlörün içinde ne iş olur ya? MUHARREM – Ali, Aydın usta bunu gördü mü? ALİ – Bilmem, belki fark etmiştir   KMBER – (içeri seslenir) Aydın usta hele gel (Aydın içerden gelir, Kamber hoparlörü gösterir) bunu gördün mü? AYDIN – Ne zaman astınız? ALİ – Biz yemekteyken patron koymuş   TURAN – Müzik dinlemek için değil mi? AYDIN – (Biraz düşünür) şimdi anlarız ne olduğunu  Ali, git bürodan biraz kağıt getir  (Ali çıkar, Aydın yüksek sesle hoparlöre doğru konuşur) Kamber sen şu parçaları kes, Turan sen de rendele, Muharrem usta sen bana yardım et, Ali gelince de zımpara yapar (alçak sesle) şimdi hepiniz yüksek sesle tamam deyin   BİRLİKTE – Tamam Aydın usta KAMBER – Men bişe annamadım   AYDIN – Birazdan anlarsın Kamber  (Ali elinde kağıt içeri girer) ALİ – Aydın usta sesiniz bürodan duyuluyordu AYDIN – (Önlüğünü çıkarır hoparlörü sımsıkı sarar  (diğerleri merakla onu izler) şimdi anladınız mı bunun ne olduğunu? KAMBER – Men annamadım   MUHARREM – Ulan anlamayacak ne var bunda  Patron, bununla bizim ne konuştuğumuzu, çalışıp çalışmadığımızı kontrol edecek TURAN – Aynı telefon gibi KAMBER – Peki biz niye onu eşitmirik? AYDIN – Kamber bu aslında bir ses alıcısı   KAMBER – (anlamamıştır) yani şey      AYDIN – Birazdan anlarsın  Şimdi patrona bir oyun oynayalım  Hepiniz elinize bir çekiç alın, makineleri de çalıştırın  (Turan makineleri çalıştırmak için içeri girer ve çıkar, hepsi eline bir çekiç alır) Şimdi çekin altınıza tabureleri  Elinize de bir tahta alın, çivi çakar gibi yapın  Patron bizi çalışıyor bilsin  Madem bize güvenmiyor, bari haklı çıkaralım   ALİ – (Dolaba sakladığı gazeteyi alır tuvalete doğru gider) kimin aklına gelir böyle şeyler (tuvalete girip gazete okumaya başlar) AYDIN – (önlüğünü hoparlörden alır, yüksek sesle) hadi arkadaşlar biraz hızlanın   MUHARREM – Tamam Aydın usta (biri birlerine bakıp kıs kıs gülerler) KAMBER – Aydın usta men bir yüz numaraya gedim gelim   AYDIN – Tamam Kamber, ama rahat diye fazla oyalanma  (Kamber tuvaletin kapısını açar, Ali’nin gazete okuduğunu görünce gazeteyi elinden kapar) KAMBER – Hıyarağası, biz orda çalışağ, sen burda gazete oğu, men indi bunu bir cırım sende gör  Hadi get çalış  (gazeteyi alır ve tuvalete kendisi girer oturur, gazetedeki resimlere bakar) vay fırıldak vay, mende deyirem ki bu uşağ yüz numarada ne yapır (gazeteye baktıkça of çeker) ALİ – Bakkala gidiyorum bir şey isteyen var mı? (çıkar hemen içeri girer, telaşlı) patron geliyor AYDIN – Herkes içeri girsin (koşturarak içeri girerler, Adil gelir) ADİL - Aslanım Aydın, nasıl çalışıyor, nasıl çalıştırıyor  Bu salaklar başka türlü iş mi yetiştirir  (Kamber tuvalette öksürür, Adil tuvaletin kapısını vurur) KAMBER – Ya ne biçim adamsınız, yüz numarada da rahat vermirsiniz? ADİL – Ulan sosyete çok mu rahat buldun orayı? (Kamber