İbretlik Osmanli Hikayeleri!-Tarihi Osmanlı Hikayeleri

Eski 09-10-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İbretlik Osmanli Hikayeleri!-Tarihi Osmanlı Hikayeleri



Ibretlik Osmanli Hikayeleri!
Ibretlik Osmanli Hikayeleri!-Tarihi Osmanlı Hikayeleri
Olay Osmanli döneminde geçiyor

Yöneticiler böyle olsalar ülke batar mi dedirtecek bu olayi kesinlikle hafizaniza kaziyin deriz!

Sultan Murad Han o gün bir hostur Telaseli görünür Sanki bir seyler söylemek ister sonra vazgeçerNeseli deseniz degil, üzüntülü deseniz hiç degil Veziriazam Siyavus Pasa sorar: -Hayrola efendim, caninizi sıkan bir sey mi var? -Aksam garip bir rüya gördüm -Hayırdır insallah? -Hayır mı ser mi ögrenecegiz -Nasil yani? -Hazirlan, disari çikiyoruz Ve iki molla kılıginda çikarlar yola Görünen o ki, padisah hâlâ gördügü rüyanin tesirindedir ve gidecegi yeri iyi bilir Seri, kararli adimlarla Beyazit'a çikar, döner Vefa'ya, Zeyrek'ten asagilara sallanir Unkapani civarinda soluklanir Etrafina daha bir dikkatle bakinir Iste tam o sirada yerde yatan bir ceset gözlerine batar, sorarlar; -Kimdir bu? Ahali: -Aman hocam hiç bulasma, derlerAyyasin meyhusun biri iste! -Nerden biliyorsunuz? -Müsaade et de bilelim yani Kirk yillik komsumuz Bir baskasi lafa girer; -Biliyor musunuz, der Aslinda iyi sanatkârdirAzaplar çarsisi'nda çalisir Nalinin hasini yaparAncak kazandiklarini içkiye, fuhusa harcarHem ªise ªise sarap tasir evine, hem de nerde namli mimli kadin varsa takar pesine Hele yaslinin biri çok öfkelidir -Isterseniz komsulara sorun, der Sorun bakalim onu bir cemaatte gören olmus mu?Hasili, mahalleli döner ardini gider Bizim tedbili kiyafet mollalar kalirlar mi ortada! Tam vezir de toparlaniyordur ki, padisah keser yolunu : -Nereye? -Bilmem, bu adamdan uzak durmayi yeglersiniz sanirim -Millet bu, çeker gider Kimseye bir sey diyemem Ama biz gidemeyiz,söyle veya böyle tebamizdir Defini tamamlamak gerek -Iyi ya, saraydan birkaç hoca yollar, kurtuluruz vebalden -Olmaz, rüyadaki hikmeti çözemedik daha -Peki ne yapmami emir buyurursunuz? -Mollaliga devam Naasi kaldirmaliyiz en azindan -Aman efendim, nasil kaldiririz? -Basbayagi kaldiririz iste -Yapmayin, etmeyin sultanim, bunun yikanmasi, paklanmasi var Tekfini,telkini -Merak etme ben beceririm Ama önce bir gasilhane bulmaliyiz -Surada bir mahalle mescidi var ama -Olmaz, vefat eden sen olsaydin nereden kalkmak isterdin? -Ne bileyim, Ayasofya'dan, Süleymaniye'den, en