10-11-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Ruhun Yüksek Lezzetleri Varken,Neden....
Ruhun Yüksek Lezzetleri Varken,Neden   
Hakkında Ruhun Yüksek Lezzetleri Varken,Neden   
Ruhun yüksek lezzetleri varken, neden yeme içme cinsellik gibi cismani lezzetler için cismani hasir gerekecek?
Madem Ruhun Ali Lazaizi Var Ona Kafidir Lezaiz-i Cismaniye Için Bir Hasri Cismani Neden Icabediyor?
Cennet'e dair, Cennet'ten daha güzel, hurilerinden daha latif, selsebilinden daha tatli olan beyanat-i âyât-i Kur'aniye kimseye söz birakmamistir ki, fazla birsey söylensin Fakat o parlak, ezelî ve ebedî, yüksek ve güzel âyetleri fehme takrib için bazi basamaklari, hem o cennet-i Kur'aniyeden nümune için bazi çiçeklerin nümunesi nev'inden bazi nükteleri söyleyecegiz Bes rumuzlu sual ve cevabla isaret edecegiz Evet, Cennet bütün lezaiz-i maneviyeye medar oldugu gibi, bütün lezaiz-i cismaniyeye de medardir
Sual: Kusurlu, noksaniyetli, mütegayyir, kararsiz, elemli cismaniyetin ebediyetle ve Cennet'le ne alâkasi var? Madem ruhun âlî lezaizi vardir; ona kâfidir Lezaiz-i cismaniye için, bir hasr-i cismanî neden îcabediyor?
Elcevab: Çünki nasil toprak suya, havaya, ziyaya nisbeten kesafetli, karanliklidir; fakat masnuat-i Ilahiyenin bütün enva'ina mense' ve medar oldugundan bütün anasir-i sairenin manen fevkine çiktigi gibi hem kesafetli olan nefs-i insaniye; sirr-i câmiiyet itibariyle, tezekki etmek sartiyla bütün letaif-i insaniyenin fevkine çiktigi gibi öyle de, cismaniyet; en câmi', en muhit, en zengin bir âyine-i tecelliyat-i esma-i Ilahiyedir Bütün hazain-i rahmetin müddeharatini tartacak ve mizana çekecek âletler, cismaniyettedir Meselâ: Dildeki kuvve-i zaika, rizk zevkinde enva'-i mat'umat adedince mizanlara mense' olmasaydi; herbirini ayri ayri hissedip tanimazdi, tadip tartamazdi Hem ekser esma-i Ilahiyenin tecelliyatini hissedip bilmek, zevkedip tanimak cihazati, yine cismaniyettedir Hem gayet mütenevvi ve nihayet derecede ayri ayri lezzetleri hissedecek istidadlar, yine cismaniyettedir Madem su kâinatin Sânii, su kâinatla bütün hazain-i rahmetini tanittirmak ve bütün tecelliyat-i esmasini bildirmek ve bütün enva'-i ihsanatini tattirmak istedigini; kâinatin gidisatindan ve insanin câmiiyetinden, -Onbirinci Söz'de isbat edildigi gibi- kat'î anlasiliyor Elbette su seyl-i kâinatin bir havz-i ekberi ve bu kâinat tezgâhinin isledigi mahsulâtin bir mesher-i a'zami ve su mezraa-i dünyanin bir mahzen-i ebedîsi olan dâr-i saadet, su kâinata bir derece benzeyecektir Hem cismanî, hem ruhanî bütün esasatini muhafaza edecektir Ve o Sâni'-i Hakîm ve o Âdil-i Rahîm; elbette cismanî âletlerin vezaifine ücret olarak ve hidematina mükâfat olarak ve ibadat-i mahsusalarina sevab olarak, onlara lâyik lezaizi verecektir Yoksa hikmet ve adalet ve rahmetine zid bir halet olur ki, hiç bir cihetle onun cemal-i rahmetine ve kemal-i adaletine uygun degildir, kabil-i tevfik olamaz
|
|
|