Tokat İli Tanıtım Videosu |
10-21-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Tokat İli Tanıtım VideosuTokat İli Tanıtım Videosu |
Tokat İli Tanıtım Videosu |
10-21-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Tokat İli Tanıtım VideosuTokat Hıdırlık köprüsü |
Tokat İli Tanıtım Videosu |
10-21-2012 | #3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Tokat İli Tanıtım VideosuAli Paşa Camisi (Merkez) Camiyi Sultan II Selim zamanında Ali Paşa 1572 yılında yaptırmıştır Caminin kitabesi bulunmamaktadır Camiyi yaptıran Ali Paşa Kanuni Sultan Süleyman’ın oğlu Şehzade Beyazıt’ın damadıdır Şehzade Beyazıt Amasya’da Vali olarak bulunurken babasına karşı ayaklanmış, başarısız olunca da İran’a kaçmış ve orada öldürülmüştür Bu olaydan sonra damat Ali Paşa Tokat’ta yaşamaya zorunlu bırakılmış ve bu sırada da kendi ismini taşıyan bu camiyi yaptırmıştır Ali Paşa’nın, eşi ile oğlunun türbesi olmak üzere iki türbe caminin avlusunda bulunmaktadır Ali Paşa Camisi XVI Yüzyıl Osmanlı yapı üslubunun tüm özelliklerini taşımaktadır Kesme taştan kare planlı olup, üzeri pandantifli, sekizgen kasnaklı merkezi bir kubbe ile örtülmüştür Ön kısmında sekiz sütunlu, yedi bölüm halinde üzerleri kubbeli son cemaat yeri bulunmaktadır Son cemaat yerini meydana getiren sütunlar birbirlerine hafif sivri kemerlerle bağlanmıştır Son cemaat yerinden ibadet mekânına açılan portal mermerden son derece özenle işlenmiştir Stalaktitli olan portalin iki yanında Selçuklu üslubunda nişler ve taş rölyefler bulunmaktadır Giriş kapısının üzerinde kitabe bulunmamaktadır Bunun da nedeni Osmanlı geleneğinde sürgün olanlar yaptırdıkları eserlere kitabe koyduramazlardı İbadet mekânının içerisi altlı üstlü iki yan kenarda üçer, mihrabın sağ ve solunda birer, son cemaat yerinde de birer pencere ile aydınlatılmıştır Ayrıca mihrap duvarı dışında kalan üç duvara mahfiller yerleştirilmiştir Bu mahfillerden kuzey yönündekiler ayrı birer oda şeklindedir Kesme taş kemerli olan bu mahfillerin üzerine de kadınlar mahfili yerleştirilmiştir Mihrap yuvarlak bir niş şeklinde olup, stalaktitli olarak sonuçlanır Minber de sarı ve mavi mermerden yapılmıştır İbadet mekânı XIX Yüzyıla özgü çiçek motifleri ile bezenmiştir Büyük olasılıkla bu bezeme 1939 depreminden sonra, caminin onarımı sırasında yapılmıştır Caminin minaresi kesme taş kaide üzerine yuvarlak gövdeli ve tek şerefelidir Doğu yönünde basamaklı bir payandanın bulunmasının nedeni anlaşılamamakla beraber buraya ikinci bir minare yapılmak istendiği ve sonradan vaz geçildiği sanılmaktadır Hatuniye (Meydan) Camisi (Merkez) Beyazıt annesi Gülbahar hatun için 1484 yılında cami, medrese, imaret ve sonradan da bunlara eklenen hazire ile birlikte bir yapı topluluğu olarak yaptırmıştır Sultan II Beyazıt aynı zamanda bu yapı topluluğu ile ilgili olarak 21 Zilhicce 898 (4 Eylül 1493) tarihli bir de vakfiye düzenlemiştir Bu vakfiyede de yapı topluluğunun cami, medrese, matbah (mutfak), mahzen, kiler, yemekhane, odunluk, ahır ve helâdan meydana geldiğini belirtmiştir Yapı topluluğundan cami 1939 ve 1493 yıllarında depremden hasar görmüş, 1953 ve 1955 yıllarında da onarılmıştır Külliyenin merkezini oluşturan cami, halk arasında “Meydan”, “Zincirli”, “Hatuniye” ve Gülbahar Hatun” isimleri ile de tanınmıştır Evliya Çelebi bu camiden, Pazar Meydanındaki Zincirli Cami olarak söz etmiştir Cami plan şekli olarak da zaviyeli, ters