|
|
Konu Araçları |
adlandırılması, bileşikler, bileşiklerin, inorganik, özellikleri |
İnorganik Bileşikler - İnorganik Bileşiklerin Adlandırılması Ve Özellikleri |
09-09-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
İnorganik Bileşikler - İnorganik Bileşiklerin Adlandırılması Ve Özellikleriİnorganik Bileşikler - İnorganik Bileşiklerin Adlandırılması ve Özellikleri İnorganik Bileşikler - İnorganik Bileşiklerin Adlandırılması ve Özellikleri İNORGANİK BİLEŞİKLER canlıların kendi vücutlarında sentezleyemeyip,dışarıdan hazır aldıkları bileşiklerdirHem canlı vücutunda hem de cansız ortamda bulunurlarKüçük moleküllü olup,devamlı ve yeterince bulunması gerekirCanlılar bu bileşiklere gereksinim duyarBesin olarak kullanılan inorganik maddeler “mineraller ve su” sindirilemezlerEnerji vermezlerBunlar düzenleyici maddelerdirKarbon elementine sahip olmayan tüm moleküller İnorganik Bileşikler olarak adlandırılr 1) SU Dünya üzerindeki yaşamın tamamı suya bağlıdırTüm yaşayan dokuların %70-90’ı sudurYaşamı karakterize eden tüm tepkimeler su içeren ortamlarda yer alırlarSu hayat için gerekli olan en önemli moleküldürBir insan,yiyeceksiz haftalarca yaşayabilirAncak,susuz sadece birkaç gün yaşayabilirVücut için gerekli olan su miktarı günlük çalışma durumumuza göre değişirGünde ort15-25 lt su almamamız gerekirYaşa göre vücut ağırlığının %40-%75’i sudurYaşlandıkça vücuttaki su oranı azalırBu su dışardan alındığı gibi,vücutta ara ürün olarak oluşur Canlı organizmanın büyük bir kısmı su moleküllerinden oluşmuşturOrganizmaların yapısındaki su oranı %65-95 arasındadırBu oran,su bitkilerinde %98’e kadar yükselmektedirTohumlarda ise su oranı %15’den %5’e düşerBütün hücreler bir sulu çözeltide bulunurHer türlü madde değişimin “doku sıvısı”denilen çözeltiyle sağlarlar • Su kimyasal tepkimelerde rol alan çok iyi bir çözücüdürBu sayede sindirime büyük ölçüde yardımcı olurSu molekülünün belirgin bir polaritesi ve hidrojen bağı oluşturmak için büyük bir eğiliminin olması nedeniyle su,hem iyonik hem de iyonik olmayan maddelere karşı çok iyi bir çözücüdür • Su pek çok organizmanın vücudunda taşıyıcı ortam olarak görev yaparMaddelerin vücutta bir bölgeden diğer bölgeye taşınması suyla sağlanırAyrıca,su besin maddelerini kan plazması olarak taşır • Su, metabolizma olaylarını hızlandırırEnzimler ancak sulu bir ortamda çalışır • Idrardaki su boşaltıma,terleme olayı ile de dolaşıma yardımcıdırTerleme olayında vücut ısısının fazlası dışarıya suyla atılırBöylece vücut ısısı dengelenir • Su ,bitkilerde ‘fotosentez’ ana elemanı olarak bu canlılar için de çok büyük önem taşır • Ayrıca su, absorbe ettiği fazla ısı ile Dünya’mızın çevresel ısısını düzenlerBöylece hem çevresel ısı çok yükselmez ve saklandığı için ısı kaybolmaz 2) MİNERALLER • Sindirilmeden direk olarak kana alınırlarEnzimlerin yapısına katılırlarVitaminlerle birlikte düzenleştirici olarak görev yaparlarVücudumuzda Cl ,P, S ve N elementlerinin asit bileşikleriyle Na, K, Ca, Mg, Fe, Mn ve Cu metallerinin baz özelliğindeki bileşiklerine rastlanmaktadır • Mineraller hücrede protein,karbonhidrat,yağ gibi,organik maddelere bağlı olarak bulundukları gibi hücrede tuz halinde de bulunabilirler • Minareller, vitamin-hormon-enzim vb moleküllerin yapısına katılır70kg