Prof. Dr. Sinsi
|
Hadisleri Kuranda Arz Etmek Ne Demektir?
Hadisleri Kuranda Arz Etmek Ne Demektir?
Hakkında Hadisleri Kuranda Arz Etmek Ne Demektir?
Hadisleri Kuran'a arz etmek ne demekitr Peygamberimiz “Benden size gelen seyi Allah’in Kitabina arzedin O’na uygunsa ben söylemisimdir Sayet ona uygun degilse ben söylememisimdir ” demis midir? Eger dediyse nasil anlamaliyiz?
1- Arz konusu hakkinda bilgi
Kur'an-i Kerim ve Sünnet’in ayni kaynaga dayandigi ikisinin de vahiy oldugu Hz Peygamber’in hata üzere devam etmeyecegi gibi hususlari göz önünde bulundurdugumuzda, ikisinin de birbirine zit olmayacagi hakikati ortaya çikar Bu sebeple Hz Peygamber’e isnad edilen her seyin Kur'an’i Kerim’e uyup uymadigi meselesi gündeme gelmistir Bazilari, biz rivayet edilen hadislere bakariz, eger Kur'an’a uygunsa aliriz, degilse almayiz, diyor ve bu iddialarina da hem Hz Peygamber (a s ), hem de sahabe (r a) uygulamalarindan deliller getiriyor
Peygamberimize isnad edilen, “Benden size gelen seyi Allah’in Kitabina arzedin O’na uygunsa ben söylemisimdir Sayet ona uygun degilse ben söylememisimdir ”(1) Sözünü esas almislar ve herhangi bir hadisin sihhatine hükmetmek için Kur'an’a uygunlugunu sart kosmuslardir Bu anlamda yapilan ise “arz” denilmistir
Arz fikrinin, Arz hadisine dayanarak, Hz Peygamber’e dayandiranlar oldugu gibi, bu hadisi zindiklarin uydurdugunu dolayisiyla mevzu olup amel edilemeyecegini savunanlarda vardir
Peygamberimiz (a s ) bazi durumlarda bir hükmü söyleyince arkasindan o hükümle ilgili bir ayet okumustur(2) Bu tarz bir uygulama hadislerin Kur'an’a arz edilmesine dayanak kabul edilmistir Arz olayini kabul etmeyenler ise bu rivayetlerin müdrec(3) oldugunu dolayisiyla konuya delil olamayacagini söylerler
Hz Ömer’in, Fatima bnt Kays’in rivayetine “biz unutup unutmadigimi bilmedigimiz bir kadinin sözüyle Allah’in Kitabini ve Resulünün sünnetini terk edemeyiz”(4) sözünü ele alip, sünneti Kur’an’a arz ederdi denilmesini düsünmek gerekiyor Zira, bütün hadislerin yeniden gözden geçirilip Kur'an’a uyanlar alinmali uymayanlar atilmali anlayisi ile Hz Ömer (r a) in bu tavri birbirine zittir Hz Ömer (r a) ilk defa duydugu bir sözü Kur'an ve sünnetin tam----- bakarak degerlendiriyor Arz anlayisini asiriliga görütenler ise sünnetin kaynakligini reddedecek bir uslupla yaklasiyorlar
Bazi hadislerin Kur'an’a arz edilmesini benimseyenlerin gösterdikleri delillerden biri de Hz Aise validemizin bazi uygulamalaridir Zerkesi onun sahabeye olan bazi reddiyelerini bir eserde(5) toplamis, bunlardan bir kaçi söyledir
Ebu Hureyre (r a) in rivayet ettigi “veled-i zina, üç serlinin en serlisidir ” hadisini duyunca, Allah Ebu Hureyre’ye rahmet etsin O hadis bir münafik hakkindadir ki, Resulullah’a çok eziyet ediyordu Onun kim oldugunu sordu, “veled-i zinadir ” dediler O zaman iste böyle buyurdu Yoksa Kur'an; “kimse kimsenin günahini yüklenmez” derken, Resulullah nasil böyle buyurur(6) Yani zina eden kadin ve erkek suçludur Zina mahsulü bir çocugun suçu yoktur
Dikkat edilirse, Hz Aise (r a) önce olayi tashih ediyor yanlis ve anlasildigini ifade ediyor, sonra da Kur’an ile Sünnet’in bütünlügü, ayni kaynaktan geldigi açisindan birbirine zit olmayacagini ifade içinde sünnette gelen hükme uygun bir ayet zikrediyordu
Aise (r a) validemiz sadece sahabeye degil bazen Hz Peygamber (a s m)’a da soruyordu Nitekim, bir defasinda Peygamberimiz (a s m), “Hesaba çekilen kimse mutlaka helak olmustur ” Buyurur Hz Aise (r a) “Allah beni sana feda etsin Ya Resulallah! Allah “Kimin kitabi sagindan verilirse, o kolay bir hesap ile hesaba çekilmistir ”(7) buyurmuyor mu? deyince, Peygamberimiz (a s ) “O, Allah huzurunda olmaktir Kimin hesabi münakasali geçerse, o helak olmustur, buyurarak,(8) konuya açiklik getirir