T, tabhaneli camiler grubundandır Kesme taştan yapılan bu caminin son cemaat yeri yuvarlak kemerlerle birbirine bağlanmış altı yuvarlak sütunun oluşturduğu beş bölümlüdür Her bölümün üzeri de birer kubbe ile örtülüdür İbadet mekânının giriş kapısı üzerinde h890 (1484) tarihli caminin yapım kitabesi bulunmaktadır Giriş kapısı mukarnas kavsaralı olup silmelerle hareketlendirilmiştir Dikdörtgen söveli kapının mermerden kilit taşları iki renklidir Giriş nişinin iki yanına birer mihrabiye yerleştirilmiştir Son cemaat yerinden içerisine girilen ibadet mekânı kare planlı olup, üzeri dört kemerle taşınan sekizgen kasnaklı bir kubbe ile örtülmüştür Kubbeye pandantiflerle geçilmektedir İbadet mekânının doğu ve batısındaki küçük kapılarla yan kanatlara geçilmektedir Yan bölümlerin içerisinde ocak ve duvar nişleri bulunmaktadır ve üzerleri kubbe ile örtülüdür Mihrap mermerden, minber ise ahşaptan yapılmıştır Girişin yanından çıkılan bir merdivenle de ikinci kattaki kadınlar mahfiline ulaşılmaktadır Caminin kesme taştan sekiz cepheli kaide üzerinde, çokgen gövdeli, altı stalaktitli tek şerefeli minaresi bulunmaktadır Caminin avlusunda bir de şadırvan bulunmaktadır Hamza Bey Mescidi (Merkez) Tokat il merkezindeki bu mescidi, Çelebi Sultan Mehmet’in Osmanlı tahtına çıkmadan önce Amasya ve Tokat’ta hüküm sürdüğü yıllarda lalası ve komutanı olan Bicaroğlu Emir Hamza 1411 yılında yaptırmıştır Mescit moloz taş ve tuğladan yapılmış, dikdörtgen planlı bir yapı idi Bir süre zaviye olarak da kullanılmıştır Değişik zamanlarda yapılan onarımlarla özgünlüğünü yitirmiş, XIX Yüzyılda da barok üslupta yenilenmiştir Bu arada ön cephesine ahşap bir yapıyı andıran iki katlı bir son cemaat yeri eklenmiştir Günümüzde bu yapı yıkılmıştır Yalnızca yanındaki minaresi korunabilmiştir Minare kesme taş kaide üzerine yuvarlak gövdelidir İvaz Paşa Camisi (Merkez) Tokat İvaz Paşa Mahallesi’nde, Sulu Sokağın sonunda bulunan bu caminin kitabesi bulunmadığından yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır Bununla beraber, İvaz Paşa’nın h 810 (1407) tarihli vakfiyesinden XV Yüzyılın ilk yarısında yapıldığı anlaşılmaktadır Cami moloz taştan, kare planlı küçük bir yapıdır Değişik zamanlarda onarılmış ve özelliğinden büyük ölçüde uzaklaşmıştır Hacı Turhan Mescidi (Merkez) Tokat il merkezinde, Akkoyunlu Uzun Hasan’ın Tokat’ı yakmasından sonra Artukoğullarından Hacı Turhan tarafından 1471 yılında yaptırılmıştır Mescit kesme taştan kare planlı olup, üzeri tromplu sekizgen kasnaklı bir kubbe ile örtülmüştür Mescidin girişi batı yönündedir Girişin üzerinde h876 (1471) tarihli kitabesi bulunmaktadır Değişik zamanlarda yapılan onarımlarla özelliğinden kısmen uzaklaşan bu yapının çevresi 1945 yılında açılarak mescit ortaya çıkarılmıştır |
Tokat İli Tanıtım Videosu |
10-21-2012 | #4 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Tokat İli Tanıtım VideosuAlaca Mescit (Merkez) Tokat Rüstem Çelebi Mahallesi’nde bulunan bu mescit İlhanlı sultanı Gazan Han ile Selçukluların ortak yönetim döneminde yaptırılmıştır Bu yapının 1301 yılında yapıldığı kaynaklarda belirtilmektedir Sonraki yıllarda büyük bir yıkıma uğramış, minaresi dışında kalan bölümleri Abdurrahman bin-i Ali Edâ’ya izafeten Abdülaziz bin İbrahim tarafından 1505 yılında yaptırılmıştır Bunu belirten sülüs yazılı kitabesi giriş kapısının üzerinde bulunmaktadır Mescidin Selçuklular ve Osmanlılar zamanında yapımını