|
|||||||
![]() |
|
|
Konu Araçları |
| harfiosmanlıca, kelimeler, osmanlıca, sözlüğü, sözlük |
Osmanlıca Sözlük (C Harfi)-Osmanlıca Kelimeler Sözlüğü... |
|
|
#1 |
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük (C Harfi)-Osmanlıca Kelimeler Sözlüğü...Osmanlıca Sözlük (C Harfi)-Osmanlıca Kelimeler Sözlüğü ![]() ![]() ![]() Osmanlıca Sözlük (C Harfi)-Osmanlıca Kelimeler Sözlüğü ![]() ![]() Osmanlıca Sözlük (C Harfi) C Arabî ayların kısaltmalarında Cemaziyel Evvel ayının kısaltılmış hali ![]() CÂ f Yer Mekân Mevki![]() CÂ-Yİ BEHİŞTÎ Cennet gibi yer ![]() CÂ-Yİ İŞTİBAH Tereddüt edilecek nokta ![]() CÂ-Yİ MÜLAHAZA Düşünülecek nokta Mülahaza edilecek mes'ele![]() CÂ-Yİ PENAH Sığınılacak yer ![]() CÂ-Yİ RAHAT Rahat edilecek yer ![]() CA'AB Bileyci ![]() CAADET Etli, semiz ve kıllı kişi * Su kenarında biter bir ot * Bir kabile adı![]() CAADET Kıvırcıklık ![]() CA'AM Tama' etmek ![]() CAAR Sırtlan ![]() CA'B Kazmak * Atmak![]() CABE Bir cevap ![]() CA'BE Ok torbası, sadak ![]() CABECA f Yer yer Ara sıra Yerden yere Bazı yerlerde![]() CA'BER(E) (C : Ceâbir) Kısa boylu kimse![]() CABET Cevap vermek ![]() CÂBİ (Cibâyet den) Eskiden Evkaf gelirlerini ve zekâtları toplayan tahsildar![]() CÂBİR Cebredici, zorla yaptıran * Galib gelen * Şefkatsiz, merhametsiz * Tekebbür ve taazzüm eden * Aziz ve kavi olan * Tıb: Kırıkçı, çıkıkçı * Cebir ilminin ilk kurucusu olan müslüman âlimi![]() CÂBİR-ÜL-ENSARÎ Câbir Bin Abdullah El-Ensarî (R A ) da denir Meşhur sahabelerdendir Bizzat Resul-i Ekrem'den (A S M ) ilim ve feyiz almış ve zamanında Medine-i Münevvere'nin müftüsü olmuştur En çok hadis rivayetiyle meşhur olan altı sahabeden biridir 1540 hadis rivayet etmiştir 19 gazada hazır bulunmuştur Hicri 73 tarihinde 94 yaşında Medine-i Münevvere'de vefât etmiştir Akabe biatinde bulunan 70 Ensar'dan Medine'de en son vefat eden bu zattır![]() CABİYE (C : Cevâbi) Cemaat * İçinde su toplanan büyük havuz * Şam diyarında bir şehir adı![]() CABLUS f Dalkavukluk, yaltaklanma * Dalkavukluk eden, yaltaklanan![]() CABLUSÎ f Dalkavukluk, yaltaklanıcılık![]() CA'CA' (C : Ceâci) Taşsız yer * Zindan![]() CA'CAA Değirmen sesi * İsteklerde zorluk vermek * Devenin çökermesi * Çökmüş deveyi kaldırmak![]() CA'CERE (C : Ceâcir) Hamurdan çeşitli şekiller yapıp, pekmez içinde pişirip yerler![]() CADD (Câdde) Ciddi, çalışkan, azimli CA'D : Kıvırcık saç, şa're![]() CADDE Geniş, işlek, büyük yol Anayol şah-rah![]() CADDE-İ KÜBRA Büyük cadde * Mc: En selâmetli yol Kur'an yolu Sahabe ve Peygamber vârisi olan büyük zatların, müçtehidlerin yolu![]() CADI Avrupa'da putperestlik çağından beri gelen bir inanca göre, şeytanın gücünü kullanarak büyü yolu ile insanlara kötülük eden, felâketler getiren kadın Bu bâtıl inanç yüzünden birçok yaşlı masum kadın, cadı diye Hristiyanların kurduğu Engizisyon mahkemeleri kararıyla yakılmıştır![]() CADİ f Safran![]() CADİ (C Cüdât) Sâil, dilenci![]() CADİB(E) Kusur görücü Başkalarının noksan taraflarını gören![]() CADİL Gürbüz, kuvvetli, kavi, metin ![]() CADİS(E) Viran, harap, yıkık * Çorak, kurak, işlenmemiş, ekilmemiş toprak, gelir getirmeyen boş arazi![]() CADU f Büyücü, cadı * Hortlak, gulyabani * Acuze, çirkin kocakarı * Çok güzel söz![]() CADU-FENN f Büyücü, sihirbaz![]() CADU-GER f Büyücü, sihirbaz![]() CADU-SUHEN f Sihirlercesine söz söyleyen CA'F : Atmak, yere vurmak![]() CAFCAF f Ahlâksız, iffetsiz kadın CA'FER : Küçük akarsu, çay CA'FERÎ : Şiilerden İmam-ı Ca'fer-i Sâdık Hazretlerine bağlı olduklarını iddia edenler Bütün mânâsıyla İslâmiyet'e bağlı olup şeriatın emirlerine göre amel eden ve Âl-i Beyt'in büyük bir dinî şahsiyeti olan İmam-ı Ca'fer-i Sâdık Hazretlerine bağlılık iddiasının doğru olması için, o zat gibi olmağa ve Hz Muhammed'in (A S M ) sünnetlerini yaşamağa gayret göstermek lâzımdır![]() CA'FER-İ SÂDIK (Bak: İmam-ı Cafer-i Sâdık)CA'FERİYYE : Caferî tarikatı ![]() CAFÎ Cefa eden, eziyet veren ![]() CAFİL Yürürken çabuk olan kimse ![]() CAFÛN Karpuz ![]() CAGER f Kuş kursağı![]() CAH (Câhe) f Makam, mansıb Kadr, itibar![]() CAHAN Yediği fayda etmeyip geç büyüyen çocuk ![]() CAHAR Kuyunun içinin geniş olması ![]() CAHB (C : Echibe) Ebücehil karpuzu * Korkudan dolayı kederli olmak![]() CAHCAH (C : Cehâcih) Ulu, şerif kişi![]() CAHCAHA Gönlünde olan sırrını gizlemek * Çağırmak * Su sesi![]() CAHD Bile bile inkâr etme ![]() CAHD-I MUTLAK, CAHD-I MÜSTAĞRAK Arab gramerinde menfî olan iki geniş zaman sigası Muzari fiillerinin başına (Lem; $ ) ve (Len $) getirilerek olur![]() CAHDEL Semiz ![]() CAHDEM (C : Cehâdim) Ekin tarlası![]() CAHDER Kısa boylu ![]() CAHF Tekebbürlenmek, kibirlenmek, gururlanmak ![]() CAHF Övünme, fahr * şeref![]() CAHFEL Dudakları kalın olan kimse * Asker * Zenginlik![]() CAHFELE (C : Cehâfil) At dudağı![]() CAHH Ayakları uzun, yeşil çekirge * Adamın beli bükülüp eğilmek![]() CÂHIZ Asıl ismi Amr İbn-ül Bahr olan ve gözünün hadekası çıkık olduğu için bu isimle anılan büyük bir Arab edibi * Patlak gözlü adam![]() CAHÎ (Cahiye) Aşikar, aleni, açık, meydanda ve herkesin gözleri önünde olan ![]() CAHİD Mânen, kavlen, kalemen ve maddeten cihad eden Mücâhid olan Din düşmanı ile elinden geldiği kadar mânen, kavlen, kalemen ve maddeten cenkeden, vuruşan Mümkün olduğu kadar gayretle çalışan Kur'an ve İman hakikatlarının neşrinde çalışmak suretiyle mücahede eden![]() CAHİD Bildiği halde inkâr eden Ayak direyen![]() CAHİF Kişinin kendi yanında olan şeylerin çokluğundan fahirlenmesi ![]() CAHİF Uykusunda dişini öttürmek * Çok fazla hafiflik üzerine olmak * Nefis, ruh * İnsanın karnından çıkan ses * Kısa * Çok asker![]() CAHİL Tecrübesiz Bilgisiz Genç Toy * Allah'ı unutmuş olan Gafil (Dünya ve kâinatta Allah'ın bunca eserleri sergilenip dururken bunların sanatkârını ve yaratıcısını tanımamak cahilliğin en akılsızcasıdır )CAHİL-İ ANÛD İnatçı cahil ![]() CAHİLANE f Câhillikle, câhilce, câhil kimseye yakışır şekilde![]() CAHİLE (C : Cevâhil) Değirmen çarkı![]() CAHİLİYYET Cahilliğe âit * İslâmiyet'ten önceki câhiliye devrine âit Cahiliyet sadece İslâmiyet öncesine ait değildir Bu gün "tabiatçılık, maddecilik" gibi çeşitli adlarla eski puta tapıcılık daha da yobazlaşarak devam ediyor Allah'ı inkâr ederken tabiatı ve maddeyi onun yerine koyarak kendilerine yeni putlar dikiyor ve kendi yaptıkları bu putlara kendileri tapıyor (Bak: Yobaz )CAHİM Çok sıcak yer ![]() CAHİM Şiddetli ve kat kat birbiri üzerine yanan ateş Çukur yerde yanan ateş * Cehennem'in bir tabakası![]() CAHİMÎ Cehennem gibi ![]() CAHİYEN Aşikâr olarak, alenen ![]() CAHİZ Cesur, cesaretli, yiğit ![]() CAHL Çekirge gibi bir büyük arı * Büyük kırba * Ters yuvarlayan bir böcek![]() CAHMA' Gözleri büyük ve çok kırmızı olan kadın ![]() CAHME Nazar değdiren göz * Kat kat ve şiddetli yanan ateş![]() CAHMERİŞ (C : Cehâmir) Çok yaşlı kadın * Eşek sıpası![]() CAHRE Şiddet ve kıtlık yılı * Yemek![]() CAHREME Darlık * Kötü ahlâk![]() CAHSUK f Orak![]() CAHŞ (C : Cihaş-Cuhşâ) Eşek sıpası * Kolan eşeğinin erkeği![]() CAHŞE Eşek sıpasının dişisi * Çobanın eline dolayıp eğerdiği ip![]() CAHÛD (Cahd dan) İsrarla inkâr eden Muannidce, isnat edilen bir sözü kabul etmeyen * Yahudi![]() CAHÛF Mağrur, kibirli, kendini beğenmiş ![]() CAHZEM Gözleri büyük olan kimse
|
|
Osmanlıca Sözlük (C Harfi)-Osmanlıca Kelimeler Sözlüğü... |
|
|
#2 |
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük (C Harfi)-Osmanlıca Kelimeler Sözlüğü...RE: Osmanlıca Sözlük (C Harfi) CAİBE (C : Cevâib) Halkın ağzında gezen haber![]() CAİL Yapan, bir şey veren, kılan * Yaratıcı (Bak: Ca'l)CAİL Cevelân eden Yerinde durmayıp hareket eden![]() CAİR Mâni, engel * Eğri * Çok, kesîr * Eziyet eden Cevreden Zulmeden![]() CAİZ Mümkün, olur, olabilir * Fık: Yapılması sahih ve mübah olan herhangi bir fiil veya akit![]() CAİZE (Cevaz dan) (C : Cevaiz) Azık, yol yiyeceği * Hediye, armağan, bahşiş * Edb: Eskiden takdim olunan medhiyeli bir şiire veya bir san'at eserine karşılık olarak verilen para, hediye ve bahşişler![]() CAKA (Argo) Gösteriş, çalım Caka, mal mülk, giyim, kuşam, yahut hareket davranış yoluyla olabilir İslâm'da gösterişin her şekli haram ve günahtır Bugün bazı kimseler ve aileler gösteriş belâsı yüzünden maddî sıkıntılara düşmekte, israfa sürüklenmektedir İşledikleri günahın cezasını bu dünyada da çekiyorlar![]() CAL' (Câli') Terbiyesiz Kötü konuşan![]() CÂL Akıl * Rey * Kuyu duvarı![]() CA'L Yaratmak, halk * Almak * İş işlemek Yapmak * Bu kelime Kur'ân-ı Kerim'de onüç vecihle kullanılmıştır:1- Tafak ve ahz (inşâ ve ikbal) mânasına; bir işi işlemeğe müteveccih olup başlamak ve işler olmak 2- Halketmek, yaratmak 3- Kavl ve irsal 4- Tehiyye ve tesviye (tanzim ve düzeltme) 5- Takdir 6- Tebdil 7- Bir şeyi bir şeye dâhil etmek 8- Bir şeyi kalbe ilka ve İlhâm eylemek 9- İtikat 10- Tesmiye 11- Bir şeyi diğer bir şeyden icad ve tekvin 12- Bir şeyi bir sıfat ve hâletten diğer bir sıfat ve hâlete döndürmek, kılmak, tasyir 13- Bir nesne üzerine hükmeylemek gerek hak ve gerek bâtıl olsun - vaz'eylemek bir hususu bir kimse ile bir vecih üzere şartlaşmak ve azv ve nisbet eylemek ve hükm-ü şer'i (L R )CAL(İ) f Tuzak, ağ * Misvak ağacı![]() CA'LE (C : Cüul) Küçük hurma ağacı![]() CALE f Nehrin bir kenarından diğer kenarına geçebilmek için ağaçtan, sazdan veya şişirilmiş tulumlardan yapılan sal![]() CA'LÎ Uydurma, samimi olmayan, sahte, düzme ve taklid ![]() CALİ' Açık-saçık kadın Hayasız kadın * Utanmaz, utanması kıt olan adam![]() CALİB Çekici Celbedici Kendi tarafına çekip getirici olan![]() CÂLİB-İ DİKKAT Dikkat çeken ![]() CÂLİB-İ MERHAMET Merhamet çeken ![]() CALİF Deri soyan, kabuk soyan ![]() CALİFE Deri ile eti birlikte koparan yara ![]() CALİNOS (Kalinos) yun İlk devirlerde yaşamış olan bir Yunan Filozofunun adı![]() CALİS (C : Cüllâs) Oturan, oturucu, cülûs eden Tahta çıkan![]() CA'LİYYAT Yapmacık hareketler, sahte, düzme hâller ![]() CA'LİYYET Yapmacık (olmak )CALİZ f Sebze bahçesi, bostan Kavun karpuz tarlası![]() CALÛT (Bak: Yûşâ A S )CAM f Cam, şişe, bardak, sırça![]() CAM-I GEVHERÎ Billur kadeh ![]() CAM-I MEMLÛ Dolu kadeh ![]() CAM-I SEHER Güneş, şems ![]() CAM-I SİM Sevgilinin çenesi ![]() CAM-I TEHÎ Boş kadeh ![]() CAM-I ZERRİN f Altın kadeh * Tas: Allah âşıkının kalbi * Bir kasaba adı * Bir şarab adı![]() CA'MA Yaşlı deve ![]() CAME f Evde giyilen bol elbise Elbise, çamaşır Sevb, libas![]() CAME-İ FENA Kefen ![]() CAME-İ HASSA Tar: Osmanlı padişahlarının verdikleri elbiselik kumaşlar ![]() CAME-İ HAYAT Hayat elbisesi, ömür ![]() CAME-İ ÎDÎ Bahar çiçekleri Kırmızı renkli elbise * Bayram elbisesi![]() CAME-İ NEVRUZÎ Rengârenk elbise * Bahar geldiğinde açan çeşitli çiçekler![]() CAMEDAR f Elbiseyi muhafaza eden kimse * Vestiyer![]() CAME-DUZ Terzi, elbise diken ![]() CAME-GÎ f Hâdim ve hizmetçilere verilen ücret ve elbise parası * Tüfek fitili * Elbiselik kumaş * Hizmetkâr, hademe, hâdim![]() CAMEHAB f Yatak![]() CAMEKÂN f Elbise soyunulacak yer * Camlık![]() CAMEŞUY (C : Câmeşuyân) f Çamaşırcı, çamaşır yıkayan![]() CAMGER f Cam yapan sanatkâr, camcı ustası![]() CAMGÛL f Külhanbeyi![]() CAMHANE f Cam fabrikası![]() CAMÎ (Molla Camî) Hi: 817-898 Büyük bir İslâm müellifidir Asıl adı: Abdurrahman'dır Yüze yakın eser vermiştir![]() CAMİ İslâm mâbedi İbadet yeri olan bina * Cem'edici, toplayıcı, içine alan * Cem'etmiş, toplamış bulunan, hâvi ve muhit olan * Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtu Vesselâm bütün evvel ve âhir güzel isim ve ahlâkı kendisinde cem'ettiğinden dolayı ona verilen bir isimdir * Ehl-i Hadis ıstılahınca da; Buhâri Hadis kitabları gibi, babların sekizini birden cem' eden büyük hadis kitablarına da Câmi denir veya Sünen ismi verilir![]() CAMİ-İ EMEVÎ şam şehrinde büyük bir câmidir ![]() CAMİ-İ KEBİR Büyük cami ![]() CAMİ-İ KUR'AN Kur'an-ı Kerim'i toplayan mânâsında olup, Halife Hz Osman (R A ) kasdedilir![]() CAMİ-ÜL MEHASİN Güzel vasıfları huyları kendinde toplamış bulunan ![]() CAMİA Topluluk Birlik Kütle * Dâr-ül fünûn![]() CAMİD (Câmide) Ruhsuz, sert, katı madde Cansız![]() CAMİH Başı sert hayvan ![]() CAMİİYYET Câmi'lik, toplayıcılık * Çok şeylerle alâkalılık * Pek ziyâde mânâları ve şeyleri hâvi olmak (Evet hayatın öyle bir câmiiyyeti var; âdeta umum kâinata tecelli eden ekser Esmâ-i Hüsnâ'yı kendinde gösteren bir câmi âyine-i ehadiyyettir Bir cisme hayat girdiği vakit, küçük bir âlem hükmüne getirir; âdetâ kâinat şeceresinin bir nevi fihristesini taşıyan bir nevi çekirdeği hükmüne geçiyor Nasılki bir çekirdek, onun ağacını yapabilen bir kudretin eseri olabilir; öyle de en küçük bir zihayatı halkeden, elbette umum kâinatın Hâlikıdır L )CAMİL Çobanla olan deve sürüsü ![]() CAMİS Cansız, camid * Letâfeti gitmiş olan elbise![]() CAMİT Eski ve Ortaçağlarda Giresun ile Samsun arasında kalan dağlık mıntıkaya verilen ad Osmanlılar zamanında bu kelime Canik olarak kullanılmıştır![]() CAMİ-ÜL EZHER Mısır'daki en büyük üniversitenin adı ![]() CAMİ-ÜL HURUF Kitap te'lif eden, müellif, yazar ![]() CAMİ-ÜL KELİM Vecize Kısa olup çok mânaya gelen söz![]() CA'MUS (C : Ceâmis) Pis, necis![]() CAMUS Su sığırı Manda Kömüş
|
|
Osmanlıca Sözlük (C Harfi)-Osmanlıca Kelimeler Sözlüğü... |
|
|
#3 |
