|  | Tarihimize Şan Veren Yavuz Sultan Selim |  | 
|  10-24-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Tarihimize Şan Veren Yavuz Sultan SelimYavuz Sultan Selim Hayatını; İslama, Müslümanların birliğine ve dirliğine vakfeden Yavuz Sultan Selim, tarihimizin şanına şan katmış büyüklerimizdendir  Yavuz Selim, Şehzadeliğinden itibaren Devlet meselelerine el atmış, bütün mevcudiyetiyle İttihad-ı İslâm (İslam birliği) için çalışmıştır    Tarihlerin kaydettiği büyük cihangirlerden olan Yavuz Selim, aynı zamanda san'atkârdı  Hayatının gayesini manzum olarak şöyle dile getiriyordu: "Milletimde ihtilâf ü tefrika endişesi Kûşe-i kabrimde hatta bî karar eyler beni; İttihadken savlet-i a'dayı defa çaremiz, İttihad etmezse millet, dağdâr eyler beni" Milletinin ihtilafı karşısında mezarında bile rahat edemiyeceğini söyleyen Yavuz, bütün hayatı boyunca İslam Âleminin İttihadı için "İla-yı kelimetullah" için çalışmıştır  Bu gayeleri içindir ki Yavuz, Şehzadeliği esnasında ferasetiyle, Devletin arasına ayrılık sokmak isteyenleri keşfetmiş, baştaki idarecilerin Şah İsmail fitnesine karşı kayıtsız kalmasına dayanamayarak idareye talip olmuştur  1470'te babası II  Bayezid'in sancak beyi olarak bulunduğu Amasya'da dünyaya gelen Yavuz Selim, Annesi Dulkadıroğlu Ala'üddevle'nin kızı Ayşe hatun'un nezaretinde devrin meşhur âlimlerinden ders alarak yetişmiştir  Babası padişah olunca Şehzade Selim'i Trabzon sancak beyliğine atadı  Şehzade Selim sancakbeyi iken Anadolu'da Şah İsmail fitnesinin gittikçe yayıldığını ve Devletin istikbali için büyük tehlike oluşturduğunu görmüş ve başta pederi Sultan II  Bayezid olmak üzere, idarecilerin bu tehlikeye dikkatlerini çekmiştir  İdarecilerde bu tehlikeyi farkedecek feraseti göremeyince, kardeşleri Şehzade Ahmed'le Korkutun da Devletin düşmanlarından ziyade taht ile meşgul olduklarını görünce idareyi fiilen ele almaya karar vermiş ve bu kararını icra safhasına koymak için çalışmalara başlamıştı  Askerler, mertliğini, kahramanlığını yakinen bildikleri bu cihangir Şehzadenin idareyi ele almasını arzulamaktaydı  Çetin mücadeler neticesinde Şehzade Selim, 24 Nisan 1512'de tahta çıkmış ve 9  Padişah olarak Osmanlı tahtına oturmuştur  Birlik yolunda    Tahta oturuşundan 22 Eylül 1520'de vefatına kadar, 8 yıl içerisinde zaferden zafere koşan bu şanlı padişah, Devlet sınırları dahilindeki ve haricindeki ayrılığın kökünü kazıyarak "İTTİHAD"ı sağlamaya muvaffak olmuştur  İlk olarak Devlet sınırları dahilindeki kargaşalığı halleden Yavuz Selim daha sonra devletin doğu hududundaki, fitne kaynağı İran üzerine yürümüş, 23 Ağustos 1514'te Şah İsmail'i Çaldıran'da perişan ederek, bu hile kaynağına kuvvetli bir şamar vurmuştur  Daha sonra İslâm âlemi ve İslâm âleminin bayraktarlığını yapan Osmanlı devletine karşı düşmanca tavır izleyen Memlüklüler üzerine yürüyen Yavuz, 24 