Beyin Dalgaları Nasıl Çalışır? |
10-07-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Beyin Dalgaları Nasıl Çalışır?Huzurlu yaşadığınız ve kendinizi “tam” hissettiğiniz anlarınız olmuştur Bu anları sözcüklerle anlatmaya çalışayım Huzur içindeyim Hem buradayım hem de değilim, farklı bir boyuttayım Endişeli, stresli günlük düşünceler uçuşmuyor, hafifim Aşık gibiyim ama sadece bir insana değil Öyle yakın ki bana, sanki yanıma uzanmış beni tamamlıyor Herşeyi olduğu gibi algılıyorum ve mutluyum İçinizden, “Eveett, ben de yasadım bu tür anları! Ne kadar huzur vericiydi, kendimi tam hissetmiştim” dediğinizi duyar gibi oluyorum Şimdi burada duralım; çünkü, bilim bizi yakaladi! Nasıl mı? Beyin frekanslarımızı ölçmeyi başararak! Ögrendik ki, o anlar da hep birlikte alfa frekanslarında seyrediyorduk Adını koymamıştık, frekansları bilmiyorduk ama yaşadığımız güzeldi Önce ki yazımda kısaca değindigim gibi, beynimizin ritminin frekansları var İngiliz fizikçi Richard Caton, 1875 yılında beyinde ki ritmin çıkardığı elektrik akımının varlığını keşfetti Alman bilim adamı Hans Berger(1873-1941), 1924 yılında kendi yaptığı sıradan bir radyo cihazıyla, -EEG (electroencephalographic)- beynin elektriksel aktivasyonunu kağıda kayıt etmeyi başardı Berger’ in araştırmalarına göre, beyin dalgaları, kişinin bulunduğu bilinç durumuna göre degişiyordu EEG tarafından keşfedilen beynin bu farklı dalgaları, 4 ana gruba ayrıldı; Beta, Alpha, Theta, Delta BETA: 13 ve 30 Hz arasında değişen frekansları var Beta, beynin uyanış ritmidir Yani yaşadığımız dünyaya ilişkin aktif düşünme, ilgilenme, konsantre olabilme, günlük problemleri çözebilme ile ilgili bilinç durumudur Beta dalgaları anlayacağınız gibi biz yetişkinlerde daha çok oluşuyor Çünkü yetişkinler yaşamı daha bir ayık, dikkatli, konsantre olarak yaşarlar Ayrıca REM uykuda bu frekansların ortaya çıktığı da tespit edilmiş ALPHA: 75(8)-12 Hz arasında değişen frekanslardır Alpha dalgaları rahatlık, farkındalık, çabuk kavrayan bir akıldır Yani çok kafa yormadan bazen “Evet, biliyorum” deriz, işte öyle bir anlayış halidir Albert Einstein, komplex matematik problemleri çözerken alpha frekanslarında gezinirmiş Apha, daha çok boş bir aklı gösteriyor -”mindless state”- ama kesinlikle pasif değil Alpha dalgaları, normal seyrettiğinde, elimize aldığımız her işi kolaylıkla bitirir, sakinlik ve huzur hissini yaşarız Dünyayı olduğu gibi görür ve anlarız Yapılan deneylerde, gözlerini kapayan deneklerin bu beyin dalgalarını yaydıkları bulunmuş Aniden gözler açıldığında ya da bir ses duyulduğunda ise (yani mental bir dikkat gerektiğinde) frekanslar yükselmiş Alpha dalgaları, gözümüzü kapatıp, derin derin nefes alarak ve meditasyon yaparak yükseltilebilinir Azaltmak için ise tam tersi, günlük düsüncelere endişelere dalmamız yeter Alpha bandında bulunan 78 Hz frekansi shumann resonans frekansı olarak da bilinir Bu frekans, dünyanın manyetik alanının, resonans frekansıdır (gerçi şimdiler de bunun yükseldiğinden endişe ediliyor) Belki iyi hissetmemizin nedeni dünyanın kalp atışı ile aynı frekansta olmamızdan