76 Yıl Önce Uğursuz Gün

Eski 10-09-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

76 Yıl Önce Uğursuz Gün



76 Yıl Önce Uğursuz Gün Sevres'de İdam Hükmümüz Verilmişti

Yağma değil, adeta linç ediliyorduk Ortadoğu ve Arabistan elimizden alınmış, Anadolu'nun paylaşılmasıyla yetinilmeyerek Ermenistan, Kürdistan ve Rum Pontus devletlerine kuruluş vizesi çıkarılmuştı Ama, Muhammed Ali Cinnah'ın ifadesiyle, bize hazırlanan bu tabutu, müstemlekecilerin başına geçirecektik Günlerden bir salıdır 1920 yılının 10 Ağustos Salı günü
Fransa'nın başkenti Paris'in Sevres sarayında bir sehpa hazırlanmıştır; Türkiye ve Türkleri ipe çekmek üzere 19 yüzyılın acımasız sömürgecilik kafası, can çekiştiği 20 yüzyılın bu ilk senelerinde, bir kere daha hortlamaya namzettir
Öğleden sonra, konferans binasının kapısında, itina gösterilmemiş bir araba durur Bir yüzbaşı, kaba bir eda ile, arabadan çıkan üç kişiyi neredeyse iteklercesine içeri alır
Hâdi Paşa ile Filozof

Linkleri görebilmek için---> üye olmanız gerekiyor Buraya tıklayarak üye olabilirsiz <--- ve Reşad Hâlis beyler, müzakere salonuna girerler Hayret Kimse ayağa kalkmaz Tabiî, neden zahmet oluna? Avrupalılar, yüzyıldan beri bekledikleri sonucu elde etmişlerdir Yani, o aziz ve çınar

Linkleri görebilmek için---> üye olmanız gerekiyor Buraya tıklayarak üye olabilirsiz <--- yıkılmış ve paylaşılacak miras haline gelmiştir Üstelik, Anadolumuzun bereketli toprakları altında ve üstündeki nimetler de onların olacaktır Ve Anadolu üzerinde bin yıldır varolan, üç kıtaya yayılan cihan imparatorluğunu, önce başka bayraklı ülkelere ayıracak, sonra

Linkleri görebilmek için---> üye olmanız gerekiyor Buraya tıklayarak üye olabilirsiz <---nden bu tarafa hayallendikleri akıbete doğru iteleyeceklerdir Bize Anadolumuzu haram edecekler ve ardından Asya içlerine göndereceklerdir
"Sadece imza atacaksınız"
İngiliz delegesi, ülkesinin sisli havasını hatırlatan puslu ve abus bir çehre ile ilk ve son sözünü söyler: "Anlaşma metni burada, hazır Sadece imza atacaksınız Gündem bu kadar"
Ve üç delegemiz,

Linkleri görebilmek için---> üye olmanız gerekiyor Buraya tıklayarak üye olabilirsiz <---'nı imzalarlar
Ama, bizi idam edemezler

Linkleri görebilmek için---> üye olmanız gerekiyor Buraya tıklayarak üye olabilirsiz <---, imzalamaz bu rezil andlaşmayı Sevres'deki küstahlar da öyle
Sadece Yunanistan imzalar O da, aradan iki sene geçince, bu imzayı attığına atacağına bin pişman olur Anadolu'yu zaptedememişlerdir ve döküldükleri İzmir rıhtım sularında kulaç atmayı öğrenmişlerdir
Allah'ın vediası bir vatanı, elimizden almak kimin haddine!
Ama, bugün dillerinden Sévres kelimesini düşürmeyenlere bakıyorum da,"Hafıza-i beşerin neden bu derece nisyan ile malûl olduğuna" hayret ediyorum Sévres'in mânasını unutmuş olmalıyız ki, bugün milletçe o sancılı ve azaplı günlerin gafleti içinde yaşamaktayız

Mondros'un son durağı
Tarihimiz boyunca en akılsızca katıldığımız Birinci Dünya Savaşı'nın sonu belli olmuştur
Almanya'nın yanında yer almışızdır Oysa Türk Genelkurmayı,

Linkleri görebilmek için---> üye olmanız gerekiyor Buraya tıklayarak üye olabilirsiz <---'ya ikazda bulunmuştur: Etrafı denizler ve bu denizlere hâkim devletlerle çevrili olan Almanya'nın savaşı kazanması mümkün değildir Daha önce, "Türkler yük olurlar" diye bize sırtını çeviren Alman İmparatoru Wilhelm, bu gerçeği Fransa cephesindeki Marne savaşını kaybettiği zaman anlamıştır da, İstanbul'daki büyükelçisi Vangenheim'a Türkleri ne bahasına olursa olsun kendi yanında görmek istediği" talimatını vermiştir İmparatorun anladığı gerçeği, biz anlamamışızdır ve yenik düşeceği belli olan Almanya'nın yanında savaşa balıklama dalmışızdır
Ve tam dört yıl sonra, cephelerimiz birbiri ardına çökmeye başlar Artık direnecek gücümüz kalmamıştır
30 Ekim 1918 günü, Mondros limanında ateşkesi imzalamışızdır Vatanımız işgal edilmiştir Bize, Osmanlı Beyliği'nin adeta Söğüt'teki kuruluş devri sınırları yeterli görülmüştür Sévres,

