Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
alemine, girmeleri, hakkında, hizmetleri, islâm, islâm’a, türklerin

Türklerin İslam’A Hizmetleri,Türklerin İslam Alemine Girmeleri Hakkında

Eski 09-10-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türklerin İslam’A Hizmetleri,Türklerin İslam Alemine Girmeleri Hakkında



Türklerin islam’a hizmetleri,Türklerin İslam alemine girmeleri Hakkında
Türklerin islam’a hizmetleri,Türklerin İslam alemine girmeleri Hakkında

Türklerin islam’a hizmetleri

Türkleri İslam alemine ilk girişlerinin Abbasi halifeleri zamanında daha ziyade askeri maksatlarla olduğu yukarıda belirtilmiştiBilindiği gibi Türk askerlerini düzenli bir şekilde hilafet ordusu saflarına alan ilk halife el-Me’mün’dür el-Me’mün zamanında asayiş bakımından İslam Devletinin durumu pek parlak değildi el-Emin ile el-Me’mün arasındaki iktidar mücadelesi, ülke dahilindeki sükuneti bozmuş ve birçok isyanların çıkmasına sebep olmuşturAzerbaycan’da isyan ettikten sonra kısa zamanda etrafına büyük bir taraftar grubu toplayan Babek el-Hürremi, dini ve siyasi bakımdan devleti tehdit ediyorduÜlkenin batı hududunu teşkil eden Mısır’da ise Arap kabilelerinin sebebiyet verdikleri huzursuzluk hüküm sürüyorduHalife el-Me’mün’ün büyük gayretlerine rağmen bir türlü sükunet sağlanamıyorduBazı tarihçilerin ifade ettikleri gibi, “Türklerin İslam alemine girmeleri bu alemin gerilemesine sebep olmuştur” düşüncesinin aksine Türkler, İslam dünyasının siyasi bakımdan zayıflamaya ve parçalanmaya başladığı bir zamanda, adeta hizmete koşmuşlardır el-Me’mün’ün son yıllarda orduda idareyi ellerine geçiren Türkler, Mısır isyanının bastırılmasında ve bilhassa Bizans’a karşı yapılan seferlerde önemli roller oynamışlardır
Türklerin desteği ile halife olan el-Mütasım, yirmi yıldan beri devam eden Babek el-Hürremi isyanının bastırılmasına, bu sırada Abbasi ordusunun baş komutanı el-Afşin ile maiyetindeki Türk birliklerini memur etmiştirÜç yıllık çetin bir mücadelen sonra el-Afşin, Babek tehlikesini ortadan kaldırmıştır(837) Yine
el-Mu’tasım devrinde 838 yılında Bizans’a karşı yapılan ve İstanbul’dan sonra imparatorluğun en önemli şehri olan Amorion (Ammuriye)’un fethinde ordunun sevk ve idaresi tamamen Türklerin elinde idi
İslam tarihinde Samerra devri diye bilinen yarım asırlık devrede (836-892) askeri kadrolar tamamen Türk hassa askerlerinin kontrolünde bulunuyorduYavaş yavaş idari meselelerde de söz sahibi oluyorlardıSamerra devrinde her ne kadar Türk komutanları ile halifeler arasında bazen her iki tarafın da hayatlarına mal olan mücadeleler oluyorduysa da devleti tehdit eden dış ve iç düşmanlara karşı bu birlikler gönderiliyordu 870 yılında Basra bölgesinde patlak veren ve 13 yıl devam eden Zencilerin isyanının bastırılması ile İran’da bağımsızlığını ilan ettikten sonra halife ile ihtilafa düşmesi üzerine batıya doğru harekete geçen ve Vasıt’ı bile ele geçiren Yakub b Leys es-Sarraf’ın durdurulmasında Musa b Boga el-Kebir gibi Türk komutanları ile Türk askerlerinin gayretleri bilinmektedirBütün kötü şartlara rağmen Samerra devrinde devletin parçalanması önlenebilmiştir ve bunda da Türklerin büyük rolü olmuştur
