Prof. Dr. Sinsi
|
Gönül Bahçesinin Nadide Gülü | Vefa
Vefâ, gönül bahçelerinde yetişen bir güldür Vefâlı insanlar duygu, düşünce ve tasavvurda aynı şeyleri gül güzelliğiyle paylaşan kişilerdir Kin, nefret ve kıskançlık gibi duygular vefâkâr gönüllerde kendilerine yer bulamaz O gül ki, sevgi suyuyla beslenir, dalları yeni goncalar açar, güzelliklerle süslenir
Vefâyı şiar edinenler, konuşurken doğru söyler, verdiği sözde durur, ettiği yeminlerde vefâlı olur
Kur'ân-ı Kerim'de, Yüce Allah (c c ), kendisinin vefâlı olduğunu dile getirdiği gibi, vefâyı başta peygamberler olmak üzere seçkin kişilerin özelliklerinden ve insanlığın temel iyiliklerinden biri olarak zikreder
Ahlâkî olgunluğun evveli vefâ ve doğruluktur Güzel ahlâkı tamamlamak üzere gönderilen sevgili Peygamberimizin en mümeyyiz özelliklerinden ikisi doğru ve ahde vefâlı oluşudur Bu özellikleri dolayısıyla kendisine, güvenilir Muhammed anlamında Muhammedü'l-emin denilmiştir Rabbinden, dinini aleni tebliğ emrini aldığında, Kureyşlileri Safa tepesinin eteğine toplamış ve asıl tebliğini yapmadan önce; "Size şu tepenin arkasından bir ordunun geldiğini söylesem inanır mısınız" diye sordu Kureyşliler; "Evet inanırız, çünkü sen doğru söylersin, güvenilir birisin" karşılığını verdiler Çünkü onu böyle tanımışlardı Allah Resûlu, bizim de verdiği sözü tutan, konuştuğu zaman yalan söylemeyen birisi olmamızı istemiştir
Vefâ, dostlar arasında arkadaşlar arasında olmazsa olmaz özelliklerdendir; insanları birbirine bağlayan, aralarındaki sevgi bağını kuvvetlendiren yüce bir duygudur Vefâ, insanların birbirlerine olan borcudur Vefâsız insanlar ise borcunu ödemekten kaçınan, dürüst olmayan insanlara benzer
Bir Müslümanda bulunması gereken güzel huylardan biri olan vefâkârlığın zıddı nankörlük olup, iyiliğin değerinin bilinmemesi veya iyiliğe kötülükle karşılık verilmesidir Vefâsızlık, teşekkürsüzlük demektir Aynı zamanda vefâsızlık, bir şeyi yapmaya söz verdiği hâlde sözünde durmamaktır
Bir gönül ehli şöyle diyor:
Vefâdar ol vefâ güzel bir meziyettir
Vefâsızlık âşinâya pek eziyettir
Peygamberimizin bir adı da el-Vâfî'dir el-Vâfî, sözünde duran, sözünün eri olan, vefâkâr, mükemmel ahlak sahibi demektir Aynı anlamda ona el-Vefî de denmiştir Hayat örneğimiz olan Hz Peygamber (s a v), sözünde durma konusunda en güzel örnekleri bizlere sunmuş, ümmeti olarak bizlerin de vefâlı kimseler olmamızı istemiştir Güvenilir olan ve güven veren Peygambere yaraşır ümmet olabilmek, onun gibi emîn kimseler olmakla mümkündür Vefâkâr peygambere layık ümmet olmak da vefâkâr insan olmakla mümkündür
Hz Ebû Bekir (r a)'in İslâm tarihindeki vefâkârlığını ve yüceliğini bir şiirinde Hassan b Sabit (r a) şu şekilde terennüm etmektedir:
Eğer sâdık bir dostu anıp üzüleceksen,
Kardeşin Ebû Bekir'i hatırla güzel işleriyle
O, Peygamberden sonra en iyisiydi yaratıkların,
Ve en âdili, günahtan en sakınan,
O, omuzladığı dâvâya en vefâkâr,
O Peygamberi doğrulayan ilk insan
O, en tehlikeli anda Muhammed'e yâr
Düşmanlar dağı çepeçevre sarıp tırmandığında,
İkinin ikincisiydi, yüksek mağarada
Ondaki Resûl aşkını görünce bildiler,
Hiç kimse denk olamazdı bu kahramana
Vefâkâr mü'min, her zaman ve her şartta sözünde duran, verdiği sözün gereğini yerine getiren kimsedir Gerçek mü'min, başta Allah ve peygamberine karşı sorumluluklarını yerine getirir Ardından insanlara verdiği sözleri yerine getirir Söz verirken, bunun bir yükümlülük olduğunu bilir ve yerine getir(e)meyeceği sözleri vermez Zira sözünde durmanın, ahde vefâ göstermenin dünya ve âhiret kazanımları çok büyüktür
Musa Tektaş
|