07-09-2009
|
#1
|
KRDNZ
|
I. Mahmut Diri Diri Mi Gömülmüştü?
Doktor raporuyla tahttan indirilmek istendi; komaya girince hemen defnedildi Ertesi gün saraya, 'mezardan feryatlar geldiği' haberini ulaştıran kişiyi ise bir daha gören olmadı!
Doç Dr Erhan Afyoncu, oldukça önemli tarihi bir vesikayı keşfetmiş ve ünlü tarihçi İsmail Hakkı Uzunçarşılı'nın Topkapı Sarayı Osmanlı Arşivi'ndeki belgeyi Belleten Dergisi'nde yayınladığını tarih meraklılarına hatırlatmıştı İsteyen belgenin aslını da görme şansına sahipti
Ancak dün görüldü ki Türkiye'de tarihi olayların bilinen yüzü ile bilim ahlakı çerçevesinde derlenen belgeler ışığında yazılan tarih oldukça farklı ve bu herkesi memnun eden sonuçlar ortaya çıkartmıyor Marmara Üniversitesi öğretim üyesi Erhan Afyoncu'nun blimsel verilere dayanarak popüler dille herkesin anlayabileceği üslupta yazdığı son kitabındaki ilginç belgeyi fark eden arkadaşımız Yaşar İliksiz'in söyleşisi bu açıdan bir hayli ses getirdi İktidar hırsı uğruna Hz Peygamber'in dolaylı övgüsüne mazhar olmuş bir Sultan'ın naaşının kokutulmuş olması, sayın Afyoncu'nun deyimi ile "öyle böyle bir utanç" değildi
Tam Yerine Rast Geldi!
İşte tam da o hengamenin ortasında, Kitap Dünyası ekibimiz , ünlü gazeteci yazar Avni Özgürel'in son kitabının tanıtımını nasıl yapmak gerektiğine karar vermeye çalışıyordu
Konu iktidardı ve sayın Avni Özgürel, yine güncel bir sorunu masaya yatırırken engin tarihi bilgisini konuşturuyordu kitabında Ekibimiz de "madem ki konu iktidar ve madem ki Osmanlı Tarihi'nin tartışılmaya ihtiyacı var, bu kitabın tanıtımı en iyi bu makele üzerinden yapılır" diyerek, kitaptan sizlere; "I Mahmut ölmeden mi gömüldü?' başlıklı bölümü göz kirası olarak seçip sunmayı uygun buldu
I Mahmut Ölmeden mi Gömüldü?
Mahmut tahta Patrona Halil İsyanı sonrası asilerin Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'nın kellesini almakla yetinmeyip amcası III Ahmet'i de padişahlıktan feragat etmeye zorlanmaları sonucu çıktı Asilerden hayatına kastedilmeyeceğine dair yemin isteyip alan III Ahmet huzuruna çağırdığı yeğenine "Oğlum işte benim akıbetim Devleti ehliyetsiz vezirlerin eline bırakma " diyerek saltanatı devretmişti (1 Ekim 1730)
Şiirlerinde Sebkati (ilerlemeci) mahlasını kullanan Sultan Mahmut'un hükümdarlığının ilk ayını Patrona ve hempasını ortadan kaldırmak için plan yaparak geçirdiği biliniyor Sonunda "vezirlik" payesi yanında Rumeli Beylerbeyiliği'ne getirileceği vaadiyle huzura çağrılan şehir eşkıyası daima birlikte hareket ettiği 900 muhafızını dışarıda bırakıp sadece iki yardımcısıyla Topkapı Sarayı'ndan içeri girdiğinde yakalanıp ortadan kaldırılabildi Ay sonunda, hamamcı taifesi ve hapishane kaçkınlarının Patrona'nın kanını gütme iddiasıyla başlattıkları ayaklanmayı ise padişah fırsat bildi; bu kez Yeniçeri'ye de güvenmeyip Sancak-ı Şerifi sarayın önüne çıkarttı ve halkı serseri takımına karşı savaşa çağırdı
Son Parlak Devir
Sonuç: on beş bin başıboş erkek bir gecede linç edildi
24 yıl tahtta kalan I Mahmut'un saltanat dönemi için "son parlak devir" demek abartı olmaz Belgrat, Sırbistan ve Eflak onun hükümdarlığında geri alındı, Rusya'nın Kırım üzerindeki baskısı kaldırıldı ve o yıllarda Asya'nın tek hâkimi sayılan Türkmen Fatihi Nadir Şah'la Osmanlı'nın doğu hudutlarını güvence altına alan anlaşma imzalandı
Zorunluluk olmadıkça savaşı gereksiz gören I Mahmut, Avusturya İmparatoru VI Charles öldüğünde onun yerine geçen kızı Marie Theresa'nın hükümdarlığına itiraz ederek yeni bir paylaşım savaşı başlatmak isteyen Avrupa hükümdarlarına Nasihatnameler gönderen, harbin yol açacağı zararları anlatarak onları insan haklarına saygı göstermeye çağıran bir padişahtı
