|
|
Konu Araçları |
dünyadaki, etkisi, gelişimi, istanbulun, nüfus, tarihsel, uluslararası, yeri |
İstanbul'un Tarihsel Ve Nüfus Gelişimi, Dünyadaki Yeri, Uluslararası Etkisi Nedir? |
10-13-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
İstanbul'un Tarihsel Ve Nüfus Gelişimi, Dünyadaki Yeri, Uluslararası Etkisi Nedir?İstanbul'un tarihsel ve nüfus gelişimi, dünyadaki yeri, uluslararası etkisi nedir? İstanbul, yerleşim tarihi 300 bin, kentsel tarihi yaklaşık 3 bin, başkentlik tarihi 1600 yıla kadar uzanan Avrupa ile Asya kıtalarının kesiştiği noktada bulunan bir dünya kentidir Şehir çağlar boyunca farklı uygarlık ve kültürlere ev sahipliği yapmış, yüzyıllar boyu çeşitli din, dil ve ırktan insanların bir arada yaşadığı kozmopolit ve metropolit yapısını korumuş ve tarihsel süreçte eşsiz bir mozaik halini almıştır Uzun zaman dilimleri boyunca her alanda merkez olmayı ve iktidarda kalmayı başaran dünyadaki ender yerleşim yerlerinden biri olan İstanbul geçmişten günümüze bir dünya başkentidir İstanbul'un tarihi ana hatlarıyla beş büyük döneme ayrılabilir: Tarih öncesi dönem, Byzantion dönemi, Konstantinopolis dönemi, Konstantiniyye dönemi ve İstanbul dönemi İstanbul'un Kimlik Değişimi: Su Kentinden Kara Kentine İnsan ve Kent Kentleşme – kentlileşme politikası çerçevesinde sosyal davranış – fiziksel çevre etkileşiminin önemi bilinmektedir Hızlı ve denetimsiz nüfus artışı ve fiziksel büyüme sürecinde insan ve kent arasındaki bağlar kopmakta, kent hava / su / toprak kirliliği ile gerilim ve benzeri olumsuzluklar kaynağına dönüşmektedir Bu olgu doğaya ve çevreye uyum süreci sonunda oluşturulan kentsel mekanların, dokunun yok olması, eşi bulunmaz doğal ve kültürel zenginliklerin yıpranması sonucunu getirmektedir Standart tüketim toplumu kimliği de kentlerin yerel-kültürel yaşam biçimlerinin anonimleşmesi, yaşam çevrelerinin niteliksizleşmesi yönünde etkiler yapmaktadır Bunun sonucu kentlilerin kente yabancılaşması, yaşadıkları çevreye duyarsızlaşmasıdır Yeni yerleşme ve gelişme alanlarında ya da değişmekte olan mevcut çevrelerde kent nüfusunun, kent kültürünün, kentsel yaşamın gereği olan, maddesel ve psikolojik gereksinimlerinin karşılanması gözardı edilmekte, yaşam çevreleri oluşturulurken kentsel donanımların sağlanması önemsenmemektedir Oysa planlamada amaç insanlara içinde yaşamaktan haz duyacakları, fiziksel, sosyal, psikolojik özellikleri düşünülmüş çevreler sağlamaktadır Kentin kültürel kimliğine, kullanıcıların sosyal ve psikolojik gereksinimlerine uygun, işlevsel ve estetik kaygıyla ele alınan planlamalar kısıtlı kaynakların ekonomik kullanımını da getirecektir Kültürel Çevre – Kent Kimliği Dünyada iki kıtayı birleştiren noktada ve bir su engeli üzerinde kurulmuş tek kent İstanbul’dur İstanbul’un önemi sadece kendi sınırları içinde değil, ülke genelinde etkili bir dünya kenti oluşundan kaynaklanmaktadır (Cansever, 1976:44) Su kenarı yerleşmesi kimliğinin İstanbul’un gelişiminde ve makro-formunun belirlenmesinde, aynı zamanda sakinlerinin yaşamında belirgin etkileri olmuştur Coğrafi konumu gereği İstanbul her dönemde uluslararası bir liman işlevi görmüştür Yanısıra deniz kentin alt bölgelerini (karşılıklı kıyılarını) birbirinden ayıran, aynı zamanda da birleştiren bir ögesi olmuştur Bu özellik nedeniyle kıyılar ve deniz ulaşım ve dinlenme-eğlenme eylemleri için potansiyel verilerdir Dolayısıyla, İstanbul’da su öğesinin kentlilerin yaşamında önemli yeri vardır ve olmalıdır Nitekim 1960’lı yılların sonlarına değin İstanbul ölçeği ve kentsel imajı ile su kenti özelliğini sürdürmüştür Ancak 1970’lerden bu yana hızlı ve plansız kentleşme sonucu İstanbul’da doğal ve coğrafi özellikleri gözardı eden bir süreç yaşanmaktadır Artık kent her yönde yayılmakta, su kenti kimliğinden koparak kara kenti niteliğine bürünmektedir Kentliler deniz ile geçmişte alışık oldukları yoğun ilişkiyi kuramamaktadırlar Su yüzeyleri giderek kolay erişilebilirlik ve ulaşımda temel ortam olma özelliğini yitirmektedir İstanbul konumu itibarı ile bir su kenarı yerleşmesidir ama günümüzde bu kentin Marmara Denizi’ndeki 75 kmlik kıyısının sadece kabaca 25 kmlik kısmı ulaşım ve sanayiden başka işlevlere, bunun da çok sınırlı bir bölümü dinlenme ve eğlenme alanlarına ayrılmıştır Halen İstanbul metropoliten alanında yaşayan 8 milyon kişinin iş yeri–konut, merkez–konut ve diğer amaçlı ulaşımlarında denizyolu taşımacılığının payının %7 olduğu bulgusu da gözönüne alınırsa bu “su kenarı kenti özellikli” yerleşmenin yaşamında suyun ne denli günlük yaşamdan soyutlanmış olduğu anlaşılır (1) Kültür mirasının mekansal çevre ile etkileşiminin çok zengin ürünler yarattığı İstanbul’da değişen koşullarda kentsel mekanların oluşumunda geçmişle geleceği bağlamak, kültürel sürekliliği sağlamak, güncel bir sorumluluk olarak ortaya çıkmaktadır Çevrenin korunması sürecinde yeni bir planlama yaklaşımına gereksinim duyulmaktadır Bu yaklaşımın gelişen koşullara uygunluğu oranında kültürel değerlere sahip kent mekanlarının yeni işlevlerle donatılması, çağdaş uygulamalarla zenginleştirilerek yeniden topluma kazandırılması, kentsel imajın yaşatılması mümkün olabilecektir İstanbul halkı gibi dinamik toplumlarda fizik çevrenin değişim, süreklilik, esneklik dengesinin kurulması ve denetiminin sağlanması yaşamsal önemdedir Değişim ve süreklilik ise yeni teknolojilerin kente ve kentlinin yaşamına yaratıcı katkısının sağlanması ile olasıdır İstanbul’un geçmişe yaslanarak çağdaş koşullarda geleceğe yönelmesi kentin olumlu bir iletişim alanı olarak kentlilere hizmet etmesini sağlayacak, kent – kentli bütünleşmesi başarılabilecektir Bu makale kapsamında incelenmek istenen de esas itibariyle ülkede, özellikle de 1950’lerden sonra ortaya çıkan değişimlerin İstanbul’un fizik mekanına etkileridir |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|