ağırlığındaki bir insanda ortalama 3 kg mineral tuzları vardır • Organizmanın yapısında az da olsa minerallere ihtiyaç vardır Mineraller kanın kanın osmotik basıncının ayarlanmasında ,kas kasılmasında,kanın pıhtılaşmasında, ve sinirlere uyarının iletilmesinde önemli role sahiptir • Minareller bazı enzimlerin yapılarına katılarak katalizör görevi yapar • İdrar,ter ve dışkı ile dışarı atıldığından mineral içeren besinlerin düzenli olarak vücüda alınması gereklidirYiyeceklerde bulunan ve mineral olarak adlandırılan bütün maddeler aslında tuzdurYeterli mineral içermeyen besin maddeleri ile beslenilirse,tuz atılması devam edeceğinden kas krampı gibi bazı bozukluklar görülürSıcak ortamlara maruz kalan insanlar daha fazla terledikleri için dışarıdan yeterince tuz almalıdır Sodyum ve klor bütün vücut sıvıları içinde iyon olarak bulunurAncak kan gibi hücre dışı sıvılar içindeki bu iyonların miktarı daha fazladırSodyum ve klor dokularda suyu tutarak vücudu su dengesini sağlarSodyum ve klor kas ve sinir sistemi işlevleri için gereklidirAncak bazı böbrek hastalıklarında,yüksek • tansiyonu olan insanlarda suyun az alınması gerekirÇok küçük çocukların böbrekleri fazla tuzu süzemediğinden fazla miktarda alınan tuzdan zarar görürler • Sodyumla birlikte vücut sıvılarında bulunan ve hücrelerin çalışmasını kontrol eden mineral potasyumdurVücutta hücre ara sıvısı ile hücre sıvısı arasında bir sodyum,potasyum oranı vardırSodyum gibi potasyumun da büyük bir kısmı,tüketilen besinlerden kolayca emilirFazlası böbreklerden atılırİshal gibi,su kaybının fazla olduğu durumlarda potasyum kaybı da fazla olur • Vücutta en bol bulunan mineral kalsiyumdurKalsiyumun büyük bir kısmı fosforla birlikte kemiğin ve dişin yapısına katılırGeri kalan kısmı kasların kasılmasında ,sinirlerde,kanın pıhtılaşmasında ve bazı enzimlerin çalışmasında görev yaparVücuda alınan kalsiyumun bir kısmı emilirEmilmeyen kısmı dışkı ile atılırD vitamini kalsiyumun emilmesine etki ederVücuda fazla kalsiyum alınsa bile D vitamini yetersiz olursa kalsiyum bağırsaklarda emilemezKüçük çocuklarda kalsiyum ve D vitamini yetersizliğine bağlı olarak’raşitizm’ denilen hastalık görülürYetişkin insanlarda potasyum kaybı ile ‘osteomalazi’ denilen kemik yumuşaması hastalığı ortaya çıkarVücutta en bol bulunan minerallarden biri de fosfordurFosfor kalsiyumla birlikte kalsiyum fosfat şeklinde kemiklerin ve dişin yapısına katılırFosfor ,nükleik asit,yağ,protein ve karbonhidrat gibi moleküllerin yapısına da katılırVücudun yapısına katılan minerallerden biri de demirdirVücudumuzdaki demirin yarıdan fazlası kana kırmızı rengini veren hemoglobinin içinde bulunurDemir aynı zamanda kas proteinleri karaciğer,dalak ve kırmızı kemik iliğinde bulunurVücuda yeteri kadar demir alınmamamsı yada vücuttan atılan demir miktarının alınandan fazla olması durumunda demir yetersizliği başlarDemir eksikliğinde,hemoglobin yapılamaz ve ‘kansızlık’(anemi) görülürDemir bakımından zengin yiyeceklerle beslenmek sureti ile kansızlık önlenirİyot, tiroid bezi hormonu olan tiroksinin yapısına katılırVücuda yeteri kadar iyot alınmazsa tiroid bezi iyi çalışamaz ve tiroksin hormonunu az salgılarTiroksinin az salgılanması tiroid bezinin büyümesine neden olurBasit ‘guatr’ hastalığı