|  | Divan Edebiyatı Nazım Şekilleri İle İlgili Bilgiler |  | 
|  10-21-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Divan Edebiyatı Nazım Şekilleri İle İlgili BilgilerDivan Edebiyatı Nazım Şekilleri ile ilgili bilgiler DİVAN EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ 1  GAZEL: Özellikle aşk, güzellik ve içki konusunda yazılmış belirli biçimdeki şiirlere denir  Beyit sayısı genellikle 5-9 arasında değişir  Gazelin ilk beyti mutlaka kendi arasında uyaklı olur  Bu ilk beyte “matla”, son beyte ise “makta” adı verilir  Bir gazelin en güzel beytine “beyt-ül gazel”, şairin mahlasının bulunduğu beyte de “mahlas beyti” denir  Beyitleri arasında anlam birliği bulunan gazele “yek-âhenk”, aynı güç ve güzellikte beyitlerden oluşan gazele de “yek-âvâz” gazel adı verilir  2  KASİDE: Din ve devlet büyüklerini övmek amacıyla belirli kurallar içinde yazılan uzun şiirlerdir  En az 33, en çok 99 beyitten oluşur  Kasidenin en güzel beytine “beyt-ül kaside”, şairin mahlasının bulunduğu beyte de “taç-beyt” adı verilir  3  MESNEVİ: Her beyti kendi içinde uyaklı uzun nazım biçimidir  Bir anlamda Divan edebiyatında manzum hikayelerin yazıldığı bir biçim olarak da tanımlayabiliriz  Mevlânâ’nın ünlü tasavvufi mesnevisi 25  700 beyitten oluşmuştur  Mesneviler aşk, dini ve tasavvufi, ahlaki-öğretici, savaş ve kahramanlık, bir şehri ve şehrin güzelliklerini anlatma, mizah gibi türlü konularda yazılmıştır  Divan edebiyatında roman ve hikaye gibi türler olmadığı için mesneviler bir bakıma bu türlerin yerini tutmuşlardır  On bölümden oluşur  Aynı şair tarafından yazılmış beş mesneviye “Hamse” adı verilir  Hamse sahibi olarak tanınmış önemli divan şairleri: Ali Şir Nevâi, Taşlıcalı Yahya, Nev’i-zâde Atâi’dir  4  KITA: Yalnız ikinci ve dördüncü dizeleri birbiriyle uyaklı iki beyitlik nazım biçimidir  Beyitler arasında anlam birliği bulunur  Pek çok konuda yazılabilir  5  MÜSTEZAT: Gazelin özel bir biçimine denir  Uzın dizelere kısa bir dize eklenerek yazılır  Uzun ve kısa dizeler gazel gibi kendi aralarında uyaklanırlar  Kısa dizelere “ziyade” adı verilir  BENTLERDE KURULAN NAZIM BİÇİMLERİ 1) RUBÂİ: Dört dizelik ve kendine özgü ayrı ölçüsü olan bir nazım biçimidir  Konusu daha çok dünya görüşüne ve şairin felsefi düşüncelerine yöneliktir  Edebiyatımızda bu türün en başarılı son temsilcisi olarak Yahya Kemal gösterilmektedir  2) TUYUĞ (TUYUK): Rubâi gibi dört dizelik bir nazım biçimidir  Edebiyatımızda en çok tuyuğ yazmış şair Kadı Burhanettin’dir  Bu biçim yalnızca Türk edebiyatına özgüdür  (Rubai, İran edebiyatından geçmedir)  BİRDEN ÇOK DÖRTLÜKLER 1)MURABBA: Dört dizelik kıtalardan oluşur  Bent sayısı 3-7 arasında değişir  Her konuda yazılır  2) ŞARKI: Genellikle aşk, içki, eğlence konularında yazılan dört dizelik nazım biçimidir  Biçim bakımından “murabba”ya benzer  Çoğunlukla bestelenmek için yazılır  Bu biçim de tuyuğ gibi yalnızca Türk edebiyatına özgüdür  “Şarkı” biçiminin yaratıcısı ve en güçlü şairi Nedim’dir  NOT: Divan edebiyatında üçlü ya da