azindan Fatih Camii'nden -Ayasofya ile Süleymaniye'de devlet erkani çoktur Taninmak istemem Ama Fatih Camii'ni iyi dedin Hadi yüklenelim Ve gelirler camiye Vezir saga sola kosturur, kefen tabut bulur Padisah bakir kazanlari vurur ocaga Usulü erkaninca bir güzel yikarlar ki, naas; ayan beyan güzellesir sanki Bir nurdur, aydinlanir alninda Yüzü sâkilere benzemez Hem manâli bir tebessüm okunur dudaklarinda Padisahin kani isinmistir bu adama, vezirin de keza Meçhul nalinciyi kefenler, tabutlar, musalla tasina yatirirlar Ama namaz vaktine bir hayli vardir dahaBir ara vezir sikintili sikintili yaklasir -Sultanim, der Yanlis yapiyoruz galiba -Nasil yani? -Heyecana kapildik, sorup sorusturmadan buraya getirdik cenazeyi Kim bilir belki hanimi vardir, belki yetimleri? -Dogru, öyle ya, neyse Sen basini bekle, ben mahalleyi dolanip geleyimVezir, cüzüne, tesbihine döner, padisah garip maceranin basladigi noktaya kosarNitekim sorar sorusturur Nalincinin evini bulur Kapiyi yasli bir kadin açarHadiseyi metanetle dinler Sanki bu vefati bekler gibidir -Hakkini helal et evladim, der Belli ki çok yorulmussun Sonra esige çöker, ellerini yumruk yapar, sakaklarina dayar Aglar mi? Hayir Ama gözleri kisilir, hatiralara dalar belki Neden sonra silkinip çikar hayal dünyasindan -Biliyor musun oglum? Diye dertli dertli söylenir Bizim efendi bir âlemdi, vesselam Aksamlara kadar nalin yapar Ama birinin elinde sarap sisesi görmesin; elindekini avucundakini verir satin alirdi Sonra getirip dökerdi helaya! -Niye? -Ümmeti Muhammed içmesin diye -Hayret -Sonra, malum kadinlarin ücretlerini öder eve getirirdi Ben sizin zamaninizi satin aldim mi? Aldim, derdi Öyleyse simdi dinlemeniz gerek O çeker gider, ben menkîbeler anlatirdim onlara Mizrakli ilmihal Hücceti islam okurdum -Bak sen! Millet ne saniyor halbuki -Milletin ne sandigi umrunda degildi Hos, o hep uzak mescidlere giderdi Öyle bir imamin arkasinda durmali ki, derdi Tekbir alirken Kabe'yi görmeli -Öyle imam kaç tane kaldi simdi? -iste bu yüzden Nisanci'ya, Sofular'a uzanirdi ya Hatta bir gün; Bakasin efendi, dedim Sen böyle böyle yapiyorsun ama komsular kötü belleyecek Inan cenazen kalacak ortadaDogru, öyle ya? Kimseye zahmetim olmasin deyip, mezarini kendi kazdi bahçeye Ama ben üsteledim is mezarla bitiyor mu, dedim Seni kim yikasin, kim kaldirsin? -Peki o ne dedi? -Önce uzun uzun güldü, sonra; -Allah büyüktür hatun, dedi Hem padisahin isi ne?