telaşlı bir halde gazeteyi tuvalete sokar, pantolonunu çözer dışarı çıkar, Adil güler) sosyete, tuvalete giren biri pantolonunu içerde ilikler çıkar, senin gibi dışarıda değil  (Kamber telaşla pantolonunu tekrar çözer tuvalete girer, içerde ilikler çıkar) KAMBER – Kusura galma ağabey, birez eceliye geldi  (içeri geçer) ADİL – (Bir süre Kamber’ in arkasında bakar) Hey allahım  (gülerek çıkar  İçerden Muharrem’in çığlığı duyulur, eli kanlı bir şekilde bağırarak içerden çıkar) MUHARREM – Yandım anam, öldüm anam  Gitti parmağım anam, oy anam (feryat figan ağlar  Makinelerin sesi kesilir ve diğerleri de koşturarak Muharrem’ in yanına gelirler) | 
|   | 
|  | 
|  | Usta Tiyatro Metni, Usta Skeç |  | 
|  10-24-2012 | #8 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Usta Tiyatro Metni, Usta SkeçAYDIN – (bağırarak) ne oldu sana (üzüntülü bir haldeler) MUHARREM – Gitti parmağım, gitti, (ağlayarak parmağına bakıp kendini yere atar  Aydın önlüğünü yırtar, Muharrem’ in bileğini sıkıca bağlar) AYDIN – Nasıl kaptırdın parmağını makineye, niye dikkat etmedin? (ötekiler şaşkın bir halde izler) Durmayın ya, taksi çağırın, hastaneye yetiştirelim belki parmağını dikerler yerine, Turan bak parmağın parçasını bul, Kamber taksiye koş, Ali sende patrona haber ver  (koşturarak Turan içeriye gider, Kamber ile Ali dışarı çıkar) Bak Muharrem, hastanede polis ifadeni aldığında doğruyu söyle, kimseden şikayetçi misin diye sorduğunda, bizleri sigortasız çalıştırdığı için patrondan şikayetçiyim de   MUHARREM – Tamam Aydın usta tamam  Yandım anam, oy parmağım  Bittim ben  (Adil telaşla girer, arkasından Ali ve Kamber de gelir, Turan içeriden parmağın kesilen parçasını bir beze sarılı halde getirir) ADİL – Ne oldu Muharrem, elini makineye kaptırdığın doğru mu? AYDIN – Kan kaybediyor, hemen hastaneye yetiştirmemiz gerek   ADİL – Tamam ben hallederim, siz geçin içeri AYDIN – Bu halde nasıl çalışırız Adil bey, zaten yüreğimiz ağzımızda ADİL – Size çalışın mı diyorum  Geçin oturun ben hallederim   KAMBER – Taksi kapıda (Adil Muharrem’ in koluna girerek dışarı çıkarır, bu sırada kulağına alçak sesle) Canını sıkma Muharrem, sen iyileşinceye kadar haftalığını veririm ben, hastane de sorarlarsa kimseden şikayetçi değilim dersin, ben Adil ağabeyin akrabasıyım, iş yerine ziyarete gitmiştim, kendime çerçeve yapayım dedim, o sırada parmağımı makineye kaptırdım dersin  Başımıza iş açmayalım durup dururken  İşçi çalışmıyor, sadece bir usta var, o da yeni başlamış işe, Adil ağabeyin kendisi çalışıyor dersin MUHARREM – anam yandım anam  Ne olacak halim, çocuklarım oy anam oy ADİL – Ya tama sızlanmayı bırak, dedim ya haftalığını vereceğim sen iyileşinceye kadar  Bak ilaçlarını da ben alacağım  (birlikte çıkarlar, araba sesi yavaş yavaş kaybolur) AYDIN – (sinirli bir şekilde