Ağustos 1516'da Mercidabık ve 22 Ocak 1517'de Ridaniye zaferiyle bu devlete son vererek Müslümanlar arasındaki bir sınırı daha ortadan kaldırmıştır  29 Ocak 1516'da son Abbasi halifesi III  Mütevek-kil'alallah'dan halifeliği devralan Yavuz Selim, böylece, "Hâlife-i Müslimin" olarak Devleti n      İslam âleminin mânevi reisliğini de yüklenmiştir  Mukaddes Beldeler; Mekke, Medine ve Kudüs'ü Devletin sınırlarına dahil eden Yavuz Selim kendi tabiriyle "Hâdimü'l Haremeyni'ş-şerîfeyn" sıfatını da almıştır  İçerisinde Peygamber Efendimizin Hırka-i şerifi, kılıcı ve diğer eşyalan bulunan "Mukaddes Emanetleri" de, "Halife-i Müslimîn" sıfatıyla alarak İstanbul'a getirmiştir  "Emânat-ı Mukaddese"nin nakli ve daha sonra Topkapı sarayında hususi yerine yerleştirilmesi esnasında gösterdiği hassasiyet dikkate şayandır  Yavuz Sultan Selim, "Emanât-ı Mukaddese" nin Mısırdan İstanbul'a nakli esnasında yol boyu durmaksızın Kur'an-ı Kerim okutmuş, daha sonra Topkapı sarayında, bu mukaddes emanetler için "Hırka-i Saadet" dairesini yaptırmıştır  Dairenin inşası esnasında geceli gündüzlü bizzat inşaatla ilgilenmiştir  Daha sonra "Hırka-i Şerif dairesinde 24 saat aralıksız Kur'an-ı Kerim okutmuş, bu vazife için 40 hafız tayin etmiştir  Kırkıncı hafız olarak ta bizzat kendisi Kur'an-ı Kerim okumuştur  Yavuz Selim; Hususu hayatındaki sade giyimi ve yaşayışıyle, âlimlere gösterdiği hürmet ve onlara verdiği değerle, İslama bağlılığıyla, Vatanının bekası, milletinin saadeti için çalışmasıyla, harp meydanlarındaki cihangirce davranışlarıyla, usta kumandanlığıyla, ilmiyle, faziletiyle kendinden sonraki nesillere örnek olmuş şanlı büyüğümüzdür  O'nu harp meydanlannda en ön saflarda, yalınnılıç harbederken görür gibi olur, heyecandan titreriz  Şah İsmail üzerine yürürken askerlerin sabatsızlığı karşısında; "Ehl-ü ıyâl" kaydünde olanlara desturdur, gerü karularunun yanıma getsünler! Biz buraya gerü dönmek içün gelmedük! Rahat isteyen bu yola yaraşmaz! Bizi isteyüp yolumuzda can ve baş fidâ idecek yiğitler ölümden havfitmez  Ölümden korkanlar geri dönsün! Düşmanla çarpuşacak merdler benümle gelsün! Eğer içünüzde er yoğ ise ben yalunuz gidenim!" dediğini hatırlayarak sarsılmaz azmi karşısında hayranlık duyarız  Âlime hürmet ederdi Cenk meydanlarının bu namlı cengâverini âlimler yanında halim selim görmekteyiz  Mısır seferinden dönüşte çamurlu bir yolda İbn-i Kemal'in atının ayağından sıçrayan çamurun Padişah'ın kaftanına bulaşması üzerine telaşa kapılan değerli âlime, "Efendim telaş etme  Âlimlerin atlarının ayaklarından sıçrayan çamurlar bizim için şereftir  Padişahlar her zaman âlimlere muhtaçtırlar" dediğini ve daha sonra bu çamurlu kaftanın vefatında sandukası üzerine örtülmesini vasiyyet ettiğini hatırlayıp âlime hürmetin derecesini takdirden âciz kalırız    İlme âşık Yavuz Selim, âlimlere de son derece kıymet