Devamlı karışıklıkların hüküm sürdüğü Mısır, 869 yılında Ahmed b Tolun’un eline geçmiş ve kısa zamanda ülkede sükunet sağlanarak Mısır, tarihinin en parlak devrini yaşamıştırİktidarlarının kısa sürmesine rağmen Tolunların Mısır’da bıraktıkları eserler bugüne kadar ayakta durabilmişlerdirMesela Ahmed b Tolun’un yaptırdığı cami bugün bile Kahire’nin en büyük camilerinden birisidirHemen hemen aynı yıllarda diğer bir Türk hanedanı olan Sacoğulları, Azerbaycan’da bağımsızlıklarını kazanıyorlar ve 889-929 yılları arasında Ermeniler ile amansız bir mücadeleye giriyorlardıHatta öyle ki Ermeni patriği, Bizans İmparatoru ve Ortodoks patriğinden bir haçlı seferinin düzenlenmesini istemiştir
Xyüzyılın başlarında itibaren İslam aleminde tam bir parçalanma dikkati çekmektedirMerkezi hükümeti temsil eden Abbasi halifelerinin hükmü Bağdat’ ın dışına pek çıkmıyordu Ülkenin doğu eyaletleri Samaniler’ in idaresinde bulunuyordu Suriye’ de ise Hamdaniler bağımsızlıklarını kazanmışlardı(929) Bunlardan çok daha tehlikelisi 899’ da Bahreyn’ de ortaya çıkan ve kısa zamanda Hicaz ve Suriye’ de söz sahibi olan ve hatta Kabe’ den Hacerü’ l-Esved’ i alarak Asha’ ya götüren Karmatiler ile 908’ de Tunus’ da kurulan, 969’ da Kahire’ yi zapteden ve daha sonra bütün Kuzey Afrika, Mısır, Suriye ve Batı Arabistan’ a hakim olan Şii Fatımi hilafetini zikretmeliyiz
Bunlardan başka 945 yılında Şii Büveyhiler Bağdat’ ı işgal ettiler Böylece Abbasi hilkafeti Şiilerin tahakkümü altına girmiş oluyordu Siyasi birliğin bozulması, iktisadi çöküntüye de zemin hazırlıyordu Halifenin iktisadi bakımdan zayıflaması ve valilerine avuç açması parçalanmayı daha da hızlandırıyordu İslam dünyasında bu parçalanma devam ederken Bizans imparatorluğu toparlanıyor ve İslam ülkelerine karşı saldırılarını sürdürüyor ve toprak kazanıyordu
İslam dünyasının siyasi bakımdan böyle zor bir durumla karşılaştığı sıralarda yeni bir güç ortaya çıkıyordu 1038 yılında istiklalini kazanan ve 1040 yılında Dandanakan savaşını kazanarak İran’ da tek siyasi güç haline getiren Selçuklu devletinin politikası iki yönde gelişiyordu:
a)Bağdat halifesini Şii Büveyhilerin tahakkümünden ve Suriye ile Mısır’ ı Fatımiler den kurtararak bozulan İslam birliğini sağlamak,
b)Bizans’ a karşı yapılan akınlara hız vererek fetih ruhunu yeniden canlandırmak Selçuklu sultanı Tuğrul Bey bir taraftan yeni bir ruhla Anadolu gazalarına büyük bir canlılık verirken diğer taraftan da Bağdat’ ı kurtarmak için hareket geçti 1055 yılı Aralık ayında büyük bir merasimle Bağdat’ a girdi Böylece Abbasi halifesi Büveyhilerin tasallutundan kurtarılmış oluyordu
Hz Ömer zamanında başlayan Anadolu gazaları asırlarca devam etmesine rağmen, Anadolu’nun fethi bir türlü gerçekleştirilememişti Bu büyük fetih Selçuklulara nasip olmuştur Anadolu’nun Müslüman ülkesi haline gelmesini temin eden 26 Ağustos 1071 tarihinde Malazgirt savaşıdır Savaşın cereyan ettiği Cuma günü Abbasi halifesi el-Kaim Biemrillah tarafından hazırlatılan ve aynı gün İslam memleketlerinin minberlerinden okunan hutbe, bu savaşın İslam aleminin kaderi üzerindeki tesirini göstermektedir Hutbede şöyle söyleniyordu:
