Prof. Dr. Sinsi
|
Harezmşahlar Devletinin Son Hükümdarı Kimdir - Celaleddin Harzemşah Hakkında
Harezmşahlar Devletinin son hükümdarı Kimdir , CELALEDDİN HARZEMŞAH Hakkında
Harezmşahlar Devletinin son hükümdarı Kimdir - CELALEDDİN HARZEMŞAH Hakkında
CELALEDDİN HARZEMŞAH
Harezmşahlar Devletinin son hükümdarı olan Celaleddin Harezmşah, genç yaşta Gazne ve çevresinin valiliğine getirildi ve bundan sonra babası Alaaddin Muhammed’in tüm seferlerine katıldı
Selçuklu İmparatorluğu’ndan sonra Harzem bölgesinde kurulmuş olan Harzemşahlar Devleti’nin büyük hükümdarı Celaleddin Harzemşah’ın menkıbeleri, Türk tarihinin çok parlak sayfalarındandır
Harzemşah hükümdarlarından Alâeddin Mehmet, bütün İran’ı ve Maveraünnehir’i ele geçirmişti Bu suretle Seyhun Nehrinden Dicle kıyılarına kadar büyük bir imparatorluk kurmuştu
Fakat bu devirde Moğolistan’da Cengiz Han türemişti Batı Türkelinde en büyük hükümdar ise Alâeddin Mehmet’ti Bu Türk hükümdarının şöhretini duyan Cengiz Han, Mahmut Yalvaç adlı bir elçiyi Alâeddin Mehmet’e gönderdi
Elçi, Cengiz’in şu sözlerini bildirdi: “Tanrı, Batı tarafında bulunan ülkeni bana verdi Seni oğulluğa kabul ediyorum Bana tabi olursan Müslümanlar rahatlık içinde yaşarlar” Bu söze hiddetlenen Sultan Mehmet: “Sen de bilirsin ki benim ülkem ne kadar geniş, Devletim ne kadar kuvvetlidir! Senin Han’ın kimdir ki, kendisini benden büyük tutup bana oğlum der Onun sanki ne kadar askeri var!” deyince, Moğol Elçisi: “Onun askeri seninkine göre ay ışığının güneş ziyasına oranı gibidir ” dedi
Nihayet bu iki hükümdar aralarında bir dostluk antlaşması meydana getirdiler Fakat Alâeddin Mehmet’in siyasi görüşleri kuvvetli değildi Aynı zamanda da mağrur bir adamdı Günün birinde Bizans’a mal götüren Moğol tüccarlarının mallarını yağma ettirip kendilerini de öldürttü Bu olaya fazlasıyla hiddetlenen Cengiz Han, Batı Türkellerinin zaptına karar verdi
Alâeddin Mehmet’in bir oğlu vardı Adı “Celâlettin” idi İşte, Celâleddin Harzemşah adıyla Türk tarihinde meşhur olan bu şahıstır
Celâleddin, zekî olduğu kadar da yiğit bir delikanlı idi Annesi Ayçiçek Hatun, büyükannesi ise Türkan Hatun’du Babası Alaeddin Mehmet iyi bir asker, fakat zayıf bir politikacı idi Rakibi Cengiz Han ise, tersine, büyük bir siyasi, fakat ancak normal çapta bir kumandandı Savaşlarını komutanlarına yaptırıyordu
Cengiz Han, tüccarlarının malları için tazminat istemek üzere Sultan Mehmet’e üç elçi gönderdi Bunların birisi Buğra adlı bir Türk, ikisi de Moğol’du
Alaeddin Mehmet, Buğra’nın başını kestirip Moğollara da hakaret ederek sınır dışı etti Bu hakareti duyan Cengiz Han, 1219 yılında Büyük bir ordu ile Maveraünnehir’e doğru harekete geçti
Cengiz’in üzerine geldiğini öğrenen Türkler, derhal Semerkant şehrini tahkim ettiler Genç kahraman Celaleddin Harzemşah, atlılardan oluşan büyük bir kuvvetin başına geçti Babası harbe gitmek istemiyordu Fakat oğlu:
Asker, Hakanını başında görmelidir! diyerek babasını da ordusuna aldı