Bu misal manidardir Hz Aise (r a) kendine ulasan bir rivayeti Kur’an’a arz etmemis, Hz Peygamber’in (a s m) hükmünün Kur’an ile uyumunu anlayamadigi için bunu bizatihi Hz Peygamber’e (a s m) sormustur Bu da bize konunun farkli bir boyutunu gösteriyor Dolayisiyle Sünnet-Kur’an bütünlügünü anlayamayan birinin itirazini, baskasi rahatlikla çözebilir Bu da bize konunun göreceligini gösteren bir husustur
2 Arz ile ilgili görüsler
Hadislerin Kur’an’a arz edilmesi gerekir diyenler ve bu anlayislarina getirdikleri deliller veya arz edilmesi dogru degildir diyenler ve buna getirdikleri deliller bizim açimizdan konumuzu fazla ilgilendirmiyor Bu sebeple delillerin tafsilatina girmeyi lüzumlu görmedigimizden(9), bu konuda alimler arasindaki bazi görüsleri ve uygulamalarini vermeyi daha uygun buluyoruz
Hadisin Kur'an’a arzinin bir usul olarak gelistigi mezhebin, Hanefi Mezhebi oldugu savunulur Ancak mezhebin anlayisini degerlendirmeden pesinen böyle bir hükme varmak bizi yailtabilir Mesela, arz meselesini kabul edenler, sünnet, Kur’an’a aykiri olamayacagindan onun hükmünü de kayitlamayacak ve teblig etmeyecektir Halbuki, Hanefi Mezhebi imami basta olmak üzere(10), sünnetin Kur’an’a göre konumu söyle açiklanir:
a) Sünnet Kur’an’i takviye eder
b) Sünnet Kur'an’i tefsir edip açiklar
c) Sünnet Kur’an’in bir hükmünü tahsis eder (11)
Ancak sünnetin Kur'an’i neshi veya tahsisi için mütevatir veya meshur olmasi lazimdir Kuran’in hükmüne muhalif olan Haberi vahidler ise onun hükmünü degistiremez Iste Hanefilerin sünneti Kur'an’a arz ediyor dedikleri hadisler bu çesit hadislerdir Buna Hanefi usulcüleri manevi inkita diyorlar(12) Su halde Hanefi ulemasi sünnetin Kur'an’i takviye ve tefsirinde bir sinir getirmeksizin hadislerle amel ediyorlar, ancak Kur'an’in hükmünü degistirecek veya tahsis edecek bir hadis olursa bu durumda onun mütevatir veya meshur olmasini sart kosuyorlar(13) Bu açidan hemen Hanefiler de sünneti Kur’an’a arz ediyorlardi, deyip geçmek dogru degildir
Imam Malik de sünnetin üç fonksiysonunu aynen benimser(14) O’na göre haberi vahidler bile bazen Kur’an’in umumunu tahsis eder, mutlakini takyid edebilir Hele Medine Ameli ile desteklenirse daha da kuvvetlilik arzeder Hatta rü’yet ile ilgili hadisleri Kur'an da geçen “O gün bir takim yüzler, Rablerine bakip parlayacaktir” ayetine uygun görerek, söz konusu hadisleri reddedenleri Kur’an’a uymamakla itham etmistir(15) Eger haberi vahidlerin bazi durumlarda Kur’an’a muhalefeti nedeniyle reddedilmesine arz denilirse bu manada bir arzin Imam A’zam ve Imam Malik’te varligini söyleyebiliriz
Hadislerin Kur’an’a arz edilmesini gösteren rivayete mevzu diyen Imam Safi ise(16), sahih hadislerle amel etmenin Allah’in emri oldugunu, böyle bir hadisle amel etmeyenin aklini kaçirmis olacagini belirtir(17) Bu sebeple sünnet, Kur’an’i tefsir ve takyid etmekle beraber, Kur’an’nin bir nas getirmedigi konularinda da müstakil hüküm koyar Sünnetin koydugu hükümler zahiren Kur'an’a muhalif görünse bile bu durum maksadin tayinine delalet eden karinelerin bilinmeyisindendir,(18)der
Imam Safii’nin, Peygamber Efendimiz’in sünnetini, Kur'an’dan anladiklaridir, diye açiklamasi son derece önemlidir Bu sebeple sünnetin Kur'an’a olan zitligini bahane ederek reddetmeyi cahillik saymistir(19)
