Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Genel Bilgiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
bulunan, divanı, hakkında, harita, kısaca, lügatittürk, lügatittürk’te

Divanü Lügati't-Türk’Te Bulunan Harita (11. Yy.) Divanü Lügati't-Türk Hakkında Kısaca

Eski 09-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Divanü Lügati't-Türk’Te Bulunan Harita (11. Yy.) Divanü Lügati't-Türk Hakkında Kısaca



Divanü Lügati't-Türk’te Bulunan Harita (11 yy) Divanü Lügati't-Türk Hakkında Kısaca
Divanü Lügati't-Türk’te Bulunan Harita (11 yy) Divanü Lügati't-Türk Hakkında Kısaca
Vikipedi, özgür ansiklopedi



Divanü Lügati't-Türk (Arapça: ديوان لغات الترك) , (Günümüz Türkçesi ile: Türk Diyalektleri Sözlüğü) , Kaşgarlı Mahmud tarafından Bağdat'ta 1072 - 1074 yılları arasında yazılan Türkçe - Arapça bir sözlüktür Türkçe'nin bilinen en eski sözlüğü olup, batı Asya yazı Türkçesi hakkında var olan en kapsamlı ve önemli dil anıtıdır
Kökleşik Arap Sözlük bilgisi ilkelerine göre hazırlanmış olan sözlük, Kaşgarlı Mahmud'un Türk boyları hakkındaki etraflı bilgisinin yanı sıra, Arap Dil bilimi konusunda da esaslı bir eğitim görmüş olduğunu gösterir

Eserin Genel Özellikleri

* 11 yüzyılda yazılmıştır
* Türkçenin ilk sözlüğü, antolojisi, ansikopedisi ve dil bilgisi kitabidir
* Araplara Türkçe öğretmek, Türkçenin yaygınlığını göstermek için yazılmıştır
* Kaşgarlı Mahmud tarafından yazılmıştır
* Yazarı, birçok Türk boyunu gezerek derlemeler yapmıştır
* Sözcükleri örnekleyen atasözleri ve şiirler kullanmıştır (Bu özelliği ,onun, kendinden sonraki Türk edebiyatı için çok önemli bir kaynak olmasını sağlamıştır)
* Aruz ölçüsüyle yazılmıştır
* Toplam 7500 Türkçe'den Arapça'ya kelime bulunur

Hayatı

11yüzyılda, Karahanlılar döneminde yetişen, soylu bir aileden gelen ve iyi bir eğitim alan Kaşgarlı Mahmut, ilk Türk dil bilginidir Kaşgari olarak da tanınan ünlü dil bilginimiz, Türk yurtlarını adım adım gezerek derlediği sözcük, bilgi ve şiir örnekleriyle devrin Türk dili hakkında bilgiler vermiştir Bir dönem Bağdat’ta bulunan Kaşgarlı Mahmut, Türk kültürünün Araplara tanıtılmasında büyük rol oynamıştır Türkçeyi Araplara öğretmek amacıyla Divan-ı Lügati’t Türk ve Kitab-ı Cevahirü’n-Nahvi Lügati’t Türk adlı kitapları yazmıştır Bu tür çalışmalarıyla Türkçenin gelişmesine ve Türk dil birliğinin sağlanmasına önemli katkıda bulunmuştur Kaşgarlı Mahmut, ömrünün sonlarına doğru tekrar Kaşgar’a dönmüş ve burada ölmüştür

İlk tıpkı el yazımı

Türk Dili'nin en eski ve değerli sözlüğünün, elde bulunan tek yazma nüshası, 1266 yılında Şam'da yaşayan müstensih[1] Muhammed bin Ebû Bekir ibn Ebi'l-Feth es-Sâvî ed-Dimaşki (Muḥammad bīn Abū Bakr ībn Abū'l-Fath aṣ-Ṣāvī ad-Dimašqī) tarafından temize çekilip 1 Ağustos 1266 (Hicri 27 Şevval 664) Pazar günü tamamlanmıştır

