Prof. Dr. Sinsi
|
Evrenin Doğuşu
Evrenin Doğuşu
1930'lu Yıllara Kadar Bir Sır Olarak Kalmış Olan Yaşamın Kökenini Oluşturan Güneş'in Enerji Kaynağını Ortaya çıkarmayı Başaran Insanoğlu, Dünya üzerinde Etkinliklere Ve Olaylara çabucak Katılabilecek şekilde Bir Haberleşme Ve Ulaşım Ağını Oluşturabildi Dünya'nın çekim Ivmesinden Kurtulmayı Başararak, Dünya'nın Yuvarlak Olduğunu Anladı Ay'a Adım Attı Ve Gezegenlere Uzay Araçları Gönderdi Bu şekilde Gelişen Akılcı Düşünme Utkusu, Batı Avrupa'ya Eşi Görülmemiş 50 Yıllık Bir Barış Getirdi
Binlerce Yıldır, Insan Yaşamı 40 Yıllık Aralıklar Ile Açlık Ve Donma Tehlikesi Geçirmiştir Bilim Bu Süreyi Iki Katına çıkartabilmiş Ve Bugün Bilim, Insanoğlu Için Ağrısız, Rahat Ve Keyif Verici Bir Yaşam Sunma çabasındadır Yüzyılın Başında, Bilim Dünya'yı Değiştirmiş, Yüzyılın Sonunda Da Insanoğlu, Kendisini Bilimler Ile Değişen Bir Dünya'da Bulmuştur Sadece Dünya Değişmedi Aynı Zamanda Insanoğlunun Kendisi De Değişti Ve Dünya Sadece Fiziksel Bir Boyutta Kaldı
Bu Köklü Değişime, Matematiksel Bir Mantık Ve Sade Bir Hayal Gücünün Baskın Olduğu Zahmetli Bir Yöntem Ile Adım Adım Geliştiğine Inanılan Bilimler Sayesinde Ulaşılması şaşırtıcı Görülebilir
Tüm Bilimler çok Ufak Adımlar Içerisinde Ilerlerken, Bu Alanda Ara Sıra Birdenbire Anlamlı Sıçramalar Olmaktadır Sonuçta, Daha Geniş Bir Bakış Açısı Elde Ediliyor Ve Yeni Bir Paradigma Doğuyor Bunlar Da Anlayışımızı, Düşüncemizi Ve Kültürümüzü Etkileyen Büyük Keşifler Oluyorlar
Genişleyen Evren
1912 Yılında, Vesto M Slipher, Sarmal Bir Bulutsu (şimdi Gökada Olarak Adlandırılmaktadır) Olarak Adlandırılan Gökcisimlerinin Ilk Tayflarını Elde Etti Bu Iş, O Zamanlar Küçük Teleskoplar Ve Iyi Olmayan Emülsiyonlar Ile Yapıldığından, Yorucu Bir Işlevdi Slipher Spektrel çizgilerin Kırmızıya Doğru Kaydığını Ve Cisimlerin Bizden Uzaklaştığını Gözleyerek, Bu Uzaklaşmanın Gökadamızda Bilinen Herhangi Bir Yıldızdan çok Daha Hızlı Bir şekilde Olduğu Sonucunu çıkardı
Büyük Uzaklaşma Hızları, Pek çok Astronomun çözmeye çalıştığı Bir Bulmaca Haline Gelmiştir Sonunda Edwin Hubble, 1925 Yılında, "nebulaların (bulutsuların)" Yüzmilyonlarca Yıldız Içeren Gökadalar Olduğunu Anladıktan Sonra, 1929 Yılında Tüm Gökadaların Bizden Uzaklaşmadığını, Aynı Zamanda Bu Uzaklaşma Hızlarının Uzaklıkları Ile De Orantılı Olduğunun Farkına Vardı
Son 70 Yıl Içerisinde, Büyük Patlama Fiziksel Bir Gerçek Olmaya Başladı En Uzak Gökadalar Hemen Hemen ışığın Hızına Yakın Kırmızıya Kaymalara Sahiptirler Birbirlerinden Bağımsız Olarak Yapılan Gözlemler, şüphenin ötesine Giderek Genç Evrenin Küçük, Son Derece Yoğun Ve çok Sıcak Olduğunu Kanıtlamaktadır
