Deyimler'in Açıklaması

Eski 10-10-2012   #16
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Deyimler'in Açıklaması



Hatırını kırmamak: Onun ricasını, isteğini yerine getirmek
Hatırını saymak : Bir kimseye gereken saygıyı göstermek
Hatırı sayılır : -1 Sözü geçen, saygı gören (kimse) -2 Oldukça çok
Hatır için : Onu sevindirmek için, onun gönlü olsun diye
Hatır sormak : “Nasılsınız, iyi misiniz?” diye sormak
Hava almak : -1 Açık havaya çıkıp dinlenmek -2 İçine hava dolmak -3 Eline bir şey geçmemek, umduğunu bulmamak
Hava atmak (basmak): Üstünlük taslamak (Kars Çalım satmak)
Havada kalmak : -1 İstenilen sonuca ulaşmamak -2 Bir düşünce ka­nıtlanmadığı için tutarlı olamamak
Havadan sudan konuşmak : Belli bir konudan değil de, günlük gelişi­güzel konulardan konuşmak (Kars Dereden tepeden konuşmak)
Hava hoş : “Bir kimseye göre bir işin şöyle ya da böyle olması pek bir fark yaratmaz” anlamında
Havanda su dövmek : Hiçbir yarar sağlamayan, sonuca bağlanma­yan işler yapmış olmak
Hava parası: Bir yeri kiralamak ya da satın almak için, o yerde otu­ranlara açıktan verilen para
Hava vermek: Bir şeyin, yerin etkileyici duruma gelmesine yardımcı olmak
Havaya gitmek : Hiç bir işe yaramamak; boşa gitmek
Havaya savurmak (bir şeyi) : Onu savurganca harcayıp tüketmek
Havaya uçmak : Bir patlama sonucu dağılmak, param parça olmak
Havsalası almamak (havsalasına sığmamak) (bir şeyi) : Onu, onun olabileceğini aklı bir türlü kabul etmemek; kafası almamak
Hay ağzına sağlık : bk Ağzına sağlık
Hay aksi şeytan : bk Aksi şeytan
Hayale dalmak : Yaşadığı ortamdan uzaklaşıp düş dünyasına dalmak
Hayale kapılmak : Hayallerin etkisinde kalmak
Hayal gücü : bk Düş gücü
Hayalinden geçirmek (bir şeyi, birini): Onu düşünmek
Hayal kırıklığı: Düşünülen bir şeyin gerçekleşmemesinden duyulan üzüntü; düş kırıklığı
Hayal kurmak: Gerçekleşmesi istenen bir şeyi düşünmek; düş kur­mak
Hayal meyal: -1 Betti belirsiz bir biçimde -2 Açık seçik olmayan
Hayata atılmak : Geçimini sağlamak üzere çalışmaya başlamak
Hayat adamı: Günün koşutlarına ayak uydurabilen, her işi başarabi­*** kimse
Hayata geçirmek : bk Yaşama geçirmek
Hayata gözlerini kapamak (yummak): Ölmek
Hayata küsmek: Yaşama sevincini yitirmek
Hayat arkadaşı: -1 Eş, kadın için koca, erkek için kadın -2 Birlikte
yaşamaya başlayan kimselerden (kadın ve erkek) her biri
Hayatı kaymak : Yaşama düzeni alt üst olmak
Hayatına girmek (biri): Biri onun yaşamında yer almak
Hayatına (yaşamına) son vermek (biri, bir şey): -1 Kendini öldür­mek, intihar etmek -2 Kapatmak, bitirmek
Hayatını borçlu olmak (birine): -1 Biri tarafından ölümden kurtarıl­mış olmak -2 Yaşamını bir kimsenin desteğiyle kazanmış olmak
Hayatını kazanmak :Geçimini sağlamak
Hayatını yaşamak : Yaşamını dilediği gibi geçirmek
Hayat kadını: Genel kadın, ******, ******
Hayat kavgası (mücadelesi): Yaşamak için harcanan çabalar
Hayat memat meselesi: Hayati önemi olan sorun konu; ölüm kalım meselesi
Hayat pahalılığı: Gelir ile gider arasındaki dengenin gelir aleyhine bo­zulması; temel gereksinmelerin pahalı olması
Hayatta olmaz : “Hiçbir zaman olmaz” anlamında; dünyada olmaz
Hayat vermek (bir şeye, bîrine) : Onu canlandırmak, ona canlılık ka­zandırmak
Haybeye kürek çekmek: Boşu boşuna uğraşmak, hiçbir olumlu so­nuç alamamak
Haydi canım sen de: “Haydi oradan, olmaz öyle şey, bu ciddiye alı­namaz” anlamrnda
Haydi haydi: -1 “Fazla uzatma, kısa kes’ -2 Kolay kolay ,bol bol -3 Olsa olsa, en çok
Haydi oradan : -1 “Olmaz öyle şey” -2 “Çekil git oradan” anlamın­da
Hayır beklememek (bir şeyden, birinden) : Ondan yarar ummamak, onun iyi olacağını sanmamak
Hayırdır inşallah : -1 “Gördüğün düş iyi bir olayın habercisi olsun” -2 (Şaşkınlık yaratan durumlarda) “O da ne?” anlamında söylenir
Hayır etmemek : -1 Yararı olmamak -2 İşe yaramamak
Hayır gelmemek (bir şeyden, birinden) : Onun bir yararı dokunma­mak
Hayır görmemek (bir şeyden, birinden): Ondan yarar sağlayama­mak
Hayır İşlemek : Yararlı bir davranışta bulunmak
Hayır kalmamak (bir şeyden, birinde) : O şey işe yaramaz, o kimse iş göremez duruma gelmek
Hayır ola (hayrola): “Ne var, ne oluyor?” anlamında merak bildirir
Hayır sahibi: İyilik yapmayı seven kimse
Hayır yok (bir şeyde) (birinde): -1 “O şey artık işe yaramaz” -2 “O kimseye güvenmeyin, İstediğinizi yapamaz” anlamında
Hayra yormak (bir şeyi) : Bir olayı, bir düşü iyi bir durumun belirtisi olarak saymak
Hayrete düşmek : Şaşmak, şaşırıp kalmak
Hayrı dokunmak (bir şey, birine): -1 O şey bir işe yaramak -2 Ona iyilikte bulunmak, onun İyiliğini görmek
Hayrını görmek (bir şeyin) : Onu iyi günlerde kullanmak
Hazıra konmak : Hiçbir emek harcamadan başkasının yaptığı bir şey­den yararlanmak
Hazırdan yemek : Çalışmadan eski kazandıklarını yemek
Hazırlık görmek : -1 Bir iş için gereken şeyleri hazırlamak -2 Bir yol­culuk için gerekenleri tamamlamak
Hazır yiyici: Çalışmayan, daha önce kazanılmış olanları harcayan tembel (kimse)
Hedef almak (bir şeyi) (birini) : -1 O şeye nişan almak -2 Bir şeyi ona yöneltmek -3 Yermek, eleştirmek yıpratmak düşüncesiyle onu karşısına almak
Hedef olmak (bir şeye) : İstenmeyen, hoş olmayan bir davranışla kar­şılaşmak
Helak etmek (birini, kendini) : -1 Onu öldürmek, ortadan kaldırmak -2 Onu çok yormak, bitkin duruma getirmek
Helak olmak : -1 Ölmek, yok olmak -2 Çok yorulmak, bitkin düşmek
Helal olsun : -1 “Bu şeyi ona verdim, güle güle kullansın” -2 “Verdi­ğim şeyin karşılığını istemiyorum, ona bırakıyorum” -3 “Büyük bir ye­teneği var” anlamında
Helal süt emmiş : İyi ahlaklı, temiz karakterli (kimse)
Hele bir: “Yap da göreyim, bak o zaman sana gösteririm” anlamında tehdit sözü
Hele şükür: “Çok şükür istenen sonuca ulaşıldı” anlamında
Hemen hemen : Yaklaşık olarak; aşağı yukarı
Hem kel, hem fodul: Hem yeteneksiz, hem de üstün olduğunu iddia eden (kimse)
Hem nalına hem mıhına (vurmak) : Birbirine karşı olan iki yanı da destekleme (destekler biçimde konuşmak)
Hem suçlu hem güçlü : Suçlu olduğu halde karşısındakini suçlamaya kalkışan (kimse)
Hep bir ağızdan: Aynı anda pekçok kişi beraberce (söylemek, konuş­mak)
Her Allah’ın günü : Her gün; Tanrı’nın günü
Her boyaya girip çıkmak:Çeşitli işlerde belirli süreler çalışmış olmak
Her dem taze : -1 Yaşlı olduğu halde her zaman genç görünmeye ça­lışan (kimse), -2 Bütün yıl yeşil kalan (bitki)
Her derde deva : Birçok şeye çare olan, birçok hastalığa iyi gelen
Her gördüğü sakallıyı babası sanmak: Görünüşe aldanmak
Her işe burnunu sokmak: İlgisi olsun olmasın her şeye karışmak; burnunu sokmak