Ancak bütün bu degerlendirmeleri sahih hadis hakkindadir Sayet hadis saz olursa bu durumda onun Kur'an’a zit olmasi durumda onunla amel edilmez(20) Bu durumda sahih hadislerin Kur'an’a muhalif gibi görünen hükümleri, karineleri bilindigi zaman onlarin birbirine zit olmayacagi anlasilir, ancak rivayet saz ise bu durumda muhalefet dikkate alinarak onunla amel edilmez Öyleyse Imam Safii’nin saz rivayetlerin Kur’an’a ziyade hüküm getirmesi durumunda O’na hükmen arzettigini söyleyebiliriz
Imam Safii gibi düsünen Ahmed b Hanbel’de Kur’anin zahiri ile sünnet reddedilmez Zira Kur’anin manasini ve delaletini sünnet tayin eder Bu yüzden Kur’anin umumuna muhalif diyerek hadis reddedilmez Böyle bir hadis, aslinda Kur'an’i beyan ve tefsir etmistir,(21)der Su halde O’na göre sünnet-Kur’an bir bütündür Görülen muhalefet zahiridir Izah edilebilir Bu sebeple Kur’an’a muhalif bahanesiyle hadis terk edilemez
Sünneti Kur’an a arz bahanesiyle reddetmenin dogru olamayacagini, sünnetin Kur’an’i açikladigi, tefsir ettigi gibi onda bulunmayan bazi hükümler koyabilecegi, bu sebeple zahiri muhalefet sebebiyle hadislerin reddedilmeyecegini, zira her ikisinin de kaynaginin vahiy oldugundan birbirine zit olmayacagini, zahiri zitliklarin ise mutlaka bir izahinin oldugunu söyleyen baska alimler de vardir Ibn Hazm, Ibn Ebi Seybe, Suyuti, Ibn Abdi’l-Berr, Kurtubi, Sevkâni, Sagani, Fettani, Ibnü’l-Arrak, Alilyyü’l-Kâri(22) bunlardan bazilaridir Hususan mevzuat yazarlari, arz rivayetine mevzu diyerek sünnetin Kur’an’a arzedilmesine temelden karsidirlar
Ancak, özellikle saz ve zayif rivayetlerin hükme medar oldugu durumlarda, Kur’an’a ve sahih sünnete arz edilmesini uygun buluyoruz Nitekim yukarida yaptigimiz izahlardan hareketle onlarin da ismen olmasa da fiilen bu ise basvurduklarini görmekteyiz Zaten arz olayina temelden karsi çikan alimlerimizin de kasti bu olsa gerek Onlar, Kur’an’a muhalif bahanesiyle sahih sünnetin terk edilme endisesini dile getirmislerdir, denilebilir
Arz rivayeti mevzu kaynaklarda geçmekle beraber, muteber eserlerde de mevcuttur(23) Bu sebeple kökten atmak yerine belli bir zemine oturtmanin daha faydali olacagini düsünüyoruz Bize göre sahih hadisin sartlarini tasiyan rivayetleri degil de, saz veya zayif rivayetlerin Kur’an’a ziyade getirmesi durumunda fiili bir arz uygulamasinin yapilmasi daha uygun olacaktir Nitekim fakihlerimizin de yaptigi budur
Diger taraftan, hadislerin tamamini, sil bastan Kur’an’a arz edip onun süzgecinden geçirme bahanesiyle bir çok sahih hadisin yok edilmesini de(24) tasvip etmiyoruz Bu bizi sünnetsiz Kur’an anlayisina götürür O zaman Kur’an’in canli tefsiri olan ve Hz Peygamberin hayatini yansitan sünnetin yerini baska anlayis ve sistemlerin doldurmasi kaçinilmaz olacaktir
3 Hz Peygamber’in hayatinin Kur’an’a arzi
Hadislerin Kur’an’a arz edilmesi, bu sebeple de bazi rivayetlerin O’na muariz olmasindan dolayi reddedilmesi ve bunun daha da ileri götürülerek, bütün rivayetlerin Kur’an’in süzgecinden geçirilmesi gerekir anlayisiyla Hz Peygamber (a s ) adina bize intikal eden her seye bir süphe iras edilmesi durumu, dogrudan dogruya bin dört yüz yillik geçmisi itham etmek manasini tasir Basta sahabe olarak bize bu rivayeti nakledenleri bir tarafa itip onlarin yerine kendimizi koymak anl----- gelir
Fakat bununla beraber arz uygulamasinin olup olmadigi tartismalari bir yana, acaba Hz Peygamber (a s ) kendine indirilen Kur’an’i anlayip yorumlama hakkini nasil kullandi Mücerred bir ifade ile ve sadece sorulan suallere ve bazi problemlere cevap vermekle yetinmeli miydi, yoksa Kur’an’i bütün yönleriyle fiili olarak tatbik etmeli miydi