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük (C Harfi)-Osmanlıca Kelimeler Sözlüğü...RE: Osmanlıca Sözlük (C Harfi) CAN f Yaşayış Diride olan kudret, kuvvet Hayat cevheri Madde ilimleri, maddenin; hayat ilimleri (biyolojik ilimler) hayatın ne olduğunu açıklıyamamışlardır Aslında bunların konusu da madde, hayat ve ruhun kendisi değil, bunların tezahürleri yani olay haline gelen tesirleridir Deney ilimlerinin vazifesi bu olaylar arasındaki ilişkinin değişmeyen tarafını bulmaktır Bunun ötesinde ilmin söyleyeceği bir sözü yoktur Buna rağmen bazı kendini bilmez cahiller, ilim adını kötüye kullanarak ilmin sustuğu yerde kendileri konuşuyor ve hayat ve ruhu madde ile açıklamaya kalkışıyorlar Oysa maddenin de ne olduğunu biliyor değildirler Biz müslümanlar madde gibi hayat ve ruhun da Allah'ın kudretinin eserleri olduğunu biliyor, birini diğerinin yerine koymuyoruz Allah görünen ve görünmeyen âlemler yaratmıştır Onun kudretinin ve yaratmasının sınırı yoktur Madde, yarattıklarının sadece bir çeşitidir Varlığı maddeden ibaret sanmak aklı gözüne inmiş olan akılsızların batıl bir inancıdır * Mc: Sevgili, dost![]() CANA f Ey sevgili! Ey can!CAN-AFERİN f Yaratıcı![]() CANAN f Sevgili, güzel, sâhib-i cemâl * Canlar, ruhlar![]() CANAVAR f Can alıcı, kahredici * Vahşi, yırtıcı hayvan Kurt![]() CAN-AVER Zihayat, canlı, yaşayan Hayatdar * Domuz, canavar, hınzır * Zararlı hayvan![]() CAN-AZAR f Can yakan, can inciten, eziyet veren Acı çektiren![]() CAN-BAHŞ f Hayat bağışlayan, can veren Sevgili Cenâb-ı Hak Allah![]() CANBAZ (C : Canbazan) Can ile oynayan, canını tehlikeye koyan, canbaz * Hayvan alış-verişi ile uğraşan kimse * Aldatan, hilekâr, hile yapan * Eskiden atlı fedai asker![]() CANBELEB Ölecek halde, canı dudakta ![]() CANDADE f Bir şeye candan bağlanmış Can vermiş, candan bağlanan![]() CANDANE f Tepe ile alın arasındaki yer, bıngıldak Beyin![]() CANDAR f Diri, canlı, zihayat, ziruh * Silâhlı kimse * Muhafız, koruyucu, emniyet memuru * Yol yiyeceği, azık![]() CANE f Silah![]() CAN-EFŞAN f Bir dâvâ uğrunda canını veren, canını feda eden![]() CAN-FERSA f Can dayanamıyacak derecede![]() CANFEZA Gönüle ferahlık veren, can artıran * Ayın 23 gününe verilen ad CAN-GÂH $_ : f Can evi * Can azaltıcı![]() CAN-GEZA f Ruh sıkıcı, can sıkıcı Tehlikeli olan, öldürücü![]() CAN-GÎR f Can sıkıcı, ruh sıkıcı![]() CAN-GÜZAR f Cana dokunan, candan geçer olan![]() CANHIRAŞ f Dayanamıyacak derecede acı ve keder veren![]() CANİ Cinayet işlemiş olan Birisini öldürmüş veya yaralamış bulunan Caniler nasıl haksız yere insanı öldürüyorlar ve onların hayatlarına son veriyorlarsa; kâfirler, inkârcılar, dinsizler de birer cani sayılırlar Çünkü Allah'ın eserleri olan canlı ve cansız varlıklar onun sonsuz kudretini, ilmini, iradesini, rahmetini ilân edip dururlarken inkârcılar bunları tesadüfün, maddenin, tabiatın ve sebeplerin eseri sayıyor ve mânasız, gayesiz şeylermiş gibi göstererek onları mânen öldürüyor, sayısız cinayetler işliyorlar Demek ki inkârcıların bu cinayetlerinin hesabını verecekleri bir mahkeme var ve olacaktır (Bak: Ceza)CANÎ f Candan sevilen![]() CANİB f Yan, yön Cihet, taraf Yüksek taraf![]() CANİBEYN İki taraf, iki cânib, iki yan ![]() CANİH(A) (Cünha dan) Suç işlemiş, mücrim, cinayet işleyen![]() CANİHA Bir tarafa meyleden veya bir cenahı tutan * Göğüs altındaki iyeği![]() CANİŞİN Birinin yerine geçen, birinin yerine vekâlet eden Vekil![]() CANKURTARAN t Ölüm tehlikesinde olanları kurtarmak için kullanılan vasıta * Hasta ve yaralıları hastahaneye taşıyan otomobil Ambulans![]() CANN Ateşten mahlûk cinlerin babası olan * Bir beyaz yılan cinsi * Cin taifesi İnsanlardan evvel yaratılan bir nevi mahlûklar, cinler (Bak: Cinn)CAN-NİSAR f Canını harcayan, canını fedâ eden![]() CANPERVER f Kalbi ferahlandıran Ruha hoş gelen![]() CANRÜBA f Gönül alan, gönül kapan dilber![]() CANSİPER (Cansupâr): f Canını feda eden![]() CANSİPERANE f Canını feda edercesine![]() CAN-SİTAN f Can çıkarıcı, ruh alıcı İnsana bela olan Güzel![]() CANSUZ f Can yakıcı, yürek tutuşturan![]() CANŞİKÂF f Can yaralayıcı, can yırtıcı![]() CANŞİKÂR f Öldürücü * Mc: Can avlayan veya öldüren Sevgili, mahbub![]() CAN-ŞİKEN f Azrâil (A S )CAR Faydasız bağırıp çağırmayı ve gevezeliği ifade eder ve ekseriya mükerrer kullanılır ![]() CA'R Yırtıcı kuşların pisliği ![]() CÂR Kadınların, elbisenin üstünde örtündükleri çarşaf (Bak: Çarşaf)CÂR Çeken, sürükleyen * Komşu * Medet eden, yardımcı * Müşteri![]() CÂR-I ZİL KURBÂ Yakın komşu ![]() CÂR-ÜL CÜNÜB Yabancı kimse Akrabadan olmayan![]() CARİ Akan, akıcı * Geçmekte olan * İnsanlar arasında mer'i ve muteber ve mütedavil olan![]() CARİF Yıkıp harap etmek ![]() CARİH Yaralayan Yara açan * Cerheden, çürüten * Avcı hayvan![]() CARİHA (Müe ) Yaralayan * Kol, ayak gibi her bir vücud azâsı![]() CARİM Cürüm ve kabahat sahibi Suçlu * Ailesinin maişetini kazanan * Kesen * Hurma toplayan![]() CARİN Aşınmış ve eskimiş bez * Belirsiz yol * Yılan yavrusu![]() CARİS Yaygaracı, geveze, terbiyesiz, güldürücü Çala çaldıran![]() CARİYE Geçer olan, akıcı olan Seyreden giden * Güneş, şems * Gemi * Cenab-ı Hakk'ın in'âm eylediği rızık ve nimet * Genç ve iyi hizmet eden kadın Muharebede İslâm düşmanlarından esir edilen kadın hizmetçi![]() CARR Çeken, çekici Sürükleyici * Harf-ı cer![]() CARRE Komşu kadını * Yularından çekilen deve![]() CARŞEB f Çarşaf, cilbab![]() CARÛ(B) f Süpürge![]() CÂRÛB-ZEN f Süpürücü, çöpçü![]() CARUD Nasrani rüesasından olup Şam'ın da reislerindendi Kitablarında Hz Peygamber'in (A S M ) vasıflarını görüp imân edenlerdendir Asr-ı Saâdetten önce yaşamıştır![]() CARÛR Sel arkı ![]() CARÛRE Kapı ökçesinin yeri
|
|
Osmanlıca Sözlük (C Harfi)-Osmanlıca Kelimeler Sözlüğü... |
|
|
#4 |
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük (C Harfi)-Osmanlıca Kelimeler Sözlüğü...RE: Osmanlıca Sözlük (C Harfi) CA'S Pis, necis ![]() CASELİK Katolik Başpiskopos, başpapaz, büyük papaz, patrik![]() CASİM Şam diyarında bir köyün adı ![]() CASİR (Cesaret den) Cesaret eden, cesur, cesaretli![]() CASİYE Diz çökmüş * Topluluk, cemaat * Yığın, taş yığını![]() CÂSİYE SURESİ Kur'an-ı Kerim'in 45 sûresi olup Mekke-i Mükerreme'de nâzil olmuştur Şeriat, Dehir Suresi de denir![]() CASLİK (Cesâlik) Nasrâniler hakîmi * Çokluk, kesret![]() CASS Alçı taşı * Kireç![]() CASSAS Sıvacı, kireççi ![]() CAST f Üzüm teknesi Üzümün sıkıldığı yer![]() CASÛM Korkulu rü'ya, kâbus ![]() CASUS (C : Cevâsis) Hafiye Gizli sırları haber veren Kendi asıl şahsiyetini gizleyip, kendini iyi şahsiyet şeklinde göstererek ve gizli yollarla bir devletin askeri, siyasi ve mâli durumlarına dair haberleri başka bir devlet menfaatına olarak toplayıp bildiren kimse![]() CA'SÛS (C : Ceâsis) Kötü huylu, kısa boylu![]() CASUS Karpuz ![]() CAŞİRİYYE Kuşluk vakti yenen yemek Kuşluk yemeği![]() CAUB Kısa adam ![]() CA'V Deve ve koyun tersini toplamak ![]() CAVERS Buğdaylar arasında biten bir cins sarı darı ![]() CÂVİD (Câvidân, câvidâne, câvidânî) f Sermedî, sonu olmayan, sonsuz, dâimî, lâyemut![]() CÂVİDÂNE f Câvidân, ebedi, sonsuza âit, sonsuza müteallik![]() CÂY f Yer, makam, mevki![]() CÂY-I DİKKAT Dikkat edilecek nokta Dikkat edilecek yer veya şey![]() CÂY-I HAYRET Hayret edilecek yer veya şey ![]() CÂY-I KARAR Dinlenme, durma yeri ![]() CÂY-I MÜLÂHAZA Düşünülecek nokta, düşünülecek yer ![]() CAY-BAŞ f İkâmet yeri, oda, ev Yurt, mekân, mesken![]() CAY-GÂH f Mevki, makam, rütbe * Yer, mekân![]() CAY-GİR f Yerleşen, yer tutan, yerleşmiş![]() CAYİ' (C : Ciya') Aç, acıkmış; aç olan![]() CAYİD Cömert, sahi ![]() CAYÎFE Karın içine geçmiş olan yara ![]() CAYİHA Şiddet * Kıtlık * Yemişe gelen âfet![]() CAYİR Cevir ve cefâ eden Eziyet veren![]() CAYMAK t Vazgeçmek Sözünden dönmek![]() CAY-MEND f Yerinden kalkmayan, üşenen, tenbel Rahatını bozmayan![]() CAY-NİŞİN f Yer tutan Birinin yerine geçen![]() CA'Z Yoğun, kalın nesne ![]() CA'ZERÎ Kısa boylu, galiz, sitemkâr kimse ![]() CAZGIR Yağlı güreşlerde pehlivanları seyircilere takdim edip dualarını okuyarak onları meydana çıkaran kimse ![]() CAZİ Ayaklarını dikip parmakları üzerine oturan kişi ![]() CAZİ' Üzüm çardağının üzerinde enine konulan, üzerine de üzüm çubukları serilen ağaç ![]() CAZİB Çekici, cazibeli * Hoş görünüşlü olup dikkati çeken![]() CAZİBE Çekme kuvveti * Mc: Letafet zamanı Hüsn-ü cemal (Hareket harareti, hararet kuvveti, kuvvet câzibeyi tevlid eder gibi bir âdet-i İlâhiyye, bir kanun-u Rabbanidir Mek )CAZİBEDAR f Çekici, câzibeli![]() CAZİBE KANUNU Madde âleminde geçerli olan Cenab-ı Hakk'ın tekvini bir kanunudur Bu kanuna göre iki madde birbirini aralarındaki mesafe ile ters orantılı; kütle ve miktarlarıyla orantılı olarak çeker![]() CAZİM Kat'i karar veren * Gr: Cezmedici, cezmeden Arabça bir kelimenin başına gelen bazı harfler o kelimenin sonunu sâkin okutur, o harfe de "câzim" denir Meselâ "Lem yezuk" aslında (Yezuku) idi Başına "lem" harfi geldiğinden " Yezuk" diye sâkin okundu )CAZİYE Doğurduktan sonra sütü azalmaya başlayan hayvan ![]() CAZÛ f Cadı Büyücü, sihirbaz![]() CAZZ Semiz,iri gövdeli adam ![]() CE'B Kesbetmek, elde etmek, kazanmak * Yaban eşeğinin büyüğü * Kırmızı toprak boya * Göbek![]() CEB' (C : Cebeât) Kızıl mantar * (C : Ecbu) Nakir dedikleri ağzı dar kap ki, içine su koyarlar * Tehir etmek, sonraya bırakmak![]() CEBABİRE Cebrediciler Mütekebbirler Zâlimler![]() CEBAE Üstünde birşey düzeltilen ağaç ![]() CEBAN Korkak, ürkek ![]() CEBANET Korkaklık, ürkeklik Korkulmayacak şeylerden bile korkmak (Bak: Sırat-ı müstakim)CEBB Bir kimsenin zekerini ve hayasını kesip hadım etmek * Devenin hörgücünü kesmek * Kökünden kesmek![]() CEBBAN (C : Cebâbin) Peynirci![]() CEBBAN(E) Sahrâ Bayram namazını kılacak yer * Mezarlık![]() CEBBAR (Sıfat-ı İlahiyedendir) İstediğini mutlak yapan, dilediğine muktedir olan Büyüklük, azamet ve kudret sahibi İmar eden Cenab-ı Hak Kullarını ıslah edip tevbeye götüren Allah Teâlâ Hz leri (C C ) * Zâlim, gaddar, müstebid, mütemerrid insanlar da bu sıfatla tavsif edilir Meselâ; Cengiz, cebbar ve gaddar bir devlet adamı idi * Koz: Gökyüzünün cenubunda bulunan bir yıldız kümesi![]() CEBBARANE Cebbarcasına Cebbar olana yakışacak tarzda![]() CEBBARÎ Cebbara mensub, cebbarlık, cebredicilik Cebbarlık eden![]() CEBCEB Çok hasta deve yavrusu ![]() CEBE' Kuyu içinden çıkan toprak ki, etrafına öbek öbek dökerler ![]() CEBE Zincir veya halkadan örme zırh Cevşen![]() CEBECİ f Eski Osmanlı İmparatorluğunun ordusunun zırhlı sınıfına mensub nefer![]() CEBEL Dağ, yüksek tepe * Mc: Bir kavmin meşhuru ve büyüğü, âlim ve fâzıl kimse![]() CEBEL-İ ARAFAT Arafat Dağı ![]() CEBEL-ÜN NUR Mekke dağlarından, Hira veya Hırra veya Harra Dağı Peygamberimize (A S M ) ilk vahyin geldiği dağ![]() CEBELİSTAN f Dağlık, dağlık yer![]() CEBE-PÛŞ f Zırh giyen![]() CEBER (CEBERİYE) (Ceberiyyun) Cüz'i iradeyi inkâr eden bir fırka-i dalle Hak yolundan çıkmış, dalâlete düşmüş bir fırka Bunların zıdları da Mu'tezile'dir![]() CEBERUT Azametin daha dâimîsi ve bâtınîsi Büyüklük Hâkimlik Kudret, celadet Fart-ı kibir ve azamet![]() CEBHA' Büyük alınlı kadın ![]() CEBHANE f Barut, kurşun, gülle, top, tüfek ve benzerleri gibi levazımat-ı harbiye ve bunların bulunduğu yer![]() CEBHE Yüz, ön taraf Harp sahası Muharebe edilen yer * Alın * Bir binanın veya o cinsten bir şeyin ön tarafı * Gökteki ayın menzillerinden birisinin ismi olup arslan suretinin cephesidir, dört yıldız arslan alnına benzetilmiştir * Bir kavmin ve cemaatin seyyidi![]() CEBHE-SÂ Yüz süren ![]() CEBİN (Cebân) Korkak Cesaretsiz * Alın![]() CEBİN-SÂ(Y) f Alın sürücü, alın süren![]() CEBİR Zabtetmek Zor Kuvvet * Bir şeyi ıslah ve tamir etmek, düzeltmek * Bâtıl bir fırka * Mat: Harflerle yapılan hesab * Tıb: Fevkalâde ameliyat, kırık kemiği sarıp bütünlemek Kırık veya çıkık uzva sarılan tahtalar![]() CEBR-İ MÂFAT Kaybedilen bir şeyin yerine başka bir şey bularak, onunla avunma ![]() CEBR-İ NOKSÂN Noksanı tamamlama, eksiği ikmâl etme ![]() CEBİRE Çıkık veya kırık olan bir uzva sarılan tahtalar ![]() CEBİRE f Halkın bir işe hazırlık yapması![]() CEBL İhtira, ibda Yoktan yaratma![]() CEBRAİL (Cebril, Cibril) Cenab-ı Hakk'ın emirlerini Peygamberlere (A S ) bildiren büyük melek Peygamberimiz Resul-i Ekrem'e (A S M ) Kur'ân-ı Azimüşşân'ı vahiyle getiren melek (A S )![]() CEBRE Kemik sarmakta kullanılan ağaç * Tahta parçaları![]() CEBREN Zorla Cebir ve kuvvet istimali ile Kuvvet kullanarak![]() CEBRÎ Zorla icra olunan, rızası olmadan zorla yaptırılan * Cebriye fırkasından olan![]() CEBRİYE Cüz'i irâdeyi inkâr edenlerin bâtıl mezhebi ![]() CEBUB Sağlam yer Muhkem * Yeryüzü * Katı ve galiz yer![]() CEBZ Çekmek, cezb
|
|
Osmanlıca Sözlük (C Harfi)-Osmanlıca Kelimeler Sözlüğü... |
|
|
#5 |
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük (C Harfi)-Osmanlıca Kelimeler Sözlüğü...RE: Osmanlıca Sözlük (C Harfi) CE'CEE Geri durdurmak * Deveyi suya çağırmak * Eşek boncuğu denilen bir boncuk![]() CED' Burun, kulak, el kesmek * Hapsetmek![]() CED'A Kestikten sonra geri kalan nesne * Hapsetmek![]() CEDA' Kıtlık ve şiddet senesi ![]() CEDA Bol yağmur, rahmet * Hediye, ihsan İn'âm * Avantaj, kazanç![]() CEDALE(T) Yer Arz Dünya * Hurma koruğu, ham hurma![]() CEDAVİ f Hizmetçi aylığı![]() CEDAVİL (Cedvel C ) Cedveller * Su yolları * Listeler![]() CEDAYE Geyik ![]() CEDB Kısırlık * Kusur![]() CEDCED Pek düz yer ![]() CEDD Babanın babası veya ananın babası * Büyüklük, azimlik * Kat'edip geçmek * Tâli'li olmak * Kesmek![]() CEDD-İ EMCED En büyük cedd En yaşlı, en büyük baba![]() CEDDA' Küçük memeli kadın * Susuz çöl![]() CEDDAT (Cedde C ) Nineler Büyük anneler, anneanneler, babaanneler![]() CEDDE (C : Ceddât) Büyük vâlide Annâne, nine * Yeni olmak![]() CEDDE-İ FÂSİDE Ananın anası, anneanne ![]() CEDDE-İ SAHİHA Babanın anası, babaanne ![]() CEDED Yassı, düz yer ![]() CEDEF (C : Ecdâf) Makbere, kabir, mezar * Yemen diyarından gelir bir otun adı (Bir kimse bu otu yese su içmeye muhtaç olmaz )CEDEL Konuşmada kavga etme Niza Hakkı bulmak için olmayıp, galib görünmek için çekişme (Diyalektik) * Man: Meşhur veya müsellem mukaddemelerden terekküb eden kıyastır![]() CEDEL-GÂH f Çekişme yeri * Mc: Dünya![]() CEDELÎ Tartışmaya, münakaşaya ait Münakaşacı Tartışmacı![]() CEDEME (C : Cüdem) Yaramaz dişi koyun * Kısa boylu erkek![]() CEDERÎ Vücutta çıkan çiçek hastalığı ![]() CEDES Kabir, mezar ![]() CEDGARE f Reyler, tedbirler, çeşit çeşit yol![]() CEDH Bir şeyi başka bir şeyle karıştırmak * Sütü su ile karıştırmak![]() CEDİ Güneş medarının oniki burcundan birisi Oğlak burcu (Güneşin cenuba doğru inişinin en aşağı derecesini bildirir ) * Keçinin erkek yavrusu, erkek oğlak![]() CEDİB Kıtlık olan yer ![]() CEDİD Yeni, kullanılmamış ![]() CEDİDAN Gece ile gündüz * Yenilenen iki şey Yenilenenler![]() CEDİL Devenin boynuna taktıkları ip ![]() CEDİLE Kabile * Nâhiye * Kuş kafesi![]() CEDİR Lâyık, münasib, uygun * Nihâyet, son * Etrafı duvarlı yer![]() CEDİYYE (C : Cedâyâ) Gövdeye yapışan kan![]() CEDL Yaratmak, halk * Kuvvet * Sağlam bükmek * Azâ, organ, uzuv![]() CEDR (Cidr) Duvar Hâil, perde, zar * Bir ot adı![]() CEDÛD (C : Cedâyid-Cüdüd) Sütü çekilmiş koyun![]() CEDVA Bol yağmur, rahmet * Armağan hediye![]() CEDVAR Nebâtattan zerâvende benzer bir ottur ve mâcun yapılır ![]() CEDVEL Liste * Su kanalı Kanal * Doğru, düz çizgiler çizmeğe mahsus âlet![]() CEDY (C : Cidâ-Ecd) Oğlak * Burç adı![]() CEDYE (C Cedâyât) Eyer altına konulan keçe![]() CEEY Su içmesi için deveyi çağırmak ![]() CEF' Kenara çerçöp atmak * Zâyi ve bâtıl olmak * Koparmak * Bir kabı eğip içindekini dökmek![]() CE'F Düşmek ![]() CEFA Eziyet Sıkıntı Zulüm * Bir şey yerinde durmayıp bir tarafa ayrılmak![]() CEFA-DİDE f Cefa çekmiş, cefa görmüş![]() CEFA ENDER CEFA Cefa içinde cefa Azab içinde azab veya ayrılık![]() CEFAF Kuru olma, kuruma ![]() CEFAKAR f Eziyet eden, cefa eden * Halk arasında: Eziyet çeken, cefa çekmiş mânalarında da kullanılır![]() CEFA-KEŞ f Eziyete dayanan, cefa çeken, acıya katlanan![]() CEFALE İnsan topluluğu ![]() CEFA-PİŞE f Gaddar, cebbar, zâlim * Sevgili, mâşuk, sevilen![]() CEFASET Hazımsızlık ıztırabı, sindirim zorluğu ![]() CEFCAF f Hayâsız, ahlâksız kadın![]() CEFCEF Yüce, yüksek yer * Katı yel![]() CEFF Kurumak ![]() CEFFAH Mütekebbir kimse, gururlu kişi ![]() CEFFAR (Cefr den) Cifirci Cifir yapan kimse![]() CEFFE Kalabalık, kütle * Kalabalığın verdiği uğultu![]() CEFFE-L KALEM Düşünmeksizin, birden, hemen * Kalemin yazısı kurumuş, silinmez * Kat'i olan şey![]() CEFFET Cemaat, topluluk, çok adet ![]() CEFH Fahirlenmek, mütekebbirlenmek, gururlanmak, kibirlenmek ![]() CEFİF Kuru, kurumuş ![]() CEFİR Ok koyulan kap, mahfaza ![]() CEFL Yağmuru yağmış bulut ![]() CEFLA Umumi ziyafet ![]() CEFN Göz kapağı * Asma çubuğu * Bıçak ve kılıç kını![]() CEFNAK Gözleri büyük, rengi sarıya yakın bir kuşun adı ![]() CEFNE (C : Cifân) Su kabı, tekne, teşt Büyük çanak![]() CEFR Dört aylık keçi oğlağı * Geniş ve örülmemiş kuyu (Bak: Cifr)CEFV Kaba muâmele ![]() CEFVE Cefa, azar ![]() CEFVET Nezaketsizlik, kabalık, saygısızlık
|
|
Osmanlıca Sözlük (C Harfi)-Osmanlıca Kelimeler Sözlüğü... |
|
|
#6 |
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük (C Harfi)-Osmanlıca Kelimeler Sözlüğü...RE: Osmanlıca Sözlük (C Harfi) CEHABİZE Hakikatlerden, gerçeklerden haberi olanlar ![]() CEHAD Sağlam, katı yer ![]() CEHAD Nimet az olmak * Ot uzamayıp kalmak * Su az olmak![]() CEHADET Tezlik, acelecilik ![]() CEHALET Bilmezlik, nâdanlık, ilimden ve her nevi müsbet mâlûmatdan habersiz olma Cahillik![]() CEHAM Yağmur vermeyen bulut ![]() CEHAMET (CÜHUMET) Yüz pörtümek, donuk yüzlü olmak ![]() CEHAN f Cihân, dünya, küre-i arz, arz * Sıçrayan, fırlayan, acele ve çabuk hareket eden![]() CEHARET Sesin yüksek olması Ses yüksekliği![]() CEHBEZ (C : Cehâbize) Basiretli, ileri görüşlü kimse![]() CEHCEHE Çağırmak * Irak etmek, uzaklaştırmak![]() CEHD Fazla çalışma Güç ve kuvvetini sarfetme İnsanın nefsine hâkim olması * Azim, gayret, fedakârlık * Takat![]() CEHELE (Cahil C ) Câhiller İlimden mahrum olanlar Bilmeyenler Nâdanlar![]() CEHEMİYYE Cebriye'den Cehm bin Safvan mezhebi üzere "Cennet ve Cehennem fânidir, iman mârifettir ve ikrar değildir" diyen bir tâife ![]() CEHENDE f Fırlıyan, sıçrayan * Sıçramış, fırlamış![]() CEHENDE-GÎ f Fırlayış, sıçrayış![]() CEHENNEM Allah yerine, tabiat, madde, sebepler vb yaratılmış şeyleri ilâh kabul eden; Allah'a kul olacaklarına, arzularına ve heveslerine, başka insanlara ve mahlukata kul olanların işledikleri cürüm ve suçtan dolayı İlâhi adaletle ceza görecekleri yer Cehennem'in varlığını bütün geçmiş peygamberler ve onların yolundan giden bütün âlimler ve evliyalar kesin bir bilgi olarak bildirmişlerdir Esasen Allah'ın adaleti cehennemi gerektirir Ezenlerle ezilenler, haklılarla haksızlar, zâlimlerle mazlumlar, iyilerle kötüler, inananlarla inanmıyanlar, Allah'a kul olanlarla kula kul olanlar eşit olamaz Allah'ın adaleti iyilere mükâfat, kötülere cezayı gerektirir İnkarcılar hayatı mânasız bulmakla, ölümü de kendilerini ve bütün sevdiklerini yok eden ebedî bir idam saymakla daha hayatta iken cehennemin müjdecisi olan ruh bunalımını yaşıyorlar İçki, kumar, zevk, eğlence, sefahet onları ruh bunalımından kurtaramıyor Çağımız insanının huzursuzluğu ve mutsuzluğu, inançsızlıktan kaynaklanıyor Onların bu halleri, inançsızlığın cezasının Cehennem olacağını gösteriyor Cehennem'in yedi tabakasının isimleri: Sair, Sakar, Cahim, Hutame, Lâzı, Hâviye, Derk-i esfel (Cehennem, azab yeri olan ateşin ism-i alemidir ve müennestir Arabca "cehnam" kelimesinden me'huz, bu da cehm'den müştaktır Cehm, galiz ve müstekreh olmak; cehnam, dibi görünmez derin kuyu demektir E T )(Cehennem nerededir?Elcevap: $Cehennemin yeri, bâzı rivâyatla "Tahtel-Arz" denilmiştir Başka yerlerde beyan ettiğimiz gibi Küre-i Arz, hareket-i seneviyesiyle ileride mecma-ı haşir olacak bir meydanın etrafında bir daire çiziyor Cehennem ise, Arzın o medar-ı senevisi altındadır demektir Görünmemeleri ve hissedilmemeleri, perdeli ve nursuz ateş olduğu içindir Küre-i Arzın seyahat ettiği mesafe-i azimede pek çok mahlukat var ki, nursuz oldukları için görünmezler Kamer, nuru çekildikçe vücudunu kaybettiği gibi, nursuz çok küreler, mahluklar gözümüzün önünde olup göremiyoruz Cehennem ikidir Biri suğra, biri kübrâdır İleride suğra, kübrâya inkılâb edeceği ve çekirdeği hükmünde olduğu gibi, ileride ondan bir menzil olur Cehennem-i Suğrâ, yerin altında, yâni merkezindedir Kürenin altı, merkezidir İlm-i Tabakat-ül-Arz'ca malûmdur ki: Ekseriya her otuzüç metre hafriyatta, bir derece-i hararet tezayüd eder Demek merkeze kadar nısf-ı kutr-u arz, altı bin küsur kilometre olduğundan, ikiyüz bin derece-i harareti câmi; yâni ikiyüz def'a ateş-i dünyeviden şedit ve rivayet-i hadise muvâfık bir ateş bulunuyor Şu Cehennem-i Suğrâ, Cehennem-i Kübrâya ait çok vezaifi, dünyada ve Alem-i Berzah'da görmüş ve ehâdislerle işaret edilmiştir Âlem-i Âhirette, Küre-i Arz nasılki sekenesini medar-ı senevisindeki meydân-ı haşre döker; öyle de: İçindeki Cehennem-i Suğrâ'yı dahi Cehennem-i Kübrâ'ya emr-i İlâhi ile teslim eder Ehl-i İtizâl'in bâzı imamları; "Cehennem sonradan halkedilecektir" demeleri, hâl-i hâzırda tamamiyle inbisat etmediğinden ve sekenelerine tam münasip bir tarzda inkişaf etmediğinden galattır ve gabavettir Hem perde-i gayb içindeki âlem-i âhirete ait menzilleri dünya gözümüzle görmek ve göstermek için, ya kâinatı küçültüp iki vilâyet derecesine getirmeli, veyahut gözümüzü büyütüp yıldızlar gibi gözlerimiz olmalı ki yerlerini görüp tâyin edelim $ Âhiret âlemi'ne ait menziller, bu dünyevi gözümüzle görülmez Fakat bâzı rivâyâtın işaretiyle âhiretteki Cehennem bu dünyamızla münasebetdardır Yazın şiddet-i hararetine $ denilmiştir Demek bu dünyevi küçücük ve sönük akıl gözüyle o büyük Cehennem görülmez Fakat İsm-i Hakim'in nuriyle bakabiliriz Şöyle ki: Arzın medâr-ı senevisi altında bulunan Cehennem-i Kübrâ, yerin merkezindeki Cehennem-i Suğrâyı güya tevkil ederek bâzı vazaifini gördürmüş Kadir-i Zülcelâl'in mülkü pek çok geniştir, hikmet-i İlâhiye nereyi göstermiş ise Cehennem-i Kübrâ oraya yerleşir Evet, bir Kadir-i Zülcelâl ve emr-i Künfeyekün'e mâlik bir Hâkim-i Zülkemal gözümüzün önünde kemâl-i hikmet ve intizam ile Kamer'i Arz'a bağlamış; azamet-i kudret ve intizam ile Arzı Güneş'e rabtetmiş ve Güneş'i seyyârâtiyle beraber arzın sür'at-i seneviyesine yakın bir sür'at ile ve haşmet-i rububiyetiyle, bir ihtimale göre Şems-üş Şümûs tarafına bir hareket vermiş ve donanma elektrik lâmbaları gibi yıldızları, saltanat-ı rububiyetine nurani şâhidler yapmış; onunla saltanat-ı rububiyetini ve azamet-i kudretini göstermiş bir Zât-ı Zülcelâl'in kemâl-i hikmetinden ve azamet-i kudretinden ve saltanat-ı rububiyetinden uzak değildir ki Cehennem-i Kübrâ'yı elektrik lâmbalarının fabrikasının kazanı hükmüne getirip âhirete bakan semânın yıldızlarını onunla iş'al etsin; hararet ve kuvvet versin Yâni, âlem-i nur olan Cennet'ten yıldızlara nur verip, Cehennem'den nar ve hararet göndersin Aynı halde o Cehennem'in bir kısmını ehl-i azâba mesken ve mahbes yapsın Hem bir Fâtır-ı Hakim ki: Dağ gibi koca bir ağacı, tırnak gibi bir çekirdekte saklar Elbette o Zât-ı Zülcelâl'in kudret ve hikmetinden uzak değildir ki, Küre-i Arz'ın kalbindeki Cehennem-i Suğrâ çekirdeğinde Cehennem-i Kübrâ'yı saklasın Elhasıl: Cennet ve Cehennem, şecere-i hilkatten ebed tarafına uzanıp eğilerek giden bir dalın iki meyvesidir Meyvenin yeri ise, dalın müntehasındadır Hem şu silsile-i kâinatın iki neticesidir Neticelerin mahalleri, silsilenin iki tarafındadır Süflisi, sakili aşağı tarafında; nuranisi, ulvisi yukarı tarafındadır Hem şu seyl-i şuunatın ve mahsûlat-ı mâneviye-i arziyenin iki mahzenidir Mahzenin mekânı ise, mahsûlâtın nev'ine göre, fenası altında, iyisi üstündedir Hem ebede karşı cereyan eden ve dalgalanan mevcudat-ı seyyalenin iki havzıdır Havzın yeri ise, seylin durduğu ve tecemmu' ettiği yerdedir Yâni habisâtı ve muzahrefâtı esfelde, tayyibâtı ve sâfiyâtı âlâdadır Hem lütuf ve kahrın, rahmet ve azametin iki tecelligâhıdır Tecelligâhın yeri ise, heryerde olabilir Rahmân-ı Zülcemâl ve Kahhâr-ı Zülcelâl nerede isterse tecelligâhını açar Amma Cennet ve Cehennem'in vücudları ise, Onuncu ve Yirmisekizinci ve Yirmidokuzuncu Sözlerde gayet kat'i bir surette isbat edilmiştir Şurada yalnız bu kadar deriz ki: Meyvenin vücudu dal kadar ve neticenin silsile kadar ve mahzenin mahsulât kadar ve havzın ırmak kadar ve tecelligâhın, rahmet ve kahrın vücudları kadar kat'i ve yakîndir M )CEHENNEM-İ SUĞRÂ Küçük cehennem ![]() CEHENNEM-NÜMUN f Cehennem gibi çok azab verici![]() CEHER Gündüzleyin bir şeyi görememek (O kimseye "echer" derler)CEHİR (Cehr den) (C : Cüherâ) Yüksek sesle, bağırarak ve açık olarak söylenen * Güzel, dikkate değer![]() CEHİR-ÜS SAVT Çok ve kuvvetli ses ![]() CEHİŞ Halktan uzak olan ![]() CEHİZ Karnından çocuk düşüren ![]() CEHL Câhillik, bilmemezlik, ilimden mahrum olmaklık, nâdanlık, tecrübesizlik, gençlik ![]() CEHL-İ BASİT Bilmediğini bilmek sûretiyle olan câhillik ![]() CEHL-İ MÜREKKEB Bilmemekle beraber, bilmediğini de bilmemek ![]() CEHLİSTAN f Cehâlet âlemi Cahilliğin olduğu yer![]() CEHR Görünmek, zâhir olmak * Açıktan ve yüksek sesle olan söylemek veya okumak * Tecvid'de: Harf hareke ile okunduğu zaman, mahreçte aralık kalmıgirsin bir tarafına ![]() !!! nefesin akmayıp, küllisi veya ekserisi hapsolmuş bir şekilde sesin çıkmasına denir![]() CEHRE Açıkta ve belli olan şeyler * Pamuk ve ipek sarılan masura![]() CEHREN Açıktan, alenen ![]() CEHRET Görünmek, zahir olmak ![]() CEHRETEN Aşikâr sûrette, aleni bir şekilde, açıktan açığa ![]() CEHRÎ Aleni ve yüksek sesle vâki olan şey ![]() CEHŞ (CÜHÜŞ) Medet edişmek Başka kimseye sığınıp arkalanmak![]() CEHÛD Cıfıt, yahudi ![]() CEHÛF Kuyudan suyu alıp yukarı çekmeye mahsus kova ![]() CEHÛL Pek çok câhil (İnsan hayvanların aksine olarak hayata lâzım her şeye karşı câhildir Her şeyi öğrenmeğe mecburdur Hadsiz eşyaya muhtaç olduğu için sigayı mübalâğâ ile cehûldur M )CEHÛLÂNE Pek câhilcesine ![]() CEHÛŞ Oğlan, sabi ![]() CEHVA' Açık ![]() CEHVE İnsanın dübür yeri ![]() CEHVERE Zâhir olmak, görünmek ![]() CEHYER Dişi ayı ![]() CEHZAM Başı büyük, yuvarlak yüzlü kişi * Esed, arslan
|
|
Osmanlıca Sözlük (C Harfi)-Osmanlıca Kelimeler Sözlüğü... |
|
|
#7 |
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük (C Harfi)-Osmanlıca Kelimeler Sözlüğü...RE: Osmanlıca Sözlük (C Harfi) CELÂ Parlak, ruşen Zâhir, açık![]() CELÂ' Gurbete düşmek, memleketinden ayrı olmak Şehrinden ve meskeninden çıkmak * Başkalarını çıkarmak * Açık haber * Ruşen olmak, parlamak![]() CELÂ-YI VATAN Doğduğu yerden ayrılma ![]() CEL'AB Medine yakınında bir dağ * Gözü çok iyi görmek![]() CELAB f Salkım küpe![]() CEL'ABE Çok kuvvetli dişi deve ![]() CELABİB (Cilbâb C ) Kadının bütün vücudunu örten ve dıştan giyilip bol olan çarşaf nevi Yaşmaklar Baş ve yüz örtüleri, ferâceler (Bak: Tesettür)CELACİL (Cülcül C ) Küçük çanlar, ufak çıngıraklar![]() CEL'AD Yoğun gövdeli şişman, kaba kimse ![]() CELADET Yiğitlik Bahadırlık Kuvvet ve şiddetlilik Muhkemlik Salâbet, metânet![]() CELAFET Kabalık, yontulmamışlık ![]() CELAH Başın iki tarafından saçın dökülmesi * Devenin ağaç yemesi![]() CELAHİZ Kaba, ağır ![]() CELAİL (Celile C ) Celiller, büyük olanlar, yüceler![]() CELAL (Celâlet) Nihâyet derecede büyüklük Azamet Hiddetlilik, hışım * İlm-i Kelâm'da: Cenâb-ı Hakk'ın kahrının ve azametinin tecellisi, Cenâb-ı Hakk'ın nev'deki tecellisi Cenâb-ı Hak, vahdaniyyetine delil olacak çok şeyler yarattığından veyâ ihâtadan âli ve celil olduğu veya hislerle idrâk edilmekten celil olduğundan Celâl denir (Arkadaş! Cenâb-ı Hakk'ın sıfât-ı ezeliyye âleminde biri celâlî, diğeri cemâlî iki türlü tecellisi vardır Celâl ile Cemâlin sıfât-ı ef'âl âleminde tecellisinden; lütuf ve kahr, hüsün ve heybet tezâhür eder Ef'âl âlemine tecelli edince; tahliye $ ile tahliye $ (tezyin ile tenzih) doğar Asar ve a'mal âleminden âlem-i âhirete intiba' edince; lütuf, cennet ve nur olarak; kahr da, cehennem ve nâr olarak tecelli eder Sonra âlem-i zikre inikâs edince; biri hamd, diğeri tesbih olmak üzere iki kısma ayrılır Sonra âlem-i kelâmda tecelli edince, kelâmın emir ve nehye taksimine sebep olur Sonra âlem-i irşada intikal edince; irşadı tergib ve terhib, tebşir ve inzâra taksim eder Sonra vicdana tecelli edince, recâ ve havf husule gelir Sonra irşâdın iktizâsındandır ki, havf ile recâ arasındaki muvâzene devamla muhafaza edilsin ki, recâ ile doğru yollara sülûk edilsin, havf ile de eğri yollara gidilmesin Ne Allah'ın (C C ) rahmetinden me'yus, ne de azabından emin olunsun İ İ )CELA'LA' Kirpi ![]() CELALEDDİN-İ HARZEMŞAH (Vefâtı M : 1231) Mengü berdi (Allah verdi) ismi de verilir Harzemşah soyunun 7nci ve son hükümdarıdır Tarihte cesaret ve irfanı