Her kafadan bir ses çıkmak : Bir konuda konuşurken herkes aynı an­da düşüncesini söylemek
Herkese şapur şupur da, bize gelince ya Rabbi şükür mü? : “Baş­kalarına cömertçe verdiğiniz şeyleri sıra bana gelince niçin esirgiyor­sunuz?” anlamında
Her keseye uygun : Herkesin sıkıntıya düşmeden atabileceği ucuzluk­ta olan
Herkes gider Mersin’e, biz gideriz tersine : “Herkes bu işi yoluyla yöntemiyle yapıyor, biz İse bu konuda yanlış bir yol izliyoruz’ anla­mında
Herkesin ağzına düşmek (herkesin ağzına sakız olmak) : Dedikodu konusu olmak
Her nasılsa : “Nasıl olduysa” anlamında, beklenmedik bir durum karşı­sında kullanılır
Her ne hal ise : “Uzatmayalım, geçelim” anlamında
Her ne ise : -1 “Ne olursa olsun” -2 “Tutan neyse” -3 “Olan olmuş, uzatmayalım artık” anlamında
Her nedense : Nasıl olduğu anlaşılmayan durumlar için kulanılır
Her ne kadar: Şart cümlelerinin başına gelerek yargının* doğallığını, yetersizliğini bildirir
Her tarafı buz kesmek : -1 Çok üşümek -2 Şaşırıp kalmak, ne yapa­cağını bilememek
Her tarakta bezi olmak : Birbirinden farklı işlerle uğraşır olmak; kırk tarakta bezi olmak
Her telden çalmak: Her işi yapabilir, her şeyden anlar olmak
Hesaba almak (katmak) (bir şeyi, birini): Onu göz önünde bulun­durmak, düşünmek; önemsemek
Hesabı kesmek: Bir kimseyle ilişkiyi ya da alışverişi kesmek, buna son vermek
Hesabını bilmek: Tutumlu olmak
Hesabını görmek: -1 Borcunu ödemek -2 Onu öldürmek
Hesap etmek (bir şeyi): -1 Onu hesaplamak -2 Onu kendi kendine tartışıp düşünmek
Hesap sormak (birine, birinden): Bir kimseyi yaptıklarından dolayı sorguya çekmek
Hesaptan düşmek (bir şeyi, birini): -1 Bir alacağı ya da borcu hesaptan çıkarmak -2 Bir şeyi, bir kimseyi yok saymak
Hesapta olmamak : Daha önce hiç düşünülmemiş olmak
Hesap (hesabını) vermek: -1 Bir işin, harcamanın durumunu göster­mek -2 Sorumlu olduğu bir konuda sorgudan geçmek, savunma yapmak
Hevesi kursağında (içinde) kalmak: İstediği şeyi elde edememiş ol­mak
Hevesini almak (bir şeyden): İstediği şeyi elde etmiş olmak
Heyheyleri tutmak (gelmek, üstünde olmak) : Çok sinirlenmek, bağı­rıp çağırmak
Hık demiş (anasının, babasının) burnundan düşmüş : Pekçok yönü, özelliği anasına, babasına benzeyen (kimse)
Hık mık etmek (demek) : -1 Sorulan bir soruya belli belirsiz karşılık­lar vermek -2 Bir işi yapmamak için çeşitli nedenler İleri sürmek
Hıncını (birinden) çıkarmak (almak): Öfkesini başkasına kötü davra­narak çıkarmaya çalışmak, öcünü (ondan) almak
Hınç almak: bk Öç almak
Hır çıkarmak, (hırgür çıkarmak) : Olur olmaz şeylerden kavga çıkar­mak
Hırsından çatlamak: Çok kızmak, öfkelenmek
Hırsım almak: Bir davranışta bulunarak öfkesini yatıştırmak (Kars Acı­sını çıkarmak)
Hırsını alamamak: Öfkesini yenememek
Hırsını çıkarmak (birinden, bir şeyden): Öfkesin i bir başkasına ya da bir başka şeye sataşarak yenmeye çalışmak
Hırsını yenmek : Öfkesini belli etmemeye çalışmak
Hışmına uğramak: Birinin öfkesi, kızgınlığı kendisine yönelmek
Hıyar ağa (ağası): Kaba, görgüsüz, saygısız (kimse)
Hızır gibi yetişmek; Bir kimse, bir başkasının sıkışık, çaresiz duru­munda yardımına yetişmek
Hiç değilse (olmazsa): -1 “Başka bir şey olmasa bile” -2 “Bari” -3 “En azından? anlamında
Hiç yoktan : Durup dururken, boş yere, hiç yüzünden
Hiddete gelmek (kapılmak): Kızmak, öfkelenmek
Hilesi hurdası yok : -1 Yalanı dolanı olmayan (şey), -2 Hile ile iş gör­meyen (kimse)
Hin oğlu hin : Çok kurnaz, çıkarını ve işini bilen (kimse) (Kars Anası­nın gözü)
Hislerine kapılmak: Duygularına göre davranmaya başlamak
Hisse çıkarmak (bir şeyden) : -1 Kendisiyle ilgili bir yön bulmak -2 Pay çıkarmak
Hisse kapmak : Bir olaydan yararlı bir ders çıkarmak
Hissi vermek (uyandırmak) (bir şey): O şey sözü edilen şeye ben­zer bir duygu uyandırmak, o izlenimi uyandırmak
Hizaya gelmek: -1 Düzgün olarak sıraya dizelmek -2 Davranışlarını düzeltmek, doğru yola yönelmek
Hizaya getirmek: -1 Bir çizgi üzerinde düzgün olmasını sağlamak -2 Bir kimsenin davranışlarını çeşitli yollarla düzeltmek, onu doğru yola getirmek
Hodri meydan : “Kendine güvenen ortaya çıksın” anlamında meydan okuma
Hokka gibi: Ufak ve düzgün (ağız)
Hokka gibi oturmak : Giysi, vücuduna uygun gelmek, tam olmak
Hop oturup hop kalkmak: Öfkesinden yerinde duramaz olmak, çok sinirlenmek
Hora geçmek : İşe yaramak, beğenilmek; makbule geçmek
Hor bakmak (hor görmek) (bir şeye, birine ) : Ona değer vermemek; aşağı görmek
Hor kullanmak (bir şeyi) : Onu hırpaiarcaşına kullanmak
Horozlar ötmek : Sabah olmak
Hor tutmak (birini) : Bir kimseye karşı kalbini kırarcasına davranmak
Hoşafına gitmek (bir şey): Onu beğenmek, hoşuna gitmek
Hoşafın yağı kesilmek: Güzel bir şey karşısında söyleyecek söz, yapacak bir şey bulamaz duruma gelmek
Hoşbeş etmek (biriyle): Onunla sohbet etmek
Hoş bulduk (safa bulduk): “Hoş geldiniz” sözüne karşılık olarak söylenir
Hoşça kal (kalın): Bir yerden ayrılan kimsenin kalanlara söylediği iyi dilek sözü
Hoş geldiniz (safa geldiniz): Konukları karşılarken söylenen nezaket sözü
Hoş görmek (bir şeyi, birini) : Bir kimsenin kusurunu anlayışla karşı­lamak
Hoş tutmak (birini): Ona iyi davranmak, onu kırmaktan, incitmekten kaçınmak
Hoşuna gitmek : Bir şeyden, kimseden hoşlanmak, onu beğenmek
Höt demek (birine): Onu korkutmak, ona çatmak (Kars Gözdağı vermek)
Hurdası çıkmak : İşe yaramayacak duruma gelmek çok eskimek bo­zulmak
Hurdaya çevirmek (bir şeyi): Artık onu işe yaramayacak, kullanıla­mayacak duruma getirmek
Huyuna suyuna gitmek: Bir kimseyi kızdırmayacak davranışlarda bu­lunmak, onun isteğine uygun hareket etmek
Huyu suyu (birinin): Onun mizacı, karakteri
Huzuru kaçmak: Rahatsız olmak tedirginlik duymak
Huzurunu kaçırmak: Onu rahatsız etmek, ona tedirginlik vermek
Huzur vermek (birine): -1 Onu rahat bırakmak -2 Onu dinlendir­mek
Hükmü geçmek (hüküm yürütmek) : Sözü geçmek, sözü dinlenmek
Hükümet kapısı: Devlet dairesi
Hüküm giymek: Bir kimsenin hakkında ceza hükmü verilmek (Kars Ceza yemek)
Hüküm sürmek: -1 Bir yerin sahipliğini yapmak orada görevini sür­dürmek -2 Yaygın olmak, sürüp gitmek, devam etmek
Hüküm vermek: -1 Yargıç bir karara varmak ya da bir suçlu hakkın­da ceza vermek -2 İyice düşündükten sonra vardığı kararı bildirmek
Hülya kurmak (hülyaya dalmak) : Hayal kurmak
Hürya etmek : Bir yere girerken ya da bir yerden çıkarken hep birlikte hücum etmek
Hüsnü kuruntu : Herhangi bir durumu kendisi için İyi olarak yorumla­ma
Hüsrana uğramak: Bir işten beklenilen sonucun elde edilememesi yüzünden zarar görmek

