Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Kitap Özetleri

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
cezmi, romanının, özeti

Cezmi Romanının Özeti

Eski 10-21-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Cezmi Romanının Özeti




Cezmi Romanının Özeti

Özet

Cezmi yiğit bir sipahi olduğu kadar, bilgin bir şairdir de Yakışıklıdır Ciritte, atlı sporda ustadır Roman İstanbul’da başlar

XVI yüzyıl içinde Avrupalılar, Amerika’nın hemen her tarafına sokularak, o zamana kadar kayıplarda kalmış ve hiç işlenmemiş olan bu yeni dünyanın her çeşit faydalı hazinelerinden hisse almaya başladılar

XVI Yüzyılın üstünlükleri sadece bunlardan da ibaret değildir Yine bu yüzyıl içinde, Büyük Türk Hakanı ve Türk Orduları Başkomutanı Kanuni Sultan Sülayman I Şanlı bayrağımızı, şafaklar içinde doğmuş bir hilal gibi, Viyana’larda, Tebriz’lerde, İspanya ve Hindistan’larda dolaştırarak dünyanın doğusunda, batısında şanla, şerefle dalgalandırıyordu

Kanuni’nin ölümünden sonra başa Yavuz Sultan Selim geçmişti Bunun üzerine İran Safevi Devleti, Türk milletiyle savaş alanında boy ölçüşmeyi kolay sanıyor; birtakım boş hayallere kapılmaktan kendilerini alamıyorlardı İşte o arzuların, o huyların sonucuydu ki, Safevi Devletiyle Osmanlı Devleti birbirine harp ilan etti

Devrin sadrazamı Sokullu Mehmet Paşa, bu savaşı faydasız görüyor ve yapılmasını istemiyordu Daha sonraları devletçe kararlaştırılan İran seferi ve savaşın başlaması, tecavüzün önce düşman tarafından yapıldığı düşüncesine dayandı Ve şuarada burada başlayan Gürcü isyanlarının bastırılacağı söylentisi ortaya atılarak, ordu Üsküdar’a çekildi

Cezmi ise, yüzünde zeka ışıkları, parlayan mert tavırları ve göz alıcı gençliği ile koca bir ordunun içinde en seçkin bir yaratık sayılacak kadar herkesin takdir ve iltifat bakışlarını üzerine çekip duruyordu

İran Hükümeti, Türk ordusunun İstanbul’dan hareketini haber alır almaz, Tokmak Han’I Gürcistan Muhafızlığına tayin eylediği gibi, Tebriz’deki askerine de, Allah Kuli Han komutusunda, Van üzerinden Anadolu!ya hücum emrini vermişti İki ordu Çıldır sahrasında karşılaştı

Osmanlı ordusunun başında Derviş Bey bulunuyordu Derviş Paşa, genç bir kahraman, usta bir binici olduğu kadar da yaradılıştan çok heyecanlı ve hiddetli bir zattı; en küçük bir şeyden hemen parlayıverirdi Düşmanla karşılaştıkları zaman, kükremiş bir aslan kesildi Düşman kendilerinden kat kat fazlaydı;fakat o, aradaki bu sayı farkına hiç önem vermedi; bayrağı altında bulunan üç dört yüz yiğitle koca bir ordunun ta kalbine, en can alacak yerine saldırmakta bir an bilr tereddüt etmedi

Düşmanın kimini yerlere seriyor, kimini çil yavrusu gibi darmadağın ediyordu Fakat ne çare ki saflarımız gittikçe seyrekleşiyordu Buna karşılık düşman askeri ise, mütemadiyen takviye aldığı için, azalmak şöyle dursun, bilakis gittikçe çoğalıyordu İranlılar hücumlarıyla nihayet birliğimizi kuşatmaya muvaffak oldular ve bir hayli askerimizi de şehit ettilerDerviş Paşa bu elverişsiz şartlar altında yılmıyor, yanında sağ kalan bir avuç kahramanla göğüs göğüse, kılıç kılıca bir boğuşma ile düşmanı saatlerce hırpalıyor, hırpalıyordu

Nihayet Tokmak Han tarafından üzerlerine dolgun mevcutlu bir süvari alayıdaha sevk edildi Bu taze kuvvet, şiddetli bir saldırışla Paşa’nın yanında bulunanlardan otuz kadar kahramanı şehit ettikten sonra, topuz ve kılıç darbeleriyle kendisini de atından düşürdüler