ile tanınmıştır O zamanın deccalı olan Cengiz'in kahır ve şiddeti karşısında İrân ve Turân korku ve zillete düştüğünde Celâleddin, Cengiz'in ordularını müteaddit defalar mağlub etmiştir Kendisine pederinden şehzadelikten başka bir şey kalmadığı halde Harzem'de, Hind'de, Irak'ta, Azerbeycan'da dört devletin meydana gelmesine muvaffak oldu Küçük küçük kuvvetlerle üç milyon askere sâhib Tatar devletine karşı yirmiden ziyade zafer kazandı Moğol taarruzlarından birisinde bir dağa çekildiği sırada bir çapulcu taifesi tarafından sırtından hançerlenerek şehid edildi (R Aleyh)(Meşhurdur ki: Bir zaman İslâm kahramanlarından ve Cengiz'in ordusunu müteaddit defa mağlub eden Celaleddin-i Harzemşah harbe giderken vüzerâsı ve etbaı ona demişler: "Sen muzaffer olacaksın; Cenab-ı Hak seni galip edecek " O demiş: "Ben Allah'ın emriyle, cihad yolunda hareket etmeye vazifedarım, Cenab-ı Hakk'ın vazifesine karışmam, muzaffer etmek veya mağlub etmek onun vazifesidir " İşte o zât bu sırr-ı teslimiyeti anlamasıyla hârika bir surette çok defa muzaffer olmuştur M N )CELALEDDİN-İ SÜYÛTÎ (Hi: 849 - 911) Abdurrahman bin Ebu Bekir Muhammed adı ile de anılır Hadis imamı ve müctehid bir zattır Mısırlıdır Süyût şehrinde doğdu Mısır'da vefat etti Zamanının büyük İslâm allâmelerindendir Asıl adı: Ebû Bekir oğlu Abdurrahman'dır Tefsir, fıkıh, hadis ilmine dair eserleri vardır Celaleddin Muhammed bin Ahmed Mısrî'nin, İsrâ Sûresine kadar yaptığı (Hi: 864'de vefat edince yarıda bıraktığı) tefsiri tamamlamıştır ve Celaleyn Tefsiri denmiştir![]() CELALÎ Celal ismine dâir İlâhi ve celale müteallik Celal adlı kimselerle alâkalı olan * Hicri XI Asırdan önce Anadolu'da baş gösteren eşkiyaya verilen ad * Sultan Celaleddin Melikşah tarafından hazırlanan ve Hicri 471 tarihinde başlayan bir güneş takvimi![]() CELALLİ Çok çabuk kızan kimse ![]() CELAZE Sazların perdeleri ![]() CELB Kendi tarafına çekmek Çekmek, götürmek![]() CELB-İ KULÛB Kalbleri çekme, kalbleri kazanma ![]() CELB-İ SURET Uzakta olan bir şeyin sûretini resmini yanına getirmek (![]() ![]() Hz Süleyman (A S ) taht-ı Belkıs'ı yanına celbetmek için vezirlerinden bir âlim-i ilm-i celb dedi: "Gözünü açıp kapayıncaya kadar sizin yanınızda o tahtı hazır ederim " olan hâdise-i hârikaya delalet eden şu âyet: $İlâahir işaret ediyor ki: Uzak mesafelerden eşyayı aynen veya sûreten ihzar etmek mümkündür Hem vakidir ki: Risaletiyle beraber saltanatla müşerref olan Hz Süleyman (A S ) hem masumiyetine, hem de adaletine medar olmak için pek geniş olan aktar-ı memleketine bizzat zahmetsiz muttali olmak için ve raiyyetinin ahvâlini görmek ve dertlerini işitmek, bir mu'cize suretinde Cenab-ı Hak ihsan etmiştir Demek, Cenab-ı Hakk'a itimad edip, Süleyman'ın (A S ) lisan-ı ismetiyle istediği gibi o da lisan-ı istidadıyla Cenab-ı Hak'dan istese ve kavanin-i adetine ve inayetine tevfik-i hareket etse, ona dünya bir şehir hükmüne geçebilir Demek, taht-ı Belkıs Yemende iken, Şamda aynıyla veyahut suretiyle hazır olmuştur, görülmüştür Elbette taht etrafındaki adamların suretleriyle beraber sesleri de işitilmiştir İşte, uzak mesafede celb-i surete ve savta haşmetli bir sûrette işaret ediyor ve mânen diyor: Ey ehl-i Saltanat! Adalet-i tâmme yapmak isterseniz Süleymanvâri, ruy-i zemini etrafıyla görmeye ve anlamaya çalışınız Çünki; Bir hakim-i adalet-pişe, bir padişah-ı raiyetperver, aktar-ı memleketine her istediği vakit muttali olmak derecesine çıkmakla mes'uliyet-i mâneviyeden kurtulur veya tam adalet yapabilir Cenab-ı Hak, şu ayetin lisan-ı remziyle mânen diyor ki: Ey beni-adem! Bir abdime geniş bir mülk ve o geniş mülkünde adalet-i tâmme yapmak için, ahvâl ve vukuat-ı zemine bizzat ıttıla veriyorum Ve madem herbir insana, fıtraten zemine bir halife olmak kabiliyetini vermişim Elbette o kabiliyete göre ruy-i zemini görecek ve bakacak, anlayacak istidadını dahi vermesini, hikmetim iktiza ettiğinden vermişim Şahsen o noktaya yetişmezse de, nev'en yetişebilir Maddeten erişemezse de, ehl-i velâyet misillû manen erişebilir Öyle ise, şu azim nimetten istifade edebilirsiniz Haydi göreyim sizi, vazife-i ubudiyetinizi unutmamak şartıyla öyle çalışınız ki: Ruy-i zemini, her tarafı, herbirinize görülen ve her köşesindeki sesleri size işittiren bir bahçeye çeviriniz S )CELBİZ f Kement, ilmik * Gammâz, koğucu, ara bozucu![]() CELBNAME f Mahkemeye çağırma kağıdı, celb kağıdı![]() CELBÛ f Nâneye benzer bir ot, sebze![]() CELBÛB f Sarmaşık (bitkisi )CELCA' Boynuzsuz koyun ![]() CELCELE Çan sesi * Gök gürültüsü * Depretmek * Gitmek![]() CELCELUTİYE Peygamberimizin Resul-i Ekremin (A S M ) derslerine istinâden, aslı cifir ve ebced hesâbı ile alâkalı olarak Hz Ali (R A ) tarafından te'lif edilen Süryânice bir kasidedir Esas mânası; bedi' demektir![]() CELD Lügat mânası, deri üzerine vurmaktır * Fık: Muhsen olmayan mükellef zâni veya zâniyenin muayyen uzuvlarına vech-i mahsus üzere değnek veya kamçı ile vurmaktır Bu ceza, mücrimin cildi yani derisi üzerine tatbik edildiği cihetle "celde" adını almıştır![]() CELDA Sür'at Çabukluk * şecaat![]() CELDE Fık: Suç işleyen birisine kamçı veya değnekle bir vuruş ![]() CELE Başın ön tarafının saçı dökülmek ![]() CELEB Kesilecek hayvanları ve bilhassa koyun sürüsünü celbederek kasaplara satan tacir * Tar: İstanbul sarayında ilk işe başlamış olan acemi![]() CELEB f KÜFÜR YASAK![]() !!! **** * Çan![]() CELECE (C : Cülec) Kafa, baş![]() CELED Sütü ve yavrusu olmayan büyük deve * Muhkem yer * Samanla doldurulup anası önüne koyulan buzağı derisi![]() CELEF Yerden balçık küremek ve gidermek ![]() CELEM Koyun kırkmakta kullanılan büyük makasın herbir yüzü ![]() CELENFEA Şişman karınlı büyük deve ![]() CELENZA Arkası üstüne yatıp ayaklarını kaldıran kişi ![]() CELESAT (Celse C ) Meclisler, celseler![]() CELEVAT (Cilve C ) Cilveler Hüsn-ü zuhûrlar![]() CELEVLA' Mekân ismi ![]() CELH Doldurmak, dolu olmak ![]() CELHE (C : Cülâhet) Gidermek Yerinden ayırmak * Nâhiye![]() CELİ Parlak, açık, âşikâr, meydanda * Kur'an harfleri ile yazılan bir çeşit yazı![]() CELİB Satmak için bir yerden toplanılan şeyler * Esir, köle, cariye Satılık esir![]() CELİD Fazla celâdetli, bahadır * Rutûbetli, kırağı, çiğ * Buz![]() CELİL Celâlet ve celâdet sâhibi Azîm, mertebesi yüksek![]() CELİL-ÜŞ-ŞÂN şan ve şerefi pek büyük ![]() CELİS Galiz, kaba nesne Büyük ve sağlam olan şey![]() CELİS Ekseri bir yerde oturan Arkadaş Birlikte oturan![]() CELİYYAT (Celi C ) Aşikâr, açık, aleni, meydandaki şeyler![]() CELL (C : Cülûl) Yerden birşey toplamak * Gemi yelkeni * Yaşlı olmak * Kadr ve mertebesi büyük olmak * Celil, büyük, ulu![]() CELLAD İdama mahkûm olanları idam etmeğe vazifeli olan adam * Mc: Merhametsiz![]() CELLALE Necaset yiyen sığır ![]() CELLE Deve ve koyun tersi * Az olarak insan pisliğinden kinâye olur![]() CELLE Celil oldu, celil olsun meâlinde ve Celle Celâluhu diye, Allah İsm-i Celali işitildiği veya anıldığı anda, tâzim makamında söylenir ![]() CELM Kesmek, kat'etmek * Ululuk, büyüklük![]() CELMED Kaya Taş![]() CELSE Bir meclis veya mahkeme hey'etinin toplanmalarından tâtile kadar olan müzakere müddeti * Bir def'a akd-i meclis etmek Oturuş, bir def'a oturmak * Fık: İki secde arasında bir def'a $ diyecek kadar oturmak![]() CELSE-İ ALENİYYE Açık oturum ![]() CELU f Şakacı, lâtifeci kimse * Kebap şişi![]() CELVET Yerini, yurdunu terketme * Tas: Abdin fenâfillah olup halvetten ayrılması![]() CELVETİYE Eskiden mevcud bir tarikat ismi ![]() CELZ Seyretmek
|
|
Osmanlıca Sözlük (C Harfi)-Osmanlıca Kelimeler Sözlüğü... |
|
|
#8 |
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük (C Harfi)-Osmanlıca Kelimeler Sözlüğü...RE: Osmanlıca Sözlük (C Harfi) CEM Hükümdar, melik, şah * Hz Süleyman'ın (A S ) nâmı * İskender'in bir ismi![]() CEM' (C : Cümu) Hurmanın iyi olmayanı Farklı şeyleri bir yere getirmek mânasına mastar * Az olarak cemaat için isim olur * Toplama Bir yere getirme, biriktirme Yığma * Gr: Arabçada (ve tesniye olmayan dillerde) ikiden çok olan şeylere delâlet eden kelime (Kitabın başındaki cemi' hakkındaki izahata bakınız) * Tas: Bütün eşyayı Cenab-ı Hak ile görerek kendi havl ve kuvvetinden teberri etmek![]() CEM-ÜL CEM Gr: Bir defa cemi'olan kelimenin tekrar bir defa daha cemi olması (Evliya; Evliyalar gibi ) * Tas: Vahdet-i vücuda dalmak Bekabillah, Cenab-ı Hak'ta fâni olmak![]() CEM-İ MÜENNES Gr: Müfredinin şeklini bozmadan sonundaki müennes alâmeti olan (e "t") kaldırılıp yerine (ât) getirilir Müslime(t) : Müslimât gibi![]() CEM-İ MÜENNES-İ SÂLİM Gr: Sonu ( $ ât) eki ile biten cemi'ler Meselâ: Müminât: (Kadın mü'minler, mümineler) Sâdıkât, Hafiyyât, Sâlihât gibi![]() CEM-İ MÜKESSER Gr: Cemi yapılacağı zaman müfredinin şekli bozularak yapılan cemi Kaide dışı yapılan, kaideye uymadan yapılan cemi Kitab; kütüb, gibi![]() CEM-İ MÜZEKKER Gr: Müfredinin şeklini bozmadan sonuna (în, ûn) getirilerek yapılan cemi: Müslimîn, müslimûn gibi ![]() CEM-İ SAHİH (SÂLİM) Gr: Bu cemi yapıldığı zaman müfredinin şekli bozulmaz İki türlüdür Cem-i müzekker, Cem-i müennes * Mat: Toplama![]() CEM-İ ZIDDEYN İki zıddın birlikte bulunması (Bak: İçtima-ı zıddeyn)CEMAAT Topluluk Bir yere toplanmış insanlar Takım, bölük * Fık: Bir imama uyup namaz kılan müslümanların heyeti Bir mezhebe tâbi bir heyet teşkil eden ahali * Aralarındaki münasebetleri din, örf ve âdetlere göre tanzim eden, akrabalık, komşuluk, hemşehrilik gibi rabıtalarla birbirine bağlı insan topluluğu![]() CEMAAT-İ ÇİLİNGİRÂN-I HÂSSA Tar: Saraydaki çilingirlik işlerini yapmakla muvazzaf sanatkârlar zümresi ![]() CEMAAT-İ HADEME-İ EHL-İ HİREF Tar: Saray işlerini yapmakla vazifelendirilmiş sanatkârlar zümresi ![]() CEMAAT-I MÜCELLİDÂN-I HÂSSA Tar: Saraydaki kitabları ciltlemekle vazifeli sanatkârlar ![]() CEMAD Cansız ve kurumuş olmak * Yağmur yağmayan yer * Sütü olmayan deve * Donmuş, katı cisim![]() CEMADAT Katı cisimler, cansızlar ![]() CEMADÎ f Ruhu olmayan, cansız madde Câmid cisim![]() CEMAET Her nesnenin şahsı ve cüssesi ![]() CEMAHİR (Cumhur C ) Cumhuriyetler![]() CEMAHİR-İ MÜTTEFİKA Birbiriyle anlaşmış, ittifak etmiş devletler Müttefik cumhuriyetler![]() CEMAHİR-İ MÜTTEHİDE Birleşmiş devletler Müttehid cumhuriyetler![]() CEMAL Yüz güzelliği Fertteki güzellik * Cenâb-ı Hakk'ın lütuf ve ihsânı ile tecellisi * Hak ile söylenen doğru söz * Hüsün (![]() ![]() Bir cemal sâhibi, dâima hüsn ü cemalini görmek ve göstermek ister Bu ise, âhiretin vücudunu ister Çünkü dâimi bir cemâl, zâil ve muvakkat bir müştaka razı olmaz Onun da devamını ister Bu da âhireti ister M N )CEMAL-İ BÎ-MİSAL Misâli, benzeri olmayan güzellik (Bak: Celâl)CEMALULLAH Allah'ın cemâli CEMAM : Rahat olmak Dinlenip yorgunluğu gidermek İstirahat etmek![]() CEMAMİH (CEMÛH) Başı sert, yavuz at ![]() CEM'AN Bir yere toplamak suretiyle, toplanmış olarak ![]() CEM'ARE Galiz, kaba nesne Yüksek taşlar * Kabile ismi * Küçük kuş![]() CEMAŞ Kadın ile oynaşan kişi ![]() CEMAZİYEL AHİR Arabi ayların altıncısıdır (Arabi aylar: Muharrem, Safer, Rabiyy-ül-evvel, Rabiyy-ül-âhir, Cemaziyel-evvel, Cemaziyel-ahir, Receb, şaban, Ramazan, şevval, Zilkade, Zilhicce'dir)CEMAZİYEL EVVEL Arabi ayların beşincisidir * Bir kişinin mazisi, geçmişi![]() CEMCEME Sözü gizli söyleme, harfleri tâne tâne söyleyip açık beyan edememe ![]() CEMD Donmak ![]() CEMDER f Bir cins bıçak veya kama![]() CEMED Dondurmak * Buz, kar![]() CEMEDÎ (Cemed den) Buz gibi, çok soğuk, bârid![]() CEMEL Erkek deve İbil![]() CEMEL VAK'ASI Müslümanlar arasında vuku bulan elem verici ilk muharebedir Peygamber Efendimizin (A S M ) Zevcesi Hz Aişe (R A ) ile Aşere-i Mübeşşereden Talha ve Zübeyr'in (R A ) Hz Ali'ye (R A ) karşı kıyamlarından doğmuştur Bu harpte Hz Aişe ile Talha ve Zübeyr'in maiyetinde otuzbin; ve Hz Ali'nin refakatinde yirmibin kişi olduğu hâlde karşı karşıya gelinmiş ve muhârebe sonunda her iki taraftan içlerinde sahabeden birçok zatla beraber onbin kişi şehid edilmiştir Bu muharebede Hz Talha ve Zübeyr de şehâdete nâil olmuşlardır Bu muhârebeye Cemel Vak'ası denilmesinin sebebi: Hz Aişe'nin mahfelini bir deve üzerine koydurarak ve kendisi ve bu mahfelde gayet mestûre bir şekilde oturup harp yerine maiyetindeki sahabelerle beraber gittiği için ve harbin en şiddetlisi bu devenin etrafında meydana geldiği içindir (Bak: Sahabe)(Hazret-i Ali (R A ) zamanında başlayan muharebelerin mâhiyeti nedir? Muhariblere ve o harpte ölen ve öldürenlere ne nam verebiliriz?Elcevap: Cemel Vak'ası denilen Hazret-i Ali ile Hazret-i Talha ve Hazret-i Zübeyr ve Aişe-i Sıddıka (Radıyallahü Teâlâ Aleyhim Ecmain) arasında olan muharebe; adâlet-i mahzâ ile, adâlet-i izâfiyenin mücadelesidir Şöyle ki:Hazret-i Ali, adâlet-i mahzâyı esas edip, Şeyheyn zamanındaki gibi o esas üzerine gitmek için içtihad etmiş Muârızları ise: Şeyheyn zamanındaki safvet-i İslâmiye adâlet-i mahzâya müsaid idi, fakat mürur-u zamanla İslâmiyetleri zaif muhtelif akvam hayat-ı içtimaiye-i İslâmiye'ye girdikleri için adâlet-i mahzânın tatbikatı çok müşkil olduğundan, "ehvenüşşerri ihtiyar" denilen adâlet-i nisbiye esası üzerine içtihad ettiler Münâkaşa-i içtihadiye siyasete girdiği için, muharebeyi intaç etmiştir Mâdem sırf "Lillâh" için ve İslâmiyet'in menâfii için içtihad edilmiş ve içtihaddan muharebe tevellüd etmiş; elbette hem katil, hem maktûl ikisi de ehl-i Cennettir İkisi de ehl-i sevaptır diyebiliriz Her ne kadar Hz Ali'nin içtihadı musib ve mukabilindekilerin hata ise de, yine azâba müstahak değiller Çünki: İçtihad eden hakkı bulsa iki sevab var Bulmazsa, bir nevi ibadet olan içtihad sevabı olarak bir sevab alır Hatâsından mâzurdur Bizde gayet meşhur ve sözü hüccet bir zât-ı muhakkik Kürdçe demiş ki: $Yâni: Sahabelerin muharebesinde kıyl ü kal etme Çünki hem katil ve hem maktûl ikisi de ehl-i Cennettir Adâlet-i mahzâ ile adâlet-i izafiyenin izâhı şudur ki: $Âyetin mâna-yı işârisiyle; bir masumun hakkı, bütün halk için dahi ibtal edilmez Bir ferd dahi, umumun selâmeti için fedâ edilmez Cenâb-ı Hakk'ın nazar-ı merhametinde hak haktır, küçüğüne