El yazma nüshası 638 sayfadır ve yaklaşık 9000 Türkçe kelimenin ve cümlenin oldukça ayrıntılı Arapça ve başka dillerde açıklamasını içerir Ayrıca Türklerin tarihine, coğrafi yayılımına, boylarına, lehçelerine ve yaşam tarzlarına ilişkin kısa bir önsöz ve metin içine serpiştirilmiş bilgiler içerir

1915 yılında İstanbul’da tesadüfen Ali Emiri Efendi (1857-1923) tarafından eski Maliye Nazır[2]larından Nafiz Beyin akrabası yaşlı bir hanım tarafından Sahaflar[3] Çarşısı’nda satılması için Burhan Bey’in sahaf dükkânına bırakılan bu Divanü Lugâti’t-Türk’ün birinci nüshası eseri üç lira da bahşiş verip toplam otuzüç liraya satın almıştırBir söylentiye göre de,yanında para olmadığı için eve gidip parayı alana kadar kitabın başkasına satılmaması için,dükkan sahibini dükkâna kilitlemiştir(Ancak daha önceki yüzyıllarda Antepli Aynî ve Kâtip Çelebi de Divan'dan söz ederler)

Ali Emiri yazması, Sadrazam Talat Paşa'nın (1874-1921) araya girmesi ile Kilisli Rıfat Bilge Bey'in (1873-1953) denetimi altında 1915 - 1917 yılları arasında üç cilt hâlinde basılmış hemen bütün dünya Türkologlarının ilgisini çekmiştir

Breslav Üniversitesi Sâmi dilleri Profesörü Carl Brockelmann 1928 yılında, atasözlerini, halk edebiyatı örneklerini ve Türk edebiyatı ve dili ile ilgili bulunan bütün kısımları ayrıntılı notlarla sözlüğün Almanca çevirisini yayımlamıştır Besim Atalay'ın modern Türkçe çevirisi 1940 yılında Türk Dil Kurumu tarafından basılmıştır

1982 – 1985 yılları arasında Robert Dankoff ve James Kelly tarafından yayına hazırlanan ve çevirisi yapılan önsüz ve fihrist (gösterge) içerikli İngilizce çevirisi, Harvard Üniversitesi basımevi tarafından yayınlanmıştır

Kaşgarlı Mahmud’un eserinin keşfedilmesi ve yayımlanması Türkoloji tarihinde yeni bir devir açan olağanüstü bir olaydır[4] Kaşgarlı Mahmud'un Divanü Lügati’t Türk kitabı döneminde yazdığı ve o döneme ışık tutan başka bir (Kitabu Cevahirü’n-Nahv fi Lugati’t-Türk) kitabı kayıptır

İçerik [değiştir]
Önsözü [değiştir]

Kaşgarlı Mahmud, Divân-ı Lügati't-Türk'e şöyle başlar;

Esirgeyen, koruyan Allah'ın adıyla

"Allah'ın, devlet güneşini Türk burçlarından doğurmuş olduğunu ve Türklerin ülkesi üzerinde göklerin bütün dairelerini döndürmüş olduğunu gördüm Allah onlara Türk adını verdi Ve yeryüzüne hâkim kıldı Cihan imparatorları Türk ırkından çıktı Dünya milletlerinin yuları Türklerin eline verildi Türkler Allah tarafından bütün kavimlere üstün kılındı Hak’tan ayrılmayan Türkler, Allah tarafından hak üzerine kuvvetlendirildi Türkler ile birlikte olan kavimler aziz oldu Böyle kavimler, Türkler tarafından her arzularına eriştirildi Türkler, himayelerine aldıkları milletleri, kötülerin şerrinden korudular Cihan hâkimi olan Türklere herkes muhtaçtır, onlara derdini dinletmek, bu suretle her türlü arzuya naili olabilmek için Türkçe öğrenmek gerekir"[5]

Bölümleri [değiştir]