Genç ve kahraman Türk komutanı yaya kaldığı halde, tek başına koca bir alayla bir hayli zaman başa çıktı; birbiri ardına üzerine saldıran üç iranlıyı birer kılıçta ikiye böldü İranlılar, şiddetli bir hücum ile Paşa’nın sağ tarafında bulunan birkaç süvarimizi de şehit ettikten sonra, bir okla paşa’nın atını öldürdüler; ikinci bir oklada kendisini yaraladılar

Cezmi bulunduğu yerden paşa’nın düştüğü tehlikeyi görünce, gözlerini kan bürüdü; tüyleri diken diken oldu Adeta kendinden geçmiş denilecek heybetli bir tavırla :

_Paşa yerlerde yatıyor! Dinini, milletini, devletini seven arkamdan gelsin!…

Diyerek kılıcını ağzına, kargısını aline aldı Ferhat Paşa’nın yadigarı olan küheylanın dizginini boynuna attı, başını düşman üzerine çevirdi ve düşmana hücum etti Yanında bulunanlar da kendisiyle birlikte ileri atılmakta bir an bile tereddüt etmediler; komutanlarını kurtarmak için belki rüzgarla yarışabilecek kadar hızlı koştuğu için,Paşa’nın etrafını sarmış bulunan düşman askerlerine herkesten önce o yetişti; birbiri ardınca birkaç düşmanı tepeliyerek paşa’nın hemen yanına vardı ve yere indi

Paşa’yı kendi atına bindirdi Saygı ile üzengisini öptüğü sırada öteki arkadaşları da yanlarına geldiler Atını Paşa’ya verdiği için yaya kalan Cezmi de ani bir hareketle bir İran süvarisinin dizginine sarıldı Fevkalade bir ustalıkla adamı öldürerek altındaki ata atladı ve savaşan arkadaşlarını arasına karıştı

Aradan biraz zaman geçmişti ki, düşman saflarının arkasında siyah bir duman belirdi Tam o sırada bizim askerlerin arkasında da kızıl bir toz bulutu kalktı Öyle ki, bulutun büyüklüğüne ve dehşetine bakılsa, yerler gökler birbirinin üzerine yığılmış geliyor sanılırdı Ordumuza taze kan geliyordu

Özdemiroğlu Osman Paşa kuvvetleri biçare askerlerimizin yardımına koşuyordu Bu kuvvetler düşmanın üzerine yağmur yağarcasına kurşun yağdırıyorlardı Fakat o devrin silahları sudan etkilendikleri için, yağmurun şiddetiyle, on-oniki dakika içinde bütün bütün kullanılamaz hale gelmiş ve iş yine kılıca dayanmıştı O devirde ateşli silahları en iyi kullanan Türklerdi Türklerin ellerindeki ateşli silahler işlemez hale gelince İranlılar çoğunluklarına güvendiler; ordumuza hücum etmeye başladılar

Deviş Paşa çadırına çekilince, Cezmi de hemen savaşa katıldı Gösterdiği kahramanlık ve ustalığa yalnız bizimkiler değil, karşı tarafın kahraman kişilerini bile hayran bıraktı At, silah kullanmakta öyle harikalar gösterdi ki, komutanı Osman Paşa gibi vazifesinden başka birşeyi gözü görmeyen olanca dikketiyle savaşı idare etmekte olan ciddi bir askeri bile vaik vakit adeta tertibatını unutturacak kadar hayranlıkla kendisini seyretmek zorunda bıraktıİranlılar, hava iyice kararınca tabana kuvvet kaçtılar

Savaştan sonra Osman paşa, Derviş Paşa’nın yanına giderek durum değerlendirmesi yaptılar Cezmi’nin kahramanlıklarından bahsettiler ve Cezmi’yi yanlarına çağırttırarak onu ödüllendirdiler

Cezmi’nin savaşta tanıştığı Adil Giray ve kardeşi Gazi Giray bu savaşta esir düşmüşlerdir ve İran sarayına götürülürler Burada Perihan ve Şehriyar Adil Giray’a aşık olurlar Sünni mezhebinde olan Perihan, seviştiği Adil Giray’la, Osmanlı ordusunun da yardımını alarak İran saltanatını ele geçirmek amacındadır Bunu Şehriyar haber alır; taraflar kanlı bir boğuşmaya tutuşurlar Şehriyar, Perihan ve Adil Giray ölürler Cezmi yaralanır ve derviş kılığına girerek güçlükle vatanına döner



Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.