Linkleri görebilmek için---> üye olmanız gerekiyor Buraya tıklayarak üye olabilirsiz <---'un son durağıdır O gün, delegelerimiz bu durakta bekletilen cenaze arabasına bindirileceklerdir Bindirilmişlerdir de

Artık eski vatanlarımız
Sévres'in ne olduğunu anlamak ve bugün aynı çorabı başımıza geçirmek isteyenlerin niyetlerini kavrayabilmek için, savaş öncesindeki Türk vatanını, hüzünlerle bile olsa, kısa bir bakışla incelemek gerektir
1914'te, yani savaşa katıldığımız 1914 yılı 11 Kasım Çarşamba günü, Osmanlı, daha halâ 3 milyon 250 bin kilometre karelik bir coğrafyada hükümrandır
Irak bizimdir; Bağdat, Basra ve Kerkük'te valilerimiz vardır Halep, Hama, Humus, Lazkiye ve Şam ile Suriye, vilayetlerimizdir Bugünkü İsrail Kudüs'ü, Lübnan Beyrut'u ile

Linkleri görebilmek için---> üye olmanız gerekiyor Buraya tıklayarak üye olabilirsiz <--- sancaklarımızdır Suudî Arabistan, Hicaz vilayetimiz adını taşır Mekke ve Medine, dört yıl boyunca, halâ ve halâ erişilemeyen saygımızın muhatabıdır Körfez Emirlikleri, Yemen, Kıbrıs, Mısır ve Adalar fiilen olmasa bile bizim topraklarımızdır
Bu saydıklarım, artık eski vatanlarımızdır Lâkin kin ve intikam bu kadarla bitmez Anavatanımızı da canlarının çektiğine hediye etmekten kaçınmazlar Bu azametli coğrafya üzerinde, bugün bazı alçakların yerlere attıkları ve "başka ülkelerin sancakları" diye niteledikleri aziz bayrağımızın gölgesinde soluklanırlar daha o zamanlar
Bu noktadan kalkmış ve Sevres'daki rezil kapının önünde azarlanmaya müstehak olmuşuzdur Devlet-i Âliye, onlar için sadece bir Devlet-i Âdiye'den ibarettir
Ya, Sevres nedir? Yukarıdaki satırları bir kenara not ediniz ve yağma değil, lâkin, nasıl linç edildiğimizi hafızalarınıza iyice burgulayınız Ve millî birliğini ve tarihini unutanların nelere lâyık görüldüklerini tespit ediniz
Bugün bu ibret dolu kıyaslamayı hakiki çehresi ile öğrenmeye muhtacızdır

"Tabutu, başlarına geçirdiler"
Suriye, Lübnan dahil olmak üzere Fransa'ya kalır İngiltere; Irak ve Filistin'i ve Hicaz'ı yani Suudî Arabistan'ı kendisine ayırmıştır Yemen ve Körfez Emirliklerine de bağdaş kurmuştur

Linkleri görebilmek için---> üye olmanız gerekiyor Buraya tıklayarak üye olabilirsiz <---'ndan sonra sözde geçici olarak İtalya'ya verilen ve bazılarını

Linkleri görebilmek için---> üye olmanız gerekiyor Buraya tıklayarak üye olabilirsiz <---'ndan sonra Yunanistan'a kaptırdığımız o Bizim Adalar elimizden alınır İzmir'i de çevre illeri ile Atina'ya verirler
Ama, Sevres cellatları, bu kadarla yetinmezler
Türkiye'nin parçalanmasında maşa olarak kullandıkları

Linkleri görebilmek için---> üye olmanız gerekiyor Buraya tıklayarak üye olabilirsiz <---'e, Rumlar'a ve hattâ Kürdistan hayalcilerine, vatanımızdan pay çıkarırlar
Ve

