|  | Bingöl Halk Oyunları İçin Davul Zurna |  | 
|  10-14-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Bingöl Halk Oyunları İçin Davul ZurnaBingöl halk oyunları için davul zurna Bingöl yöresi halk oyunları milli kültürümüzün benliğinde olan halkın yaşantısı,serüvenleri, yaşadığı coğrafya, sosyal olay , değişmeleri, gelenek ve görenekleri tamamını içinde barındırır  Halk oyunlarımızın yaşama biçimi doğa görüntüsü ve şekilleri ile oyunların oluşmasında en önemli etken olmuştur  Yöremiz oyunlarının karakteristik özellikleri insan figürleri belirli güncel yaşam tarzını yansıtmaktadır  Oyunlarımız yöre insanın yapısına uygun canlı ve hareketlidir  Hiçbir yörenin oyunlarından esinleme ve etkileme yoktur  Kendi yaşam tarzına uygun hareketlilik ve canlılık arz eden figür, ritim, müzik ve estetik gibi özelliklere sahiptir  Yöremizin oyunları üç ana aşamada incelemek mümkündür   - Helavki - Halay ( Gövend) ağızla söyleyip oynama - Billur ( Zel ) Kavalla çalıp oynama  - Davul-Zurna eşliğinde oynama  ( 1800 yıllardan günümüze denk süregelmektedir  ) Bu vesileyle oyunlarımız çalgılarla aşamalı olarak günümüze gelmiştir  Oyunlarımız genelde 4 ritim sayıya dayalı olarak bir özellik taşımaktadır  Tempo olarak yavaş- hızlı- yavaş şeklinde oynama özelliğine sahiptir  Oyunlarımız da yöre insanının yaşanla mücadelesi, tabiat şekilleri, sıra dağların oyunlarımızdaki sıra dizilişleri, hayvan ve insan taklitleri, tabiat görüntüsünün izleri ve etkileşimini görmek mümkündür  Halk oyunlarının, insanların ve toplumların yaşamlarını yansıtan folklorun bir kesitini oluşturduğu kuşkusuzdur  Halk oyunları doğal olayları; sevinç, hüzün, mutluluk, kavga, barış üretim vb  olayları, kısacası yaşamı bir bütün olarak yansıtır  Birlik ve beraberliği simgeler  Amacımız köklü ve zengin değerlere sahip örf ve adetlerimizin yayılıp yaşatılmasıdır  Genç ve çocuklarımızın serbest zamanlarını bu tür olumlu faaliyetlerle değerlendirmelerini sağlamak kültürümüzü halk bilimi hakkında ufuklarını genişletmek bilgili bir nesil yetiştirmek ve onların halk oyunlarımızı en güzel en doğru biçimde icra etmelerine nesilden nesile taşımasına yardımcı olmaktır  GÜNEŞİN DOĞUŞU : İlimiz Karlıova ilçesinin 3250 m  yükseklikteki Bingöl Dağlarının Kale Tepesi'nden " Güneşin Doğuşu"nu normal durumundan çok farklı seyretmek mümkündür  Her yıl 15 Temmuz-15 Ağustos tarihleri arasında en iyi şekilde seyredilebilir  "Güneşin Doğuşu" çok değişik şekillerde, normal halinden çok farklı, heyecanlı ve oldukça korkunç sahneler yaratmaktadır  Dünyada tam anlamıyla "Güneşin Doğuşu" iki yerden izlenir  Birincisi İsviçre'nin Alp Dağlarından, ikincisi; Bingöl Dağlarının Kale Tepesi'nden seyredilir  Ulaşım imkanı güçtür  Karlıova ilçesine kadar yol asfalt, dağın zirvesine kadar ham yoldur  Dağın altına kadar arabayla gidildikten sonra zirveye 25-30 dk  yaya çıkılır  Etrafta soğuk su kaynakları ve yeşillikler görülür  Yol güzergahında dinlenme, konaklama tesisleri mevcut değildir  Güneş doğarken ilk etapta hafif bir kızartı ile belirir  Kızartı etrafta çok renkli güzellikler ve dekorlar yaratır  Daha sonra insana korku veren bir karartı şeklini