Iste Kur'an ayetleriyle ifade edilen bütün hakikatleri en iyi anlayan ve yasayan olarak Hz Peygamber (a s ), ayni zamanda onu hayata en iyi yansitandi Bu sebeple hadislerin Kur'an’a arz edilmesi hususunu farkli bir cepheden ele alacagiz Hz Peygamber (a s )’in ferdi, ailevi ve içtimai, bütün yönleri ile sergiledigi hayat tarzinin, Kur’an’da zikredilen hususlarin birer açilimi, oradaki çekirdeklerin birer agaç haline getirilmesi gibi görüyoruz
Bu itibarla, hep ayni gözlükten bakmak yerine, Kur’an’i Kerim’e bir de Hz Peygamber’in hayatinin penceresinden bakmanin bize ne gibi sonuçlar getirecegini de bir düsünmek gerekir
Insanlara gönderilen Peygamber’in melek veya cinlerden olmayip insanlardan seçilmesi, elbetteki insaniyetinin geregi hayatin her yönüne isik tutabilmesi ve bütünüyle örnek olabilmesi içindir Kardavi’nin ifadesiyle(25), hayat uzunluk, genislik ve derinlik olarak ele alindiginda bunun disinda bir seyin kalmadigi görülür Uzunluk, dogumdan ölüme hatta ruhlar aleminden ahiret alemlerini; genislik, hayatin bütün yönlerini, evi, çarsiyi, mescidi, yolu, isi, esi, asi, Allah ile olan iliskiyi, kisileri, aileyi, müslimi, gayri- müslim’i hatta insani hayvani, canli, cansiz her seyi ile olan iliskileri, derinlik ise, insanin iç yapisini yani vücut, akil, ruh, sir gibi zahiri ve batini duygulari, söz, amel ve niyeti içine alir Bu açidan insan Peygamber’in (a s ), insani ilgilendiren bütün bu yönleriyle numune ve örnek olmasi icap edecektir Öyleyse Sünnet’i, hayatin bütün yönlerini içine alan genis bir pencereden degerlendirdigimizde Hz Peygamber’in her söz, fiil ve takriri diye ifade etmek yanlis olmayacaktir(26)
Su halde Hz Peygamber (a s )’in hayat tarzi, yasam tarzi ne dersek diyelim, külli olarak hayatin her yönünü Kur’an ayetlerine yeni bir bakis açisiyla arz edelim
Önce Kur'an disinda Hz Peygamber (a s ) hüküm koyabilir mi, meselesine girelim Esasen niyetimiz, sünnetten Kur'an’a gitmek ama bu meseleyi önemine binaen Kur’an ayetinden gelelim
Bütün kanunlar Allah’indir Kainatta koydugu kanunlar, insanda yarattigi kanunlar ve nihayet Kur’an’daki kanunlar Olayi dar çerçevede almiyoruz Genis ve sümullü bir anlayisla degerlendiriyoruz Mesela, Allah, agacin bütün programini çekirdeginde, insani ve hayvani tohumunda veya yumurtasinda yerlestirmis, fakat bunu herkes anlayamiyor Uzmani olanlar da anlar veya anlamaz Hatta her bir cüzünde agaç, olsun insan olsun ayri bir program daha yazarak, her agaç parçasinda veya insan hücresinde de bir agaç ve bir insan dercetmis
Iste Allahü Teala’nin bu kanunu Kur'an ayetlerinde de geçerli olmasi iktiza eder Zaten Kur'an, kainat kitabini okuyan bir eser ve Hz Peygamber (a s ) da o kitabi tefsir eden açiklayan bir muallim degil mi? Bu sebeple, Kur'an ayetlerinde geçen ifadeler birer çekirdek, birer tohum, birer yumurtaysa, Hz Peygamber (a s )’in hayatinin her yönü de onlarin birer açilimi, agaci ve insani yahut ta, birer gülü, çiçegi, gözü, kulagi kalbidir
Simdi, Allah’ü Teala’yi dinleyelim: “  O (Resul) onlara iyiligi emreder, onlari kötülükten nehyeder, onlara iyi ve temiz olan seyleri helal, kötü ve pis olan seyleri de haram kilar   ”(27) “  Allah’in ve Rasülünün haram kildigini haram saymayanlarla   savasin ”(28)
Allah’ü Teala ayetlerde, Hz Peygamber (a s m)’e haram ve helal koyma yetkisi verdigini açikca belirtiyor Hususan ikinci ayette Allah Teala kendi ismi yaninda Hz Peygamber (a s m)in da ismini zikretmesi yapilacak bütün te’villerin yolunu kapatiyor Sayet Allah’in yasakladigi Peygamberin de yasaklamasina sart kilinsa, hasa Resul de beraber olarak yasaklarlarsa diye anlasilsa bu manasiz olur Tersi olsa, Resulün yasakladigini Allah’ta sarahaten yasaklamasi lazim dense bu da anlamsiz olur Su halde her ikisinin haram ve helal koyma yetkisiyle belirtilmesi daha ziyade Hz Peygamberin (a s ) grevine yönelik bir emirdir Bu açidan Hz Peygamberin bütün emir ve yasaklari bu ayetin bir açilimi ve tayyibat olanlari emretmesi, habais olanlari da yasaklamasi demektir
