Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ailede, görevler, hak, karşılıklı

Ailede Karşılıklı Hak Ve Görevler

Eski 10-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ailede Karşılıklı Hak Ve Görevler




Ailede Karşılıklı Hak ve Görevler
Hakkında Ailede Karşılıklı Hak ve Görevler




Ailede Karşılıklı Hak ve Görevler

Koca, karısının “Mehr-i Muaccel’ini” zifaftan önce vermek ve nafakasını temin etmek mecburiyetindedir Aksi takdirde kadın; cinsi temastan kaçınabileceği gibi, kocasının izni olmadan evden dışarı çıkabilir(121) Kadın; mehrini aldıktan sonra kocasının meşru emirlerine itaat etmek mecburiyetindedir Bu itaat, şer’i şerifle sınırlıdır Resûl-i Ekrem (sav)’in: “Allahû Teâla’ya isyan hususunda mahlûka itaat yoktur”(122) buyurduğu bilinmektedir Dolayısıyle hem koca, hem karı; Allahû Teâla (cc) ve Resûlü (sav)’nün tekliflerine muhatabtır ve mükelleftir Kadın; kocasının İslâm dinine uymayan tekliflerine ve emirlerine itaatle yükümlü değildir Hayız halinde olmadığı süre içerisinde (Diğer hastalık halleri müstesna) kocasının cinsi isteklerine boyun eğmesi zaruridir(123) Karı-koca arasında; sadakat, emniyet, yardımlaşma, saygı, iffet ve namusu muhafaza gibi güzel hasletlerin bulunması bir vecibedir
Koca; karısına sözle ve fiille güzel muamelede bulunmalıdır Nitekim Kur’an-ı Kerim’de: “Onlarla (kadınlarla) iyi geçinin”(124) hükmü beyan buyurulmuştur Resûl-i Ekrem (sav)’in: “Sizin en hayırlınız, ailesine karşı en hayırlı olanınızdır Ben de aileme karşı en hayırlı olanınızım” Hadis-i Şerifini esas alan Hanefi fûkahası; karşılıklı güzel muamelenin mendub ve müstehab olduğunu beyan etmiştir(125) Karısının rızası olmadan kocanın “Azil”(126) yapması mekruhtur Azil’in mekruh oluşu, İmameyn’e göre; kadının cinsi yönden tatmininde eksiklik meydana getirdiği içindir İmam-ı Azam Ebû Hanife (rh a) ise; hem cinsi yönden tatminsizlik, hem de kadının da çocuk üzerinde hakkı üzerinde durmuştur Dolayısıyla koca; çocuk istemediği gerekçesiyle, karısının izni olmadan “Azil” yapamaz Ancak karısının izniyle “Azil” yapabilir

