Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular > Sorularla İslamiyet

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
allahın, düzen, işarettir, kainattaki, varlığına

Kainattaki Düzen Allah'ın Varlığına İşarettir

Eski 10-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kainattaki Düzen Allah'ın Varlığına İşarettir




Kainattaki Düzen Allah'ın Varlığına İşarettir
Hakkında Kainattaki Düzen Allah'ın Varlığına İşarettir




Soru
Dogada olup bitenlerin hepsi bilim tarafindan incelenmekte ve (din ile ) akli zincirlenmemis insanlara sunulmaktadir Ör: Kurak yerlerde bazi yilan cinslerinin sindirim sistemi kurumaktadir Yilan ilk besini bulup yediginde sistem tekrar çalismaya baslamaktadir Yine butün kurbagalar buzun içine girer ve donarlar vücut aktiviteleri neredeyse donmustur Ama baharla beraber tekrar hayata geçerler Bunlar dogada her zaman olon milyonlarca çesit olaylardir Neler söylenebilir?

Oturdugunuz yerden söyle bir etrafiniza bakin Bulundugunuz odadaki herseyin "yapilmis" oldugunu göreceksiniz Duvarlar, dösemeler, tavan, oturdugunuz sandalye, elinizde tuttugunuz kitap, masanin üstünde duran bir bardak; sayilamayacak kadar çok detay Tek bir tanesi dahi kendi basina olusup odaniza gelmedi En basit görünen bir hali saçagini bile ugrasip yapan biri vardir; o saçak oraya kendi karariyla, tesadüfen gelip yerlesmemistir

Eline bir kitap alan insan da, onun bir yazar tarafindan belli bir amaç çerçevesinde yazildigini bilir Bu kitabin tesadüfen ortaya çiktigi aklinin ucundan dahi geçmez Ayni sekilde, bir heykele bakan insan, onun bir sanatçi tarafindan yapildigindan hiçbir süphe duymaz Birakin sayisiz sanat eserinin kendi kendine olustugunu düsünmek, üst üste duran iki-üç tuglayi bile mutlaka planli bir hareketle o sekle getiren biri oldugunu kimse inkar etmez Dolayisiyla küçük ya da büyük, düzen olan her yerde, mutlaka bu düzenin bir kurucusunun ve koruyucusunun olmasi gerekir Bir gün birisi çikip, ham demir ve kömürün tesadüfen çeligi, çeligin tesadüfen Eyfel Kulesi'ni olusturdugunu iddia etse, bu kisinin ve ona inananlarin akillarindan süphe edilmez mi?

Dogadaki olaganüstü uyum çiplak gözle dahi açikça görülürken, bu dengenin tesadüfen veya basibos meydana geldigi nasil düsünülebilir? Ayri ayri her noktasinin, Yaratan'in varligini delillendirdigi kainatin, kendi kendine var oldugunu söylemek, olabilecek en mantiksiz iddiadir

Bedenimizden baslayip, akil almaz büyüklükteki evrenin en uç noktalarina kadar var olan dengenin de bir sahibi olmalidir Peki kimdir bu herseyi ince ince düzenleyip meydana getiren Yaratici?

O, evrenin içindeki herhangi bir maddesel varlik olamaz Çünkü O, tüm evrenden önce var olan ve tüm evreni sonradan yaratmis bir irade olmalidir Herseyin kendisinden varlik buldugu, ama kendi varligi ezeli ve ebedi olan Yüce Yaratan

Varligini akil yoluyla buldugumuz Yaratan'i bizlere tanitan dindir O'nun bize din yoluyla ulastirdigi bilgiye göre O, gökleri ve yeri yoktan var eden, Rahman ve Rahim olan Allah'tir

Insanlarin çogu ise bu gerçekten habersiz yasarlar Oysa bu gerçegi kavrayabilecek mantiga sahiptirler Bir manzara resmini gördüklerinde, ilk önce onun kimin tarafindan yapildigini ögrenmek isterler Daha sonra da, sanatçiyi ortaya çikardigi eserden dolayi uzun uzun takdir ederler Fakat baslarini çevirdikleri her yerde o resmin sayisiz gerçegiyle karsilastiklari halde, tüm bu güzelliklerin tek sahibi olan Allah'in varligini gözardi ederler Oysa O'nun varligini anlamak için uzun bir arastirmaya gerek yoktur Öyle ki, insan dogdugu andan itibaren tek bir odada bile yasasa, sadece o odada var olan sayisiz delil Allah'in varligini kavramak için yeterlidir