Tahta geçtiğinde 35 yaşında olan I Mahmut yirmi dört yıl süren saltanatının son iki senesini hasta yatağında geçirdi dersek yeridir Rahatsızlığı günümüz tıp dilinde varis dediğimiz damar hastalığı ile başladı, ardından şiddetli kanamalar geçirmesine neden olan basur problemi başladı Modern tıbbın ilaçlar dışında sadece perhizle dahi kontrol altına alabildiği sıkıntılar o dönem bilinmediği için saray tabiplerinin kan almaya ya da türlü kremlerle damarların büzülmesini sağlayarak tedavi etmeye dayalı metotları etkili olmadı Günden güne takatten düşen ve yürümekte zorlanan padişah sonunda yatağa mahkûm oldu
Bu dönemde 55 yaşında olan ve tahta çıkmak için yanıp tutuşan kardeşi Osman'ın Yeniçeri Ağaları ve vezirlerle görüşüp ülkenin başında onca gaile varken saltanat makamının mefluç halde olmasının kabul edilemeyeceğini söylediği, devrin ileri gelenlerini saray hekimlerinin vereceği "rapor" ve Şeyhülislam fetvasıyla ağabeyinin tahttan azline ikna etmeye çalıştığı biliniyor Veliahdın bu dönemde en az dört kişiye sadrazamlık konusunda vaatte bulunduğu da (1860-75 yılları arasında da hem Abdülmecit hem Abdülaziz doktor raporuyla görevden azledilmek istenmişti )
Izdırap Çekmsine Rağmen Halka Göründü
Bu girişimler sarayda dedikoduya sebep olunca I Mahmut dayanılmaz ızdırap çekmesine rağmen ayağa kalkıp halka görünmekten başka çare bulamadı 1754 Kasım'ında önce divan toplantılarına kısa süre katıldı, 13 Aralık Cuma günü ise Aya-sofya Camii'nde namaza ve selamlık resmine Ayakta bile durmakta güçlük çeken hükümdarın atla camiye gitmesi bir bakıma intihardı Nitekim dönüşte Topkapı Sarayı'nın kapısından girer girmez hizmetlilerin kollarına düştü Bu kez kalbi dayanamamıştı Hareme götürülürken kucakta muayene edilip öldüğüne hükmedildiği için cansız bedeni cenaze hazırlıklarının yapılacağı saray hamamına taşındı
Bütün vezirler o an sarayda bulunduğu için hemen veliahda haber gönderildi ve yarım saat içinde III Osman için biat merasimi yapıldı
Yeni padişahın ilk emri ağabeyinin cenazesinin bir saat sonra ikindi namazına yetiştirilerek defnedilmesi oldu Emir ikiletilmedi ve I Mahmut babası II Mustafa'nın Yenicami'deki türbesinde toprağa verildi
Türbedarı Bir Daha Gören Olmadı
Cenaze merasiminden sonra III Osman ve devlet erkânı saraya döndüler Ancak mezarın bakımından sorumlu türbedar yatsı namazı saatinde Kur'an okuduğu sırada toprağın altından boğuk sesler, feryatlar geldiğini duydu Korkan görevli sesin yardım isteyen bir insanın bağrışlarına dönmesi üzerine koşarak saraya gitti Kapıdaki görevlilere mühim maruzatım var diyen ve yetkili birisiyle görüşmekte ısrar eden türbedar sonunda haremin baş sorumlusu Kızlarağası'na ulaşmayı başardı
Yaşadığı garip olayı anlatan ve Sultan Mahmut'un sesini tanırım Bağıran oydu Ölmemiş, diri diri gömülmüş diyen adamcağızın ödüllendirilmeyi beklediğini söylemeye gerek yok Tarihler, ne yapacağına kendi başına karar veremeyen Kızlarağası'nın çaresiz kalıp III Osman'ı uyandırarak durumdan haberdar ettiğini, ancak onca sene tahta çıkmayı beklemiş yeni padişahın uyku mahmurluğunu üzerinden attıktan sonra, "Yok edin herifi" dediğini yazıyor
Saray odalarından birine alınan türbedarı o günden sonra gören eden olmamış elbette  
__________________
Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imânı boğar, 'Medeniyyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?
Ey ŞaiR! Bana Yağmurdan bahsetme, yağdır
|
|
|