Evrenin Genişlemesi, Onun Yaşını Belirleme Konusunda Bize Basit Bir Araç Sağlamaktadır çok Erken Zamanlarda, Tüm Gökadalar (veya Oluştukları Madde Ve Enerji) Tek Bir Yerde Sıkışmıştı Genişleme Başladığı Zaman Bazı Bölgeler Yavaş Bir şekilde Uzağa Taşındılar Ve Bugünkü Komşularımızı Oluşturdular Diğer Bölgeler, Yüksek Hızlar Ile Taşınarak, Ufuk Sınırlarımız Içerisinde Yer Aldılar Bu Yapıların Hepsi De, Aynı Seyahat Zamanına Bir Başka Ifade Ile Evrenin Yaşına Sahip Oldular Bu Durumda, Teknik Olarak Pekte Kolay Olmayan Yöntemlerle Bir Gökadaya Veya Pek çok Gökadaya Olan Uzaklık Belirlenebilir Belirlenen Bu Uzaklık, Uzaklaşma Hızına Bölünürse, Elde Edilen Sonuç Evrenin Genişleme Yaşını Verir
ölçülen Kırmızıya Kaymalar, Uzaklaşma Hızları Ve En Iyi Uzaklık Tespitleri, Bize 14 (± 2) Gigayıl (1 Gigayıl = 1 Milyar Yıl) Bir Genişleme Yaşı Veriyor Bu Zamanın Uzun Olduğu Görülebilir Yaşamın 3 Gigayıl önce Başladığı Dünya üzerindeki En Yaşlı Kayaların Hemen Hemen 4 Gigayıl Bir Yaşa Sahip Olduğu Ve Gökadamızdaki En Yaşlı Yıldızların 12 Gigayıl önce Oluştuğu Gözönüne Alındığında, Evrenin Genç Olduğu Anlaşılır
Ters Olan şey, Evrenin Yapıları Oluşturmasıdır Tesadüfen Diğerlerinden çok Daha Fazla Madde Içeren Bölgeler Oluştu Bu Yoğun Bölgelerde, çekim Genişlemeyi Bölgesel Olarak Yavaşlattı Ve Hatta Genişlemeyi Büzülmeye Doğru Yöneltti Hidrojen Ve Helyumdan Ibaret Dev, Büzülen Bulutlar Oluştu Ve Bunlar Daha Küçük Büzülen Bulutlar Içerisine Parçalandı Bu Parçalar Daha Sonraları Bugün Gördüğümüz Gökadalara Doğru Evrimleştiler Gökadalar Büzülmeleri Süresince Döndüler Ve Dönmeleri, Bunları Daha Fazla Miktarda çökmelerine Engel Oluşturdu
Bununla Beraber, Binlerce Güneş Kütlelerine Sahip Tek Tek Bulut Etkileşmeleri Büzülmeye Devam Edebildi Ve Yıldızları Oluşturabildi Yıldızların Oluşumu, Gökadalarda Devam Etmekte Olan Bir Süreçtir Bu Süreçte, Gaz Tamamen Kullanılıncaya Kadar Yeni Yıldızlar Sürekli Olarak Doğmakta, Yaşlanmakta Ve ölmektedirler Gökadaların Bazıları Gaz Depolarını Tamamen Tükettiler Bizim Gökadamızda Ise, Uzun Zamandır Yıldızlar Oluşmakta Ve Bu Süreç Devam Etmektedir
Büzülen Bir Yıldızın Içerisi, Sıcaklık Bir Kaç Milyon Dereceye Ulaştığında ısınır Bu Anda, Bir Hidrojen Bombası Ateşlenir Ve Hidrojen, Helyuma Dönüşür Bu Işlevin Sonucunda, Büyük Miktarda Bir Enerji Salıverilir Bu Enerji Yıldızın Daha Fazla Büzülmesini Engeller Ve Yıldızın Parlamasına Olanak Sağlar Böyle Bir Durumda Güneş'teki Bu Enerji, Tüm Yaşamın Temelini Oluşturur
Küçük Kütleli Yıldızlar, Tüm Hidrojenlerini Helyuma Dönüştürdüklerinde, "beyaz Cüce"ler Olarak ölürler Daha Büyük Kütleli Yıldızlar, Helyumu, Karbon, Oksijen Ve Demire Doğru Daha Kompleks Elementlere Yakarlar Daha Ağır Elementlerin üretimi Ile Enerji Salıverilmez, Daha Ziyade Enerji Gerekir Bu Enerji, Büyük Kütleli Yıldızlar Dev Bir Süpernova Patlaması Ile öldükleri Zaman Ortaya çıkar
Dünya üzerindeki Tüm Kimyasal Elementler Yıldızlarda üretilmiştir Yıldızlar öldükleri Zaman, Kütlelerinin Bir Kısmını Gezegenimsi Nebula (bulutsu) Olarak Sakin Bir şekilde Veya Bir Süpernova Olarak, Patlamalı Bir şekilde Uzaya Atarlar
