Kara Fatma’Yı Rus Kilisesine Muhtaç Edenler Utansın!

Eski 10-06-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kara Fatma’Yı Rus Kilisesine Muhtaç Edenler Utansın!







Hani bazen yaprakları kelam-ı kadime dönmüş eski dergi sayfalarını karıştırırken yüreğinizin orta yerine bir ağırlık, karabasan gibi çöker ya

Yedigün dergisinin 1930’lu sayılarını karıştırırken de aynı hal arız oldu bana Fotoğrafta, sadece o hülyalı bakışlarındaki derinliği korumuş bir kadın başı bana bakıyordu Gözüm bir yerden ısırıyordu bu bakışları ama nereden?

Bakışlarım fotoğrafların üzerindeki başlığa kayıyor ister istemez “Kara Fatma Rus manastırında” kelimelerini bir hamlede okuduğumda kendime, ‘Yok canım, o olamaz, olsa olsa bilmediğimiz başka bir Fatma’dan bahsediyor olmalı’ diye teselli vermeye çalışırken, asıl darbe, resim altı yazısında balyoz gibi iniyordu beynime Şöyle diyordu bu iki büklüm olmuş kadının fotoğrafı altında: “Açlığımı kimseye belli etmemek için odama kapanır, ağlarım

Yaşadığım yürek burkuntusuna rağmen yine de bu ‘açlıktan ağlayan kadın’ portresini bildiğim Kara Fatma’ya yakıştırmama inadım formundaydı Ne var ki bu direnişim, asker kıyafetli bildiğimiz Kara Fatma fotoğraflarının birinin altında güneş görmüş inatçı Erzurum karı gibi eriyordu “Şimdi 55 yaşındayım” diyordu belinde kaması ve göğsünde fişekliği olan kadın, ve devam ediyordu: “Askere gittiğim zaman 24 yaşında idim

Çatıdan üzerime iri bir buz parçası düşer gibi oldu Bu o Evet, bu o

O 9 Ağustos 1933 tarihli Yedigün’ün 22 sayısında yakışıklı bir efsane çöküyor ve ikrah ettiren acılıkta bir tarih yazılıyordu

Erkek askerler için Mehmetçik hangi anlamı taşıyorsa, orduya katılan kadın askerlere de genel olarak “Kara Fatma” denildiğini biliyoruz Üstelik bilinen ilk Kara Fatma, 1854-1856 Kırım Harbi’ne katılmış; kendisi Çukurova’daki Cirit aşiretine mensup bir ocağın kâhyasıdır Ayağında çizmeleri, başında tülbent sargısı, belinde silahları ve elinde kamçısıyla ve dahi güneşten esmerleşmiş yüzüyle erkekten bir farkı olmadığını, bizzat Gazi Ahmed Muhtar Paşamız anlatıyor Hatta Sivastopol Destanı’nda adının “Nisâlar kahramanı” olarak geçtiğini dahi biliyoruz

Lakin Kurtuluş Savaşı’ndaki Kara Fatmaların en meşhuru, Erzurumlu olanıdır Kocası Binbaşı Derviş Bey’le birlikte kâh Kars cephesinde, kâh Balkanlarda savaşmış Edirne’de Bulgarlara karşı mücadele vermiş, ağaç kabuğu kemirerek hayatta kalanlardan biri olmuş Mütarekeden sonra ise kaybetmiş eşini Sonra onu İstanbul’dan Sivas’a giderek Mustafa Kemal Paşa ile görüşürken görürüz; ardından o artık cephelerdedir: İzmit, Düzce, Adapazarı, İznik civarında Yunanlılara baskınlar düzenlerken, köylerden, kasabalardan gönüllü toplarken karşımıza çıkar