vermiştir  Devlet işlerinden arta kalan vaktini âlimlerle sohbet ederek geçirmiştir  Edebiyata meraklı, aynı zamanda "Farsça" divan sahibi bir şairdir  Herhangi bir hususta karar vermeden önce iyice düşünen, ehil kişilere danışan karar verdikten sonra ne pahasına olursa olsun karan tahakkuk ettirmek için çalışan azim sahibi bir padişahtır  Sefere çıkmadan önce, sefere çıkacağı ülkeler hakkında geniş çapta araştırma yaptırması kendisine büyük zaferler kazandırmıştır  Mısır'ın fethinden evvel Müverrih İbn Tağribirdi'nin "Al-Nucûm a-zâhira" adlı eserini Türkçeye tercüme ettirmiştir  Yavuz Sultan Selim 8 yıllık idaresi esnasında devletin hudutlarını Asya, Avrupa ve Afrika'da binlerce kilometrekare genişletmiştir  Vefatı anında Devletin üç kıtada yüz ölçümü; Avrupa'da 1  702  000 km2, Asya'da 1  905  000 km2 Afrika'da 2  950  000 km2 olmak üzere toplam 6  577  000 km2'ye ulaşmıştı    İslâm âleminde birliği temin ettikten sonra, Batıya yönelen Yavuz'un Avrupa üzerine çıktığı sefer-i Hümayun esnasında sırtından çıkan "Şirpençe" çıbanı yüzünden hastalanmış ve Çorlu ile Uğraş nahiyesi arasındaki Sırt köyünde Beka âlemine göçmüştür  Son ânı Vefatından önceki hali, bu şanlı padişahın şahsiyyetini gösteren canlı bir misaldir  Cenab-ı Hakkın huzuruna çıkma anının geldiğini hisseden Yavuz, nedimi Hasan Can'dan Yasin suresini okumasını istemiştir  İlk okuyuşa kendisi de iştirak etmiş, ikinci okuyuşta "Selâmım kavlen min Rabbirrahîm" âyeti okunurken ruhunu Rahmana teslim etmiştir  Son nefesinden önce Hasan Can'ın "Cenab-ı Hakk'la birlikte olmak anının geldiğini" söylemesi üzerine: "Bizi kiminle bilürdün" sözü Yavuz'u fazla tafsilata lüzum kalmadan tanıtan veciz bir cümledir    Vefatını müteakip, şimdiki Yavuz Selim semtinde, Yavuz Selim Camii bahçesinde Kanûnî'nin yaptırdığı türbeye defnedilmiştir  Bu şanlı büyüğümüzü hürmetle yâdedip Cenab-ı Hak'tan rahmet dilerken mevzuu Yahya Kemal'in 16  Asır Türkçesiyle, Yavuz Sultan Selim'in vefatı hakkında yazdığı "RIHLET" şiiriyle noktalayalım  Şöyle diyor Yahya Kemal "Rıhlet" şiirinde: Bir gün çalındı nevbet-i takdir rıhlete Ukbâda yol göründü Huda'dan bu davete Doldukça doldu gözleri eşk-î firak ile Kudretlü pâdişâh veda etti millete Tevhîd maksadıyle geçirmişti ömrünü Refetti ermegaanını dergâh-ı vahdete Ray âtı gölgesinde fedâ-yı hayât eden Ervaha pişdar olarak girdi cennete Yekser riyâz-ı huld-i berin oldu cilvegâh Her cenkten getirdiği binlerce râyete Dîdâr-ı Fahr-ı Âlem'i görmekti gaayesi Gark-ı huşu' çıktı huzûr-ı Risâlete Alnında öptü fahrederek Fahr-ı Kâinat Şâbâş sundu sarfedilen bunca himmete Dîvân-ı Hak'da mağfiret-i Kirdigâr'dan Şâyeste gördü cürm ü günâhın şefaate Dür olmasıyle böyle büyük pâdişâhdan Garkoldu nâs mâtem-i bî-hadd ü gaayete Yer yer misâl-i bîd-i hazân oldu tuğlar Sultan Selim'e girye-künân oldu tuğlar | 
|   | 
|  | 
|  |