Böyle Bir Süreçte Kimyasal Olarak Işlenmiş Materyal, Yıldızlararası Ortama Geri Döner Yeni Oluşan Yıldızlara Bu şekilde, Karbon, Oksijen Ve Demir Gibi Elementler Bulaşırlar Güneş Sistemimiz 4 6 Gigayıl önce Oluştuğu Zaman, 92 Elementin Hepsi Zaten Mevcut Idi Başka Bir Ifade Ile, Büyük Kütleli Kimyasal Olarak ürün Veren Yıldızlar Kısa ömürlü Oldukları Için, Elementlerin çoğunluğu, Güneş Sisteminin Kendisi Yıldızlararası Gazdan Itibaren Oluşmadan uzun süre önce Orada Bulunmakta Idi Dünya üzerindeki Kimyasal Değişkenliğin Olmasının Nedeni De, önceki Yıldız Nesillerinin Ilkel Hidrojen Ve Helyum Dışında Tüm Elementleri Oluşturmasından Dolayıdır
Gökadamızdaki En Yaşlı Yıldızlar 12 Gigayıl Yaşındadır Bir Başka Ifade Ile, Büyük Patlamadan 2 Gigayıl Sonra Oluştular Tüm Maddenin Yarısının Protonlar Ve Nötronlar Halinde Olmayıp, "eksotik" Halde Oldukları Kabul Edilmedikçe, Bilgisayar Modelleri Bu Kadar Kısa Aralıklarda Yapıları Oluşturmakta Başarısız Kalır
Karanlık Madde Olarak Adlandırılan Bu Yapılar, Bilinmeyen özelliklere Sahip Parçacıklardan Ibarettir Ne Var Ki, Karanlık Madde, Yapı Oluşumunu Açıklamada Kaçınılmaz Olarak Gereklidir Bu Anlaşılması Zor Madde Biçimini Tespit Etmek Için, Bugünlerde Büyük çabalar Harcanmaktadır Bununla Birlikte, Hayal Edebildiğimiz Evrende, Karanlık Madde Dışında Bilemediğimiz Daha Başka şeyler Olabilir
Evren
Dünya (yaklaşık çapı 12 800km), Güneşin çevresinde Dönmektedir Ve Güneş Sistemi'nin Bir Gezegenidir; Güneş Sistemi Ise Yarıçapı 6 Milyar Km'den Uzun Olan Bir Alanı Kapsar Güneş, Gökada'nın(samanyolu) 100 Milyar Yıldızından Biridir Ve çok Kenarda Yer Alır Gökada'nın çapı 100 000 ışık Yılıdır Ve Güneş, Merkezden 28 000 ışık Yılı Uzaklıkta, Yani Merkeze Yarıçapın üçte Ikisi Kadar Bir Uzaklıkta Bulunur Gökada, Otuz Kadar Komşu Gökadayla Birlikte (en önemlisi, Andromeda M31), çapı Yaklaşık 5 Milyon ışık Yılı Olan Yerel Grubu (veya Yerel Küme) Oluşturmaktadır Ve Söz Konusu Yerel Grup Da Daha Büyük Bir Sistemin, Yerel Süperkümenin çevresinde Yer Alır Gözlemlenen En Uzak Gökcisimleri, Uzaklıkları Milyarlarca ışık Yılıyla ölçülen Kuazarlardır Bilinen Evren, 10 Milyar ışık Yılının ötesinde Bir Uzama Sahiptir
Güneş
Yeryüzündeki ısı Ve ışığın Kaynağı Tarih Boyunca Insanlığın çok Ilgisini çekmiştir  Güneş Yarıçapı Yaklaşık Bir Buçuk Milyon Kilometre Olan Büyük Ve Sıcak Bir Gaz Topudur Modern Teoriye Göre Güneş'in Merkezindeki Yoğunluk Suyun Yoğunluğunun Yaklaşık Yüz Katı, Sıcaklık Ise Yaklaşık 15 Milyon Derece Civarındadır Atom-altı Parçacıkların Biraraya Gelip Kaynaşarak Nükleer Enerjiyi Açığa çıkarabilmeleri Için Bu Tür Yüksek Sıcaklıklar Gereklidir Serbest Kalan Enerji Başlıca Iki şey Yapar Birincisi, Güneş'in Içinde Sıcaklığı Yüksek Tutarak Dışarıdan Içeriye Doğru Bir Etki Yapan Kütle çekim Kuvvetine Direnmeye Yetecek Bir Basınç Yaratır (böyle Bir Basınç Olmazsa, Güneş Kendi Ağırlığı Altında çöker) Ikincisi, Açığa çıkan Enerji ısınıma Dönüşerek önce Güneşin Yüzeyine Doğru Hareket Eder, Oradan Da Uzaya Yayılır Güneş'in Enerjisinin Bir Bölümü Yüzeyi Hareketlendirip Karıştırarak çok Yüksek Enerjili Parçacıklar, Manyetik Alanlar Ve Taç(corona) Adı Verilen Yüksek Sıcaklığa Sahip Bir Atmosfer Yaratır  