"Ben bu kitabı hikmet, seci', atalar sözü, şiir, recez[6], nesir gibi şeylerle süsleyerek hece harfleri sırasında tertip ettim Bu lûgat kitabını baştan sonunan dek sekiz ayırımda topladım"[7]

1 Hemze kitabı,
2 Salim[8] kitabı,
3 Muzaaf[9] kitabı,
4 Misal[10] kitabı,
5 Üçlüler kitabı,
6 Dörtlüler kitabı,
7 Gunne[11] kitabı,
8 İki harekesiz harfin birleşmesi kitabı

Kaşgarlı Mahmud'un 11 yüzyılda Balasagun'u merkez alarak çizdiği Dünya haritası o dönem Türklerinin yaşadıkları bölgeleri ve dağılımlarını göstermesi bakımından dikkate şayandır

Harita, Türklerin bulunduğu bölgeleri göstermek amacıyla çizilmiştir Daire şeklinde olan haritanın çevresinde Doğu, Batı, Kuzey, Güney yönleri belirtilmiş, bazı deniz ve ırmaklar gösterilmiştir Batıda işaret edilen yerler İdil boylarına, yani Kıpçakların ve Frenklerin oturdukları bölgelere kadar uzanır Güney-Batıda Habeşistan'a, Güneyde Hint, Sint, Doğuda Çin ve Japonya'ya işaret edilmiştir
Şehirler ve Seyahat güzergâhı

Ortada Balasagun, solda sırası ile İsbicâb, Taraz, Nzl (Näzäl), Yafınç, İkiöküz ve Kumi Talas, sağda ilk başta Barsgan, sonra aynı sırada üç şehir daha işaretlenmiş fakat isimleri yazılmamıştır, ikinci sırada sırası ile Koçnğar başı, Uç, Barman ve Koçu, üçüncü sırada başta Kaşgar, Yarkent, Xotan, Çurçan ve Şançu

(بِلَدُ أويغور, Bilādū Uyghur) Uygur ilinde yedi tane şehir işaretlemiş, fakat bunlardan yalnız Beşbalık, Can-balık, Qočo ve Sulmi gibi şehirlerin isimlerini haritaya yazmıştır Suyun çıktığı bozkırlar ve kumlar ise Lop Nur Gölü olabilir
Toxsı ve Çiğil ilinde

Kuyas, Kayas (Saplığ Kayas, Ürünğ Kayas ve Kara Kayas)
Oğuz ilinde

Karnak, Sapran (Sepren), Sitgün, Karaçuk (Fârap), Cend, Yenkend (Dizruyin), Sugnak
Yağma ilinde
"ترتق Tartuk" "Yağma ilinde bir şehir" O dönemde Siri Derya havzasında konumlanmıştır
Uygur ilinde

Aşçan (Aşıçan)[12], Beşbalık, Can-balık, Çurçan, Koçu, Kinğüt (Künğüt), Qočo, Sulmî, Xotan (Udun), Yanğıbalık ve Yarkent
Diğerleri

Barçuk, Buhara, Bulgar (Bolğar), Itlık[13], İnçkend, Katun sını, Kazvin, Kençek Señir[14], Keşmir, Kum, Mankent[15], Merv, Nişabur, Özçent (Özçend, Özkent), Özkend (Fergana), Sayram (İsbicâb), Semerkand (Semizkend), Suvar, Şaş (Taşkent, Terken), Şıknı, Tünkent, Türk, Yafgu ve Xoçand gibi daha birçok Türk kentleri yer almıştır[16]
Ülkeler ve Halklar

Asya'nın batısı, kuzeyi ve güneyi çizilmeden bırakılmış, bir plan olarak bile pek çok hatalarla dolu olmasına karşılık, Doğu bölgelerine ilişkin verdiği bilgiler gerçeğe uymaktadır Haritasında Çin Seddi'ni göstermiş, bu seddin ayrıca yüksek dağların ve denizin Ye'cüc ve Me'cüc (Arapça: يأجوج و مأجوج ; Ya'jūja Wa Ma'jūja)lerin[17] dillerinin öğrenilmesini engellediğini bildirmiştir Japonya'ya gelince; onu haritasının doğusunda bir ada olarak göstermiş ve denizin onların dillerini öğrenilmesine olanak vermediğine işaret etmiştir