Alıntı Yaparak Cevapla

İbretlik Osmanli Hikayeleri!-Tarihi Osmanlı Hikayeleri

Eski 09-10-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İbretlik Osmanli Hikayeleri!-Tarihi Osmanlı Hikayeleri



Siz bu orduyu yenemezsiniz

Kanuni Sultan Süleyman Han, haçlı saldırılarına son vermek için ordusuyla sefere çıkmıştı Ordu, ağır ağır ilerliyordu Yol dar olduğundan, ordu mecburen bağların içinden geçiyordu Hava çok sıcak olduğundan asker susuzluktan kıvranıyordu
Çok güzel üzümleri bulunan, bir bağdan geçerken, askerin biri dayanamayıp, bağdan bir salkım üzüm kopararak biraz olsun susuzluğunu giderdi Sonra da, asma ağacına, yediği üzümün çok üzerinde bir para bağlayarak, yoluna devam etti

Çok geçmeden mola verildi Asker, kan ter içinde bir köylünün koşarak geldiğini gördü Hıristiyan köylü ısrarla Padişah ile görüşmek istiyordu Köylüyü Kanuni’nin huzuruna götürdüler Kanuni sordu:
- Nedir bu hâlin, kan ter içinde kalmışsın, yoksa askerler sana zarar mı verdi?
- Ben şikayet için değil memnuniyetimi bildirmek için geldim Böyle bir askeri, böyle bir komutanı tebrik etmemek insafsızlık olur

- Askerlerim sizi memnun edecek ne yapmışlar?
- Askerleriniz bağdan geçtikten sonra, asmanın dalında bağlı bir kese gördüm İçini açtığımda para vardı Dikkatli baktığımda, bir salkım üzümün koparıldığını gördüm Anladım ki koparılan üzümün parası olarak bırakılmış Sizde böyle güzel ahlaklı asker olduğu müddetçe sırtınız yere gelmez

Kanuni, derhal o askerin bulunmasını emretti Hıristiyan köylü, bu askere ne gibi mükafat verecek diye merakla beklemeye başladı Nihayet asker bulunup, Padişahın huzuruna getirildi Kanuni, (Niçin izinsiz iş yaparsın? Parası verilmiş olsa bile, sahibinden habersiz mal almanın caiz olmadığını bilmiyor musun?) diye askeri azarladı Sonra da, (Bu asker derhal ordudan uzaklaştırılsın) diye emir verdi

Hıristiyan köylü heyecanla Kanuni’ye sordu:
- Ben bu askerin mükafatlandırılması için gelmiştim, siz onu niye cezalandırdınız?
- Kursağında, haram lokma bulunan bir askerle zafer kazanılmaz Bunun için ordudan attım Eğer aldığı üzümün parasını bırakmamış olsaydı, zalimlerden olurdu İşte o zaman kellesini bile zor kurtarırdı

Aynı ordu, Belgrat yakınlarında, yine mola vermişti Askerler, susuzluklarını gidermek, abdest almak için çeşme arıyorlardı Bir manastırın yakınında çeşme bulup, ihtiyaçlarını giderirken, rahip, birkaç rahibeyi iyice süsleyip, çeşmenin başına gönderdi Kadınların geldiğini gören askerler, hemen çeşmenin başından çekilip, sırtlarını döndüler, süslü kadınlara yan gözle bile bakmadılar

Bu durumu uzaktan ibretle seyreden rahip, hemen Haçlı kumandanına şunları yazdı: “Siz bu ordu ile nasıl başa çıkabilirsiniz? Bunlar kadına-kıza, mala-mülke önem vermiyorlar Bütün mal ve mülklerini feda ederek, Allah yolunda savaşıyorlar Herkese karşı iyi davranıp, kimseye zulmetmiyorlar Siz onlardaki bu özellikleri ortadan kaldırmadan, onlarla savaşırsanız, canlarınızdan ve mallarınızdan mahrum kalacağınız açıktır Kendinizi ölüme atmayınız!”

Alıntı Yaparak Cevapla

İbretlik Osmanli Hikayeleri!-Tarihi Osmanlı Hikayeleri

Eski 09-10-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İbretlik Osmanli Hikayeleri!-Tarihi Osmanlı Hikayeleri



Keşişin Fatih’e söylediği

Kritovulos, 15 yüzyılda yaşamış Bizanslı bir tarihçidir İstanbul’un fethini ve diğer önemli olayları, savaşları yazıp Fatih Sultan Mehmed’e takdim etmiştir Ve Fatih’in takdirini kazanmıştır tarih-i sultan mehmethan-ı sani yazarı: kritovulos yıl: 1328 fatih sultan mehmet bu tarihi yazan kritovulos u imroz adasına kral yaparak ödüllendirmiştir
Kritovulos’un Fatih dönemindeki on yedi yıllık olayları yazdığı, İstanbul’un Fethi adlı kitabında İstanbul’un nasıl elden çıkacağını bir falcının gözünden anlatmakta ve sanki bu günlere nazire yapmakta