Güneş Sistemi
Bundan 4 5 Milyar Yıl önce  
Samanyolu'nun ücra Bir Köşesinde, Avcı Kolu üzerinde, ölmüş Yıldızların Artıklarıyla "zenginleşmiş" Bir Gaz Ve Toz Bulutu Yavaş Yavaş çöküyor Büyük Bir Topak Ve Onun çevresinde Dönen Bir Disk Oluşuyor Merkezdeki Topak, Muazzam Ağırlık Ve Basınç Altında ısınıyor Ve Hidrojen Atomları Birleşerek Helyuma Dönüşmeye Başlıyor çevredeki Diskte Bulunan Toz Zerrecikleri, Birbiriyle çarpışarak Daha Küçük Topakçıklar Oluşturuyorlar Milyonlarca Yıl Sonra Merkezde Oluşan Yıldız, Rüzgarıyla Arta Kalan Tozları Süpürüyor Ortaya çıkan, G2 Tayf Sınıfından, 350 000 Dünya Kütlesinde Sarı Bir Yıldız Orta Büyüklükte Sayılsa Da, Evren'deki Kardeşlerinin Yüzde 95'inden Daha Büyük çevresindeyse, Güçlü Kütle çekimiyle Yönettiği Gezegenler Işte Evren'de Yaşam Türlerine Ev Sahipliği Yaptığı Bilinen Tek Sistem, Güneş Sistemimiz  
Güneş Oluşma Sürecindeyken, çevresinde Dönen Gaz Ve Toz Diskinin, Merkezdeki Topağa Yakın Iç Bölgeleri çok Yüksek Sıcaklıklarda Bulunuyordu Bu Nedenle, Iç Kesimlerde Ortaya çıkan Gezegenler, ölmüş Yıldızların Enkazı Olan Silisyum, Demir, Vb Gibi, Bir Yıldızda Pişirilmiş Ağır Elementlerden Oluştular Merkezde Demir Bir çekirdek Onu çevreleyen, Erimiş Kayalardan Kalın Bir "manto" Ve Onun Da üzerinde, Büyük Oranda Silisyum Içeren, Soğumuş, Katılaşmış Bir Kabuk Bu, Iç Gezegenlerin Oluşumu Için Genel Bir Model Güçlü Teleskopların Pek çok Yerde Saptadığı Gaz Ve Toz Diskleri, Gezegen Oluşum Modelini Doğruluyor
Karasal Gezegenler, Oluşum Halindeki Güneş'in çevresinde Dönen Gaz Ve Toz Bulutunun Dış Kısımlarında Ortaya çıktılar Diskin, Merkezdeki Topaktan Uzak Bu Dış Bölgeleri Oldukça Soğuktu Dolayısıyla, Toz Zerreciklerinin Yani Sıra Buz Ve Kar Parçalarını Da Içlerine Aldılar Sonunda öylesine Büyüdüler Ki, çevredeki Hidrojen Ve Helyumu Da çekip çok Kalın Atmosfere Sahip Oldular Atmosferlerinde, Bu Iki Gazın Yani Sıra, Metan, Etan Gibi Gazlarla, Su Buharı Da Bulunur Yüksek Dönme Hızları Nedeniyle, Güneş Sistemi'nin Oluşum Artıkları Olan Kuyruklu Yıldız, Asteroid Gibi Gökcisimlerini Kendi üstlerine çekerek, Iç Gezegenleri Felaketli çarpışmalardan Korurlar Sahip Oldukları Dev Uydulardan Bazılarında Donmuş, Yada Sıvı Halda Su Bulunuyor
Karasal Gezegenler:Dev (gaz) Gezegenler:- Jüpiter
- Satürn
- Uranüs
- Neptün
- Plüton
Gökadalar
Bir Gökada, Yıldızlar, Bulutsular Ve Yıldızlar Arası Malzemeden Oluşan Dev Bir Kütledir En Küçük Gökada Yaklaşık 100 000 Yıldız Içerirken, En Büyüğünün Içerdiği Yıldız Sayısı 3000 Milyara Varmaktadır Gökadalar, Biçimlerine Göre 3 Temel Tipte Sınıflandırılır: Oval Biçimdeki "eliptik" Gökadalar; Merkezdeki Kütleden Dışa Uzanan Sarmal Biçimli Kolları Olan "sarmal"gökadalar; Belli Bir Biçimi Olmayan "biçimsiz" Gökadalar Zaman Zaman Gökadaların Biçimleri Bir Diğer Gökadayla çarpışmaları Sonucunda Değişir Kuasarların Gökada çekirdekleri Oldukları Düşünülüyorsa Da, O Kadar Uzaktadırlar Ki, Gerçek Doğaları Tam Anlamıyla Anlaşılamıyor