10-19-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Yeşil Çay Ömrü Uzatıyor Mu?
Yeşil çay ömrü uzatıyor mu?
Son on yılda yıldızı parlayan besin destekleri listesine yeşil ve siyah çayda bol miktarda bulunan KATEŞİN’leri de eklemek lazım Kateşinlerin yeşil çayda biraz daha fazla miktarda bulundukları doğru ama –yeşil çayda siyah çayın iki katı kateşin var- siyah çayı yeşil çaydan çok daha fazla tüketen halkımız için ben “geleneksel çay içmeye devam edin, arada bir yeşil çay da içmeyi unutmayın” derim Bir hatırlatma: Sıcak çay ağız ve sindirim sistemi kanserlerine yakalanma riskinizi arttırır, dikkatli olun, çayı çok sıcak içmeyin
Bu listeyi daha da uzatmak mümkün Yani doğada daha onlarca –belki yüzlerce- antioksidan var Mesela sadece flavanoidlerin –ki bilinen en güçlü doğal ilaçlardır- sayısı dört yüzü geçiyor Mesela PROANTOSİYANİDİN’leri (vişne, kiraz), SULFORAFAN’ı (karnabahar, lahana, turp), KUVARSETİN’i (elma, soğan), ALLİSİN’i (sarımsak) bu listeye mutlaka ilave etmemiz lazım Ve bunların hepsini mümkünse doğal kaynaklardan almanın bir yolunu bulmakta fayda var Çünkü doğal yoldan alındıklarında etkinlikleri kesinlikle daha güçlü ve net
Bir de bizim “olmazsa olmaz !” diye tavsiye ettiğimiz vazgeçilmez iki antioksidanımızı da yeniden hatırlatalım Bu ikili Yaşasın Hayat Kliniği tarafından hazırlanan anti-aging planlarının hemen hepsinde –özellikle cilt yaşlanmasını yavaşlatmak söz konusu olduğunda- mutlaka yer alıyor: KoenzimQ10 ve alfa lipoik asit!
“Q10”UN ON PARMAĞINDA ON MARİFET VAR!
Uzmanların söylediklerine göre “Q10” neredeyse her derde deva! Özellikle iyi yaşlanmak isteyenlerin bu destek hakkında bilgi edinmeleri öneriliyor Bu madde araştırmacıların yıllardan beri ilgisini çeken doğal moleküllerden biriydi Bunun birçok nedeni var: En önemli neden yaşam süresinin uzaması Yaşam süresi uzadıkça kanserlere, kalp damar hastalıklarına, bellek problemlerine, hipertansiyon veya kas güçsüzlüklerine yakalanma riski artıyor İşte tam bu noktada devreye koenzimQ10 giriyor; Çünkü bu molekül yaşlanma yolculuğunda bizi bekleyen sürprizlerin çoğu ile mücadelede vücudumuza önemli avantajlar sağlıyor
Belki de bu nedenle son yıllarda batı ülkelerinin çoğunda sağlıklı yaşlanma yolcularının çoğu her sabah kahvaltıdan sonra 100mg’lık bir koenzimQ10 kapsülü almadan sokağa çıkmıyor! 40 yaş sonrasını geçenlerin çoğu bu besin desteğini kullanıyor
KoenzimQ10 doğada o kadar yaygın ki bu “Ubique-evrensel” özelliği onun “Ubiquinone” diye de anılmasına yol açmış Birçok hayvanda ve bitkide bulunuyor En fazla da kırmızı ette, balık ve yumurtada rastlanıyor Yağlı tohumlar, yeşil yapraklı yiyecekler ve meyvelerde de var Bitkisel besinler içinde bu maddeyi en çok bulunduranlar portakal, çilek, karnabahar ve susam tohumu
ENERJİYİ ARTTIRIYOR
KoenzimQ10 hücrelerimiz için vazgeçilmez bir madde Hücrenin enerji üretim merkezleri olarak çalışan mitokondrilerde enerji üretimine katkı sağlıyor Bunu moleküllere elektron taşıyarak başarıyor Sonuçta hücresel enerjinin önemli bir kısmını üreten mitokondriler de ATP üretimine katkı sağlıyor ve üretilen ATP’den enerji elde edilmesine yardımcı oluyor Kısacası hücresel enerji istasyonlarımızın tıkır tıkır işlemesi için bu doğal maddeye çok ihtiyacımız var Miktarı fazlalaştıkça hücrenin enerji üretimi de artıyor Enerjisi yeterli olan bir hücre daha genç kalıyor, daha geç yaşlanıyor, daha uzun yaşıyor
ANTİOKSİDAN GÜCÜ YÜKSEK
KoenzimQ10’nun güçlü bir antioksidan kapasitesi var Hücreleri paslandıran ve yaşlandıran oksitleyici serbest radikallerin zararlarını azaltıyor Eğer vücudunuzun antioksidan savunmasını güçlendirmek, oksidatif hasarı azaltmak istiyorsanız bunun en kolay ve etkili yollarından biri onu koenzimQ10 ile desteklemektir