Insanin sahip oldugu beden, ciltler dolusu ansiklopediye bile sigmayacak kadar çok yaratilis delili ile doludur Vicdan kullanarak sadece birkaç dakika düsünmek bile, Allah'in varligini anlamak için yeterlidir Var olan düzen Allah tarafindan korunmakta ve O'nun tarafindan devam ettirilmektedir

Düsünülmesi gereken yalniz insan bedeni degildir Dünya üzerinde her milimetrekarede, insanin gördügü veya göremedigi bir yasam hüküm sürmektedir Tek hücreli organizmalardan bitkilere, böceklerden deniz hayvanlarina, kuslardan sürüngenlere kadar tüm canlilar, dünya üzerini tamamen kaplamislardir Elinize bir avuç toprak alip incelediginizde, içinde birbirinden tamamen farkli özelliklere sahip çesit çesit canli oldugunu kesfedebilirsiniz Ayni sey soludugunuz hava için de geçerlidir Hatta derinizin üzerinde belki de ismini hiç duymadiginiz canlilar yasam sürmektedirler Tüm canlilarin bagirsaklarinda sindirim yapmalarini saglayan milyonlarca bakteri veya tek hücreli canli yasamaktadir Ayni sekilde dünyadaki hayvan nüfusu, insan nüfusunun kat kat üzerindedir Bir de bunlara bitki dünyasini eklersek; anlariz ki dünya üzerinde hayat olmayan bos bir alan yoktur Milyonlarca kilometrekarelik genis bir alani kaplayan bu canlilarin her birinin kendilerine ait vücut sistemleri, yasantilari, yeryüzündeki dengeye katkilari gibi sayisiz özellikleri vardir Tüm bunlarin sebepsiz, amaçsiz ve tesadüfen var olduklarini iddia etmek ise akla aykiri, saçma bir hezeyandan baska bir sey degildir Zira hiçbir canli kendi karariyla ve çabasiyla yeryüzüne gelmemistir Hiçbir tesadüf de bu kadar kompleks sistemler olusturamaz

Tüm bu delillerin bizi götürdügü nokta ise evrenin belli bir "bilinç" ile hareket ettigidir Peki bu bilincin kaynagi nedir? Elbette evrendeki canli veya cansiz varliklar degildir; uyumu düzenleyen ve düzeni koruyan onlar olamaz Allah'in varligi ve büyüklügü kainattaki sayisiz delille kendini gösterir Aslinda bu açik gerçegi vicdanen kabul etmeyecek olan tek bir insan bile yoktur Ancak Kuran'da da bildirildigi gibi, insanlarin çogu "vicdanlari kabul ettigi halde, zulüm ve büyüklenme dolayisiyla" bunu inkar ederler (Neml Suresi, 14)

Kis uykusuna yatan canlilar dogduklari andan itibaren ilk karsilastiklari kis ayinda, sicakligin düsecegini, yagan kar nedeniyle yiyecek bulamayacaklarini ve bu nedenle ilk kez karsilasacaklari yaz aylari boyunca kilo alarak besin depo etmeleri gerektigini Allah'in ilhami ile bilir ve buna uygun olarak hareket ederler

Kis uykusu, vücut sicakliginin normalin altina (örnegin 380C’den 100C’ye) düstügü ve kalp atisinin yavasladigi (4 saniyede bir kalp atisi gibi) derin bir uyku halidir Bu uyku sirasinda bazi hayvanlar neredeyse ölü gibi görünürler

Kis uykusuna yatan hayvanlarin mucizevi davranislarindan biri, bütün yaz boyunca, sanki kis için bir hazirlik yaptiklarinin bilincindeymis gibi hareket etmeleridir Hazirlik olarak, öncelikle kendi kilolarinin iki kati kadar kilo alirlar Kisin vücutlarinin ne tip zorluklarla karsilasacagini, uzun uyku dönemi boyunca hiçbir sey yemeden canli kalmalari gerektigini hesaplar gibi hareket ederler