Bunlar, Bilinen Evren'in Dış Sınırlarında Yer Alan, çok Parlak Cisimlerdir Bilinen En Uzak "sıradan Gökadalar" 10 Milyar ışık Yılı Uzaktalarken, Bilinen En Uzak Kuasarların Güneş Sistemi'ne Uzaklığı 15 Milyar ışık Yılını Buluyor Seyfert Gökadaları Gibi Aktif Gökadalar Ve Radyo Gökadalar Yoğun Bir ışıma Yayıyorlar Seyfert Gökadalarında ışımanın Kaynağı Gökada çekirdeğidir Radyo Gökadalarda ışıma, Gökadanın Herhangi Bir Noktasındaki Kütleden Kaynaklanır Aktif Gökadalar Ve Kuasarların ışımalarına Karadeliklerin Yol Açtıkları Düşünülüyor 
Yıldızların Oluşumu
Bir Yıldızın Oluşumu Için Iki şey Gereklidir: Madde Ve Maddeyi Yüksek Yoğunluklara Erişinceye Dek Sıkıştıracak Bir Mekanizma Madde Uzayda Oldukça Boldur Uzaydaki Madde, Hemen Hemen Tümüyle çok Küçük Miktarlarda Diğer Elementler Ve Küçük Toz Parçacıklarıyla Karışmış Durumda Bulunan Hidrojen Gazından Oluşmaktadır Bazı Bölgelerde Gaz Düzgün Bir Biçimde Dağılmış Durumda Bulunurken Diğer Bazı Bölgelerde Yoğunlaşmalar Gösterir Maddenin Toplandığı Yerde Kütle çekimi De Daha Kuvvetlidir, Bu Nedenle De Gaz Kendi Kendini Daha Da Sıkıştırarak Yüksek Yoğunluklarada Ulaşabilir Sonuçta Kütle çekim Kuvveti Tek Başına Gazı Yoğunlaştırmanın Bir Mekanizması Olabilir Yoğun, Yeni Doğmuş Bir Yıldız çekirdeğinin çapı Bir ışık Yılının Yarısından Daha Küçüktür Ama Bu Boyut Bile Tam Oluşmuş Bir Yıldızın Boyutlarından Milyonlarca Kat Daha Büyüktür Kütle çekimi Ile Birleşen Başka Bir Kuvvet, Bu Ilkel Yıldız çekirdeğinin Davranışını Belirler Tipik Olarak Gaz Bulutu Kendi çevresinde Dönmekte Olup Manyetik Kuvvetler Tarafından Gittikçe Daha Fazla Sıkıştırılır Bulutun Içinde Büzülme Ve çökmeye Karşı Koyan ısı Ve Basınç Vardır Içeriye Doğru Etki Eden Kütle çekim Kuvveti Yeterince Büyük Olduğunda Bulut Büzülmeye Ve Kendi Merkezine Doğru çökmeye Devam Eder Bu Da Açığa çıkan çekim Enerjisi Nedeniyle ısı üretimine Neden Olur (açığa çıkan Enerji Kızılötesi ışınım Biçimine Dönüşür) Büzülen Gaz Bulutunun Yoğunluğu Artar Dönen Bir Bulutta Merkez Etrafında Güneş Sistemi Boyutlarında Bir Gaz Ve Toz Diski Oluşabilir Sonuçta Kaçınılmaz Olarak Merkezdeki Sıcaklık 10 Milyon Dereceyi Bulur Bu Sıcaklıkta Nükleer Tepkimeler Başlar Ve Bulut Bir Yıldıza Dönüşür
Samanyolu
şehir ışıklarından Uzakta Ay'ın Olmadığı Açık Bir Gecede, Gökyüzünü Bir Baştan öbür Başa Kuşatan Puslu, Parlak Bir şeriti Sık Sık Görebiliriz Eski Insanlar Bunu Sütyolu "milkway" Olarak Isimlendirmişlerdir Bugün, Bu Puslu şeritin Güneşin De Içinde Bulunduğu Birkaç Yüz Milyon Yıldızı Içeren, Disk şeklinde Bir Görünüm Olduğunu Biliyoruz