daha çok mısralı bentlerden meydana gelmiş nazım şekillerinin genel adı MUSAMMAT’tır  Yani dört dizeden oluaşn murabba, şarkı gibi biçimlerin; beş dizeden oluşan tahmis, taştir, tardiyye gibi biçimlerin ya da altı veya daha çok dizeden oluşan biçimlerin tümünün üst başlığı MUSAMMAT’tır  TERKİB-İ BENT: Bentlerle kurulan bir nazım biçimidir  Her bent, sayısı 5-10 arasında değişen beyitlerden oluşur  Bendin son beytine “vasıta beyti” denir  Terkib-i bentte vasıta beyti her beytin sonunda değişir ve vasıta beyti mutlaka kendi içinde uyaklı olur  Terkib-i bentlerde genellikle talihten ve hayattan şikayetler, dini, tasavvufi, felsefi düşünceler anlatılmış, toplumsal yergi niteliğinde eleştirilere yer verilmiştir  TERCİ-İ BENT: Biçim bakımından terkib-i bente benzer ; ancak vasıta beyti her bendin sonunda değişmez ve aynen tekrarlanır  Konularında daha çok Tanrının gücü, evrenin sonsuzluğu, doğanın ve yaşamın karşıtlıkları vardır  DİVAN EDEBİYATI NAZIM TÜRLERİ TEVHİT VE MÜNACÂT: Tanrının birliğini ve yüceliğini anlatan şiirlere tevhit, Tanrıya yapılan yalvarış ve yakarışları anlatan şiirlere de münacât denir  Daha çok kaside biçimiyle yazılmıştır  NAAT: Hz  Muhammed’i övmek için yazılan şiirlere denir  Bunlar da daha çok kaside biçimiyle yazılmıştır  MERSİYE: Bir kimsenin ölümü üzerine duyulan üzüntü ve acıyı anlatmak için yazılan şiirlerdir  Genellikle terkib-i bent biçimiyle yazılmıştır  (Bu türün, Eski Türk Edebiyatı’ndaki adı sagu, Halk Edebiyatı’ndaki adı ise ağıttır)  METHİYE: Bir kimseyi övmek için yazılan şiirlerdir  Bunlar da genellikle kaside biçiminde yazılmıştır  HİCVİYE: Bir kimseyi yermek için yazılan şiirlerdir  FAHRİYE: Şairlerin kendilerini övmek amacıyla yazdıkları şiirlerdir  NOT: Divan edebiyatında bir şairin şiirine, başka bir şair tarafından aynı ölçü, uyak ve redifle yazılan benzerine “Nazire” denir  Bu, nazire yazan şairin diğer şaire karşı duyduğu saygı ve beğeniden ileri gelmektedir  Edebiyatımızda bu türde de pek çok ürün verilmiştir  | 
|   | 
|  | 
|  | Divan Edebiyatı Nazım Şekilleri İle İlgili Bilgiler |  | 
|  10-21-2012 | #2 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Divan Edebiyatı Nazım Şekilleri İle İlgili BilgilerDİVAN EDEBİYATININ GENEL ÖZELLİKLERİ Nazım birimi genellikle beyittir ve cümle beyitte tamamlanır  Beyit, cümleye egemendir  Nazım ölçüsü “aruz”dur  Dili Arapça, Farsça, Türkçe karışımı olan Osmanlıca’dır  Şiirlerde tam ve zengin uyak kullanılmıştır  Şiirlerin konuyu içeren başlıkları olmadığı için nazım biçimlerine göre adlandırılmışlardır  Klişe bir edebiyattır  Duygu ve düşünceler değişmez sözlerle (Mazmun) anlatılır  Anlatılan şey değil, anlatış biçimi ön plandadır  Soyut bir edebiyattır  İnsan ve doğa gerçekte olduğundan farklı ele alınmıştır  Aydın zümrenin edebiyatıdır  Medrese kültürü hakimdir  Genellikle saraya ve çevresine seslenir  Sanatlara bolca yer verilmiş, sanat yapmak amaç durumuna gelmiştir  Ulusal bir edebiyat olmayıp dinin etkisiyle şekillenmiştir  Arap ve İran edebiyatının