Şengül Şirin
|
Bellek-anımsama
Bellek-anımsama
Bellek,geçmiş bir olayı ya da bir bilgiyi, zihinde tutma ve anımsama yetişidir Sözgelimi, okuldaki ilk gününüzü anımsarken, geçmişte yaşadığınız bir olayı bilinç düzeyine çıkarmış olursunuz Belleğiniz olmasaydı ne kimseyi tanıyabilir, ne düşünebilir ne de kim olduğunuzu bilebilirdiniz
Anımsama, bütün düşünme biçimlerinin temelini oluşturur Aşağıdaki soruların ve yanıtların ne türden bir zihin çalışması gerektirdiğini karşılaştıralım: "Evinizde kaç pencere var?"; "Kedi sözcüğünün İngilizce'si nedir?" "Evimde 11 pencere var" demeden önce bu sorunun yanıtını bilmiyordunuz Zihninizde evinizin bir resmini canlarıdırdıktan sonra, oda oda dolaşarak pencereleri saydınız Oysa, "kedi"nin İngilizce'si sorulur sorulmaz, görsel bir imgeye gerek kalmadan, "cat" sözcüğü aklınıza geliverdi
İnsanlar anımsama sırasında imgeleri değişik biçimlerde kullanırlar Bazı yetişkinlerinve çocukların görsel imgelerin kullanımında olağanüstü bir yetisi vardır Bu kişiler gördükleri
bir resmi, resim ortadan kalktıktan sonra da gözlerinin önünde canlarıdırabilirler Bu görsel imgeler, zihinde neredeyse bir fotoğraf gibi tüm ayrıntilanyla birkaç dakika kalır Psikologlar bu tür belleği eidetik imge (silimsiz imge) olarak adlandırırlar Böyle bir belleğe sahip çocukların çoğu, yaşları ilerledikçe bu yetilerini yitirir
Psikologların bellek konusunda üzerinde durdukları iki önemli soru vardır: Öğrendiğimiz bir şeyi nasıl anımsarız? Neden unuturuz?
İlk sorunun içinde aslında iki soru yer alır Birincisi, kısa bir süre için gerekli olan bir bilgiyi nasıl aklımızda tuttuğumuzdur Günlük yaşamda sık sık bu türden anımsamalara gerek duyanz Örneğin, bir şey satın alırken, satıcıya malın fiyatından daha fazla para verdiğimizde, paranın üstünü eksiksiz alabilmek için, fiyatı belirli bir süre akılda tutmamız, anımsamamız gerekir Günlük yaşamımızın uyanık geçen saatlerinde gerek duyduğumuz bu kısa süreli bellek, bilgileri kısa bir süre için depolar, kullarıdıktan sonra da, artık işine yaramayacağı için saklamaz
Öteki soru ise şudur: Geleceğe yönelik, başka bir deyişle uzun süre akılda tutmamız gereken şeyleri nasıl anımsarız? "Kedi"nin İngilizce karşılığını öğrendiğinizde, bu sözcük belleğinize işlenir ve kalıcı bir kullanım için depolanır Bu da bilgilerin uzun bir süre saklarıdığı bir belleğimizin olduğunu gösterir Günümüzde psikologlar, insanlarda her iki bellek sisteminin de var olduğu ve öğrenilen bilgilerin ilk olarak kısa süreli belleğe, daha sonra da kalıcı bir biçimde saklarımak üzere uzun süreli belleğe aktarıldığı görüşündedirler
Bir insan kısa süreli bellekten uzun süreli belleğe bilgi aktarma yetisini yitirebilir Örneğin, H M adında bir ABD yurttaşının, beyninde elektriksel kasılmalara neden olan ağır bir sara hastalığı (epilepsi) vardı Saradan kurtulmak için geçirdiği ameliyat sırasında istenmeden beyni zarar gören H M , ameliyat öncesine kadar geçen her şeyi
anımsıyordu Bu uzun süreli belleğinin iyi durumda olduğunun bir göstergesiydi Ayrıca telefon numaralannı ve insanların yüzünü kısa bir süre içinaklında tutabiliyordu Bu da kısa süreli belleğinin hâlâ çalıştığını gösteriyordu Ne var ki, H M ameliyattan bu yana geçen 35 yıla ilişkin hiçbir şey anımsamıyor Ameliyattan sonra tanıştığı hiç kimse belleğinde yer etmediği gibi, kendinin de nasıl bir kişiliğe sahip olduğuna ilişkin değerlendirmesi ameliyat öncesiyle sınırlı H M 'nin sorunu, kısa süreli bellekten uzun süreli belleğe bilgi aktarma yetisini yitirmiş olmasından kaynaklarııyor Neden
unutuyoruz? Psikologlar uzun süreli belleği, beyne yerleştirilmiş bir kitaplığa benzetirler Kitaplıktaki kitaplar "bilim", "roman" gibi başlıklar altında sıralanır Adını ya da yazarını bildiğiniz bir kitabı kart kataloguna ya da bilgisayara başvurarak kolayca bulabilirsiniz İnsan belleği de kitaplık gibi, bilginin düzenli bir biçimde depolandığı yerdir "Kedi" sözcüğünün İngilizce karşılığını öğrendiğimizde, bu bilgi beyindeki ilgili bölümde depolanır Kedinin İngilizce'sini anımsamak istediğimizde, "kedi" sözcüğü bellekten "cat"in aranıp bulunmasına (anımsama) yardımcı olur
Psikologların, unutmanın nedenleanne ilişkin değişik görüşleri vardır Bazıları, beyin hücrelerinin bozulmasından ya da beynin yeterince kullarıamamasından dolayı, önceden bilinen şeylerin bellekten silinerek, beynin eskisi gibi çalışmamasının unutmaya yol açtığını savunur Sözgelimi bazı yaşlı insanların geçmişleanne ilişkin çok az şey anımsaması, beyin hücrelerinin bozulmasına bağlanır (bak Yaşlilik) Bazı psikologlar da, bilginin bellekten hiçbir zaman silinmediği, unutmanın, bilginin anımsanması sırasındaki bir aksamadan kaynaklandığı görüşündedir Bellekte depolanmış olan bir sözcüğün "dilin ucuna" gelmesi, onu anımsamakta geçici olarak güçlük çektiğimiz
anlamına gelir Bir kişiyi tanır, adını da bilir, ama nedense "bir türlü çıkaramayız" Gene de sonunda birden anımsayıp, söyleyebiliriz Ünlü psikanaliz uzmanı Freud da, unutmanın, bellekteki olayların geri çağrılmasında ortaya çıkan bir aksaklıktan kaynaklandığı görüşündeydi Freud, hastalannın kendilerine ilişkin hoş olmayan gerçekleri, bu gerçeklerin vereceği sıkıntıdan kurtulmak için unuttuklarını savundu Freud' un tedavi yöntemi, hastalanna hoş olmayan
bu olayları yeniden anımsatıp, rahatsız edici sorunlarla yüz yüze gelmelerini sağlayarak çözüm aramalannda yardımcı olmaktı (bak Freud, Sîgmund)
Ara sıra gazetelerde "belleğini yitirmiş" bianne ilişkin bir haber okuruz Kim olduğunu, nerede yaşadığını ve bir ailesi olup olmadığını bilmeyen bu kişiler her zaman değilse de çoğunlukla kısa bir süre sonra yeniden belleğine kavuşur Bellek yitimine yol açan, ciddi, duygusal sarsıntılar geçirmiş bu tür insanlara sık sık rastlanır Bellek yitimi psikolojide amnezi olarak adlandırılır (bak ZİHİNSEL Süreçler)
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|