Bir Teleskop Ile Samanyolunu Inceleyen Ilk Astronom Galileo, Samanyolunun Sayısız Yıldızlardan Ibaret Olduğunu Keşfetti 1780`li Yıllarda William Herchel Gökyüzünün 683 Bölgeye Ayırıp, Bu Bölgelerin Her Birindeki Yıldızları Sayarak Güneş'in Galaksideki Yerini çıkarmaya çalıştı Hershel, Galaksinin Merkezine Doğru Yıldızların Sayıca, Büyük Yoğunlukta Olduğunu Daha Küçük Yıldız Yoğunluklarının Ise Galaksinin Sınırına Doğru Görüleceğini Düşündü Fakat, Tüm Samanyolu Boyunca Kabaca, Aynı Yıldız Yoğunlukları Buldu Buradan Hareket Ederek, Güneş'in Galaksimizin Merkezinde Bulunduğunu Ortaya çıkardı 1920` Li Yıllarda Hollandalı Astronom Kapteyn, çok Sayıdaki Yıldızların Parlaklığını Ve Hareketlerini Analiz Ederek, Herschel`in Görüşlerini Doğruladı Kapteyn`e Göre Samanyolu Yaklaşık 10 Kpc (kiloparsek) çapında Ve 2 Kpc Kalınlığında Olup Merkezi Civarında Güneş Bulunmaktadır Hem Herschel Hem De Kapteyn Güneş'in Galaksimizin Merkezinde Olduğu Fikrinde Yanıldılar Trumpler, Yıldız Kümeleri Ile Ilgili çalışmalarında Uzak Kümelerin Beklenildiğinden Daha Sönük Göründüklerini Keşfetti Sonuç Olarak, Trumpler Yıldızlar Arası Uzayın Mükemmel Bir Vakum Olmadığını Uzak Yıldızlardan Gelen ışığı Absorblayan, Toz Ortamın Olduğu Sonucunu çıkardı Bu Toz Partikülleri Galaksi Düzleminde Yoğunlaşmıştır yıldız ışığının, Yıldızlararası Ortam Tarafından Absorblanması Sönükleşme Olarak Bilinir Galaksi Düzleminde Yıldızlararası Sönükleşme Kiloparsek Başına 2 5 Kadirdir Bir Başka Ifade Ile, Dünya'dan 1 Kpc Uzakta, Samanyolunundaki Bir Yıldız Yıldızlararası Sönükleşmeden Dolayı 2 5 Kez Daha Sönük Görülür Galaksi Merkezinde Olduğu Gibi Yoğun Yıldızlararası Bulutların Bulunduğu Bölgelerde Sönükleşme Derecesi Büyüktür Gerçekte, Görünür Dalga Boylarında Galaksimizin Merkezi Bir Bütün Olarak Görülemez Herschel Ve Kapteyni Yanıltanda Bu Yıldızlararası Sönükleşme Idi Sadece Galaksimizdeki En Yakın Yıldızları Gözlemişlerdi üstelik Yıldızların çok Büyük Bir Kısmının Galaksimizin Merkezinde Bulunduğu Fikrine Sahip Değillerdi Yıldızlararası Toz Galaksimizin Düzleminde Yoğunlaştığından Dolayı, Yıldızlararası Sönükleşme Buralarda Daha çoktur Shapley'in öncülüğünü Yapmış Olduğu, Pek çok Astronom, Güneş'in Galaksi Merkezinden Olan Uzaklığını ölçmeye Giriştiler Shapley, Bugün Için Kabul Edilen 28,000 ışık Yılı Bir Uzaklığın Yaklaşık üç Katı Kadar Bir Uzaklık Hesapladı Galaksi Merkezi Etrafında, Su Mazerleri Ihtiva Eden Gaz Bulutlarından Elde Edilen Radyo Gözlemlerine Dayanan Son Hesaplara Göre Ise Yaklaşık 23,000 ışık Yılı Bir Uzaklık Bulunmuştur Galaksi Merkezine Olan Uzaklık, Diğer özelliklerin Tespit Edilebilmesinde Bir ölçüdür Galaksimizin Disk Kısmı 80,000 ışık Yılı çapında 2,000 ışık Yılı Kalınlığındadır Galaksimizin çekirdeği, Yaklaşık 15,000 ışık Yılı çapında Olan Merkezsel Bulge (şişkin Bölge) Ile çevrilmiştir Bu şişkin Bölgenin şekli Küreseldir
Bugün Için, Galaksimize Ait Altı Tane Bileşenden Söz Edilmektedir Bunlar; Ince Disk, Kalın Disk, Halo, şişkin Bölge, Karanlık Halo Ve Yıldızlararası Ortamdır Karanlık Halo Ve Yıldızlararası Ortamın Dışında Bu Bileşenlerde Farklı Türden Yıldızlar Bulunmaktadır Halodaki Yıldızlar, Yaşlı Ve Metal Bakımından Fakirdir Astronomlar Bu Yıldızları Popülasyon ıı Yıldızları Olarak Adlandırırlar Halo çok Az Toz Ve Gaz Ihtiva Eder Küresel Kümeler Ve Rr Lyrae Değişen Yıldızları Bu Bileşende Bulunmaktadır