Kur’an-ı Kerim’de: “Ey Peygamber! Zevcelerine, kızlarına ve mü’minlerin kadınlarına dış elbiselerinden üstlerine giymelerini söyle Bu onların tanınıp ezâ edilmemelerine daha uygundur”(127) hükmü beyan buyurulmuştur Bu ayet-i kerime’de örtünme ile ilgili olarak geçen “Celaib” kelimesi, “Cülbab’ın çoğuludur “Cülbab”; müfessirlerin ittifakına göre; tepeden tırnağa giyilen tek parça elbisedir Nitekim ayet-i kerime’nin nüzûlünden sonra mü’min kadınlar siyah çarşaflara bürünmüşlerdir(128) Yine Kur’an-ı Kerim’de: “Mü’min kadınlara da söyle; gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar, zinetlerini açmasınlar Bunlardan görünen kısmı müstesna Baş örtülerini yakalarının üstüne (Kapayacak surette) koysunlar”(129) hükmü beyan buyurulmuştur İmam-ı Kasani: “Yabancı bir kimse; kendisine namahrem olan yabancı bir kadının bedeninden el ve yüz hariç, hiçbir yerine bakamaz Çünkü, Allahû Teâla (cc) “Mü’min erkeklere söyle; gözlerini harama bakmaktan sakınsınlar” (En Nûr Sûresi: 30) buyurmuştur Ancak meydanda olan zinet yerlerini, yüz ve ellerine bakmaya Allahû Teâla (cc)’nın şu kavliyle müsaade edilmiştir: “Onlardan meydanda olan müstesna” Bu ayetten murad zinet yerleridir Meydana çıkan zinet yerleri ise; yüz ve elleridir Kühül (sürme çekmek) yüzün zineti, yüzük ise elin zinetidir Çünkü kadın alış-veriş ve dünyevi işlerinde yüzünü ve ellerini açmak zorundadır İşlerini ancak onları izhar etmekle başarabilir Öyle ise onları açmakta zaruret vardır Bu, İmam-ı Azam kavlidir”(130) hükmünü beyan ediyor Dürri’l Muhtar’da: “Genç kadının, erkekler arasında yüzünü açması menedilir Fakat bu avret olduğu için değil, fitneden korkulduğu içindir”(131) hükmü kayıtlıdır Dolayısıyla kadın için tesettür “Farz-ı Ayn”dır! Kocası; kadının örtünmesini emrettiği zaman (meşru bir emir olduğu için) itaat etmesi zaruridir
Resûl-i Ekrem (sav)’in: “Herhangi bir kimse; yabancı bir kadının eline dokunmaya bir zaruret olmadığı halde dokunursa, o kimsenin eline kıyamet gününde ateşten bir kor bırakılır”(132) buyurduğu bilinmektedir Dolayısıyle kocanın, karısından başkasına (yani kendisine nikâh düşen başka bir kadına) dokunması haramdır(133) Molla Hüsrev: “Bir erkek, bir kadını tedavi etse, zaruret miktarı o kadının hastalık yerine bakabilir Uygun olan erkek tabibin, tedaviyi başka bir kadına öğretmesidir Çünkü cinsin cinse bakması daha hafiftir Görülmez mi ki! Öldükten sonra kadını kadın yıkar, erkek yıkamaz”(134) buyurmaktadır Sonuç olarak; gerek koca, gerek karı, İslâm? hududlara riayet noktasında titizlik göstermek zorundadırlar
Mehrini almış olan kadın; kocasının evinde oturmaya mecburdur Kocasının izni olmadığı süre içerisinde evden dışarı çıkamaz(135) Ancak muayyen zamanlarda kadının anne ve babasını ziyaret hakkı vardır Bu ziyaret, haftada bir keredir Anne ve babanın dışında kalan diğer akrabalar için ziyaret hakkı, senede bir keredir(136) Bunun dışında kadın; mahremi bulunduğu zaman üzerine “Farz-ı Ayn” olan haccını (kocasının izni olmadan) edâ edebilir! Ancak, nafile hacc ve umre için kocasının izni şarttır Şimdi kadın kocasının izni olmadan “İlim meclisine” devam edebilir mi? sualine cevap arayalım Feteva-ı Hindiyye’de: “Kadının; kocasının izni olmadan ilim meclisine gitmeye hakkı yoktur Kadının