Alıntı Yaparak Cevapla

Deyimler'in Açıklaması

Eski 10-10-2012   #17
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Deyimler'in Açıklaması



<< I >>

Ikınıp sıkınmak : Bir iş yapabilmek için kendini çok zorlamak
Irz düşmanı: Başkalarının namusuna göz diken ve isteğini yasa ve ahlakdışı yollarla sağlamaktan çekinmeyen kimse
Irz ehi: Namuslu (kimse)
Irzına geçmek (ırzını bozmak) : -1 Zor kullanarak bir kimseyle cinsel ilişkide bulunrriak -2 Bir şeyi bozmak, yozlaştırmak
Isıtıp ısıtıp Önüne koymak (bir şeyi) : Daha önce söz konusu olan bir konuyu ikide bir gündeme getirmek (Kars Temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp öne sürmek)
Iska geçmek (birşeyi) : -1 Hedefi tutturamamak -2 Önem verme­mek, üzerinde durmamak, atlamak
Iskartaya çıkarmak (bir şeyi) : Onu işe yaramaz duruma geldiği için aytnp bir kenara koymak
Istırap çekmek: -1 Bir aayı yaşamak -2 Üzülmek
Istırap vermek (bir şey, birine) : -1 O şey o kimsenin acı çekmesine yol açmak -2 O şey, o kimseyi üzmek
Işığın altında : Bir durum ya da düşüncenin belli bir konuda yol göster­mesinden yararlanarak
Işık tutmak (bîr şeye) (birine): -1 Bir yeri ışıkla aydınlatmak -2 Bel­li bir konuda düşünceleriyle ona önderlik etmek, yol göstermek