alır  Kızarıklıklar kor parçası haline gelir  Kor parçası içinde insan yüzünü andıran üç büyük leke (Siyah renkli) belirir  Güneş karartı halinde yavaş yavaş açılmaya başlar  Ufukta görülerek oluşumunu tamamlamak üzere iken altın bir küre gibi görünmeye başlar  Döndükçe etrafa binlerce ışık saçar  İnsanoğlunun daha önce görmediği renkleri o anda görmek mümkündür  Daha sonra güneş elmas parçası gibi kristalleşip eski durumunu almaya başlar  Oldukça heyecanlı anlar yaşatır  Gözlerde yaşarma, ışık saçma ve anında seyir edememe gibi durumlar olur  YÜZEN ADA : Solhan ilçesi Hazarşah Köyü Aksakal Göl Mezrasındaki Ada, o yörede yaşayan halk tarafından keşfedilmiştir  Söz konusu ada, şimdiye kadar görülmemiş bir tabiat olayına sahiptir  Bingöl-Solhan karayolunda 4  5 Km  uzaklıktadır  Yolu stabilize olup, 1  5 km'dir  Yolun asfaltlanması ve gölün ıslahı halinde yerli ve yabancı turistlerin ilgisini artıracaktır  Bingöl'ün turizmi doğa güzelliklerine dayanır  Yüzen Ada da tamamen doğaldır  Göl'ün üç tarafı dağlar ve tepelerle çevrilmiş düz arazi üzerinde bulunan krater göl konumundadır  Göl'ün şimdiki alanı 300 m2' nin üzerindedir  Islahı halinde 500 m2'den fazla olur  Gölün derinliği 50 metreden fazla olduğu sanılmaktadır  Göle devamlı akıntı olduğu tespit edilmiştir  Gölün altından ve kemerlerinden giren su, gölün alt tarafından, gölden daha aşağıdan dereyi beslemektedir  Ufak ufak kaynaklar bu görüşü teyit etmektedir  Yaz ve kış aylarında su seviyesi aynı kalmaktadır  Su tatlı ve berrak olup, herhangi bir madensel tuz ihtiva etmemektedir  Balık yetiştirmek mümkündür  Gölün ortasından hareket eden üç ada vardır  Adalar göl içinde bağımsızdır  Üstüne binildiği zaman sal gibi her tarafa ağır ağır hareket etmektedir  Adanın üzerinde 4-5 tane bodur ve dış budak ağacı mevcuttur  Çevredeki bitkiler gölün mevcut suyu ile beslenmektedir  Ada üzerinde bulunan ot kökleri sarılıcı olması nedeniyle toprak tamamen bitki kökleri ile kaynamış ve yapışmış durumdadır  Ayrıca Göl'ün ortasında bulunan adanın yapısı incelendiğinde çayır, ayrık ot ve suda yetişen çeşitli bitkilerin ada üzerinde mevcut olduğu görülmektedir  Göl'ün çevresinde de çeşitli bitkilere rastlamak mümkündür  Yeşil alanın dışında kalan arazi gölden çok yüksektir  Çevresi meşe ve yeşil alan ile kaplıdır  BİNGÖL YÖRESİ HALK OYUNLARI : GÜNÜMÜZDE OYNANAN BİNGÖL YÖRESİ HALK OYUNLARI ŞUNLARDIR: Halk oyunlarımızda yeni düzenleme 1980 yılından bu yana yapıldığı ve düzenlemeler Bingöl Halk Eğitimi Merkezinde görev yapan usta öğretici ve eğitmenler tarafından geliştirildi  Yöre oyunlarının tümünde yeni düzenlemeler yapılmıştır (Seyirlik oyunları bu değişmelerin dışında kalmıştır)  Geleneksel oyunlar içinde "Kartal Oyunu"nda düzenleme yapılmamıştır  Oyunlar yörede hem geleneksel, hem de düzenlemeli türde, 10-12-14-16-18-20-24 sayıda sade erkek, sade kız, kız-erkek karma türünde oynanmaktadır  Oyun şekillerinde düz çizgi, yarım ay, halka, tam daire, sıra dizilişi, karşılıklı 4 cephe şeklinde oynanmaktadır  1- Kartal 2- Derilo-Derile-Koçeri 3- Çepik–Elçırpma 4- Esmer – Harani 5- Halay – Gövend-Dik Halay- Vuşke 6- Çaçan- Çeçen- Kara yılan 7- İki