Moğol kuvvetlerinin başında Cengiz Han’ın büyük oğlu Cuci bulunmaktaydı Moğol kuvvetleri, Harzemşah Türklerinin üzerine şiddetli bir hücuma kalktılar Bu şiddet karşısında Harzemşah ordusu bir paniğe uğradı Fakat Celaleddin Harzemşah, yalın-kılıç Moğolların üzerine öyle bir saldırdı ki bu defa Moğollar perişan oldular
Gece bastırdığında harbe son verildi Fakat Cüci Han boş durmadı Gece yarısı savaş yapılan ovanın bütün kuru otlarını ateşe vererek her tarafı dumana boğdu Bundan faydalanarak ateş perdesinin arkasından bütün kuvvetlerini alarak kaçtı Celaleddin’in yeterli ölçüde kuvveti bulunmadığından düşmanı takipten vazgeçildi
Cuci’nin mağlubiyetini duyan Cengiz Han, fena halde içerledi Bu defa 200 000 kişilik muazzam bir ordu hazırladı Moğolların büyük hazırlıklarını duyan Alaeddin Mehmet, Gazne’ye giderek Atabey’lerle görüştü, akabinde asker toplamak üzere yola çıktı Fakat Celaleddin Harzemşah, durumu pek tehlikeli buldu Türkmen Oğuzlardan oluşan kuvvetini bir çölün içine çekti Cengiz Han’ın orduları, 1220 tarihlerinde hiçbir mukavemet görmeden Buhara şehrine girdiler
Cengiz Han, Buhara’da bulunan Ulu Câmi’ye atı ile beraber girdi Ve dedi ki:
Burası Sultan Mehmet’in evi midir?
Hayır, burası Tanrı evidir! Diye cevap verdiler
Cengiz Han, derhal atından inerek halka şu hitapta bulundu:
Ey ahali! Günahkarınız çok büyüktür Ben ise gaza-ı ilahîyim; sizlerin başınıza Tanrının yaman bir belasıyım Hakanınız Sultan Mehmet çok suçludur Bize yapmadığını bırakmamıştır Bu sebeple buralara geldim Şimdi, yer altına gömdüğünüz ne kadar servetiniz varsa getirip önüme yığın!
Halk, bu putperest Moğol hükümdarından korkarak, gizledikleri ne kadar servetleri varsa hepsini teslim ettiler Askerler ise Buhara’yı baştan başa yağma ettiler Bundan sonra Cengiz Han, Batı Türkelinin yüksek bir medeniyet merkezi olan Semerkant şehrine hareket etti Halk, bu şehri müdafaa etti Moğollar şehre girince önlerine geleni kılıçtan geçirdiler
Bu arada Sultan Mehmet, harpten kaçmıştı Oğlunun nerede olduğundan da haberi yoktu Moğollar Sultan Mehmet’in peşine düşmüşlerdi Takibine gönderdiği üç kumandanına Cengiz Han şu emri vermişti:
Durmaksızın gidin, size tabi olanlara aman verin, olmayanları öldürün, çocukları esir edin Kalelerini yıkın! Bu işi üç yıla kadar bitirin! Ben yurduma dönüyorum  
Sultan Mehmet, bir miktar maiyetiyle Harandar kalesine giderek aile ve hazinesini burada bıraktı Kendisi de Irak istikametine kaçmaya başladı Fakat yolda Moğollar karşısına çıkıverdiler Atı, bir okla öldürüldü ise de kendisi kaçmaya muvaffak oldu Nihayet Kuzgun denizine vardı Burada Aboskon adasına sığındı
Diğer taraftan Moğollar, Sultan Mehmet’in vezirini, küçük oğlunu ve Türkan Hatun’u Cengiz’e gönderdiler Cengiz bunların hepsini öldürttü Haberi alan Sultan Alaeddin’e bir fenalık gelerek yere yığıldı O kadar sefalete düşmüştü ki, yanındakiler ölüsünü saracak bir kefen bile bulamamışlardı Maiyetinde bulunan Mahmut Çavuş’un gömleğini kendisine kefen yaptılar Ölmeden önce şu sözleri söylemişti: “ Ben, bütün bu toprakların sahibiyim Şimdi mezarımı kazacak iki arşın toprak bulamıyorum!”