Alıntı Yaparak Cevapla

Deyimler'in Açıklaması

Eski 10-10-2012   #18
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Deyimler'in Açıklaması



<< İ >>

İbret almak (bir şeyden): Ondan gereken dersi çıkarmak; ders al­mak
İbreti âlem için: “Herkese ders olsun , herkes ders alsın diye” anla­mında
İbret olmak (bir şey birine): O şey ona ders olmak
İcabına bakmak (bir şeyin, birinin): -1 Gereğini yerine getirmek, ge­rekeni yapmak -2 Onu yok etmek, ortadan kaldırmak
İcat çıkarmak: -1 Herkes tarafından yadırganan, garip karşılanan
davranışta bulunmak -2 Ortaya gereği olmayan bir sorun atmak
İç açmak: Neşelendirin şeylerle sıkıntıları gidermek, ferahlatmak
İçeri atmak (almak, tıkmak) (birini): Onu hapsetmek, tutuklamak; hapse atmak
İçeri düşmek: Hapse düşmek, tutuklanmak
İçeri girmek: -1 Zarar uğramak -2 Hapse girmek
İç etmek (bir şayi) : Başkasına ait bir şeyi kendisine mal etmek, ortadan kaldırmak, saklamak
İç geçirmek : Derin bir soluk alıp vererek üzüntüsünü belirtmek
İç güveysinden hallice : “Nasılsın?” sorusuna karşılık olarak söylenen ve “İyiyim, sıkıntılı birine göre daha iyi durumdayım” anlamına gelen söz
İçi açılmak: İç sıkıntısı ortadan kalkıp neşelenmek, ferahlamak
İçi almamak (bir şeyi) : -1 Onu midesi kaldırmamak, kabul etme­mek -2 Hoşlanmadığı bir şeyi yapmak istememek
İçi bayılmak : -1 Çok acıkmak, -2 Fazla tatlı ya da yağlı bir yiyecek midesinde tuhaflık yaratmak, su içmek isteği duymak
İçi beni yakar dışı eli (yakar): “Beni ilgilendiren bu konu başkalarına çekici görünür, ancak benim için oldukça sıkıntı vericidir” anlamında
İçi bulanmak : Midesi bulandığı için kusacak gibi olmak
İçi burkulmak : Çok üzülmek (Kars Ciğeri sızlamak)
İçi cız etmek: Çok üzülmek; yüreği cız etmek
İçi çekmek (bir şeyi) : Bir şeye karşı içinde istek duymak (Kars Canı çekmek, gönlü çekmek)
İçi dar : Sıkıntılı, beklemeye tahammülü olmayan (kimse)
İçi daralmak : İçi sıkılmak, sıkıntı nedeniyle bunalmak
İçi dayanmamak: bk İçi götürmemek
İçi dışı bir: Gizlisi saklısı olmayan, düşündüklerini açıkça söyleyen (kimse) (Kars Özü sözü bir)
İçi dışına çıkmak : -1 Bindiği taşıtın bozuk yoldan geçmesi sırasında ya da çok sallanmasından dolayı vücudu çok sarsılmak -2 Midesi bulanıp kusmak
İçi erimek: Çok üzülmek, tedirgin olmak
İçi ezilmek: Acıkmaktan dolayı midesi rahatsız olmak; içi kazınmak, kıyılmak
İçi geçmek : -1 Uykuya dalmak -2 Yaşlılık ve zayıflık nedeniyle gücü azalmak
İçi geniş : Tasasız, gamsız (kimse); yüreği geniş
İçi gitmek : Bir şeyi yapmayı ya da elde etmeyi çok istemek -2 İshal olmak, sürgün gitmek
İçi götürmemek (dayanmamak) (bir şeyi) : -1 Aaklı bir duruma da-yanamamak; yüreği dayanmamak -2 Onu kıskanmak -3 Vicdanı el vermemek
İçi hop etmek : Birdenbire heyecanlanmak; yüreği hop etmek
İçi ısınmak (birine, bir şeye) : Ondan hoşlanmak, onu sevmek
İçi içini yemek : İstedikleri olmuyor diye sürekli üzüntü içinde olmak
İçi kalkmak (kabarmak) : -1 Midesi bulanmak, tiksinmek -2 Ağlama ihtiyacı duymak -3 Çok heyecanlanmak
İçi kan ağlamak : Kimseye sezdirmeden üzülmek, çok kederlenmek
İçi kararmak : Hiçbir şeyden zevk almaz duruma gelmek, umutsuzlu­ğa düşmek
İçi kazınmak (kıyılmak) : Çok acıkmak; içi eritmek
İçinden çıkmak : Zor bir işi başarıyla bitirmek
İçinden doğmak: bk İçinden gelmek
İçinden geçirmek (bir şeyi) : Onu düşünmek, tasarlamak
İçinden gelmek (doğmak): 0 şeyi yapmak isteği duymak
İçinden (içten) pazarlıklı: Sinsi, yapacağı kötülükleri sezdirmeyen (kimse)
İçine atmak (bir şeyi) : -1 Üzüntüsünü kimseye bildirmemek -2 Ken­disine yapılan kötüKiklere belli bir tepki göstermemekle birlikte bunla­rı unutmamak
İçine çekilmek: Kimse ile görüşmez olmak, kendi kendine kalmayı tercin etmek; kabuğuna çekilmek
İçine dert olmak : Yapılabilecek nitelikte olan bir şeyi yapamamış ol­duğu için üzülmek
İçine doğmak : Bir şeylerin olacağını sezinlemek; gönlüne doğmak
İçine dokunmak : Dertlenmek, kederlenmek, hüzünlenme^
İçine etmek (sıçmak) (bir şeyin) : Onu kötü bir duruma getirmek
İçine işlemek : Bir söz, davranış, durum bir kimseye çok dokunmak, derinden etkilemek; yüreğine işlemek
İçine kapanmak : -1 Çevresiyle sıkı, yakın ilişki kurmamak -2 Duru­munu, duygularını kimseye açmamak
İçine korku düşmek: Kötü bir şeyin olabileceğinden kaygılanmak
İçine kurt düşmek : Kötü bir şey olacağı kuşkusu içinde olmak
İçine oturmak : Çok etkilenmek, çok üzülmek
İçine sinmemek: -1 Yalanlan da bulunmadığı için güzel bir şeyden tat alamamak -2 Bir şey istediği gibi olmadığı İçin rahatsız olmak, o şeyi beğenmemek
İçini açmak (birine): Derdini, sırrını ona anlatmak