ayak – Dılıng – Keçike 8- Meryemo- Meyremo 9- Diz kırma – Sevkari 10- Ters oyun – Kıleçep KARTAL OYUNU : KARTAL : Kartal hareketlerinin konu edildiği oyun en çok sevilen ve oynanan oyunlardan olup Bingöl’e özgüdür  Yöre insanın yaşamla olan mücadelesini çeşitli hareket ve figürlerle dile getirir  Oyunun ortaya çıkışıyla ilgili en yaygın bilinen iki rivayet vardır  1  RİVAYET : Bir avcı avladıktan sonra avladığı ceylanı suyun kenarında yıkamak için bir taşın üzerine bırakıp dinlenmeye koyulur o esnada heybetli bir kartal avı kaptığı gibi yüksek kayalıklara doğru uçmaya başlar  Durumu fark eden avcı tüfeğini kaptığı gibi kartalın konduğu kayalığa doğru koşar  Oraya vardığında ne görsün avı kapıp götüren kartal, avı kaptırmamak için diğer kartallarla büyük bir mücadele içindedir  Kartalların birbirleriyle olan amansız mücadelelerini gören avcı alelacele köye dönüp gördüklerini anlatmaya başlar  Anlatırken de kartalların yaptıkları hareketleri taklidi olarak yapmaya çalışır  Köy halkı figür ve hareketlerden esinlenerek günümüze dek kartal oyunu oynanmaya başlar  2  RİVAYET : Karlıova yöremizde zengin bir ağanın dilsiz, sağır bir çobanı varmış  Bu çoban sürünün içinde ağanın ve kendisinin çok sevdiği bir kara kuzusu varmış günlerde bir gün çoban koyunları otlatırken bir ağacın gölgesinde dinlenirken bu sırada kartalın biri o çok sevilen kuzuyu kaptığı gibi dağın zirvesine doğru uçmuş  Sürüde kara kuzunun olmadığını fark eden çoban dağın zirvesinde uçuşan kartalları görünce hemen o yöne doğru koşmaya başlamış, dağın zirvesine ulaştığında kartalların kara kuzuyu yemek için birbirleriyle kıyasıya dövüştüklerini görmüş hatta bazı kartalların bir iri kartala göre güçsüz olduğunu ve o kartalın tek başına kara kuzuyu yediğini adeta diğer kartalların onu koruduğunu kuzuya değil ulaşmak yanaşmak mümkün olmadığını görünce çaresiz çoban köye dönüp olup bitenleri ağaya anlatmak, taklit etmek kendisinin suçsuz olduğunu kanıtlamak istemiş  Ancak ağa kızının düğününde olduğunu durumu sıcağı sıcağına anlatmak için düğünün bulunduğu yere gider  Ağa çobanın yorgun ve bitkin olduğunu görünce derhal yanına seyisi çağırır  Çünkü sağır ve dilsiz olan çobanın dilinden anlayan en iyi seyis olduğundan ikisini yan yana getirip seyise ne olduğunu sormuş? Çoban ağlayarak kara kuzunun kartallar tarafından götürüldüğü parçalanarak yediklerini kartal figürleriyle daha canlı ağa ve köylülerin anlayabileceği şekilde taklit ederek oynamış  200 yıllık mazisi olan bu oyun çevrede sıkça oynanıp günümüze dek gelmektedir  Oyunun oynayış şekli ise şöyledir: Ağzında koyun postu olan ve kartalı temsil eden oyuncu müzik eşliğinde oyun alanına girer  Ağzındaki koyun postunu da alana bırakarak çeşitli kartal hareketleri yapar  diğer oyuncular da ellerinde mendillerle kollarını kanat gibi çırparak yere çömelip kartal pozisyonunda leşin etrafında bir daire oluştururlar  Oyuncular leşi kapmak için sırayla yaklaşırken ilk gelen oyuncu uzaklaşır  Ardından oyuncular leşin etrafında toplandığı sırada baş oyuncu heybetle dairenin ortasına hamle yapar  diğer oyuncular dağılır  Tek başına kalınca oyuncular yarım daire şeklinde onun etrafında toplanıp, hep birlikte aniden leşi havaya kaldırarak oyunu bitirirler  | 