büyüğüne bakılmaz Küçük, büyük için ibtal edilmez Bir cemaatin selâmeti için bir ferdin rızâsı bulunmadan hayatı ve hakkı fedâ edilmez Hamiyet namına rızasıyla olsa, o başka mes'eledir Adâlet-i izâfiye ise, küllün selâmeti için, cüz'ü feda eder Cemaat için, ferdin hakkını nazara almaz Ehven-üş-şer diye bir nevi adâlet-i izafiyeyi yapmağa çalışır Fakat, adâlet-i mahzâ kabil-i tatbik ise, adâlet-i izâfiyeye gidilmez, gidilse zulümdür İşte İmam-ı Ali Radiyallahü Anh, adâlet-i mahzâyı şeyheyn zamanındaki gibi kabil-i tatbiktir deyip, hilâfet-i İslâmiyeyi o esas üzerine bina ediyordu Mukabilleri ve muârızları ise, "Kabil-i tatbik değil, çok müşkilâtı var " diye adâlet-i izâfiye üzerine içtihad etmişler Tarihin gösterdiği sâir esbab ise, hakiki sebep değiller, bahanelerdir M )CEMEN f Çardak![]() CEMERAT (Cemre C ) Cemreler Şubat ayında azar azar artan sıcaklıklar![]() CEMH Sür'at yapmak, hız yapmak * Huruç etmek, çıkmak![]() CEMH Gururlanmak, kibirlenmek ![]() CEMİ' Cümle, hep, bütün * Gr: Çokluk bildiren kelime Çoğul![]() CEM'Î (Cem' den) Cemiyete mahsus, cemiyetle alâkalı![]() CEMİAN Bütün, hep ![]() CEM-İ EZDAD Birbirine zıd şeylerin bir arada bulunması ![]() CEMİL Güzel * Cenab-ı Hakk'ın isimlerinden biri![]() CEMİL-İ ALE-L ITLAK (Cemil-i alelıtlak) Her cihetle çok güzel ve mükemmel ![]() CEMİL-İ ZÜLCELAL Celal sâhibi, cemil olan Cenab-ı Allah (C C )CEMİLE Hoşa gitmek için yapılan hareket ![]() CEMİLEKÂR f İyilik sever, güzel ahlâk ve huy sâhibi olan![]() CEMİR Zaman, dehr ![]() CEMİŞ Saçı yolunmuş * Ot bitmeyen yer![]() CEM'İYYAT (Cemiyet C ) Cemiyetler![]() CEM'İYYET (Cemiyet) Topluluk, birlik Hey'et * Bir yere cem' olma * Mânevi birlik teşkil eden cemaat * Huk: Kazanç paylaşmaktan başka bir maksadla, ikiden ziyade şahsın ilim ve mâlumâtlarını ve faaliyetlerini devamlı bir şekilde birleştirmek suretiyle bir esas nizamnameye müsteniden ve hükmî şahsiyyeti hâiz olarak kurdukları teşekkül (T H L ) * Tas: Zihnin yalnız Cenab-ı Hak ile meşguliyet hali * Edb: Tenasübü veya tezadı dolayısıyla birbirine uyan kelimeleri veya zıd olan kelimeleri beraber aynı ifade içinde bulundurmak (Edebiyat Lügatı'ndan bir misal:Bir tâir-i kudsîyi uçurdun yuvasından Bir lâne-i sevdayı tebah eyledin ey mevt Bir tûde türaba çevirip cism-i latifin Bir haclegehi hâk-i siyah eyledin ey mevt "Tair, uçurdun, lâne, tûde, türab, hâk" lâfızları arasında tenasüb vardır "Bir tûde türab" ile "Cism-i latif" "haclegeh" ile "hâk-i siyah" arasında tezad vardır Buna, sözün cem'iyyetli olması denilir![]() CEM'İYYET-İ AKVÂM (Milletler Cemiyeti) Birinci Dünya Savaşından sonra kurulan ilk Birleşmiş Milletler Cemiyetinin bizdeki adıdır ![]() CEM'İYYET-İ HATIR Zihin ve fikrin dağınık olmayıp toplu bulunması Hasr-ı fikir etmek![]() CEM'İYYET-İ KELÂM Kelâmın câmi olması Müteaddid mânası bulunan kelâm, söz![]() CEM'İYET-İ MUHAMMEDÎ (Bak: İttihad-ı Muhammedî Cemiyeti) CEM'İYYETGÂH f Toplantı yeri, toplanılacak yer![]() CEML Yağ eritmek ![]() CEMM Çokluk Mecmu * Kuyuda biriken su * Hırs ve tama ile mal biriktirmek![]() CEMM-İ GAFİR Büyük cemâat, insan kalabalığı Ekseriyet * Muhâfızlar![]() CEMMA Boynuzsuz koyun ![]() CEMMAL Deveci, deve süren, deve sürücüsü ![]() CEMMAZ Hızlı giden ![]() CEMMAZ-SÜVAR f Hızlı giden bineğe binen kimse![]() CEMR İnsanların bir araya toplanması * Atın sıçrayarak yürümesi * Ateş ve küçük taş vermek * Bir kimseyi def etmek, kovmak![]() CEMRA Kuvvetli dişi deve ![]() CEMRE (C : Cimâr) Şiddetli karanlık * Ateşli kömür parçası, kor * İlkbaharda suya, yere, havaya düştüğü söylenen sıcaklık * Hacıların Mina Vâdisinde şeytan taşlamaları![]() CEMRE-İ SÂLİSE Üçüncü cemre ki, toprağa düşer ![]() CEMRE-İ SÂNİYE İkinci cemre ki, suya düşer ![]() CEMRE-İ ULÂ Birinci cemre ki, havaya düşer ![]() CEMREVİYYE Divân şairleri tarafından bayramlar, baharlar gibi cemre sebebiyle, muasır olan büyük makamlı ve rütbeli kişiler için yazılan şiirler ![]() CEMR-ÜL GADA Ateşi çok devam eden ağacın ateşinin koru ![]() CEMŞ Saçı yolmak veya traş etmek * Gizli ses * Parmaklarının uçları ile çekmek * Gazel söylemek * Oynaşmak![]() CEMŞASB f Hz Süleyman Peygamber (A S )CEMUM Yorga at * Yürürken eşinen at![]() CEM-UL CEVAMİ' Eski medreselerde okutulan Dört Hak Mezhebin fıkıh usûlünü içine alan, Usûl-i Fıkh'ın en son kitabı Müellifi Şâfiî âlimlerinden İbn-üs Sübkî'dir
|
|
Osmanlıca Sözlük (C Harfi)-Osmanlıca Kelimeler Sözlüğü... |
|
|
#9 |
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük (C Harfi)-Osmanlıca Kelimeler Sözlüğü...RE: Osmanlıca Sözlük (C Harfi) CENA' Arka yumruluğu Kamburluk![]() CENA Yemiş toplamak * Cem'etmek, toplamak![]() CENAB (C : Ecnibe) Evin etrafı, çevresi * Cânib * Nâhiye![]() CENAB Büyüklük ifade etmek için, hürmet maksadı ile söylenir Cenab-ı Hak, Cenab-ı Resül-i Kibriya (A S M )![]() ![]() gibi![]() CENAB-I HAKK Allah ![]() CENABET Pis Gusletmesi lâzım gelen kimse * Uzaklık![]() CENADİF Şişman, kısa boylu kimse ![]() CENAH Kanat, taraf, kısım (Vicdanın ziyası ulum-u diniyyedir Aklın nuru, fünun-u medeniyedir İkisinin imtizacı ile hakikat tecelli eder O iki cenah ile talebenin himmeti pervaz eder İftirak ettikleri vakit, birincisinde taassub, ikincisinde hile, şüphe tevellüd eder Mün )CENAH-I TÂİR Kuş kanadı ![]() CENAH-I ZÜBAB Sinek kanadı ![]() CENAHEYN (Cenah dan) İki kanat, iki yan, iki cenah * İki hususiyetli![]() CENAİB (Cenayib) (Cenibe C ) Yedek hayvanlar, yedek binekler![]() CENAN Gönül Ruh Kalb Can![]() CENANÎ Kalbe âit ve müteallik olan Kalben duyulan (Arabça müfred, birinci şahıs sigası ile "kalbim" mânasınadır )CENAZE (C : Cenâiz) İnsan ölüsü![]() CENB Yan taraf Koltuk altının aşağısı * Def'etmek, kovmak * Müştak olmak * Bir yere gitmek için bir yere inmek * Birisinin sevdiğinden dolayı kararsız ve muztarib bulunmak * Büyük ve çok olan * Engin taraf * Şetmetmek, söğmek (L R )CENBÎ Yan tarafa âit ![]() CENBİYYE Arapların kullandıkları bir cins eğri kamadır ki, yan taraflarına takarlar ![]() CENCENE Sözü burun içinden söylemek, genizden konuşmak ![]() CENDEL Nehirlerde bulunan ve büyükçe olan kaya ![]() CENDERE yun Tazyik Baskı, basınç * Dar dere, boğaz * Kalın oklava * Çamaşır ütülemeye mahsus iki ağaç üstüvaneden ibaret alet * Mc: Sıkı ve dar yer![]() CENEB Susuzluktan böğrü ciğere yapışmak ![]() CENEDİL (C : Cenâdil) Taşlı yer * Yuvarlak taş![]() CENEF Hata ve cehilden dolayı haktan meyletmek * Zulmetmek![]() CENEN Mezar, kabir CENG $ (CENK) : f Top, tüfek ile harbetmek Muharebe Kavga Harb Savaş![]() CENGAVER (C : Cengâverân ) f Cenkçi Yiğit olan Kahraman İyi harbeden![]() CENG-AZMÜDE f Savaş tecrübesi olan kişi![]() CENG-CÛ f Kavgacı, dövüşçü, cenkçi![]() CENGEL f Orman Ağaç topluluğu![]() CENGELİSTAN f Sık ağaçlık, orman, sazlık yer![]() CENGİZ (Temuçin) Moğol Devleti'nin hükümdarlığını yapmıştır İslâmî medeniyetleri ve kıymetleri tahribeden zâlim ve müstebid bir hükümdar olarak tarihe geçen bir kimsedir Milâdi 1229'da ölmüştür Asrının deccalıdır (Bak: Celaleddin-i Harzemşah)CENGİZİYAN f Cengiz soyundan gelenler, bunlara tâbi olan kimseler![]() CENH Kuşun kanadını vurması ![]() CENÎ Devşirilmiş, koparılmış olan Meyve toplanması ve alınması![]() CENİB Garip * Hurmanın iyisi![]() CENİBE (C : Cenâib) Yedek hayvanı![]() CENİN (Cenne den) Ana karnındaki harekete başlıyan çocuk * Gizli ve mestur, saklı olan şey![]() CENİVER f Sırat köprüsü![]() CENK (Bak: Ceng) CENN (Cünün) Bir şeyi setretmek, gizlemek * Ana karnındaki cenin, gizli olmak![]() CENNÂN Bahçıvan ![]() CENNÂT (Cennet C ) Cennetler![]() CENNÂT-I ADN Adn cennetleri Hulûd üzere ikamet ve temekkün edilen cennetler (Kamus Tercümesi )CENNET Allah'a (C C ) inanan ve O'na ibadet ve itaat edenlerin, iman ve İslâmiyyet'e ihlâs ve sadâkatle hizmet edenlerin, Kur'ana bir hizb-ül Kur'ân olarak mücâhidâne bir sûrette hizmetkâr olan mücâhidlerin, cihâd-ı diniyye erlerinin âhirette fazl-i İlâhi ile gidip ebediyyen içinde kalacakları mekân ve mesken Cennet'in varlığını bütün peygamberler, onların yolundan giden âlimler ve ermiş kişiler, evliyalar ittifakla haber vermişlerdir Esasen Allah'ın adaleti, Cehennem gibi Cennet'in de varlığını gerektirir İnananlar, ölümün; ebedî bir hiçlik değil, ölümsüzlüğe geçiş, sevdikleriyle buluşacakları âhiret âlemine bir yolculuk olduğuna inanıyorlar ve bunalım içinde değil; mutluluk içindedirler İnananların ve iyilerin bu hâlleri Cennet'in varlığını gösteren hayattaki belirtilerinden biridir Cennetin tabakaları : Dâr-ül-Celâl, Dâr-üs-Selâm, Cennet-ül Me'va, Cennet-ül Huld, Cennet-ün Naim, Cennet-ül Firdevs, Cennet-ül Adn, Cennet-ül Vesile (Bak: Âhiret)(Mühim bir taraftan ehemmiyetli bir sual: Rivayette gelmiş ki; Cennet'te bir adama beş yüz senelik bir Cennet verilir Bu hakikat akl-ı dünyeviyenin havsalasında nasıl yerleşir?Elcevap: Nasılki bu dünyada herkesin dünya kadar hususi ve muvakkat bir dünyası var Ve o dünyanın direği onun hayatıdır Ve zâhirî ve batınî duygulariyle o dünyasından istifade eder Güneş bir lâmbam, yıldızlar mumlarımdır der Başka mahlukat ve zîruhlar bulunmaları o adamın mâlikiyetine mani olmadıkları gibi bilâkis onun hususî dünyasını şenlendiriyorlar, ziynetlendiriyorlar Aynen öyle de fakat binler derece yüksek herbir mü'min için binler kasır ve hurileri ihtivâ eden has bahçesinden başka, umumî Cennet'ten beşyüz sene genişliğinde birer hususî Cennet'i vardır Derecesi nisbetinde inkişaf eden hissiyatıyla, duygularıyla Cennet'e ve ebediyete lâyık bir surette istifade eder Başkaların iştiraki onun mâlikiyetine ve istifadesine noksan vermedikleri gibi, kuvvet verirler Ve hususî ve geniş Cennetini ziynetlendiriyorlar Evet bu dünyada bir adam, bir saatlik bir bahçeden ve bir günlük bir seyrangâhtan ve bir aylık bir memleketten ve bir senelik bir mesiregâhta seyahatından; ağzıyla, kulağıyla, gözüyle, zevkiyle, zâikasıyla, sair duygularıyla istifade ettiği gibi; aynen öyle de, fakat bir saatlik bir bahçeden ancak istifade eden bu fâni memleketteki kuvve-i şâmme ve kuvve-i zâika o baki memlekette bir senelik bahçeden aynı istifadeyi eder Ve burada bir senelik mesiregâhtan ancak istifade edebilen bir kuvve-i basıra ve kuvve-i sâmia orada, beşyüz senelik mesiregâhındaki seyahattan; o haşmetli, baştan başa ziynetli memlekete lâyık bir tarzda istifade eder Her mü'min derecesine ve dünyada kazandığı sevablar, haseneler nisbetinde inbisat ve inkişaf eden duygularıyla zevk alır, telezzüz eder, müstefid olur L )CENNETMEKÂN Yeri cennet olası, makamı cennet olan meâlinde olup, vefat eden makbul ve sâlih kimselere hürmeten söylenir ![]() CENNUR Arpa ve buğday döğdükleri yer ![]() CENTİLMEN ing Kibar erkek, çelebi, görgülü kişi![]() CENUB Güney Şimalin zıddı olan taraf![]() CENUBÎ Cenuba âit, güney tarafında, cenûba dair ve müteallik ![]() CEPHANE (Aslı: Cebehane'dir) Barut vesair yanıcı maddelerin konulup, muhafaza edildiği yer * Yanıcı maddeler levazımı
|
|
Osmanlıca Sözlük (C Harfi)-Osmanlıca Kelimeler Sözlüğü... |
|
|
#10 |
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük (C Harfi)-Osmanlıca Kelimeler Sözlüğü...RE: Osmanlıca Sözlük (C Harfi) CE'R (CUÂR) Tazarru etmek, yalvarmak * Çağırmak![]() CER' Suyu yudumlayarak içme ![]() CER f Yarık, çatlak![]() CER'A Kumlu, otsuz yer ![]() CERA' Suyu sora sora içmek ![]() CERAB Torba, dağarcık ![]() CERAD Çekirge * Mc: Yağmacılar gürûhu![]() CERADE (C : Cerâd) Çekirge![]() CERAHAT Yaradan akan irin Yaralı vücudda toplanan kandaki küreyvât-ı beyzâdan (ak yuvarlardan) mürekkeb kan Yaradan akan beyaz akıcı cisim![]() CERAHOR Tar: Osmanlılarda ordu hizmetlerinde kullanılan Hıristiyanlara verilen isim ![]() CERAİD (Ceride C ) Cerideler Gazeteler![]() CERAİD-İ YEVMİYYE Günlük gazeteler ![]() CERAİM (Cerime C ) Cerimler, suçlar, kabahatlar, cinayetler![]() CERAİM-İ MÜŞTEREKE Müşterek işlenen suçlar Ortak kabahatlar![]() CERA'KUK (CERA'KİK) Ekşi yoğurt ![]() CERAM Hurma çekirdeği * Kuru hurma![]() CERAME Gövdeli olmak Vücudu iri olmak * Cesâmet![]() CERAMİKA Musul yakınında Acem asıllı bir kavmin adı ![]() CERAYE Vakıf tarafından verilen erzak ve yiyecek ![]() CERAYET Câriyelik hâli ![]() CERAZET Oburluk ![]() CERBA Uyuz kadın ![]() CERBAN Uyuz hastalığına tutulmuş olan, uyuz ![]() CERBEYA Mağrib ile şimâl arasında esen yel ![]() CERBEZE Aldatıcı sözlerle kurnazlık etme Fazla sözlerle aldatıcılık Haklı ve haksız sözlerle hakikatı gizleme * Beceriklilik, fetânet ile temyiz ve cesaret-i mutedile ve kuvvet-i idareden ibâret olan sıfat-ı zihniye (Bu kelime, Arabçada: Hilekârlık, kurnazlık gibi aşağılayıcı bir mânâda kullanıldığı halde; Türkçede: Beceriklilik ve konuşma kabiliyeti gibi medhedilir bir sûrette geçmektedir )(![]() ![]() Kuvve-i akliyenin tefrit mertebesi, gabâvettir ki, hiç bir şeyden haberi olmaz İfrat mertebesi, cerbezedir ki; hakkı bâtıl, bâtılı hak suretinde gösterecek kadar aldatıcı bir zekâya malik olur Vasat mertebesi ise, hikmettir ki hakkı hak bilir, imtisal eder; bâtılı bâtıl bilir, içtinab eder İ İ )(![]() ![]() Cerbeze nedir?C- Müteferrik büyük işlerde, yalnız kusurları görmek cerbezeliktir; aldanır ve aldatır Cerbezenin şe'ni, bir seyyieyi sümbüllendirerek hasenata galib etmektir![]() ![]() Meselâ: Bir aşiretin herbir ferdi, bir günde attığı balgamı, cerbeze ile vehmen tayy-ı mekân ederek birden bir şahısta o muhassalı temsil edip, başka efradı ona kıyas ederek, o nazar ile baksa![]() ![]() Veyahut bir sene zarfında birisinden gelen rayiha-i keriheyi, cerbeze ile tayy-i zaman ederek, bir dakika-i vâhidede, o şahs-ı hâzırda sudurunu tasavvur etse acaba, evvelki adam ne derece mustakzer; ikinci adam ne derece müteaffin![]() ![]() Hattâ hayal, gözünü kapasa, vehim dahi burnunu tutsa mağaralarından kaçsalar, akıl onları tevbih etmeğe hakkı olmayacaktır İşte şu cerbezenin tavr-ı acibi; zaman ve mekânda müteferrik şeyleri toplar, bir yapar O siyah perde ile herşeyi temaşa der Hakikaten cerbeze, envaiyle garâibin makinesidir Görülmüyor mu ki, cerbeze-âlûd bir âşıkın nazarında, umum kâinat, birbirine muhabbet ile müncezib, rakkasane hareket