Diskte Bulunan Yıldızlar Ise, Güneş Gibi Genç Ve Metal Bakımından Zengin Yıldızlardır Bunlara Popülasyon ı Yıldızları Denir Disk Bileşeninde, çok Miktarda Gaz Ve Toz Bulunur Açık Kümeler, Emisyon Nebulaları Bu Bileşenlerde Bulunur
Galaksimizin Diskinin Mavimtrak Olduğu Anlaşılmıştır çünkü, Diskten Gelen ışıkta Genç Ve Sıcak Yıldızların Radyasyonu Hakimdir Merkezdeki şişkin Bölge Popülasyon ı Ve Popülasyon ıı Yıldızlarının Bir Karışımını Içermektedir Bu Bölge Kırmızımtrak Görülür Nedeni Ise, Galaksimizin Bu Bölgesinde Daha Soğuk Kırmızı Dev Yıldızları Bulunmaktadır Galaksimizin Düzleminde Yıldızlararası Toz, Yıldızlardan Gelen ışığı Absorbladığı Için Galaksimizin Disk Kısmının Yapısının Anlaşılması, Radyo Astronominin Gelişmesine Kadar Beklemiştir
Radyo Dalgaları, Uzun Dalga Boylu Oldukları Için Yıldızlararası Ortamda Absorblanmaya Ve Saçılmaya Uğramadan Bize Kadar Ulaşabilirler Radyo Ve Optik Gözlemler, Galaksimizin Gaz Ve Tozdan Ibaret Spiral şekilli Kollara Sahip Olduğunu Ortaya çıkardı Hidrojen Evrende En Bol Bulunan Elementtir Hidrojen Gazı Gözlemlerinden Galaksimizin Disk Yapısı Hakkında önemli Ipuçları Tespit Edilmiştir Hidrojen Atomu, Bir Proton Ve Bir De Elektrondan Meydana Gelir Hidrojen Atomu Nötr Halde Yani Elektronu Temel Seviyede Iken, Elektron Ile Aynı Yönde (paralel) Veya Ters Yönde (anti Paralel) Dönebilir Proton Ve Elektron Birbirine Göre Paralel Döndüğü Zaman Ortamın Toplam Enerjisi, Proton Ve Elektronun Anti Paralel Döndükleri Zaman Ki Toplam Enerjisinden Daha Büyüktür Protona Göre Paralel Dönme Hareketinde Bulunan Elektrona Herhangi Bir Etkide Bulunulursa, Dönme Yönü Değişir O Zaman Atomun Toplam Enerjisinde Bir Azalma Meydana Gelir Işte Bu Sırada 21 Cm Dalga Boyunda Bir ışınım Yayınlanır
1951 De Harvard Da Astronomlar Yıldızlararası Ortamdaki 21 Cm Lik Bu Radyo ışınımını Tespit Ettiler Galaksimizin Farklı Bölgelerindeki Gazlardan Gelen Radyo ışınımları Farklı Dalga Boyları Ile Radyo Teleskoplara Ulaştığından, Değişik Gaz Bulutlarını Seçip Ayırmak Ve Böylelikle Galaksimizin Bir Haritasını çıkartmak Mümkündür Galaksimizin 21 Cm Lik Radyo Gözlemlerinden, Nötral Hidrojen Gazından Itibaren, Birçok Yay Biçiminde Kollar çıkarılmıştır Galaksimizin Spiral Yapısına Ait En önemli Ipuçları O , B Yıldızları Ve H ıı Bölgelerinin Haritalanmasından Elde Edilmiştir Ayrıca, Karbon Monoksit (co) Ihtiva Eden Molekül Bulutlarındaki Radyo Gözlemleri, Galaksimizin Uzak Bölgelerinin Haritasını çıkartmak Için Kullanılmıştır
Bütün Bu Gözlemler, Galaksimizin Spiral Bir Kola Sahip Olduğunu Göstermektedir Güneş, Orion Kolu Olarak Isimlendirilen Spiral Kollardan Birinde Bulunmaktadır Sagittarius Kolu, Galaksi Merkezi Doğrultusunda Bir Yerdedir Bu Kol, Yaz Aylarında Samanyolunun Scorpius Ve Sagittarus Boyunca Uzanan Kısmına Bakıldığında Görülebilir Kış Aylarında Ise Perseus Kolu Görülebilir Iki Büyük Koldan Diğer Ikisi Ise Centaurus Ve Cygnus Koludur