|   | 
|  | 
|  | Bingöl Halk Oyunları İçin Davul Zurna |  | 
|  10-14-2012 | #2 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Bingöl Halk Oyunları İçin Davul ZurnaBİNGÖL HALAYI GÖVENT (BİNGÖL HALAYI) : Hakkında net bir bilgi yoktur  Ancak bir hamle oyunudur  Bu hamlenin ileri bir atılım olduğu bu atılımın genç bir erkeğin bir olaya veya sevdiğini gördüğündeki çabası olarak değerlendirilir  Bazılarına göre de ağır başlılık olarak haraketlerin kontröllü yapılmasıdır  Diz kırmalar bu ağır başlılığın simgesidir  Hareketli bir oyundur üç sefer dizler kırılır yarım esten sonra vucut dizlerle birlikte bütünüyle titretilir  Çıkış sağ ayak dört sefer vurularak ileri çıkılır, üç hamleden sonra aynı şekilde geri gelinir  Figürlerden ziyade titretmeler net olmalıdır  Özellikle diz kırmalar ve titremeler bu oyunun karakteristik özelliğidir  Oyuncular dizilirken sağ omuz içerde sol omuz dışarıda olacak şekilde eller bacakların yanlarında arkada görünmeyecek şekilde tutulur  DELİLO DELİLO (DERİLEY -KOCERİ) : Yörede en fazla oynanan ve çok sevilen oyunlardan biridir  Kız, erkek ayrı ayrı oynadığı gibi umumiyetle kız-erkek karışık oynanan bir oyundur  Oyunda birlikteliğin verdiği neşe ve heyecan, müziğin ritmiyle adeta bir ahenk armonisi oluştururcasına müşterek olarak figürlere yansımaktadır  Delilo Oyununun ne zaman olarak ortaya çıktığı bilinmese de yöre halk oyunları arasında en eski geçmişe sahip olan oyunlardan biridir  Oyunun ortaya çıkışı ile ilgili olarak çeşitli rivayetler mevcuttur  Bu oyunun ortaya çıkışını konu olan bir rivayet şöyledir  "İlkbahar aylarında genç kızlar kuzukulağı, kuş yemi gibi yenilebilir türden yabanı bitkileri toplamak amacıyla kırlara, bayırlara, vadilere ve su kenarlarına yayılırlar  Topladıkları bitkileri de torbalarına doldururlar  Dağınık halde işe koyulan bu genç kızlar buluşup bir araya geldikleri yerde topladıklarını birbirlerine gösterip sevinçlerini dile getirmek için oyun oynarlarmış  Zamanla bu oyunu bir ritme ve kurala göre oynayarak sıkça oynamaya başlamışlar  Sevinçlerini ve heyecanlarını Delilo Oyunu ile yansıtan genç kızlar düğün ve benzeri eğlencelerde de oynayarak oyunu yaygınlaştırırlar  Böylece Delilo Oyunu hem erkekler hem kızlar tarafından oynanan bir oyun haline gelir  " Bu dere buz bağlamış Bingöl dört dağ içinde Dibi yarpuz bağlamış Dört yanı bağ içinde Ana beni evlendir Kim Bingöl'ü sorarsa Bingöl'de kız kalmamış Bir yarim var içinde Delilo delilo seyrane Delilo delilo seyrane Ah lele le vah le le le Ah lele le vah le le le Ay lele le vay le !e le Ay lele le vay le !e le ÇEPİK (ÇAPKEY) ÇEPİK (EL ÇIRPMA) : Gücü, kuvveti ve çarpışmayı konu alır  Çok sert figürleri olan bir oyundur  Oyunda güç ve kuvvet sembolize edilmeye çalışılır  Oyunun ortaya çıkışı ile ilgili olarak en çok bilinen rivayet şöyledir: "Eskiden kurulan düğünlere civar köylerden misafirler gelir  Birbirlerine karşı kuvvet denemesi yapıp delikanlılık taslama  Bu oyunda karşılıklı İki kişi müziğin ritmiyle birlikte çeşitli figürlerle birbirlerinin ellerine sertçe vurup vücutlarım