etkisi çok fazladır  Şiirde daha çok aşk, sevgili, içki, din ve kadercilik gibi konular işlenmiştir  Nazım ön planda tutulmuş, nesre pek az yer verilmiştir  Nesir alanında tezkireler (edebiyat tarihi görevini gören biyografik eser), münşeatlar (mektuplar), tarihler, dini metinler ve nasihatnamelere de rastlanmaktadır  Bunlarda da sanat yapma amacı ön plandadır  13  yüzyılda gelişmeye başlamış 16  ve 17  yüzyıllarda en olgun dönemini yaşamış, 19  yüzyılın sonlarına kadar sürmüştür  DİVAN EDEBİYATININ ÖNEMLİ ŞAİR VE YAZARLARI HOCA DEHHANİ: 13  yüzyılda yaşamıştır  Din dışı konularda şiir yazan ilk divan şairidir  Divanı vardır  MEVLANA : XIII  yüzyılda yaşamıştır  Birkaç Türkçe beyit dışında, tüm şiirlerini Farsça ile yazan ünlü tasavvuf şairidir  Oğlu Sultan Veled de tasavvufi konuları işleyen bir şair olarak bilinir  Mesnevi, Divan-ı Kebir, Mektubat, tanınmış eserleridir  ALİ ŞİR NEVÂİ: Çağatay lehçesinin en güzel örneklerini veren şair 15  yüzyılda yaşamıştır  Muhakemetü’l-Lugateyn adlı eserinde Türkçe’nin Farsça’dan daha üstün bir dil olduğunu savunmuştur  Hamsesi vardır  Anadolu dışında Türkçe şiir yazan ilk şairdir  ŞEYHİ:15  yüzyılda yaşamıştır  “Harnâme” adlı eseri edebiyatımızda ilk fabl türü eser olarak bilinmektedir  Mesnevi alanında başarılı olmuştur  SÜLEYMAN ÇELEBİ: 15  yüzyılda yaşamıştır  Hz  Muhammed için yazdığı Vesilet-ün-Necat (mevlit) adlı mesnevisiyle tanınmış bir şairdir  (İslam edebiyatında Hz  Muhammed’in hayatını anlatan eserlere SİYER denir)  FUZÛLİ: 16  yüzyılın en güçlü şairlerindendir  Arapça, Farsça, Türkçe divanı olan tek şairdir  Eserlerini Azeri lehçesiyle yazmıştır  Divan edebiyatının en lirik şairi olarak kabul edilmektedir  Ona göre yaşamın anlamı acı çekmekle özdeştir  Platonik bir aşk arayışı vardır  Din dışı konularda yazmakla birlikte tasavvuftan da etkilendiği bilinmektedir  Kendisine bağlanan maaşı almasında güçlük çıkaran memurları şikayet etmek için yazdığı “Şikayetnâme” adlı mektubu edebiyatımızdaki en ünlü yergilerden biridir  Divanlarından başka bir naat olan “Su” kasidesi, Leyla vü Mecnun mesnevisi, Peygamber ailesini anlattığı Hadikat-üs-Süeda’sı Şah İsmail ile II:Bayezid’i karşılaştırdığı Beng ü Bâde’si ve tıp bilgisini sergilediği Sıhhat ve Maraz’ı en tanınmış eserleridir  BÂKİ: 16  yüzyıl şairlerindendir  Döneminde “şairler sultanı” olarak tanınmış ve saratın bütün olanaklarından yararlanmıştır  İyi bir medrese eğitimi gördüğü bilinmektedir  Dünya nimetlerinin hepsinden yararlanma anlayışındadır  Kanuni’nin ölümü üzerine yazdığı mersiyesi çok tanınmıştır  Divanı vardır  NÂBİ: 17  yüzyıl şairlerindendir  Divan edebiyatında didaktik şiirler yazmasıyla bir yenilik olarak kabul edilmektedir  Din, töreler ve sosyal yaşamla ilgili öğütler verir  Nâbi’nin Divan’ından başka Hayriye, Hayrâbâd adlı iki didaktik eseri, gezi notlarını içine alan Tuhfet-ül Harameyn’i ve Münşeat adlı eserleri vardır  NEFİ: 17  yüzyıl şairlerindendir  Edebiyatımızdaki en ünlü kaside şairi olarak bilinir  Övgülerindeki ve