Spiral Kollar, Galaksinin Döndüğünü Akla Getirmektedir Galaksimiz Dönmese Idi, Bütün Yıldızlar Galaksimizin Merkezine Düşerdi Galaksimizin Dönmesini Hesap Etmek Zor Bir Iştir Hidrojen Gazından Yayınlanan 21cm Lik Radyo Gözlemleri, Galaksinin Dönmesi Hakkında önemli Ipuçları Sağlar Bu Gözlemler, Galaksimizin Katı Bir Cisim Gibi Dönmediğini Oldukça Diferansiyel Olarak Döndüğünü Açık Olarak Göstermektedir Isveçli Astronom Lindblad, Galaksi Merkezi Etrafında Yörüngesi Boyunca Güneş'in Hızının 250 Km/sn Olduğunu çıkarttı Güneş Bu Hız Ile Galaksimizin Etrafını Ancak 200 Milyon Yılda Dolanabilir Bu Da Galaksimizin Ne Kadar Büyüklükte Olduğunu Gösterir Güneş'in Galaksimizin Etrafındaki Yörüngesini Bilirsek, Galaksimizin Kütlesini Keplerin üçüncü Kanunundan Hesaplayabiliriz
Buradan Galaksimizin Kütlesinin, Güneş'in Kütlesinin 1 1x1011 Katı Olduğu Bulunmuştur Bu Kütle çok Küçüktür çünkü Kepler Kanunu, Bize Sadece Güneş'in Yörüngesi Içersindeki Kütlesini Verir Güneş'in Yörüngesinin Dışarısındaki Madde, Güneş'in Hareketinin Etkilemez Ve Böylelikle Keplerin üçüncü Kanununa Yansımaz Bugün, Hala Galaksimizin Gerçek Sınırı Tespit Edilemedi Mutlaka şaşırtıcı Bir Madde Miktarı, Galaksinin Halosunun çok ötesinde Uzanan Küresel Dağılım Halinde Galaksimizi Kuşatmalı Bu Maddeden Dolayı, Galaksinin Toplam Kütlesi En Azından Güneş Kütlesinin 6 X 1011 Katı Veya Daha Fazla Olabilir Galaksimizin Halosunun ötesindeki Bu Madde çok Karanlıktır Bunun Için Bu Bölgeye "karanlık Madde" Adı Verilir Bu Bölgede Yıldız Yoktur, Ve Varlığı çekim Kuvvetinin Varlığından Anlaşılmaktadır
Terimler:
ışık Yılı : Astronomi Biliminde Kullanılan, ışığın Boşlukta Bir Yılda Kat Ettiği Uzaklığa Eşdeğer, Yaklaşık 10 Trilyon Kilometreye Eşit Uzaklık Birimi
Asteroit : Boyutları 1 000 Kilometreyi Aşmayan Küçük Gezegen
Yıldız : çekirdeğinde Termonükleer Tepkimeler Gerçekleşen, çok Sıcak Gazlardan Oluşan Ve ışık Yayan, Yaklaşık Olarak Küresel Gök Cismi
Gökada : Tutarlılığı çekim Gücüyle Sağlanan, çok Büyük, Yıldızlar Ve Yıldızlar Arası Maddeler Kümesi
Bulutsu (nebula) : Yıldızlar Arası Ortamın Gaz Ve Toz Bulutu
Paralaks : Ele Alınan Belirli Bir Gökcisminin Dünya'ya Olan Uzaklığına Eşit Bir Uzaklığın, Bu Gökcisminden Hangi Açı Altında Görüleceğini Belirten Açısal Birim
Parsek : Astronomide Kullanılan Ve Paralaksı 1 Olan Bir Gökcisminin Uzaklığına Denk Düşen Uzaklık Birimi (simgesic) (parsek, 3,26 ışık Yılına Eşdeğerdir )
Gezegen : Bir Yıldızın, özellikle Güneş'in çevresinde Dönen, Kendiliğinden ışık Saçmayan Gök Cismi
Uydu : Kütlesi Daha Büyük Bir Gökcisminin, özellikle Bir Gezegenin çevresinde Dönen Gökcismi
Güneş Sistemi : Güneş'in Baskın Bir çekim Uyguladığı Gökada Bölgesi; Bu Bölgede Yer Alan çeşitli Gökcisimlerinin Tümü
Astronomi Birimi : Astronomide Kullanılan Ve Dünya Yörüngesinin Ortalama Yarıçapına, Yani 149 597 870 Kilometreye Eşit Uzaklık Birimi (simgesi:ab)
Samanyolu : Tam Bir Gökküre Turu Yapan Ve Kendine özgü Görünümü, Büyük Bir Yıldız Ve Yıldızlar Arası Madde Birikimiyle Açıklanan, çevresel Biçimi Düzensiz, Beyazımsı Kuşak
|