içerden çıkar, ötekilerde ardından gelir) Patron Muharrem’ i kandıracak  İş işten geçmeden hastaneye yetişmeliyim  (aceleyle çıkar) KAMBER – Muharrem’in hangi barmağı goptu? TURAN – Baş parmağı tam kopmuş, işaret parmağı da ikiye ayrılmış ALİ – Çok ta kan aktı KAMBER – Nasıl da ağlıyırdı uşağ kimi TURAN – Ağlamaz mı? Allah korusun parmaklarına bir şey olursa çalışamaz, ne olur çocuklarının hali? ALİ – Karısı duyunca ne yapacak? KAMBER – Turan mene bir cıgara ver  (birlikte sigara yakarlar) patron Muharrem’ e niye sedece bir usta çalışır diyersin dedi ki, biz beş kişi çalışmırığ mı? TURAN – Bilmem   KAMBER – Muharrem ile patronun hısımlığı var mı? TURAN – Yoooo   ALİ –Hastanedekiler patronu tanıyor, o yüzden Muharrem ustayla ilgilensinler diye öyle söylemişlerdir belki  (Muharrem eli sargılı, kolu boynunda askılı, elinde bir ilaç poşeti Adil ve Aydın ile birlikte içeri girer) ADİL – (sinirli) Yahu sana ne oluyor Aydın Usta? Niye her şeye burnunu sokuyorsun? AYDIN – Göz göre göre haksızlık ediyorsun   ADİL – (Biraz sinirli bir şekilde dolaşır, Aydın’ın koluna girerek dışarı çıkarmaya çalışır) Gel hele sana bir şey söyleyeceğim  (dışarı çıkarlar) KAMBER – Keçmiş olsun, TURAN, ALİ – Geçmiş olsun usta MUHARREM – Sağolun arkadaşlar   TURAN – Aydın Usta hastaneye yetişti mi? MUHARREM – Yetişti, hem de nasıl yetişti  Polis ifademi almaya geldi, ben ağzımı açmak üzereyken Aydın usta içeri girdi  Sorulan her şeye cevap verdi   KAMBER – Patronun dediğlerini mi? MUHARREM – Yok, kendi bildiği gibi anlattı ALİ – Ne sordu ki polis? MUHARREM – Önce, olay nasıl oldu diye sordu, bende anlattım, sonra kimseden şikayetçi misin diye sordu, o zaman Aydın usta başladı konuşmaya  Evet dedi şikayetçiyiz  Bizleri sigortasız çalıştıran işverenlerden şikayetçiyiz Beş işçi çalışıyoruz dedi, kendisi sigortalıymış ama Aydın ustanın  Polis biz gerekeni yaparız, siz gidebilirsiniz dedi  Benim de zaten sargılarım bitmişti   ALİ – Demek Aydın usta kendisi sigortalı? MUHARREM – Evet, ama o bizimde sigortalı olabilmemiz için uğraşıyor   TURAN – Helal olsun sana Aydın usta  (Aydın içeri girmeye çalışır, Adil kolundan çeker) ADİL – Ya dur hele bitmedi ki söyleyeceklerim AYDIN – Ne söyleyeceksen burada söyle ADİL – (ötekilere) hadi siz işinize baksanıza  Muharrem sende yarım kalan işlerini söyle tamamlasınlar  (hepsi içeri girer) Bak Aydın usta, haftalığına da zam yapacağım  Tamam mı? Senin sigortan devam ediyor, sana ne bunlardan? Hem bunlar sigortalı olursa primlerden dolayı haftalıkları da azalacak  Sen tutturmuşsun ille de bunlar da sigortalı olacak  8cebinden biraz para çıkarır Aydın’ın cebine sokmaya çalışır) Sigara alırsın (Aydın parayı almaz) AYDIN – Ya Adil bey sen beni ne sanıyorsun? Halil miyim ben? Üç kuruş için arkadaşlarımı satar mıyım? Onların güvenceye