da esnek tutmaya çalışırlar  Oyundaki bu vuruşlar müzik bitene kadar ve yahut rakiplerden birinin elinin ağrısını hissederek oyunu bırakmasına kadar sürer  Karşılıklı ellerin birbirleriyle çarpışlarından esinlenerek "Çepik" adı verilen oyun oynandığı zaman kendisine güvenen ve vuruşma riskini göze alan kişi oyuna katılır  Zaten oyunda bir nevi kuvvet denemesi yapıldığı için güçlü ve kuvvetli olan kişiler bu hususiyetlerini oyuna sembolik olarak yansıtmaya çalışırlar  Oyunun Oynanışı ise şöyledir: Oyun hareketli, vurucu ve sert bir oyundur  Oyun başlamadan evvel oyuncular arka arkaya dizilip davul-zuma eşliğinde sağ ayakla başlamak üzere oyun alanına girerler  Üç adım yürüdükten sonra, sağ ayağın topuğu yere bastırılır, sol ayağın sert bir şekilde yere vurulmasıyla birlikle avuç içleri birbirine vurulur  Bu hareketlerin birkaç' kez tekrarından sonra eşler birbirlerine dönerek ellerini sert bir şekilde karşılıklı vururlar  Bu vurma hareketleri birkaç kez yapılıp müzik kesilince oyuncular yine arka arkaya dizilerek oyunu bitirirler  Kollar birbirine kenetlenip oyuncular tek sıra halinde dizilirler  Sonra müzik eşliğinde dizler kırılarak hafif bir hareketlenme sonra tekrar dizler kırılır, Vücut iyiden iyiye titretilmeye çalışılır  Bu hareketler birkaç kez yapıldıktan sonra ayağın topuğu ile üç defa yere vurulur Sol ayakla da kuvvetlice yere vurularak tekrar başlangıç figürlerine gelir  Oyun bu şekilde sürerken şu türkü söylenir  ÇAÇAN (ÇAÇE - ÇEÇEN) ÇAÇAN (ÇEÇEN): Barışı ve barışın sevincini konu edinen oyun çevrede en çok beğenilen ve oynanan oyunlardandır  Ortaya çıkışı ile ilgili rivayet şöyledir: "Eskiden bu yörede yaşamış yabancı bir din adam (keşiş) ve Çaçan adında güzel mi güzel bir Çaçan oyunundan bir görüntü kızı varmış  Kızı çok seven komşu delikanlısı ne yapar yapmaz babasını razı edemez  Çaresiz kızı kaçırmış, keşiş bu duruma çok öfkelenmiş ve öfkesi bir türlü geçmek bilmiyormuş  Derken yörenin ileri  gelen büyükleri ve hatırı sayılır kişileri arabuluculuk yaparak keşişi razı etmeyi başarırlar  Bir müddet sonra da erkek tarafı düğün kurmuş, civar köylerden misafirler toplanmış ve değişik oyunlar-eğlenceler tertip edilmiş  Düğün sırasında damat ve arkadaşları sevinçlerini heyecanlarını ve biraz da tepkilerini dile getirmek için sert vuruşlarla, kıvrak hareketlerle ve ritmik figürlerle Çaçan adını verdikleri oyunu oynarlarmış  Böylece bu oyun ismini keşişin kızı Çaçan'dan alarak civarda tanınmaya başlar  Oyunun oynanışı ise şöyledir: Halayda olduğu gibi oyuncular yan yana dizilip birbirleriyle kol kola kenetlenirler  Ritme uygun olarak sağ ayaktan başlanarak ayak dizden geriye doğru çekilir  Ardından müzik eşliğinde dizler öne doğru kırılır ve sol ayak topuğuyla da yere vurulur  Aynı hareketlerle sol ayakla başlanarak tekrar başlangıç kısmına gelinir  Değişik figürlerle birlikte öne doğru eğilmek suretiyle üç ileri üç geri ayak hareketleri yapılır  Oyun bu tempoda sürerken şu türkü söylenir  Çaçe dibuser bire Avkuşandu zencire Zenciri kateya ketbire Halla yallah çaçane MERYEMO MERYEMO (MEYREMO) : El ele tutuşup bir çember halinde oynanan oyun sosyal dayanışma ve uzlaşmayı sembolize eder  Oyun sırasında kollar omuzdan önü ve arkaya doğru ritmik olarak sallanırken-ileriye doğru çökme hareketleri yapılır  Bu ve benzeri figürlerle oyun sürerken sonuna doğru sol ayakla ellerin üzerine atılarak sekme figürü yapılıp oyun bitirilir  Oyun oynarken şu türkü söylenir  | 