Bu maddenin kanserden koruyucu özelliği olduğu da belirtiliyor Kanserle savaşa destek olan enzimlerin tamirini kolaylaştırıyor Kanserden korunmak isteyen çoğu insanın 30’lu yaşları takiben bu destekten faydalanmak istemesinin sebebi de budur
TANSİYONU DÜŞÜRÜYOR
KoenzimQ10 düzenli olarak kullanıldığında kan basıncının ayarlanmasını kolaylaştırıyor Tabiî ki bu maddenin tansiyon ilaçlarının yerini tutması söz konusu değil ama besin desteği olarak bu maddeyi kullananlarda kan basıncının ayarı kolaylaşıyor
Diğer taraftan bu desteği düzenli olarak kullananlarda diş eti hastalıklarına daha az rastlandığı, beyin fonksiyonlarının daha iyi korunduğu, bunama ihtimalinin az da olsa azaldığı ileri sürülüyor İlerlemiş kalp yetmezliği durumunda bu desteğin yararlı olabileceğini düşünenler var Kısacası bu mükemmel doğal destek iyi yaşlanmak isteyenler için önemli alternatifler sunuyor İşin güzel tarafı koenzimQ10’un herhangi bir ciddi yan etkisinin de olmaması, son derece güvenli bir doz aralığına sahip olması
CİLDE DE İYİ GELİYOR
Ağız yoluyla alınan veya cilde dışardan uygulanan koenzimQ10’un cilt yaşlanması ile ilgili belirtileri azaltabileceğinin anlaşılması cilt kremi üreticilerinin bu maddeye ilgisi arttırmıştır Birçok ünlü marka, ana maddesini koenzimQ10’un oluşturduğu yaşlanma belirtilerini azaltan cilt ürünlerini piyasaya çoktan verdiler KoenzimQ10’un ağız yoluyla alındığında da cilde faydalı olabileceğini gösteren bulgular var Ama henüz dört dörtlük bir bilimsel çalışma yapılmış değil Bizim gözlemlerimiz de koenzimQ10 desteğinin cilde faydalı olabileceği yönündedir Biz yaşlanma önleyici cilt programına giren hastalarımıza her gün düzenli olarak 100 mg koenzimQ10 almalarını tavsiye ediyoruz Bu desteğin Alfa Lipoik Asit ile birlikte kullanılması halinde yararının daha da artacağına inanıyoruz Alfa Lipoik Asit’i 200 mg civarında almak yeterli oluyor
ALFA LİPOİK ASİT BİLİNEN EN GÜÇLÜ ANTİOKSİDAN!
Alfa Lipoik Asit, C vitamini gibi suda, E vitamini gibi yağda eriyebilen, yani hücrenin hem yağlı hem de sulu bölümlerinde etkili olabilen tek antioksidandır Ayrıca düzenli kullanıldığında A, C ve E vitaminlerinin gücünü de arttırır Alfa Lipoik Asit’in özellikle etkili olduğu dokular cilt ve sinir sistemidir Alfa Lipoik Asit ağızdan alındığında da, cilde dışarıdan uygulandığında da deriye ulaşabilmekte ve orada yoğunlaşıp etkili olabilmektedir Cilde uygulanan Alfa Liopik Asit’in çevresel yaşlanmaya karşı iyi bir savunma oluşturabileceğini gösteren güvenilir klinik ve laboratuvar çalışmaları vardır İsveç Karolinska Üniversitesi’nde yapılan çalışmalar da cilt yoluyla kullanılan Alfa Lipoik Asit’in ciltte gelecekte oluşacak muhtemel hasarları önleyebileceği, kırışıklıkları azaltabileceğini gösteren bulgular elde edilmiştir
Alfa Lipoik Asit’le birlikte kullanıldığında AH3 (asetil hegza peptit) ‘ün etkinliği daha da artmaktadır Argireline olarak da bilinen bu peptit, en güçlü peptitlerden biri olarak kabul edilmektedir Özellikle yüzde 10 argireline de içeren Alfa Lipoik Asit kremleri, cilt yaşlanması ve kırışıklıklarla mücadelede iyi sonuçlar verebiliyor Eğer bu karışıma C vitamini de eklenirse başarı şansı daha da yükseliyor Bizim önerimiz Alfa Lipoik Asit + Peptit + C vitamini içeren karışımların en az 3–6 ay kullanılması ve bu süre içerisinde ağız yoluyla günde 100–300 mg civarında Alfa Lipoik Asit desteğinin de sağlanmasıdır
PROF DR OSMAN MÜFTÜOĞLU
osmanmuftuoglu net
|
|
|