Simdi, Allahü Teala, Hz Peygamber’e en üst seviye olan haram ve helal koyma yetkisi verdigine göre, O’nun (a s ) bunun altindaki vacip mekruh, adab gibi(29) konularda evleviyetle söz sahibi oldugunun açik göstergesidir Nitekim Peygamber Efendimiz (a s m) de “Kur’an’la beraber onun misli verildi”(30) sözüyle kendisine verilen yetkiyi ve dindeki konumunu nazara vermistir
Kur’an’dan Sünnet’e bakacak olursak,
1- Namaz, zekat, oruç, hac gibi Kur’an’da geçen ibadetleri Hz Peygamber (a s ) te’kid eder, beyan ve tefsir eder(31)
2- Umumi hükmü tahsis eder(32)
3- Mutlak hükmü kayitlar(33)
4- Kur’an’da olmayan(34) bir hüküm koyar(35)
Bu izahlari bir çerçevede toplarsak ortaya su sonuç çikar Hz Peygamber (a s ) Allah’in bildirmesiyle, Kur'an’i Kerim’de geçen bütün meseleleri izah etmis, açiklamis, umum ifade edenleri tahsis, mutlak olanlari takyid etmis bunun neticesi olarak da hükümler koymustur
Kur’an’i kerim’in ilk suresi Fatiha’dan bir iki misal vererek konuyu daha da netlestirelim
Mesela Besmele de geçen Allah, lafzai celali Bununla ilgili bütün açiklamalar ya Kur’an’da dir ya da sünnette, Rahman ve Rahim de öyle Fatihanin ilk harfi el-Hamd Hamd nasil yapilir, kisi, namazda, hacda, oruçta; sokakta, evde, iste; yemekte, yatakta, tuvalette vs O’na layik hamd ve sükrü nasil eda edecek, bu çekirdegin açilimi, sünnettir Malik’i yevmiddin Ahiret alemlerine ait bütün bilgiler, inanç esaslari, cenneti, cehennemi, sirati, hesabi kitabi, kabri açiklayan izah eden yine sünnettir Bu açidan bakilinca, Kur’an’da zikredilen her husus, sünnet ile açiklanmis, beyan ve tefsir edilmistir
Farkli bir misal verelim Çocugun yaratilis evrelerini anlatan ayeti, Hz Peygamber’in anlamadigini yalnizca bugünkü bazi insanlarin anlayabildigini söylemek dogru olur mu O zaman anne karnindaki çocugun durumunu bildiren bütün hadisleri reddetmek gerekecektir Halbuki bu ayetlerin açilimini hadislerde görmek daha münasip olacaktir Kadinlarin özel halleri, muamele-i zevciye, kiyametin kopmasi, gelecek ile ilgili bilgilere dair ayetlerde ayni sekilde izni ilahi ile Hz Peygamber tarafindan ümmetine tafsilatli olarak anlatilmistir
Biz bu anlayisla, her ayetin veya hükmün sünnet’e arzedilip orada maksada ulasilacagina kaniyiz
Meseleye bir de Hz Peygamber (a s )’in canibinden bakalim Yani çekirdekten agaca degil de agacin dal, budak, çiçek ve meyvelerinden tutup fidanina, çekirdegine ulasalim
Konumuz itibariyle Hz Peygamber’in, toplumda sergiledigi davranis biçimlerinin, örfle münasebetine baktigimizdan ibadet ve inanç esaslarindan ziyade diger ahvalini ve efalini nazara veren kisimlardan bazi numuneler verecegiz:
Peygamber Efendimizin (a s ) ve hanimlarinin örtünme* hem cinslerinin birbiriyle olan münasebetleri, konusma, yalniz kalma vs gibi hem hususi alemde hem de cemiyet içindeki bütün davranislari ve tavsiyeleri bu konulara taalluk eden ayetlerin serh ve izahidir Hz Peygamber’in o ayetlerden anladiklaridir(36)
O’nun, çocuklara davranislari, onlarin terbiyelerine, çocuklar arasi muameleye, anne baba-çocuk münasebetlerine dair izah ve beyanatlari(37), bu konulara temas eden bazi ayetlerin(38) serh ve izahlaridir
Ayni sekilde komsuluk, ögrenci-ögretmen, gayri müslimler, yetim, fakir, amir-memur, selamlasma, misafir, ziyafet, temizlik, giyim kusam gibi iliskilerde de ilgili ayetlerin birer izahi oldugu söylenebilir(39)