yergilerindeki aşırılıklarıyla ünlüdür  Yazdığı hicviyelerindeki aşırılık boğdurulmasına neden olmuştur  Hayal gücü çok zengin olan Nefi’nin somut benzetmelerden yararlanması da belirgin bir özelliğidir  Türkçe ve Farsça divanı olan Nefi’nin ayrıca hicviyelerini topladığı Sihamı-ı Kaza adlı bir eseri de vardır  NEDİM: 18  yüzyıl şairlerinden olan Nedim, Lale Devri’nin şairi olarak bilinir  Eserlerinde aşk, içki, zevk ve sefayı işler  “Mahallileşme akımı”nın önderi olan şairin Halk edebiyatından da etkilendiği bilinmektedir  Şiirlerinde halkın ağzından alınma deyimler olduğu gibi, halkın konuşma diline de oldukça yaklaşmıştır  Samimi ve içten bir söyleyişi olan Nedim, şarkılarıyla tanınmıştır  Divan şiirindeki klişeleri (mazmunları) bir ölçüde yıkmış olan şairin Divan’ı vardır  ŞEYH GALİP: Divan edebiyatının 18  yüzyılda yaşamış son büyük şairidir  Galatasaray Mevlevihanesinde şeyhlik yapmıştır  Nabi’nin “Hayrâbâd”ına nazire olarak ve Mevlânâ’nın mesnevisinden etkilenerek yazdığı “Hüsn-ü Aşk” adlı meşhur mesnevisinde, tasvvuf konusundaki düşüncelerini ortaya koyar  Bu eserinde allegorik (sembolik) bir anlatım kullanan şair hayal gücünden ve masal ögelerinden de yararlanmıştır EVLİYA ÇELEBİ: (17  yy) Edebiyatımızda gezi türünün ilk örneklerini veren yazar, usta bir gözlemcidir  Elli yıllık bir süre içinde gezdiği yerleri konuşma diline yakın bir dille anlatmıştır  Anlatımında abartılı olmakla birlikte, Divan nesrinin kalıplarını da kırmıştır  10 ciltlik “Seyahatnâme” adlı eseri çok tanınmıştır NOT: Divan edebiyatının nesir yazarı olarak tanınan diğer önemli yazarları şunlardır: SİNAN PAŞA: (15  yy) Tazarrunâme adlı süslü nesri ile tanınır MERCİMEK AHMET: (15  yy) Farsça’dan çevirdiği Kabusnâme adlı eseriyle tanınır NAİMÂ: (17  yy) Kendi adıyla anılan (“Naima Tarihi”) adlı tarih eserinin yazarıdır KATİP ÇELEBİ: (17  yy) Batılıların Hacı Kalfa dedikleri yazar ve düşünürdür  Arapça, Farsça, Fransızca, Latine bilen yazarın tarih, coğrafya, matematik konularında yazılmış eserleri vardır | 
|   | 
|  | 
|  | Divan Edebiyatı Nazım Şekilleri İle İlgili Bilgiler |  | 
|  10-21-2012 | #3 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Divan Edebiyatı Nazım Şekilleri İle İlgili BilgilerTASAVVUF FELSEFESİ Tanrı nedir? Evrenin oluşu nasıldır? Biz neyiz? Niçin geldik dünyaya? Yaşamımızın anlamı, var olmanın aslı, gerçek, başlangıç ve son nelerdir? Bu ve bunun gibi fizik ötesi sorulara cevap vermeye çalışan düşünüş yoluna “Tasavvuf” düşüncesi denir  [Vahdet-i Vücut (Varlığın Birliği) Teorisi]  Bu düşünüşe göre Tanrı tek varlıktır  (Vücud-i Mutlak)  Aynı zamanda tek güzelliktir (Hüsn-i Mutlak)  Tek varlık olan Tanrı kendisini görecek gözler, sevecek gönüller istemiş ve kainat olarak tecelli etmiştir  Bu tıpkı aynayla kaplı bir odada olmak gibidir  Ayna varlığın çeşitli görüntülerini yansıtır  O halde, evren ve tüm insanlar Tanrı’nın bir görüntüsüdür  Öyleyse insanlar arasında renk, inanç, dil, ırk    gibi ayrımlar yapmak anlamsızdır  Bütün görüntülerde “Varlık” ve “Yokluk” ögeleri bir aradadır  İnsan dünyaya bağlı tutku ve zevklerini yok ederek “Varlık” ögesini geliştirir  Bunun yolu da tekkelerden (tarikatlar) geçer  Burada insan sıkı bir eğitimle dünya nimetlerinden vazgeçerse, sonunda özü olan Tanrı’ya kavuşabilir  Bu da gerçek aşktır  İnsanların birbirlerine duyacakları aşk ise mecazdır  Bu, kişiyi Tanrı’dan uzaklaştırır  “Bir hırka, bir lokma” insana yetmelidir  Tekkelerde bu yolla Tanrı’ya ulaşan insan sonunda “Enel Hak” (“Ben Tanrı’yım”) derecesine varır  Bu kişilere “İnsan-ı Kâmil” ya da “Ermiş” denir  DİVAN EDEBİYATI’NDA DÜZYAZI Divan, şiire ağırlık veren bir edebiyattır  Düzyazı, ancak bilimsel çalışmalarda, tarihlerde, kimi sanatsal metinlerde ve gezi türü eserlerde kullanılmıştır  Divan Edebiyatı’nda düzyazılar, yazılış amacı ve dil tutumu dikkate alınarak üçe ayrılır: Sanatlı(süslü) Düzyazı Söz ustalığı göstermek amacıyla yazılır  Sinan Paşa’nın Tazarru’at adlı eseri, bu türün en tanınmış örneğidir  Sanatlı düzyazıya inşa denir 2  Orta Düzyazı Yer yer ağır ve süslü, yer yer sade bir dille yazılan düzyazılardır  Genellikle tarih kitaplarında bu düzyazı türü görülür  Osmanlılar zamanında tarihçilik,”vakanüvis” adı altında yürütülen bir tür memurluktu  Sarayda görevlendirilen vakanüvisler, önemli önemsiz her olayı günü gününe notlar halinde yazarlardı  Bu eserler, olay anlatımına dayalı olduğundan, bilimsel tarih anlayışıyla bağdaşmaz  Divan döneminin başlıca tarihçileri arasında Aşıkpaşazade ,Ali, Ebülgazi Bahadır Han,Naima, Peçevi, Mütercim Asım sayılabilir  3  Sade Düzyazı Dil ve anlatım ustalığının değil, ele alınan konunun önem taşıdığı düzyazı türüdür  Bu anlayış nedeniyle, sade düzyazılarda ustaca söz söyleme çabası görülmez; dil açık, yalın, doğaldır  Bu düzyazı türünü kullananlardan başlıcaları şunlardır: Mercimek Ahmet , Katip Çelebi, Evliya Çelebi (Eseri  | 
|   | 
|  | 
|  | Divan Edebiyatı Nazım Şekilleri İle İlgili Bilgiler |  | 
|  10-21-2012 | #4 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Divan Edebiyatı Nazım Şekilleri İle İlgili BilgilerDivan Edebiyatı Nazım Şekilleri Ölçüsü ve uyağı olan söz ya da yazıya “manzum” ya da “manzume” denir Şiirde dize sayısı, dörtlük sayısı, sıralanış düzeni, uyak yapısı gibi dış özelliklerin tümü, nazım biçimini oluşturur Divan şiirinde pek çok nazım biçimi vardır, ama birkaçı daha yaygın olarak kullanılmıştır Biçimlerine Göre: Uyak, beyit, mısra, bend, mesnevî, kasîde, gazel, rubaî, musammat, terkib-i bend, müsemmem, tuyuğ, tahmis, tardiye, taşdir, tesdis, teşbiye, taşir, tezmin, muaşşer, muhammes, murabba, müseddes, müstezat, şarkı Konularına Göre: Din dışı: Bahariye, Cevreviye, Fahriye, Mersiye, Mehdiye, Gazavatnâme, Sahilnâme, Sakînâme, Kıyafetnâme, Surnâme, Hamamnâme, Şehrengiz, Hicviye, Hezliyat, Tarih Düşürme, Muamma, Lûgaz, Dariye, Rahşiye Dinî: Tevhid, Münacat, Na’at, Makte’l-İ Hüseyin, Miraciye, Hilye, Mevlid, Kırk Hadis, Menkıbe, Kıssa | 
|   | 
|  | 
| Konu Araçları | Bu Konuda Ara | 
| Görünüm Modları | |
|  |