Bu uzun uyku sirasinda hayvanin vücut sicakligi neredeyse yari yariya düsmektedir Kalp, karaciger ve diger organlarin çalismasi için az enerji gerekeceginden, solunum ve kalp atislari iyice yavaslar Ancak bazi hayvan türleri zorlu kis kosullarinda bu tedbirlere ragmen, sogukta donma tehlikesi geçirdikleri zaman hemen uyanarak, vücut sicakliklarini artirirlar ve daha sonra tekrar uykuya dalarlar Bu denli detayli islemleri uykusunda gerçeklestiren hayvanlarin, tüm bunlari kendilerinin akletmeleri imkansizdir Bu canlilara, tüm bu hayranlik uyandiran davranislari alemleri yoktan var eden, sonsuz merhamet sahibi Yüce Allah ilham etmektedir

Anne adayi kutup ayisi, kis uykusuna girdigi dönemde hiç enerji harcamamak ve yavrularinin daha iyi beslenmesini saglamak için metabolizmasinin hizini düsürür 7 ay boyunca metabolizmasindaki yagi proteine çevirir ve yavrularinin beslenmesini saglar Bu 7 aylik süre boyunca kendisi hiç beslenmez Kalp atis oranini dakikada 70'den 8'e kadar indirebilir ve metabolizmasini yavaslatir Bu dönemde yemek yemedigi gibi dogal ihtiyaçlarini da karsilamaz Böylelikle yavrularini doguracagi dönemde fazla enerji harcamamis olur

Sibirya boz ayisi sonbaharda vücuduna yag depoladiktan sonra, yuvasina çekilir ve aylarca (4 ila 7 ay) süren bir uyku dönemine girer Ayinin 37 derece olan vücut isisi, kis uykusu sirasinda 5 ila 6 derece azalir Buna ragmen, kalp atisi ve nefes alma ritimleri daha yavaslar Bu nedenle genel metabolizmada yüzde 50 ila yüzde 60'a varan düsüsler gözlenir Ayi, bu devre boyunca yemek-içmek dahil hiçbir hayati fonksiyonunu yerine getirmez Bununla birlikte su kaybi belirtisi de göstermez Çünkü uyku esnasinda kendi yagini (lipitlerini) baslica enerji ve su kaynagi olarak kullanir

Ekim ayindan itibaren havalar sogudukça ve yiyecekler azaldikça kaplumbagalarin bedensel aktiviteleri azalir ve kendilerini korumak için uyku haline geçerler Kalp atislari ve solunumlari da yavaslar Ekim'le Mart arasi kaplumbagalar için kis uykusuyla geçer

Iri köpek baliklari da denizlerdeki pek çok canli gibi planktonlarla beslenirler Kuzey Denizi'nde her Kasim ayinda plankton yogunlugu azaldigi için köpek baliklari besin ararken her zaman harcadiklarindan çok daha fazla enerji harcamak zorunda kalirlar Bu nedenle bir süre sonra güçsüz kaldiklari için yemek aramayi birakip dibe çökerler ve kis uykusuna yatarlar Okyanusun derinliklerinde aylarca hareket etmeden ve hiç beslenmeden yasayabilirler Bu sirada kalpleri sanki çalismiyormus gibi oldukça yavas atar

Burada sadece birkaç tanesine yer verdigimiz kis uykusuna yatan canlilar, Allah'in evrenin her noktasina hakim olan üstün gücünü gösteren delillerden yalnizca bir tanesidir

TOHUMDAKI SIR

Binlerce farkli tür bitki arasindan, herhangi bir portakal agacini ele alalim Agaç, bilindigi gibi topraga atilan bir tohumdan ortaya çikar Tohum küçücük (bir santimetre küp bile etmeyen) bir cisimdir; ama nasil olur bilinmez, o tohumun içinden kisa süre içinde 4-5 metre uzunlugunda ve yüzlerce kilo agirliginda dev bir agaç olusur Tohumun kendisine oranla bu dev boyuttaki agaci yaparken kullanabilecegi tek malzeme ise içine gömülü oldugu topraktir