Sultan Mehmet, sefil bir surette hayata gözlerini yumarken oğlu Celaleddin Harzemşah da yanında bulunuyordu Bu yalan dünyanın cilvesini o da görmüştü Fakat doğudan kopan bu arkası kesilmez sellere karşı kabinde derin bir intikam hissi doğdu Türk’ü anayurdundan eden bu kuvvetlere karşı bir Celaleddin ne yapabilirdi? Gözyaşları içinde babasının mezarını terk ettiği zaman hep bunu düşünüyordu Yanında 70 kadar süvarisi vardı Doğruca Harzem’e geldi
Halk, hakanlarının oğlu Celaleddin’i görünce onu sevinç gözyaşlarıyla karşıladı Dağılmış olan ordu tekrar düzene konuldu Harzemşah’ın maiyetinde 7 000 kişi toplandı
Celaleddin, babasının yerine tahta geçti Bir müddet sonra da Moğolların üzerine taarruza geçerek onları mağlup etti
1221 yılında Valyan Kalesini kuşattığı bir anda Moğollar taarruza geçtiler Celaleddin Harzemşah, yalın-kılıç öne atılarak düşmanı perişan etti Fakat gece yarısı Moğollar atlarının üzerine şal ve keçeden mankenler yaptılar Bunları arkalarına dizdiler Bu hali gören Harzemliler, Moğolların imdat aldıklarını zannederek kaçmak istediler Celaleddin “Korkmayın, bu bir hiledir Onlar daima harbi böyle hilelerle kazanırlar  ” diyerek bu bozguna mani oldu Bu suretle Moğol orduları bir kere daha mağlup edildiler
Cengiz bundan haberdar olduğu zaman, bizzat Celaleddin’in üzerine yürüdü Celaleddin ise, üzerine büyük kuvvetlerin geldiğini görünce Sind Nehri’ne doğru kaçmaya başladı Bu nehrin öte tarafına geçmek istiyordu Fakat Moğollar Celaleddin’in etrafını dört kat askerle sardılar Yiğit Celaleddin, ateş ve su arasında bırakıldı Bu anda ne yapabilirdi? Cengiz, onun diri olarak tutulmasını emretmişti Celaleddin kılıcını çekerek tek başına çarpışmaya ve kendisini durdurmak isteyenlerin başlarını uçurmaya başladı Fakat hiçbir düşman askeri ona ok atmıyordu Ağır ağır içinde bulunduğu çember daraltılıyordu Celaleddin, çemberi yarmak için bir sağa bir sola baş vuruyor, fakat muvaffak olamıyordu Yapılacak tek şey vardı: Yorulmamış bir ata binerek kalkanını arkasına, Türk bayrağını eline aldı; yüksek bir yardan kendisini Sind Nehri’nin coşkun sularına atıverdi Yüzerek karşı yakaya geçti
Bu kahramanlık sahnesini Cengiz ve askerleri hayret ve hayranlık içerisinde seyretmişlerdi
Sultan Celaleddin üç yıl sonra 1224’te Kirman’a dönerek, devletini yeniden toparlamak için çalışmaya başladı 1225 yılında Tebriz’i alarak, karargahını buraya taşıyan Celaleddin, 1228’de İsfahan’da Moğol ordusuyla çarpıştı Kardeşi Gıyaseddin’in ihanetine rağmen Moğolları hezimete uğratan Celaleddin, takip sırasında sol cenahının Moğol tuzağına düşmesi üzerine, Luristan’a kaçtı
Bir yandan da ülke içindeki isyanlarla meşgul olan Celaleddin 1230’da Ahlat’ı ele geçirdi Ancak, kaleyi savunanlara ve halka karşı şiddetli davranışları, çevredeki Müslüman ülkelerin düşmanlığını çekti Bunun üzerine Anadolu ve Suriye kuvvetleri birleşerek, Celaleddin’in üzerine yürüdü Celaleddin, 10 Ağustos 1230’da Erzincan yakınlarında Yassıçimen Yaylasında hezimete uğrattı
Celaleddin’in zayıflamasından faydalanan Moğollar tekrar saldırıya geçti Moğol tehlikesinin kavrayamayan diğer Müslüman ülkeler, Celaleddin’in yardım talebini cevapsız bıraktılar
Ağustos 1231’de Dicle köprüsü kenarında Moğolların baskınına uğrayan Celaleddin’in tüm maiyeti öldürüldü Kaçarak dağlara çekilen Celaleddin Harezmşah, burada göçebeler tarafından öldürüldü
|