ilim cihetinden mühim bir meselesi varsa, kocasına söyler, eğer kocası biliyorsa meseleyi izah eder, bilmiyorsa bir alime sorar ve cevabı karısına getirir Ancak kocası meseleyi bilmez ve bir alime sormazsa; bu durumda kadının (kocasının izni olmasa dahi) o meseleyi sorarak öğrenme hakkı vardır Bir kadının babası kötürüm olsa; kocası da kadını babasına bakmaktan men etse; kadının (Kocasının yasaklarına rağmen) babasına gidip bakmaya hakkı vardır Velev ki babası gayr-i müslim bile olsa”(136) hükmü kayıtlıdır
Kur’an-ı Kerim’de: “(Vakar ile) Evlerinizde oturun Evvelki cahiliyet (devri kadınlarının kırıla-döküle, süslerini göstere göstere) yürüşü gibi yürümeyin”(137) hükmü beyan buyurulmuştur Mü’min kadınlar için asıl olan; evlerinde oturup, çocuklarını İslâm’a göre terbiye etmek ve kocasına hizmet etmektir(138)
Kur’an-ı Kerim’de: “İyi kadınlar itaatli olanlardır Allah kendi haklarını nasıl koruduysa, onlar da öyle göze görünmeyeni (erkeğin namusunu, şerefini) koruyanlardır Şerlerinden, serkeşliklerinden yıldığınız kadınlara gelince; onlara evvela öğüt verin Vazgeçmezlerse (kendilerini) yataklarında yalnız bırakın (Yine vazgeçmezlerse) döğün Size itaat ederlerse, aleyhlerine bir yol aramayın Çünkü Allahû Teâla (cc) yücedir, çok büyüktür”(139) hükmü beyan buyurulmuştur Müfessirler bu ayet-i kerime’de geçen “Nüşûz” kelimesini izah ederken; bir kadının kocasına buğuzla davranmasını, şer’i şerife uygun isteklerini şiddet ve husumetle reddetmesi hadisesi üzerinde durmaktadırlar(140) Resûl-i Ekrem (sav)’in bu gibi durumlarda: “Meşru olan (şer’i şerife uygun) bir hususta size isyan ederlerse, şiddetli olmayan bir şekilde dövün”(141) buyurduğu bilinmektedir
Resûl-i Ekrem (sav)’in: “İki karısı olan kimse kasm’da, o ikisinden birisine meylederse, kıyamet gününde yarısı mail (meyleden eğilmiş) olarak gelir”(142) buyurduğu bilinmektedir Dürri’l Muhtar’da: “Kasm, paylaştırmak demektir “Kısm” ise nasibtir Kasm; zevceler arasında gecelemek, elbise, yiyecek ve sohbet hususunda müsavi taksime ve adalete (yani zulmetmemeye) riayetin vacip olmasıdır Ayet’in zahirine bakılırsa bu farzdır” hükmü kayıtlıdır İbn-i Abidin bu metni şerhederken: “El Muğrib’de şöyle denilmektedir: “Kasm mastardır “Kasame’l kassamû’l male beyne’ş-şürekai” derler ki: “Kassam malı ortaklar arasında paylaştırdı, herkese hissesini verdi” demektir Kadınlar arasında kasmda bunlardandır Yani erkek, onlar arasında gecelemeyi ve benzeri şeyleri taksim eder Misbah’ta hisseye “Kasm” denildiği açıklanmıştır Böylece anlaşılırki, buradaki “Kasm”dan murad; aslında olduğu gibi masdardır Ama ondan “Taksim veya hisse” manaları da kasdedilir Ayetin zahirine bakılırsa bu farzdır Çünkü, Teala Hazretleri’nin “Adalet göstermeyeceğinizden korkarsanız bir kadın yeter” ayet-i kerimesi, kadınlar arasında haksızlık edeceğinden korkarsa bir kadınla yetinmesini emir buyurmaktadır Molla Hüsrev: “Kasm”ı izah ederken: “Kadınlar arasında, onların yanında gecelemede ve sohbette haklarını vermek manasınadır Cima’da (cinsi temasta) değildir Çünkü cim’a (cinsi temas) isteğe dayanır Koca muhabbette (sevgi’de) olduğu gibi, cima’da da eşit muamele edemez Giyilen elbise ve yenilen yemekte (yani nafakada) adalet (eşitlik) vacib olur”(144) hükmünü beyan eder