Insani özelliklerden olan ahlakî vasiflarla(40), adetlere gelince bununda numune-i imtisali olarak Hz Peygamberi (a s ) görmekteyiz
Insanda bulunan aklî, sehevî ve gazabî duygularin fitraten sinirlandirilmadigini görmekteyiz Bu sebeple ifrat ve tefritten uzak, istikametli bir sekilde kullanilmasini da bize sünnet ögretmektedir Ayni sekilde hilm, sabir, sükür, adalet, zühd gibi ahlaki faziletlerin “Emr olundugun gibi dosdogru ol,”(41) emrine, “sirat-i mustakimi isteriz,”(42) duasina mazhar olan Peygamberimizin, insaniyetin ve en zirvesinde akli, secaati, hilmi, merhameti kolaylastirmasi, hüsn-ü zanni, gazabi, hatalara karsi tavri, ikazi, davranisi, tevazuu, vakar ve mürüvveti, davete karsi tutumu, ikili münasebetlerde muhatabina tavri, latifeleri, sabir ve sebati, iffeti, cömertligi, edeb ve hayasi, övmesi ve yermesi, kanaati, adaleti, sadakati, emanete riayeti, ahde vefasi, canli cansiz varliklara karsi tutumu(43), bu özelliklerin zikredildigi ayetleri serh ve izah olup ifrat ve tefritten uzak istikametin ne oldugunun göstergeleridir
Insan yaratilis geregi, yemek yiyen, su içen, yürüyen, oturan, uyuyan, beseri ihtiyaçlarini gideren, aglayan, gülen, esneyen, aksiran, bir varliktir Bunlar insanin yaratilisindan gelen fitri davranislaridir Ancak bu davranislarin ne zaman, nasil, ne kadar olacagi Hz Peygamber’in güzel adet ve davranislarinda görülmektedir
Güzel örnegin numunesi olan Hz Peygamber (a s )’in, yürümesi oturmasi, kilik kiyafeti tavri hareketi gibi yönleri, esasen bu gibi hususlara temas eden ayetlerin fiili ve kavli izahlaridir Namaza giderken, kapiyi çalarken, normal yürürken, konusurken, gülerken, yemek yerken, hatta aglarken, esnerken, uykuya geçerken bile insanda bulunan fitri hallerin yapilis tarzlarini, bu gibi adetlere tealluk eden ayeti kerimeleri, beyanlariyla, fiilleriyle göstermislerdir(44)
Hadis kitaplarimizda geçen rivayetlerin sihhati meselesini bir tarafa birakirsak, Hz Peygamber adina gelen bütün rivayetin baglayiciligini bir sonraki kisimda görecegiz Ancak O’nun (a s m) hayatina bakarken ister kendi hayatindan Kur’an’a, isterse Kur’an’dan O’nun hayatina nazar edelim her iki durumda da Hz Peygamber (a s m)’in sergiledigi dini, dünyevi, örfi, beseri ne dersek diyelim hepsi Allah’in Kur’an’da zikrettigi hususlarin birer serhi, beyani ve fiili göstergesidir, diyebiliriz Sanki, “Ya Rabbi senin huzurunda yaptigimiz bütün fiillerimizin ve davranislarimizin o huzura layik biçimi nasildir ” sorusuna verilecek cevap, “Hz Peygamber (a s )’in hayati”dir
Su halde Hz Peygamber’in sözleri, fiilleri, takrirleri, hal ve tavirlari demek olan sünnetin kaynagi, Kur’an’dir Tabiri digerle O’nun Kur’an’dan anladiklari ve bu anlayisinda, Allah tarafindan takrir edilip tasvib edilmesidir, diyebiliriz
Kaynaklar:
(1) Degerlendirme için bkz, Sagani, Ebu’l-Fezail, Mevzuat, Beyrut, 1985, s 76; Aclunî, Kesfu’l-Hafa, I, 86; Heysemi, Mecmau’z-Zevaid, I, 170; Suyuti, Miftah, 16
(2) Örnekler için bkz Buhari, Tefsir, Sure 1,3,4,6; Tirmizi, Sifatu Ehli’l-Cenne, 1; Krs Yildirim Suat, Peygamberimizin Kur’an Tefsiri, Ist , 1983, s 138-147; Çakin, Kamil, Hadislerin Kur’an’a Arz Meselesi, AUIFD XXXIV, Ank, 1993, s 240-243; keles, Arz, s 15 vd
(3) Müdrec; Sened veya metinde aslinda olmayan bir seyin ilavesi demektir Aydinli, Istilah, s 106; Rivayetin degerlendirilmesi için bkz, Çakin, a g m , s 240-243
(4) Ibn Hacer, Feth, IX, 596,603; Çakin, a g m, s 243-245; Krs Keles, Arz, 24
(5) Zerkesi, Bedruddin Ebu Abdillah, el-Icabe li iradi ma Istedrekethü Aise ala’s-Sahabe, Beyrut, 1985
(6) Zerkesi, Icabe, s 119; Bkz, Müsned, II, 311; VI,109
(7) Insikak, 7