Fatih, İstanbul’a girip Ayasofya önüne geldiği zaman, derinden derine bir inilti işitti Sesin geldiği yöne bir adam gönderdi Sakalları uzamış, perişan durumda bir keşiş bulup getirdiler Huzura çıkardılar Korktu, teskin ettiler Neden zindana atıldığını sordular
Keşiş, Türklerin kuşatma hazırlıkları sırasında Kostantin’in kendisini çağırıp İstanbul’u Türklerin alıp alamayacağını bildirmek için remil açmasını söylediğini; remilde İstanbul’un Türklerin eline geçtiğini bildirmesi üzerine, Kostantin’in kızarak kendisini zindana attırdığını anlattı Keşiş sonra, “demek remilim doğru imiş” diye ekledi
Bunun üzerine Fatih de İstanbul’un kendi elinden çıkıp çıkmayacağına dair remil açmasını ve doğruyu söylerse armağanlar vereceğini bildirdi Keşiş yeniden, bu defa Fatih için remil açtı Ve remili şöyle yorumladı:
– İstanbul, Türklerin elinden savaş ile çıkmayacak Lakin öyle bir zaman gelecek ki ellerindeki emlak ve toprak azalacak, bu suretle İstanbul Türk malı olmaktan çıkacak
Bu falın bildirdiği sonuçtan ileri derecede meteessir olan Fatih, ellerini gökyüzüne kaldırarak: “İstanbul’da edindiği yerleri yabancılara satanlar, Allah’ın gazabına uğrasınlar” diye beddua etti

Alıntı Yaparak Cevapla

İbretlik Osmanli Hikayeleri!-Tarihi Osmanlı Hikayeleri

Eski 09-10-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İbretlik Osmanli Hikayeleri!-Tarihi Osmanlı Hikayeleri



Yavuz Sultan Selim'in Molası

Mısır seferine giderken Gebze’de mola verilir ve askerler çadır kurarlar Etraf bağlık ve bahçeliktir Yavuz’u korkuyla karışık bir korku alır Derhal Yeniçeri Ağasını çağırır ve emreder; “Ağa bütün askerlerin heybesini yokla, heybesinden meyve çıkan askeri bize getir” der
Yeniçeri Ağası aratır fakat bir şey bulamaz Yavuz ellerini açarak “Allah’ım şükürler olsun Bana

haram yemeyen bir ordu nasip ettin Eğer askerlerimin içinden birisi sahibinden izinsiz bir tek elma yeseydi ve ben bunu haber alsaydım bu seferden vazgeçerdim Çünkü haram yiyen orduyla beldeler feth edilmez”

Alıntı Yaparak Cevapla

İbretlik Osmanli Hikayeleri!-Tarihi Osmanlı Hikayeleri

Eski 09-10-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İbretlik Osmanli Hikayeleri!-Tarihi Osmanlı Hikayeleri



Casusa İstediği Her Şeyi Gösterin!

Alman İmparatoru Şarklen'in Türkiye'deki elçisi tarafından "Dünyanın en güçlü ordusu" olarak tanımlanan Türk Ordusu, Birinci Viyana kuşatmasından önce Budapeşte önüne gelmiş, şehri kuşatmıştı

Etrafta dolaşan şüpheli birini yakalayan askerler onu doğruca Başvezir İbrahim Paşa'nın huzuruna çıkardılar

İbrahim Paşa ile o adam arasında şöyle bir konuşma geçti:

"- Sen kimsin?"

"- Kral Ferdinand'ın subayyım efendimiz!"

"- Demek casusluk niyetiyle geldin Peki, ne öğrenmek istersin?"

"- Görevim, ordunuz hakkında bilgi toplamaktı!"

"- Anlaşıldı Şimdi var, istediğin bilgileri topla!"

İbrahim Paşa, sonra da ilgililere dönüp emir verdi:

"- Bu casusa istediği herşey gösterilsin, sorduğu herşeye doğru cevap verilsin!"