İslâm dini; bir erkeğin adalete riayet etmesi şartıyla bir, iki, üç veya dört kadınla evlenmesini mübah ilan etmiştir(145) Allahû Teâla (cc) ve Resûl-i Ekrem (sav)’in beyan buyurduğu “Teadaüd-ü Zevcat” konusu günümüzde ulu-orta tenkit edilmektedir(146) Unutulmamalıdır ki; Allah ve Resûlü’nün “Mübah” olduğunu beyan ettiği bir hususu “haram” ilan etmek açık bir isyandır
Kur’an-ı Kerim’i: “Kadınlar arasında adalet (ve eşitliği tatbik) etme hususunda ne kadar hırs gösterseniz asla güç yetiremezsiniz Bari (birine) büsbütün meyledib de ötekini (ne dul, ne kocalı bir durumda) askıda gibi bırakmayın Eğer (nefsinizi) ıslah eder (haksızlıktan) sakınırsanız, şüphe yok ki Allah çok yarlığayıcı, çok esirgeyicidir”(147) hükmü beyan buyurulmuştur Hz Aişe (ranha) validemizden rivayet edildiğine göre, Resûl-i Ekrem (sav) hanımları (annelerimiz) arasında “Kasm”a riayet eder ve: “Allah’ım! Bu benim malik olduğum hususlarda kasm’ımdır Malik olamadığım hususlarda beni hesaba çekme” duasında bulunurdu(148) Dolayısıyla “Kasm”; nikâh sonucu ortaya çıkan bir haktır Erkek; mehir verme hususu başta olmak üzere, hepsini ayrı ayrı evlerde oturtmak, gecelemek hususunda eşitliğe riayet etmek, yiyecek, giyecek ve elinde olan diğer hususlarda adalate riayet etmek, borcundandır(149) Kadın, evlenme anında, üzerine başka bir kadını nikâhlamamasını şart olarak koşabilir
İmam-ı Merginani: “Sefer halinde olan erkek için; hanımları arasında “Kasm” yoktur Erkek sefere çıkarken, hanımlarından dilediğini yanına alabilir Evla olan; hangisi ile sefere çıkacağı hususunda kura çekmesidir Bu durumda kur’a hangisine çıkarsa, onunla sefere gider İmam-ı Şafii (rha) dedi ki; hanımların (Sefere çıkma hususunda) kuraya tabi tutulmaları haklarıdır Zira, rivayet edilmiştir ki; Resûl-i Ekrem (sav) bir sefere çıkmayı murad ettiği zaman, hanımları arasında kura çekerdi” Ancak biz (Hanefi fûkahası) deriz ki; bu onların kalblerini hoş tutmak ve hatırlarını kırmamak içindir Dolayısıyle kura çekmesi müstehab olur Zira kocanın sefere çıkması durumunda, kadının herhangi bir hakkı yoktur Görülmez mi ki! Koca için onlardan hiçbirisini beraberinde götürmeme hakkı mevcuttur”(150) hükmünü beyan eder
Resûl-i Ekrem (sav)’in: “Bir kadını kocasına karşı ifsad eden ve onu isyana sevkeden bizden değildir”(151) buyurduğu bilinmektedir Dolayısıyla karşılıklı hak ve görevlerin ihmal edildiği hallerde dahi; aileyi ayakta tutmaya gayret etmek gerekir Eğer geçimsizlik şiddetlenirse ve kusur kadında olursa; önce nasihat etmek, sonra yatağında yalnız bırakmak ve şiddetli olmayan bir şekilde dövmek tavsiye olunmuştur(152) Bütün bu tedbirlerden sonra netice alınmazsa ne yapılacaktır? Kur’an-ı Kerim’de: “(Eğer karı ile kocanın) Aralarının açılmasından endişeye düşerseniz, o vakit (kendilerine erkeğin) ailesinden bir hakem, (kadının) ailesinden bir hakem gönderin Bunlar barıştırmak isterlerse Allah aralarında (ki dargınlık yerine geçinme) onları (barıştırmaya) muvaffak buyurur Şüphesiz ki Allah hakkı ile bilicidir (Her şeyden) haberdardır”(153) hü,kmü beyan buyurulmuştur Sonuç olarak; erkek ve kadının ailelerinden teşekkül eden hakemler, ailenin durumunu müzakere etme durumundadırlar

Emanet ve Ehliyet



Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.