Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Psikoloji / Sosyoloji / Felsefe

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
devrim, otoriteryen, teorisi

Otoriteryen ''Devrim'' Teorisi

Eski 09-06-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Otoriteryen ''Devrim'' Teorisi



OTORİTERYEN 'DEVRİM' TEORİSİ

Ondokuzuncu yüzyılda yukarda bahsettiğimiz iki devrimci tarzdan hürriyetçi olanı Amerika'da itibarını korudu Amerikan Devriminin ikinci zirvesi olan Köleliğin İlgası hareketi (1861-1865 İç Savaşı) bu eğilimin eseridir

Hürriyetçilik 1871 Paris Belediyesi Devriminin de en güçlü eğilimi idi Bu devrimin karşı-devrimcilerce yenilgiye uğratılması hürriyetçi eğilimi ümitsizliğe sevkederken otoriteryen eğilimi güçlendirdi Hürriyetçi eğilimin temsilcileri olan anarşist filozofların genellikle şiddet aleyhtarı tutumuna rağmen anarşist hareketin terörist maceraperestler elinde kalması hürriyetçi eğilime itibar kaybettirdi; artık devrimci mücadele giderek otoriteryen ve kollektivist bir karaktere bürünecekti

Devrimci mücadeleye giderek hakim olan otoriteryen ve kollektivist eğilim çeşitli gelişmelerden sonra marksizme vardı

Tarihin bir "sınıf savaşı" olarak algılanması gerektiğinin Linguet ve Saint-Simon gibi düşünürler tarafından öne sürülmesi onsekizinci yüzyıl sonunda Babeuf tarafından ima edilen "Proletarya Diktatörlüğü" kavramının Weitling ve Blanqui tarafından bir devrim tipi olarak geliştirilmesiyle birlikte ondokuzuncu yüzyıl başlarında toriter-sosyalist bir ihtilal teorisi doğmuştu

Bu teorinin itibar kazanmasıyla birlikte hürriyetci devrimci teoride merkez olan somut insanın yerini "Sınıf" "Proletarya" gibi vücutsuz kavramlar alırken hürriyetin yerini "Diktatörlük" insanların gönüllü birliklerinin yerini ‘Devrimci Devlet’ alıyordu

Kendisinden önceki devrimcilerin teori ve retoriklerini Hegel diyalektiği Feuerbach materyalizmi Proudhon mülkiyet teorisi İngiliz Klasik Ekonomistlerinin teorileriyle sistemleştiren Karl Marx otoriter-sosyalist devrim teorisinin bütünleştiricisi oldu

Marx çağdaşı hürriyetci-fertçi (anarşist) devrimcilerin şiddetli eleştirilerinin etkisiyle bazan somut insan (fert) üzerinde düşünmekle birlikte ("Yabancılaşma Teorisi"ni Marx'tan önce anarşist Max Stirner geliştirmişti) teorisini genelllikle kollektivist kategoriler üzerinde kurdu Hürriyetci-fertçi devrimcilerle yaptığı mücadeleden zaferle çıkan Marksizm -İspanya İç Savaşı gibi istisnalar dışında-artık bütün ‘devrim'lere damgasını vuracaktı

Marksizm kapitalizm ve modern demokrasi öncesi dönemden arta kalan Amerikan Devrimcileri ve Avrupalı hürriyetci-fert devrimcilerin bir kısmı dışında bütün eski devrimcilerin sahiplendiği bir miti devraldı: insan yada toplumun tabiatında kendiliğinden bir cins "iyi" vardır; bu “iyi”nin serbest kalması için devrimci ameliyat (mevcut sosyopolitik örgütlenmenin ortamın birdenbire ortadan kaldırılıp yerine "iyi"liği doğuracak örgütlenmenin konması) mümkün ve yeterlidir

Dünyaya mistisizme düşmeden bakabilenler için yirminci yüzyıl bu miti yıktı İnsan tabiatında varolan bir saldırganlıktan -dolayısıyle "kötü"den- bahsetmek mümkündü belki; ama dünyevi rasyonel fert haklarının merkezi bir yer tuttuğu bir felsefeden yoksun bir toplumun "iyi"liğine ancak kesişler inanabilir Faşist Sovyetik ve ileri kapitalist deneylere atılacak bir nazar bu miti çürütmeğe yeter

Filozoflar şairler toplumu Almanlar ne yapacağını yıllardır büyük bir açık sözlülükle ilan etmiş olan Hitler'i ("Kavgam" 1925'den 1932'ye kadar politik "best seller" olmuştu) oyla iktidara getirdi ve onun peşinde canavar kesildi

Toplumdaki bütün sıkıntılardan kapitalist üretim biçimini sorumlu tutanlar bu üretim biçiminin yok edildiği Sovyetik sistemlere bakarak yanıldıklarını anladılar: o sistemler daha hür olmak şöyle dursun rekabet ettikleri ileri kapitalist toplumlardaki hür politik sistemlere kıyasla tarih öncesi despotizmler haline geldi; insanları "iyi"ye doğru temelden dönüşmek şöyle dursun kapitalist ülke insanından bile daha az yaratıcı daha apolitik sarhoşlar olarak kaldı

Öte yandan ileri kapitalist Batı'nın insanları sahip oldukları büyük hürriyet ekonomik bolluk boş zaman olğanüstü bilgilenme imkanlarına rağmen; filozoflar haline gelmek şöyle dursun büyük bir kısmı tüketim eğlencelerinden başka hiç bir şeyle ilgilenmeyen çocuklar veya uyuşuklar halinde kalmayı tercih etti ve bu halini -totaliter ülke insanından farklı olarak- hiç bir fiziki tehdit altında olmaksızın kabullendi

Dolayısıyla ekonomik ve politik engellerin kalkması insanın insanca bir hayat yaşaması için gerekli fakat yetersiz bir şarttır; bu engellerin kalkmasından sonra ne tür bir hayat yaşayacağına her fert -hariçten yapılacak hiç bir baskıya aldırmaksızın dünyayla ilgili genel değerlendirmesine felsefesine ya da felsefesizliğine uygun olarak- kendisi karar verir

Bitki olarak yaşamak istemeyip insan gibi bir hayat yaşamaya karar verirse insanca hayat otomatikman doğmaz bireysel bir gayretin sonucu ortaya çıkar Ferdin bu gerçeğini dikkate almayan onu eriten kollektivist bir politik sistem birey önündeki bu iradi faaliyet imkanını da ortadan kaldırdığından gericidir; ancak mutsuzlar ve uyuşuklar toplumu yaratabilir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.