Söylenenler yapıldı ve Alman subayı adeta misafir olarak ağırlandı

Osmanlı ordugâhını baştan başa dolaşan casus subay gördükleri karşısında hayretini gizleyemiyordu İşi bittikten sonra tekrar huzura çıkarılınca İbrahim Paşa'ya da durumu anlattı İbrahim Paşa gülerek elini uzattı ve onu yolcu etti:

"- Haydi git, gördüklerini kralına anlat!"

Osmanlıların kendi güçlerinden ne kadar emin olduklarını gösteren güzel bir örnek, değil mi?

Öyle bir örnek ki, dünyada eşi ve benzeri ne görüldü, ne de görülecek!

İşte büyük ordu, işte büyük devlet ve işte büyük devlet adamları!
alıntı

Alıntı Yaparak Cevapla

İbretlik Osmanli Hikayeleri!-Tarihi Osmanlı Hikayeleri

Eski 09-10-2012   #6
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İbretlik Osmanli Hikayeleri!-Tarihi Osmanlı Hikayeleri



Fatih, Medresesine İmtihanla Girdi

Hazreti Fatih, İstanbul'u fethettikten sonra, hemen kendi ismiyle anılan bir cami ve etrafına da büyük bir medrese yaptırdı Bugünün üniversitesi sayılan medresede, Fatih de, bir oda almak istiyordu Fakat Fatih'in bu isteğini medresenin ilim neyeti:

— Siz ne talebesiniz, ne de hacegân sınıfındansınız Bu durumda medresede bir odaya sahip olmanız mümkün değil, dediler

Hazreti Fatih, aldığı bu cevaba kızmadığı gibi: ,

— Medresede bir odaya sahip olabilmem için, ne yapmam lâzım? dedi

— İmtihan olmanız lâzım, dediler

Fatih, aynı talebe imiş gibi imtihana girdi ve imtihanı kazanarak kendi yaptırdığı medresede bir odaya sahip oldu

Alıntı Yaparak Cevapla

İbretlik Osmanli Hikayeleri!-Tarihi Osmanlı Hikayeleri

Eski 09-10-2012   #7
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İbretlik Osmanli Hikayeleri!-Tarihi Osmanlı Hikayeleri



Bağdat kapısını açan Genç Osman

Adı kahramanlık türkülerine konu olan Genç Osman, 1630 yılında Padişah 4 Murad tarafından düzenlenen ikinci Bağdat seferinde yer alan 17 yaşında bir delikanlıydı Genç Osman’ın tavsiyesiyle dökülen toplarla Bağdat ele geçirilir Genç Osman savaşta iki eli kesilmesine rağmen sancağı düşürmez ve ordunun en önünde gider Bir adamın onu görüp hayret etmesi üzerine bayrak yere düşer ve Genç Osman şehit olur

1914 ile 1917 yılları arasında Bağdat uğruna canını veren 187 askerle, şehrin kapılarını ilk açan Genç Osman, Bağdat’taki şehitlikte yan yana yatıyor

Mehteran takımlarının cenk öncesinde çaldığı, hemen her kulağın aşina olduğu şu sözler kazınmış Genç Osman Şehitliği’ndeki mozoleye: “İptida Bağdat’a sefer olanda, Atladı hendeği geçti Genç Osman Vuruldu sancaktar, kaptı sancağı; iletti burca, dikti Genç Osman Bağdat’ın kapısını Genç Osman açtı, Gören düşmanların tedbiri şaştı Allah Allah deyip geçti, Genç Osman

Irak’ta Bağdat Şehitliği, Osmanlı Şehitliği ve Kut–el Amare Şehitliği olmak üzere üç Türk şehitliği bulunuyor Buralarda binlerce şehit yatıyor