İlk Japon haritası bir Japon tarafından 14 yüzyılda çizilmiş, bir Dünya haritasında yer alması ise 15 yüzyılda olmuştur Bütün bu bilgilerin ışığı altında, bir plan biçiminde olsa da, yanlışlarla dolu da olsa ilk Japon haritası 11yüzyılda Kaşgarlı Mahmud tarafından çizilmiştir[18]

Divanü Lügati't-Türk'ten Orta Asya ve Uzak Doğu’nun o zamanki coğrafi deyimlerini öğreniyoruz;

"Tawgaç: Maçin'in adıdır Burası Çin'den dört ay uzaktadır Çin, aslında üç bölüktür: Birincisi, Yukarı Çin'dir ki, doğudadır; buna "Tawgaç"[19] derler İkincisi, Orta Çin'dir; burası, "Xıtay"[20] adını alır Üçüncüsü, Aşağı Çin'dir, "Barxan"[21] adı verilir; bu, Kaşgar'dadır Lâkin şimdi "Maçin", "Tawgaç" diye tanınmıştır "Xıtay" ülkesine de "Çin" denilmiştir"[22]

Bütün uzmanların fikrine göre; Kaşgarlı Mahmud’un Divan’ında tarihi coğrafya bakımından önemli bilgiler vardır “Yazarın verdiği bilgiler genellikle güvenmeğe değer, Orta Asya’da yeni arkeoloji buluntuları da bunları sık sık teyit etmektedir”[23]
Türk boyları

" ٱغُز Oğuz: Bir Türk boyudur Oğuzlar Türkmendirler Bunlar yirmi iki bölüktür; her bölüğün ayrı bir belgesi ve hayvanlarına vurulan bir alameti (tamgası) vardır Birbirlerini bu belgelerle tanırlar Birincisi ve başları: قنق Kınık "lardır Zamanımızın Hakanları bunlardandır Hayvanlarına vurdukları işaret şudur: Kinikpng , Bu saydığım bölükler köktür Bu kökten bir takım oymaklar çıkmıştır; onları söylemedim, sözü kısa kestim Bu bölüklerin adları onları kurmuş olan eski dedelerin adlarından alınmıştır Araplarda dahi böyledir"[24] Oğuzları tanımladıktan sonra;

"Yağma, Toxsı (Tukhs)[25], Kıpçak, Yabaku, Tatar, Kay Çomul ve Oğuzlar, birbirlerine uygun olarak, (ذ Dāl; dh) harfini her zaman (ى‎‎ Yā; y) ye çevirirler ve hiçbir zaman (ذ‎) li söylemezler "Kayınağacı[26]"na bunlardan başkası "kadhınğ", bunlar "kayınğ" derler"[27] ve "اراموت Aramut" "Uygur illerine yakın oturan bir Türk bölüğü" ve "Bir yer adı"[28] ve "Rum ülkesine en yakın olan boy Beçenek'tir; sonra Kıpçak, Oğuz, Yemek[29], Başgırt, Basmıl, Kay (Kayı), Yabaku, Tatar, Kırkız (Kırgız) gelir Kırgızlar Çin ülkesine yakındırlar"[30] Ayrıca "Çomul boyunun kendilerinden bulunduğu çöl halkı ayrı bir dile sahiptir, Türkçeyi iyi bilirler Kay, Yabaku, Tatar, Basmıl boyları da böyledir Her boyun ayrı bir ağzı vardır; bununla beraber Türkçeyi de iyi konuşurlar Kırgız, Kıpçak, Oğuz, Toxsı[31][32] (Tukhs)[25], Yağma, Çiğil, Oğrak, Çaruk boylarının öz Türkçe olarak yalnız bir dilleri vardır Yemeklerle Başgırtların dilleri bunlara yakındır Dillerin en yeğnisi Oğuzların, en doğrusu da Toxsı ile Yağmaların dilidir"[33] şeklinde Türk boylarının yerlerini ve ağızlarını tanımlamıştır

