![]() |
Osmanlı Ordusu'nun Harp Nizamı |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Osmanlı Ordusu'nun Harp NizamıOsmanlı Ordusu'nun Harp Nizamı Aşağıdaki yazı, bu konuda şimdiye kadar rastladığım tüm bilgilendirmeler arasında en detaylısı olarak gözüme çarptı ![]() ![]() ![]() OSMANLI ORDUSUNUN HARP NİZAMI Osmanlı ordusu daha evvelki İslam orduları gibi merkez, sağ kol ve sol kol olarak üç kısım olup, bunların önlerinde kademeli pişdar yani öncü kuvvetleri ve gerilerinde de ağırlıklarla dümdar denilen ardcılar bulunurlar ![]() Osmanlı ordusu akıncı veya tatar kuvvetleri hariç olarak düşman arazisinde yürürken veya muharebe halinde iken ön tarafı bir miktar açık bir hilal veya nal şeklinde idi; bu hilal veya kıskacın içine düşmek kurtarılması pek müşkül bir tehlike teşkil ederdi ![]() ![]() Ordu düşman arazisinde veya düşmanla temas edilmesi yaklaştığı zamanda en önde ve kısm-ı küllîden(ana kısım) iki günlük mesafede akıncı ya da hafif süvari kuvetleri giderdi; akıncı teşkilatı kalktıktan sonra ise bu vazifeyi Kırım Hanı'nın kuvvetleri görmüştü ![]() ![]() Akıncıların gerisinde ve kısm-ı küllîyeden bir günlük mesafede yol açmak, köprüleri tamir etmek ve kazıklar çakarak güzergahı göstermek üzere kazmacılar vazife görürlerdi; bunların arkasında da evvelce merkez ordusuna mensup Azab kuvvetleri yani yani hafif piyadeler geliyorlardı; Azab teşkilatı kaldırılınca onun yerini tutmak üzere çarhacı denilen pişdar kuvvetleri tayin edilmişti; tabii karakol müfrezeleri de vardı ![]() Ordunun bu ön tertibatının arkasında kısm-ı küllî gelmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() Hilal şeklinde olan kısm-ı küllînin önünde yukarıda söylediğimiz gibi hafif piyade kuvvetlerinden müteşekkil Azab kuvvetleri vardı ![]() ![]() Osmanlı Padişahı veya serdar-ı ekrem olan vezir-i âzam muharebe devam ederken at üzerinde ve muharebe olmuyorsa kırmızı renkli çadırında ve bu hilalin tam ortasında bulunurdu ![]() ![]() ![]() ![]() Hükümdar ve serdar-ı ekremin sağ ve sol taraflarında solaklar ve ön taraflarında emirleri tebliğe memur çavuşlar ve bunların önlerinde müteferrikalar bulunurlardı; yürüyüşte de bunların vaziyeti böyle idi ![]() ![]() ![]() ![]() Yeniçeri çorbacıları(yani bölük komutanları) at üzerinde bulunup yeniçeri ağası da yine at üzerinde ve yeniçerilerin arasındaki muayyen mevkiinde dururdu; bunların bir menzilde ikametleri esnasında çadırları da aynı tertip üzere kurulurdu ![]() Yaya olan yeniçerilerin beyzî dairesinin dışında olanları muhafaza için sağ ve sol taraflarda kapukulu süvarileri vardı; bunlardan sipah ile sağ ulûfeciler ve sağ garibler sağda, silahdarlar ile sol ulûfeciler ve sol garibler solda yer alırdı ![]() ![]() ![]() Muharebe esnasında ordu merkezinde bulunan padişah veya serdar-ı ekrem olan vezir-i âzam, bir kaledeki gibi sıkı muhafaza altında olup, buraya girmek imkan haricinde denecek kadar zordu; yalnız Eğri Seferi'nde ordunun bu merkez kısmı büyük tehlike altına düşmüş olup ona da sebep sağ koldaki Rumeli Beylerbeyi Hasan Paşa kuvvetlerinin düşman tarafından geri atılmış olmasıdır ![]() ![]() Merkez ordusunun arkasında ağırlıklar ile bunların muhafızı olan orducular(orducu esnafı) ve erzak, mühimmat vesaire bulunurdu ![]() Harp esnasında askerin gerilemesine ve kaçmasına meydan vermemek için ordu etrafında ve hariçte elleri topuzlu bir çok süvari çavuşları vardı; bunlar firarileri geri döndürürlerdi ![]() Bazı kereler istisnaen vaziyetin icabına göre bu umumi kaide hilafına da tertibat alınırdı; mesela Mohaç Muharebesi'nde böyle cenah tertibatı yapılmayarak Bosna Beyi ve II ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ********* Osmanlı ordusunun gerek intizamı muhafaza ettiği devirlerde ve gerek iyi kumandanların emri altında bulundukları sonraki asırlarda sefere giderken veya avdet ederken geçtikleri yerlerde bir intizam dahilinde hareket ettiklerini, halka en ufak bir fena muamelede bulunmadıklarını ecnebiler bile beyan etmektedirler ![]() Köprülüzade Fazıl Ahmed Paşa'nın kumandasındaki ordunun 1665 senesinde Avusturya seferinden İstanbul'a dönüşünde orduda bizzat bulunmuş olan İngiltere'nin İstanbul sefareti memurlarından Riko(Ricaut) meşhur eserinde şunları yazmaktadır: "Harp zamanında içkiden perhiz halinde bulunmak onların askerlerini mutî(itaatkar), müteyakkız ve kanaatkar bulunduruyor; bu perhiz sayesindedir ki onların ordugahında ne gürültüye ne de nizâ(uyumsuzluk) ve fesada tesadüf olunur; Osmanlı ordusu hareket halinde iken geçtikleri yerlerdeki ahalinin yağmaya uğraması, kız ve kadınlarına tecavüz ve taarruz edilmesi gibi ahvaldan şikayet edildiği vâki değildir; askerler ahaliye ednâ(en az) mertebede kötülükte bulunmazlar; askerler elde etmek istedikleri eşyayı pazarlık ederek ve bedelini peşin olarak vererek satın alırlar; bence bu adalet ve hakkaniyet halidir ki Türkler'in tertibat ve muvaffakiyatına sebep olmakta ve imparatorlukları büyümektedir; şarap istimali(kullanımı) öyle şiddetle memnuiyet(yasak) altındadır ki ordu hareket etmezden bir kaç gün evvel müteaddit(çok sayıda) zabitler yola çıkarılır ve ordunun güzergahında bulunan bütün meyhaneler kapatılır ve şarap satanların idam olunacakaları boru sesleri ile ilan olunur ![]() ![]() Kaynak: Osmanlı Devlet Teşkilatından Kapıkulu Ocakları, Cilt 2, Türk Tarih Kurumu Basımevi 1988 |
![]() |
![]() |
|