Sırat Köprüsü Nedir |
10-11-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Sırat Köprüsü NedirSırat Köprüsü nedir Hakkında Sırat Köprüsü nedir Sırat Köprüsü nedir Sırat Köprüsü nedir nerdedir, Sırat Köprüsü hakkında bilgi Kur'an-ı Kerim'de sırat, daha çok "müstakim" (doğru) ile sıfatlanarak, Allah'ın rızasına uygun olan ve O'na ileten Tevhid dini ve İslâm dini anlamında kullanılır: "Kim, Allaha güvenip dayanırsa muhakkak doğru yola (Sırat-ı müstakime) iletilmiştir" (Alu İmrân, 3/101); "Muhakkak Allah benim de Rabbimdir, sizin de Rahbinizdir O halde yalnız O'na ibadet ediniz Bu doğru yol (Sırat-ı Müstakim)dur (Alu İmran, 3/51) Fakat ıstılahta sırat denilince ahiretteki "sırat" akla gelir Sırat mahşer yerinden itibaren Cehennemin üzerinden geçerek Cennete kadar uzanacak bir köprüdür Bu köprü, haşir günü Cehennemin üzerinde kurulacaktır Mü'min, günahkâr, kâfir herkes bu köprüye gelecektir Cennete gidebilmek için bundan başka yol yoktur Sıratın iki tarafına konulmuş kancalar, oradan geçmeye iyi amelleri yetmeyen kimseleri Allah'ın emriyle çekip Cehenneme düşüreceklerdir İyi amelleri ağır gelenler, kötülükleri sebebiyle tırmalanıp yara almış olsalar bile Sıratı geçeceklerdir Bazı mü'minler senelerce sürünerek geçeceklerdir Sırattan geçiş esnasında Peygamberimiz sırat üzerinde Kurtar, ey Rabbim, kurtar" diye mü'minlere dua edip duracaktır (Müslim, İman, 84/329) Ebu Said el Hudrî'nin rivayetinde Peygamberimiz şöyle buyuruyor: "Mahşerde muhakeme ve muhasebe işlerinden sonra Cehennemin üzerinde bir köprü (Sırat) kurulur Allah şefaate izin verir (Mü'minler) ya Allah selamet ver, selamet ver, diye dua eder durur'' Ya Rasulallah, köprü nedir? diye sorulduğunda; "Kaypak ve kaygan bir yoldur Orada; kancalar, çengeller ve Necidde bilen sa'dan denilen sert dikencikler gibi dikenler vardır Mü'minler amellerine göre kimi göz açıp kapayıncaya kadar, kimi şimşek gibi, kimi rüzgar gibi, kimi kuş gibi, kimi iyi cins yarış atları gibi, kimi deve gibi süratle geçerler Mü'minlerden kimi sapasağlam kurtulur Kimi de tırmalanmış (hafif yaralı) olarak salıverilir Kimileri de Cehennem ateşi içerisine dökülür" (Buhari, Müslim, Tirmizi'den naklen Mansur Ali Nasıf, Tâc, V, 394-395) Ebu Hureyre, Peygamberimizden şöyle rivayet ediyor: "Cehennemin ortasına sırat (köprüsü) kurulur Oradan peygamberlerden ümmetleri ile beraber geçenlerin ilki ben olacağım Peygamberlerden başka o gün kimse konuşamaz, Peygamberlerin sözleri de "Ey Allah'ım, kurtar kurtar" olur" (Buhari ve Müslim'den naklen, Tâc, V, 377-378) Ebû Sa'id el-Hudri'nin rivayet ettiğine göre, Sırat köprüsü, kıldan ince, kılıçtan keskindir Sırat'ın uzunluğu bin senelik yokuş, bin senelik iniş ve bin senelik de düzlüktür Bu mesafe bazı insanlar için olacaktır Her bir kimsenin bu mesafeyi geçmesi, amelleri ile orantılı bir zamanda olacaktır (Mansur Ali Nasıf, Tâc, V394; Acluni, Keşfül-Hafa, II, 31) Bazı ulemâya göre Sırat'ın kıldan ince, kılıçtan keskin olduğuna dair rivayetler, bu köprünün üzerinden geçmenin pek müşkil ve zor olduğundan kinayedir Mü'minlerin Sırat'ın üzerinden çabuk geçip geçmemeleri, onların haramlara yönelip yönelmemelerine bağlıdır Kalbine haram işleme düşüncesi gelip de ondan hemen yüz çevirip uzaklaşan kimseler Sırat'tan çabuk geçecektir Sırat üzerinde her bir mü'minin yalnız kendisinin faydalanacağı bir nûru vardır Bu nurdan başkası faydalanamayacaktır Kimse, başka bir kimsenin nûru içerisinde gidemeyecektir Nurunun intişarı nisbetinde her bir mü'mini Sırat geniş veya dar olacaktır Sırat'ın genişliği hadd-i zatında bir ve aynı olduğu halde, üzerlerinden geçenlerin nurları nisbetinde kimisine ince ve sıkıcı, kimisine enli, rahat ve hoş görünecektir Yüce Allah şöyle buyurur: "Ey iman edenler, günahlarınıza samimi bir tevbe ile Allah'a dönün! Umulur ki Rabbiniz, sizin kötülüklerinizi örter Peygamberi ve onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde Allah sizi içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar Çünkü onların nurları önlerinden ve yanlarından koşar da, "Ey Rabbimiz, nurumuzu tamamla, bizi bağışla; muhakkak sen her şeye kadirsin " derler " (et- Tahrim, 66/8) Bu âyette, mü'minlerin