Genç Osman, tarih sayfalarına 1630 yılında Padişah 4 Murad’ın Bağdat seferi öncesinde geçti Kahramanlığı dilden dile anlatılarak efsaneleşti Tarihçi Prof Dr Fuat Köprülü’nün ‘Kayıkçı Kul Mustafa ve Genç Osman’ adlı eserinde Genç Osman’ı özetle şöyle hikaye eder: “Bağdat seferine çıkacak olan Padişah, tellalları çağırtıp, bıyığına tarak batabilecek yaşta olgun kimselerin orduya katılmasını ister

Ordudaki kumandanlardan birinin genç yaşta bir oğlu vardır Sultan’ın huzuruna çıkarılan bu çocuğa padişah, “Bıyığına tarak batmayanın orduya katılmamasını, aksini yapanların öldürüleceğini bilmiyor musun?” diye sorar Delikanlı sakalının, içinde olduğunu söyleyerek tarağı dudağına saplar Bu durum da sultanın hoşuna gider ama Genç Osman ilk Bağdat seferine götürülmez ve şehir ilk saldırıda alınamaz

Abdulkadir Geylani Hazretleri, Genç Osman’ın rüyalarına girerek top konusunda öğütler verir Barut yerine toprak, gülle yerine taş koymalarını öğütler Genç Osman’ın Sultan’la beraber sefere çıkması ve Abdulkadir Geylani’nin tavsiyeleri üzerine hareket edilmesi sonucu kale surlarında gedik açılır Ve şehir ele geçirilir Genç Osman iki eli kesilmesine rağmen sancaktar olduğu için sancağı düşürmez, ordunun önünde gider Bir adamın onu görüp hayret etmesi üzerine ise bayrak yere düşer, Genç Osman şehit olur

Alıntı Yaparak Cevapla

İbretlik Osmanli Hikayeleri!-Tarihi Osmanlı Hikayeleri

Eski 09-10-2012   #8
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İbretlik Osmanli Hikayeleri!-Tarihi Osmanlı Hikayeleri



Orhan Gazi ve Kesik Baş

Orhan Gazi 33 yaşında Osmanlıların başına geçti Tahta çıkar çıkmaz, baba dostlarını davet etti Onlarla dertleşecek, nasihat ve dualarını alacaktı Hepsi bir araya geldiler Can sohbeti yapıyorlardı Osman Gazi'nin ruhu da mutlaka onlarla beraberdi Padişah en yaşlısına sordu:

- Akça Kocam Seni epeydir göremeyiz, nerelerdesin?
- Ferman buyur, Orhanım
- Baba dostlarına ferman işler mi Koca Ağam? İrşat ve nasihat dileriz Bilirsin ya, bizler de atalarımız gibi derviş gâzileriz
- Cümlemizin Sultânısın beyim sen hemen emreyle
- Bazı küffâr beldelerini ıslah dileriz Fikriniz nedir?
- Karar senindir ve pek yerindedir Sultanım
- İzmit tekfuresi prenses Balakonya ile, aranız iyi imiş derler!
- Öyledir Beyim

Orhan Gazi gülümsedi

- Samandra tekfurunu esir eyledikten sonra, hakikaten bu prensese sattınız mı?
- Bir şeyler oldu Sultanım
- Bari yüklüce bir bedel alabildiniz mi?
- Ne gezer beyim! Bu kefereler, bizi dünya pazarlığında hep aldatırlar
- Aldatan olacağımıza, aldanan olalım
- Doğru dersin Orhan Gazi Zaten bizim hesabımız, gayrı öbür dünya iledir Hemen Cenab-ı Hak size kuvvet, bizlere de âhiret için hayırlı bir yolculuk nasib ede
- Acele etme Akca Ağam Daha görülecek işlerimiz durur Sen bu Osmanlı milletinin direği, babamız ve dedemiz cennetmekanların has dostusun Bizden isteğin her ne olursa, can baş üstüne
- Hak canını esirgesin Destur verirsen şu tekfuresi belli İzmit taraflarına sefer dileriz!
- Destur senindir Koca Ağam Sultan Konur Alp'a döndü: - Sen ne dersin atam yoldaşı?
- Pek münasiptir Beyim Bizi dahi Koca karındaşımdan fazla ayırmazsın İNŞALLAH Gerede taraflarını da bize bağışla
- Sizler gibi çalışana helal olsun
- Hizmetimiz ve dualarımız Osmanlı içindir Akbaş Mahmut daha arzuluydu
- Bize de Yalova'yı vermez misin Sultanım?
- Verdim gitti