Bir de gazetecilere ilginç bir figür olarak görünmüş olmalı ki, 1923 yılına kadar kendisiyle çeşitli söyleşiler yapılmış, korkusuzluğu, cesareti ve yaralı olduğu halde gözünü budaktan esirgemeyişi vurgulanmış, adı Garp cephesinde bir efsane bulutu gibi dolaşmış; bir de kendisine bağlanmak istenen maaşı Kızılay’a bırakmasındaki yüce gönüllülüğü

Velhasıl Erzurumlu Fatma Seher Hanım ya da nam-ı diğer Kara Fatma, Kurtuluş Savaşı’nın sembol ismi olarak günümüzde ders kitaplarına kadar girmeyi başarmıştır

Lakin Yedigün dergisinde bulduğum söyleşi, Kara Fatma’nın 1923-1944 arasında gözlerden uzak geçen hayatı üzerindeki karanlığı kaldırıyordu Bugünden bakınca Kurtuluş Savaşı gazileri Lozan’dan sonra sanki yere göğe sığdırılamamış gibi geliyor bize

Onlara topyekün sahip çıkılmış ve bir dedikleri iki edilmemiş zannediyoruz Ne kadar yanıldığımızı birazdan bir kere daha anlayacağız

Kara Fatma, 1933 yılında İstanbul’un Galata semtindeki Rus manastırının bir odasında sefalet içinde yaşamaktadır

Aradığı kişiyi 2 kattaki 9 numaralı odada bulan muhabir Mekki Sait Bey’i önce bir Rus çocuğu karşılar ve kendisine Kara Fatma’nın odasını gösterir Muhabir onu, komşularının artıklarıyla karnını doyuran ve yalnız kaldığı zamanlarda utancından hüngür hüngür ağlayan birisi olarak anlatır bize Kara Fatma’nın odasında iki çuval seriliymiş ya, kendisi yerde tahta üzerinde yatıyormuş Çuval dediği, torunlarının yatağı Köşede bir tencere, soğuk bir sac mangalın yanında aylarca evvel yere nasıl bırakıldıysa öyle duruyordur

Kara Fatma konuşmaya, iş bulamamaktan şikayet ederek girer: Kapıcılığa, hatta çöpçülüğe bile razıdır torunlarına bakabilmek için Ama kimse iş vermemiştir ona

Yaralarından söz eder sonra, savaşta aldığı Kızının parmaklarını şarapnel uçurmuş, evlenip çoluk çocuğa karıştıktan sonra ise delirmiş Böylece torunlarına bakmak zorunda kalmış Kara Fatma Yine de göğsüne taktığı İstiklal madalyasından gurur duymaktadır: “Bütün sefaletimi unutturan, beni yaşatan, bu İstiklal madalyasıdır Açım ama şerefliyim!”
Aç ama şerefli kadın ağlamaya başlar o sırada Ağlarken anlatır, anlatırken ağlar:

- Bazen çocukların elinden tutuyor, ‘Şu yetimler aç kalmış, ölecekler’ diye nineleri olduğumu sezdirmeden onlar için yardım toplamaya çıkıyorum Ne yapayım, siz söyleyin!

Muhabirin aklına torunlarının nerede olduğunu sormak gelir Sokaktadırlar; birazdan geleceklerdir Dilenmekten dönerken birinin avucunda 100, diğerininkinde 60 para olacaktır “Al nine” derler, “hiç harcamadık, olduğu gibi sana getirdik Bir çay pişiremez misin bunlarla? Ekmek batırıp da beraber yiyelim

Torunlarıyla birlikte dilenen bu Kara Fatma portresine alışık olmayan yüreğiniz hop oturup hop kalktı, biliyorum ama gerçeğin yüzü bazen böylesine acımasız ve soğuktur

1944’te (69 yaşında) yeniden hatırlanıp Defterdarlık’ta bir işe yerleştirilen Kara Fatma, 1954 yılına gelindiğinde artık 79 yaşındadır ve yine sefil bir vaziyette İstanbul’da bir kulübede tek başına yaşamaktadır Tek Parti dönemini perişanlıklarla geçiren Kara Fatma’ya doğru dürüst bir maaş ne zaman bağlanmıştır bilir misiniz?