İçini bayıltmak: Fazla şekerli ve yağlı gıdalar yediği jçin artık hiçbir şey yiyemeyecek duruma gelmek
İçini boşaltmak: -1 Kızdığı için bir kimseye içinden geçenleri söyle­yip rahatlamak -2 Derdini anlatmak
İçini çekmek: Üzüntüsünden derin derin nefes almak (Kars Göğüs girmek, iç geçirmek)*
İçini kemirmek : Onu sürekli rahatsız, tedirgin etmek
İçini kurt yemek (kemirmek) : Sürekli kaygı içinde olmak
İçinin yağı erimek : Kötü bir şey olacak diye üzüntü çekmek
İçi parçalanmak (paralanmak): Bir kimsenin kötü durumuna aayıp üzülmek; yüreği parçalanmak
İçi rahat etmek: Kötü bir şey olmadığını görerek, öğrenerek ferahla­mak
İçi sıkılmak : Bunalmak, sıkıntı duymak
İçi sızlamak : Kötü durumda olan bir şey ya da kimse için üzülmek
İçi tez: Aceleci, sabırsız (kimse) (Kars Canı tez, tez canlı)
İçi titremek: -1 Çok üşümek -2 Özen göstermek, zarar gelecek diye tasalanmak
İçi yanmak : -1 Çok üzülmek -2 Susamak
İçler acısı: Çok aaklı, hüzün verici
İçli dışlı olmak (biriyle): Onunla çok samimi ilişkiler içinde bulunmak; senli benli olmak
İçtikleri su ayrı gitmemek: Çok yakın arkadaş olmak İdare etmek (bir şeyi) (birini): -1 Onu yönetmek -2 Onu tutumlu kullanmak -3 Yetmek, yetişmek -4 Onu hoşgörüyle karşılamak -5 Onu görmezlikten gelmek, örtbas etmek İdaresini bilmek: Tutumlu davranmak
İddiaya tutuşmakfgirmek, girişmek) : Birbirine karşıt iddialar ile bah­se girişmek
İfadesini almak (birinin) : -1 Onu sorguya çekmek -2 Onu dövmek, hırpalamak -3 Onu yenmek, ona üstün gelmek
İflahım kesmek : İş yapamaz duruma getirmek
İflas bayrağını çekmek: İflas etmek, her şeyini yitirmek, batmak
İfrata kaçmak: Düşüncelerinde, davranışlarında çok ileri, aşırı gitmek
İfrata vardırmak (bir şeyi): Onu aşırı ölçüye vardırmak
İfrit etmek (bîrini) : Onu ç$k öfkelendirmek, kızdırmak (Kars Çileden çıkarmak)
İfrit olmak (kesilmek) (birine, bir şeye): Ona çok kızmak, öfkelen­mek (Kars Çileden çıkmak)
İftihara geçmek : Derslerinde başarılı, davranışlarında beğenilir olup üstün öğrenci seçilmek
İftira atmak (etmek) (birine): On asılsız ve kasıtlı bir suç yüklemek (Kars Kara çalmak)
İftiraya uğramak : Kendisine asılsız bir iftira yüklenmiş olmak
İğne atsan yere düşmez: Bir yerin çok kalabalık olduğunu belirtmek İÇtn kullandır
İğne ile kuyu kazmak : Zor bir işi yetersiz araç ve gereçlerle büyük bir çaba harcayarak başarmaya çalışmak
İğne ipliğe dönmek (iğne İplik kalmak): Çok zayıflamak
İhtilafa düşmek: Bozuşmak, uyuşamamak; aralarında anlaşmazlık doğmak
İhtimal vermemek (bir şeye) : Onun gerçekleşebileceğini düşünme­mek, sanmamak
İhtimam göstermek (birine, bir şeye): Onajyi bakmak, onunla ya­kından ilgilenmek; özen göstermek
İhtiyaç duymak (hissetmek) (bir şeye, birine): Ona gereksinme duymak
İki ahbap çavuş(lar): Birbirlerinden hiç ayrılmayan, hep beraber dola­şan iki arkadaş
İki arada bir derede : Sıkışık durumda bile bir fırsat bularak, olanak yaratarak -
İki arada bir derede kalmak: Çok güç bir durumla karşı karşıya gel­mek
İki ateş arasında kalmak: Tehlikeli bir durum karşısında ne yapacağı­nı şaşırmak, bir türiü karar verememek
İki ayağını bir pabuca sokmak: Bir kimseyi bir işi hemen yapıp bitir­mesi için sıkıştırmak, zorlamak
İki çift laf etmek : Bir İki söz söylemek, biraz konuşmak
İkide bir, ikide birde : Sık sık
İki dirhem bir çekirdek: özenli giyinmiş (kimse)
İki eli yakasında olmak: Ondan hesap sormak
İki eli kanda olsa : “Hangi işi yaparsa yapsın, hangi durumda olur­sa olsun” anlamında
İki gözü iki çeşme : Durmadan ağlayarak, gözyaşı dökerek
İki gözüm : Sevilen, değer verilen kimse için söylenen sevgi sözü
İki gözüm önüme aksın : Birini bir şeye inandırmak için ‘Dediklerim doğru değilse, kör olayım” anlamında yemin sözü
İki lafı bir araya getirememek : bk İki sözü bir araya getirememek
İkili oynamak : Birbirine karşıt olan her iki yanı destekler bir tavır takın­mak
İkindi üstü (üzeri) : İkindi vaktinde
İki paralık etmek (birin) : Söz ya da davranışlarıyla bir kimsenin de­ğerini, itibarını düşürmek
İki paralık olmak : kibarı azalmak, utanılacak bir duruma düşmek
İki rahmetten biri: (Çok ağır hastalar için) “Ya sağlığına kavuşsun, ya da ölüp kurtulsun’ anlamında söylenir
İki seksen uzanmak : -1 Boylu boyunca yere serilmek -2 Keyiflen­mek, neşelenmek
İki seksen uzatmak (birini) : Onu sert bir vuruşla yere sermek
İkisi de bir (aynı) kapıya çıkar: (Söz ve davranışlar için) “Her ikisi de aynı sonuca varır” anlamında
İki sözü (lafı) bir araya getirememek: Söylemek istediklerini düzenli bir biçimde dile getirememek
İki ucu boklu deynek: “Bir sorunun çözülmesi için hangi yolu dener­sen dene hepsi sakıncalı11 anlamında