(8) Buhari, Tefsiru Insikak, 2; Müsned, VI, 103,206
(9) Bkz Keles, Arz, 69 vd; Apaydin, Yunus, Hanefi Hukukçularinin Hadis Karsisindaki Tavirlarinin Bir Göstergesi Olarak Manevi Inkita Anlayisi”, EÜIFD, s 8, Kayseri, 1992, Çakin, a g m ;
(10) Imam-i A’zam söyle der: Ben Allah’in Kitabini alirim Onda bulamaz isem Rasulullah’in (a s m) sünnetini alirim ” Ibn Hacer, Askalani, Tehzibu’t-Tehzib, Beyrut, ts, X 451
(11) Ebu Zehra, Ebu Hanife, 292-294
(12) Buhari, Kesf, III, 19,29; Bkz, Serahsi, Usul, I,364; Ünal, Imam Ebu Hanife, s 84-88,141; Apaydin, a g m , Subuti kati olan bir metnin, subuti zanni olanla nesh ve tebdil edilemeyecegi anlayisindan bir neticesidir
(13) Bununla beraber bazan haber-i vahidlerin bile Kur’an’a ziyade yaptigi uygulamalari için bkz Ayni, el-Binâye fi Serhi’l-Hidaye, Beyrut, 1988, VI,261-262, 274-381; Ünal, Ebu Hanife, 141-142; Hadisler, için bkz Buhari, Hudud, 13; Müslim, Hudud, 7; Müsned, III, 253
(14) Yani sünnet, Kur’an’i takrir eder, tefsir eder Kur’an da olmayan bir hüküm koyar Sünnet olmadan Kur’an anlasilamaz Ebu Zehra, Imam Malik, 260-267
(15) Bazi durumlarda da haberi vahidlerle Kur’ana muhalefeti dolayisiyle amel etmezdi Ebu Zehra, Imam Malik, 283-86,296; Ayet, Kiyame, 22-23; Imam Malik’in yaklasimi Imam A’zam’in anlayisiyle paralellik arzediyor
(16) Safii, Risale, 80; Buna karsilik, bana Kur’an ve onun bir misli verildi Bende emrederim, nehyederim, mealindeki hadisi zikrederek sünnetin müstakil tesri degerini söyler
(17) Zehebi, Tezkiretü’l-Huffaz, Beyrut, ts, I, 362; Hadis, Cebrail (a s) tarafindan Peygamber Efendimiz’in kalbine ilka edilmistir Bu sebepten Sünnet Kur’an’a muhalif olmaz, Safii, Risale, 76-89
(18) Safii, el-Ümm, Beyrut, ts VII, 273,286; Bkz, Gazali, Mustasfa, I,179
(19) Safii, Risale, 85,103; Kasimi, Kavaid, s 58
(20) Safii, Ümm, VII, 307-308
(21) Ebu Zehra, Ahmed b Hanbel, 239
(22) Sirasiyla bkz Ibn Hazm, Ihkam, I,114-117; Ibn Kayyim, I’lamu’l-Muvakkiin, Beyrut, 1994, II, 220 vd ; Ibn Ebi Seybe, Musannef, Beyrut, 1989, VIII, 363 vd ; Suyuti, Miftah, 2 vd ; Ibn Abdi’l-Berr, Câmi, II, 190; Kurtubi, Tefsir, I, 38; Bazi yazarlarin kanaatleri ve arz meselesine bakisi için krs Akseki, Riyazu’s-Salihin Tercümesi, I, XX-XXI; Ebu Zehv, Mukanetu’s-Sünne, 32-36; Ebu Sehbe, Sünnet, I, 58; Accâc, es-Sünne, 49-50; Sibâi, es-Sünne, 81-83,98-100; Keles, Arz, 90 vd
(23) Bkz Müsned, V, 425; Darakudni, I, 208; Ebu Yusuf, Red, 31; Cessas, Ahkamu’l-Kur’an, Beyrut, 1993, IV, 201; Satibi, Muvafakat, IV, 19; Kasimi, Kur’an’i Anlamak, trc Sezai Özel, Ist, 1990, s 170
(24) Mesela bu maksatla Hilafetin Kureysiligi hadisinin reddiyle ilgili olarak bkz Hatiboglu, Hilafetin Kureysiligi, AUIFD XIII, Ank, 1979; Atay, Öztürkün ve Resit Riza’nin görüsleri için bkz Keles, Arz, 53-58
(25) Kardavi, Sünnet, s 115; Kulaçoglu, Sünnet, s 98
(26) Sünnetin baglayiciligi meselesi ileride izah edileceginden, konunun sadece sünnet-Kur’an bütünlügünde degerlendirilecegi dikkate alinmalidir
(27) A’raf, 157
(28) Tevbe, 29
(29) Kur’an bizzat, tahsisan ve süpheye mahal kalmayacak sekilde Hz Peygamber’in sünnetini (Peygamber, kendini gönderen adina her neki söylediyse onun Ahlak kavrami olarak alinmasi üzerine) Kur’an ile müsavi bir dereceye vazettigine dair, bkz, Hamidullah, Islam Devlet Idaresi, trc Kemal Kusçu, Ist 1963, s 18; Koçkuzu, Haber-i Vahitler, s 107
(30) Ebu Davud, Sünnet, 6
(31) Te’kid için krs Bakara, 43, 183; Ali Imran, 97; Nisa, 29; Hud, 102; Nahl, 44; Buhari, Iman, 1; Müslim, Iman, 19-22; Müsned, V,72; Ibn Mace, Fiten, 22; Mücmeli tefsir için bkz Buhari, Ezan, 18; Edeb, 27; Buyu, 78; Müslim, Müsakat, 81-84; Nesai, Buyu, 50; Darimi, Salat, 42; Müsned, III, 318; Ibn Mace, Ticaret, 48; Müskil açiklamak için bkz Bakara, 187; Tirmizi, Tefsir, 3