gelebilir, kimbilir! THETA: Theta frekanslari 4 ile 8 Hz arasında değişiyor Theta; yaratıcılık, derin meditasyon, bilinç dışı materyal ile ilgilidir Dış dünyadan uzak, içimizde oluşan sinyallere doğru gittiğimiz bir ritim Theta öğrenme ve yaratıcılığa bir geçiş, stresin hiç olmadığı, sezgisel olduğumuz bir dalga boyudur Theta bandına, alacakaranlık hali de (twilight state) deniliyor Ne derin uyku da ne de uyanık olduğumuz bir boyut Çok derinden uyanırken hissettiğimiz o “bilinmezlik arası” gibi… Araştırmacılara göre bu boyut öğrenmeye çok açık bir boyut Ünlu yazar ve araştırmacı Arthur Koestler’ a göre ise derin düşünüş durumu Theta bandı doğal olarak çoğunlukla 2 ile 5 yaşındaki çocuklarda görülüyor Bazı araştırmacılara göre; Sifacılar ve deneyimli meditasyoncular uzun bir dönemden sonra alpha frekanslarını gittikçe düşürüp -yaklaşık 7Hz’e kadar- theta bandına yaklaşırlarYine araştırmalara göre; Sanatçılar -özellikle fotoğrafçılar- düşük alpha-yüksek theta frekanslarını daha çok üretiyorlar Sanatçıların içe dönüşleri, uzayın derinliklerinde yolculuktur Oradan bir parça alıp bize sunarlar… DELTA: 0 – 4 Hz frekanslarında yer alıyor Genellikle uyku da ve nadir olarak görülen derin meditasyon da oluşuyor Dış dünyadan tamamıyle çıkmış bir huzurdan/bilinmezlikden sözediyoruz Delta bandında bulunan bazı frekansların büyüme hormonu yaydığı ve bu yüzden derin uykunun dinlenmek için ve kendimizi yeniden canlandırmak icin çok önemli bir dalga boyu olduğu da söyleniliyor Güzellik uykusu diye bir tanım boşuna denmemiş Delta bandı, genellikle bebeklerde, uykunun 3 ve 4 aşamalarında meydana çıkıyor Beyin aktivitesinin en yavaş olduğu dalga boyudur Denekler üzerinde yapılan çeşitli araştırmalardan sonra beyin frekanslarımızın bilinç durumlarına göre dağılımı, şimdilik böyle Yaşadığımız dünyada ritim gerçekten çok değişti Beynimiz durmuyor, sürekli kafamızı meşgul edecek ayrıntılar ve endişelerle doluyuz Yaşamın hızı öyle artırıldı ki, insanoğlu yetişemiyor ve mental olarak çöküntü içinde Her şeyde olduğu gibi sağlıklı yaşam için, beyin frekanslarımızın da denge içinde olması gerekiyor Eğer uyku problemleri, yorgun kalkmak, stres, depresyon, yolunu şaşırmış düşünceler, karında sinirsel ağrılar, baş ağrıları vs gibi rahatsızlıklar oluyorsa bunun nedeni, beyinde ki bazı frekansların sağlıklı bir şekil de yapılandırılamamasından olabilir Bir araştırma merkezinde yapılan deneylere göre, bazı frekanslar sağlığımız için gerçekten çok önemli Önemli 7 frekanstan söz ediyorlar Bunlardan bir kaçı: Kronik yorğunluğu azaltmak icin: 4 Hz frekansı verilen hastalar iyileşme göstermişler (delta) Problemlere çözüm bulma, şaşırmış düşünceleri toparlama açık temiz düşünme icin: 75 Hz frekansıyla yapılan tedavi, raporlara göre iyileşme göstermiş (alpha) Yine bu merkezde yapılan Alpha -Theta beyin dalgaları eğitimi; Bu terapi çesidi kimyasal bağımlılık (drugs), post travmatik stres bozukluğu, depresyon, endişe, kişilik bölünmesi, panik ve yeme bozukluğu için uygulanıyor Dr Eugene Peniston ve Paul Kulkosky’ nin yaptığı eğitim sonuçlarında