La Tahzen (Üzülme) |
10-09-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
La Tahzen (Üzülme)Üzülme! Üzülebiliyorsan bir kalbin var demektir Kalpsizler üzül(e)mezler ki Ne mutlu sana ki, üzülebiliyorsun Dokunan var demek ki kalbine Ya dokunulmasaydı kalbine Ya hüznün gönül toprağını karmasına izin verilmeseydi Demek ki gözden çıkarılmadın Demek ki sen hâlâ bir umut tarlasısın Üzülme! Üzülüyorsan, Biri var ki cılız varlığını düştüğü çamurdan kaldırmak istiyor Onun için dokunuyor kalbine Kıymetini bil ki, üzmeye değer görüyor seni Hüzünlerin kalbinin toprağını allak bullak ediyorsa, sen ekilmeye layık bir topraksın demektir Kaygıların vuruşuyla tuz buz oluyorsa taş katılığında büyüttüğün güvencelerin, yarılan göğsüne umut fidanları dikiliyor demektir Üzülme! Yüzün yerde geziyorsan, ellerin boynuna sarılı ise, içini ısıtacak haberlerin mürekkebi damlıyor olmalı ömrünün defterine Kar yağıyorsa güvendiğin dağlara, yarının ovalarında rengârenk çiçeklerin olacak demektir Hırçın fırtınalar sarsıyorsa sevinçlerinin zirvesini, rüzgârlar dövüyorsa umudunun yamaçlarını, bir yüce dağsın sen demek ki, az bekle, eteğinden serin pınarlar akmaya başlayacak demek ki Üzülme! Üzülüyorsan, şımaramazsın Kibrin kirli tuzağına düşemezsin Kendini beğenmişliğin çamuruna dolaşmaz ayakların Uzak geçersin isyanlı yollardan Heveslerinin ardı sıra düşüp nisyan uçurumlarının başına sürüklenmezsin Seni Biri yakınlığına çağırıyor demek ki Gözden çıkarmamış olmalı seni Üzülme! Üzülüyorsan, bir kutlu teselli kapısının önünde bekletiliyorsun demektir Gözlerini kaldır vefasız dünyanın eşiğinden Gönlünün elinden çıkar sebeplerin boş avuntularını Umudunu kes sahte doymalardan Yüreğini küstür coşkulardan Kapı açıldı açılıyor demektir Üzülme! Üzülüyorsan, kaybedeceğin bir şeyler var demek ki Kaybedeceği bir şeyi olanlar çoktan kazanmışlardır Eline geçmeyenleri saymakla tüketme nefesini, elindekileri saymaya başla Hepsini saysan bile, nefesini saymaya nefesin yetmeyecek demektir Bak işte zenginsin Üzülme! Seni bir "İşiten" var Seni senin kendini bile sevmenden önce O sevdi seni Senin kendini bile bilmediğin unutuş kuyularından çekip çıkardı seni Çektiğin acılara habire meşgul çalan telefonlar gibi kör ve sağır değil O Yüreğinin her yangınına O yetişiyor Ayrılıklarına ve sıkıntılarına metal soğukluğundaki plazalar gibi umursamaz değil O Yitirdiklerinin hepsini sana iade edeceğine söz veriyor Sevdalarına ve özlemlerine çok seçenekli sınav kâğıtları gibi tatsız ve tuzsuz formüller sunmuyor Seni herkesten çok anlıyor, seni senin kendini düşündüğünden çok düşünüyorGözyaşlarınla imzalayasın istiyor yakarışlarını Bir ebedî çerçevenin içinde, gösterişsiz bir kullukla fotoğraflamak istiyor seni Dağılıp giden ömür kırıntılarının arasından sıcacık bir kardelen ümidi devşiresin istiyor Keyfinin çatlak kabuklarının arasından sonsuz teselli pınarları akıtmak istiyor Üzülme! Varlığının tenine çiziktir her hüzün Varlığından haber verir üzüntün Hatırlar mısın, bir zamanlar hatırlanmaya değer bir şey bile değildin? Hiç umursanmadan çöpe atılabilecek kirli bir su iken sen, yüzüne bir tek O baktı Kimselerin arayıp sormadığı, önemseyip adını bir kenara yazmadığı o günlerde, senin adını ilk O andı Hatırını bildi Seni yanına aldı Hep yanında oldu Sen seni unutup da başını yastığa koyduğunda bile, seni her defasında sabaha çıkardı Sen Onu defalarca unuttun ama O seni asla unutmadı Üzülme! O'nun en sevdiği kulu da yalnız kaldı Taşlandı Sürüldü Yaralandı Aç susuz kaldı Yuvasına uzaktan gözleri yaşlar içinde baktı Mağarada yapayalnız ve korunmasızdı Senin gibi üzülen yol arkadaşına sonsuz müjdeler veren tebessümüyle fısıldadı: "Lâ tahzen, innAllahe meânâ" Üzülme! Kaldır yüzünü yerden Omuzlarından sarsıp kendine getirmek istiyor seni Sevgili "Rabbin sana küsmedi ki" Gözlerinin içine içine bak sevdiklerinin "Rabbin seni unutup yalnız bırakmadı ki" Senai Demirci |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|