|   | 
|  | 
|  | Bingöl Halk Oyunları İçin Davul Zurna |  | 
|  10-14-2012 | #3 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Bingöl Halk Oyunları İçin Davul ZurnaŞu dere baş aşağı Belinde şal kuşağı Her gün gel burdan savuş Çatlasın el uşağı GELİN GÖTÜRME: Düğün merasimi sırasında gelin, baba evinden alınırken oynanan bir oyundur  Kızın evden gidişine üzülen ana, babanın; bir yandan da baba evini terk etmenin üzüntüsü ile oğlan evine gitmenin heyecan duyan gelinin davul-zuma eşliğinde evinden dışarı çıkarılırken duyduğu hüznü dağıtmak için "Gelin Havası" denilen bir tarzda icra edilir  Bu sayede başta gelin olmak üzere gelinin ailesi neşelendirilmeye çalışılır  Hareketli olan müziğe uyan oyuncular iki ileri iki geri, hareketleri yaparken bütün vücutlarını titreterek bir halka halinde dizilip oynarlar  Oyun müzik eşliğinde sürüyorken, oyuncular şu türküyü söylerler: Al mendil allı mendil Kaldır kolların yendir (indir) At boynuma dolandır Her sözün yalandır Gir koynuma inandır  ESMER (HARANİ) Duygusal (lirik) ilişkileri konu alan bir oyundur  Ortaya çıkışı ile ilgili olarak anlatıla gelen bir rivayet şöyledir: Yörenin gençleri esmer tenli kızlara büyük ilgi duymuşlardır  Ancak duygularını ve isteklerini çekingenliklerinden ötürü bir türlü direkt olarak söyleyemedikleri için düğünlerde oynanan oyundaki hareket ve figürleriyle dile getirmeye çalışmışlar  Oyundaki yerinde saymalar sevginin belirtisi, ileriye doğru eğilme ve ayak atmalar duyulan ilginin erkek tarafından ifadesi, tekrar geriye atılan adımlar ise çekingenlik ve uzaklaşma olarak yorumlanmaktadır  İKİ AYAK (DILINK-KEÇİK): Oyunların figürlerinden ve söylenen türkü sözlerinden hareketle i bir oyun olup, bilhassa genç kızlar Tarafından çok sevilen ve oynanan bir oyundur  Oyun sırasında maniler ve türküler söylenerek ritme uygun olarak sağ ayaktan başlamak üzere iki adım ileri, iki adımda geri atılır  Tabii bu sırada vücut tüm uzuvlarıyla birlikte esnek bir yay gibi hareket ettirilir  Zaten oyuna heyecan ve tempo katan bu husustur  Oyun bu şekilde yarım halka şeklinde devam eder  DİZ KIRMA (ÜÇ AY AK-SEKARİ): Bu oyunda diz kırma ve bedeni tümüyle müziğin ahengine göre hareketlendirmek temel özelliktir  Oyuncular "Halay" da olduğu gibi dizilerek kollardan kenetlendikten sonra üç ayak ileri üç ayakta geri atmak suretiyle davul* zurna eşliğinde oynarlar  KILAÇEP (TERS OYUN ) : Son zamanlarda Genç ilçemizin zıktey bölgesinde yaygın olarak oynanan bir oyundur  SEYİRLİK EGLENCELİK OYUNLAR Bingöl ve çevresinde genellikle uzun kış geceleri İle düğün, bayram ve belli günlerde seyirlik ve eğlencelik oyunlar oynanır  Oyunlar seyircilerin ve oyuncuların sayısına göre büyük salonlarda veya geniş alanlarda icra edilir  Bu oyunlarda oyuncular doğal kıyafetleri İle oyunu sergiledikleri gibi giyim kuşamlarını değiştirip maske takabilir