edip gülüşüyor![]() ![]() veyahut, çocuğunun vefatıyla matem tutan bir validenin cerbeze-âlûd me'yusiyeti nazarında umum kâinat, hüzün-engizâne ağlaşıyor Tuluât)CERBEZE-ÂLÛD Cerbezeli Cerbeze ile olan faaliyet![]() CERBİYYE Uyuz böcekleri ![]() CERCAR Yaban maydanozu ![]() CERCER (C : Cerâcir) Kağnı![]() CERCERE Deve sesi ![]() CERCİS (A S ) : (Circis) Taberi tarihine göre: İsâ Aleyhisselâmdan sonra gelmiş ve Filistinde yaşamış ve onun şeriatı ile amel etmiş olan bir peygamberdir Yedi sene içersinde tebliğde bulunarak çok işkencelere maruz kalmış, müteaddid defalar öldürülmüş ve mu'cize ile dirilerek tekrar tebliğ vazifesine devam etmiştir Kendisine düşmanlık eden kavim ateşle helâk edilmiştir En sonunda yine Cercis Aleyhisselâm şehid edilmiştir![]() CERD Elbisesini çıkarma, elbisesinden soyma, çıplak hâle getirme * Ot ve ağaç yetişmeyen yer![]() CERDA Mahrum, çıplak * Tüysüz, dazlak * Çorak, verimsiz toprak, arazi * Karıştırılmamış![]() CERDAHL Büyük gövdeli deve * İnsanların her işine itiraz eden![]() CERDAK(A) (C : Cerâdik) Yufka ekmeği![]() CEREA (C : Cere') Ot bitmeyen kumlu yer![]() CEREB Uyuz hastalığı, uyuzluk ![]() CEREB-NAK f Uyuz hastalığına tutulmuş kimse, uyuz kişi![]() CEREC Yüzüğün, parmağa geniş olması * Taşlı, sert yer * Muztarib Iztırab ve acı çeken![]() CERECE Büyük, geniş yol * Ulu yol![]() CERED f Yaralı, mecrûh![]() CERED Çıplak olma ![]() CEREF Bir kimsenin, kederden dolayı tükrüğünü yutkunup durması ![]() CEREM Ayrılmak * Günâh Cinâyet * Hurma toplarken yere düşenleri yemek![]() CERENFEŞ Yanları etli ve büyük olan kişi ![]() CERENG f Kılıç veya topuzun çarpmasından çıkan ses Zil veya çan sesi![]() CERES Çan * Zindan, hapis yeri * Hayvanın boynuna asılan çıngırak![]() CERES-DAR f Çıngırak taşıyan, çıngıraklı![]() CEREŞ Bir şeyi iri dövme, iri öğütme ![]() CEREVHAK İplik yumağı ![]() CEREYÂN Akma, akış, gidiş Hareket Akıntı Gezme Mürûr Vuku, vâki olma * Mc: Aynı fikir ve gaye etrafında toplananların meydana getirdikleri faaliyet ve hareket Bu hareket; dinî, fikrî veya siyasî hareketler gibi birbirlerinden farklı sahalarda olabilir![]() CEREYÂN-I HEVÂ Hava akımı ![]() CEREZ (CÜRÜZ) Suyu kesik olan * Otsuz yer![]() CEREZ Davarın art sinirinde olan bir hastalık ![]() CERF Ahzetmek, almak * Yıkmak, harap etmek * Yerden bel veya kürekle bir şey atmak![]() CERGAND f Bumbar dolması denen bir yemek çeşiti * Işık Işık konacak yer![]() CERGE f Bir mevki'de bulunan insan topluluğu![]() CERH Yara * Baş ve yüzden başka uzuvlardan birisini yaralamak * Bir kimseye söğmek Taan etmek Sözle gönül incitmek * Birisinin fikrini çürütüp kabul etmemek * Şahid, yalancı ve fâsık olduğundan dolayı mahkemede hâkimin şâhidin şehâdetini reddetmesi * Kesb u kâr eylemek Kazanmak![]() CERH-İ AMÛD Bir kimseyi her ne ile olursa olsun, haksız olarak kasden yaralamak ![]() CERHA Yaralı, yaralanmış ![]() CERHETMEK Yaralamak Herhangi bir meseleyi hak ve hakikatle çürütmek Yanlış veya yalanını bulup hurafe ve bâtıl olduğunu isbât edip herhangi bir kimsenin veya cereyanın fikrini kabul etmemek![]() CERİ' (Cür'et den) Cesur, yiğit, delikanlı, gözü pek, cesaretli, yılmayan![]() CERİ'-ÜL LİSÂN Sözünü esirgemiyen, çekinmeden söyliyen ![]() CERİB Uyuz hastalığına tutulan Uyuz marazına tutulmuş olan Uyuz![]() CERİB İmparatorluk zamanında Arabistan ülkelerinde kullanılan takriben 216 litrelik bir hacim ölçüsü * Dönüm * Eni ve boyu 60 arşın olan arazi ölçüsü![]() CERİD (C : Cerâyid) Hurma budağı * Yaprağı dökülmüş olan hurma ağacı![]() CERİD(E) Çorak ve verimsiz yer ![]() CERİDE f Yalnız, tenhâ![]() CERİDE Gazete * Resmi dâirenin büyük hesablarının kaydedildiği defter![]() CERİDE-İ HAVÂDİS 1840'da Çörçil ismindeki bir İngiliz tarafından çıkarılan ilk hususî gazete ![]() CERİH (Cerh den) Mecruh Yaralanmış, yaralı![]() CERİHA Yara Çürüklük![]() CERİHA-DÂR f Cerihalı, yaralı![]() CERİM Kabahatli, câni, suç işlemiş * (C : Cirâm) Kuru hurma * Hurma çekirdeği![]() CERİME Suçludan alınan para cezası, cereme * Günah, zenb, suç![]() CERİN (C : Ecrân-Ecrine-Cürün) Hurma kurutma yeri![]() CERİR (C : Cürür) Devenin boynuna taktıkları ip![]() CERİRE Kabahat, suç ![]() CERİR-İ TABERÎ (Bak: Taberî) CERİŞ İri bulgur * İri dövülmüş tuz![]() CERİZ Tasalı kimse Hüzünlü, kederli olan kişi![]() CERM (C : Cürüm) Bir cins Arap sandalı * Kat' Kesme * Günahkâr olma, günah işleme * Koyun kırkma * Sıcak, sıcaklık![]() CERMEN Germen, Alman ![]() CERMÜZE f Sefer ve misafirlik![]() CERR Kendine doğru çekmek Çekmek Cezb * Para almak * Uçurum * Kale hendeği![]() CERR-İ MAGNEM Menfaat celbetmek ![]() CERRAH Yarayı açıp tedavi eden, ameliyat yapan Operatör![]() CERRAHHÂNE Osmanlılarda ordu için cerrah yetiştiren müessese Yüksek dereceli okul![]() CERRAHHÂNE-İ ÂMİRE Geçen asırda yeni usullerle cerrahlık yapılan Osmanlı tıp müessesesi, cerrahhânesi ![]() CERRAHÎ Tıpta operatörlük * Ameliyatla ilgili![]() CERRAR Cer yapan, para toplayan * Yavaş yavaş giden asker alayı veya ordusu Harp âletleri ile cihazlanmış ordu * Desti satıcısı * Ağır ağır giden * Traktör![]() CERRARE Sarı renkte küçük ve zehirli akrep ![]() CERRE (C : Cürr-Cirar) Topraktan yapılan desti ve bardak * Ağaçtan yaptıkları su kabı![]() CERRE ÇIKMA Eski zamanda medrese talebelerinin, mübarek üç aylar olan Receb, Şaban ve Ramazanda köylere dağılıp halka, ahaliye dini nasihatlarda bulunmak, namaz kıldırmak veya müezzinlik etmek suretiyle para ve erzak toplamaları ![]() CERS (CİRS) Gizli ses * Arının ağaçtan ve çiçeklerden emmesi * Bir miktar zaman![]() CERŞ Bir şeyin kabuğunu soyma, bir şeyi kazıma ![]() CERUR Çok miktar yemek ![]() CERUZ Obur, çok yiyen ![]() CERV Küçük meyve * Vahşi hayvan yavrusu Enik![]() CERVEL Taş ![]() CERY Suyun ve diğer sıvıların akması Cereyan![]() CERZ Kat', kesme * Yok etme, mevcudiyetini kaldırma * Katletme, öldürme![]() CERZE (C : Cürüz) Yaş ot bağı
|
|
Osmanlıca Sözlük (C Harfi)-Osmanlıca Kelimeler Sözlüğü... |
|
|
#11 |
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük (C Harfi)-Osmanlıca Kelimeler Sözlüğü...RE: Osmanlıca Sözlük (C Harfi) CE'S Korkutmak, tahvif ![]() CESA Bir kimsenin elinin, çalışmaktan dolayı iri ve katı olması ![]() CESALE Çokluk, kesret ![]() CESAMET İrilik Büyük olma, cesim olma![]() CESARET Cesurluk, yiğitlik, korkusuzluk ![]() CESARET-İ MEDENİYE Her türlü baskılara karşı çekinmeden hakikatı söylemek Müsbet harekette korkmamak Haklı olduğu bir mes'elede korku göstermemek İçtimai münasebetlerde girişkenlik![]() CESASET Tecessüs, casusluk Merak![]() CESCAS Kılı çok olan * Bir otun adı![]() CESED Ten, gövde, vücut, beden Ruhsuz vücud![]() CESED-İ MİSALÎ Misalî ve lâtif bir cesed Varlığı maddî olmayan fakat cinsinin cesedine benzeyen beden![]() CESİM İri vücudlu * Kebir Ehemmiyetli Büyük![]() CESİS(E) Hurma ağacının yeni çıkan budağı (Fesîl-ün-nahl derler)![]() CESK f Mihnet, keder, elem, gam, tasa * Musibet, belâ, âfet, felâket![]() CESL Kıllı kimse * Çok nesne, kesir![]() CESLE Kara karınca ![]() CESM Devam etmek, mülâzemet ![]() CESR(E) Büyük deve ![]() CESS Koparmak * Bal mumu * İçinde arının kanadı ve gövdesi karışmış olan şey![]() CESS Araştırma, tahkik etme, soruşturma * El ile yoklama * Yapışmak![]() CESSAME Sefer yapmamış kişi Seyahat etmemiş kimse![]() CESSAS Gizli şeyleri araştıran, gizli şeylere merak eden Tecessüs sâhibi![]() CESSAS Kireç ile bina yapan Badanacı![]() CESSASE Kruvazör, harp gemisi ![]() CEST f Sıçrayış, atlayış![]() CESTAN f Atlıyan, sıçrayan![]() CESTE f Azar azar, bir parça * Sıçrayış, atlayış Hatve![]() CESTE CESTE Azar azar, parça parça, kısım kısım ![]() CESTEN f Atlamak, sıçramak Kaçmak, kurtulmak Atılmak![]() CESUR(E) (Cesâret den) Cesaretli, yiğit![]() CESURÂNE f Yiğitçesine, cesaretli olarak, yüreklice, cesaretle![]() CEŞ f Mavi boncuk![]() CEŞA' Çok hırslı olmak ![]() CEŞER Davarı otlamaya çıkarmak ![]() CEŞİB Kaba ve galiz nesne ![]() CEŞİR Kir ![]() CEŞİR Büyük çuval * Ev önünde davar yürüyecek yer![]() CEŞİŞ Bulgur ![]() CEŞİŞE Bulgur yemeği ![]() CEŞM Meşakkatli iş buyurmak, zor bir iş söylemek ![]() CEŞN f Ziyafet, şölen * Îd, bayram![]() CEŞŞ Dövmek * Kırmak * Vurmak, darp * Bir nesneyi pâk etmek, temizlemek
|
|
Osmanlıca Sözlük (C Harfi)-Osmanlıca Kelimeler Sözlüğü... |
|
|
#12 |
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük (C Harfi)-Osmanlıca Kelimeler Sözlüğü...RE: Osmanlıca Sözlük (C Harfi) CEV f Arpa![]() CEVA' Geniş * Hasta * Kokmuş su * Aşktan, gamdan veya tasadan dolayı kalbin yanması![]() CEV'A Bir kere acıkmak ![]() CEVAB Sorulan şeye söz veya yazıyla verilen karşılık * Kabul etmemek Reddetmek * (Câbiye C ) Havuzlar![]() CEVAB-I KAT'Î Kesin ve kat'i söz, kesin cevap ![]() CEVAB-I NÂ-SAVAB Doğru olmayan karşılık Yanlış cevab![]() CEVAB-I RED Red cevâbı verip kabul etmemek Reddetmek Kabul etmemek yolunda söylenen söz![]() CEVABAT (Cevâb C ) Cevablar Sorulan sorulara verilen karşılıklar Mukabil sözler![]() CEVABEN Karşılık ve cevap olarak ![]() CEVABÎ Karşılık, cevap * (Câbi C ) Tahsildarlar, câbiler![]() CEVAD (Cevvad) Çok çok ihsan eden Çok cömert![]() CEVADD (Câdde C ) Caddeler, büyük ve işler yollar, tarikler![]() CEVAHİR (Cevher C ) Cevherler Çok kıymet verilen ve az bulunan şeyler, çok kıymetli mâden veya taşlar * Mc: Çok kıymetli söz veya faydalı yazılar![]() CEVAHİR-İ FERD (Cevher-i ferd C ) Cevher-i ferdler Zerreler, atomlar![]() CEVAHİR-ÜL-KELİMAT Şemsi adındaki bir zat tarafından Arapçadan Türkçeye kaleme alınan 108 sahifelik bir lügat kitabının adı ![]() CEVAİB Halk arasında gezen haberler ![]() CEVAİZ (Câize C ) Câizeler, verilen bahşişler, armağanlar![]() CEVÂMİ' Toplu olan şeyler * Câmi'ler Mescidler![]() CEVÂMİ-ÜL KELİM Lâfızları az, mânâsı çok kelâmlar, sözler, ibâreler, fıkralar (Bak: Câmi-ül kelim)CEVAMİD (Câmid C ) Cansız, donmuş şeyler![]() CEVAMİS (Câmus C ) Camuslar, mandalar, kömüşler, su sığırları![]() CEV'AN (Cu' dan) Acıkmış, aç, midesi boş![]() CEVANİB (Cânib C ) Cânibler, yanlar, taraflar![]() CEVANİB-İ ERBAA Dört taraf ![]() CEVARİ (Câriye C ) Akıcı ve câri olanlar * Hizmetçi kızlar * Câriyeler, kadınlar![]() CEVARİH El, ayak gibi vücud azaları (Cevârih, cârihanın cem'idir ki, esasen cerhden me'huz olup te'sir mânası mülâhazasıyla kâsibe mânasına isim olmuştur Cevarih, kevasib demektir Bunun için el, ayak ve ağız gibi yaralayıcı âlet olan azaya cevarih denildiği gibi, av tutan yırtıcı hayvanlara ve kuşlara dahi kevasib ve cevarih denilir ki, burada murad budur E T )CEVAR-ÜL KÜNNES Seyyar yıldızlar (Ütarid, Zühre, Merih, Müşteri, Zuhal ) (Bak: Hunnes)CEVASİS (Casus C ) Casuslar Gizli şeyleri araştıranlar Gizlilikleri öğrenip bilenler![]() CEVAZ Müsaadeli Ruhsat, izin Câiz olma * Yol, tarik ve meslek![]() CEVAZ-I ŞER'Î Şer'an câiz olma Şeriatça yasak olmayan husus![]() CEVAZİNC Nilüfer çiçeği ![]() CEVB Kesmek * Yırtmak * Mesafe almak![]() CEV-BE-CEV f Azar azar![]() CEVCA' Uzun ayaklı adam ![]() CEVCEM Kızıl gül, verd-i ahmer ![]() CEVDER f Öküz![]() CEVDET İyilik Güzellik Kusursuzluk * Bir kimsenin, başkasının işini güzelce ve kusursuz olarak yapması * Cömertlik * Susuz olma![]() CEVDET-İ FEHM Fehm ve anlayış üstünlük ve iyiliği ![]() CE'VE (C : Cââ-Cevâ) Çömlek * Örtü![]() CEVEBE (C : Cüveb) Bulut aralığı * Dağ aralığı![]() CEVEF Bolluk ![]() CEVELÂN Dolaşma Kaynama Yerinde durmayıp gezme![]() CEVELÂN-I DEM Kanın vücudda dolaşması ![]() CEVELÂNGÂH Gezip dolaşılan yer Cevelân yeri Tâlim meydanı![]() CE'VET Kıtlık * Bir şeyin üzerine örtülen * Üzerine tencere konulan örtü * Çömlek![]() CEVF Boşluk Oyuk Çukur İç boşluğu * Orta, yarı * Kof![]() CEVF-İ LEYL Gece yarısı ![]() CEVH Akmak * Koparmak![]() CEVH Ulaşmak * Bittih-i şamî denilen karpuz![]() CEVHAN Hurma kuruttukları yer ![]() CEVHER Bir şeyin özü, esası * Kıymetli taş * Çelik üzerindeki nakış * Edb: Noktalı harf * Yalnız noktalı harflerin ebcedîsi hesab edilerek yazılan manzum tarih * Harflerin noktası * Fls: Varlığı kendinden olan, var olmak için kendi dışında başka birşeye muhtaç olmayan varlık Allah'a inanan filozoflar iki çeşit cevher kabul etmişlerdir Yaratıcı cevher, Allah Yaratılmış cevher, madde, ruh Allah'ı cevher olarak vasıflandırmak noksan bir anlayıştır Çünkü cevher Allah'ın sıfatlarından "kıyam-ı binefsihi: varlığı kendinden olan" sıfatını belirtebilir Allah'ı sıfatları ve isimleriyle tanımak icab eder Maddeci filozoflar cevher olarak yalnız maddeyi kubul ederler Oysa madde Allah'ın yarattığı âlemlerden sadece biridir Fizik ilmi maddenin enerjiye ve enerjinin maddeye dönüştüğünü göstermiştir Madde de enerji de belli kanunlara bağlıdır Kanun varsa kanun koyucu da vardır Madde ve enerjiye hakim olan ve kanunları koyan, madde ve enerjiyi yaratan Allah'dır![]() CEVHER-İ FERD Zerre, en küçük cisim Atom![]() CEVHER-İ ULVÎ Ateş, nâr * En yüksek cevher * Ruh![]() CEVHER-DÂR f Elmaslı * Noktalı harf Meselâ: Cim, şın harfleri gibi * Eskiden kullanılmış tüfeklerden birinin ismi * Siyah ve beyaz dalgalı, benekli kılıç![]() CEVHERE Bir, tek cevher ![]() CEVİ Aşk galebesinden gelen şiddet ve hiddet, gam ve gussadan, müzahemeden gelen bir hastalık, maraz * Kokmuş su![]() CEVİ f Akarsu, nehir, dere, çay![]() CEVİN(E) f Arpadan yapılmış şey Arpa unu![]() CEVİR (Cevr) Cefa, eziyet, sıkıntı, üzüntü Zulüm * Tas: Tarikat adamının ruhen ilerlemesine mâni olan şey![]() CEVL Tavaf etme ![]() CEVLAN Şam'da bir dağ ![]() CEVLE Dönmek ![]() CEVN Ak, ebyaz, beyaz * Kara, esved (Ezdattandır)CEVREB (C : Cevârib, Cevâribe) Çorap![]() CEVS Kaba, büyük nesne ![]() CEVS Bir şeyi arayıp istemek ![]() CEVSAK Kasr, köşk, konak ![]() CEVSE Köşk, kasr, konak ![]() CEVSEK f Düğme![]() CEVŞ (C : Cevâşin) Demir gömlek * Göğüs * Orta![]() CEVŞEN Zırh ![]() CEVŞEN-İ KEBÎR Büyük zırh Peygamberimiz Hz Muhammed'e (A S M ) vahiyle gelen en azîm ve en mühim bir münâcâtın ismidir Bu harika münâcât, mârifetullahda terakki eden bütün âriflerin münâcâtının fevkindedir Bin hâsiyeti olan ve bin Esmâ-i Hüsnâ'yı içine alan emsalsiz bir münâcât-ı Peygamberiyedir![]() CEVŞEN-PÛŞ f Zırhlı, zırh giyen![]() CEVŞİR(E) f Arpa çorbası * Çulha![]() CEVV Yer ile gök arası Gök boşluğu Fezâ * Ev veya odanın içi![]() CEVV-İ HEVÂ Hava boşluğu ![]() CEVV-İ SEMÂ Gökyüzü Gök boşluğu Fezâ (Cevv-i âsuman da denir )CEVVAD (Bak: Cevâd) CEVVAL Dâim hareket hâlinde olan ![]() CEVVAZ Malı toplayıp hayır ve tasadduk etmeyen kimse ![]() CEVVÎ Gök boşluğuna âit Cevve dâir![]() CEVZ (C : Ecvâz-Cevzât) Ceviz * Her nesnenin ortası![]() CEVZ-İ BEVVÂ Hindistan cevizi ![]() CEVZ (CEVZÂN) Malı toplayıp kimseye hayır ve sadaka etmemek * Sallana sallana yürümek![]() CEVZA Astr: İkizler burcu Gökyüzünün kuzey yarım küresinde yer alan iki tane parlak yıldızlı bir burcdur Güneş, mayıs ayında bu burca girer![]() CEVZAK f Kederlenme, elemlenme![]() CEVZEKA (C : Cevzek-Cevâzik) Pamuk kozağı![]() CEVZEKÎ Koza satıcısı ![]() CEVZEL (C : Cevâzil) Güvercin yavrusu * İğne deliği![]() CEVZENİC Cevizli helva ![]() CEVZİNE Cevizli helva ![]() CE'Y Isırmak ![]() CEYA' Yağmur ![]() CEYAR Gadaptan ve açlıktan dolayı göğüste olan hararet ![]() CEYB (C : Cüyûb) Cep Gömleğin (yarığı) açıklığı * Yaka * Kalb * Geo: Sinüs![]() CEYD (C : Ecyed) Uzun boylu olmak![]() CEYDER Kısa boylu ![]() CEY'E Gelmek ![]() CEYEŞAN Kaynamak * Hışm etmek![]() CEYL (C : Ecyâl) İnsan topluluğu, zümre, kavim * Nesil, batın, kuşak * Yengeç![]() CEYLAN Geyik çeşidinden küçük, ince bacaklı, pek hafif ve çok koşucu bir kara hayvanı, gazâl ![]() CEYŞ Asker, ordu En az dörtyüz nefer süvari ve piyadeden müteşekkil bir askeri kıt'a * Dolup taşmak * Ses, sadâ![]() CEYŞ-ÜL AZÎM Büyük ordu Binikiyüz kişilik askeri kuvvet![]() CEYVAD f İttika', günahtan sakınma![]() CEYYİD İyi, güzel, hoş Saf![]() CEYZ Döndürmek * Dar etmek