hakkı yok mu? Şimdi sen Muharrem’ e ne zaman kadar haftalık vereceksin? Ya iki ya üç hafta  sonra? Biraz onları da düşünseniz? Onlar çalışmazsa siz de kazanamazsınız  Bir de bu tarafını düşün  Daha iyi, daha rahat, daha şevkle çalışmazlar mı? Ama sen bu şekilde bindiğin dalı da kestiğinin farkında değilsin   ADİL – Aydın usta, bak vazgeç, senin için de iyi olmaz   AYDIN – Ne yapabilirsin? İşten mi çıkaracaksın? Tamam verirsin tazminatı mı çıkarırsın   ADİL – Tazminatsa tazminat  Alır defolur gidersin, senin yüzünden pişmiş aşıma su katamam   AYDIN – Sen zannetme ki aşım pişti  Bu gidişle de pişeceğe benzemiyor  Çünkü kendin su kattın  Artık çok geç  Birazdan başına gelecekleri görürsün   ADİL – Ne gelecekmiş başıma? AYDIN – Az sonra görürsün (keyifli bir halde içeri girer) ADİL – Ya sen benim söylediklerimi unut, sinirlendiğimden söyledim AYDIN – (içerden) Olur, olur   ADİL – Başımıza bir de tazminat çıkardı  Bunu hiç düşünmemiştim  (biraz düşünür) bende sana tazminat verirsem bana da Adil demesinler  (kapı açılır içeri Müfettiş girer) MÜFETTİŞ – İyi günler, Adil Koparan siz misiniz? ADİL – Evet benim   MÜFETTİŞ – (elindeki dosyayı açar) Ben İş Müfettişiyim  Elimize ulaşan bilgilere göre, sigortasız işçi çalıştırıyorsunuz   ADİL – Hoş geldiniz efendim  Ama elinize geçen bilgiler yanlış  Ben bir işçi çalıştırıyorum, o da sigortalıdır zaten  İsterseniz evrakları büro da göstereyim  (Aydın içerden görünür, Adil müfettişle çıkar) AYDIN – Ali, çabuk bunları izle (Ali hızla çıkar) sakın gözen bir şey kaçırma ALİ – (dışarıdan) Büroya giriyorlar Aydın usta  (Aydın önlüğünü çıkarır hoparlöre sarar) AYDIN – (içeri bağırır) Arkadaşlar (makine sesleri kesilir, hepsi içerden çıkar) MUHARREM – Neler oluyor Aydın usta? AYDIN – İş müfettişi geldi, şimdi bürodalar KAMBER – Müfettiş mi? Ne yapacak büroda TURAN – Rüşvet alacak (gülüşürler) AYDIN – Sigortasız işçi çalıştırıyor diye ben ihbar ettim, müfettiş de kontrole geldi   KAMBER – İşçiler büro da mı çalışır ki, niye burda kontrol etmir müfettiş? AYDIN – Patron fırsat vermedi ki  (Ali koşarak içeri girer) ALİ – Usta, patron yanındaki adamla buraya geliyor (hepsi hızla içeri geçer, Ali tuvalete girer, Adil ile müfettiş sahneye gelir) MÜFETTİŞ – (bakınarak makinelerin olduğu bölüme gider, kapıdan içeri bakar, Adil’ e döner) Bunlar işçi değil mi? ADİL – Onlar mı?   Şeyy  onlar ustanın arkadaşlarıdır  Yeğenim kaza geçirdi, geçmiş olsun demeye gelmişler  | 
|   | 
|  | 
|  | Usta Tiyatro Metni, Usta Skeç |  | 
