|  | Kündekâri, Kündekâri Nedir? |  | 
|  10-06-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Kündekâri, Kündekâri Nedir?Derin bir el mahareti Akıl almaz bir sabrın ve geometri dehasının eşliğinde sanatçı ahşabı kündekâri'yle yorumlar ve bir sanat eseri yaratır  Serbest ve rahatlıkla  hareket eden binlerce küçük ahşap parçası asırlara meydan okur  İşte bu  yüzdendir ki yapımında en ufak bir hataya dahi tahammülü yoktur  kündekârinin    Kuzey Avrupa Uzakdoğu ve Yakındoğu gibi ahşap yapımının yoğun olduğu coğrafyalarda ahşap işçiliği de büyük gelişme gösterir  Her kültür  kendine özgü bir yorumla yapılarını ahşap malzemelerle süsleyerek görsel  zenginlik katmayı denemiştir  İslâm sanatı da ahşabı gerek mimaride gerek süslemede sıklıkla kullanmıştır  İlk ağaç işçiliği eserlerinde Helenistik ve Sasani  etkileri gözlense de zamanla İslâm sanatı da kendine özgü üslubunu  bulur  Mimaride ahşap bezeme -yaygın olarak- taş çini tuğla ve alçı gibi  malzemelerle birlikte farklı tekniklerde uygulanır   Dini ve sivil mimaride kapı ve pencere kanatları pencere kafesi dolap kapağı sütun gövdesi ve başlığı saçak tavan kiriş konsol parmaklık korkuluk gibi yapısal öğeler ahşap bezeme alanları olarak kullanılır  İç  mekânlarda mihrap minber vaiz kürsüsü Kur'ân mahfazası çekmece mezar  sandukası maksure köşelik rahle sehpa ve kavukluk gibi çeşitli  taşınabilir ya da yerleşik öğeler genellikle ahşap malzemedendir ve yine  bu öğelerin dış yüzeyleri ahşap işçiliğiyle bezenir  Bu uygulamalar  İslâm sanatında farklı ahşap teknikleri ile uygulanmıştır: Oyma kafes  kakma boyama torna ve kündekâri (geçme) tekniği  ÜÇ BOYUTLU BİR SANAT Bugün hâlâ birçok camide kündekâri uygulamalarını sürdüren Kündekâri Sanatçısı Şehmus Okur şöyle anlatıyor bu tekniği ve ortaya çıkış hikâyesini: Kündekâri kelimesi Farsça'dan dilimize geçmiş olup asıl hali kendekâri'dir  Sanatın ilk örnekleri Memlûk ve erken Selçuklu döneminde  görülmeye başlar  Üç boyutlu bir sanattır  Başlangıçta sadece oymacılık  sanatı varken ahşap ya da taş yüzeylere geometrik desenler çizilerek  bir derinlik kazandırılırdı   Desenler tek çeşit ağaç ve ahşap bloklar üzerine çizilirdi  Sonra bunlar  yan yana getirilirdi  Cami minberi bir taş duvar veya ahşaptan yapılan  pano gibi geniş yüzeyler bu yöntemle örtülürdü  Fakat ahşap blokların  üzerine çizilen ve sonra da oyulan bu desenler zaman içinde birbirinden  ayrılıyor ve tek parça olduğu için tekdüze bir görüntü elde ediliyordu   Açılan bloklar birbirinden uzaklaşıyor ve aralarında derin çatlaklar oluşuyordu  Sanatkâr buna çözüm bulmak için geçme kanal sistemiyle aynı  cins veya muhtelif cins ahşabı bir araya getirerek çivi ve tutkal  kullanmadan kanal sistemiyle birbirine geçirmeyi ve çok geniş yüzeyler  elde etmeyi başardı  İşte kündekâri böylece Memlûkler Selçuklular ve  sonra da Osmanlı tarihi boyunca bütün İslâm coğrafyasındaki abide  eserlerin kapılarında minberlerinde kürsülerinde kullanılmaya başlandı  Çünkü ahşabın imkânlarından en