Prof. Dr. Sinsi
|
Türkçe Kuran Okunur Mu?
Türkçe Kuran Okunur Mu?
Hakkında Türkçe Kuran Okunur Mu?
Biz bu soruya son devrin büyük müfessir, edip ve mütefekkirlerinden Elmalili M Hamdi Yazir`in ifadesiyle cevap verelim:
“TÜRKÇE KUR`AN MI VAR BE HEY SASKIN!” diyor Hamdi Yazir ve söyle devam ediyor:
Kur`an Arapça`dir Çünkü “Biz muhakkak bu kitabi okuyup anlamaniz için Arapça bir Kur`an olarak indirdik ”1 nassiyla açikça belirtilmistir Düsünülmeli ki, Kur`an`i tefsir etmek üzere Peygamberin buyurdugu hadislere bile Kur`an denemez, denirse küfür olur Hülasa, Tercüme, Kur`an`dan mütercimin anlayabildigi kadar bazi seyleri anlatabilirse de gerçek anlamiyla anlatamaz Anlattigi seyler de Kur`an hükmünde ve degerinde olamaz Bununla beraber, sunu da unutmamak gerekir ki, Kur`an anlasilmaz bir kitap degildir Hatta
“Muhakkak biz, bu Kur`an`i düsünüp ibret alinsin diye kolaylastirdik Hiç düsünen var mi?”2 buyuruldugu üzere mânâsini en kolay ve açik bir sekilde anlatan ve zorlamasiz, yapmaciksiz, su gibi akan, nur gibi parlayan apaçik bir kitaptir O, kendisini bütün insanliga duyurmak ve anlatmak için inmis ve duyurmustur
Ancak onun mânâlari tam olarak anlasilip bitirilemez Bir mânâsi meydana çikinca arkasindan bir mânâ daha yüz gösterir Nurunun parlakligi içinde gizlilik ortaya çikar Mü`mine hitap ederken kafire bir korkutma firlatir, kafiri korkuturken mümine bir müjde nüktesini uzatir Halka hitap ederken ileri gelenleri düsündürür Âlime söylerken cahile dinletir Cahile söylerken âlime dokundurur Geçmisten bahsederken gelecegi gösterir Bugünü tasvir ederken yarini anlatir En basit gözlemlerden en yüksek gerçeklere götürür Mü`minlere gaybi (gelecegi) anlatirken, kafirleri simdiki zamandan usandirir Ve bütün bunlari duruma, makama, yere, zamânâ ve konuya göre en uygun, en güzel kelimelerle anlatir Mesela tasin çatlayip su çikardigini anlatirken “yensekku” veyahut “yetesakkaku” demekle yetinmez ve “lema yessekkaku” diyerek çatlayisini, akisin bütün fisirtisini, sakirtisini, takirtisini duyurur Böyle delâletlerle daginik olan lafizlari, hassi, âmmi, müstereki, hakikati, mecazi, sarihi, kinayeyi, zâhiri, nassi, müfesseri, muhkemi, hafiyi, müskili, mücmeli, mütesabihi, ibareyi, isareti, delâleti, iktizayi, mütabakati, tazammunu, iltizami3 gibi birçok yönüyle ayri ayri mânâlari bir yere toplayip anlativerir Sonra bunlari, degisik degerlendirmelerle açiklar
“Bu Kur`an, âyetlerinin hükmü bâki kilinmis ve sonra genis olarak açiklanmis bir kitaptir ”4 Sonra bunlari anlayanlarin anlamayanlara açiklanmasini da vazife kilmistir Bu açiklama vazifesi teblig ve tefsir vazifesini teskil eder Güzel Arapça bilenler de bu tefsir ihtiyacindan kurtulmus olamazlar Tefsir ihtiyacindan dolayidir ki, önce tefsir, Arapça bilenler için Arapça olarak yapilmistir Ve bu teblig ve tefsir vazifesini önce bütün usûlü ile ihtiyaca göre Peygamber (a s m) yapmis ve degisik dillere göre onu nesretmeyi ve herkesin istifadesine sunmayi ümmetine emretmistir 5
Kaynaklar:
1 Yusuf, 12/2
2 Kamer, 54/17
3 Bu istilahlar hakkinda genis malumat için bkz Es-Suyûti, el-Itkan fi Ulûmi`l-Kur`an, C 2 , ss 702-1225
4 Hud, 11/1
5 Elmalili, Hak Dini , I, 6/9 (Sadelestirilmis nüsha)
|