Yunus Emre Divanındanseçmeler Özeti |
10-21-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Yunus Emre Divanındanseçmeler ÖzetiYUNUS DİVANINDAN SEÇMELER Yunus’un Şair Olması: Bir gün Rum erenleri Taptuk’un tekkesinde toplanır, Taptuk cezbeye gelir ve Yunus-ı Guyende isimli bir erene: “Yunus söyle!” der, üç kez tekrar etmesine rağmen ondan ses çıkmaz Bunun üzerene Yunus Emre‘ye dönüp: “Bizim Yunus vakit oldu, o hazinenin kilidini açtık, nasibini alıverdin sen söyle” der Bunun üzerine Yunus’un dili çözülür ve şiir söylemeye başlar Yunus bütün Anadolu’da çok sevildiği ve sahiplenildiği için Sakarya, Kütahya, Bolu, Bursa, Afyonkarahisar, Erzurum, Ünye, Eskişehir, Tire, Sivas, Aksaray, Kırşehir, Keçiborlu, Uluborlu, Kula, Karaman şehirlerde de mezarı vardır O, şiirlerinde mahlas olarak “Yunus Emre”den başka “Yunus, Bî-çâre Yunus, Koca Yunus, Yunus Dedem, Tapduk Yunus, Miskin Yunus, Derviş Yunus” gibi isimleri kullanmaktadır Yunus; Mevlana, Hacı Bektaş-ı Veli, Taptuk Emre ve Ahmed Yesevi den etkilenmiş ve istifade etmiştir Yunus Emre, Mevlânâ’ya zihnen bağlıdır ve onun sohbetlerine katıldığı rivayet edilir 0, Mevlânâ’dan şöyle söz eder: Mevlana sohbetinde saz ile işret oldı Arif manaya daldı çün hiledir ferişte Mevlânâ ise onun hakkında: “İlahî menzillerin hangisine çıktımsa bir Türkmen kocasının izini önümde buldum, onu geçemedim” der Yunus bir gün Mevlânâ’ya “Mesnevi’yi sen mi yazdın?” diye sorar O da “Evet!” deyince: “Uzun yazmışsın Ben olsam: Ete kemiğe burundum Yunus diye göründüm derdim, biterdi” demiş Yunus Emre’nin çok etkilendiği mutasavvıf ve şairlerden birisi de Ahmed Yesevî’dir Şiirleri arasında her açıdan benzerlikler göze çarpmaktadır Üslubu ve dili çok saf ve sadedir Tabiri caizse onun kullandığı Türkçe anne sütü kadar saf ve durudur Türkçenin şiir dili olabileceğini şiirleriyle ispatlamıştır YUNUS EMRE’NİN ŞİİRLERİNDEN ÖRNEKLER Gazel Hak bir gönül verdi bana ha demeden hayran olur Bir dem gelir şâdî olur bir dem gelir giryân olur Bir dem gelir söyleyemez, bir sözü şerh eyleyemez Bir dem dilinden dür döker, dertlilere derman olur Bir dem çıkar arş üzere, bir dem iner taht-es-serâ Bir dem sanasın katredir, bir dem taşar umman olur Bir dem cehalette kalır, hiç nesneyi bilmez olur Bir dem dolar hikmetlere Câlînus u Lokman olur Bir dem gelir Isâ gibi ölmüşleri diri kılar Bir dem girer kibr evine Fir’avn ile Hâmân olur Bir dem döner Cebrâile, rahmet saçar her mahfile Bir dem gelir güm-râh olur, miskin Yunus hayran olur Seçme Beyit ve Dörtlükler Bu bizden önden gelenler manayı pinhan dediler Ben anadan doğmış gibi geldüm ki üryan eyleyem Cennet cennet dedikleri bir kaç köşkle birkaç huri İsteyene ver onları bana seni gerek seni Bu yol uzaktır Menzili çoktur Geçidi yoktur Derin sular var Çeşmelerden bardağın Doldurmadan kor isen, Bin yıl dahi beklesen Kendi dolası değil * Karlı dağların başında Salkım salkım olan bulut Saçın çözüp benim içün Yaşın yaşın ağlar mısın Bir garip ölmüş diyeler Üç günden sonra duyalar Soğuk su ile yuyalar Şöyle garip bencileyin Molla Kasım’ın Hikayesi Rivayete göre Yunus üç bin şiir söyler, Molla Kasım adında birisi onun şiirlerini ele geçirir Bu şiirlerden bin tanesini yakar, bin tanesini suya atar, geri kalanları da okurken aşağıdaki mısraları görür: Derviş Yunus bu sözü Eğri büğrü söyleme Seni sığaya çeker Bir Molla Kasım gelir Bu mısraları okuyan Molla Kasım yaptıklarından çok pişman olur ve tövbe eder Ancak iş işten geçmiştir Halk bu hadiseyi şöyle yorumlar: Yakılan şiirleri gökte melekler, suya atılanları deryada balıklar, kalanları da insanlar okumaktadır |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|