Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
organeller, şekilleri

Organeller Ve Şekilleri

Eski 10-21-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Organeller Ve Şekilleri




Organeller Ve Şekilleri

Organellerin şekilleri
Organallerin şekilleri hakkında bilgi

Hücre içerisinde herbiri birbirleriyle etkileşim içerisinde bulunan birçok organel ve bu organellere yardımcı unsurlar vardırFakat bu organeller gerek sayı olarak gerekse yapı olarak hücreden hücreye farklılık gösterebilir

Biz en temel olarak bitki ve hayvan hücresini karşılaştıracağız



Yukardaki şekilde tipik bir hayvan hücresi görülmektedir

Hayvan hücreleri ile bitki hücreleri yapı itibariyle pek fark göstermeselerde organel büyüklükleri, sayıları ve fonksiyonları bakımından farklılık gösterirler

Şekildede görüldüğü gibi Nukleus hücrenin ortasında konumlanmıştırBundan başka hayvan hücrelerinin dış yüzeylerinde çeper yokturÇeper yanlızca bitki hücrelerine mahsus bir yapıdır

Genel olarak bakıldığında hücre içerisinde organellerin oldukça homojen dağıldıkları farkedilebilir



Bitki hücresi hayvan hücresiyle arasındaki fark oldukça belirgindir

Bitki hücresinin en dış tarafında membran'a ilave olarak kalın bir yapıya sahip " Selüloz çeper " görülmektedirÇeper bitki hücresini hem dış ortamlardan korur hemde hücreye sertlik verirBu yüzden bitki hücreleri hayvan hücreleri kadar esnek değildir

Ayrıca bitki hücresinde " Vakuol " oldukça büyüktür

Vakuol esas olarak depo organı olarak iş görür ve yüksek miktarda su içerirMesela fotosentez reaksiyonları sonucunda elde edilen nişasta, karbonhidrat ve diğer besin maddeleri vakuolde depo edilir

Bitki ve hayvan hücreleri arasında organeller dışında biyokimyasal farklarda vardırMesela bitki hücresinde fotosentez için gerekli olan " Klorofil " molekülü mevcutturVe yine bitki hücrelerinde polisakkaritler nişasta halinde depo edilirlerHayvan hücrelerinde ise polisakkaritler " Glikojen " şeklinde depo edilir ve hayvan hücrelerinde klorofil molekülü bulunmazBu yüzden hayvanlar fotosentez yapamazlar

İlk organelimiz " Endoplazmik retikulum "

Endoplazmik retikulum :

Endoplazmik retikulum hücre içerisinde madde iletimini sağlayan boru ağı gibi iş görürHücreyi bir şehir gibi düşünürseniz endoplazmik retikulumuda bu şehrin su borusu şebekesi gibi düşünebilirsiniz

Endoplazmik retikulum hemen hemen tüm hücrelerde bulunurFakat hücreden hücreye yapısal olarak farklılık gösterebilirÖrneğin bazı hücrelerde yassı kese şeklinde olmasına karşın diğer bazı hücrelerde ise tubular (boru şeklinde) bir yapı gösterebilir

Şekildede gördüğünüz gibi endoplazmik retikulumun bir kesiti görülmektedir



Şekilde gösterilen endoplazmik retikulum granüllü bir yapıya sahiptirYani üzerinde
" Ribozomlar " tutunmuş bir vaziyettedirBu tip organellere kısaca GER denir

Endoplazmik retikulumun üzerinde garnül yani " Ribozom " bulunmayan tipleride vardırBöyle organellerede kısaca DER (Düz yüzlü ER) denirBazı hücrelerde DER ile GER yanyana konumlanırlar ve birbirleriyle bağlantılıdırlar

DER ile GER çeşitli hücrelerde farklı olarak oranlanmıştırMesela pankreas ve kan hücrelerinde GER daha baskın bulunurken, adrenal korteks gibi hormon tabiatli sıvı salgılayan bezlerde ise DER daha baskın bulunurBuna karşın DER ve GER ' in eşit oranda yer kapladığı hücrelerde vardırÖrneğin karaciğer hücresi gibi

Hücrenin nasıl ki çevresini kuşatan bir zarı var ise hücre içerisindeki her organelinde çevresini kuşatan kendine özgü bir birim zarı vardırŞekilde endoplazmik retikulumun kıvrımlı yapısı göz önüne alınarak zarların hangi tarafının göründüğü belirtilmiştir