|
|
Osmanlıca Sözlük (C Harfi)-Osmanlıca Kelimeler Sözlüğü... |
|
|
#13 |
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük (C Harfi)-Osmanlıca Kelimeler Sözlüğü...RE: Osmanlıca Sözlük (C Harfi) CEZ' Dereyi enine kesmek ![]() CEZ' Ağaç kökü, ağaçların alt kısımları ![]() CEZ f Cezire, ada Her tarafı su ile çevrilmiş olan kara parçası![]() CEZ'(A) Damarlı akik Göz boncuğu adı verilen, kara alaca ve kıymetli bir süs taşıdır![]() CEZA' Hüzünle ağlayıp sızlanmak Sabırsızlık yüzünden telâş ve teessür göstermek![]() CEZA Karşılık, mukabil, ivaz Cürüm veya günâh işleyenlere verilen azab * Gr: Şart cümlelerinde ikinci kısım (Bak: Şart)CEZA-YI AMEL Yapılan işin karşılığı ![]() CEZA-ÜŞ ŞART Şartın cevabı Meselâ: Zeyd ayağa kalkarsa, ben de kalkarım cümlesindeki, "ben de kalkarım" ifadesi, birinci cümlenin cevabıdır![]() CEZA' (C : Cezeân-Cizâ') Altı veya dokuz aylık koyun (Kurban olması caizdir) * İki yaşına girmiş koyun * Arslan, esed * Hayvana yulaf vermeyip hapsetmek![]() CEZ'A Az nesne ![]() CEZAEN Cezâ olarak ![]() CEZAİR (Cezâyir) (Cezire C ) Cezireler, adalar * Kuzey Afrikada Fas ile Tunus arasında olan ülke ve bu ülkenin merkezi olan şehir![]() CEZÂİR-İ İSNÂ AŞER Ege Denizindeki oniki adalar ![]() CEZALET Rekâketsiz ifade * Güzellik * Müdebbirlik, akıllılık * Azim, büyük * Edb: Kelimeler, ince veya sert söylenişlerine göre; elfâz-ı cezle veya elfâz-ı rakika diye ikiye ayrılır Elfâz-ı cezle: Söylenişte tatlılığı bulunan veya heybet, ululuk, çarpışma, korkutma, yıldırma ifâde etmeğe uygun kelimeler olarak ayrılır Celâdet, sadme, kazanfer, çekâçek, dırahşân gibi![]() Bu çeşit kelimelerle, söylenen ve yazılan ifâdelerde cezâlet var, denir (Edb S )CEZALET-İ BEYANİYE Beyan ilmine ait ve beyan sahasındaki cezâlet ![]() CEZALET-İ NAZMİYE Kur'an-ı Kerim'deki kelime ve harflerin harika bir ahenk ve münâsebet ile nazm ve tertibindeki cezâlet ![]() CEZAZE Ekin biçmek * Hurma kesmek * Kıl ve yün kırkmak![]() CEZB Kendine doğru çekme * İçme![]() CEZBE Tas: Meczubiyet, istiğrak Allah'ı hatırlayıp Allah sevgisi ile kendinden geçer bir hale gelme![]() CEZBEDAR f Cezbeli, çekici![]() CEZBE-EDA f Cezbeli olmak Çekici olmakCEZBETMEK Çekmek, ikna etmek, sevdirmek ![]() CEZEA (C : Cezaât-Cizâ) Beş yaşına girmiş deve * İki yaşına girmiş koyun * Üç yaşına girmiş sığır ve at![]() CEZEB Adamın ağzında tükrüğü kesilmek * Hayvanın sütü az olmak![]() CEZEBAT (Cezbe C ) Cezbeler (Bak: Cezbe)CEZEL Yoğun ve kuru odun ağacı * Kesmek, kat'![]() CEZEL (C : Cezlan) şâd olmak![]() CEZER Havuç * Aslanın yediği et![]() CEZF (CÜZÂF) Bir şeyi ölçmeden tartmadan almak ![]() CEZF Kesmek * Sürmek * Evmek![]() CEZH Hediye, atâ, bahşiş vermek ![]() CEZİA (C : Cezâyi) Koyun sürüsü![]() CEZİL Bol Çok * Edb: Peltek ve bozuk olmayan kelime![]() CEZİM (Bak: Cezm) CEZİR (Bak: Cezr) CEZİRE Ada Dört tarafı su ile çevrilmiş toprak parçası (Üç tarafı su ile çevrili kara parçasına yarımada denir )CEZİRET-ÜL ARAB Arabistan yarımadası ![]() CEZL Kalın odun Tomruk * Sağlam Metin * Güzel ve muhkem fikir * Rekik olmayıp doğru ve dürüst olan söz veya kelime * Kâmil, dirayet sahibi, akıllı ve olgun adam![]() CEZLAN Saadetli, mutlu, sevinçli ![]() CEZM (CİZM) Her nesnenin aslı * Ağacın kökü * Kesmek, kat'![]() CEZM (Cezim) Kat'î karar Yemin Kararlaştırmak * Kesmek * Niyet Tahmin Takdir * İlzam * İcâbe * Gr: Arabçada kelime sonundaki harfi sâkin okumak Kur'ân-ı Kerim okurken harfleri yerlerine vaz'edip mahrecinden çıkarırken tâne tâne, fesahat, beyan ve teenni ve sükûnet üzere okumak![]() CEZMA Kulağı kesik koyun * Kulağı delik koyun![]() CEZME Bir kere yemek ![]() CEZME Kamçı * Ağaç parçası * İp parçası![]() CEZMEN Kestirip atmak sûretiyle ![]() CEZMÎ Kat'î niyet ve karara ait Cezm![]() CEZR Kök, asıl, temel Bünyâd * Kesmek * Mat: Kendi misline darbolunmakla (çarpılmakla) bir sayı meydana getiren rakam (Kare kök) Üç, dokuzun cezri'dir Dokuz, üçün meczuru'dur (Bak: Meczur) * Derya, deniz * Arı kovanından bal almak * Ay ve güneşin câzibesi te'siri ile deniz ve ırmak sularının çekilip kabarması Buna "med ve cezir" hâdisesi denir![]() CEZR-İ VETEDÎ Kazık kök Kazık gibi yere derinliğine giden kök (Havuç gibi )CEZRE Kasaplık koyun, keçi gibi davar * Semiz koyun![]() CEZRÎ Köklü Kat'î Köke âit ve müteallik![]() CEZU' Çok sızlanan, kıvranan, feryad eden Allah'tan gayrısından imdad bekleyen![]() CEZUR (C : Cüzür) Boğazlanacak deve Hem erkeğe hem dişiye denir (Boğazlanacak yere meczer derler Boğazlayan kimseye cezzar derler )CEZZ Kesmek, biçmek ![]() CEZZAB Fazla çekici olan Cezub Çok cezbeden![]() CEZZAF Ağ ile balık tutan balıkçı ![]() CEZZAR Zâlim Gaddar Kanlı * Deve kasabı
|
|
Osmanlıca Sözlük (C Harfi)-Osmanlıca Kelimeler Sözlüğü... |
|
|
#14 |
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük (C Harfi)-Osmanlıca Kelimeler Sözlüğü...RE: Osmanlıca Sözlük (C Harfi) CIHRE (C : Cihar-Echâr) Bir kimseye sığınmak![]() CIRANTA yun Poliçeyi, senedi devir ve havale eden şahıs![]() CIVATA Arkası iri başlı ve ucu somun geçmek üzere yivli vida Başlıca potrelleri, demir ve tahtaları birbirine bağlamaya yarar![]() CİAL (C : Cüul) Ocaktan çömlek ve tencere gibi sıcak şeyleri tutup indirmekte kullanılan bez![]() CİALE (CA'YİLE) Rüşvet ![]() CİAR Ucunu bir kazığa bağlayıp bir ucunu da beline bağlayıp kuyuya inilen ip ![]() CİBA f Odun![]() CİBA Toplanmış, birikmiş su ![]() CİBAB Car dedikleri kaftan * Ağaç aşılamak (Ekseri hurma ağacında kullanılır )CİBAH (Cebhe C ) Cebheler, alınlar![]() CİBAL (Cebel C ) Dağlar![]() CİBAL-İ MÜBÂHA Huk: Hiç bir kimsenin mülkiyeti altında bulunmayan dağlar ![]() CİBAL-İ ŞÂHİKA Yüksek dağlar ![]() CİBAVE Toplamak Cem'etmek![]() CİBAYAT (Cibâyet C ) Vergi, câbilikler, gelir toplamalar![]() CİBAYET Vergilerin, devlet gelirlerinin tahsili * Büyük vakıfların ayrı vazifeliler tarafından idare edilen kısımları![]() CİBİLL (C : Cibillât) Yaratılmak * İnsanlardan bir grup![]() CİBİLLEN KESİRA Çok insanlar ![]() CİBİLLET Huy, fıtrat, yaradılış, tabiat, cibilliyet ![]() CİBİLLÎ Cibilliyet Yaratılıştan olan Asıl maya, huy, tabiat, tıynet![]() CİBLET Yaratılmak ![]() CİBR Az-çok, zorla olgunlaşmak, kemal bulmak ![]() CİBRÎL Cebrâil, Ruhül Kudüs Cenâb-ı Hakdan (C C ) Peygamberimize (A S M ) vahiy getiren melek![]() CİBS Kansız, hissiz Hayırsız, alçak kimse * Alçı taşı, kireç![]() CİBT Put, sanem, salib ![]() CİBVE Toplamak Cem'etmek![]() CİD Gerdan Süslemeye lâyık boyun Güzel boyun![]() CİDAD Hurma kesecek vakit ![]() CİDAL Sözle mücadele Ateşli konuşma Niza * Muharebe Cenk Kavga![]() CİDALCU f Harpçi Kavgacı![]() CİDALE (Bak: Cedalet) CİDAR Duvar * İki yeri birbirinden ayıran zar, perde![]() CİDD Çalışmak Ciddiyetle yapmak![]() CİDDEN Şaka olmayarak Gerçekten Ciddi olarak![]() CİDDÎ Gerçek Hakikat * Ağırbaşlı, hâlleri sakin olan kişi * Mühim![]() CİDDİYAT Hakiki sözler Ciddiyetler![]() CİDDİYET Ciddîlik * Ağırbaşlılık, sakin hâllilik * Ehemmiyet (Ahlâk-ı âliyeyi ve yüksek huyları hakikata yapıştıran ve o ahlâkı daima yaşattıran, ciddiyet ile sıdktır Eğer sıdk kalkıp araya kizb girerse, rüzgârlara oyuncak olan yapraklar gibi, o adam da insanlara oyuncak olur İ İ )CİDE Batı Karadeniz bölgesinde Kastamonu vilâyetine bağlı bir ilçe CİF : ing Bir malın fiyatına, nakliye ve sigorta ücretinin de katılmış olduğunu gösteren bir kısaltma![]() CİFAN (Cefne C ) Çanaklar![]() CİFAR (Cefr C ) Geniş kuyular![]() CİFE Kokmuş et, ölü hayvan, leş ![]() CİFE-GÂH f Leş ile, lâşe ile dolu olan yer * Mc: Dünya![]() CİFNE (C : Cifnân) On kişi doyabilecek kadar büyük çanak ve büyük tas * Bağ çubuğu![]() CİFR (Cefr) Harflere verilen sayı kıymeti ile, geleceğe veya geçen hâdiselere, ibarelerden tarih veya isme dâir işaretler çıkarmak ilmidir (Bak: Ebced, İlm-i Cifir)CİĞER f Ciğer Bağır * Keder, sıkıntı, elem * Avaz![]() CİĞER-DÂR f Yürekli, ciğerli, cesâretli![]() CİĞER-DER f Ciğer söken, ciğer parçalıyan![]() CİĞER-DÛZ f Ciğeri delip geçen![]() CİĞER-FÜRÛŞ f Ciğerci, ciğer satan![]() CİĞER-GÛŞE f Evlât, yavru * Sevgili Mâşuk![]() CİĞER-HÛN f Ciğeri kanlı Çok acıklı![]() CİĞER-PÂRE f Sevgili yavru, evlâd![]() CİĞER-SÛZ f Çok acı Ciğer yakar derecesindeki teessür![]() CİĞER-ŞÜKÂF f Ciğer parçalayan Çok acı veren![]() CİHAD (Cehd den) Düşman ile muharebe İlim ve imanla, sözle, fiile, mal ve canla bütün kuvvetini sarf etmek Allah (C C ) yolunda muharebe Din için çalışmak Erkân-ı imâniye ve esasât-ı diniyeyi muhafaza ve imânı takviye için cehd ve gayret etmek Şeriat-ı Garrâ'nın ahkâmını muhafaza, Kelimetullah'ı i'lâ, küfr-ü mutlakın ve küffarın (süfyan ve deccalın) fitnelerini def ile hâkimiyet-i Hakkı te'min eylemek (Bu mücahede, zamanımızda kılıçla değildir Kılıçla olan cihad, din hükümlerinin câri olduğu dar-ı İslâmın hâricinde yapılabilir Bununla berâber bu mezkur maddî ve mânevî cihad, değişen şartlara bağlıdır )Kur'an-ı Kerim'de 9 sûrenin 24 âyetinin çok kısa bir meâli şöyledir:"De ki: Eğer babalarınız, çocuklarınız, kardeşleriniz, zevceleriniz, akraba ve kabileniz, elinize geçirdiğiniz mallar, kesada uğramasından korktuğunuz bir ticaret ve hoşunuza giden meskenleriniz, evleriniz size Allah ve Resulünden ve Allah yolunda cihaddan daha sevgili ise, artık Allahın emri (lâyık olduğunuz cezası ve felâketi) gelinceye kadar bekleyin Allah öyle fâsıklar güruhunu hidâyete erdirmez "Cihada dair pekçok âyet-i kerimeler ve hadis-i şerifler vardır (Cihâd-ı diniye farzdır; bu zamanda muzaaf farz-ı ayndır M )(Cihad, mertebe-i şehadetin merdivenidir Lemeât )(Bütün ümmet için ve bilhassa, İslâm ve Kur'an hizmetinde fedakâr ve sebatkâr çalışan mücâhidler için dâima tazeliğini koruyan Tebük Seferindeki bir hâdiseyi, bazı kısımlarını aynen alıyoruz Bu hâdisede, çok çeşitli ders ve ibretler vardır Ezcümle: Maddi ve manevi cihadda, bir tekâsül ve ihmâlin bilhassa kendi şahsi hayatına temâyül gösterip özürsüz olarak cihaddan geri kalmakla, mücâhid cemaatin cihad ruhuna ve fedakârâne sebatına fütur getirmek ve kuvve-i mâneviyeyi kırmağa sebep olmak gibi büyük mes'uliyetler bulunduğundan, cihad ruhuna zararlı düşen bu gibi fiil ve hareketler, cemaatça ve bilhassa ileri gelen kimseler tarafından takbih edilerek, bu tarz hissiyatların inkişafına meydan vermemek Hem ihlâs ile ve sadece Allah rızası için çalışmanın şiddetli imtihanlarından geçmekle azami sadakat dersini vermek gibi ehemmiyetli çok hikmetleri ihtivâ eder:(![]() ![]() Resulullah ile müslümanlar, gaza hazırlığıyla meşgul oldular Ben de onlarla beraber yola hazırlanmak için sabahleyin evden çıkıp dolaşırdım Hiçbir iş görmeden akşam üzeri döner gelirdim Ve kendi kendime: "Hazırlanmağa kudretim, vaktim müsaittir " derdim Bu ihmâlcilik bende durmayıp devam etmişti Resulüllah gazaya gittikten sonra çarşıya, pazara çıktığım ve halk arasında dolaştığım sıra beni en fazla mahzun ve mükedder eden bir şey vardı O da halk arasında (imanı yerinde, vücudu zinde kimse) görmemekliğim; ancak ya nasiyesine nifak damgası vurulmuş kimselerden bir kişi yahut da mâlül olup da Allah Teâlâ'nın mazur gördüğü bir mü'min görürdüm Sonra Resulüllah bir sabah Medine'ye teşrif buyurdu Resulüllah bir seferden geldiğinde ilk iş olarak mescide girmek ve orada iki rekât namaz kılmak, sonra halkın: Hoş geldiniz temennilerini kabul etmek için oturmak itiyadında idi Bu defa da bu âdetini yerine getirip mescidde oturunca Tebük Seferi'ne gitmeyip arda kalanlar Resulüllah'a gelerek özür dilemeye ve yemin ile özürlerini te'yid etmeğe başladılar Bunlar seksen kadar er kişiydiler Resulüllah bunların hallerine göre özürlerini ve biatlerini kabul ve onlar için istiğfar buyurdu Ve bunların iç yüzünü ve hakikatını Allah Tealâ'ya havale eyledi Bu arada ben de huzura geldim Ve Resulüllah'a selâm verince gazablı bir tebessümle gülümsedi Sonra bana: Gel dedi Ben de yürüyüp vardım, tâ önünde oturdum Bana: "Seni nasıl bir mâni geri bıraktı? Sen Akabe'de arkana biat almış değil mi idin?" buyurdu Ben de şöyle cevap verdim: "Evet, vallahi, Ya Resulüllah! Size nusret etmeğe söz verdim Vallahi benim seferden tahallüfüm hakkında arzedecek hiç özrüm yoktur Vallahi ben sizden geri kaldığım zamanki kadar hiçbir vakit daha kuvvetli ve daha suhûletli değildim " Bu maruzatım üzerine Resulüllah (A S M ) "Hakikaten bu, doğru söyledi Ey Ka'b! Haydi kalk; Allah hakkında hükmedinceye kadar bekle!" buyurdu Resulüllah, kendisinden