yada yardımcı malzeme kullanabilirler  Oyunun önceden belirlenmiş bir metni yoktur  Fakat oyunun ana çizgileri ve olayların sırası bellidir  Oyuncular bu şartlar dahilinde özgürce oynarlar  Oyunlar niteliklerine göre güldürücü, acıklı veya cirit oyunu gibi spora dayalı olmak üzere üç kısımda toplanabilir  İşlenen belli başlı konularda günlük yaşamdan alınan kesitler, esnaf ve meslek oyunları, tarım konulu oyunlar, çoban oyunları ve hayvan taklidi oyunlardır  Bingöl'de yaygın olarak bilinen ve oynanan seyirlik eğlencelik oyunlar hakkında yaptığımız İnceleme ve gözlemler ile bu oyunların oyuncuları ile yaptığımız görüşmeler neticesinde derlediğimiz ve tespit ettiğimiz oyunlar şunlardır  SARIMSAK OYUNU: En çok oynanan seyirlik oyunlardandır  Yöredeki yaşlı insanların belirttiğine göre bu oyun onlardan evvel de oynanmakta olup, hemen hemen her düğün ve eğlencelerde icra edilirmiş  Ancak oyun günümüze doğru unutulmak üzereydi  çünkü geleneksel düğünler zamanla yerlerini salon düğünlerine bırakınca bu oyunca işlerliğini yitirivermiş  Üstelik oyunu oynayabilecek ve tekrar tanıta bilecek elaman da yoktu  Konuya duyarlı olan kişiler ve folklorcular ile oyunun baş oyuncusu Hasan TEKİN bu oyunu oynayarak insanlara tanıtmaya başladı  Belli günlerde ve yerlerde oynanan oyun genç erkeklerin beğenisini alarak Bingöl'ün en sevilen halk oyunlarından olur  Sarımsak oyununun oynanış şekli şöyledir: Baş oyuncu önde olmak koşuluyla oyuncular birbirlerini arka kemerinden tutarak bir kuyruk halinde dizilip oyun alanına girerler  Baş oyuncu sağ ayaktan başlamak üzere üç ayak ileri atıp sol ayağıyla da çapraz bir şekilde sağ tarafa vurur  Elindeki uzunca bir sırıkla da sarımsağın nasıl ekilip biçildiğini canlandıracak figürlerle oyuna hareketlilik katar  Ayrıca sarıkla bu figürler yapılırken izleyenleri güldürüp eğlendirmek için arkasında kuyruk olanlara vurmaya çalışır  Diğer oyuncularda darbe almamak için kendilerini sağa sola veya aşağı doğru atarak figürlerle izleyenler eğlendirilmeye çalışılırken baş oyuncu da oyun sırasında aşağıdaki sözleri söyleyerek elindeki sırıkla da muhtevayı görselleştirir  Ha bole (böyle) bole, bole ekem Sarımsağı nasıl biçem Ha bole bole, bole biçem Sarımsağı nerde ekem Ha burda burda, burda ekem Sarımsağı nasıl ekem Sarımsağı nasıl döveni Ha bole bole, bole döveni  ÇULAPİ (ÜÇ AYAKLI ÇATAL AĞAÇ OYUNU): Bu oyunda gençler birer değnek alırlar (1 metre boyunda sopa) Çulapı (üç ayaklı çatal ağaç) bir çizgiyle daire DARI SULAMA: Bu oyun iki kişi tarafından canlandırılıp bilhassa kırsal kesimdeki köylerde su sırası yüzünden vukuu bulan kavgaları komik bir şekilde sembolize eder  Oyunda oyuncunun biri suyun yolunu değiştirir  Diğer oyuncu da gelip ona tepki gösterir, bağırır suyu da kendi tarlasına çevirtir  Derken bu İki oyuncu bu mesele yüzünden kavga yapacak hale gelirler  Tabi tüm bu olaylar komik bir çerçevede halkı eğlendirecek şekilde canlandırılır  Özellikle mimik hareketleri ve ilginç İfadeler oyuna renk katar  DEĞİRMENCİ : Bir değirmende çalışan işçi ile değirmene buğday getiren köylüler arasında gelişen komik olaylar ve muziplikler dile getirilir  Oyunda canlandırılan