belirten iki ayrı kitabesi bulunmaktadır Abdurrahman Ahi, Osmanlılarla Şah İsmail arasında süregelen savaşlar sırasında şehit düşmüştür Aslen de Tokatlıdır Günümüze gelen cami, kesme taştan kare planlı olarak yapılmıştır Cephe görünümünde taş dizilerini tuğla dizileri izlemiş ve böylece taş ve tuğladan alternatifli bir görünüm sağlanmıştır İbadet mekânının üzeri tromplu bir kubbe ile örtülmüştür Mescidin ilk yapısından bugüne kadar gelebilen minaresi taş kaideli, yuvarlak tuğla gövdeli ve tek şerefelidir Gövde üzerinde tuğla dizileri ile baklava motifleri meydana getirilerek dikkat çekici bir görünüm sağlanmıştır Kazancılar Mescidi (Merkez) Tokat il merkezinde, Sulu Sokak’ta bulunan bu yapının üzerinde kitabesi bulunmakla beraber, kitabede banisinin ismi belirtilmemiştir Yapı üslubundan caminin XV Yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır Günümüze harap bir halde gelen mescit moloz taştan kare planlı olup, üzeri tuğla bir kubbe ile örtülmüştür Behzat Camisi (Merkez) Tokat il merkezinde, Behzat Caddesi’nde, Behzat Çarşısı’nda ve Behzat Çayı yanında bulunan bu camiyi Kanuni Sultan Süleyman döneminde Fakihoğlu Hacı Behzat 1535 yılında yaptırmıştır Sultan II Abdülhamit zamanında ise 1881’de camiye ikinci bir kubbe ve bazı ek yapılar daha eklenmiştir Cami 1939 depreminde zarar görmüş ve Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından onarılmıştır Cami üzerinde sülüs yazı ile 1535 tarihli Hoca Behzat tarafından yapıldığını belirten bir kitabe bulunmaktadır Bunun yanı sıra 1908 yılındaki sel baskınında zarar gördüğünü ve onarıldığını belirten ikinci bir kitabesi daha bulunmaktadır Cami kesme taştan kare planlı, küçük bir yapı olup, üzeri tromplu bir kubbe ile örtülmüştür Ön kısmındaki iki katlı son cemaat yeri Sultan II Abdülhamit zamanında eklenmiştir Yanındaki minaresi kesme taş kaide üzerine yuvarlak gövdeli ve tek şerefelidir Caminin banisi Hoca Behzat’ın mezarı da yanında bulunmaktadır Ulu Cami (Merkez) Bugünkü Cami h1090 (1678) yılında yaptırılmıştır Bunu belirten kitabesinde de “Çün bu cami oldu Cedid” yazılıdır Bu da caminin yenilendiğini göstermektedir İbadet mekânında ve kuzey revaklarında kesme taş mimari parçalar ile son cemaat yerindeki devşirme Bizans sütunları da caminin ilk yapılışının daha eskiye indiğini göstermektedir Bilinmeyen bir nedenle yıkılan ilk cami 1678 yılında yenilenmiştir IDünya Savaşı’nda cami içerisine askerler yerleştirilmiş, daha sonra da kendi haline bırakılarak terk edilmiştir Vakıflar Genel Müdürlüğü 1950 yılından sonra camiyi yeni baştan onarmış ve bugünkü durumuna getirmiştir Cami kesme ve moloz taştan dikdörtgen planlı olarak yapılmıştır Üzeri kiremitli ahşap bir çatı ile örtülmüştür Caminin iç mekânında XVI ve XVII Yüzyıla tarihlenen İznik çini motiflerine benzer kalem işleri yapılmıştır Yanında kesme taş kaideli, tek şerefeli minaresi bulunmaktadır |
Tokat İli Tanıtım Videosu |