Demokrat Parti devrinde, 22 Şubat 1954’te Ancak özel bir kanunla kendisine ‘ömür boyu’ 170 lira maaş bağlanan Kara Fatma’nın ömrü bu maaşı yemeye yetmeyecek ve ertesi yıl Erzurum’da hayata gözlerini yumacaktır

Sağlığında bir gazeteciye, “Göğsümde bir şarapnel parçası var Acı veriyor demişti

Tarihimizin göğsündeki şarapneller ne olacak Fatma teyze, sen söyle?

MUSTAFA ARMAĞAN

Alıntı Yaparak Cevapla

Kara Fatma’Yı Rus Kilisesine Muhtaç Edenler Utansın!

Eski 10-06-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kara Fatma’Yı Rus Kilisesine Muhtaç Edenler Utansın!



Kara Fatma

(ORTADA OTURAN KARA FATMA)

1878 yılında Erzurum'da dünyaya gelir Balkan Harbi'nde eşi Derviş Erden'le birlikte Edirne'de, düşman işgali altında olan 'Yanık Kışla’da bulunur, askerlik hayatını birlikte paylaşır Cihan Harbi’nde kendi ailesinden 9- 10 kadınla birlikte Kafkas Cephesi'ne gider Mütareke yıllarında ise binbaşı eşi Derviş Bey’in ölümü üzerine Erzurum'a oradan da Sivas'a Mustafa Kemal’in yanına gider Burada bir müfreze kurar Daha sonra Mustafa Kemal tarafından görevli olarak 9 yaşındaki kızı Fatma ile birlikte İstanbul’a gönderilir Burada gizli teşkilatla birleşerek silah ve adam kaçırma gibi faaliyetlerde bulunur

İSTİKLAL harbimizde çok sayıda kişisel kahramanımız var

Bunların öyküleri bugüne kadar çok yazılıp anlatıldı Ama bir 'Kara Fatma' Fatma Seher var ki hepsinden ayrı Hâlâ yazılıp anlatılsa bitecek cinsten değil 'Kara Fatma' İstiklâl Harbimizin en simgesel kahramanı Ailece İstiklâl Harbi'ne katılırlar ve birçok cephede büyük başarılar gösterirler
Üsteğmen rütbesiyle emekli olan 'Kara Fatma', kendisine bağlanan emekli maaşını da hayır kurumuna bağışlar 1933 yılında ise yoksulluktan İstanbul'da Rus manastırına sığınır 1955 yılında öldüğünde ise yine yoksuldur Tıpkı aynı dönem silah arkadaşlığı yapan 'Kartallı Kâzım' gibi
1878 yılında Erzurum'da dünyaya gelir Balkan Harbi'nde eşi Derviş Erden'le birlikte Edirne'de, düşman işgali altında olan 'Yanık Kışla’da bulunur, askerlik hayatını birlikte paylaşır Cihan Harbi’nde kendi ailesinden 9- 10 kadınla birlikte Kafkas Cephesi'ne gider Mütareke yıllarında ise binbaşı eşi Derviş Bey’in ölümü üzerine Erzurum'a oradan da Sivas'a Mustafa Kemal’in yanına gider Burada bir müfreze kurar Daha sonra Mustafa Kemal tarafından görevli olarak 9 yaşındaki kızı Fatma ile birlikte İstanbul’a gönderilir Burada gizli teşkilatla birleşerek silah ve adam kaçırma gibi faaliyetlerde bulunur
Daha sonra kaçarak İzmit'e gelir Burada müfrezesi 480 kişiyi bulur Yanına kardeşi Süleyman'ı da alır, İzmit'in işgali sırasında Yunanlıların eline düşer ve 19 gün işkenceli esaretten sonra Yunanlı nöbetçiyi öldürerek kaçar I İnönü, II İnönü, Sakarya ve Büyük Taarruz'a katılır Kendi deyimiyle bugüne kadar müfrezesinde 43 kadına karşı 700 erkek askeri vardır Kadınlardan 28’i şehit olur Kendisi de birçok kez yaralanır Çavuşluk rütbesiyle işe başlayan Fatma Hanım, en son Üsteğmen rütbesiyle emekli olur Büyük Zafer’in coşkusunu yaşar Ömrü boyunca bu coşkuyu unutmaz Kendisine bağlanan maaşı, "Vatanının büyük kurtarıcısı Ebedî Şef‘in lâyık olmadığım büyük iltifâtı beni son derece sevindirmiştir Esasen bütün emel ve arzum, yapmış olduğum hizmetten hiçbir menfaat beklemiyorum Bu itibarla taltif edilmiş olduğum rütbenin mukabilinde verilecek maaşımı Kızılay’a terk etmekle son vazifemi yaptım" diyerek Kızılay’a bağışlar Uzun yıllar izini kaybettirir Bu sırada -bir çatışmada iki elini ve akli dengesini kaybeden- kızının çocuğuna sahiplenir Ona uzun yılar
didinerek bakmaya çalışır İstanbul'daki Rus manastırına sığınır Burada kendisi yerde yatarken torununu tahta yatakta yatırır