üst seviyede yararlanabilen bir sanattır  NASIL UYGULANIR? Kenarları negatif ve pozitif değerlerde oyulmuş çokgen ve yıldız biçiminde ayrı ayrı kesilmiş rumî ve palmet kabartmalarıyla bezenmiş parçalar ile ahşap kirişlerin birbirine geçmesi biçiminde uygulanan ve büyük bir ustalık isteyen kündekârinin bezeme kompozisyonu geometrik bir şemaya dayanır  Gökyüzündeki yıldızları ve sonsuzluğu ifade eden yıldız  sekizgen ongen baklava gibi birçok geometrik desenle birlikte  uygulanır  Aralarına farklı tür ve renklerde küçük ahşap plakalar  konarak bazı örneklerde oyma işçiliği sedef bağa fildişi kakma işçiliği  de kompozisyona dahil edilir  Hazırlanan parçalar birbirine ayrıca  bağlayıcı bir malzemeyle tutturulmadığından kündekârinin uygulandığı  ahşap yüzeylerde zamanla ayrılmalar olmaz   Kündekâri tekniğiyle yapılmış bazı örneklerde dayanıklılığı artırmak için geçmelerin arkasında yine ahşaptan yapılmış bir iskelet kullanılır  Değişen mevsim şartlarında ısıdan ve nemden etkilenmeyecek nitelikte  bir ağaçla çalışılır ve birleşme yerlerindeki kanallarda bırakılan hava  payları sayesinde ahşap işçiliğinde zamanla ortaya çıkan çatlak ve  şişmeler önlenir  Bu nokta göz önünde bulundurulduğunda kullanılan  malzemeler iç mekânlar için ceviz şimşir armut kiraz sapelli (maun);  bezemelerde abanoz tik yılan ağacı venge peleseng sapelli altın varak  bağa (deniz kaplumbağası kabuğu) gümüş fildişi sedef yakut ve zümrüt  gibi değerli materyallerdir  Dış mekânlarda ise meşe sapelli ireko tik  dişbudak gibi sert hava şartlarına dayanıklı ağaçlar kullanılır  EN SEÇKİN ÖRNEKLER 12  yüzyılda Mısır'da Halep'de ve Anadolu'da karşımıza çıkan teknik  Mısır'da Türk ve Çerkez Memlûkleri zamanlarında gelişme gösterir  Özellikle fildişi ve sedef şeritlerin yerleştirildiği ince işçilik bu  dönemlerde göze çarpar  Fatımi döneminden Kahire'deki Seyyide Nefise  Türbesi'nin ve Seyyide Rukiyye Türbesi'nin mihraplarında Salih Talayi  Camii'nin kapısında Eyyubi döneminden yine Kahire'deki İmam-ı Şafii  Türbesi'nin sandukasında Melik Salih Necmeddin Eyyub Türbesi'nin  kapısında ve İbn Tolun Camii'nin minberinde Memlûk döneminden Kahire  Kayıtbay Camii'nin minberinde kündekâri Anadolu dışındaki en seçkin  örnekleriyle karşımıza çıkar  Anadolu'da Anadolu Selçuklu dönemindeki en  erken örnek ise Konya Alaaddin Camii'nin minberidir   Beyşehir Eşrefoğlu Camii'nin Niğde Sungurbey Camii'nin Ürgüp'teki Taşkın Paşa Camii'nin Birgi Ulu Camii'nin Manisa Ulu Camii'nin Bursa Ulu Camii'nin Balıkesir Zağanos Paşa Camii'nin minberlerinde; Bursa Yeşil Cami ve Türbesi'nin kapısında Anadolu'nun eşsiz kündekâri örnekleri bulunur  Zıvanalar deliklere ve tablalar kiriş sitemi ile birbirine oturur binlerce parçayı sadece iki dış seren ayakta tutar bu yetmezmiş gibi üzerine Ebced hesabıyla tarih ve isim bile düşürülür  İşte böyle derin  manalar eşliğinde derin bir el maharetidir kündekâri sabırla nakşedilir    | 
|   | 
|  | 
| Konu Araçları | Bu Konuda Ara | 
| Görünüm Modları | |
|  |