Linkleri görebilmek için---> üye olmanız gerekiyor Buraya tıklayarak üye olabilirsiz <---? Milletlerarası bir komisyonun kontrolüne bırakılacaktır Başka bir deyimle, İstanbul bir yol geçen hanı olacak ve orada Frenk şemsiyeleri açılacaktır
Ordumuz terhis edilecektir Sadece en fazla yirmi bin kişilik bir jandarma kuvveti görev yapabilecektir Bize bırakmayı kabul lütfunu gösterdikleri bölgelerde ise, demiryolu, kara ve deniz seferleri, onların önce iznine, sonra kontrolüne teslim edilecektir
Topların kamaları sökülecektir Ordumuz olmayacağına göre, silaha da ihtiyacımız olmadığını hesaplamışlardır
Yani, öz vatanımızda kiracılığımızı bile bize çok görmüşlerdir
Tek hataları vardır Bizi tanımazlar Bir yanlışlarının daha farkına varmazlar: 20 yüzyılda halâ 19 asrın sömürgecilik kafasını hâkim kılacaklarını sanmak
O kafayı biz koparmışızdır
Ve sonuç: Pakistan'ın millî lideri ve kahramanı Muhammed Ali Cinnah, 10 Eylül 1922 tarihinde, yani millî zaferin hemen ertesi günü, Londra'da açıklayacaktır:
"Türkler, kendileri için yaptırılan tabutu, müstemlekecilerin başına geçirdiler"
Doğruydu bu teşhis Ancak az evvel dediğim gibi, Batılı kafası o yağma ile yetinmemiş ve bir linç hareketine girişmişti Bugünün Sevres unutkanlarına, onu da hatırlatayım

Üç yeni devlet kuracaklardı
Türk vatanı üzerinde bir Ermenistan kurulacaktı Başkentini bile seçmişlerdi: Van Batı'nın, kendisini kandırmış olan mazlum rolündeki Ermeniler'e sekiz ilden ibaret olan Doğu'yu hediye ettiği anlaşılıyordu
Ama, Yunanlılar da bu el kesesinden bahşiş dağıtımında unutulmamıştı Başkenti Trabzon olarak belirlenen Karadeniz kıyılarımızda, Rum Pontus Devleti de kuruluyordu Böylece

Linkleri görebilmek için---> üye olmanız gerekiyor Buraya tıklayarak üye olabilirsiz <---'in ortadan kaldırdığı Pontuslular da, artık, dünya devletleri arasında yer alacaklardı
Güneyimizde ise, Amerikalılar'ın İngilizlerin teşebbüsleriyle, kâğıt üzerinde bir Kürdistan devleti kurulmuştu bile O zamanki İngiliz başbakanı Lloyd George, Kürdistan Devletinin Irak'ta, yani petrol havuzu halindeki bölgede, kendileri için bir tampon güvenlik maşası olarak kullanılacağını sayıklıyordu
İzmir ve Ege, Yunanistan'a verilirken, İtalya'nın payı ne olacaktı? İtalya, son elli yıldan beri Antalya ve Mersin civarını istiyordu Konya üzerinde de emelleri vardı ve hattâ mütareke sırasında, işgalci olarak,

Linkleri görebilmek için---> üye olmanız gerekiyor Buraya tıklayarak üye olabilirsiz <---'nun bu mübarek başkentine temsilcilerini göndermekle birlikte, bize karşı âlicenap idiler Antalya ve Mersin'le yetineceklerdi
Ama, ne olur ne olmazdı ve belki

Linkleri görebilmek için---> üye olmanız gerekiyor Buraya tıklayarak üye olabilirsiz <---, kendilerine gelebilirlerdi O halde asırlardır süren misyonerlik, daha yerinde bir deyimle, casusluk ve Anadolu'yu Hıristiyanlaştırma gayretlerini ihmal etmemeliydiler
Sevres patronları, bu hususu unutmamışlardı ve Anadolu'nun her yerinde sadece ve sadece Müslüman Türk olan hakiki ev sahibinin hoşgörüsü ile her imkândan yararlanan kiliseler de faaliyetlerini sürdürecekler, hattâ hattâ Osmanlı Devleti'nin maddî yardımından yararlanacaklardı Sadece kiliseler değil; başta İstanbul olmak üzere bütün Anadolu'daki yabancı okullar ve Amerikan misyoner kolejleri de, Müslüman Türklerin parası ile desteklenecekler ve bizi "çağdaş uygarlık" seviyesine çıkarabilmek için fedakârlıklarda bulunacaklardı

Aynı millet, aynı kan
Sevres bu idi Yağma değil, Türk insanının, tarihinin ve vatanının linç edilmesi idi Sevres
Bugünün nesilleri, tarihimizin bu en karanlık safhasını ibretlerle seyretmeli ve zaafa, bölünüşe, bayrak inkârcılıklarına düşen milletlerin, içeriden ve dışarıdan nasıl acımasız alçaklıklara müstehak olacaklarını öğrenmelidirler
Ve son söz: Tarih ki, bir milletin hafızasıdır; kendisini unutanları sayfalarından da, millet vasfından da kaldırıp atar
Biz ki, kendi tarihimizi yazarken dünya tarihinin yelkenlerine rüzgâr olmuşuzdur O halde lâkaydîden silkinmek zorundayızdır
Siz bakmayın, "globalci"lere, batı hayranı entellerimize ve Batılı'ya yaranmak için kendimizi inkâr eden aydınlarımıza
76 sene evvel Sevres'de kurulan o idam sehpasını, kuranların başına nasıl geçirmiş isek
Bugün, o millet aynı millet, o şuur aynı şuur, o kan aynı kandır

İlhan Bardakçı/Tarih ve Medeniyet, Sayı 30

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.