Alıntı Yaparak Cevapla

Deyimler'in Açıklaması

Eski 10-10-2012   #19
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Deyimler'in Açıklaması



İki ucunu bir araya getirememek (bir şeyin): -1 Gelirle gideri denk-leştirememek -2 İşleri yoluna koyamamak
İki yakası bir araya gelememek: Geçim sıkıntısından bir türiü kurîula-mamak
İktisat etmek (yapmak):Tutumlu davranmak, tasarruf etmek haç gibi gelmek (bir şey): O şey umulmayan bir anda gelerek işe yaramak
İlaç için yok : “Söz konusu şey hiç yok” anlamında
İleri almak (bir şeyi) : -1 Öne almak -2 Daha üstün bir yere geçir­mek
İleri geçmek : Öne geçmek, üstün bir duruma geçmek
İleri gelenler: Bir toplulukta sözü geçer durumda olanlar
İleri gelmek (bir şeyden) : O şeyden meydana gelmek, o şeyin etki­siyle oluşmak
İleri geri konuşmak (laf etmek, söylenmek): Yersiz ve kına sözler söylemek
İleri gitmek (varmak) : Söz ve davranışlarda aşırıya kaçmak
İlerisini gerisini düşünmemek (hesaplamamak) : Söylenen bir sö­zün, yapılan bir davranışın ne gibi sonuçlar doğuracağını düşünme­mek
İleri sürmek (bir şeyi) : -1 Onu öne doğru yürütmek -2 Bir görüş or­taya atmak, önermek
İleriyi görmek: İleride neler olacağını kestirebilmek; tahmin etmek,
sezmek; uzağı görmek
İler tutar yanı olmamak (kalmamak) : Bozuk, kötü, kullanıimaz bir du­ruma gelmek
İlgi beslemek (bir şeye, bîrine) : Ona karşı içinde merak duymak; alaka beslemek
İlgi çekici: İlginç, enteresan, merak uyandırıcı
İlgi çekmek (bir şey, bir kimse): İlgiyi üzerinde toplamak; alaka çek­mek
İlgi duymak (bir şeye, birine) :Onunla ilgilenmek; alaka duymak
İlgi görmek: -1 Çok önemsenmek -2 Çok sevilmek; alaka görmek
İlgi toplamak: Pekçok kimsenin önem verdiği şey, kimse durumuna gelmek
İliğine kemiğine işlemek : -1 Yağmur suları giyiminden geçip bedent-ni iyice ıslatmak -2 O şey bütün benliğini kaplamak, ondan çok etki­lenmek
İliğini kurutmak : Canından bezdirecek duruma getirmek; kanım ku­rutmak
İlişki kurmak: Bir yer ya da kimseyle bağlantı sağlamak; münasebet
kurmak, temas kurmak İlk adım : Başlangıç İlk ağızda : İlkin, İlk önce
İlk elden : -1 Baştan beri -2 Dolaysız, aracısız olarak İlk göz ağrısı: -1 İlk sevgüi; eski göz ağrısı -2 İlk doğan çocuk ya
da torun
İllallah demek (bir şeyden, birinden): Ondan iyice bıkmak, ona kat­lanamaz duruma gelmek
İlmini almak (bir şeyin) : Bir işin en ince yönlerini bile öğrenmek
İltimas geçmek (birine): Onu kayırmak, ona hakkından fazlasını ver­mek
İmamın dört çiftesine (kayığına) binmek : Ölmek
İmam kayığı: Tabut
İmam suyu: Rakı
İmana gelmek: -1 Önce karşı çıktığı bir şeyi kabul edip istenileni yap­mak -2 Sonunda doğruyu söylemek -3 İslamlığı benimsemek
İmanı gevremek : Bir işi gerçekleştirirken çok yorulmak
İmiğine sarılmak : Bir kimseyi bir İş için çok sıkıştırmak; ümüğüne sa­rılmak
İmlaya gelmemek : Düzeltilmeyecek durumda olmak
İmlaya getirmek (bir şeyi) : Onu yola getirmek, düzeltmek
İmtihana çekmek (birini) : Bilgisini ölçmek, onu sınamak, denemek
İmza atmak (etmek), imzayı basmak (çakmak): İmzalamak, imzası­nı koymak
İnan olsun!: “Bana inan, inanın ki” anlamında
İnceden inceye : Titizce, en küçük ayrıntılarına kadar
İnce eleyip sık dokumak : Bir şeyi en küçük ayrıntılarına kadar göz­den geçirmek
İnce hastalık: Verem
İnce iş : Dikkatli, hesaplı iş
İn cin top oynuyor (in cin yok): Issız, sessizyer
İncir çekirdeğini doldurmaz: Çok küçük, az ya da önemsiz (şey)
İnfial uyandırmak : Öfke yaratmak, tepkiye yol açmak
İnim inim inlemek: -1 Sürekli olarak inlemek -2 Çok büyük sıkıntıda (olmak, yoksulluk çekmek, baskı altında yaşamak
İniş aşağı: Bayırdan aşağı doğru
İnme inmek (birine): O felç olmak, ona felç gelmek
İn misin, cin misin? : Teklifsiz konuşmada “İnsan mısın, cin misin?” anlamında söylenir
İnsafa gelmek: Haksız tutumundan vazgeçip adalet ve merhametle davranmak
İnsafına kalmak (bir şey, birinin): Bir şeyin istenilen biçimde olabil­mesi o şeyi yapacak’kimsenin doğruluk duygusuna ve isteğine bağlı olmak (Kars Sütün» kalmak)
İnsan eti yemek: Bir kimseyi çekiştirmek, hakkında dedikodu yap­mak
İnsan hali: Her insanın yapabileceği, hoş karşılanması gereken bir du­rum
İnsan içine çıkmak : Başka insanlarla itişki, yakınlık kurmak
İnsan kurusu : Çok zayıf (kimse)
İnsanlık hali: Hoşgörüyle karşılanması gereken durum
İnsanlıktan çıkmak : -1 Çok zayıflamak -2 Bir insana yakışır davra­nışlarda bulunmamak
İnsan sarrafı: İyi ve kötü insanları iyi tanıyabilen kimse
İnşallahla maşallahla : Her şeyi Tanrı’ya bırakmakla, hiçbir çaba gös­termeden
