Sağlık İçin Çay İçin!

Eski 10-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Sağlık İçin Çay İçin!



Çay, ülkemiz başta olmak üzere, birçok Doğu ülkesinde sudan sonra en fazla tüketilen içecektir

İnsanoğlu bazı bitkilerden yeni terkipler elde ederek onları iştahla tüketmektedir Yoktan var eden sadece Allah olmakla birlikte, kültür ve geleneklere göre yeni terkipler oluşturabilmek, insana verilen nimetlerden biridir Bazen eşyanın tabiatını değiştirerek onu yeni terkiplerle kullanmak insana zarar verse de (alkollü içecekler, çeşitli uyuşturucular gibi), bahşedilen bu haslet, çoğu zaman insanın müspet zevklere de yelken açmasına yardımcı olmuştur

Çay, ülkemiz başta olmak üzere, birçok Doğu ülkesinde sudan sonra en fazla tüketilen içecektir O, daha çok mütevazı mekânlarda sıcaklığı ile nice yürek ve sohbete derinlik katar; “Buyrun bir bardak çayımızı için” sözleriyle başlayan, nice dostluk kapısının anahtarıdır Dost ve hakikat meclislerinin, ilim-irfan sohbetlerinin kıvamıdır o Söz sultanlarının sözleri hafızalara nakşolunurken, onun sıcaklığı yürekleri ısıtır Soğuk kış günlerinde içimizi buhur buhur tüten bir bardak çayla ısıtırız Sıcak günlerde de hararetimizi çayla gideririz “Misafir on rızıkla gelir; birini yer, dokuzunu bırakır” fermânını düstûr edinen sinelerde ikram yarışı bir bardak çay teklifiyle başlar Bazen de çay bahanesiyle hasret gideririz yâren ve gönüldaşlarımızla

Çay bitkisi

Çay bitkisi (Camelia sinensis), tropikal ve nemli, çok yağışlı ılıman bölgelerde yetişir; kireçsiz bol asitli toprakları sever Bu şartları taşıyan deniz seviyesinden yüksek bölgelerde daha kaliteli ürün alınır Çay bitkisinin yetişebilmesi için, özellikle gelişme safhalarında yağmurun muntazam ve devamlı yağması gerekir, yeşil hâldeyken işlenen çay bitkisi, ortalama 180 cm boyundadır Bitki kendi hâline bırakıldığında 30 metreye kadar uzayabilir

Anavatanı Çin olan çay, oradan Hindistan ve Japonya’ya, sonra Avrupa ve Rusya’ya, 17 yüzyıl sonunda da Yeni Dünya’ya yayılmıştır

Ülkemiz, çay üretiminde % 6’lık pay ile beşinci sıradadır Birinci sırada Hindistan (% 28,3), ikinci Çin (% 23,6), üçüncü Kenya (% 9,6), dördüncü sırada ise Sri Lanka (% 9,1) bulunmaktadır Dünya çay üretimin % 23,4’lük kısmı diğer ülkeler tarafından yetiştirilmektedir

Karadeniz Bölgesi’nin geçim kaynağı olan çayın bu bölgeye gelişi çok eskilere dayanmaz 1917’de Ali Rıza Erten tarafından Doğu Karadeniz Bölgesi’nde çay yetiştirilebileceğine dâir hazırlanan bir rapor üzerine, 1924’te Ziraat Umum Müfettişi Zihni Derin tarafından bölgede çay yetiştirilmeye başlanmıştır

Doğu Karadeniz, toprak ve iklim bakımından çay üretimine oldukça elverişlidir Çay bitkisinin genelde zararlıları bulunmadığından, yetiştirilmesinde herhangi bir ziraî ilâca ihtiyaç duyulmaz

Çay, MÖ 3000 yılından beri içtimaî sebeplerden veya çeşitli alışkanlıktan dolayı kullanılan şifalı bir bitkidir Çinliler çaya olan düşkünlüklerini, “Üç gün çaysız kalmaktansa, üç gün gıdasız kalmayı tercih ederim” sözüyle ifade etmektedir

Siyah ve yeşil çay

Ülkemizde çay denince aklımıza hemen siyah çay gelmektedir Oysa çay bitkisi yeşil olarak da tüketilebilmektedir ve son yıllarda ‘yeşil çay’ da evlerimizde yerini almaya başlamıştır

Siyah ve yeşil çay, aynı tür bitkinin yapraklarından elde edilir Fakat tatları ve kimyevî bileşenleri, tutuldukları fermantasyon işlemlerine bağlı olarak çok değişir Siyah çay, yeşil olarak kesilen yaprakların oksidasyonu ile, yani yapraklar siyahlaşıncaya kadar nemli odalarda, soğukta tutularak elde edilir Oksidasyon boyunca polifenol maddelerin (kanser oluşumunu engelleyen maddeler) çoğu, kuvvetli antioksidanlar (oksitlenmeyi önleyici maddeler) ile birleşir ve antikanser özellikleri belli nispette kaybolur Bu sebeple yeşil çay, siyah çaya nazaran daha kuvvetli polifenoller ihtiva ettiğinden biraz daha güçlü (% 6) bir antioksidandır