“Allah’ım! İslam sancağını yükselt Şehinşahu’l-Azam Sultan Alparslan’ın senden dilediği yardımı esirgeme Senin dinini şerefli ve yüce tutabilmek için onu lütufkar ve her zaman tesirli olan desteğinden mahrum kılma Ordusunu meleklerinle destekle, niyet ve azmini hayır ve başarıyla neticelendir Çünkü o senin rızan için rahatını terk etti, malı ve canıyla buyruklarına uymak için senin yoluna düştü O’na zafer kısmet eyle Ey Müslümanlar O’nun için Allah’a yalvarıp yakarınız; O’nun şerefli olarak düşmanlarını mahvetmesi, sancağını yükseltip zaferlerin en son derecesine erişmesi için Allah’a dua ve niyazda bulununuz Allahım! Onun bütün güçlüklerini kolaylaştır ve önünde kafirlere boyun eğdir” Bu hutbe sultan Alparslan’ın İslam’ a yaptığı hizmeti açık bir şekilde ortaya koymaktadır
Anadolu’nun fethi, Filistin in ve bilhassa Kudüs ün Selçuklular’ ın hakimiyetine geçmesi Avrupa hristiyan dünyasında büyük bir heyecanın uyanmasına sebep oldu Papa II Urbain’in teşvik ve tahrikleriyle meşhur Haçlı seferleri başladı Kalabalık orfular halinde Anadolu, Suriye ve Filistin’e gelen Haçlılar ile savaşan yegane kuvvet, Büyük Selçuklu İmparatorluğu’nun parçalanması üzerine Anadolu da bağımsızlığını kazanan Anadolu Selçukluları ile Suriye ve Filistin’deki diğer Türk emirlikleri idi 10962da başlayan ve 1099 yılında Kudüs’ün zaptı ve Müslüman halkının katledilmesi ile sona eren I Haçlı seferinin sonunda Yakın-Doğu da Haçlı devlet ve kontlukları ortaya çıktı Beş asırdan beri birer Müslüman beldesi olan Filistin ve Suriye’nin bazı kesimleri tekrar Hıristiyanların eline geçmiş oluyordu Anadolu’yu kendilerine II Bir vatan olarak gören Türkler, bu Haçlı sürülerine karşı başarıyla karşı koyuyor ve bu ülkede onların yerleşmesine engel oluyordu
Diğer taraftan Türkler, Suriye ve Filistin’deki Haçlı devletleriyle de amansız bir mücadele içindeydiler Musul emiri İmadeddin’in 1144’te Urfa’yı zaptı II Selahaddin Eyyübi tarafından Kudüs’ün fethi takip etti Artık Haçlılar, Suriye ve Filistin’de de tutunamıyorlardı Mısır Türk-Memluk hükümdarı Sultan Baybars, sahil şehirlerindeki son Haçlı kalıntılarınıda birer birer ortadan kaldırdı Sultan Baybars’ın İslam alemine yaptığı ikinci büyük hizmeti de bütün Türkistan, İran ve Irak’ı harabeye çeviren ve batıya doğru ilerlemekte olan Moğol ordusunun 1260 yılında Ayn Calüt’ta malup ederek durdurmuş olmasıdır Ayn Calüt savaşında öncü kuvvetlerin komutanı olan Baybaras, bu savaşta gösterdiği başarı üzerine Sultanlığı elde etmiştir Ortaçağ’ın büyük tarihçilerden Bedreddin el-Ayni: “Moğollara karşı islamiyeti Türkler kurtarmıştır” diyerek Ayn Calüt zaferinin önemini belirtmektedir Baybars’ın hükümdar olmasından üç yıl önce Bağdat, Moğollar tarafından işgal edilmiş ve Abbasi hilafetine son verilmiştir Baybars, Moğol katliamından kurtularak Dımaşk’a kaçmış olan Abbasi halifesi ez-Zahir’in oğlu Ahmed’i Kahire’ye davet ederek 9 Haziran 1291 tarihinde el-Mustansır Billah ünvanı ile halifeliğini ilan ve ona biat etti Böylece 5 asırdan beri hilafeti ellerinde bulunduran ve manevi bakımdan İslam aleminde hala itibarı olan Abbasi hilafetini yeniden kurmuş oluyordu

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.