seferde geri kalanlardan bizim işte şu üçümüzle konuşmaktan müslümanları nehyetti Halk da bizden çekindiler ve bize yüzlerini ekşittiler Hatta bana yeryüzü yabancılaştı, bu hakidan benim bildiğim toprak değildi Bu hâl üzere elli gün kaldık İki arkadaşım halktan çekildiler ve evlerinde oturup ağlamakla vakit geçirdiler Fakat, ben onların daha genci ve daha salâbetlisi idim Bu cihetle ben evimden çıkardım Ve mescide gidip müslümanlarla beraber namazda hazır bulunurdum Ve sokaklarda, çarşıda dolaşırdım Halbuki hiçbir kimse bana söz söylemezdi Namazdan sonra Resulüllah'ın meclisine varır ve kendine selâm verirdim Ve içimden: Acaba Resulüllah selâmıma mukabele ederek dudaklarını oynattı mı, yoksa oynatmadı mı? derdim Sonra namazı Resulüllah'ın yakınında kılardım da gizlice onu gözetlerdim Namazıma yöneldiğim sıra o bana doğru dönerdi Fakat ben onun tarafına bakınca da yüzünü çevirirdi Nihayet halkın cefasından ıztırab çektiğim bu hâl uzayınca bir gün gittim Tâ Ebu Katâde'nin bahçe duvarından aştım Ebu Katâde, amcam oğlu ve halk arasında beni en çok seven bir zat idi Vardım, ona selâm verdim Vallahi selâmımı almadı Ben: "Ey Ebu Katâde! Allah adına and vererek sana sorarım: Benim Allah'ı ve Resulüllah'ı sevdiğimi bilir misin?" dedim Sustu, cevap vermedi Tekrar and verdim Allah aşkına sordum Yine sükut etti Üçüncü bir daha Allah adına and verdim Bu defa: "Allah ve Resulü daha iyi bilir!" dedi Bunun üzerine gözlerimden yaş boşandı Artık döndüm, duvardan aştım Kâ'b bin Mâlik rivayetine devam ederek der ki: Birgün Medine çarşısında gidiyordum Medine'ye zahire satmağa gelen Şam ahalisinden nebeti bir fellâh, bir ekinci: "Ka'b bin Malik'i bulmağa bana kim delâlet eder?" diye soruyordu Bunun üzerine halk ona beni göstermeğe başladılar Nihayet nebeti kişi bana geldi Ve Gassan Meliki'nden bir mektup verdi Bakınca: (Emma ba'dü) den sonra bu mektupta şöyle yazıldığını gördüm: Haber aldığıma göre sahibin (Peygamber), sana cefa ve eza ediyormuş Allah seni hakaret görecek ve hakkın zayi olacak bir mevkide tahkir ve tezlil için yaratmamıştır Orada durma, bize gel! Sana şânına lâyık bir surette hürmet ve ihsanda bulunuruz Bu mektubu okuyunca, bu da öbürüsü gibi bir belâdır, dedim Hemen bu sayfayı ocağa attım, ocakta yaktım Nihayet bu elemli elli günden kırk günü geçtiğinde bir gün baktım ki Resulüllah'ın gönderdiği bir zat, (Huzeyme bin Sâbit) bana geliyor Huzeyme gelip, bana: "Resülullah sana kadınından ayrılmanı emrediyor!" dedi Ben de: "Kadınımı boşayacak mıyım, yoksa ne yapacağım?" dedim O da: "Hayır, boşama, yalnız ondan ayrı bulun, kadınına yaklaşma " dedi Resulüllah, Huzeyme ile iki arkadaşım Murar ile Hilâl'e de bunun gibi emir göndermişti Bu emir üzerine kadınıma, haydi ehline (baban ailesi yanına) git, Allah bu iş hakkında hükmedinceye kadar, onların yanında bulun! dedim Bundan sonra on gün daha durdum Tâ ki Resulüllah'ın bizimle halkı görüşmekten menettiği tarihten itibaren elli günümüz dolmuştu Vakta ki ellinci günün sabahında sabah namazını kıldım Ve evlerimizden birinin damı üzerinde bulunuyordum Öyle bir hâlde bulunuyordum ki, Allah Telâlanın (Tevbe sûresinde) zikrettiği vechile hayatım bana güçleşmişti Ve yeryüzü bütün genişliği ile başıma dar gelmişti İşte bu sırada Sili dağı üzerinde en yüksek sesiyle: "Ey Ka'b bin Mâlik, müjde! " diye olanca kuvvetiyle bağıran birisinin sesini işittim Hemen secdeye kapandım Ve anladım ki darlık gitmiş, genişlik gelmiştir Ve Resulüllah sabah namazını kıldığı zaman Allah'ın bizim üzerimize tevbesini (nedametlerimizin kabulünü) ilân etmiştir de, halk bize müjdelemeğe koşmuştur Arkadaşlarım tarafına da bir takım müjdeciler gitmişlerdi Bana da bir kişi (Zübeyr bin Avvam) müjdelemek üzere atını sürmüştü Ve Eslem kabilesinden bir müjdeci (Hamza bin Amr) da koşup Sili dağının üstüne çıkmıştı Bunun sesi attan sür'atli idi Sevimli sesini işittiğim bu müjdeci bana gelince üzerimdeki iki kat elbisemi hemen çıkarıp müjdelik olarak ona giydirdim Vallahi o gün bundan başka elbisem yoktu (Ebu Katade'den) iğreti iki kat elbise alıp giydim Hemen Resulüllah'a (A S M ) koştum Ashab, beni takım takım karşıladılar Tevbemin kabulünü (günahtan beraatimi) tebrik ediyorlar ve: Allahın, tevbeni kabul buyurması sana kutlu olsun! diyorlardı Ka'b rivayetine devam ederek der ki: Nihayet mescide girdim Resulüllah oturmuştu Etrafında ashab çevrelenmişti Hem Talha bin Ubeydullah kalktı, koşarak geldi, musafaha etti, elimi sıktı ve beni tebrik etti Vallahi muhacirlerden Talhadan başka kimse bana ayağa kalkmadı Talha'nın bu lütfunu unutmam Ka'b der ki: Vaktaki Resulüllah'a (A S M ) selâm verdim Mübârek yüzü meserretten şimşek çakar gibi şakır bir hâlde bana: "Bir günün hayır ve saâdeti ile müjde sana ey Ka'b ki, annen doğurduğu günden beri yaşadığın günlerin en hayırlısı!" buyurdu Ben: "Yâ Resulallah! Bu tebşir, tarafınızdan mı, yoksa Allah tarafından mı?" dedim Resulullah: Hayır, benim tarafımdan değil, doğrudan Allah tarafından! buyurdu Esasen Resul-ü Ekrem, taraf-ı İlâhiden tesrir buyurulduğu zaman mübarek yüzü parlardı, hatta o, bir ay parçasına benzerdi Biz de meserretli bir vahiy geldiğini onun bu sevimli simasından anlardık Vaktaki Resulüllah'ın huzurunda oturdum - Ya Resulallah, Allah ve Resulullah'ın rızası için halis sadaka olmak üzere malımdan sıyrılıp çıkmak ve malımın hepsini fukaraya dağıtmak istiyorum Bu istek, tevbemin kabulü icabındandır dedim Resulullah (A S M ): "Hayır, malının bir kısmını kendine alıkoy Bu senin için daha hayırlıdır!" buyurdu Ben de "Şu Hayber'deki hissemi alıkorum" dedim ) (S B M )CİHAD-I ASGAR Küçük savaş İslâm müdâfaası için silahla savaşma![]() CİHAD-I EKBER Nefis ile mücadele ![]() CİHAD-I MANEVÎ İlim, fikir, istiğfar gibi manevi unsurlarla din düşmanlarına karşı koymak ![]() CİHADÎ (Cihadiyye) Cihada mensub, savaş işleriyle alâkalı * II Sultan Mahmud devrinde harp masraflarına mukabil olmak üzere kesilmiş olan sikke![]() CİHAN f Dünya, kâinat, âlem![]() CİHAN-ÂRÂ f Cihanı süsliyen, dünyayı bezeyen![]() CİHAN-BÂN f Cihanın bekçisi, dünyanın koruyucusu olan Allah Hükümdar![]() CİHAN-BİN f Dünyayı, cihanı gören Allah * Göz![]() CİHAN-CU(Y) f Dünyaya hâkim olmaya çalışan sultan, hükümdar![]() CİHAN-DEĞER f Cihan kıymetinde Çok kıymetli![]() CİHAN-DİDE f Cihanı görmüş Tecrübeli * Meşhur, nâmdar![]() CİHAN-EFRUZ f Cihanı, dünyayı aydınlatan![]() CİHAN-FÜRUZ Cihanı aydınlatan ![]() CİHAN-GERD f Dünyayı dolaşan, cihanı gezen![]() CİHAN-GİR f Meşhur, cihanı zabteden, fâtih![]() CİHAN-NEVRED f Cihanı gezen, dünyayı dolaşan![]() CİHAN-NÜMA f Dünyayı gösteren harita veya coğrafya * Çatının üzerinde her tarafa nezareti olan açık taraça * Meşhur Türk Âlimi Kâtib Çelebi'nin 1654 (Hicri: 1065) tarihinde çizdiği Asya Kıt'asının haritası![]() CİHAN-PENAH Cihanın koruyucusu olan ![]() CİHAN-PESEND f Cihana meydan okuyan![]() CİHAN-SÂLÂR f Cihanın başkanı, büyüğü ve kumandanı olan, padişah![]() CİHAN-SİTAN f Cihanı zapteden Padişah, hükümdar![]() CİHAN-SÛZ f Cihanı yakan, güneş * Mc: Çok zulmeden![]() CİHAN-ŞÜMÛL f Cihan vüs'atinde, dünya çapında, cihanı alâkadar eden Dünyayı kaplayan![]() CİHANİYAN f Dünya ahalisi olan insanlar![]() CİHAR f (Bak: Çâr)CİHAR (Cehr den) Sesle, sadâ ile ve alenen söyleme ve okuma![]() CİHAREN (Cehr den) Alenen, açık olarak![]() CİHAR-I YAR-I GÜZİN f Dört halife: Hz Ebu Bekir, Hz Ömer, Hz Osman ve Hz Ali (R Anhüm)CİHAS Kalabalık, müzâhame ![]() CİHÂT (Cihet C ) Cihetler, taraflar, yönler![]() CİHÂT-I ERBAA Dört cihet ![]() CİHÂT-I SELASE Üç uzunluk: En, boy, yükseklik ![]() CİHÂT-I SİTTE Altı cihet Altı taraf (İleri, geri, sağ, sol, yukarı, aşağı taraflar )CİHAZ Âlet ve edevat * Gelinin lüzumlu şeyleri Çeyiz * Cenazenin kaldırılması için lâzım olan eşya![]() CİHAZAT (Cehâzât) (Cihâz C ) Cihazlar, maddî manevî âletler, lüzumlu edevat![]() CİHET (C: Cihât) Yan, yön, taraf * Sebeb, mucib * Vesile, bahane * Evkafça olan vazife, maaş * Yer, mahâl, semt![]() CİHET-İ RÜCHANİYET Üstünlük ciheti ![]() CİHET-ÜL VAHDET Birlik ciheti ![]() CİHET-ÜL VAHDET-İ İTTİHAD Birleşmenin birlik ciheti Yani birleştiren temel unsur Birleştiren ve birleşilen esas![]() CİHNAM Derin kuyu
|
|
Osmanlıca Sözlük (C Harfi)-Osmanlıca Kelimeler Sözlüğü... |
|
|
#15 |
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük (C Harfi)-Osmanlıca Kelimeler Sözlüğü...RE: Osmanlıca Sözlük (C Harfi) CİL Cemaat, insan güruhu Millet Boy, aşiret, kuşak![]() CİLÂ Parlaklık, parlatma, perdaht, lostura ![]() CİLÂ-BAHŞ Parlaklık veren, parlatan ![]() CİLAHİK Eskiden kemankere ile ve şimdi de tüfek ile atılan yuvarlak nesne ![]() CİLANGER f Çilingir![]() CİLAS Beraber oturma ![]() CİLAZ Kamçının ucuna bağlanan kayış ![]() CİLAZ Toz, gubâr ![]() CİLBAB Kadın feracesi Çarşaf (Bak: Celâbib, Tesettür)CİLBEND Büyük cüzdan Evrak koymaya mahsus birçok gözlere ayrılmış cüzdan şeklinde çanta ki, koltuk altına alınır![]() CİLD Deri * Meşin * Kitab kabı * (Masdar olarak) Kitabın dikilip kap geçirilmesi * Bir büyük kitabın bölündüğü kısımların her biri![]() CİLD-GER f Ciltçi, mücellit![]() CİLDİYYE Cilt hastalıkları bölümü ![]() CİLEN BA'DE CİLİN Devirden devire, asırdan asıra ![]() CİLF Boş küp * Kırılmış, ufanmış köpek esfeli Arı kovanı * Kuru ekmek parçası Kuru ekmek kenarı * Yüzülüp karnı çıkmış ve başı ile ayağı kesilmiş koyun * Her nesnenin parçası * Hoyrat, kaba Ayak takımından![]() CENK-ÂVER Harpçi, fedakâr ![]() CİRİS Sazan balığı ![]() CİRİŞ Ceset ![]() CİRİT Düşmana atılmak üzere yapılmış ucu demirli, sert tahtadan kısa mızrak Sulh zamanlarında talim mahiyetinde yapılan karşılaşmalara cirit oyunu denirdi Türklerin makbul bir sporu idi![]() CİRİYYA Tabiat, mizac, fıtrat, yaradılış * Huy, haslet Adet, alışkanlık![]() CİRM Vücud, ten, cüsse, hacim, büyüklük * Cansız cisim * Yıldız![]() CİRMAN Organlarla birlikte vücut ![]() CİRO ing Bir senet veya havalenin alacaklı tarafından diğeri namına çevrilmesiyle üzerine buna dair şerh verilmesi![]() CİRRE Devenin karnından çıkarıp çiğnediği geviş * Yapağı denilen yün![]() CİRRİYYE Kursak ![]() CİRS Temel, kök, menşe, kaynak, menba ![]() CİRSAM Divanelik, delilik * Öldürücü zehir * Zatülcenb![]() CİRŞAB Hasta olduktan sonra zayıflayıp gövdede çıban çıkmak ![]() CİRYAL Altının kırmızılığı * Bir cins kırmızı boya * Temiz renk * Şarap![]() CİRYE Suyun akması ve şırıldaması * Cereyan![]() CİSAD Kan Safran![]() CİSİM (Cism) Varlığı bilinen, hayyiz olan, mekânı, ciheti, uzunluğu, genişliği ve derinliği olan şey ![]() CİSM-İ NÂTIK Söz söyleyen cisim Konuşan cisim İnsan![]() CİSM-İ NİZÂR Zayıf vücud ![]() CİSMANÎ (Cismaniye) Bedene mensub, vücutla alâkalı * Mânevi ve ruhani karşılığı Maddi ve cisimli olmak![]() CİSMANİYET Cismânilik Maddi beden sahibi olmak hâli (Sual : Kusurlu, noksaniyetli, mütegayyir, kararsız, elemli cismaniyetin, ebediyetle ve cennetle ne alâkası var? Madem, ruhun âli lezâizi vardır; ona kâfidir Lezaiz-i cismaniye için bir haşr-i cismâni neden icab ediyor?Elcevab : Çünki, nasıl toprak suya, havaya, ziyaya nisbeten kesafetli, karanlıklıdır Fakat, masnuat-ı İlâhiyenin bütün envaına menşe ve medar olduğundan bütün anâsır-ı sâirenin mânen fevkine çıktığı gibi; hem kesafetli olan nefs-i insaniye, sırr-ı camiiyet itibariyle, tezekki etmek şartıyla bütün letâif-i insaniyenin fevkine çıktığı gibi![]() öyle de cismaniyet, en câmi, en muhit, en zengin bir ayine-i tecelliyât-ı esmâ-i İlâhiyedir Bütün hazain-i rahmetin müddeharatını tartacak ve mizana çekecek âletler, cismaniyettedir Meselâ: Dildeki kuvve-i zaika, rızk zevkinde, enva-ı mat'umat adedince mizanlara menşe olmasaydı, herbirini ayrı ayrı hissedip tanımazdı; tadıp tartamazdı Hem ekser esmâ-i İlâhiyenin tecelliyatını hissedip bilmek, zevk edip tanımak cihazatı, yine cismaniyettedir Hem gayet mütenevvi ve nihayet derecede ayrı ayrı lezzetleri hissedecek istidatlar, yine cismaniyyettedir S )( $ âyetinin sarahat-ı kat'iyesiyle: İnsan, en ziyade ünsiyet ettiği ve dünyada numunesini tatmış olduğu cismani lezzetleri cennete lâyık bir tarzda görecek, tadacak Ve lisan, göz ve kulak gibi âzaların ettikleri hâlis şükürler ve hususi ibadetlerin mükâfatları, o uzuvlara mahsus cismani lezzetler ile verilecektir Kur'ân-ı Mu'ciz-ül Beyan o derece cismani lezzetleri sarih bir surette beyan eder ki, başka te'viller ile mâna-yı zâhiriyi kabul etmemek imkân hâricindedir ş )CİSMEN Cisim itibariyle, cisim olarak Vücutça, bedence![]() CİSR (C : Cüsûr-Ecsür) Köprü Ağaçtan olan köprü![]() CİSR-İ MUALLÂK Asma köprü ![]() CİVAN f Cevan Taze Genç![]() CİVANAN (Civân C ) f Gençler![]() CİVANÎ f Gençlik![]() CİVANMERD Sözünde sağlam İyilik sever Kahraman![]() CİVAR Çevre, yöre, etraf * Yakın yer, yakın komşu![]() CİVARİYYET Komşuluk, yakınlık, aynı civarda oluş ![]() CİVE f Civa (Hg)CİVELEK Tar: Yeniçeri Ocağı'nda bulunan ve aşçıbaşı maiyetinde yaver gibi kullanılan gençler * Canlı, hareketli ve neş'eli deve yavrusu veya genç![]() CİYA' (Câyi' C ) Karınları acıkmış olanlar, açlar![]() CİYADET Tazelik, yenilik * İyilik, güzellik![]() CİYEF (Cife C ) Lâşeler, leşler Cifeler![]() CİYET Bozulmuş, değişmiş olan su Bir yere toplanıp birikmiş olan su![]() CİZ' Ağaç kütüğü Ağaç kökü Kuru direk Hurma ağacının kökü Hurma ağacı * Çatı örtüsünde kullanılan ağaçlar (Bak: Hanin-i ciz')CİZ'-UN NAHL Hurma ağacının kökü, kütüğü ![]() CİZ' Derenin dar ve kısık yeri ![]() CİZAL Hurma toplama ![]() Cİ'ZARE Kısa boylu tıknaz kimse ![]() CİZARET Deve kasaplığı ![]() CİZE Dere kenarı ![]() CİZFE Küçük sürü ![]() CİZİRMAN Hurma yaprağının aslı; yâni dibi ki, yaprağı dökülünce ağaçta kalır ![]() CİZL (C : Cüzul-Eczâl) Büyük odun ağacının kökü, tomruk![]() CİZLE Bir büyük yığın hurma ![]() CİZME Deve sürüsü * Koyun sürüsü![]() CİZMİR Ağaç kütüğü ![]() CİZN Kök * Ağaç kütüğü![]() CİZYE Vergi Haraç Müslümanların fethettikleri yerlerde, müslüman olmayanlardan alınan ve devlet teminatı altında bulunmanın karşılığı olan vergi (Bak: Haraç)CİZYEDÂR f Cizye adı verilen vergiyi toplıyan memur, cizyeci
|
|
|
|