Peki ama tohum agaç üretmeyi nereden bilir? Nasil olur da topragin içindeki malzemeleri ayristirip ihtiyaç duyduklarini alir ve bir agaç olusturmak için bunlari kullanmayi "akledebilir"? Ürettigi agacin nasil bir sekle ve yapiya sahip olmasi gerektigini nasil tahmin edebilir? Bu son soru özellikle önemlidir Tohumdan herhangi bir tahta parçasi çikmamaktadir çünkü Tohum, içinde damarlar bulunan, topraktaki maddeleri özümsemek için gereken köklere sahip ve üst kismi da dallara ayrilan son derece iyi tasarlanmis bir canli madde üretmektedir Insan bile iyi bir agaç resmi çizmek gerektiginde zorlanir; agacin köklerindeki ve dallarindaki ayrintilari çizmek zor bir istir çünkü Oysa tohum, çizmek söyle dursun, son derece kompleks bir cisim olan agaci topraktaki malzemeleri kullanarak sifirdan üretmektedir

Bu durumda tohumun son derece akilli, hatta bizden de akilli bir varlik oldugu sonucuna variriz Daha dogrusu, tohumun içinde son derece etkileyici bir aklin gizli oldugunu anlariz Peki bu akil ve agacin olusmasi için gerekli bilgi tohuma nereden, nasil gelmistir? Nasil olur da küçücük bir tohum, bir bilgisayar diski gibi bir bilgiyi depolayabilir? Bilgisayar diskleri akil ve bilgi sahibi insanlar tarafindan üretilirler, sahip olduklari bilgiler de yine insanlar tarafindan hazirlanip içlerine yerlestirilir Tohum da böyledir; Allah tarafindan, agaç yapabilecek yetenege sahip olarak yaratilmis, programlanmistir Topraga atilan her tohum, Allah'in ilmi ile kusatilmistir; O'nun ilmi ile büyür Bir ayette bu gerçek söyle haber verilir:

Gaybin anahtarlari O'nun katindadir, O'ndan baska hiç kimse gaybi bilmez Karada ve denizde olanlarin tümünü O bilir, O, bilmeksizin bir yaprak dahi düsmez; yerin karanliklarindaki bir tane, yas ve kuru dista olmamak üzere hepsi (ve hersey) apaçik bir kitaptadir (Enam Suresi, 59)

Tohumu yaratan da, topragin içine düstügünde onu yarip içinden yeni bir bitkiyi çikaran da Allah'tir Bir diger ayette bu konu ile ilgili söyle denir:

Taneyi ve çekirdegi yaran süphesiz Allah'tir O, diriyi ölüden çikarir, ölüyü de diriden çikarir Iste Allah budur Öyleyse nasil oluyor da çevriliyorsunuz? (Enam Suresi, 95)

Ilkokullarda hemen her ögrenciye yaptirilan ünlü bir "deney" vardir: Çocuk, bir tabagin içine pamuk doldurur, bu pamuklari islatir ve aralarina da birkaç tane kuru fasulye ya da nohut tanesi atar Birkaç gün geçer ve pamugun içindeki tohumlarin filizlenmeye basladiklarini görür Bu aslinda son derece sasirtici bir seydir ve çogu çocuk da bu olayi gördüklerinde sasirir Çünkü pamugun içine konulan nohutlar ya da fasulyeler, aylardir ya da yillardir bir çuvalin içinde kuru kuru duran, hiçbir canlilik özelligi göstermeyen cisimlerdir Ama uzun bir zamandir beklemekte olan bu sert cisimleri sulu pamugun içine koyunca birden bire canlanmakta, ortaya taze, yemyesil filizler çikmaktadir Çok açiktir ki, bu tohumlar, uygun ortam bulduklarinda filizlenmeleri için proglamlanmislardir ve ilk firsatta kendilerine verilen bu görevi yerine getirirler "Taneyi ve çekirdegi yaran süphesiz Allah'tir" ayeti, bu harika olayin sirrini açiklamaktadir Bir diger ayette ise söyle denir:

O, gökten su indirendir Bununla herseyin bitkisini bitirdik, ondan bir yesillik çikardik, ondan da birbiri üstüne bindirilmis taneler türetiyoruz Ve hurma agacinin tomurcugundan da yere sarkmis salkimlar, -birbirine benzeyen ve benzemeyen- üzümlerden, zeytinden ve nardan bahçeler (kiliyoruz) Meyvesine, ürün verdiginde ve olgunluga eristiginde bir bakiverin Hiç süphesiz inanacak bir topluluk için bunda gerçekten ayetler vardir (Enam Suresi, 99)