Çayın faydaları

Çay bitkisinden âzami derece faydalanmak için, yaratıldığı şekliyle, yani yeşil olarak tüketilmesi gerektiği ilmî araştırmalarla ortaya konmuştur

Aşağıda sıralayacağımız genel faydalar, daha çok yeşil çayla alâkalı olup oksidasyon neticesi değer kaybına uğramış olan siyah çayda da mevcuttur

Antioksidan olarak çay

Son çalışmalar, çayın C ve E vitamini gibi antioksidanlardan daha büyük bir koruyuculuk vazifesi gördüğünü ortaya çıkarmıştır

İnsan hayatı için gerekli olan oksijen serbest radikal hâlinde insana zararlı olabilir Aktif oksijen (elektron kaybettiğinden çevresindeki moleküllerden elektron koparmaya yatkın), vücuttaki herhangi bir maddeyle reaksiyona girerek onun oksitlenmesine sebep olur Neticede, yağlar kolayca bozunur, DNA’da hasar meydana gelebilir ve hücre membranlarının (zar) yıkımı gerçekleşir Bütün bunlar, kanserleşmeye öncülük eden hâdiselerdir

Çay antioksidan tesiriyle, özellikle yağların oksidasyona uğramasını, böylece muhtemel toksin oluşmasını engellemiş olur Yağlar başta olmak üzere, vücuttaki temel yapı taşlarının bozunması, damar sertliğinin meydana gelmesinde anahtar rol oynar

Kanserden korunma

Çayın kansere karşı dolaylı koruyucu tesiri antioksidan özelliğinden ileri gelir Bu hususiyet, kansere sebep olan kimyevî maddelerin çaydaki polifenoller sayesinde tesirsiz hâle getirilmesi veya bloke edilmesi şeklinde açıklanabilir Polifenollerin önemli bir faydası da, kandaki yağların damarlarda ve kalbde kalıcı tahribat yapmasına mâni olmaktır Bilhassa mide, ince bağırsak, pankreas ve kolon, ayrıca meme ve akciğer kanserlerinden korunmada yeşil çayın mühim rol oynadığı anlaşılmıştır Çin Millî Kanser Enstitüsü’nün araştırmalarına göre, yeşil çay içen Çinlilerin yemek borusu kanserine daha az yakalandığı tespit edilmiştir

Kolesterolü düşürme

Kolesterol, genellikle yetişkinlerde çeşitli hastalıklara sebep olan ‘kötü molekül’ olarak zikredilir Oysa kolesterolün ‘iyi’ ve ‘kötü’ olmak üzere iki çeşidi vardır Aslında kolesterolü taşıyan (kargo) moleküllerin büyüklüğüne ve yoğunluğuna bağlı olarak böyle kaba bir tasnif yapılmaktadır ‘İyi’ kolesterol; hücrelerin sigortası olarak ve hücre zarının yapılması gibi hayatî faaliyetler için muhakkak gereklidir ve damar tıkama riski daha düşüktür ‘Kötü’ kolesterol denince, damara daha rahat girip yapışan ve neticede onun tıkanmasına yol açan kolesterol taşıyıcı molekül anlaşılmalıdır

Araştırmalarda, gerektiği kadar çay içildiğinde kötü kolesterolün düştüğü bulunmuştur Çay içenlerin, içmeyenlerden iki kat fazla kolesterollü besin yemesine rağmen, içmeyenlerle aynı kolesterol seviyesine sahip oldukları tespit edilmiştir

Antibakteriyal ve antiviral tesiri

Çayın ana bileşenlerinden biri olan catechin’ler, diş çürümelerinden HIV’e (insan bağışıklık sisteminin çökmesine sebep olan virüs) kadar birçok hastalığa tesir ederek bunlara yol açan mikroorganizmalara karşı kuvvetli antibakteriyal ve antiviral ajanlardır Çalışmalar, yeşil çayın koleradan ishale kadar bulaşıcı hastalıkların yayılmasını engellemede de yardımcı rol oynadığını göstermiştir Ayrıca çay, gribe karşı da tesirli olabilmektedir

Diğer faydaları

Yüce Yaratıcı Şâfî isminin bir tecellisi olarak bu bitkiye aşağıdaki hususiyetleri vermiştir:

• Ağız kokusunu giderme,

• İhtiva ettiği C vitamini ile nezle ve gribi önleme

• Tip 2 diyabetten koruma,

• Alerjik reaksiyonlarda anahtar reseptörlerin bloklanmasına yardımcı olma,

• Parkinson hastalarına yardımcı olma,

• HIV enfeksiyonunu yavaşlatma,

• Vücut sıvı dengesini ayarlama,

• Stres ve yorgunluğu hafifletme (C vitamini ile),

• Deri hücrelerinin bağışıklık fonksiyonlarını artırma,

• Osteoporozdan koruma,

• DNA hasarını azaltma,

• Yaşlanmayı geciktirmeye vesile olma,

• Kanda pıhtı oluşma riskini azaltma,

• Sahip olduğu B vitamini kompleksleriyle karbonhidrat metabolizmasına yardım etme,

• İhtiva ettiği florid sayesinde diş çürümelerine karşı dişleri koruma

Çayın fazla ve kontrolsüz tüketilmesi faydadan çok, zarar verebilir Çay kafein dışında teofilin denen bir madde ve niteliği tam olarak tespit edilememiş bazı maddeler ihtiva eder Aşırı tüketildiğinde (günde 10 fincandan fazla) ihtiva ettiği kafeinin menfî tesirlerinin yanı sıra, çaydaki okside olmuş fenolik bileşikler, besinlerdeki demirin emilmesini ve vücuda faydalı olmasını önemli ölçüde azaltır Bu tesir, beslenmeleri daha çok bitkiye dayalı olan fertlerde demir eksikliği anemisinin (kansızlık) meydana gelmesinde mühim rol oynar Yemekle birlikte tüketildiğinde bu tür bir menfi tesiri söz konusu olabilir Bu yüzden, kansızlığa eğilimli çocukların ve doğurganlık devresindeki kadınların yemekle birlikte çay içmemeleri, içmeleri durumunda da açık ve limonlu içmeleri gerekmektedir Limon, C vitamini ihtiva ettiğinden, fenollerin demir bağlayıcı tesirlerini azaltmaktadır

Ayrıca çayda kafeine göre az miktarda bulunan teofilin maddesi astımlı hastalarda alveolleri genişletici özelliği ile ilâç olarak kullanılmaktadır

Çayda bir aminoasit olan L-theanine gibi yatıştırıcı ve kafein gibi uyarıcı maddeler bir arada bulunur İçilen çayda bu iki maddenin nispetleri çayın demlenme şekline bağlı olarak değişir Bundan dolayı da, çay aşırı tüketilirse, kafein vücutta bazı zararlara yol açabilir Bu zararlar çayın içindeki L-Theanine maddesiyle nötralize edildiğinden, içilen çaydaki L-theanine miktarı da son derece önemlidir

Normal şekilde yapılan demlemeyle, çaydaki kafeinin yaklaşık % 80’i deme geçer Buna göre 5–6 bardak çay içen kimse, ortalama 300 mg (miligram) kafein alıyor demektir Bu miktar Eczacılık Kodeksleri’nce kabul edilen günlük 650 mg saf kafein dozunun yarısından azdır Düşük dozlardaki kafein kan hareketinin hızlanmasına, insanların canlılık kazanmasına ve yorgunlukların azalmasına imkân sağlar

Allah her varlığı kâinat sistemi içinde bir vazifeye mâtûf yaratmıştır Bu harika sistem içinde insanların çokça tükettiği ve damak tadına uygun yaratılmış olan çay, şuurlu kullanıldığında bizler için faydalı bir bitkidir Çaydan âzami şekilde faydalanılabilmesi için demleme ve tüketme usûllerine dikkat edilmelidir

“Kırmızı çay”ı nasıl demlemeli?

Tarlada yetiştirilmesi, toplanması ve işlenmesi büyük emek istese de, bizim tüketime hazır hâlde aldığımız içecek maddelerinin hazırlanışı en kolay olanlarından biridir çay Ancak çayın hazırlanışında dikkat edilmesi gereken bazı hususlar vardır

Çay, hârici kokulardan ve nemden etkilenmeyecek şekilde kuru ve hava almaz bir kapta saklanmalıdır Çay taze, yumuşak ve kireçsiz su ile demlenmeli ve demlenmiş çayın hemen soğumaması için, metal yerine yüksek ısı yalıtımı gösteren porselen demlik tercih edilmelidir Daha iyi bir demleme sıcaklığı elde etmek için demlik ısıtılmalıdır Çayın ölçüsüne dikkat edilmeli; her bardak için ortalama bir çay kaşığı dolusu çay kullanılmalıdır Kaynamış su bir müddet bekletildikten sonra demliğe konulmalıdır Bütün lezzetin ortaya çıkabilmesi için çay en az 5-7 dakika bekletilmeli ve demlenen çay, yarım saat içinde içilmelidir

Samanyoluhaber

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.