Soğdak, Kençek, Argu, Xotan, Tübüt ve Tenğüt halkları hakkında Kaşgarlı Mahmud, Divânu Lügati't-Türk’de şu bilgileri de verir:

"En açık ve doğru dil - ancak bir dil bilip - Farslarla karışmayan ve yabancı ülkelere gidip gelmeyen kimselerin dilidir İki dil bilen şehirlilerle düşüp kalkan kimselerin dilleri bozuktur İki dil bilenler "سغداق Soğdak" [34], "كنجاك Kençek" [35], "ارغو Argu"[36]boylarıdır Gezginci olarak yabancılarla karışanlar "شْتَن Xotan" ve "تبت Tübüt" halkı ile "طَنغُت Tenğüt"lerin bir kısmıdır"[37]

Kaşgarlı Mahmud, 1041 yılında Müslüman Türklerle müşrik Yabaku ve Basmıl Türkleri arasında cereyan eden büyük savaşa iştirak eden Türk gazilerini görmüş ve onlarla konuşmuş olması[38] eserini yazdığı tarihten aşağı yukarı otuz yıl önce Türkistan’da, Kâşgar’da ve çevresinde bulunmuş olması gerektir Kaşgarlı Mahmud, koyu bir Müslümandır Müşrik Türklerle savaşan, Budistlerin tapınaklarını yıkıp putlara en ağır hakaret eden gazilerin destanlarından parçalar nakletmektedir[39]

Keldi maŋa Tat
Aydım emdi yat
Kuşka bolup et
Seni tiler us böri

“Bana bir Tat geldi; ona: yat, kuşlara et ol, kuşlar, kurtlar seni bekler”, dedim[40] Bu gibi şiirler naklederken Kaşgarlı mutaassıp bir Müslüman heyecanıyla izah ediyor Fakat Müslüman Türklerin eski Şamanizm kalıntılarından olan kelimeleri ve terimleri izah ederken tam bir Şamanist Türk gibi konuşuyor

Bazan, Şamanist kalıntısı olan inanışları ifade eden kelimeleri ve terimleri anlatırken “Türkler böyle inanırlar”, “bu inanış çok yaygındır” demekle yetinir Kaşgarlı’nın “umay” üzerine verdiği bilgiler dikkate değer Bilindiği gibi Umay eski Türklerin dişi tanrılarından biridir (çocukları koruyan ruh) Mahmud Kaşgarlı’nın bu ruh hakkında verdiği bilgi pek fazla İslamlaştırılmıştır Bununla beraber “umayka tabınsa ogul olur”, “kadınlar bunu uğur sayarlar” diyerek eski inanışa da işaret etmiştir[41]

Çıvı cinlerden bir bölük İslam'dan önce Göktanrı dinini (Tengricilik) benimseyen Türkler şuna inanırdı ki: iki bölük birbiriyle çarpıştığı zaman bu iki bölüğün vilayetlerinde oturan cinler dahi kendi vilayetlerinin halkını kollamak için çarpışırlar Cinlerden hangi taraf yenerse onlardan yana çıktığı vilayet halkı da yener Geceleyin bu cinlerden hangisi kaçarsa onların bulunduğu vilayetin hakanı da kaçar Türk askerleri geceleyin cinlerin attıkları oktan korunmak için çadırlarında saklanırlar Bu, Türkler arasında yaygındır, görenektir[42]
Divanü Lügati't-Türk'te ismi geçen yerleşim yerleri

Divânü Lügati't-Türk'te; "قُلباَق Kulbak[43]" "Bir Türk tapganın, din ulusunun adıdır Balasagun dağlarında bulunurdu Anlattıklarına göre, bir gün sert bir kaya üzerine "تآنغرِ كُلِ كُلبَك Tengri kulı Kulbak" diye yazar, yazı apak meydana çıkar, bir de bir ak kaya üzerine bu yazıyı yazar, yazı kara olarak belirir İzleri bugüne kadar durmakta imiş"[44]