RUS MANASTIRINDA
Zamanın ünlü mecmuası Yedigün, 'Kara Fatma'yı İstanbul Galata’daki Rus manastırında bulur Onunla mülakat yapar Mekki Sait Bey, bu mülakatı derginin 9 Ağustos 1933 tarihli sayısında yayımlatır Sararmış dergi arşivlerinde kalan bu mülakatı ilk defa burada yayımlıyoruz Çünkü 'Kara Fatma'nın biyografisini yazanlar bu bilgiyi bilmiyor Hatta "1923-44 yılları arasındaki hayatını aydınlatıcı malzemeyi henüz elde etmiş değiliz" diyorlar

YOKSUL ve GURURLU
'Kara Fatma'nın odasına girdiğimiz dakikadan beri yanımızdan ayrılmayan küçük Valântin, adeta kulağımıza fısıldar gibi:
- Vaziyeti çok fena! Dedi, acaba niçin bir iş bulmuyor da sana sola çatıyor!
Kara Fatma öfkelendi:
- Sen çekilsene bakalım odana! Bizi biraz yalnız bırak Belki aramızda konuşacak şeylerimiz var
Sonra bize döndü:
- Canım dedi Biz kendi aramızda dertleşeceğiz Bunun burada işi ne? Ben babasına cephede kurşun atmışım, kızı burada bana lâkırdı atıyor
- Sinirlenme canım, dedik Çocuk bu, kusuruna bakılır mı?
- Ne olursa olsun, ben bunlara halimi belli etmek istemiyorum Hatta başka yerde eşyalarım olduğunu, torunlarımı sağlam yetişsinler diye tahta üstünde yatırdığımı söylüyorum İşten bahsediyor İş bulamıyorum ki Kapıcılık kolculuk bulsam çöpçülüğe de razıyım Kızımla torunlarıma bakayım
- Kaç yaşındasın?
- 55 yaşındayım Askere 24 yaşında girdim Seferberlikte Kars, Kâğızman, Bayazıt taraflarında çalıştım 275 kişilik bir çetenin reisi idim İstiklâl Harbinde Garp Cephesi'nin hemen her tarafında bulundum Bereket Alakaya taarruzunda, sonra Düzce’de eşkıya ile müsademede, Sivrihisar’da, bir de Değirmendere’de yaralandım Bunlardan başka ufak tefek çizikler sıyrıklar da var, onları saymıyorum Kızımın parmaklarını da şarapnel kesti Zavallı şimdi yarı deli bir vaziyettedir
Yetimleri bana kaldı Çalıştığım müddetçe âmirlerimin takdirlerini kazandım Bütün sefaletimi unutturan, beni yaşatan bu İstiklâl madalyasıdır, açım ama şerefliyim!
Kadıncağız ağlamaya başladı:
- Bazen çocukların elinden tutuyor; “Şu yetimler aç kalmış, ölecekler” diye torunlarım olduğumu sezdirmeden, onlar için yardım toplamaya çıkıyorum, ne yapayım, siz söyleyin!
- Şimdi nerede çocuklar?
- Sokaktalar Birazdan gelirler, birinin elinde yüz para, ötekinin avucunda altmış para:
- “Al nine, derler Açsın Vallahi biz de içinden hiçbir şey harcamadık, olduğu gibi sana getirdik Bir çay pişiremez misin bunlarla Ekmek batırıp ta beraber yiyelim
- Ah, ah Onlara doğru dürüst birer dilim ekmek bile yediremiyorum
Matbaaya dönüyorum Vakit öğle İnsan acıkınca taze ekmek ne güzel kokuyor Hay var olun Tophane fırıncıları! Ne pişkin, ne kabarık, ne beyaz, ne mis kokulu ekmekler çıkartıyorsunuz! Hem de 6 kuruşa ha!
Eğer günahı büyükse, varsın Kara Fatma çeksin, ona zırnık bile vermeyin isterseniz, fakat ey Türkiye’nin en has ve en lezzetli ekmeğini pişiren, iyi kalpli Tophane fırıncıları! Bayatından bir okka somunla, iki yavruyu dilenmekten bari siz kurtarınız!”