10-21-2012 | #5 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Tokat İli Tanıtım VideosuTakyeciler Camisi (Merkez) Ancak, köşe duvarında Sultan Abdülaziz zamanında, 1871 tarihinde onarıldığını belirten bir kitabe bulunmaktadır Buna dayanılarak da caminin daha erken bir tarihte yapıldığı anlaşılmaktadır Cami moloz taş ve kesme taştan dikdörtgen planlı olarak yapılmıştır İbadet mekânı sekiz taş payenin taşıdığı kasnaklı, dokuz kubbe ile örtülmüştür İçerideki payeler birbirlerine ve duvarlara yuvarlak kemerlerle bağlanmıştır İbadet mekânı iki sıra halinde yuvarlak kemerli pencerelerle aydınlatılmıştır Mihrap ve minberi oldukça sadedir Cami içerisindeki bezemeler 1871 yılında yapılan onarım sırasında yapılmış barok örneklerdir Caminin yanındaki kesme taştan minaresinin yüksekliği oldukça kısa olup, ilk yapıdan kaldığı sanılmaktadır Silahtar Ömer Paşa Camisi (Erbaa) Yapı üslubundan XVIII Yüzyılda yapıldığı anlaşılmaktadır Kesme taş ve tuğladan dikdörtgen planlı olarak yapılmış, üzeri kiremit çatı ile örtülmüştür Cephe ile birlikte doğu ve batı yanları ahşap kolon ve kemerli revaklarla çevrili olan sivri kemerli son cemaat yeri oldukça geniş tutulmuştur Giriş kapısı çok gösterişli olup, çift renkli kesme taştan yuvarlak kemerlidir Caminin ibadet mekânındaki dört ahşap sütunun taşıdığı ahşap tavan, minber ve yuvarlak mihrap Selçuklu motifleri ile bezenmiştir Tavan çıta ve boyalarla bezenmiş tekne tavan şeklindedir Ayrıca burada Selçukluların çok sık kullandığı altıgenler, dikey ve sarkıt rölyefler, çiçek, palmet, rumi ve yaprak motifleri ile dikkat çekmektedir Bu caminin bir özelliği de XIII Yüzyıl Selçuklu motiflerinin XVIII Yüzyılda bu camide uygulanmış oluşudur Caminin yanındaki minaresi kesme taş kaide üzerine yuvarlak gövdeli ve tek şerefelidir Ulu Cami (Niksar) Anadolu’daki Ulu Camilerin en eski örneklerinden biridir Cami kesme taştan kuzey-güney doğrultusunda dikdörtgen planlıdır Kuzey cephesinde girişi bulunmaktadır Portal tüm cephe boyunca yüksek olup, iki enli bordür ile üç yandan çepeçevre kuşatılmıştır Bu bordürler ortada daralan sekiz kenarlı zencerekler, ikinci bordürde gamalı haçlar, üçüncü bordürde de altıgen geçmeler halindedir Giriş kemeri basık yuvarlak olup, üzerindeki kitabe yeri boştur Bazı kaynaklarda burada olduğu söylenen II Abdülhamit’in tuğrası günümüze gelememiştir İbadet mekânı kare kesitli, 24 ayak ile mihraba dik beş sahna ayrılmıştır Bu sahınlardan ortadaki diğerlerine göre biraz daha yüksek ve geniştir Mihrabın önü ve orta sahnın kuzeyden itibaren üçüncüsü kubbe ile diğerleri de çapraz tonozla örtülmüştür İbadet mekânının doğu cephesi, kuzey köşesi batıya doğru hafif bir kırılma yaparak kuzeydeki duvar ile birleşmiştir Ayrıca dış cephesi altı büyük payanda ile desteklenmiştir İbadet mekânı altı küçük pencere ile aydınlatılmıştır Pencereler ikili düzen halinde olup, üsttekiler küçük ve dikdörtgen, alttakiler yine dikdörtgen sövelidir Güney cephesinde mihrabın bulunduğu kısım beden duvarları yüksekliğinde, dışarıya doğru dikdörtgen bir çıkıntı yapmaktadır Bu çıkıntının iki yanında da yine birer büyük payanda bulunmaktadır Bu payandalardan kubbeye geçiş pandantiflerle sağlanmıştır Pandantifler ve kubbe göbeğinde XIX Yüzyılın karakteristik bitki motifli kalem işleri görülmektedir Mihrap önü kubbesi dıştan onikigen kasnaklı olup, üzeri külah ile örtülmüştür Mihrap üç enli bordür ile kuşatılmıştır Bu bordürlerde on iki köşeli yıldızlar, altıgen geçmeler bulunmaktadır Mihrap nişi beş kenarlı olup on iki köşeli yılzı geçmeleri ile doldurulmuştur Üzeri mukarnaslı olarak sona ermektedir Caminin portal dışındaki bütün cephesi sıvalıdır İbadet mekânının batı cephesinin ortasında çokgen planlı minare kaidesi, bunun üzerinde de kesme taştan silindirik gövdeli tuğla minare bulunmaktadır Bu minare 1967–1970 yıllarında onarılmıştır |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|