alkol bağımlılarına alpha ve theta beyin dalgalarının düşük frekansları verilirken, yüksek delta frekansları kontrol altında tutulmuş Arastırmacılar denekler üzerinde 6 ve 8 hafta süren bir eğitim yaptıklarını ve bu terapinin % 80 başarılı olduğunu ve uzun vadede ki sonuçlarını gözlemlediklerini söylüyorlar Bilim dunyasında olan bu gelişmeler, ilgiyi alternatif terapilere yöneltti Çünkü eski çağlardan beri yapılan şifacılığin ve meditasyon ve yoga gibi eğitimlerin, insanların vücut ve akıl sağlığını dengelediği ve iyileştirdiği o çevrelerce biliniyordu Dr Robert Becker ve Dr John Zimmerman 1980′ lerde, Reiki eğitiminde ve diğer terapilerde neler olduğunu araştırdılar Meditasyon ve şifacılığı uzun yıllar yapan deneklerin üzerinde yaptıkları deneyler de; Dr Zimmerman, SQUID cihazını kullanarak uygulayıcının ellerinde oluşan biyomanyetik alanın nabzını ölçtü Ölçümlerinde, 03 – 30 Hz arasında gidip gelen frekanslarını buldu En çok aktivitenin ise 7 – 8 Hz’ de (alfa) seyrettiğini kaydetti Örneğin Reiki’ yi yapan eğitimcilerin beyin dalgaları, alfa bandında seyrediyor ve alıcı ise bu dalgaya ayarını yaparak alfa frekanslarını artırıyordu Böylelikle bu deneklerin, uzun yıllar inisinasyon ve eğitimlerden sonra, alfa ve teta beyin dalgaları ürettiği tezini dünyaya sundular Bir başka araştırma ise Japonya’ da yapıldı Dr Seto ve arkadaşları, 1991 yılında çeşitli enerji terapisi ve dövüş (martial) sanatlarında master olan kişiler üzerinde yaptıkları deneylerde, aynı frekansları bulup, Dr Zimmerman’ ın buluşunu teyit ettiler Bilim adamları bu sonuçları, insanın enerji alanından aldıkları verilerle ortaya çıkardı Vücudumuzda ki her hücrenin ve dokuların “elektriksel alan” yarattıkları epeydir biliniyor Bir fizik kanununa göre, her elektrik akımı manyetik bir alan olusturur Bu konuda en önemli buluşlardan biri, 1963 yılında elektrik mühendisleri Gerhard Baule ve Richard Mc Fee nin, insan kalbinin biyomanyetik alanını keşfetmesiydi Kısaca vücudumuzun her organı ve hücresi elektrik akımı üreterek bir enerji alanı oluşturuyor ve bütün bu toplama ise vücudun biyomanyetik alanı deniliyor Öte yandan Dr Robert O Becker’ a göre ise; beyin algılıyor, bir ritm yaratıyor ve bu ritmin frekans değeri var Dr Becker, bu frekansların beyinde durmadığını, sinir sistemi aracılığıyla vücuda iletildiğini ve ellere doğru gittikçe nabiz sesinde yükselme olduğunu savunuyor Bu konu çok geniş ve içinde kaybolmak istemem Ama şu çok kesin ki, beynin çalışması hala bir bilinmez, bildiklerimiz ise gerçekten olağanüstü Son dönemler de ortodoks tıbbın, bu araştırmaları dikkate aldığı ve eski öğreti ve gelenekleri kabul ettiği görülüyor Öyle ki hastanelerde reiki eğitimcilerine yer verdiklerini biliyoruz Bu terapinin hastaların iyileşmesine yardımcı olduğunu ve “başlangıçta sıçrama” yaptığını söylüyorlar Amerika’ da bazı hastanelerde doktor ve hemşireler reiki eğitimi almaya başlamışlar bile Peki herkes bu teknikleri öğretmeye, uygulamaya kalkarsa gerçek masterları nasıl anlayacağız? Yani herkesin ellerinden alfa frekansları mı akıyor diye endişelenenlere, basit