TEKRAR MAAŞ BAĞLANDI
Kara Fatma'nın yoksulluk içindeki yaşamı uzun yıllar sürer Bu sıkıntısı üzerine zamanın Kars mebusu Tezer Taşkıran ve Rize mebusu İzzet Akçal tarafından “İstanbul’da bir kulübede yaşamakta ve büyük bir sefalet içinde kıvranmaktadır” şeklinde önerge TBMM’ne verilir 17 Şubat 1954 günü bu önerge kabul edilir ve Fatma Hanım’a 170 lira maaş bağlanır
Ancak bu aylıklı yaşam kısa sürer Fatma Hanım memleketi Erzurum'a geri döner Ve burada 1955 yılında (ay ve yılını bile bilen yok) hayata veda eder Tıpkı diğer silah arkadaşları gibi
Herkes 'Kara Fatma'nın kahramanlıklarını bilir de bu acı öyküsünü bilmez İstanbul’un Anadolu yakasına büyük bir Fatih heykeli dikeceklermiş Karşısına da aynı boyutlarda 'Kara Fatma' heykeli dikseler acaba fazla mı olur?
Hey gidi hortumlanan Türkiye hey!

Ercan DOLAPÇI

(Kaynaklar:
1-Feziye Abdullah Tansel, İstiklâl Harbi’nde Mücahit Kadınlarımız, Atatürk Kültür Merkezi Yayınları, Ankara, 1988
2- Niyazi Ahmet Banoğlu, “Kara Fatmalar”, Tarih Coğrafya Dünyası, 1 Mayıs 1959, c1, Sayı: 2
3- HM, “Kahraman Fatma”, Devrin Yazarlarının Kaleminden Milli Mücadele ve Gazi Mustafa Kemal, c2, Kültür Bakanlığı
Yayınları, Ankara, 1992
4- Türk Ansiklopedisi, c21, Milli Eğitim Basımevi, Ankara, 1974
5- Mekki Sait, “Kara Fatma Rus Manastırında”, Yedigün, 9 Ağustos 1933, Sayı: 22, s10- 12
6- Semyen İvanoviç Aralov, Bir Sovyet Diplomatının Türkiye Anıları, Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ,
İstanbul, 1997)
(Hürriyet, Yalçın Bayer)

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.