|  10-24-2012 | #9 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Usta Tiyatro Metni, Usta SkeçMÜFETTİŞ – Peki Adil bey, iyice araştıracağız (işçiler içerden çıkar, Müfettiş işçilere sorar) siz burada mı çalışıyorsunuz? (Adil müfettişin arkasında işçilere eliyle yok işareti yapar, Aydın Adil’ e güler, müfettiş aniden döner ve Adil’ in işaretini görür) AYDIN – Evet hepsi burada çalışıyor  Kamber, Turan ve yeni kaza geçiren Muharrem (Ali tuvaletten çıkar) ALİ – Bende burada çalışıyorum MÜFETTİŞ – (Adil’ e sertçe bakar) Hani bir işçi çalıştırıyordunuz? ADİL – Onları geçici olarak aldım işe  İşsizdiler  Kendilerine iş buluncaya kadar burada idare edecekler   MÜFETTİŞ – (elindeki dosyadan kağıt çıkarır işçilere verir) Adınızı, adresinizi, hangi tarihten itibaren çalıştığınızı yazın nüfus cüzdanlarınızla birlikte bana verin  (işçiler kağıda yazmaya başlar) Adil bey siz de benimle kuruma kadar gelir misiniz? (işçiler nüfus cüzdanlarıyla birlikte oldurdukları kağıtları Müfettişe verir, müfettiş Adil ile birlikte çıkar) AYDIN – Evet arkadaşlar, bu iş tamam  Artık hepiniz sigortalısınız  Hepinize hayırlı olsun   BİRLİKTE – Sağol Aydın usta   KAMBER – Aydın usta, sigortalı olanda ne olur ki? AYDIN – Kamber, sigorta işçinin güvencesidir  Patron keyfine göre işçiyi çıkaramaz  Hasta olduğunda kaza geçirdiğinde, tedavini karşılar, haftalığın kesilmez   KAMBER – Peki bunu patron niye indiye gadar yapmadı? AYDIN – Sigorta primi var  Onun da çoğunu patron ödüyor  O parayı ödememek için sigortasız işçi çalıştırıyor   TURAN – Demek ki, olan işçiye olsun diye düşünüyorlar AYDIN – Evet aynen öyle TURAN – Şimdi patron Halil’e yaptığını bize yapamaz değil mi? AYDIN – Keyfine göre çıkaramaz  Kanunlar var  İşçi hatalı davranırsa o zaman çıkarır tabi, ama keyfine göre çıkarırsa o zaman tazminatını da öder   KAMBER – O ne demeydi? AYDIN – (Biraz düşünür) kısaca para demek  Şimdi boş ver bunu   MUHARREM – Sayende oldu, sağol Aydın usta (Aydın’ sarılır) Belki bizim sonumuz da arkadaşın gibi tımarhane olurdu   AYDIN – Sizin sayenizde oldu   TURAN – Biz bir şey yapmadık ki? AYDIN – Yapmaz olur musunuz? KAMBER – Ne yaptık ki Aydın usta, men heç bişe annamadım TURAN – Valla bu kez sadece Kamber değil ben de bir şey anlamadım   AYDIN – Halil’ i gördünüz, bize katılmadı, burnunun dikine gitti  Siz Halil gibi yapmadınız   Siz ne yaptınız, birlik oldunuz  Birlikte hareket ettiniz  Bu az şey mi? Onun için hepsi benim değil sizin sayenizde oldu  Anladınız mı? TURAN – Anladım tabi, bunu salak bile anlar   ALİ – Taş Kamber ustaya mı? KAMBER – İndiye gadar heç bişe annamamıştım, ama indi çoğ ey annadım   AYDIN – Eh artık bana yol göründü MUHARREM – Nasıl yani? TURAN – Ne demek bu şimdi? KAMBER – Tam annamağa başlamıştım, gene gafam garıştı   ALİ – Anlamayacak ne var, Emine ile buluşmaya gidiyor AYDIN – Bana yol göründü derken, işten ayrılacağımı kastettim   MUHARREM – İşten ayrılmak mı? AYDIN – Evet KAMBER – Niye? Daha yeni başlamıştın   AYDIN – Buraya başlamadan önce anlaştığım atölye vardı, birkaç süre istemiştim  Orada da çalışanlar sigortasız  Biraz