nurlarından kastedilen, iman ve amelleriyle husûle gelen nurlardır Özellikle bu nurları Sırat üzerinde onları yedip götürecek ve selamete çıkaracaktır Münafıklar, karanlıkta kaldıkça mü'minler "Rabbimiz, nurumuzu söndürüp de bizi de kâfirler ve münafıklar gibi karanlıkta bırakma! Varacağımız yere kadar nurumuzu devam ettir ki, bu nurla sevinelim, karanlıkta kalıp perişan olmayalım" derler: "O gün (sıratta) münafık erkeklerle münafık kadınlar, mü'minlere, bizi bekleyin, nurunuzdan bir parça ışık alalım, derler Onlara, dönün arkanıza da bir nur arayın, denilir Nihayet, onların arasına, bir kapısı olan ve içinde rahmet ve dışında azab bulunan bir sür çekilir" (el-Hadid, 57/13) Allah Teâlâ yine şöyle buyurur: "Sizlerden hiç bir kimse yoktur ki oraya (Cehenneme) uğramamış olsun Bu, Rabbin için kesinleşmiş bir hükümdür Sonra biz, iman edip kötülüklerden sakınanları kurtarırız Zalimleri de diz üstü çökmüş olarak orada bırakırız" (Meryem, 19/71-72) Bir rivayete göre cennetlik mü'minlerin Cehenneme uğramaları, üzerindeki sırattan geçmelerinden ibarettir Herkes bu köprüye gelecek ve Cehenneme girecek olanlar da buradan gireceklerdir Mü'minlerin Cennete yollarının Cehennemden geçmesindeki hikmet; sevinçlerinin fazlalaşması ve kurtuldukları için şükürlerinin artması ve kâfirlerin üzüntülerinin çoğalmasıdır Çünkü dünyada düşman saydıkları mü'minlerin kurtulması, kendilerinin Cehenneme atılmaları, kâfirler için azab üzerine azab olacaktır Mutezile'nin çoğu ve Kadi Abdulcebbâr el-Hemedâni (ö 415/1025), Üzerinden geçmek mümkün olamaz; mümkün olsa bile, Sırattan geçmek müminlere eza ve cefa çektirir" diyerek Sıratı inkâr etmişlerdir Halimi (ö 403/1012) gibi bazı âlimler de, kâfirlerin Sırat'a uğramadan doğrudan doğruya Cehennem'e atılacaklarını söylemişlerdir Bunlar, bu görüşlerini Ebu Sa'id el-Hudrî'nin rivayet ettiği bir hadise dayandırmışlardır Bu hadise göre, Mahşerde bir münâdi, "Her ümmet dünyada nelere tapıyor idiyse, onların ardına düşsün" diye çağırır Bunun üzerine münezzeh ve yüce olan Allah'tan başka şeylere, putlara ve heykellere tapagelen ne kadar kimse varsa, onlardan hiçbiri kalmaksızın Cehenneme dökülürler Artık ortalıkta iyi ve kötülerden yalnız Allah'a ibadet etmiş olanlar ve ehl-i kitabın kalıntılarından başka kimseler kalmayınca, Yahudiler çağırılacak ve onlara "siz neye ibadet ediyordunuz?" denilecek Onlar "Allah'ın oğlu Üzeyr'e tapıyorduk" diyecekler Bunun üzerine onlara, "yalan söylediniz! Allah hiç bir eş ve oğul edinmedi" denilir Bunlar susadıklarını söyleyerek Cenab-ı Allah'tan su isteyince, kendilerine serap gibi görünen ateşe götürülecekler ve birbirlerini çiğneyerek Cehennem ateşinin içine yuvarlanıp döküleceklerdir Sonra Hıristiyanlar çağırılacak, "sizler kime ibadet ediyordunuz?" denilecek "Allah'ın oğlu Mesih'e ibadet ediyorduk" diyecekler Onlara da "yalan söylediniz! Allah hiç bir eş ve oğul edinmedi" denilecek Bunlar da susadıklarını söyleyerek Allah'tan su isteyince, kendilerine, " Haydi suya gelmez misiniz" diye işaret olunur Serap gibi görünen Cehenneme doğru toplanacaklar ve birbirlerini çiğneyerek Cehenneme döküleceklerdir" Bu hadisin devamında: Geride kalanlara, tanımadıkları bir surette Allah Teâlâ'nın tecelli edeceği, sonra şiddet ve dehşetin kaldırılarak samimi olarak Allah'a ibadet edenlerin secde etmelerine izin verileceği, diğerlerinin -secde etmek istediklerinde- kafalarının üzerine düşecekleri, daha sonra Allah Teâlâ'nın bunlara ilk gördüklerinden başka bir surette (sıfatta) tecelli edeceği bildirilir Bundan sonra da Cehennemin üzerine köprü (sıratın) kurulacağı ve şefaate izin verileceği beyan edilir (Buhari, Müslim, Tirmizi'den naklen et-Tâc, V, 393-394; metin Müslim'in Sahih'inden özetlenerek alınmıştır, bk Müslim, Sahih, Kitabül-İman, 81/302) (Sa'deddin Taftâzani, Şerhul-Makasıd, İstanbul 1305, II, s 223; Şerhul-Akaid İstanbul 1310; Abdusselâm b İbrâhim el-Lakkâni, Şerh-u Cevhereti't-Tevhid, Mısır' 1955, s 235-236; Fahreddin er-Razi, Mefâtihul-Gayb, İstanbul 1308, Kitab-ü Mecmü'atin mine't-Tefâsir, el-Matbaatül-Âmire İstanbul 1319) Muhiddin BAĞÇECİ |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|