Günümüzde Moğolistan Halk Cumhuriyeti’nin Bulgan Aymag (Moğolca: Булган Аймаг) bölgesinin sınırları içinde, Gurvanbulag (Moğolca: Гурванбулаг) Sum (Moğolca: сум, ok)'un 17 km güneydoğusundaki Gurvaljin Uul’da (1176 m yükseklik) bulunmaktadır Yazıt, 130-103 x 98-92 cm boyutundaki granitten bir kaya üzerine yazılmıştır Yazıt başka bir yere (bir anıt mezara) götürülmek üzere burada hazırlanmıştır Yazılı olduğu granit kaya parçası, üçgen şeklindeki bir dağın eteğinde bulunduğundan, Moğol bilginlerce Gurvaljin Uulın Türeg Biçes (Üçgen Dağın Türk yazıtı) diye adlandırılmıştır Gurvaljin sözcüğü Moğolcada "üçgen", uul ise, "dağ" anlamına gelir Yeri O Namnandorj tarafından saptanan yazıt üzerinde ilk yayınlar Moğol ve Rus bilginlerce yapılmıştır Türk bilginler ise, yazıtı "Gürbelçin Yazıtı", "Gürbelcin Yazıtı", "Gürbelçin Abidesi", "Gurbalcin Yazıtı", "Gurvaljin Yazıtı", "Gurvaljin Uul Yazıtı" biçiminde adlandırmışlardır Fakat bu şekilde adlandırılmasıyla "üçgen yazıtı" anlamına gelmektedir Oysa yazıtın adı, Moğolca‘da "Gurvaljin Uulın Türeg Biçes" sözcük kümesiyle karşılanmıştır Bu sözcük kümesinin Türkçe‘deki karşılığı "Üçgen Dağın Türk Yazıtı" şeklindedir Dolayısıyla, bu Eski Türk yazıtının Üçgen Dağın Türk Yazıtı diye adlandırılması daha uygundur

Üçgen Dağın Türk Yazıtı'nda bulunan ibare şudur:

Tengri kulı, bitidim

Bu ibare, günümüz Türkçesi ile "(Ben) Tanrı kulu, yazdım" anlamına gelmektedir Yazıttaki bu ibare, Kaşgarlı Mahmud'un anlatmış olduğu Kulbak adlı eski Türk erenini akla getirmektedir
Çeviri ve tıpkıbasımlar [değiştir]

* Mahmud bin el-Hüseyn el-Kaşğari Kitabu Divanı Lugati’t-Türk Dar ül-Hilafet-i Aliye, Matbaa-yi Amire, İstanbul, 1333, Rıfat Kilisli neşri, 1 cilt, 1915
* Mahmud bin el-Hüseyn el-Kaşğari Kitabu Divanı Lugati’t-Türk Dar ül-Hilafet-i Aliye, Matbaa-yi Amire, İstanbul, 1333, Rıfat Kilisli neşri, 2 cilt, 1915
* Mahmud bin el-Hüseyn el-Kaşğari Kitabu Divanı Lugati’t-Türk Dar ül-Hilafet-i Aliye, Matbaa-yi Amire, 1335, İstanbul, Rıfat Kilisli neşri, 3 cilt, 1917
* Divanü Lugat-it-Türk Tercümesi Çeviren: Besim Atalay Ankara: Cilt I, II, III, IV - 1939 - 1941

Kaşgarlı Mahmud’un Divan’ının Besim Atalay tarafından yapılan ve Türk Dil Kurumu tarafından yayımlanan çevirisi Türkologların eline düşünceleri bakımından derin, malzemesi bakımından ise önemli bir eser vererek Türkolojinin gelişmesine büyük katkılar sağlamıştır

* Divanü Lugat-it-Türk (Tıpkıbasımı) Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara 1990

Kaynak:Vikipedi Özgür Ansiklopedisi


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.