da onlarla uğraşayım  Çevremizde bu durumda olan o kadar çok kişi var ki  (Emine girer) EMİNE – (Aydın’a) gittin sandım, seni bekliyordum   AYDIN – Seni görmeden gider miyim? EMİNE – (Muharrem’ in elini görür) Ayyyy   geçmiş olsun, ne oldu sana? MUHARREM – Sağol, makineye kaptırdım   EMİNE – Ayyyyyy  Çok mu yaralandı? MUHARREM – Azcık koptu da (gülüşürler) Yaramıza, Aydın ustanın yaptıkları merhem gibi geldi Emine  Hatta bu yaptıkları, ileride açılacak yaralarımızı bile iyileştirecek   TURAN – Muharrem usta doğru söylüyor  Aydın ustanın sayesinde hepimiz sigortalı olduk  (Emine Aydın’a hayranlıkla bakar) AYDIN – Abartmayın ya  (Müfettiş ve Adil içeri girer) MÜFETTİŞ – (Nüfus cüzdanlarını işçilere uzatır) Alın bunları, sigorta kartlarınızı da sonra göndereceğim  Hepinize hayırlı olsun   BİRLİKTE – Sağol (Müfettiş çıkar) ADİL – Haydi hayırlı olsun BİRLİKTE – Sağol ADİL – Artık sizden daha fazla iş bekleyeceğim haberiniz olsun   AYDIN – Benden bekleme, ben işten ayrılıyorum   ADİL – Niye? Her istediğin oldu daha ne istiyorsun? AYDIN – Başka yerde çalışacağım  Hem seni tazminattan da kurtarıyorum fena mı? ADİL – Senin bu yaptığın resmen üç kağıtçılıktır, dalaveredir  Madem çalışmayacaktın ne diye açtın başıma bunca işi? AYDIN – Bana üç kağıtçı, dalavereci diyene bakın  Sen değil misin çıkarın için beni işe alan? Sen değil misin, bu kadar masum insanın bilgisizliğinden yararlanıp sırtlarından kazanan? Sen değil misin devlete bile yalan söyleyen? Kim üç kağıtçı? Kim dalavereci? (Adil, bir Aydın’a bakar, bir işçilere bakar, başını öne eğer) Hadi Emine gidelim (Önce Aydın ile Emine, arkalarından Turan, Kamber ve Muharrem çıkar) ADİL – (Ali’ye) Aydın nerede çalışacakmış? ALİ – Sigortasız işçi çalıştıran başka bir atölye de çalışacakmış  (Ali de çıkar) ADİL – (Kendi kendine) Ulan Aydın alacağın olsun  (hoparlörü görür, üzerine sarılı önlüğü alır) ulan Aydın bu da senin işindir  İşçi almadık başımıza bela aldık  Nasıl kandırdı, nasıl uyuttu beni  (kızgın bir şekilde bağırır) Namussuz, namussuuuuuuzzzzzz    (Hail içeri girer) HALİL – Meğer ne büyük bir hata etmişim ben sana inanmakla  Beni kandırdın, ama onları kandıramadın  Sözlerine inanıp, onlarla birlik olmadım, şimdi (bilgi yelpazesi  net) sürünüyorum  Hep senin yüzünden  Senin yüzünden  Aydın usta doğru olanı yaptı  Senin gibi sadece kendini düşünmedi  O değil, asıl namussuz sensin, sensin işte, namussuz herif   ADİL – (Halil’in üzerine yürür) Sus ulan pis hırsız  (Perde inmeye başlar) HALİL – (bağırarak dışarı çıkar) Namussuz sensin işte  namussuz ADİL – (Halil arkasından koşarak) Ah bir elime geçirirsem seni, ah bir elime geçirirsem sizleri tek, tek  O zaman görürsünüz (koşarak sahneyi terk eder) PERDE İNER | 
|   | 
|  | 
| Konu Araçları | Bu Konuda Ara | 
| Görünüm Modları | |
|  |