denilen bu durum lahanayı çok tüketen insanlarda,bulunan bir madde tiroid bezinde iyot bağlanma tepkimesini engellemektedirSülfatlar kaslarda bulunur ve proteinlerin yapısına katılırFlüor dişlerin yapısına katılırFlüorün azlığı dişlerin çürümesine,fazlalığı dişlerin sararmasına yol açarBakır bazı enzimlerin yapısına katılır • Yani kısaca ; • • Vücut içindeki birçok enzimin ve hemoglobin gibi moleküllerin yapısını oluştururlarBunlar,demir,fosfor gibi elementlerdir • • Kemiklerin ve dişlerin normal olarak gelişmesini sağlarlarBunlar için gerekli olan madensel maddeler, kalsiyum, fosfor,magnezyumdur • • Vücut ve hücre sıvısının osmotik basıncını düzenlerlerBunlardan hücre içi sıvıda sodyum,klor,hücre dışı sıvıda potasyum,magnezyum,fosfor bulunur • • Sinirsel uyarı iletiminde ,kas kasılmasında ,Kanın pıhtılaşmasında rol alırlar 3) ASİT - BAZ - TUZLAR a) Asitler Su içersinde çözündüğünde H+(hidrojen) iyonu veren bütün bileşikler asit özelliğindedir Asitler turnusol kağıdının rengini maviden kırmızıya dönüştürür Asitlerin tatları ekşidirAma kuvvetli olanlar tadılamazYapılarında karbon içeren asitlerin çoğu organik asittir Laktik asit (CH3-CHOH-COOH) ; organik asite, hidroklorik asit(HCI) ise inorganik asite örnek verilebilir Ayrıca asitler ayıraç olarak kullanılır(=Nitrik asit protein ayıracı olarak kullanılır) Protein + derişik nitrik asit(HNO3) >>>> ısı >>> sarı renk oluşur b) Bazlar Suda çözündüğü zaman hidroksil iyonu (OH-) veren bileşikler bazik özellik gösterir Bazlar turnusol kağıdının rengini kırmızıdan maviye dönüştürür Yapılarında genellikle karbon,azot bulunduran bazlar organik bazlardırMetilamin (CH3NH2) organik baza;sodyum hidroksit(NaOH),potasyum hidroksit (koh) gibi bazlar ise inorganik bazlara örnek verilebilir Tadları acıdır Ba(OH)2,KOH,Ca(OH)2,NaOH gibi bazlar solunum ve fermantasyon deneylerinde CO2 tutucu özelliklerinden dolayı ayıraç olarak kullanılırBunlar aynı zamanda nem tutucu olarak da kullanılır Asit – Baz Dengesi Ortamın hidrojen iyon yoğunluğunun negatif (-) logaritması asitliğin ,hidroksil iyon yoğunluğunun (-) logaritması ise bazikliğin derecesini verir H+ iyonu arttıkça ortam asidiktir ve pH 0 ile 7 arasında bir değer gösterirOH- iyonu arttıkça ortam baziktir ve pH 7 ile 14 arasında bir değer gösterirH+ iyonu ve OH- iyonları eşit miktarda ise ortam nötrdür ve pH’7 dir PH değeri organizma için çok önemlidirBiyokimyasal tepkimelerin gerçekleşebilmesi için pH’ın belirli bir düzeyde tutulması gerekirpH’daki çok az bir değişiklik bile biyokimyasal tepkimeleri olumsuz etkilerBu nedenle pH değerinin sabit kalması gerekirİnsan kanının pH’ı 7,4’e eşittirİnsan kanının p H’I 7’ye düşerse ya da 7,8’in üstüne çıkarsa ölüm olayı meydana gelirBazı bakteri ve mantarlar asidik ortamlarda yaşayabilir,fakat bazik ortamlarda yaşayamazlar c) Tuzlar Asitlerle bazlar karıştığında asitin H+ iyonu ile bazın OH- iyonu birleşirBu birleşim sırasında bir molekül su açığa çıkar ve tuz meydana gelir HCI + NaOH =H20+ NaCL Hidroklorik asit + sodyum hidroksit(baz) = su + sodyum klorür (tuz) Hücrenin içinde ve hücrelerin arasında çeşitli mineral tuzları vardırBunlar içinde en önemlileri sodyum,potasyum,magnezyum ve kalsiyum tuzlarıdır |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|