İntikam almak (birinden): Yapılan kötülüğün acısını çıkarmak; öç al­mak
İnzivaya çekilmek : Dünyadan elini eteğini çekmek, hiçbir şeyle ilgi­lenmemek; bir köşeye çekilmek, dünyadan elini eteğini çekmek
İpe çekmek (birini): Onu asarak öldürmek
İpe sapa gelmez : Tutarsız, mantıkdışı, saçma (söz, konuşma)
İpe un sermek: Birtakım bahaneler ileri sürerek istenilen bir işi yap­maktan kaçınmak
İpi koparmak : Bağlı bulunduğu yer ya da kişiyle ilişkisini kesmek
İpini koparmak : Başıboş kalmak, haylazlaşmak
İpin ucunu kaçırmak: Bir işi yürütemez duruma gelmek, düzensizlik, yöntemsizlik yüzünden bir işi çıkmaza sokmak
İp iputtah sivri külah : Hiçbir malı, mülkü, çoluğu çocuğu olmayan (kimse) *
İple çekmek (bir şeyi) : O şeyin zamanının gelmesini sabırsızlıkla
beklemek
İpler birini elinde olmak : -1 İşi el altından yönetmek -2 Yönetimde perde arkasında söz sahibi olmak
İpliğini pazara çıkarmak:Bir kimsenin kötü niteliğini ortaya çıkarmak
İpsiz sapsız : -1 Serseri, hayta (kimse) -2 Yersiz, saçma (söz)
İpucu vermek (birine) : Ona öğrenmek istediği, aradığı şeyi bulmaya yarayan bir işaret göstermek
İsabet almak : Vurulmak, yaralanmak
İsabet buyurdunuz: “Tam dediğiniz gibi, gerçekten efe Öyle” anlamın­da destekleyici söz, - ,,
İsabet ki: İyi ki
İsabet oldu : “Tam isteğe uygun, yerinde oldu” anlamında
İsim yapmak : Ünlenmek, herkesçe tanınır duruma gelmek İsim takmak (birine): Ona niteliklerine uygun bir isim vermek ; ad takmak
İskele babası: -1 Eviyle, çoluk çocuğuyla ilgilenmeyen erkek için alay yollu söylenir -2 Iriyah adam
İskeleti çıkmak: Çok zayıflamak
İsmi geçmek: Adından söz edilmek; adı geçmek
İsmiyle cismiyle : Adı ve varlığıyla, adıyla sanryla
İsrafa kaçmak : Gereksiz yere aşırı harcamalarda bulunmak
İstediği gibi at koşturmak (oynatmak): Keyfince, istediği gibi davran­mak
İstemem yan cebime koy : Kendisine verilen bahşiş, hediye, rüşvet vb’yi aimak istemediğini belirttiği halde verilmesinden memnun olan­ların durumu îçjn söylenir
İster istemez: Elinde olmadan, zorunlu olarak
İstifayı basmak : Herhangi bir nedenle, ani bir kararla görevinden çe­kilmek
İstifini bozmamak: Bir oîay karşısında hiçbir tepki göstermemek, aldı­rış etmemek
İstikamet vermek: bk Yön vermek
İsyan bayrağını açmak (çekmek): Karşı gelmek, baş kaldırmak
İş başa düşmek : Kendi işini başkasından hiç yardım görmeden ken­disi yapmak zorunda kalmak
İş çevirmek : Gizli, dolambaçlı bir iş yapmak
İş çığrından çıkmak: Bir konu düzeltilmesi güç bir duruma gelmek
İş çıkarmak : -t Çok iş yapmak -2 Sorun yaratmak
İş edinmek (bir şeyi) : Onu görev olarak kabul etmek, onunla sürekli ilgilenmek
İşe koşmak (birini): Ona iş yüklemek, onu bir işle görevlendirmek
İş etmek: Aldatmak, zarar sokmak (Kars Oyun etmek, oyun oyna­mak)
İşe yaramak: -1 Elverişli nitelikte bulunmak -2 İş yapabilecek du­rumda olmak
İş görmek: -1 İş yapmak -2 Bir iş için elverişli olmak
İş güç : Görev, meslek
İşi aksi gitmek: İstediği sonucu elde edememek
İşi-başından aşmak (işi başından aşkın olmak) : Yapacak pekçok işi bulunmak
İşi bitmek: -1 Yaptığı iş sona ermek -2 İş yapacak durumu, kuvveti kalmamak
İşi bozulmak : Geçimini sağladığı işinde zarar etmeye başlamak
İşi ciddiye almak : Konuya, soruna önem vermek
İşi düşmek (biri yere) (birine): Bir yerde yapılacak işi bulunmak -2
Bir kimsenin yardımıyla bitirilebilecek bir işi olmak
İşi (bir şeye) vurmak (dökmek) : Başka bir biçimde davranmak, …gi­bi görünmek
İşi İş olmak :Sevinç yaratan bir duruma kavuşmak
İş inada binmek: Bir işi yapmakta, (ya da yapmamakta) direnmek,inatlaşmak
İşin alayında olmak: O işe gereken önemi, değeri vermemek
İşinden olmak: İşini kaybetmek İ
İşi ne? : “Ne işi var?” anlamında
İşine gelmek : Çıkarına uygun düşmek
İşini bilmek : Nereden, nasıl çıkar sağlanacağını bilmek
İşini bHirmek : -1 Birini artık iş yapamaz duruma getirmek -2 Onu öl­dürmek
İşin içinde iş var : Bir konunun arkasında onunla doğrudan İlgili olma­yan durumların da bulunduğunu belirtmek için söylenir
İşini görmek : -1 Kendi işini ya da başkasının İşini yapmak -2 Başka bir şeyin yapacağı işi yapacak nitelikte olmak -3 Dövmek -4 öldür­mek
İşini uydurmak : Kurnazlıkla işlerini istediği gibi yürütmek
İşin mi yok: “Önemli deği, boş ver!” anlamında İşin kötüsü (fenası) : Üst üste gelen tersliklerde kullanılır
İşin rengi değişmek : İş, konu başka bir biçime bürünmek, nitelik bazanmak
İşin ucu birine dokunmak : Söz konusu işten dolaylı olarak zarar görmek
