Şengül Şirin
|
Hızır-Ölümsüz Kul
Hızır
Ölümsüz kul, insan  Kur'an'da ve Tevrat'ta adı bulunur Birdenbire ortaya çıkarak, birdenbire kaybolması ile ünlüdür Halk inançlarına göre peygamber sayılır, darda kalan insanların yardımına koştuğuna inanılır Ölümsüzlüğü And-reas (idris) efsanesine dayanır Kaçan balığı yakalamak için suya dalan ve böylelikle ölümsüzlüğe kavuşan aşçının öyküsü, yahudilerin kutsal kitabı Yeşua'yla İlya (İlyas), müslü-manlann kutsal kitabında ermiştir
Allah tarafından müslümanlığı korumakla görevlendirilmiştir Kudüs'te oturduğuna inanılan Hızır, istediği anda istediği yerde görülebilir Peygamber bir hadisinde şöyle buyurmuştur "Hızır'a bu adın verilmesinin nedeni, kuru bir yerde post üstünde otururken hemen arkasında yeşil otlar be-lirmesindendir " Kimi anlatımlarda Hz İlyas'la kardeştir, biri karada, öbürü denizde müslümanlann koruyucusudur Kur'an Kehf sûresinin 65 âyetinde ondan bilim öğrettiğimiz kullarımızdan biri diye söz eder 65 âyet ve onu izlemen âyetler şöyle der: "O sırada kullarımızdan öyle birini buldular ki, biz ona kendi esirgeyiciliğimizi eriştirmiştik, kendi katımızdan bir bilim de öğretmiştik Mûsâ ona: Ben de seninle gelsem olmaz mı? diye sordu Oysa senin bana katlanmaya gücün yetmez, dedi Mûsâ, Allah dilerse katlanırım dedi, hiçbir işde de sana karşı durmam O da pekâlâ, dedi, ama sakın ben söz etmedikçe sen bana hiçbir şey sorma Birlikte yola koyuldular Bir gemiye bindiklerinde o kimse gemiyi deldi Mûsâ, ne yapıyorsun? dedi, içindekiler boğulsun diye mi deldin gemiyi? Doğrusu çok korkunç bir iş yaptın Oysa, senin bana katlanmaya gücün yetmez dememişmiy'din? dedi Mûsâ unuttuğunu söyleyerek özür diledi Gene yola koyuldular ve bir oğlan çocuğuyla karşılaştılar O kimse çocuğu hemen öldürdü
Mûsâ dehşetle: Suçsuz bir cana nasıl kıyarsın, and olsun ki bu yaptığın çok ağır bir suçtur Oysa şöyle dedi: Ben sana dememiş miydim, benimle birlikte katlanmaya senin gücün yetmez diye? Mûsâ, bir daha yaparsam benimle arkadaşlık etmekten vazgeçersin, dedi Bunun üzerine kalkıp gittiler Bir kente vardıklarında, yıkılmak üzere bulunan bir duvar gördüler O kimse duvarı hemen onardı Mûsâ dayanamayıp: İsteseydin bu iş için emeğinin karşılığını alabilirdin, dedi Oysa, işte artık senden ayrılmak zorunlu oldu, diye karşılık verdi, şimdi sana katlanmaya gücümün yetmediği bu işlerin içyüzünü bildireyim: O gemi yoksul denizcilerindi, o ülkenin öyle bir Hakaa'nı vardı ki gemileri zorla sahiplerinin ellerinden alıyordu, delik bir gemiyi ise almazdı
Öldürdüğüm o oğlan, inanan kimseler olan ana ve babasını azdırmak ve baştan çıkarmak üzereydi, Allah onun yerine daha iyi bir oğlan verecekti Kentteki duvarsa iki öksüz çocuğundu, altında da babalarının onlara bıraktığı bir gömü (hazine) vardı, esirgeyici olan Allah, o çocukları erginlik çağına gelince gömülerini bizzat çıkarmalarını istiyordu Ben bu işleri kendiliğimden yapmadım İşte katlanmaya gücünün yetmediği işlerin içyüzü budur"
Yorumcular bu âyetlerde sözü edilen o kimseye Al-Hazir (Yeşil) adını verdiler Bu deyim giderek El-Hizr (Yeşillik) biçimine dönüştü Böyle bir kimsenin varlığının gerekçesi de Peygamber Hz Muhammed'in şu hadisinden anlaşılmaktadır Buhari'nin Ubey İbn Ka'b'tan naklettiği bir hadisinde Peygamber şöyle demiştir: "Hazret-i Musa'ya, insanların en bilgini kimdir? diye soruldu O da, benim, karşılığım verdi Tanrı, Allah bilir, demediği için Musa'ya vahyedip onu şöyle azarladı: Denizlerin birleştiği yerde bir kulum vardır ki o senden bilgilidir Allahın sözünü ettiği bu kul Hızır'dır "
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|