(32) Her misarciya pay verilmesini gösteren Nisa, 11 ayetinin, kafire miras yoktur, hadisiyle tahsisi gibi (Müsned, I,49; Ebu Davut, Diyat, 18; Darimi, Feraiz, 41) Evlenmesi yasak olanlar (Nisa 23-24) ayetiyle belirlenmis Bunlarin disindakiler helal kilinmistir Ancak Hz Peygamber, bu umumiligi, kadinin hala ve teyzeyle ayni nikah altinda olamayacagini belirtilerek, tahsis etmistir Bkz Müslim, Nikah, 37-38; Buhari, Nikah, 27
(33) Hirsizin elinin kesilmesini bildiren ayette bir sinir yoktur (Maide, 38) Hadis, çeyrek dinar ve daha fazlasini çalanin elinin kesilecegini belirterek alt siniri çizmistir (Müslim, Hudud, 2-5; Ibn Mace, Hudud, 22; Müsned, VI, 104,249,252
(34) Esasen her uygulama bir hükümdür Sözgelimi namazin rekati, zamani, nasil kilinacagi basta olmak üzere Hz Peygamber’in yaptigi her sey, Kur’an’in farkli anlasilmasi muhtemel hükümlerinin belirleyicisidir Bu itibarla konunun genisligine dikkat çekmek isteriz Kur’an’da asli olmayan bir seyin bulunmadigi dikkate alinirsa, her sünnet bir beyandir, sünnette olan seylerin çogu ayniyle Kur’an’da olmadigina göre bu yönüyle de Hz Peygamber (a s m)in çogu uygulamasi yeni bir hükümdür, denilebilir
(35) Ayetten deliller için bkz Ali Imran, 164; Cuma, 2; Nisa, 59; Ahzab, 36; Nur, 63; Ayrica bkz Buhari, Ilim, 9; Tirmizi, Ilim, 7; Ibn Mace, Mukaddime, 18; Darimi, Mukaddime, 24; Suyuti, Miftah, 19,23,27; Koçkuzu, Haber-i Vahitler, 107-108
* Erkegin erkeklere ve kadinlara, kadinin da kadinlara ve erkeklere karsi örtmeleri lazim gelen yerler ve kadinla konusma adabi hakkinda bkz Buhari, Salat, 69; Nikah, 111; Müslim, Salatu’l-Ideyn, 4; Selam, 8; Adab, 10; Ebu Davud, Libas, 37; Nikah, 44; Tirmizi, Rada, 13; Edeb, 38-40
(36) Ahzab, 6,32,33; Bakara, 235; Nisa, 4; Buhari, Nikah, 3,8,36,50,63,68,79; Müslim, Rada, 16; Nikah, 4,7,12; Tirmizi, Rada, 1; Nikah, 5,38; Ebu Davud, Nikah, 20; kiz isteme, nisan, nikah, dügün, velime, kari koca vazifeleri vs hepsi sünnetle açiklanmistir Cinsel arzunun tatmini, (Ebu Davud, Salat, 367; Buhari, Rikak, 23); Mübaseretin keyfiyeti, hayiz halindeki durumlar gibi gizli umur bile beyan edilmistir
(37) Buhari, Edeb, s 7,18; Isti’zam, 35; Cuma, 11; Nikah, 79; Ebu Davud, Edeb, 66,129; Salat, 25,94-95; Sünnet, 18; Müslim, Itk, 25; Bir, 5; Ibn Mace, Nikah, 28; Edeb, 3; Genis bilgi için bkz Canan, I Hz Peygamberin sünnetinde Terbiye, Ank, 1980, D I B
(38) Kehf, 46; Isra, 6; Furkan, 74; Ali Imran, 159; Maide, 8; Sua’ra, 49; Nahl, 58-59; Tahrim, 6
(39) Bu konularla ilgili genis bilgi için bkz Duman, Adab
(40) Hz Peygamber’in (a s m) ahlaki nasildi sorusuna Hz Aise validemiz, “O’nun ahlaki tamamen Kur’an idi” demistir (Ebu Davud, II, 56) Yani, Kur’anin emrettigi mehani ahlaki en güzel sekilde gösteriyordu, demektir
(41) Hud, 112
(42) Fatiha,
(43) Bkz Buhari, Iman, 30; Bedu’l-Halk, 6; Edeb, 27; Cihad, 50; Nikah, 1; Tirmizi, Edeb Kitabi; Ebu Davud, Edeb Kitabi, Kadi Iyaz, es-Sifa, bi Ta’rifi Hukuki’l-Mustafa, Dimesk, ts I,140-210; II, 330-341; Dihlevi, Hucce, II, 80 vd; Gazali, Ihya, III, 50 vd; Nedvi, Süleyman, Konferanslar, trc Osman Keskioglu, DIB 1957; Buhari, el-Edebü’l-Müfred; Abdurrahman A’zam, Rasulü Ekremin Örnek Ahlaki, trc Hayrettin Karaman, Ist, 1975; Bayraktar, Semail; Yardim, Semail; Canan, Terbiye
(44) Mesela, sagdan veya soldan baslama ile ilgili davranislari (Beled, 13-18; Vakia, 27-38; Bakara, 115; Insikak, 7-8; Hakka 19-21 yürüme tarzlari; Furkan, 63; Lokman, 18-19); gibi ayetlerin serh ve izahlaridir
|