Kahverengi ile boyalı bölge, endoplazmik retikulum zarının dış yüzeyini temsil etmektedir

Yani zarın bu bölgesi, içinde bulunduğu sitoplazmaya bakarken, mor ile boyalı bölge endoplazmik retikulumun iç tarafına yani " Matrix " ' ine bakmaktadır

Üzerinde ribozom bulunan endoplazmik retikulum, ribozom tarafından üretilen proteinleri kendi bünmyesine alırBurada proteinler işlenerek fonksiyonel yapısına kavuşturulurÖrneğin üretilen protein bir enzim haline getirilecekse, protein, endoplazmik retikulum içerisinde işlendikten sonra hücrenin değişik yerlerine transfer edilirBundan ayrı olarak diğer materyaller, iyonlar ve besin maddeleride hücrenin gerekli yerlerine endoplazmik retikulum ile taşınırlar

Organelimiz bundan ayrı olarak şimdi göreceğimiz " Golgi " aygıtına da biyokimyasal materyaller gönderirFakat bunu kanallarla yapmak yerine " Transfer vesikülleri " ile gerçekleştirir

Golgi aygıtı :

Şekli, ardışık olarak sıralanmış keselere benzeyen golgi aygıtı, endoplazmik retikulumla bağlantılı olarak vesikül üretmekle görevli bir organeldir

Golgi aygıtı esas olarak 3 bölgeden oluşurBu organel nukleusa yakın bölgelerde konumlanmış olup nukleusa yönelik olan kısımı " Olgun bölge ", hücre zarı tarafına bakan kısım ise " Oluşma bölgesi " adını alırOrtadaki bölge ise geçiş bölgesidir



Şekilde bir golgi aygıtının kısımları net olaka gözüküyor

En alttaki kısımlar yukarıdaki bölgelere göre daha ince olup " Oluşma bölgesi " ' ni temsil etmektedirYukarıdaki kısımlar ise kenarları kalınlaşmış bir yapıya sahiptir ve "Olgunlaşmış bölgeler " ' i temsil etmektedirlerRibozomlar tarafından üretilen ve endoplazmik retikulumda biriktirilen polipeptidler (proteinler) daha sonra geçiş vesikülleri ile golgi aygıtına ulaşırlar (Şeklin en altındaki serbest vesiküller)

Golgi aygıtına ulaşan polipeptidler, hücre tarafından üretilen polisakkaritlerle (şeker molekülleri) ile etkileşim içerisine girerek golgi aygıtı içerisinde bir seri işleme tabi tutulurBu seri işlemler devam ederken, moleküller golgi aygıtının olgun bölgesine yani şeklin üst bölgesindeki keselere doğru hareket ederlerVe nihayetinde golgi aygıtından kökenlenen bir zar vasıtasıyla sentezlenen salgı veya sindirici enzimler vesikül halinde sitoplazmada serbest olarak yüzmeye başlarlar

Salgı vesikülleri, farklı hücrelerin ürettikleri farklı biyokimyasal özelliklere sahip maddeleri ihtiva ederlerBu biyokimyasal maddeler hormonda olabilir enzimde olabilir

Sindirici enzim içeren vesiküllere ise " Lizozom " adı verilirLizozomların içerdikleri sindirici enzimlerin pH ' ı çok düşüktür ve asidik yapıya sahiptirİçerdikleri bu asidik tabiattaki sıvılarla hücre içerisine alınan besin maddelerini tıpkı midemiz gibi sindirmeye başlarlarLizozomlar aynı zamanda hücre içerisinde fonksiyonlarını yitirmek üzere olan yaşlanmış organelleride bünyelerine alarak eritip yok ederler

" Otoliz " adı verilen hücre intiharlarıda lizozomlar tarafından gerçekleştirilen bir olaydırBir canlı öldükten hücrelerin içerisinde bulunan lizozomların zarları parçalanır ve lizozom içerisindeki asidik enzim serbest hale geçerSerbest hale geçen enzimler bütün hücre organellerine etki ederek onları eritir ve hücreyi yok eder

Ölmüş bir hayvan cesedinin birkaç gün içerisinde çürüyüp kokmasının bir nedenide budur



Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.