Ayette bizlere, ürün verdiginde ve olgunluga eristiginde Allah'in topraktan çikardigi tohumlarin meyvelerine bakmamiz emredilmektedir Gerçekten de tohumun topraktan çikmasi kadar, meyvenin olusmasi da harika bir olaydir

TOPRAKTAN LEZZETIN ÇIKARILMASI

Tohumun içindeki bilginin, olusturacagi agacin sekil ve yapisini içerdigini söylemistik Bundan daha da ilginç olan, tohumun agacin üretecegi meyvenin bilgilerine de sahip olusudur Meyve ise basli basina bir mucizedir

Meyvenin en can alici özelligi, insanin damagi ve sagligina tam t----- uyuyor olusudur Her meyve kendine has bir lezzete ve kokuya sahiptir Ayrica hepsinin renkleri de son derece estetik ve çekicidir Bunun yanisira her meyve mükemmel bir "ambalaj"la kaplanmistir; mandalina, portakal, ya da muz, hepsi son derece güzel ve soyulmasi kolay ambalajlara sahiptirler

Oysa hiçbir meyve böyle olmak zorunda degildir Örnegin portakal son derece aci olabilirdi Ya da bildigimiz güzel tada sahip olurdu, ama çok kötü bir kokusu olabilirdi Rengi de çamur rengi olabilirdi Oysa her meyve olabilecek en güzel tad ve kokuya sahiptir Isin daha da ilginci, sahip olduklari bu tad ve kokulari topraktan elde ettikleri maddelerle üretiyor olmalaridir Oysa toprak pek iyi kokmaz, tadi ise kötüdür Ancak agaç, bu çamur yigini içinden kendisine gerekli olan maddeleri özümsemekte, bunlari kimyasal islemlerden geçirerek mükemmel tad ve kokular üretmektedir

Burada ikinci bir nokta daha vardir: Agacin iyi koku ve tad ürettigini söylüyoruz, ama aslinda olay daha da karma------ Çünkü "iyi koku" veya "iyi tad" gibi kavramlar insana ait kavramlardir ve agaç kendi basina bir tad ya da kokunun iyi mi yoksa kötü mü oldugunu bilemez Bunu bilmesi için, insanin sahip oldugu estetik kavramlara sahip olmasi gerekmektedir Insanin neden lezzet aldigini, hangi tadi begendigini, nasil bir dil yapisina sahip oldugunu ögrenmesi gerekir Bunlari ögrendikten sonra ise az önce söyledigimiz isi yapacak, yani çamurlarin içinden topladigi maddelerle mükemmel bir kimya olayi gerçeklestirecektir

Agacin inanilmaz yetenegi yalnizca koku, tad ya da renkle de sinirli degildir Bu tahta parçasi, bir de insan vücudunun hangi vitaminlere ihtiyaç duydugunu bilir ve onlari ürettigi meyvenin içine koyar Hatta bu vitamin takviyesinin mevsimlere göre ayarlandigini görürüz: Kis aylarinda ürün veren; portakal, mandalina, greyfurt gibi meyve türleri, yaz meyvelerine göre çok daha fazla C vitamini içerirler Amaç, kisin soguguna karsi insanin ihtiyaci olan C vitamini açigini kapatmaktir

Simdi tüm bunlarin üzerine düsünelim Tüm bunlar nasil ve neden olur? Nasil olur da bir nevi tahta parçasi olan agaç, iyi tad ve koku üretir? Nasil olur da insanin zevklerini, estetik kavramini, vitamin ihtiyaçlarini bilir ve buna göre bir ürün ortaya koyar?

Agacin yaptiklarini yapay bir sekilde elde etmeye çalisirsak, oldukça uzun bir çaba içine girmemiz gerekir Bir kere, agacin ürettigi tadi üretmek mümkün degildir; dünyada topraktan meyve çikaran bir makina henüz icad edilemedi Elde edebilecegimiz tek sey kokudur Gelismis bir laboratuvarda uzun islemler sonucunda bir meyvenin kokusuna ulasabiliriz Nitekim parfümler bu sekilde elde edilir Ancak parfümler de aslinda tümüyle yapay degildirler; tüm parfümler çesitli güzel kokulu bitkilerin özlerinden yararlanilarak yapilir Kisacasi, insanoglu, elindeki tüm akil ve teknolojiye karsin, bitkilerin ya da agaçlarin sahip oldugu güzel koku üretme yetenegine sahip degildir