Akça Koca izin istedi, söz aldı:

- Bilirsin Beyim Bizler at sırtından inmedik Güzel Allahımız ruhsat verdikçe de inmeyiz Hak kelâmını yüceltmek için, kâfire kılıç sallarız Müminlere yeni yurtlar açarız
- Doğru dersin ihtiyar
- Lâkin fetih diyarları, kılıçla ayakta tutulmaz
- Belli Belli - Bizler kılıç kanununu iyi biliriz de, âdâletin inceliklerine vukufumuz azdır
- Evet Adalet mülkün direğidir
- Alââddin Paşadan bahsederim Sultanım İlmi, hepimizden ziyadedir
- Haklısın Akca Ağam Sen hemen şu İzmit derdini halle çalış Alââddin Paşayı da ötesini de, ondan sonra düşünürüz

Divanda bulundular Orhan Gazi'yi, diz yere vurarak selamladılar Helallaştılar ve görev yerlerine, rüzgar gibi uçarak yollandılar

- Akça Kocamız sizlere ömür Sultanım!
- Sen ne dersin Ulak?

Orhan Gazi beyninden vurulmuşa dönmüştü Haberci ağlıyordu:

- Ayaklarım kırılsaydı da, size bu haberi getirmeseydim Velakin üzerimde bir emanet vardır
- Ne emaneti?
- Akça Kocamın bir vasiyeti efendim
- Tiz söyle
- " İzmit'i biz fethedemedik Canab-ı Hak, Orhan Gazi Beyimize nasib etsin Şayet bu kaleyi alırsa, cümle haklarımız kendisine helal olur" deyip, ruhunu teslim etti Sultanım

Orhan Gazi, derhal sefer hazırlıklarına başladı Ordusu ile bütün beyleri, paşaları, süvarileri, piyadeleri; İzmit'in fethine gidiyordu
Yarı yolda, Konur Alp'in da vefat haberi gelmez mi? Koca Osmanlı Padişahı, ikinci defa sarsıldı Artık o da yaralı bir kartal gibi, acele ediyordu Sevdiklerine kavuşmak için, cennete gider gibi savaşa gidiyordu
İzmit'in kadın tekfuresi Balakonya, Bizans imparatorunun akrabasıydı Bu sebeple İstanbuldan her türlü silah ve asker yardımı alıyordu Kılayon isimli erkek kardeşi de, yakınlardaki (Koyun Hisar) kalesinin tekfuru idi Pek mağrur ve şımarıktı Fırsat buldukça Osmanlı obalarına saldırır, koyun ve keçi sürülerini çalardı
Orhan Beyin askerleri, nihayet İzmit kalesini sardılar Dışarıdan içeriye veya kaleden dışarıya, kuş uçurtulmuyordu Sultan Orhan pek üzgün ve kızgındı Buna rağmen İslâm-Türk civanmertliğini gösterdi Tekfureye haber saldı:

- Boş yere kan dökülmesin Gönül hoşluğu ile kaleyi teslim edin İsteyenler, serbestçe dilediği yere gidebilirler Kalede kalanlara ise, İslâm âdâleti yetişir Cenk yolunu seçerseniz, gayrı encamımızı yüce Allah bilir

Bu teklife kibirli prenses, küstahça cevap verdi:

- Haşmetlu Bizans Kayseri akrabamdır Çok yakında yetişeceğini bildirdi Aklınız varsa, sizler kaçıp canlarınızı kurtarmaya bakın

Orhan Bey güldü
Aykut Alp ve Kara Ali adlı gazileri, bir miktar süvari ile Koyun Hisar kalesine gönderdi Olur da Kılayon, ablasına yardıma gelirse; Osmanlı askerini meşgul edebilirdi
Aykut Alp ve arkadaşları, Koyun Hisar önüne varınca şaşaladılar Kılayon kafiri, bütün silahları takınmış, bütün zırhlarını kuşanmıştı Kalenin baş mazgalında, onları gözlüyordu Etrafında bir sürü şövalye ve subay vardı Kendilerini görünce, ellerini kollarını sallamaya başladı Bağıra çağıra bir şeyler anlatmaya çalışıyordu Kara Ali dillerini bilirdi Fakat uzak olduğu için, hiç bir şey anlaşılmıyordu Biraz daha yaklaşınca:

- Gelin gelin Ölümünüze geldiniz! Sizden sonra Orhan Beyinizi de geberteceğim Ablamı, onun elinden kurtaracağım dediğini anladı Duyduklarını Aykut Alp'e tercüme etti İkisi de kas kas güldüler

İşte bu sırada Kara Ali, kara yayını sonuna kadar gerdi ve:
- Ya Allah Bismillah Deyip okunu fırlattı

Tekfurun her tarafı zırhla kaplı idi Yalnız göz delikleri; açıktı
Kara Ali'nin dualı ve isabetli oku, Kılayon'un sol gözünü delip beynine saplandı Şımarık tekfur, zırhlı bir kuş gibi, kaleden aşağı düştü Osmanlı fedaileri koşup, onun Aykut Alp'i önüne getirdiler
- Kesin kellesini

Buyruk yerine getirildi
- Kara Alim, tiz bu kelleyi Orhan Beyimize yetiştir Ola ki, bir diyeceği vardır! Biz de hemen, şu kaleyi teslim almaya bakalım

Orhan Gazi, kesik kelleyi bir mızrağa saplattı İzmit kalesinin kapısı önüne diktirdi
Mağrur Balakonya, kardeşinin kesik başını görünce, dehşete kapıldı Telaş içinde sulh elçileri gönderdi:
- Acaba Sultanımız Orhan Gazi Beyimiz, eski sözlerinde durular mı? Bize merhamet ederler mi? Acaba kaleden gitmemize izin verirler mi? Karşılığında ne emrederlerse ödemeye hazırız diye (aman) diledi

Müslüman- Türklerde (aman) diyen düşmana, kılıç kalmazdı Gene öyle oldu
Sultan Orhan ve bütün gaziler, şanla şerefle İzmit'e girdiler Büyük kilisedeki putları kırdılar Hep birlikte Namaz kıldılar Bu zaferi kendilerine nasib eden, Yüce Allah'a şükrettiler
Bu sırada bir ulak Bilecikte, Alââddin Paşayı buldu Alââdin Paşa, Huzura ulaştığı an, bütün beyler divandaydı

- Gazânız mübarek olsun Sultanım
- Berhudar ol Alââddin Paşam Seni buralara kadar yormamızın sebebi şudur ki; Din ve devlete hizmet için gün, bu gündür
- Emir buyur Devletlûm
- Sen ki bizim âlim bir büyüğümüzsün Takdir edersin ki, fetih yurtlarında âdâlet ve güzel idare şart ola İçimizde bu işleri, senden ziyade başaracak kimse bulunmaz Gayri bizim Başvezirimiz olmanı dileriz
- Ferman senindir sultanım Allah yolunda cihâd ettikçe, cümlemiz senin emrindeyiz

Orhan Gazi ferahladı Gözleri çok uzaklarda:
- Vasiyetin yerine geldi Akça Kocam diye fısıldadı

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.