değirmenci tipi, gelen müşterilere ve hayvanlarına son derece ilginç muziplikler yapar  Onlarla şakalaşmaya çalışır  Değirmencinin bu tutumu karşısında şaşıra kalan müşteriler de oyuna akıcılık kazandırmak için komik hareketlerde ve İfadelerde bulununlar  Ayrıca eşek ve katır gibi hayvanların kılığına giren oyuncular da komik hareketlerle izleyenleri keyiflendirirler  Oyun değirmenci, köylüler ve köylülerin hayvanları arasında gelişen olayları anlatarak devam eder  MUHTAR : Muhtar rolüne giren oyuncunun köyün sorunları ile ilgili yaklaşımları ve çözümleri güldürü ve hiciv dairesi içerisinde- temsil edilir  Bu oyun muhtarı canlandıran tek kişi ile oynanıp oyuncunun özgürce oynayabileceği, komiklikler yapabileceği bir oyundur  Bilhassa düğünlerde ve uzun kış gecelerinde oynanır  KALAYCI: Oyunca kalaycıyı canlandıran tip izleyenlerden oyunu hiç bilmeyen birisini oyun alanına çağırarak onunla oyunu sahneler  Oyuna sonradan giren kişi Halk Oyunlarımızı kuran kişiler anlatılmak istenirse oyunların adlarına göre şöyle belirtilebilir  GELİN OYUNU: "Gelin oyunu"nda iki küme olunur  Ortaya dikilen üç taş uzaktan atılan taşlarla devrilmeye çalışılır  Taşları devirip oyunu kazanan küme, yitirenlerin sırtına biner  CİRİT OYUNU: Özellikle Bingöl'ün Karlıova çevresinde oynanan cirit oyunu hem seyirlik-hem eğlencelik oyun hem de yarışma niteliğinde olup, ta eskilerden beri oynana gelen bir oyundur  Değnek oyunu olarak da bilinir  At üstünde koşturulan iki takımın birbirine değnek atmasına dayanan oyun Erzurum ve komşu İllerin Bazılarında oynanır  Oyunda kullanılan cirit, mızraktan kısa bir değnek olup değdiği yere saplanmaması için ucu yontulmuştur  Cirit kavak ağacı dalından yapılmıştır  Düğünlerde, bayramlarda ve bahar şenliklerinde sıkça oynanan cirit oyununda aynı sayıda ciritçiden oluşan iki takım düz bir alanda karşı karşıya gelip oynarlar  Her oyuncu ciridini uygun bir uzaklıkta rakip takımdaki oyunculardan birine fırlatıp değdirmeye çalışır  Ciridini fırlatan oyuncu hızla geri dönüp kendi dizisine kaçarken karşı takımdaki bir oyuncu çıkarak bu kişiyi kovalar, ciridini atmaya çalışır  Oyun bu karşılıklı kaçıp kovalama ve hedefe cirit atma biçiminde sürer  Rakibine cirit isabet ettiren puan alır  Oyunun sonunda tarafsız bir kurul puanları toplayıp kimin kazandığını belirler  ŞEL ATMAK (TAŞ ATMAK) : Köy meydanında genellikle gençlerin kuvvetlerini göstermek ve adlarını duyurmak için yarıştıkları bir oyundur  Bir çizgi çizilir  En az 10 kg ağırlığında bir taş seçilir  Oyuncular çizgiye basmadan sağ ellerine aldıkları bu taşı omuzlarının üstüne kaldırırlar  Tek adımda var güçleriyle ileriye atarlar  Taşın düştüğü yere küçük bir taş işaret olarak koyulur  Taşı en uzağa atan oyuncu belirlene dek oyun devam eder  KEÇE OYUNU : Karlıova ilçemizde 1800 lü yıllardan beri çobanlara giysi olarak yapılan keçe kapalı salon veya odalarda keçenin içine silindir şeklinde bir ağaç konulur, keçe ağaca sarılır, karşılıklı dört kişi ayaklarıyla yörenin türkü ve manilerini söyleyerek işlenilen otantik ayak sanatı bir oyundur  | 
|   | 
|  | 
| Konu Araçları | Bu Konuda Ara | 
| Görünüm Modları | |
|  |