Dolayisiyla, bir meyve agacinda ya da herhangi bir bitkide, insanoglunun ulasamayacagi kadar yüksek bir akil, bilgi ve teknoloji vardir Bu sasirtici durumun ise tek bir açiklamasi vardir: Agaç, mükemmel ve üstün bir akil, sonsuz bilgi ve yetenege sahip bir Yaratici tarafindan özel olarak tasarlanmistir Amaci insanlara meyve sunmaktir ve bu zor isi tarihin basindan bu yana büyük bir basari ile yerine getirmektedir Kötü bir tadi olan, kahverengi topragin içinden dünyanin en lezzetli ve güzel kokulu yiyeceklerini çikarir Çünkü Allah, onu o is için yaratmistir Kuran'da bu konuda söyle denir:

Ölü toprak kendileri için bir ayettir; biz onu dirilttik, ondan taneler çikarttik, böylelikle ondan yemektedirler Biz, orada hurmaliklardan ve üzüm-baglarindan bahçeler kildik ve içlerinde pinarlar fiskirttik Onun ürünlerinden ve kendi ellerinin yaptiklarindan yemeleri için Yine de sükretmiyorlar mi? (Yasin Suresi, 33-35)

Bir baska ayette ise söyle denir:

Ve gökten mübarek (bereket ve rahmet yüklü) su indirdik; böylece onunla bahçeler ve biçilecek taneler bitirdik Ve birbiri üstüne dizilmis tomurcuk yüklü yüksek hurma agaçlari da Kullara rizik olmak üzere Ve onunla (o suyla) ölü bir sehri dirilttik Iste (ölümden sonra) dirilis de böyledir (Kaf Suresi, 9-11)

Bilindigi gibi, inkarcilar dogadaki tüm canlilari evrim teorisi ile açiklamaya çalisirlar Bir evrimciye nasil olup da agaçlarin böylesine bir akla ve yetenege sahip olduklarini, neden insanlar için besin ürettiklerini sorarsaniz, size yalnizca "tesadüfen böyle olmus" cevabini verecektir Oysa tesadüf bir safsatadan baska bir sey degildir Hiçbir tesadüf insanin lezzet kavramini bilemez, hiçbir tesadüf insanin hosuna giden kokulari üretemez Hiçbir tesadüf insan vücuduna mevsimlere uygun vitamin vermeyi ayarlayamaz

Tesadüfler her zaman hata ve karmasa dogurur Bunu bir örnekle açiklayabiliriz Tesadüfen güzel koku elde etmek için bir deney yaptigimizi düsünelim Büyük bir kabin içine toprak dolduralim Bu topraga dogadaki çesitli "malzeme"lerden eklemeler yapalim; hayvan diskisi, bitki parçaciklari gibi Bunun üzerine de çesitli kimyasal karisimlar dökelim Kabi kapatip bekleyelim Birkaç gün sonra kabi açtiginizda kesinlikle hayatinizda duydugunuz en kötü kokulardan birisiyle karsilasirsiniz Bu deneyin ne kadar farkli versiyonlarini denerseniz deneyin, hep birbirinden kötü kokular elde edersiniz

Güzellik, estetik ve temizlik kendiliginden olusmazlar Ancak bir akil sayesinde olusurlar, özel olarak var edilmeleri gerekir

Bu olayin su yönünü de düsünebiliriz; eger tüm besinler bizim tam istedigimiz gibi olsa, ancak sindirim sistemimiz "tesadüfen" olusmus olsaydi, yine büyük bir sikinti içinde yasayacaktik "Tesadüfen" olusan bir dilin tad alma özelligi olmayacakti ve biz, en lezzetli yiyecegi yemekle tahta kemirmek arasinda hiçbir fark hissedemeyecektik

Tüm yediklerimiz ve onlardan lezzet almamazi saglayan bedenimiz Allah tarafindan özel bir yaratilisla yaratilmistir Allah'in isimlerinden biri "Rezzak", yani rizik verendir ve hepsi ayri birer mükemmellikte yaratilmis olan tüm riziklari bize veren de O'dur Buna karsi insanin ne yapmasi gerektigi Kuran'da söyle belirtilir:

Rabbinizin rizkindan yiyin ve O'na sükredin (Sebe Suresi, 15)
Selam ve dua ile


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.