bir yanıtım var Eğer eğitimcinin varlığı size huzur veriyorsa, işte O’ nu buldunuz demektir Bu konuya uzun yıllarını vermiş eğitimcilere ve masterlara bakarsanız, içsel bir yolculuk görürsünüz En başta kendilerini iyileştirirler, çünkü ruhun tekamül etmesi ve öğrenmesi gerekiyor Bu herkes için geçerli Başka yaşamlar var mıdır bilmem ama bu yaşamımız da, hem insanlarla olan ilişkilerimiz de hemde kendi içsel yolculuğumuz da tekamül etmek, önemli bir anahtar Her şeyin bir frekans değeri var Ama bu her şeye bir yanıt değil tabii ki Bundan çıkaracağımız tek sonuç, capcanlı, ritmi olan bir evrende yaşadığımızdır Bu anlam da bu terapiler de bir yanıt değil ama etkili olduğu kesin Şu gerçek ki bu terapi ve öğretilerin hiç bir yan etkisi yok Aldığımız ilaçların yan etkilerini ise herkes biliyor Sonuçta ise bu kadim bilgiler bize, dünyanın ve evrenin ritmiyle bir gitmemizi söylüyor Çünkü ritim evrenin doğasında var ve her şey kendi kalp atışında hareket ediyor Elektronların mikro yörüngelerinden, gezegenlerin, yıldızların ve galaksilerin makro yörüngelerine kadar Bütün bunları birbirine bağlayan ise başka bir kalbin atışı var Eski çağlardan beri gerçeğe giden anahtarların arayışındayız Yüzünü gözünü boyamış bir şamanın çaldığı davulla kendinden geçişini düşünün; anahtarı davuldur ve bize göre bilinmeyeni yaşar Araştırmacı Dr Melinda Maxfield, şamanın çaldığı vuruşların -ki bir devirde 45 vuruştur- beynin, teta ritmi ile aynı olmasına hiç şaşmadığını söylüyor Bildiğiniz gibi saman, davulla tuttuğu ritimle, kendi bedeninden çıkıp başka boyutlara geçer İşte davulun ritmi ile beynin teta ritmi aynıdır Tibetli rahiplerin dini şarkılarında benzer ritimler var O vuruşlar, monk rahiplerini meditasyon seviyesine getiriyor Aynı şekilde mevlevilikteki sema ve dualar ayrıca budizmde ki mantraların titreşimleri vs bizi aynı boyuta çıkarabiliyor Dini rituellerin ritminden ve titreşimlerinden, günlük yaşantımıza gelirsem, bazı şeyleri anlamak için hemen budist rahip veya bir şeyin masteri olmamız gerekmiyor Yine bazı şeyleri anlamak için piyasaya sürülmüş, alfa ve teta frekansları üreten cihazları almamız da gerekmiyor Ben bu tip cihazların “hastalar üzerinde” uzmanlarca kullanılmasını onaylıyorum Ama herkesin kendini makineye bağlamasına ya da bilmeden kulaklıkları takıp alfa frekansları dinlemesine ise şüpheyle bakıyorum Çünkü, dengelerin ne olduğunu bilmiyoruz Bildiğimiz şeyler ise çok basit, şöyle ki; derin bir uyku bizi dinlendiriyor, tazeleştiriyor Günlük kaygılardan uzaklaşmak, doğayla içiçe olmak, kuşun cıvıldamasını, kelebeğin uçmasını seyretmek -gerisini siz hayal edin- dengemizi sağlıyor Peki ya derinden atılan kahkaya ne demeli! İşte yaşamın gerçek ritmi; gülmek ne güzel bir anahtar Evet arkadaşlar teknoloji ve modernizm, bireycilik bize pek iyi gelmedi Teknolojinin çok sevdiğim buluşları var, olmazsa olmaz cihazlar var ama beynimizi fazla uyardığı ve çevremizi kirlettiği kesin Kendinize zaman ayırmanız ve yaşamda dengeleri bulmanız dileğiyle… Yazar: Nalan Warren |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|