İşi oluruna bırakmak: Yapmakta olduğu bir İşte gerekli titizliği göstermemek,
İşi raslantılara, doğal akışına bırakmak
İşi pişirmek: -1 Bir işi sonuca ulaştıracak gerekli hazırlıkları yapmak -2 Kadın erkek aralarında gizlice anlaşmak (Kars Mercimeği fırına vermek)
işi rast gitmek : Şansının da yardımıyla işleri istediği gibi olmak; rast gitmek
İşi resmiyete dökmek : O işe resmi bir nitelik vermek
İşi sağlama bağlamak : Bir İşin tam olarak yapılması için gerekli ön­lemleri almak
İş işten geçmek : Bir iş için uygun olan fırsatı kaçırmak
İş tatlıya bağlamak:Konuyu, sorunu iyi, memnun edici bir çözüme ulaştırmak
işi tıkırında (yolunda) olmak: İşi istediği biçimde yürümek
İşitmezlikten gelmek: İşitmemiş gibi davranmak
İşi yokuşa sürmek: Herhangi bir konuda engellemede bulunmak, güçlük çıkarmak
İş karıştırmak: -1 Araya fesat sokmak -2 Zararlı bir iş yapmak
İşkembeden atmak (söylemek): Herhangi bir kaynağa dayanmayan ve inandırıcılığı olmayan sözler söylemek
İster açılmak: Alışverişe canlılık gelmek
İş olsun diye : Herhangi bir amaç gütmeden, iş yapyor görünerek
İşporta mal: Değeri, niteliği düşük mal
İşportaya düşmek : Değerini yitirip daha ucuza satılmaya başlamak
İş sarpa sarmak : İş birtakım zorlu engellerle karşılaşmak
İştah açmak : Yemek yeme isteğini artırmak
İştahı açılmak : Yemek yeme İsteği artmak
İştahı kapanmak: Yemek yeme İsteği azalmak
İşten atmak (birini): Onun görevine son vermek
İşten bile değil: Çok kolay
İşten el çektirmek (birine) : Bir suçu ya da ihmali bulunduğu gerekçe­siyle bir kimsenin İşine son vermek
İşten güçten kalmak : Herhangi bir nedenle çalışamamak, işini yapa­mamak
İş tutmak : Bir işte çalışmak (Kars Ekmeğini eline almak)
İş var (bunda, bu kimsede) : -1 “Bu şey daha işe yarar” -2 *Bu kişi iyi işler yapabilir” anlamında
İş yapmak : İyi kazanç getirmek
İş yok (bunda, bu kimsede): -1 ‘Bu şey işe yaramaz” -2 “Bu kişi çalışamaz, verimli işler yapamaz” anlamında
İtibardan düşmek : -1 Bir kimse saygınlığını yitirmek -2 Bir şey öne­mini, değerini yitirmek
İtibar etmek (birine) (bir şeye) : -1 Ona saygı göstermek -2 Onu dikkate almak önemsemek
İtibar kazanmak : Saygınlığını yeniden elde etmek
İtimadı sarsılmak (birine): Artık ona güvenmemek
İtimat beslemek (birine) : öna güvenmek; güven beslemek
İtimat telkin etmek: Güven duygusu uyandırmak; güven vermek
İtin ****** (kıçına) sokmak (birini) : Onu ağır sözler söyleyerek rezil etmek
İt ite (buyurur), it de kuyruğuna : “Tembel kimseler kendilerine buy-rulan bir işi başkalarına yüklerler, böylece iş sürüncemede kalır
İt kopuk: Serseri, aşağılık, terbiyesiz (kimseler)
İyiden iyiye : Gereken biçimde
İyi etmek : -1, Tedavi etmek, sağlığına kavuşturmak -2 Yaptığı iş uy­gun olmak -3- Zarar vermek, zarara sokmak -4 Parasını, malını çal­mak
İyi gelmek: -1 Uymak -2 Sağlığına kavuşmasına yaramak
İyi gözle bakmamak : Hakkında iyi şeyler düşünmemek
İyi gün dostu : Dostlarına iyi günlerinde yakınlık gösteren, kötü günle­rinde onlardan uzaklaşan kimse için alay yollu söylenir
İyi iş (doğrusu): Beğenilmeyen bir durum, olay karşısında şaşkınlığı belirtmek için söylenir
İyi kalpli (yürekli) : Herkes için iyi şeyler düşünen kimse için söylenir
İyi ki: Sevindirici bir durum, güzel bir rastlantı olarak
İyi kötü : -1 Uta iyi ne kötü, orta halli -2 Oldukça iyi
İyiliği dokunmak (birine) : Ona yardım etmek, faydası olmak
İyilik sağlık, (iyilik güzellik): “Nasılsınız?” sorusuna karşılık olarak söylenen ve sağlıklı, durumunun iyi olduğu bildiren söz
İyi olmak: -1 iyileşmek, sağlığına kavuşmak -2 Yerinde olmak -3 Uygun olmak
İyi saatte olsunlar : Cinler periler için kullanılır
İyisi mi: Yapıiacak en doğru şey
İyiye çakmek (yormak) (bir şeyi): Bir düşünceyi ya da olayı iyi (o-lumlu) yönden değerlendirmek
İyiye iyi, kötüye kötü demek: Gerçekleri olduğu gibi söylemek, kim­senin hatın için herhangi bir durumu olduğundan farklı gösterme­mek
İzin almak (koparmak) (birinden): İstediği bir şeyi yapabilmek ya da istediği bir yere gidebilmek için daha yetkili birinden serbest bırakıl­masını sağlamak
İzinde yürümek (izine uymak) : Bir kimsenin başladığı bir işi aynı an­layış ve yöntemle yürütmek
İzine düşmek: İzlemek, peşi sıra gitmek
İz sürmek: -1 İnsan ya da hayvanların ayak izlerine bakarak nereye gittiklerini aniamak ve gittikleri yeri bulmaya çalışmak -2 İzlemek, ar-; kasından gitmek, takip etmek
İzzetinefsine dokunmak : bk Onuruna dokunmak
İzzetinefsine yedirememek : bk Onuruna yedirememek

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.